• Sonuç bulunamadı

B. AKIL HASTALIKLARININ SINIFLANDIRILMASI VE UYGULAMADA

5. Duygudurum Bozuklukları

Duygudurum bozuklukları, bipolar bozukluk ve depresif bozuklukların üst başlığını ifade eden bir kavramdır. Bu grupta yer alan hastalıklar, belirli türdeki duygudurum dönemlerine ve bu dönemlerin zaman içerisindeki örüntülerine göre tanımlanır. Başlıca duygudurum atakları; depresif, manik, karma ve hipomanik ataklardır.

Bu atakların kendine ait kesin teşhis kriterleri olmadığı için kolay şekilde tespit edilebilir

161 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

56 değillerdir. Bu ataklar, bipolar bozukluklar ve depresif bozuklukların çoğunun temel bileşenleridir.162

İki uçlu bozukluk olarak da adlandırılan bipolar bozukluk; genel bir coşkunluk ve taşkınlığın görüldüğü, hastanın çok neşeli, enerjik ve kendine güvenli olduğu taşkınlık -mani- ve taşkınlık döneminin zıttı olarak hastanın depresif, mutsuz ve içine kapanık olduğu çökkünlük -depresyon- dönemlerinden oluşur. İki dönemin de ortak noktası hastanın bilincinin açık, belleğinin ve algılama yeteneğinin yerinde olmasıdır.163

Biyolojik ve psikolojik unsurlar etkileşime girerek duygu durum bozukluklarına neden olurlar. Buna örnek olarak, aileden birinin hayatını kaybetmesi, taşınma, doğum, işini kaybetmek gibi durumlar verilebilir. Hastalığın seyri ağırlaştıkça, açıkça bir psikososyal etki olmaksızın da duygu durum değişimleri ortaya çıkabilmektedir.164

Duygudurum bozukluklarından biri olan depresyon en sık görülen akıl hastalıklarından biridir. Depresyonun görünümleri anlık şekilde, hastalık veya bir sendrom gibi çeşitli şekillerde olabilir. Her insan dönem dönem zorluklar yaşayabilir ve yaşadıklarından dolayı bunaltılı bir ruh hâline bürünebilir. Bu durum, bu insanlara

162ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0, (E.t.:

19.03.2021).

Müfit UĞUR, “Duygudurum Bozuklukları”, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Türkiye’de Sık Karşılaşılan Psikiyatrik Hastalıklar Sempozyum Dizisi No: 62, 2008, s. 60.

163 Kathleen R. MERIKANGAS/ Hagop S. AKISKAL/ Jules ANGST/ Paul E.

GREENBERG/ Robert M.A. HIRSCHFELD/ Maria PETUKHOVA/ Ronald C.

KESSLER, “Lifetime and 12-Month Prevalence of Bipolar Spectrum Disorder in the National Comorbidity Survey Replication”, Arch Gen Psychiatry, C. 64, S. 5, 2007, s.

547.

164 DSM-V, s. 123 vd.

57 depresyon teşhisi konulması gerektiği anlamına gelmemektedir. Teşhis konulması için söz konusu belirtilerin kişinin hayatını zorlaştıracak şiddette ve kriterlere uygun zaman aralıklarında bulunması gerekir. Depresyonun tedavi edilememesi kişinin madde ve alkol bağımlılığına olan eğilimini güçlendirecek ve toplum hayatına uyum sağlamasında çeşitli zorluklara sebebiyet verebilecektir. Hâlihazırda zaten tanı sebebiyle diğer insanlarla iletişimi bozulan kişi toplumdan daha da uzaklaşacak ve bu kısır döngü içersinde durum daha kötü bir hâl alacaktır.165 Hırsızlık suçu işleyen kişilerde en çok rastlanan tanının depresyon olduğu ortaya konmuştur.166

Duygudurum bozukluklarının tedavi edilebilir olmalarının yanında, tekrar ortaya çıkmaları da mümkündür. Bu tanıya sahip kişilerin cezai sorumlulukları bozukluğun derecesine göre değişmektedir. Seyrin ağır olduğu tanılarda kişinin TCK m. 32/1 kapsamında cezai sorumluluğu bulunmamaktadır.167 Yargıtay, duygu durum bozukluk tanılarından birine sahip olan failin, suçu işlediği anda var olan akıl hastalığının fiilinin sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin somut olay çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtmiştir.168

165 Mert SAVRUN, “Depresyonun Tanımı ve Epidemiyolojisi”, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri- Depresyon, Somatizasyon ve Psikiyatrik Aciller Sempozyumu, 1999, s. 11-17.

