• Sonuç bulunamadı

İnfaz hukukunda, suç ve ceza zamanaşımında ceza mahkûmiyetinin sonuçlarına ilişkin kanunilik ilkesinin geçerli olduğu; Anayasa m. 38/2’de ifade edilmiştir. Anayasa m. 38/2’de aynı maddenin “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.” şeklindeki 1. fıkrasına atıf yapılarak kanunilik ilkesi vurgulanmıştır. Bu doğrultuda da infaza ilişkin hususların kanunla düzenlenmesi gerekmektedir.366

İnfaz hukuku; Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan, kimseye eziyet ve işkence yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza verilemeyeceği veya böyle bir muameleye tabi tutulamayacağı düzenlemesini temel dayanak noktası olarak kabul eder. İnfaz hukuku yine Anayasa’nın 56. maddesinde yer alan kişinin hükümlü olup olmadığını ayırt etmeksizin devletin “herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini

366 Veli Özer ÖZBEK, İnfaz Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 2017, s. 65.

133 gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tekelden planlayıp hizmet vermesi”

yükümlülüğünün de bir parçasıdır.

Anayasa’nın 5. maddesinde devletin amacı olarak tanımlanan “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışma”yı gerçekleştirmek için, devletin, infaz kurumlarında bulunanların yeniden topluma kazandırılması sürecinde de yükümlü olduğu açıktır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (CGTİHK) m. 3 uyarınca, “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün;

yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.”

Buna ek olarak aynı Kanun m. 73/1’de, “Hükümlünün geçmişi, suçluluk nedenleri, suç sicili, fizik yeteneği ve ruhsal yapısı, kişisel doğası, arz edebileceği tehlike hâlleri, hapis cezasının süresi, salıverildikten sonraki beklentisi göz önüne alınarak, toplumun hukuka uygun hareket eden ve üretken bir üyesi olarak yaşamını sürdürmesini sağlayacak ve bireysel ihtiyaçlarına uygun bir biçimde iyileştirme programları uygulanır.”; 73/2’de, “Hükümlü, amaca uygun iyileştirme gereklerinin gerçekleştirilebileceği kurum ve bölümlere yerleştirilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.

Düzenlemelerde geçen iyileştirme veya diğer adıyla rehabilitasyon; suçlunun suç işlemiş olmasının arka planında bir insan oluşunu367 vurgulayarak, onu toplumdan

367 Kişinin sadece bir suç işleyen kimse olarak görülüp işlediği suçla birlikte toplumdan uzaklaştırılmasını sağlamanın hiçbir faydası yoktur. Aksine bu kişinin toplum için

134 uzaklaştırarak bir ceza infaz kurumunda tecrit etmek yerine, suç işlemesine sebep olan etkenlerden, yeniden topluma kazandırılmasına kadar tüm sürecin takip edilerek suçlunun sağaltılması yönteminin benimsenmesi olarak tanımlanabilir.368

Cezanın işlevinin ne olduğu sorusunun cevabı, cezanın etkileri yani ceza kime uygulanıyorsa o kişi üzerinde meydana getirdiği etkilerdir. Bu etkilerden geleceğe yönelik olan söz konusu olduğunda “önleme” kavramı gündeme gelir. Önleme iki şekilde olabilir: Birincisi suç işleyene verilen cezanın ülkede yaşayan herkes üzerinde bir etki oluşturarak suç işlenmesinin önlenmesi anlamında, genel önlemedir. İkincisiyse topluma yeniden kazandırma açısından önem teşkil eden özel önlemedir. Özel önleme cezanın suç işleyen kişiye olan etkisidir, burada kişiyi bir daha suç işlemekten alıkoyan bir etki söz konusudur.369 Cezanın işlevi hakkındaki teorilerden biri olan ıslah teorisi de özel önlemeyi destekler, bu teoriye göre; cezayla kişinin yeniden suç işlemesini önlemek

yeniden faydalı olabilmesinin sağlanması, topluma kazandırılması gerekir, kimsenin bu kişileri toplumun dışında itmeye hakkı yoktur. Faruk EREM, “Suçlu İnsan Psikolojisi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 1, S. 4, 1944, s. 507.

