• Sonuç bulunamadı

Paylı mülkiyet birlikteliği, belirli bir mal üzerinde birden fazla kimsenin mülkiyet hakkına sahip olması durumunu ifade etmektedir. Aynı mal üzerine birden fazla kimsenin mülkiyet hakkına sahip olması zaman zaman paydaşlar arasında bir takım anlaşmazlıklara sebebiyet verebilmektedir. Bu anlaşmazlıklar, paylı malın yönetimine ilişkin bütün paydaşlardan kaynaklanabileceği gibi, zaman zaman bir veya birkaç paydaşın hal ve tutumu nedeniyle de ortaya çıkabilir242.

Paylı mülkiyet birliğinin bütün paydaşlar açısından çekilmez bir hal alması durumunda şüphesiz paydaşlar paylı mülkiyet birlikteliğine son verme yolunu tercih edebilir. Ancak birlikteliği çekilmez kılan bir veya birkaç paydaşın tutum ve davranışları, yükümlülüklerinin ihlali vs. ise bu durumda bu paydaşların paydaşlıktan çıkarılması gündeme gelir243.

Paydaşın mahkeme kararı ile paydaşlıktan çıkarılması, Türk Medeni Kanunu’nun 696. maddesinde düzenlenmektedir:

“Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş,

241 Akkanat, Halil, Ölümün Özel Hukuk İlişkilerine Etkisi, Filiz Kitabevi, İstanbul 2004, s. 120-121.

242 Kürşat, s. 69.

243 Akipek /Akıntürk, s. 401; Aybay/Hatemi, s. 130; Sarıhan, s. 19; Öztaş, s. 326.

78 bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir.

Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır.

Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir.

Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir.

Davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur.

Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir.”

Paydaşlıktan çıkarma kurumu, 14.11.1990 tarihli, 3678 sayılı kanun ile yapılan değişiklik üzerine mevzuatımıza girmiştir. Bu değişiklikle beraber, paydaşlardan bir veya birkaçının, kendi veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin davranışlarıyla paylı mülkiyet ilişkisine ve diğer paydaşlara olan yükümlülüklerini ağır surette ihlal etmesi ve paylı mülkiyet halinin çekilmez hale gelmesi durumunda, ilgililerin paydaşlıktan çıkarılarak paylı mülkiyet birlikteliğinin varlığını sürdürme imkânı doğmuştur244.

244 Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 48 vd; Arpacı, “Türk Medeni Kanunu Açısından Müşterek Mülkiyette Yararlanma ve Yönetim”, s. 84 vd;

Kürşat, s. 87; Sarıhan, s. 20; Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 132; Özcan, s. 146.

79 Paydaşlıktan çıkarmayı düzenleyen TMK m. 696 her ne kadar açık ve ayrıntılı bir düzenlemeye yer vermişse de, bazı yönlerden eleştirilere maruz kalmıştır.

Öncelikle, anılan hükümde, aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşların, bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorunda olduğu, davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmedileceği belirtilmiştir. Maldaki payın kendine devrini isteyen tek bir paydaş ise, bu durumda hâkim istemde bulunan lehine devir kararı verecektir. Ancak birden fazla paydaşın istemde bulunması durumunda, hâkimin söz konusu payı, paydaşlara eşit oranda mı yoksa payları oranında mı devredeceği hususunda açıklık bulunmamaktadır. Kat Mülkiyeti Kanununun “Kat Mülkiyetinin Devri Mecburiyeti” başlıklı 25. maddesinde bu husus açıkça düzenlenmiş ve hâkime, davayı açmış olan kat maliklerine arsa payları oranında devir yetkisi verilmiştir.

Kanımızca, KMK m.25 ‘in kıyas yoluyla uygulanarak, paydaşlıktan çıkarılması istenilen paydaşın payını birden fazla paydaşın istediği durumlarda, hâkimin payı, paydaşlara payları oranında devretmesi daha isabetli olur245.

Anılan hükme getirilen bir diğer eleştiri ise, paydaşlıktan çıkarma için açılacak davanın hangi süreler içerisinde açılması gerektiğine ilişkin bir düzenleme içermemesidir. Şüphesiz, paydaşı ömür boyu böyle bir davanın tehdidi altında tutmak ve diğer paydaşlara sürekli bir baskı yapma imkânı tanımak uygun değildir. KMK m.

