• Sonuç bulunamadı

Sosyal Hizmet Eğitiminde Filmlerin Önemli İşlevleri

BÖLÜM III. SOSYAL HİZMET VE SİNEMA

3.3. Sosyal Hizmet Eğitiminde Filmlerin Önemli İşlevleri

Yapılan araştırmalar özellikle sosyal sorunların gerçekçi bir şekilde sunulduğu filmlerin sosyal hizmet eğitimlerinde bir araç olarak kullanılabileceğini göstermektedir. Sinemanın diğer sanat ve bilimlerle olan ilişkisi ve “sosyal gerçekçi” olarak adlandırılan yönetmenler tarafından ele alınan sosyal sorunlar, filmlerin sosyal hizmet uygulamaları açısından farklı işlevsel olanaklar sunduğunu göstermektedir.

3.3.1. Bilgi Verme

Filmlerin bir veri olarak bilgi sağlama işlevi sosyal hizmet açısından oldukça önemli görülmektedir. Filmlerin bu özelliği aynı zamanda filmlerden eğitim amaçlı yararlanılmasının da temel nedeni haline gelmektedir. Çünkü filmler aracılığıyla sosyal hizmete ilişkin bilgiler de edinilebilir. Yakar’ın (2013) filmlerin eğitim amaçlı bir değerlendirmesini yaptığı çalışması göstermektedir ki, filmler değindikleri konular itibariyle eğitimin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bunun nedeni ise filmlerin “Aids, hafıza kaybı, tıbbi nedenlerle bir uzvun kesilmesi, otizm, görme engeli, işitme engeli, cücelik, kanser, yüzün biçiminin bozulması, çocuk felci, zeka geriliği” (2013:31) gibi birçok konuda bilgi sağlayıcı olmasıdır. Filmler sadece bilgi vermekle kalmayıp bu hastalık ve engellerin erken tanı ve tedavisinde de yol gösterici olmaktadırlar. Filmlerin bu yönü özellikle sosyal hizmet eğitimlerinde filmlerden yararlanılabileceğini göstermesi açısından önemlidir.

Toplumsal ahlak kurallarının yaşam içindeki yerinin ve öneminin kavratılması, sosyal çatışmaların çözümlenmesi, ırk, din, dil ayrımcılığının doğurduğu olumsuz durumlar, sevgi, sadakat, huzur ve ailenin önemi, aile bireylerinin görevleri, aşkın kutsallığı ve doğa sevgisi gibi önemli konuları da vurgulaması bakımından film donanımlı bir öğretim aracıdır. (Yakar, 2013:30 )

136

Aile içi şiddet konusunda Short Term 12; yaşlılık ve sorunları konusunda Yaban Çilekleri (Wild Strawberries,1957), Tokyo Hikayesi (Tokyo Story,1953), Kırışıklar (Arrugas,2011); çocuk istismarı konusunda Portakalllar ve Günışığı (Orange and Sunshine,2011) filmleri sosyal hizmetin temel odağı olan sorunları birçok boyutuyla ele almaktadırlar. Otizmi (Rain Man-1988, Temple Grandin-2010) ve engellileri (Tamam mıyız?-2013, Black-2005) konu alan filmler aracılığıyla da, dezavantajlı grupların karşılaşabileceği olası problemlere ve hatta uygun müdahale yöntemlerine ilişkin bilgi edinilebilir. Ayrıca filmlerde doğrudan sosyal hizmetin uygulamalarına ilişkin bir pratik olmasa da filmler de ele alınan sorunlar müdahale odağına ilişkin bilgi sunması açısından da önemlidir.

Hatta “işlev bozukluğu bakımından aile kurumunu inceleyen filmler”50 gibi sosyal hizmetin farklı uygulama alanlarına ilişkin olarak sınıflandırılmış filmler, aile ile çalışmada önemli ipuçları içeren filmler olarak karşımıza çıkmaktadır.

3.3.2. Yaratıcı Düşünme

Bazı filmlerde51 doğrudan bir sosyal hizmet müdahalesi olmamakla birlikte, çocuklarla ve hastalarla çalışmada başarıya ulaştırabilecek sonuçlara götürebilecek müdahalelerin neler olabileceği açısından ufuk açıcı uygulama örneklerine tanıklık ederiz. Bu anlamda bu filmler uygulamalara ilişkin yaratıcı yönü geliştiren bir işleve sahiptir. ‘Patch Adams’ filmindeki doktorun hastalarını mutlu etmek için kullandığı yöntemler52 birçok sosyal hizmet uzmanı için de ilham verici olabilir.

