• Sonuç bulunamadı

B. İSNAT YETENEĞİ BULUNMAYAN AKIL HASTALARINA İLİŞKİN GÜVENLİK TEDBİRLERİ

TCK’nın ifadesiyle akıl hastalarına ilişkin güvenlik tedbirleri “koruma ve tedavi amaçlı” tedbirler olma özelliğini gösterirler. Bu özellikleri dolayısıyla failin sağlık durumu göz önünde bulundurularak, hâkim tarafından değiştirilmesi, geri alınabilmesi mümkün güvenlik tedbirleridir.346

(7) Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir.”

12. 05 .2003 tarihli Türk Ceza Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu için bkz.

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d22/c059/tbmm22059119ss06 64.pdf (E.t.: 01 .06. 2021).

346 HAFIZOĞULLARI, “Cezalar ve Güvenlik Tedbirleri”, s. 100.

122 1. Tedavi Tedbiri (TCK m. 57/1)

Maddenin birinci fıkrasında, “Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine” hükmedileceği düzenlenerek TCK m. 32/1 kapsamında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişilere ilişkin düzenlemeyle aynı yönde bir düzenleme yapılmıştır. Madde metnindeki “düzenlenir”

ifadesinden anlaşılması gereken, söz konusu akıl hastalığı olan kişilere güvenlik tedbiri uygulanmasının mahkemeye takdir yetkisi tanınmaksızın zorunlu olduğudur.

Kanun koyucu düzenlemeyi yaparken işlenen fiili değil, failin durumunu esas almıştır347 ve suçun kasten veya taksirle işlenmesine herhangi bir önem atfetmemiştir.348 Madde metninden anlaşılan bir husus da güvenlik tedbirinin süresiyle ilgili bir alt veya üst sınırın belirtilmemiş olduğudur. Güvenlik tedbirlerine ilişkin herhangi bir yasa değişikliği olması durumunda, TCK m. 7’de yer alan zaman bakımından uygulama gündeme gelecektir. TCK m. 7’ye göre, “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” Aynı şekilde aleyhteki kanunun geçmişe uygulanmazlığı ilkesi gereği,

“İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.”

347 A. Vedat DİLBEROĞLU, Ceza Hukukunda Güvenlik Tedbirleri, Us-A Yayıncılık, Ankara 2017, s. 75.

348 KOCA/ ÜZÜLMEZ; s. 647.

123 Yine TCK m. 7’de yer alan lehe olan kanunun geçmişe uygulanabilirliği ilkesi gereği “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”

Eğer yasa değişikliği infaz hukukuna ilişkin kanunlardaysa, kural; yeni düzenlemenin hükümlünün lehine veya aleyhine oluşuna bakılmaksızın derhal uygulanmasına ilişkindir.349 Bu husus da TCK m. 7/3’te “Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.

Akıl hastalığı olan failin işlediği suça ilişkin olarak hakkında güvenlik tedbirinin uygulanması için ayrıca bir tehlikelilik hâli aranmamaktadır. Bu da kanun koyucunun suç işleyen akıl hastalığı olan kişiyi başlangıçta tehlikeli olarak değerlendirdiği anlamına gelmektedir. Aslında 6123 sayılı kanunla mülga Kanun’da yapılan değişiklikten önce tedavi tedbirinin uygulanabilmesi için, failin yargılandığı mahkeme tarafından ayrıca tehlikeli de bulunması da gerekiyordu. 350

Akıl hastalığı olan kişinin potansiyel olarak tehlikeliliğinin kabul edilmesi durumunda yanlış teşhis ve tedavi gibi durumlarla alakalı olarak cevaplanması güç

349 YALÇIN/ KÖPRÜLÜ, s. 47; TOROSLU/ TOROSLU, s. 72.

350 Aynı durum Alman Ceza Kanunu için de geçerlidir. Akıl hastalığının etkisiyle suç işleyen bir kimse hakkında psikiyatri kliniğine yerleştirme tedbiri uygulanabilmesi için her hâlükarda tehlikeli hâlin varlığı aranmaktadır. Mahkeme, akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği ortadan kalktığı veya azaldığı sırada hukuka aykırı bir fiil işleyen kimseyi ve işlediği fiili bir bütün arak değerlendireceği ve bu durum dolayısıyla gelecekte önemli hukuka aykırı fiiller işleme ihtimali bulunduğunu ve bu nedenle failin toplum için tehlike arz ettiğini öngörürse, onun bir psikiyatri kliniğine yerleştirilmesine karar verebilecektir.

Feridun YENİSEY/ Gottfried PLAGEMANN, Alman Ceza Kanunu Strafgesetzbuch (StGB), B. 2, Beta Yayınları, İstanbul 2015, s. 67.