25/4’te belirli süreler içerisinde dava açılmaması halinde dava açma hakkının düşeceği belirtilmesine karşın246, paydaşlıktan çıkarma davasına ilişkin herhangi bir dava açma

245 Özgür, s. 18;

246 “Bu maddedeki dava hakkı, devir konusunda kat maliklerince alınan dava açma kararının öğrenilmesi tarihinden başlayarak altı ay ve her halde dava hakkının doğumundan başlayarak beş yıl içinde kullanılmazsa veya dava sebebi ortadan kalkmışsa düşer.” (KMK m. 25/4).

80 süresi öngörülmemiştir. Dava açma süresine ilişkin öğretide bazı görüşler ileri sürülmüştür. Öğretideki bir görüşe göre; TMK m. 5’in yaptığı atıf neticesinde TBK m.

125’te belirtilen on yıllık süre dava açma süresi olarak kabul edilmelidir247. Bizim de katıldığımız öğretideki bir diğer görüşe göre ise, KMK m. 125 hükmünde belirtilen dava açma süresi, paydaşlıktan çıkarmaya kıyasen uygulanabilir248.

Paydaşlıktan çıkarma, paylı mülkiyet konusu eşyanın taşınmaz bir eşya olması durumu dışında, taşınır bir eşya olması halinde de söz konusu olabilmektedir.

Uygulamada her ne kadar, taşınır mallar hakkında paydaşlıktan çıkarma davasına pek rastlanılmamış olsa da, böyle bir uyuşmazlığın doğması halinde TMK m. 696 uygulama alanı bulabilir249.

Paydaşlıktan çıkarma için, paydaşın kendi veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin davranışlarıyla yükümlülüklerini ağır surette ihlal etmesi ve paylı mülkiyet birlikteliğini çekilmez hale getirmesi koşullarının birlikte sağlanması gerekmektedir. Bu şartların mevcut olup olmadığı, somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak mahkeme tarafından tespit edilecektir. Türk Medeni Kanunu, çıkarılması istenen paydaşın kusurlu olması gibi bir şart aramamıştır250.

247 Feyzioğlu, Feyzi N, Şufa Hakkı, Nazari ve Tatbiki Hukuk Eserleri, İstanbul 1959, s. 521-522.

248 Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 103-1104; Sarıhan, s. 25; Erdoğan, Hasan, Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara 2008, s. 81-82.

249 Sarıhan, s. 22; Tunaboylu, Müslim, Paylaşma (Ortaklığın Giderilmesi) Davaları, Seçkin Yayınevi, Ankara 2009, s. 676.

250 Sirmen, s. 292; Oğuzman/Seliçi/Oktay - Özdemir, s. 330; Esener/Güven s. 192;

Ayan, “Eşya Hukuku II Mülkiyet”, s. 96; Aksi görüş için bkz. Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 65-67; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun

81 Çıkarılmak istenen paydaş kabul ettiği takdirde, kendi payını anlaşma ile devrederek paydaşlıktan ayrılabilir. Bu anlaşma sağlanamıyor veya kendisi paydaşlıktan çıkarılmayı gerektirecek ihlallerinin olmadığı kanaatini taşıyor ise, diğer paydaşlar paydaşlıktan çıkarma taleplerini mahkeme kanalıyla yani dava açmak suretiyle kullanabilir251.

Diğer taraftan, yukarıda anılan paydaşın çıkarılmasına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla, pay üzerinde intifa veya diğer bir aynî hak ya da tapuya şerh edilmiş kişisel yararlanma hakkı sahipleri hakkında da uygulanır252. Ancak, devri caiz olmayan bir hakkın uygun bir tazminat karşılığında sona ermesine karar verilir (TMK m. 697).

01.11.1995 tarihli, E:6-752, K:907 sayılı kararına göre, maddede belirtilen yükümlülüklerin ağır surette ihlali deyiminden kusurun özel bir yoğunlukta ve önemde bulunması amaçlanmıştır. Ağır surette ihlal unsurunun gerçekleşebilmesi için paydaşın kasten ve bilerek müşterek mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getirmesi gerekir (Özcan, s. 145). Kusurun gerektiği yönünden benzer kararlar; Y6HD, 24.12.1992 tarihli, 13376/14943 sayılı karar; Y6HD, 07.11.1995, 10750/10936 sayılı karar; Y6HD, 20.04.1995 tarihli, 4043/4221 sayılı karar (Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 686- 692).