166 Yaşar BİLGE, “Hırsızlık Fiillerinde Cezai Sorumluluk”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, C. 45, S. 1-4, 1996, s. 156.

167 Sinan BAYINDIR, “Türk Ceza Hukukunda Akıl Hastalığı ve Sonuçları”, Legal Hukuk Dergisi, Mart 2011, s. 899.

168Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2018/3253, K. 2018/7061, T. 09.05.2018:“Sanığın, depresyon ilaçları kullandığının, intihar ve kendine zarar verme eğilimi bulunduğunun, majör depresyon rahatsızlığı olduğunun belirtilmiş olması karşısında, eylemini gerçekleştirdiği sırada işlediği suçun anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahip olup olmadığı hususunda, TCK'nın 32. maddesi

58 6. Kaygı veya Korkuya İlişkin Bozukluklar

Kaygı ve korkuya ilişkin bozukluklar; kişisel, ailevi, sosyal, eğitimsel, mesleki veya diğer önemli işleyiş alanlarında ciddi sıkıntı veya önemli bozulmalara neden olacak kadar şiddetli semptomlarla, aşırı korku ve anksiyete ve ilgili davranışsal bozukluklarla tanımlanır. Korku ve kaygı birbiriyle yakından ilişkili olgulardır; korku, şu anda algılanan yakın tehdide bir tepkiyi temsil ederken, anksiyete algılanan beklenen tehdide ilişkin geleceğe yönelik bir tepkiyi ifade eder. Kaygı ve korkuyla ilişkili bozukluklar arasında önemli bir ayırt edici özellik; bozukluğa özgü endişe odakları, yani korku veya kaygıyı tetikleyen uyaran veya durumdur. Kaygı ve korku ile ilişkili bozuklukların klinik görünümü, tipik olarak, endişenin odağını netleştirerek bozukluklar arasında

kapsamında akli durumu ve cezai ehliyetine dair değerlendirmeyi içeren rapor aldırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayininde zorunluluk bulunması”

Yargıtay’ın yağma suçunu işleyen sanıkla ilgili olarak, daha önceki bir yargılaması esnasında alınan sağlık kurulu raporunda bipolar affektif bozukluk tanısı konulması nedeniyle yeniden bir rapor aldırarak, söz konusu yağma suçunu işlediği sırada TCK m.

32 kapsamında ceza sorumluluğunun tespit edilmesi gerektiğine ilişkin kararı için bkz.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi E. 2015/9567, K. 2018/207 ve T. 22.01.2018:“Sanık ...'ın savunmanı tarafından hükümden sonra ibraz edilen dosya içerisinde mevcut sanık ...'ın, Muş 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/860 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sırasında Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastanesinden alınan sağlık kurulu raporu ile "bipolar affektik bozukluk" tanısı sebebiyle TCK 32/1. maddesi kapsamında cezai ehliyetinin bulunmadığının belirtildiğinin anlaşılması karşısında; sanığa ait varsa önceki tarihli raporların temin edilmesinden sonra, 5237 Sayılı TCK'nın akıl hastalığını düzenleyen 32.

maddesinde öngörülen kriterlere göre de, ''Sanığın suç tarihinde işlediği eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde tamamen ya da önemli derecede azalma olup olmadığı" hususunda yöntemince Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması” www.kazanci.com (E.t.: 27.03.2021).

59 farklılaşmaya yardımcı olabilecek belirli ilişkili bilişleri içerir.169 Kaygı ve korkuya ilişkin bozukluklardan en sık karşılaşılanı anksiyete bozukluğudur.