368 Yasemin IŞIKTAÇ, “Ceza Adaleti Açısından Hapis Cezası ve Rehabilitasyon İlişkisi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 71, S.1, 2013, s. 630.

Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük m. 101’de iyileştirmenin tanımı yapılır, bu tanıma göre iyileştirme;

“Hükümlülerin, kuruma girişlerinden salıverilmelerine kadar geçen süre içerisinde, bendensel ve zihinsel sağlıklarını sürdürmeleri veya bunlara yeniden kavuşmaları için gereken önlemlerin alınması, suçluluk duygusundan arınması, kişisel ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacıyla uygulanacak, eğitim-öğretim, sağlık, psiko-sosyal hizmetler ile meslek edindirme, bireyselleştirme, toplum yaşamıyla uyumlaşmasını ve geliştirilmesini sağlayacak programların tümüdür.”

İyileştirmenin tanımlarından bir diğeri için bkz. ÖZBEK, İnfaz Hukuku, s. 46, 47.

369 TOROSLU/ TOROSLU, s. 435, 436.

135 amacıyla suçlunun ıslah edilmesi, iyileştirilmesi ve geliştirilmesiyla topluma yeniden kazandırılması amaçlanır.370

Suç işledikten sonra mahkûm oldukları cezayı tamamlayan kişilerin bu sürecin sonrasında toplumda kendilerine yer edinememeleri ve bu ait hissedemeyiş sonrası kendilerini yeniden suç işlemeye iten bir durum içerisinde bulunmalarını engelleyecek araç, topluma yeniden kazandırma/resosyalizasyondur.371 Ceza infaz kurumundan tahliye edilen bir hükümlünün tahliyesi sonrasında topluma yeniden kazandırılabilmesi için tek başına infaz rejimi yeterli olmaz; infaz süresi boyunca belirli iyileştirme programlarına katılmış olması, mükerrerliğin önlenebilmesi için gereklidir.372 İnfazı tamamlandıktan sonra kişinin eski bir hükümlü olması sebebiyle dışlanması veya kişiye iş verilmemesi gibi durumlarda mükerrer olması kaçınılmazdır.373

5275 sayılı CGTİHK m. 102/1’e göre; “Hükümlülerin ceza infaz kurumlarından salıverilmeden önce veya salıverilmelerinden sonra kişisel zorluklarını aşmaları nı, iyileştirilmelerini ve dışarıdaki yaşama uyumlarını sağlamak amacıyla ilgili bakanlıklar;

kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişileri görev alanlarına giren konularda

370 TOROSLU/ TOROSLU, s. 438; IŞIKTAÇ, s. 627, 628; Mehmet Emin ARTUK,

“Güvenlik Tedbirleri”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 12, S. 1, 2008, s.

465; Mehmet Emin ARTUK/ Mehmet Emin ALŞAHİN, “Hapis Cezalarının ve Cezaevlerinin Tarihsel Gelişimi”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 21, S. 2, 2015, s. 154, 167, 168; Hamide ZAFER, “Emniyet Tedbiri Muhakemesinin Özellikleri”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 62, S. 1-2, 2004, 266, 269, 270.

371 Pınar BACAKSIZ, “Cezalandırma ve Topluma Yeniden Kazandırma”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı, Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZE’e Armağan, 2014, s. 4917, 4918.

372 Özge APİŞ, “Hükümlünün Unutulma Hakkı ve Resosyalizasyonu”, Ceza Hukuku Dergisi, C. 15, S. 44, 2020, s. 859.

373 Timur DEMİRBAŞ, İnfaz Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 2017, s. 350.

136 gerekli desteği ve hizmeti vermekle yükümlüdürler.” Bu hususta gönüllü kişi, kurum veya kuruluşlardan yardım alınabileceği yine aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.

