• Sonuç bulunamadı

B. AKIL HASTALIKLARININ SINIFLANDIRILMASI VE UYGULAMADA

11. Dürtü Kontrol Bozuklukları

Dürtü kontrol bozuklukları, bireye ya da diğer kişilere uzun vadeli zarar verme gibi sonuçlara rağmen, en azından kısa vadede kişiyi ödüllendiren/iyi hissettiren bir eylemi gerçekleştirme şeklindeki dürtü, güdü veya dürtüye direnmede sürekli başarısızlıkla tanımlanır. Bu grup bozuklukların semptomları, kişinin; ailevi, sosyal, eğitim, mesleki, kişisel yaşantısında ve diğer önemli tüm alanlardaki faaliyetlerinde önemli derecede sorunlara ve bozulmalara yol açar. Dürtü kontrol bozuklukları; ateş yakma, hırsızlık, cinsel davranış ve taşkınlık gibi bir dizi özel davranışı içerir.182

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir dürtü kontrol bozukluğu olan kleptomani, ihtiyaç duyulmadığı hâlde tekrarlayan şekilde nesneleri çalmaya ilişkin dürtüye karşı konulamamasını ifade etmektedir.183 Kişide çalma eylemi sırasında ve sonrasında bir rahatlama ortaya çıkar ve kişi eyleminden zevk alır, fakat sonrasında esasında kişi

181 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

182 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

183 Çalma eylemi nesnelerin parasal değerlerinden bağımsızdır. Güven Seçkin KIRICI ve diğerleri, “Obsesif Kompülsif Bozukluk ve Eşlik Eden Bozukluk Olarak Kleptomani”, Adli Bilimler Dergisi, C. 16, S. 4, 2017, s. 13; Pınar ÇETİNAY AYDIN/ Buket Belkız GÜNGÖR/ Leyla GÜLSEREN, “Kleptomani Tedavisinde Naltrekson: Bir Olgu Sunumu”, Türk Psikiyatri Dergisi, C. 23, S. 4, 2012, s. 284.

65 gerçekleştirdiği davranışın ahlaki yönü hakkında bilgi sahibi olduğundan, bu zevk ve rahatlama duygusu yerini pişmanlık, suçluluk ve kendinden iğrenme ve bunlarla beraber ortaya çıkan yakalanma korkusuna bırakır.184

Eyleminin bilincinde olan ancak iradesini yönlendirme yeteneği zayıflayan veya ortadan kalkan185 kleptomani tanısı olan kişilerin hırsızlık suçu dışındaki diğer suçlarda akıl hastası olmalarının hiçbir şekilde söz konusu fiilleri algılama ve davranışlarını yönlendirme yetenekleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.186 Fakat bu kişiler TCK m.

32’ye göre işledikleri hırsızlık suçundan dolayı cezalandırılmazlar.187

184 Mehmet BALCIOĞLU/ Altan EŞSİZOĞLU/ Çınar YENİLMEZ/ Cem KAPTANOĞLU, “Kleptomanide Ayırıcı Tanı ve Psikodinamik Yaklaşım: Bir Olgu Sunumu”, Düşünen Adam Dergisi, C. 28, S.1, 2015, s. 67.

185 DSM-V, s. 476.

186 Ferhan KANDEMİR/ Bora BÜKEN/ Erhan BÜKEN/ Zerrin ERKOL, “Kleptomani (Çalma Deliliği)’ye Yol Açan Faktörler ve Ceza Sorumluluğunun Değerlendirilmesi”, Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi C. 4, S. 2, 2014, s. 21-24.

187Yargıtay 17. Ceza Dairesi E. 2018/547 K. 2018/4782, T. 09.04.2018: “Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin 26/03/2010 tarihli raporu ile kleptomani teşhisiyle sanığın “Hırsızlık suçuna dair olarak akıl hastalığı sebebiyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamadığı, bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azaldığı, bu olay için alınan Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nin 23/09/2014 tarihli raporunda ise remisyonda depresyon teşhisiyle “hırsızlık suçuna karşı işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabileceği ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltacak veya kaldıracak düzeyde bir akıl hastalığı bulunmadığı, cezai ehliyetinin tam olduğu”nun belirtildiği, bu şekilde dosya kapsamındaki raporlar ve sanık hakkındaki uygulamalarda çelişki olması karşısında; sanığın inceleme konusu 15.09.2014 tarihli suçu için;