Kişinin nedeni bilinmeyen şekilde tedirginlik, sıkıntı ve endişe duygularının etkisi altında olmasına sebebiyet veren korkuya benzeyen bir duygu olarak tanımlanan anksiyete170, esasında kişinin kendisini olası tehlikelerden koruyabilmesi işlevini yerine getiren bir savunma mekanizması, strese karşı doğal bir cevaptır. Anksiyete bozukluğuysa söz konusu mekanizmanın olması gerekenden fazla çalışması sonucu kişinin deneyimlediği kaygı ve korkunun, hayatını olumsuz etkileyecek seviyelere ulaşmasına sebep olan ruhsal bozukluk olarak tanımlanabilir.171 Anksiyete toplumda en sık görülen ve kişilerin sosyal hayatta yer almalarına engel teşkil eden, önemli iş gücü kaybına neden olan bir tanıdır.172

Fiilin işlendiği anda failde mevcut olan anksiyete bozukluklarının ceza sorumluluğuna bir etkisi olmayacağı yönünde görüşler mevcut olsa da, anksiyetenin belirli kişilik bozukluklarıyla birlikte görüldüğünde, kişide suç işleme eğilimini artırdığına ilişkin araştırmalar mevcuttur.173

169 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

170 Bkz. https://www.nimh.nih.gov/health/topics/anxiety-disorders/, (E.t.: 29.05.2021).

171 DSM-V, s. 189.

172 ÖZTÜRK/ ULUŞAHİN, s. 337.

173 Sheilagh HODGINS/ Stephane A De BRITO/ Preeti CHHABRA/ Gilles CÔTÉ,

“Anxiety Disorders Among Offenders With AntisocialPersonality Disorders: A Distinct Subtype?”, La Revue Canadienne de Psychiatri, C. 55, S. 12, 2010, s. 784- 791.

60 Yargıtay, anksiyete bozukluğunun araştırılmasına gerek duyulmayacak şekilde, ceza sorumluluğuna etkisi olmadığına ilişkin bir görüşte değildir. Aksine bu hususun araştırılması gerektiği görüşündedir. Önüne gelen, failin anksiyete tanısına sahip olduğu dosyada failin; suçu işlediği anda kendisinde mevcut olan akıl hastalığının, fiilinin sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin, somut olay çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtmiştir.174

7. Obsesif Kompulsif ve İlişkili Diğer Bozukluklar

Saplantı-zorlantı olarak da bilinen obsesif-kompulsif ve bunlarla ilişkili diğer bozukluklar, tekrarlayan düşünceler ve davranışlarla nitelendirilen bir grup bozukluktur.

Takıntılar, müdahaleci düşünceler ve sürekli meşgul bir zihne sahip olma gibi bilişsel fenomenler, bu bozuklukların alt grubunun -yani obsesif-kompulsif bozukluk, vücut dismorfik bozukluğu, hastalık hastalığı ve koku alma referans bozukluğu- merkezindedir

174Yargıtay 7. Ceza Dairesi E. 2012/5931, K. 2013/20983 ve T. 04.11.2013: “Sanığın psikolojik rahatsızlığının bulunduğunu savunması; yine, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde sanığın psikolojik sorunları nedeniyle askerliğe sevkini ertelettiğini belirterek, dilekçe ekinde sanıkta anksiyete bozukluğu bulunduğuna ilişkin Asker Hastanesi Baştabipliği'nin rapor örneğini sunması karşısında ilgili rapor ve tüm tedavi evrakı getirtildikten sonra, sanığın suç tarihi itibariyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyen akıl hastalığının bulunup bulunmadığı hususunda ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinden rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunmaktadır.”

Yargıtay bir kararında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan yargılanan sanıkta kaygı bozukluğu bulunsa da Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden alınan rapora göre cezai ehliyetinin tam olduğu belirtmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2008/1-233, K. 2009/112 ve T. 05.05.2009: “Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden verilen 09.08.2005 tarihli raporda sanıkta anksiyete bozukluğu bulunduğu ancak cezai ehliyetinin tam olduğu anlaşılmakta olup…”

www.kazanci.com (E.t: 27.03.2021).