251 Paydaşlıktan çıkarma hakkı, çekilmezlik şartı gerçekleşmiş ise, kanunun aradığı çoğunluk ile kullanılması gereken özel bir bozucu yenilik doğuran hak olarak görülebilir (Aybay/Hatemi, s. 131). Özmen ve Kürşat’a göre ise, hak belirli kişilere karşı kullanılır ve onların belirli bir yönde davranmasını sağlamaya yönelir. Bu yüzden, paydaşların bu yöndeki hakları, nısbi bir talep hakkıdır (Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 98 vd. ; Kürşat, s. 109).

252 Sarıhan, s. 27; Akipek/Akıntürk, s. 402; Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 135;

Karahasan, s. 185; “Taşınmazda intifa hakkı olan şahsın, yapımı düşünülen binadan bir daire istemesi ve bunu pazarlık konusu yapması, taşınmazdaki kullanma hakkının

82 2. Paydaşlıktan Çıkarılma Şartları

TMK m. 696 incelendiğinde, paydaşın paydaşlıktan çıkarılma şartlarını şöyle sıralayabiliriz:

-Paydaş, diğer paydaşlara olan yükümlülükleri ağır bir şekilde ihlal etmiş olmalıdır. Yükümlülüklerin ihlali, çıkarılmak istenen paydaşın kendi tutum ve

davranışlarıyla gerçekleşebileceği gibi, malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla da olabilir253. Yine, paydaşlıktan çıkarmayı gerektiren davranış, bütün paydaşlara karşı yapılmış olabileceği gibi, tüm paydaşlara karşı da yapılmış olabilir254.

Yargıtay; davacının davalı ile şahsi ve ticari işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, taşınmazın müteahhide verilip verilmemesi, verilmesi halinde kimlere, ne şekilde, ne kadar pay verileceği hususundan kaynaklanan durumlarda gerçekleştirilen eylemlerin yükümlülüklerin ağır şekilde ihlali olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetmiştir255.

yasal bir sonucu olup MK’nın 626/a-b maddeleri (TMK m.696-697) kapsamında olumsuz bir davranış olarak düşünülemez” (Y6HD 20.04.2000, 3067/3549; Kaçak, s. 90).

253 Ayan, “Eşya Hukuku II Mülkiyet”, s. 96; Bu kişiler; aile üyeleri, hizmetçisi, kiracı veya oturma hakkı sahibi kişiler olabilir (Tunaboylu, “Önalım (Şuf’a) Davaları”, s. 678; Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 115; Öztaş, s. 335; Özcan, s. 145-146).

254 “Bir paydaşın tutum ve davranışı ile diğer paydaşların tümüne veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır surette ihlal etmesi gerekmektedir.” Y6HD, 24.12.1992, E:13376, K:14943 (Kürşat, s. 114).

255 Y6HD, 20.04.1945, 4043/4221; Y6HD, 03.03.1995, 2493/2708 (Tunaboylu,

“Paylaşma Davaları”, s. 678)

83 - Diğer paydaşlar için paylı mülkiyet birlikteliğinin sürdürülmesi çekilmez bir hal almalıdır256. Çekilmezliğin, hangi durumlarda söz konusu olduğu somut olarak ortaya konulamamaktadır. Somut olayın şartlarına göre paylı mülkiyet birlikteliğinin çekilmez hale gelip gelmediği, hâkim tarafından takdir edilecektir. Şüphesiz çekilmezlik, çıkarılması istenen paydaştan kaynaklanmalıdır257.

Belirtmek gerekir ki, paydaşlıktan çıkarma, mülkiyet hakkına doğrudan müdahale niteliği taşıdığından dolayı, çekilmezliği ortadan kaldırmak için gerekli bütün çabaların sonuçsuz kalması veya sonuçsuz kalacağının şüpheye yer vermeyecek şekilde açık olması halinde başvurulabilecek bir yoldur258.

- Mahkeme tarafından, paydaşın paydaşlıktan çıkarılmasına karar verilmelidir.

Nihayet, mahkeme kararıyla beraber, paylı mülkiyet birlikteliği ilgili paydaş açısından son bulur259.

3. Paydaşlıktan Çıkarılma Usulü

Paydaşlıktan çıkarılma mahkeme kararıyla mümkün olmaktadır. Dolayısıyla, paydaşlıktan çıkarmak için öncelikle bir dava açılması gerekmektedir. Paydaşlıktan

256 YHGK, 01.11.1995 tarihli, E: 6-752, K:907 sayılı karar (Kazancı Bilişim- İçtihat Bilgi Bankası, E.T. 19.12.2016).

257 Esener/Güven, s. 192; Bir diğer ifadeyle, paylı mülkiyet ilişkisinin çekilmez hale gelmesi ile yükümlülüklerin ağır surette ihlal edilmesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır (Kürşat, s. 110).