CGTİHK m. 104’te, “Cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında herhangi bir tedbire hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi, psikososyal problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kişiler hakkında sosyal araştırma raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri yerine getirmek üzere denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulur.” ve “Salıverme sonrası hükümlülere iş sağlanması için korumu kurulları kurulur.” düzenlemeleri yer almaktadır.374

5402 sayılı Denetimli Serbestlik Kanunu m. 16’da “koruma kurulları”nın oluşturulması düzenlenmiştir. Bu kurulların kurulma amacı suçtan zarar görenlere ve ceza infaz kurumlarından salıverilen hükümlülere destek olmaktır.375

İnfaz sırasında iyileştirme amacıyla yapılan terapiler, meslek öğretme gibi birçok faaliyet ve infaz sonrasında hükümlünün korunması amacıyla gerçekleştirilen tüm

374 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu m. 2 ve 4857 sayılı İş Kanunu m. 30’da bu hususta bir takım düzenlemeler yapılmıştır.

375 Aynı kanunun 17. maddesinde koruma kurullarının görevleri düzenlenmiştir.

Koruma kurullarının görevleri

m. 17 - (1) Koruma kurullarının görevleri şunlardır:

a) Müdürlüklerden iletilen ceza infaz kurumlarından salıverilen hükümlülerin meslek veya sanat edinmelerinde, iş bulmalarında, sanat sahibi olanlar ile tarım işletmeciliği yapmak isteyenlere araç ve kredi sağlanmasında, işyeri açmak isteyenlere yardım edilmesinde ve karşılaştıkları diğer güçlüklerin çözümünde yardımcı olmak, çocuk ve genç hükümlülerin öğrenimlerine devam etmelerini sağlamak, diğer hükümlülere bu konuda yardımcı olmak.

137 uygulamaların toplamı esasında topluma yeniden kazandırma faaliyetini oluşturur.376 Bu faaliyetin en temel noktalarından biri de kişinin ön yargılardan korunması, önce toplum tarafından damgalanmasının sonra da bu damgalanma sebebiyle bir ikincil damgalama adı verilen kendini damgalamasının önüne geçilmeye çalışılmasıdır.

Hükümlü sürekli geçmişiyle yargılanırsa, toplumda bir yere sahip olması ve kendisi için yeni bir sayfa açması engellenirse, cezanın sözü edilen işlevinin yerine getirilmesi, istenilen sonuca ulaşılması mümkün olamayacaktır.377

Topluma yeniden kazandırmanın en önemli unsuru olan eğitim, 5275 sayılı Kanun m. 75, 76, 77’de düzenlenmiştir. Bu maddelere göre; hükümlünün ceza infaz kurumlarında kaldığı sürede kişiliğini geliştirerek, yeni beceriler elde etmesini sağlayarak kısacası eğitimini güçlendirerek suç işleme eğilimini yok edecek ve salıverilmesi sonrası için de kişiyi hazırlayacak programlar uygulanır. Bu eğitim programları belirlenirken hükümlünün; yaşı, ceza süresi, yetenekleri göz önünde bulundurularak, ekonomik ve kültür düzeyine uygun bir şekilde planlanmış eğitim programları hazırlanır.378 Hazırlanan

376 BACAKSIZ, “Topluma Yeniden Kazandırma”, s. 4922.

377 Yeniden topluma kazandırma (resosyalizasyonla) ilgili ve aslında bununla yakından bağlı bir kavram olan unutulma hakkına da değinmek gerekir. Geçmişte yapılan hatalara, utanç verici durumlara ve yanlışlara belirli olmayan süresiz bir şekilde maruz kalınmaması gerekliliğinden ortaya çıkan yasal bir kavramı ifaden unutulma hakkı, yasal bir kavram olmasının da ötesinde, toplumun söz konusu yapılan hataları affetme ve bu hataları yapan kişiyle empati kurma yeteneğinin bir kabülüdür. Unutulma hakkının kullanılması, geleneksel olarak temel ifade özgürlüğü hakları ve halkın bilgi edinme hakkı ile dengelenir. Eski hükümlünün durumunda, yeni bir hayata başlama hakkı, geçmişte işlediği suçun ciddiyetine bağlı olarak, yeni sosyal çevresindekilerin bilgilendirilmesi ve güvende tutulması ihtiyacıyla sınırlı olabilir. Unutulma hakkıyle ilgili detaylı bilgi için bkz. Michel José REYMOND, “The Future of the Europen Union