61 ve bunlara ilişkili tekrarlayan davranışlar eşlik eder. Bu gruba, eşyaları biriktirme zorunluluğu hissetme ve eşyaları atma düşüncesinin kişide stres yaratması olarak tanımlanan istifçilik, saç çekme, deri yolma gibi beden odaklı tekrarlayan davranış bozuklukları da dahildir. Söz konusu semptomlar, kişinin; ailevi, sosyal, eğitim, mesleki, kişisel yaşantısında ve diğer önemli tüm alanlardaki faaliyetlerinde önemli derecede sorunlara ve bozulmalara yol açar.175

Saplantı, kişinin iradesi dışında ortaya çıkan ve esasında kişinin mantığıyla çelişen fakat bilinçli olarak gösterilen çabaya rağmen uzaklaştırılamadığından kişiyi tedirgin bir ruh hâline sokan, inatçı bir şekilde tekrarlayan imge, düşünce veya dürtülerdir.

Zorlantıysa sözü edilen düşünce, dürtü veya imgeleri uzaklaştırmak amacıyla gerçekleştirilen irade dışı, tekrarlayan hareketleri ifade eder.176

Yargıtay, önüne gelen hakaret suçunun failinin obsesif kompulsif bozukluğa sahip olduğu bir dosyada failin, suçu işlediği anda sahip olduğu akıl hastalığının fiilinin sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin somut olay çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtmiştir.177

175 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021); McWILLIAMS, s. 340.

176 ÖZTÜRK/ ULUŞAHİN, s. 346-368; DSM-V, s. 235 vd.

177Yargıtay 3. Ceza Dairesi E. 2017/2175, K. 2017/14709, T. 15.11.2017: “Sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki savunmalarında olay tarihinde psikolojik tedavi gördüğünü ileri sürmesi ve dosyada mevcut Yalvaç Devlet Hastanesinden verilen 23/02/2015 tarihli istirahat raporuna göre obsesif kompulsif bozukluk bul unduğunun belirtilmesi karşısında, TCK'nin 32. maddesi gereğince akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı konusunda yöntemince rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi…” www.kazanci.com (E.t.: 27.03.2021).

62 8. Spesifik Olarak Stresle İlişkili (Stres Merkezli) Bozukluklar

Spesifik olarak stresle ilişkili bozukluklar, doğrudan stresli veya travmatik bir olaya veya bu tür olaylara veya olumsuz deneyimlere bir seri şeklinde maruz kalmayla bağlantılı olarak gelişir. Bu gruptaki bozuklukların her biri için, tanımlanabilir bir stres etkeni, tek başına yeterli olmasa da bulunması zorunlu bir faktördür. Belirli bir stres etkeniyle karşılaşan tüm bireylerin bir bozukluk geliştirecekleri söylenemez fakat bu grupta yer alan bozukluklar, stres etkeni yaşamadan meydana gelmeyecek bozukluklardır.178

Travma sonrası stres bozukluğu bu grupta yer alan tanılar arasında en sık rastlananlardan biridir. Kişide, yaşadığı travma sonrasında çaresizlik, korku veya dehşete düşme şeklinde ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğunda, tanı sahibi kişi, travmayla ilişkili uyaranlardan kaçınma ve bunlara karşı aşırı uyarılma tepkilerini gösterir. Genel nüfusun içerisinde yaklaşık olarak yüzde 5-9 arasında bu bozukluğa sahip kişi olduğu179 düşünüldüğünde, kişinin tanının sebep olduğu şekilde bir bunalma hâlindeki ceza ehliyetinin durumu, uzman kişiler tarafından değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.

178 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

179 Abdullah BOLU/ Murat ERDEM/ Taner ÖZNUR, “Travma Sonrası Stres Bozukluğu”, Anadolu Tıbbi Araştırmalar Dergisi, C. 8, S. 2, 2014, s. 98. (98- 104)

63 9. Dissosiyatif Bozukluklar

Dissosiyatif bozukluklar; kimlik, duyumlar, algılar, duygular, düşünceler, anılar, bedensel hareketler üzerinde kontrol veya davranışlardan birinin veya daha fazlasının normal entegrasyonunda istem dışı bozukluk veya kesinti -devamsızlık, kesiklik- olarak nitelendirilir. Bozukluk veya kesinti tam olabilir, ancak daha yaygın olarak kısmi veya günden güne ve hatta saatten saate değişkenlik gösterebilir. Başlangıcı, her zaman olmasa da, genellikle çocukluk döneminde görülen bu grup bozuklukların semptomları, kişinin;

ailevi, sosyal, eğitim, mesleki, kişisel yaşantısında ve diğer önemli tüm alanlardaki faaliyetlerinde önemli derecede sorunlara ve bozulmalara yol açar.180