5237 Sayılı TCK'nın akıl hastalığını düzenleyen 32. maddesinde öngörülen kriterlere göre ''Sanığın suç tarihinde işlediği eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde tamamen ya da önemli derecede azalma olup olmadığı" araştırılıp, ''işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp-azalmadığı"

hususunda yöntemince raporla saptanması amacıyla sanığın önceki rapor ve tedavi evrakları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, 5271 Sayılı CMK'nın 74. maddesi uyarınca Gözlem İhtisas Dairesinde gözlem altına alınması, buradan alınan raporla birlikte Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kuruluna gönderilerek sonucuna göre hukuki

66 12. Yıkıcı Davranış Bozuklukları ve Asosyal Bozukluklar

Yıkıcı davranış bozuklukları ve asosyal bozukluklar, belirgin ve ısrarla; meydan okuyan, itaatsiz, kışkırtıcı veya kinci davranışlardan, başkalarının temel haklarını veya kişinin sürekli olarak yaşına uygun bir biçimde kendinden beklenen toplumsal normlara, kurallara veya yasalara aykırı olan davranışları sergilemesine kadar değişen davranışlarla tanımlanır.188

13. Kişilik Bozuklukları

Kişilik bozuklukları, uyumsuz olan ve bir dizi kişisel ve sosyal durumda ortaya çıkan biliş, duygusal deneyim, duygusal ifade ve davranış kalıplarında kendini gösterir.

Bozukluğu tanımlayan davranış kalıpları, kişinin yaşından beklenen davranış kalıplarına uygun değildir ve öncelikle sosyopolitik çatışma dâhil sosyal veya kültürel faktörlerle açıklanamaz. Söz konusu semptomlar, kişinin; ailevi, sosyal, eğitim, mesleki, kişisel yaşantısında ve diğer önemli tüm alanlardaki faaliyetlerinde önemli derecede sorunlara ve bozulmalara yol açar.189

durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma yazılı şekilde hüküm kurulması…”

188 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

189 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

67 DSM-V bu grupta yer alan bozuklukları: Olağandışı özelliklere sahip olan paranoid, şizoid, şizotipal bozukluklar; yaratıcılığı yüksek, coşkulu özellikler gösteren antisosyal, borderline, narsisistik gibi bozukluklar; korku, bunaltı özelliği gösteren kaçıngan, bağımlı kişilik bozuklukları olacak şekilde üç başlık altında toplamıştır.190

Uygulamada kararlarda sıklıkla rastlanmasa da görülme ihtimali yüksek olan kişilik bozukluklarından biri olan sanrılı bozukluk olarak da adlandırılan paranoyada, kişide birbiriyle bağlantılı şekilde iyi düzenlenmiş sanrılar mevcuttur. Dava paranoyası, keşif paranoyası, erotomi gibi çeşitleri olan paranoyada kişi tüm hayatını bu bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkan sanrılarına göre şekillendirmektedir. Fakat bu sanrılar dışında göze çarpan başka bir bozukluk dikkat çekmez ayrıca şizofreni tanısında olduğu gibi düşüncede bir şekil bozukluğu da söz konusu değildir.191

Yargıtay bu hususta failin, suçu işlediği anda sahip olduğu akıl hastalığının fiilinin sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin somut olay çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtmiştir.192

190 DSM-V, s. 645.

191 Dava paranoyasından sanrılar kişinin hakkının yendiğine yönelik, keşif paranoyası kişinin bir şeyleri keşfettiği, çok yetenekli olduğu fakat kimsenin bunu anlayamadığına yönelik, erotomi ise kişinin kendinden çok daha üst seviyelerde gördüğü birinin kendisine aşık olduğuna yönelik sanrılarla ortaya çıkan paranoyalardır. ÖZTÜRK/ ULUŞAHİN, s.

249- 251.

192Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 2011/20834, K. 2013/24, T. 14.01.2013: “Dosyada bulunan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi raporu, Isparta Devlet Hastanesine ait tedavi ve muayene evrakları ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Psikiyatri Bölümü raporuna göre sanıkta paranoya ve psikopatik bozukluk bulunduğu ve ilaç kullandığının anlaşılması karşısında, sanığın suç tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı, bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı ve azalmış ise bunun önemli derecede olup olmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu veya Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden rapor alınarak sonucuna göre

68 14. Yapay Bozukluklar (Düzmece Hastalık)

Yapay bozukluklar, kasıtlı olarak tıbbi, psikolojik veya davranışsal belirti ve semptomları veya kişinin kendi veya başka bir kişi için -çoğunlukla çocuğa bağımlı olarak- tanımlanan aldatma davranışlarıyla kasıtlı olarak taklit edilmesi, tahrif edilmesi, uyarılması veya ağırlaştırılmasıyla tanımlanır. Önceden bir bozukluk veya hastalık mevcut olabilir, ancak kişi kasıtlı olarak mevcut semptomları şiddetlendirir veya ek semptomları tahrif eder veya tetikler. Bu bozukluğa sahip bireyler sürekli olarak bir tedavi arayışı içerisindedirler. Eğer istedikleri tedaviyi alamazlarsa, kendilerini aslında var olan hastalıklarının çok daha şiddetli bir şekline sahip gibi veya tamamen üretilmiş bir takım semptom veya yaralanmalara dayanarak hasta, yaralı veya engelli olarak gösterirler.193

sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik kovuşturma sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verilmesi...”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2017/20-208, K. 2018/182, T. 24.04.2018: “Sanığın kollukta alınan beyanında ruh sağlığı hastanesinden kişilik bozukluğu raporu aldığı için yağma suçundan aldığı hapis cezasının infazının durdurulduğunu ve şizofreni tedavisi gördüğünü beyan etmesi, sanık müdafinin tutuklamaya itiraz dilekçesinde bu hususu özellikle belirtmesi, sanığın soruşturma ve kovuşturma evresinde tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan gönderdiği dilekçelerinde Adana Kurttepe Ruh Sağlığı Hastanesinde uyuşturucu madde kullanımına bağlı olarak psikolojisinin bozulması nedeni ile tedavi gördüğünü, bu sebeple askerlikten muaf tutulduğunu, anti deprasan ilaç kullandığını ifade etmesi karşısında; sanığın işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı, buna bağlı olarak da hakkında TCK'nun 32. maddesinin birinci veya ikinci fıkralarının uygulanmasının gerekip gerekmediği hususunda rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulduğu kabul edilmelidir.” www.kazanci.com (E.t.: 27.03.2021).

193 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

69 15. Nörobilişsel Bozukluklar

Nörobilişsel bozukluklar, gelişimsel olmaktan çok edinilen bilişsel işlevlerdeki eksikliklerle tanımlanırlar. Yani nörobilişsel bozukluklar, doğumdan itibaren mevcut olan veya gelişimsel dönemde ortaya çıkan ve nörogelişimsel bozukluklar olarak sınıflandırılan bilişsel işlevdeki eksiklikler şeklinde tanımlanan grupta yer alan bozukluklardan farklıdır. Nörobilişsel bozukluklar daha önce ulaşılan işlevsellik seviyesinden bir düşüşü ifade eder. Pek çok ruhsal bozuklukta, örneğin şizofreni, bipolar bozukluklar, bilişsel eksiklikler mevcut olabilir fakat, nörobilişsel bozukluklara yalnızca temel özellikleri bilişsel olan bozukluklar dâhildir.194

Uygulamada nörobilişsel bozukluklardan en sık rastlananı bunama/demanstır.

Bunama, kişinin bellek ve dil yetenekleri, muhakame, soyut düşünce, neden sonuç ilişkisi kurabilme gibi işlevlerinde uzun süreli olan yetersizlik durumu olarak tanımlanmaktadır.195 Düzenli olarak bakım ve gözetimi gereken bunama tanısına sahip kişiler beyinlerinde bozukluk nedeniyle kendilerine bakamaz ve zaman içerisinde başkalarının bakımına ihtiyaç duyacak hâle gelirler.196

194 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

195 DSM-V, s. 591 vd; Susuna SOUSA/ Laetitia TEIXEIRA/ Constança PAÚL,

“Assessment of Major Neurocognitive Disorders in Primary Health Care: Predictors of Individual Risk Factors”, Frontiers in Psychiology, C. 11, 2020, s. 2.