258 Kürşat, s. 112; Paylı mülkiyet birliğinin çekilmez bir hal almasına ilişkin detaylı açıklamalar için bkz. Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 67 vd.

259 Erman, s. 72; Kürşat, s. 126.

84 çıkarılma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda hâkime yol gösterecek olan dürüstlük kuralı ve hakkaniyet ilkesidir260.

Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir261 (TMK m. 696/3). Bu durumda öncelikle, payın aynen ayrılmasının mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır. İlk olarak, bilirkişiye başvurularak mahallinde keşif yapılır ve payın aynen ayrılmasının mümkün olduğunun anlaşılması durumunda bilirkişiye bir ifraz krokisi düzenlettirilir. Taşınmaz mal belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise belediye encümeninden, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise il encümeninden ifraz krokisine göre malın aynen ayrılmasının mümkün olup olmadığı yönünde görüş alınır. Alınan görüşün olumlu olması halinde, dava şartları da gerçekleşmiş ise, davalının payı ifraz edilerek ona tahsisine hükmedilir262.

Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir.

Davanın kabulü hâlinde, payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur (TMK m. 696/4).

Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde

260 Arpacı, “Türk Medeni Kanunu Açısından Müşterek Mülkiyette Yararlanma ve Yönetim”, s. 88.

261 Erman, s. 72-73; Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 115; Sarıhan, s. 85.

262 Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 679.

85 devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir (TMK m. 696/5).

4. Davanın Tarafları

Paydaşlıktan çıkarma davasının davacısı, paydaşın paylı mülkiyet birlikteliğinden çıkarılmasını isteyen paydaşlardır. Davalı ise, kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaştır263.

Paydaşın çıkarılmasını isteyen tüm paydaşların davacı olması gerekmemektedir.

Zira paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir (TMK m. 693/3). Paydaşın çıkarılmasına yönelik menfaat de bölünemeyen menfaat niteliğindedir. Ancak, davanın birden fazla paydaş tarafından açılmasına da herhangi bir engel bulunmamaktadır264.

Davalı tarafında tek bir paydaş olabileceği gibi, birden fazla paydaş da olabilir. Bu durumda davalılar arasında ihtiyarı dava arkadaşlığı söz konusu olur265.

5. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Paydaşlıktan çıkarma davasında Hukuk Muhakemeleri Kanununda (HMK) bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu davada izlenen yolun, yapılacak incelemenin ve bu davanın doğuracağı sonuçların paylaşma davasına benzerlik göstermesi nedeniyle, bu

263 Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 115; Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 678;

Sarıhan, s. 23; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 81.

264 Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 110-11; Sarıhan, s. 24; Kürşat, s. 124.

265 Sarıhan, s. 23; Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 106-107.

86 davalarda görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş durumdadır266.

Yetkili mahkeme, taşınmazlarda taşınmazın bulunduğu yer (HMK m. 12/1), taşınırlarda ise, davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesidir (HMK m. 6/1). Taşınmaza ilişkin davalarda yetki, kesindir267.

Davalının birden fazla olması halinde dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır (HMK m. 7/1).

6. Dava Koşulu

Paydaşlıktan çıkarma davasının açılması aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğunun kararına bağlıdır (TMK m. 696/2).

Çoğunluğun hesabında, paydaşlıktan çıkarılması istenen paydaşın kendisinin ve payının hesaba dâhil edilip edilmeyeceği üzerinde durmakta fayda vardır. Bu konuda TMK m. 696’da açık bir düzenleme yer almamaktadır. Öğretideki bir görüşe göre, çoğunluğun hesabında paydaşın kendisinin ve payının da hesaba katılması gerekmektedir. Aksi takdirde, çoğunluğun azınlığa hükmetmesi gündeme

266 Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 81; Tunaboylu,

“Paylaşma Davaları”, s. 680; Arslan, İlknur/Kırmızı, Mustafa, Paydaşlığın ve Ortaklığın Giderilmesi, Bilge Yayınevi, Ankara 2012, s. 515; Y6HD, 13.10.1995 tarihli, 2493/2708 sayılı kararı (Kazancı Bilişim- İçtihat Bilgi Bankası, E.T. 19.04.2017).