10. Madde Kullanımına ve Bağımlılık Davranışına İlişkin Bozukluklar

Madde kullanımına ve bağımlılık davranışına ilişkin bozukluklar, ilaçlar dâhil olmak üzere ağırlıklı olarak psikoaktif maddelerin veya belirli tekrarlayan ödüllendirme ve pekiştirici davranışların bir sonucu olarak gelişen zihinsel ve davranışsal bozukluklardır. Bu gruplamadaki bazı bozukluklar için stresli olaylar; boşanma, sosyoekonomik sorunlar, yas tutma gibi normal yaşam deneyimleri aralığındadır. Diğer

180 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

64 bozukluklar aşırı derecede ruhsal sağlığı tehdit edici bir stres etkeni deneyimi gerektirir.181

11. Dürtü Kontrol Bozuklukları

Dürtü kontrol bozuklukları, bireye ya da diğer kişilere uzun vadeli zarar verme gibi sonuçlara rağmen, en azından kısa vadede kişiyi ödüllendiren/iyi hissettiren bir eylemi gerçekleştirme şeklindeki dürtü, güdü veya dürtüye direnmede sürekli başarısızlıkla tanımlanır. Bu grup bozuklukların semptomları, kişinin; ailevi, sosyal, eğitim, mesleki, kişisel yaşantısında ve diğer önemli tüm alanlardaki faaliyetlerinde önemli derecede sorunlara ve bozulmalara yol açar. Dürtü kontrol bozuklukları; ateş yakma, hırsızlık, cinsel davranış ve taşkınlık gibi bir dizi özel davranışı içerir.182

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir dürtü kontrol bozukluğu olan kleptomani, ihtiyaç duyulmadığı hâlde tekrarlayan şekilde nesneleri çalmaya ilişkin dürtüye karşı konulamamasını ifade etmektedir.183 Kişide çalma eylemi sırasında ve sonrasında bir rahatlama ortaya çıkar ve kişi eyleminden zevk alır, fakat sonrasında esasında kişi

181 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

182 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

183 Çalma eylemi nesnelerin parasal değerlerinden bağımsızdır. Güven Seçkin KIRICI ve diğerleri, “Obsesif Kompülsif Bozukluk ve Eşlik Eden Bozukluk Olarak Kleptomani”, Adli Bilimler Dergisi, C. 16, S. 4, 2017, s. 13; Pınar ÇETİNAY AYDIN/ Buket Belkız GÜNGÖR/ Leyla GÜLSEREN, “Kleptomani Tedavisinde Naltrekson: Bir Olgu Sunumu”, Türk Psikiyatri Dergisi, C. 23, S. 4, 2012, s. 284.

65 gerçekleştirdiği davranışın ahlaki yönü hakkında bilgi sahibi olduğundan, bu zevk ve rahatlama duygusu yerini pişmanlık, suçluluk ve kendinden iğrenme ve bunlarla beraber ortaya çıkan yakalanma korkusuna bırakır.184

Eyleminin bilincinde olan ancak iradesini yönlendirme yeteneği zayıflayan veya ortadan kalkan185 kleptomani tanısı olan kişilerin hırsızlık suçu dışındaki diğer suçlarda akıl hastası olmalarının hiçbir şekilde söz konusu fiilleri algılama ve davranışlarını yönlendirme yetenekleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.186 Fakat bu kişiler TCK m.

32’ye göre işledikleri hırsızlık suçundan dolayı cezalandırılmazlar.187

184 Mehmet BALCIOĞLU/ Altan EŞSİZOĞLU/ Çınar YENİLMEZ/ Cem KAPTANOĞLU, “Kleptomanide Ayırıcı Tanı ve Psikodinamik Yaklaşım: Bir Olgu Sunumu”, Düşünen Adam Dergisi, C. 28, S.1, 2015, s. 67.

185 DSM-V, s. 476.

186 Ferhan KANDEMİR/ Bora BÜKEN/ Erhan BÜKEN/ Zerrin ERKOL, “Kleptomani (Çalma Deliliği)’ye Yol Açan Faktörler ve Ceza Sorumluluğunun Değerlendirilmesi”, Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi C. 4, S. 2, 2014, s. 21-24.