196 ÖZTÜRK/ ULUŞAHİN, s. 497.

70 Yargıtay bunama tanısı olan failin, suçu işlediği anda kendisinde olan akıl hastalığının fiilinin sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin somut olay çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtmiştir.197

197Yargıtay 4. Ceza Dairesi E. 2014/28683, K. 2018/17876, T. 22.10.2018: “Sanık müdafiinin duruşmada, sanığın alzheimer hastası olduğunu, cezai ehliyetine etki edecek durumunun olup olmadığının araştırılmasını talep etmesi ve sunduğu temyiz dilekçesi ekinde yer alan, Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nce düzenlenmiş 13.03.2012 tarihli ilaç raporunda, sanığın alzheimer ve depresif epizodlar tanılı rahatsızlıklarının bulunduğunun belirtilmesi karşısında, suç tarihi itibariyle, sanık hakkında, TCK'nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle, işlediği fiillerin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda usulünce sağlık kurulu raporu alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi…”

Yargıtay önüne gelen dosyada kasten insan öldürme suçundan yargılanan ve Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından bunama hâlinde olduğu saptanan sanığın, dava dosyasıyla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek Gözlem İhtisas Dairesi'nde gözetim altına aldırılması, suçu işlediği tarihteki ve dava görülürken isnat yeteneğinin durumu ve 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi kapsamında sahip olduğu akıl hastalığının isnat yetenrği üzerindeki etkisine ilişkin rapor alınması gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi E. 2010/945, K. 2012/347, T. 25.01.2012: “Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince sanığın müşahade altına alınarak düzenlenen 09.06.2008 tarih, 179/28 sayılı raporda, sanıkta "paranoid psikoz" denilen ruhsal rahatsızlığın tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu'nun 29.06.2009 tarih ve 2612 sayılı, sanığın muayenesi sonucu düzenlenen raporu ile de "demansiyel sendrom denilen bunama hali saptandığı, cezai ehliyetinin bulunmadığının" belirlendiği anlaşılmakla, sanığın dava dosyası ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek, Gözlem İhtisas Dairesi'nde müşahade altına aldırılması, suçu işlediği tarihte ve halen akli durum ve cezai ehliyeti konusunda 5237 sayılı TCK.nun 32.maddesi kapsamında 4. İhtisas Kurulu'ndan rapor aldırılması, Gözlem İhtisas Dairesi'nin raporu ile 4.İhtisas Kurulu'nun raporları arasında çelişki çıkması halinde, sanığın Adli Tıp Genel Kurulu'na gönderilerek, muayenesi yapıldıktan sonra Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor aldırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeksizin, müşahade altında tutulmaksızın ayakta yapılan muayene sonucu düzenlenen rapora itibar edilerek eksik inceleme sonucu hüküm kurulması…”

(www.kazanci.com).

71 16. Hamilelik, Doğum ve Doğum Sonrası (Lohusalık) Dönemle İlişkili Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar

Hamilelik veya lohusalık -doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra başlayan- ile ilişkili ruhsal ve davranışsal bozukluklar; depresif belirtilerle ortaya çıkabilen veya sanrılar, halüsinasyonlar ve diğer psikotik semptomlar dâhil olmak üzere önemli zihinsel ve davranışsal özellikleri içeren bozukluklardır. Bu grup altında kalan bozuklukların, doğumdan hemen sonra ortaya çıkabilen depresif bir dönem için tanı gereksinimlerini karşılamayan hafif ve geçici depresif semptomları tanımlamak için kullanılmaması gerekmektedir.198 Bu durum esasında uygulamada çokça karşılaşılabilecek bir durum olsa da bu hususta fazla yargı kararı bulunmamaktadır. Bunun sebebi de doğum sonrası psikoz tanısının belirli bir süre içerisinde konulabilmesi ve bu sürenin de mahkeme önüne gelen dosyada gözetilmemesidir.

Bu psikozlar sadece doğum sonrası ortaya çıkabileceği gibi, doğum yapan kişide hâlihazırda var olan herhangi bir akıl hastalığının tetiklenmesini veya alevlenmesini sağlayacak şekilde de olabilir.199

198 ICD-11,

https://icd.who.int/browse11/l-m/en#/http%3a%2f%2fid.who.int%2ficd%2fentity%2f334423054?view=G0 (E.t.:

19.03.2021).