“Right to be Forgotten”, Latin America Law Review, S.02, 2019, s. 83, 84; APİŞ, s. 833-852.

378 Bu programlar; temel eğitim, orta ve yüksek öğretim, meslek eğitimi, din eğitimi, beden eğitimi, kütüphane ve psikososyal hizmet konularını kapsar.

138 programlardan hükümlülerin bulunduğu ceza infaz kurumuna göre uygun şekilde örgün veya yaygın olarak yararlanması sağlanır.379 Yeniden topluma kazandırma amacına ulaşılabilmesi adına; dernekler, vakıflar, gönüllü kişiler ve kuruluşlarla iş birliği yapılabileceği ve kamu kurum ve kuruluşlarının olanakları ölçüsünde gerekli yardımları yapmakla yükümlü olduğu da bu maddelerde belirtilen hususlardandır.

Topluma yeniden kazandırma için atılacak adımların planlanması gerekir. Bu planlama için de ilk olarak hükümlülerin gözlemlenmesi ve gözlem sonuçlarına göre gruplandırılması gerekir. Herkese farklılıkları gözetmeksizin aynı yöntemin uygulanması amaca hizmet etmeyen bir yaklaşım olacaktır. Aksine hükümlülerle mümkün olduğunca bire bir iletişim kurulması gerekmektedir. Yeniden topluma kazandırma için hükümlüye özel bir uygulama belirlenmesi oldukça önemlidir.380

Her ne kadar Türkiye’de topluma yeniden kazandırmaya ilişkin infaz rejimiyle ilgili yukarıda da değinilen düzenlemeler mevcut olsa da topluma yeniden kazandırma amaçlı çalışmaların etkili bir biçimde yürütüldüğünü söylemek zordur. Değinilen düzenlemelerin tek başına yeterli olmaması, infaz hukukundaki mevzuatın yetersiz olması, infaz sürecinde görevli personellerin sayıca yetersiz ve eğitimlerinin bu hususta

379 Hükümlülerin eğitim alırken toplumla iç içe olması toplum merkezli bir yeniden topluma kazandırma için oldukça önemlidir. Mandela Kuralları 105/2’ye göre de mümkün olduğu ölçüde, mahpusların eğitimi ülkenin eğitim sistemiyle bütünleştirilerek, tahliye edildikten sonra eğitimlerine zorluk çekmeden devam etmelerinin sağlanmasının önemi vurgulanmıştır. United Nations Office on Drugs and Crime, The United Nations Standard Minimum Rules for the Treatment of Prisoners (the Nelson Mandela Rules), 2015. s. 30, 31.

380 5275 CGTİHK m. 23/1-a’da: “Hükümlülerin kişisel özellikleri, bedensel, aklî ve sağlık durumları, suç işlemeden önceki yaşamları, sosyal çevre ve ilişkileri, sanat ve meslek faaliyetleri, ahlâkî eğilimleri, suça bakış açıları, hükümlülük süreleri ve suç türleri belirlenerek” bir iyileştirme rejiminin belirleneceği ifade edilmiştir.

139 eksik olması381, ekonomik açıdan yetersizlik ve buna bağlı olarak ortaya çıkan altyapı yetersizliği gibi sebeplere bir de hükümlü sayısının çok fazla olmasının eklenmesi, topluma yeniden kazandırmanın etkili bir şekilde gerçekleştirilememesinin temel nedenlerini oluşturur.

B. TOPLUMA YENİDEN KAZANDIRMADA AKIL HASTALIĞI OLAN