187Yargıtay 17. Ceza Dairesi E. 2018/547 K. 2018/4782, T. 09.04.2018: “Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin 26/03/2010 tarihli raporu ile kleptomani teşhisiyle sanığın “Hırsızlık suçuna dair olarak akıl hastalığı sebebiyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamadığı, bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azaldığı, bu olay için alınan Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nin 23/09/2014 tarihli raporunda ise remisyonda depresyon teşhisiyle “hırsızlık suçuna karşı işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabileceği ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltacak veya kaldıracak düzeyde bir akıl hastalığı bulunmadığı, cezai ehliyetinin tam olduğu”nun belirtildiği, bu şekilde dosya kapsamındaki raporlar ve sanık hakkındaki uygulamalarda çelişki olması karşısında; sanığın inceleme konusu 15.09.2014 tarihli suçu için;

5237 Sayılı TCK'nın akıl hastalığını düzenleyen 32. maddesinde öngörülen kriterlere göre ''Sanığın suç tarihinde işlediği eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde tamamen ya da önemli derecede azalma olup olmadığı" araştırılıp, ''işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp-azalmadığı"

hususunda yöntemince raporla saptanması amacıyla sanığın önceki rapor ve tedavi evrakları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, 5271 Sayılı CMK'nın 74. maddesi uyarınca Gözlem İhtisas Dairesinde gözlem altına alınması, buradan alınan raporla birlikte Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kuruluna gönderilerek sonucuna göre hukuki

66 12. Yıkıcı Davranış Bozuklukları ve Asosyal Bozukluklar

Yıkıcı davranış bozuklukları ve asosyal bozukluklar, belirgin ve ısrarla; meydan okuyan, itaatsiz, kışkırtıcı veya kinci davranışlardan, başkalarının temel haklarını veya kişinin sürekli olarak yaşına uygun bir biçimde kendinden beklenen toplumsal normlara, kurallara veya yasalara aykırı olan davranışları sergilemesine kadar değişen davranışlarla tanımlanır.188

13. Kişilik Bozuklukları

Kişilik bozuklukları, uyumsuz olan ve bir dizi kişisel ve sosyal durumda ortaya çıkan biliş, duygusal deneyim, duygusal ifade ve davranış kalıplarında kendini gösterir.

Bozukluğu tanımlayan davranış kalıpları, kişinin yaşından beklenen davranış kalıplarına uygun değildir ve öncelikle sosyopolitik çatışma dâhil sosyal veya kültürel faktörlerle açıklanamaz. Söz konusu semptomlar, kişinin; ailevi, sosyal, eğitim, mesleki, kişisel yaşantısında ve diğer önemli tüm alanlardaki faaliyetlerinde önemli derecede sorunlara ve bozulmalara yol açar.189

durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma yazılı şekilde hüküm kurulması…”

188 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

189 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

67 DSM-V bu grupta yer alan bozuklukları: Olağandışı özelliklere sahip olan paranoid, şizoid, şizotipal bozukluklar; yaratıcılığı yüksek, coşkulu özellikler gösteren antisosyal, borderline, narsisistik gibi bozukluklar; korku, bunaltı özelliği gösteren kaçıngan, bağımlı kişilik bozuklukları olacak şekilde üç başlık altında toplamıştır.190

Uygulamada kararlarda sıklıkla rastlanmasa da görülme ihtimali yüksek olan kişilik bozukluklarından biri olan sanrılı bozukluk olarak da adlandırılan paranoyada, kişide birbiriyle bağlantılı şekilde iyi düzenlenmiş sanrılar mevcuttur. Dava paranoyası, keşif paranoyası, erotomi gibi çeşitleri olan paranoyada kişi tüm hayatını bu bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkan sanrılarına göre şekillendirmektedir. Fakat bu sanrılar dışında göze çarpan başka bir bozukluk dikkat çekmez ayrıca şizofreni tanısında olduğu gibi düşüncede bir şekil bozukluğu da söz konusu değildir.191

Yargıtay bu hususta failin, suçu işlediği anda sahip olduğu akıl hastalığının fiilinin

Yargıtay bu hususta failin, suçu işlediği anda sahip olduğu akıl hastalığının fiilinin