199 İstenmeyen gebelik, suç sonucu gebe kalınması veya kürtaj yasağı gibi durumlar söz konusu olduğu zaman hamilelik döneminde ve sonrasında kişide bu süreçlere ilişkin psikikolojik bozukluklar da meydana gelmesi mümkündür. İstenmeyen gebeliklerde kürtajın engellenmesinin doğan çocuklar bakımından tehlike oluşturabileceğine ilişkin bkz. Türkân YALÇIN, Türk Ceza Hukukunda Kadın, Savaş Yayınevi, Ankara 2019, s.

237.

72 Doğum sonrası dönemle ilişkili olarak ortaya çıkan bozukluklarla birlikte akıl hastalığının da mevcut olması durumunda suç işleyen kişinin ceza sorumluluğunun TCK m. 32’ye göre belirlenmesi gerekecektir.200

17. Sinir Sistemi Bozuklukları

Sinir sistemine ilişkin bozuklukları içeren bu kategorinin uygulamada sıklıkla karşılaşılan tanısı epilepsidir. Epilepsi, “beynin kortikal nöronlarındaki anormal ve aşırı elektriksel deşarj sonucu ortaya çıkan, ani, tekrarlayıcı, tanımlanabilen bir olayla tetiklenmemiş epilepsi nöbetleri ile karakterize bir durum” olarak tanımlanmıştır.201 Kişinin tek bir nöbet geçirmiş olması, epilepsi tanısı için yeterli değildir. Sadece bir defalığa mahsus epileptik nöbet geçiren kişinin TCK m. 32 kapsamında değil, TCK m.

34’te yer alan geçici nedenler kapsamında değerlendirilmesi daha isabetli olacaktır.

Failin, bir kereliğe mahsus olmayarak tanılı bir şekilde epilepsi hastası olduğu durumlarda, epilepsi nöbeti öncesi, sırası veya sonrasında işledikleri suçlardan dolayı ceza sorumlulukları bulunmamaktadır.202

200 Doğum sonrası döneme ilişkin bir bozukluğun akıl hastalığı boyutuna varmadığı durumda ise TCK m. 34 kapsamında bir değerlendirme yapılması mümkündür. Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdal YERDELEN, “Kusurluluğu Etkileyen Bir Neden: Lohusalık Sendromu (Bir Anne Bebeğini Niçin Öldürür? Bir Cani mi Yoksa Bir Zavallı mı?)”, Ceza Hukuku Dergisi, C. 13, S. 36, 2018, s. 9-38.

201 Gönül AKDAĞ / Demet İLHAN ALGIN/ Oğuz Osman ERDİNÇ, “Epilepsi”, Osmangazi Tıp Dergisi, S. 38-Özel Sayı 1, 2016, s. 35.

202 Yener ÜNVER, Ceza Hukukunda Akıl Hastalığı ve Ceza Sorumluluğuna Etkisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1989, s. 133- 135.

73 Yargıtay da epilepsi tanısı olan failin, suçu işlediği anda sahip olduğu akıl hastalığının fiilinin sonuçları anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin somut olayda TCK m. 32 çerçevesinde araştırılması gerektiğini belirtmiştir.203

IV. AKIL HASTALIĞI OLUP OLMADIĞI TARTIŞMALI DURUMLAR A. İHTİRAS

İhtiras, kişinin dış dünyayla arasındaki bağın bozulduğu ve algıda ortaya çıkan bozukluklardan dolayı dış dünyayı sadece bir yönüyle algılayan devamlılık arz eden bir durumu ifade eder. Olağan akışta kişilerin ihtiraslarına karşı koyabilmeleri gerektiği için, ihtirasları akıl hastalığı başlığının altında açıklamak mümkün değildir.204

İnsanların karar almalarına etki eden sevgi, kin, nefret, intikam gibi başlıca ihtiras hâlleri kişide ne kadar yoğun olursa olsun isnat yeteneği üzerinde bir etkisi olmadığından, kişinin cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir nitelik göstermesi mümkün değildir.205 Akıl hastalığı ve ihtiras kavramları birbirinden farklı anlamlara sahip

203 Yargıtay 4. Ceza Dairesi E. 2014/18201, K. 2018/13981, T. 12.07.2018: “Sanığın, temyiz dilekçesi ekinde sunduğu ilaç kullanım raporunda epilepsi hastalığı olduğunun belirtilmesi karşısında, TCK'nın 32. maddesi gereğince "akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı konusunda yöntemince rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi zorunluluğu…”

204 DÖNMEZER/ ERMAN, s. 174; Faruk EREM, “Adalet Psikolojisi Bakımından Heyecan ve İhtiraslar”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 4, 1945, s.