267 Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2016, s. 209-212; Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 104; Arslan/Kırmızı, s. 515.

87 gelebilecektir268. Öğretide savunulan ve bizim de katıldığımız bir diğer görüşe göre ise, çoğunluğun hesabında paydaşın kendisinin ve paydaşın payının hesaba katılmaması gerekmektedir269. Zira anılan çoğunluğun sağlanması bir dava şartıdır. Paydaşın, kendisinin ve payının hesaba katıldığını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edebilir. Ayrıca, işin esası hakkında nihayetinde mahkeme karar verecektir.

Diğer taraftan, çoğunluğun hesabında paydaşın kendisinin ve payının hesaba katılması, iki kişiden oluşmakta olan bir paylı mülkiyet birliğinde paydaşlıktan çıkarmak üzere dava açılmasını imkânsız hale getirir. Yine, bu durumda, önemli yönetim işlerinin yerine getirilmesinde de pay ve paydaş çoğunluğu arandığından, çekilmezlik halinin önemli yönetim işlerinden kaynaklanması durumunda da yine paydaşlıktan çıkarma davası açmak mümkün olmayacaktır. Böyle bir durumda, paydaşlar ancak paylaşma talebinde bulunulabilecektir270.

III. Paylı Mülkiyetin Bütün Paydaşlar Bakımından Sona Ermesi

Paylı mülkiyetin bütün paydaşlar bakımından sona ermesi durumunda, paylı mülkiyet birlikteliği bütün paydaşlar açısından sona ermekte, bir diğer ifadeyle son bulmaktadır. Sona erme sebeplerini genel sona erme sebepleri ve paylı halin giderilmesi olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Paylı malın genel sebeplerle sona ermesi istisnaidir.

Paylı mülkiyetin sona ermesinin en önemli türü paylı halin giderilmesidir271.

268 Ertaş, s. 259.

269 Özmen, “Türk Hukukunda Paydaşlıktan Çıkarma Davası”, s. 80 vd. ; Kürşat, s. 120.

270 Ayan, “Eşya Hukuku II Mülkiyet”, s. 97.

271 Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 118.

88 A. Paylı Mülkiyetin Genel Sebeplerle Sona Ermesi

Paylı mülkiyetin genel sebeplerle sona erme halleri; paylı malın mülkiyetinin paydaşlardan birine veya paylı mülkiyet birlikteliğinden bağımsız bir üçüncü kişiye devredilmesi, paylı malın cebri icra ile satılması, terk edilmesi, kamulaştırılması ve paylı mülkiyetin diğer sebeplerle sona ermesidir.

Paylı malın devredilmesi, paydaşlar aksini oybirliğiyle kararlaştırmadıkça paydaşların oybirliğiyle alacakları karar neticesinde gerçekleşebilir. Paydaşlar aralarında başka bir anlaşma yapmadıkça, satış bedeli aralarında payları oranında paylaştırılır272.

Bütün paydaşların borcu olması durumunda, paylı malın cebri icra yoluyla satılması gündeme gelebilir. Bu durumda da, paydaşlar arasında aksine bir anlaşma olmadıkça, satım bedeli paydaşlar arasında payları oranında paylaştırılır273.

Paydaşların paylı malı terk etmesi halinde de, paylı mülkiyet birlikteliği son bulur.

Bu durumda terk edilen paylı mal, sahiplenme veya işgal yoluyla edinilebilir274.

İdare tarafından paylı malın tamamının kamulaştırılması da, paylı mülkiyet ilişkisini bütün paydaşlar açısından sonlandırır. Bu durumda, kamulaştırma bedeli paydaşlara ödenir ve paylı malın mülkiyeti idareye geçer. Paylı malın kamulaştırılması için ödenen kamulaştırma bedeli ise, aksine anlaşma olmadıkça, paydaşlar arasında payları oranında paylaştırılır275.

Paylı malın yok olması, paylı mülkiyet ilişkisinin elbirliği mülkiyeti ilişkisine çevrilmesi, malın üçüncü bir kişi tarafından iyi niyetle (TMK m. 1023) veya

272Akipek /Akıntürk, s. 402; Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi” s. 24.

273 Özcan, s. 153, Kürşat, s. 149-150; Özgür, s. 20; Sarıhan, s. 32.

274 Ertaş, s. 247; Özgür, s. 20.

275 Kürşat, s. 154.

89 zamanaşımı yoluyla kazanılması vb. durumlarda da paylı mülkiyet birlikteliği bütün paydaşlar açısından sona erer276.