124 sorular ortaya çıkacaktır. Bu nedenle akıl hastalığıyla tehlikelilik arasında bir bağ olduğuna ilişkin genel bir kabul söz konusu olmamalıdır.351

Güvenlik tedbirlerinin uygulanmasıyla hedeflenen, kişideki tehlikeli hâlin ortadan kaldırılması olduğu için bu tedbirlerin süresi cezalarda olduğu gibi işlenen suçla orantılı değildir. Tehlike mevcut olduğu sürece tedbirlerin uygulanmasına devam edilmelidir. Bu nedenle cezaların aksine güvenlik tedbirlerinin süresine dair bir ön belirleme kanunda yer almamaktadır.352

2. Yüksek Güvenlikli Sağlık Kurumu

Karşılaştırmalı hukukta, güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilen akıl hastalığı olan kişinin ne tarz bir kurumda tedavi altına alınacağına yönelik farklı uygulamalar mevcuttur. Bazı ülkelerde, söz konusu suç işleyen kişilerin, akıl hastalığı olan fakat suç işlememiş kişilerin bulunduğu kurumlara gönderilmesi yöntemi benimsenirken, bazı ülkelerdeyse ceza infaz kurumu içerisinde bu kişiler için oluşturulan ayrı kısımlara yerleştirilme yöntemi benimsenir.353

351 Nitekim İtalya Ceza Genel Kurulu’nun 8 Mart 2005 ve 9163 sayılı kararında akıl hastalığıyla tehlikeli hâl arasında doğrudan kabul edilebilecek bir ilişki bulunmadığını ifade etmiştir. TAŞKIN, s. 2474.

352 ARTUK, “Güvenlik Tedbirleri”, s. 475- 478.

353 İngiltere’de zihinsel bozukluğu ya da nörogelişimsel bozukluk tanısı olan hükümlüler arasında, tehlikeli veya itiyadi suçlu olanlar güvenlikli sağlık kurumuna gönderilirken diğerleri infaz kurumları içinde tedavi tedavi altına alınmaktadır. Frank KITT/ Colin ROGERS, “Policing, Crime and Mental Illness in England and Wales: Insights from the Literature”, Review of European Studies, C. 9, S. 2, 2017, s. 248- 261.

125 TCK m. 57/1’den anlaşıldığı üzere kanun koyucu, hakkında güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilen akıl hastalığı olan kişilerin herhangi bir sağlık kurumuna değil sadece yüksek güvenlikli sağlık kurumuna gidebileceklerini düzenlemiş fakat yüksek güvenlikli sağlık kurumunun herhangi bir tanımını yapmamıştır.354 Sadece devlet bünyesindeki sağlık kurumları yerine özel sektörde de bu alanda girişimlerin desteklenmesine yönelik bir görüş olsa da355, yakın zamanda faaliyete geçirilen Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastaneleri356, yüksek güvenlikli sağlık kurumu kavramını, olması gerektiği şekilde karşılamaktadır.

3. Yüksek Güvenlikli Sağlık Kurumundan Serbest Bırakma (TCK m.

57/2)

TCK m. 57/2 uyarınca “Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir.”

Madde metninde yer alan “bırakılabilir” ifadesinden anlaşılması gereken, mahkemenin serbest bırakma hususunda vereceği kararda, sağlık kurulu tarafından düzenlenen raporla bağlı olmadığıdır. Kişinin tehlikeliliğinin tespit edilmesi tıp alanını ilgilendiren bir husus olduğu için, serbest bırakılmaya ilişkin alanında uzman kişiler

354 ULUTÜRK, s. 151.

355 ŞENSOY, “Akli Maluliyet”, s. 188, 189.

356 Ayrıntılı bilgi için bkz. https://khgmsehirhastaneleridb.saglik.gov.tr/TR-54440/ygap-hastaneleri-nedir.html, (E.t.: 27.04.2021).

126 tarafından hazırlanan rapor sonrasında hâkimin kendi uzmanlık alanına giren bir konu olmadığından, raporun aksi yönde karar verebilecek şekilde bir yetkiye sahip olmasının hatalı olduğu savunulmaktadır.357 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin acil aksiyon alınmasını gerektiren durumlar söz konusu olmadığı zaman, akıl hastalığı kanıtlanmadığı hâlde kişinin özgürlüğünün kısıtlanmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği ve akıl hastalığının saptanmasının tarafsız bir tıp uzmanlığını gerektirdiğine ilişkin kararı da bu görüşü destekler niteliktedir.358

765 sayılı Kanun’da yer alan, tedavi süresinin iyileşene kadar devam etmesini öngören düzenleme, insan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle haklı bir şekilde eleştirilmiştir.359 Söz konusu düzenleme isabetli bir şekilde 5237 sayılı Kanun’la değiştirilmiş ve kişinin serbest bırakılması için toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalkmış olması veya önemli ölçüde azalmış olması yeterli görülmüştür.360

Güvenlik tedbirine belirsiz bir süreliğine hükmedileceğine ilişkin olarak, karşılaştırmalı hukukta da benzer uygulamalara rastlanmaktadır. İtalyan Ceza Kanunu m.