50- 79.

205 Karşılaştırmalı hukukta karşı konulamayan kuvvet olarak ifade edilen ve ihtiras durumunu da içeren kategoride bulunan durumlar akıl hastalığı kapsamında değerlendirilebilmektedir. EREM/ DANIŞMAN/ ARTUK, s. 522.

74 kavramlardır. Fakat bunların farklı anlamlara sahip olmaları iki durumun bir arada görülemeyeceği anlamına da gelmemektedir. Akıl hastasının ihtiras hâli içerisinde bir suç işleyebilmesi mümkündür.206

B. CANAVARCA HİS

5237 sayılı TCK m. 82/1-b’de kasten öldürme suçunun nitelikli hâli olarak düzenlenen canavarca his; acımasız, kötü ve zalim bir şekilde fiilin işlenmesini ifade etmektedir.207 Suçun canavarca hisle işlenmesi durumunda failin fiili işlerkenki hissine ilişkin ahlaki kötülüğünün yoğunluğu kanun koyucu tarafından cezanın artırılması sonucunu doğurmuştur.208

Mülga TCK m. 450/3’te209 yer alan canavarca his sevki ifadesi, kaynağını 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu m. 366/3’ten almıştır.210 Doktrinde canavarca hissin hem

206 Faruk EREM, Adalet Psikolojisi, Sevinç Matbaası, Ankara 1977, s. 129.

207 Mehmet Emin ARTUK/ Ahmet GÖKÇEN, Ceza Hukuku Özel Hükümler, B. 19, Adalet Yayınevi, Ankara 2021, s.

Düzenlemenin gerekçesinde açıklama olarak “Kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürme söz konusudur. Canavarca hisle öldürmenin arzettiği özellik, öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesidir. Kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi, buna örnek olarak gösterilebilir.” ifadesi yer almaktadır. Bkz.

https://https//www2.tbmm.gov.tr/d22/1/1-0593.pdf, (E.t.: 21.04.2020).

208 Sulhi DÖNMEZER, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, B. 17, Beta Basım Yayın, İatanbul 2004, s. 51.

209 Hem mülga TCK hem de 5237 sayılı TCK’da madde metninde canavarca hissin tanımı yapılmamış bu kavramın içeriğinin belirlenmesi mahkemelere bırakılmıştır. BAYINDIR, Türk Ceza Hukukunda Akıl Hastalığı, s. 65.

210 Mehaz kanunda yer alan sadece ifadesinin kanunda yer almaması sebebiyle akıl hastalığı ve canavarca hissin birlikte bulunabileceği savunulmuştur. Çünkü İtalyan

75 ağırlaştırıcı neden teşkil edip hem de akıl hastalığı olması sebebiyle bir indirim nedeni teşkil edip edemeyeceğine ilişkin tartışmalarda bir görüş; canavarca his kavramının sebebi olmadan211 insan öldürmeyi ifade ettiğini ve bunu da akıl sağlığı yerinde olan bir kişi yapmayacağı için canavarca hissin bir ağırlaştırıcı neden olarak alınmasının hatalı olduğunu savunmuştur.212 Bu görüş bilimsel temelden yoksun olduğu kadar doğuştan suçlu213 kavramını tekrar gündeme getirecek kadar da tehlikelidir.214

İsabetli olan görüşe göre; failin kendisine özgü psikolojik bir durum olan fakat akıl hastalığı olarak değerlendirilemeyecek olan canavarca hissin ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmesi yerindedir ve akıl hastalıklarının bir kısmında bu tarz düşünceler

İsabetli olan görüşe göre; failin kendisine özgü psikolojik bir durum olan fakat akıl hastalığı olarak değerlendirilemeyecek olan canavarca hissin ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmesi yerindedir ve akıl hastalıklarının bir kısmında bu tarz düşünceler