208, tedbire belirsiz bir süre için hükmedilebileceğini düzenlemiştir. Bunun yanında her güvenlik tedbiri için bir asgari süre belirleyen İtalyan Ceza Kanunu, söz konusu asgari sürelerin dolmasından sonra kişinin toplum için ihtiva ettiği tehlikelilik hâlinin devam edip etmediğinin incelenmesi ve eğer devam ediyorsa dolduğunda bir daha kontrol etmek üzere yeni süre belirlenmesine ilişkin düzenlemeler içermektedir. Bu süreler katı süreler

357 Ali Rıza MENGÜÇ, Ceza İnfaz Hukuku ve İnfaz Müesseseleri, Cezaevi Matbaası, İstanbul 1968, s. 229.

358 AİHM Winterwerp v. Hollanda Kararı, Başvuru No: 6301/73, 27 Kasım1981.

359 ULUTÜRK, s. 142.

360 ÖZGENÇ, s. 868; ÖZBEK/ DOĞAN/ BACAKSIZ, s. 369.

127 değildir çünkü hâkim tehlikelilik hâlinin sona erdiğine ilişkin kabul edilebilir bir sebep oluştuğu anda, istediği zaman yeni bir değerlendirme yapabilir.361

Avusturya Ceza Kanunu, ilk kez suç işleyen kişiler için iki yılı, mükerrer suçlular bakımından da on yılı geçmeyecek şekilde güvenlik tedbirlerine karar verileceğini düzenlemiştir.362

5237 sayılı TCK’da, mülga Kanun’un aksine iyileşme koşulunun aranmasından vazgeçildiği gibi, serbest bırakılma hususunda da bir asgari süre öngörülmemiştir.

4. Tıbbi Kontrol ve Takip (TCK m. 57/3)

TCK m. 57/3’te tıbbi kontrol ve takibe ilişkin olarak “sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği” gerekiyorsa da buna ilişkin süre ve aralıkların belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Bu fıkrayla ilgili dikkat çeken husus, failin fiiline değil tehlikeliliğine göre güvenlik tedbirine ve serbest bırakılmasına hükmedilmesi gerekirken, tıbbi kontrol ve takip hususunda failin işlediği fiil esas alınmıştır. Tıbbi kontrol ve takip yapılmasındaki en önemli amacın toplumun güvenliği olduğu düşünüldüğünde, bu hususta karar

361 NUHOĞLU, s. 211, 212.

362Avusturya Ceza Kanunu, https://www.legislationline.org/documents/section/criminal-codes/country/44/Austria/show, (E.t.: 27. 04. 2021).

128 verilirken kişide hangi tür akıl hastalığının da bulunduğunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

5. Tıbbi Kontrol ve Takibin Şekli (TCK m. 57/4)

TCK m. 57/4’te tıbbi kontrol ve takibin, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet savcılığı tarafından bu kişilerin teknik donanımı olan ve yetkili uzman çalıştıran bir sağlık kuruluşuna gönderilmeleriyle gerçekleştirileceğine ilişkin düzenleme yer almaktadır.

6. Yeniden Tedbir Uygulanması (TCK m. 57/5)

TCK m. 57/5, “tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak, yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine” hükmedileceğini düzenlemektedir.

Mahkeme yeniden bir güvenlik tedbirine hükmederken ilgili sağlık kuruluşu tarafından tıbbi kontrol ve takip esnasında hazırlanan raporu esas almak zorundadır. Madde metninde yer alan “hükmedilir” ifadesinden, kanun koyucunun bu hususta mahkemeye yetki vermediği anlaşılmaktadır. Serbest bırakmaya ilişkin olarak m. 57/2’de serbest bırakma hususunda hâkime raporun aksi yönünde karar verebilme yetkisi tanınırken, m.

57/5 uyarınca kişinin özgürlüğünü sınırlayabilecek bir durum için hâkime takdir yetkisi tanınmamış olması iki fıkra açısından bir çelişki yaratmaktadır.

Bu fıkraya ilişkin diğer bir durum da serbest bırakılırken tıbbi kontrol ve takibe ihtiyaç duyulmayan ya da ihtiyaç duyulsa bile belirlenen kontrol ve takibin süresi sona

129 eren, akıl hastalığı olan kişinin, sahip olduğu hastalık nedeniyle toplum bakımından tehlikeliliğinin artması söz konusu olduğunda, bu kişi hakkında yeniden güvenlik tedbirine hükmedilip hükmedilemeyeceğine ilişkindir.363 Kanun koyucu, yeniden tedbir uygulanmasına karar verilebilmesi için, tıbbi kontrol ve takip esnasında hazırlanan raporun esas alınması gerektiğini düzenlediğinden, serbest bırakılırken tıbbi kontrol ve takibe ihtiyaç duyulmayan ya da ihtiyaç duyulsa bile söz konusu kontrol ve takibin süresi sona eren akıl hastalığı olan kişi hakkında bu hususta kanunda bir açıklık olmadığı için yeniden tedbir uygulanamaması gündeme gelebilir.

C. İSNAT YETENEĞİ AZALMIŞ AKIL HASTALARINA İLİŞKİN