3.3.3. Sorunun Analizini Kolaylaştırmak ve İlişkiler Kurma

Filmlerin diğer bir işlevi ise sosyal hizmet uzmanının karşılaşması olası müracaatçı kitlesinin sorunlarının sosyal, psikolojik, kültürel, ekonomik tüm insani boyutlarına ilişkin bir ön fikir sağlamalarıdır. Bu filmler sosyal hizmet uzmanının sorunun etki alanlarına ilişkin fikir edinmesini kolaylaştırıcı bir işleve sahiptirler.

50 http://filmhafizasi.com/islev-bozuklugu-bakimindan-aile-kurumunu-inceleyen-filmler/

51 Bu filmlerden biri olan Her Çocuk Özeldir (Taare Zameen Par, 2007) filmindeki öğretmenin uygulamaları

“Filmlerde Sosyal Hizmetin Temsili” başlığı altında ayrıntılı olarak verilmiştir.

52 Bu yöntemler, hastalarda yüksek beklentilere yol açacağı gerekçesiyle olumsuz olarak da değerlendirilmektedir. Bkz:

137

İtalyan yönetmen Vittorio De Sica ‘Umberto D.’ (1952) filmiyle savaş sonrası İtalya’da yaşama mücadelesi veren emekli bir memur olan Umberto’nun karşılaştığı zorlukları konu alır. Umberto’yu intiharın eşiğine getiren koşulları anlatır. Ev sahibine olan borcunu ödemek için manevi değeri olan eşyalarını bile satmak zorunda kalan Umberto yine de, bir ay boyunca yemek yemese dahi borcunu kapatamayacak durumdadır. Hasta rolü yaparak hastanede kalma süresini uzatmaya çalışır. Böylece kira için ödeyeceği parayı biriktirmeyi planlar. Filmde Umberto’nun ruhsal durumu, onu çevreleyen tüm koşullarla bağlantısı içinde ele alınmıştır.

Ken Loach’un ‘Kerkenez’ (1969) filminde ise, bir çocuğun ruhsal durumu ve onu hırsızlığa iten nedenler, anne ve abisi ile ilişkisi, okul ve etkileşimde olduğu diğer sistemlerle bağlantılı olarak ele alınmıştır. Bu tür filmler sorunu ele alış biçimleriyle sorunun etki alanlarına ilişkin olabildiğince bütüncül bir bilgi sunarlar. Bu da, insana ve yaşama bütüncül bir yaklaşımla bakmaya çalışan sosyal hizmet için filmleri oldukça önemli bir araç haline getirmektedir.

3.3.4. Başetme Alternatifleri Sunma

Filmlerin diğer bir işlevi dezavantajlı gruplara ilişkin ele aldıkları konularla başetme alternatifleri sunmalarıdır. Filmlerin bu işlevi Gençöz (2008) tarafından sinemanın iyileştirici işleviyle birlikte değerlendirilmektedir. Örneğin Robert Redford’un ‘Sıradan İnsanlar’ (Ordinary people,1981) filminin suçluluk hisleri yaşayan ergen bir hastaya ödev olarak verilmesi, ergenin kendisini bu hislerden kurtarabileceği yeni alternatifler keşfetmesine neden olabilir.

Ayrıca bazı filmler ele aldıkları konularla sosyal hizmet uzmanının etik ikilemde kalabileceği durumlara ilişkin örnekler oluşturmaktadır. Örneğin ‘Like Father Like Son’ filminde hastanede doğan iki bebek yanlış ailelere verilir. Bu gerçek yıllar sonra ortaya çıktığında ise aileler ve izleyici kendilerini bir çıkmazın içinde bulurlar. Film “7-8 yaşlarına gelmiş bu çocukların gerçek ailesi kimdir? Çocuklar biyolojik ailelerine geri mi verilmelidir?” gibi sorular üzerinde düşünmeye yönlendirmektedir.

Isaiah’ı Kaybetmek (Losing Isaiah,1995) filmi de uyuşturucu bağımlısı bir annenin öldüğünü sandığı bebeğini tesadüfen bularak evlat verildiği aileden onu tekrar alma mücadelesini anlatır. Bu tür etik ikilemlerin olduğu filmler, sosyal hizmet uzmanının

138

karmaşık ve çözümü zor olan problemlere ilişkin düşünsel bir pratik yapmasına da olanak sağlamaktadır.

3.3.5. Empati Becerisini Geliştirme

Araştırma boyunca sanatın empati becerisi üzerindeki olumlu etkisine ilişkin birçok araştırma verisine yer verilmiştir. Bir sanat olarak sinema da bu yetinin gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Örneğin ‘Kırışıklar’ isimli filmde bir yaşlının gözünden huzurevi yaşamına tanıklık ederiz. Filmde henüz yaşlı olmayan herkesin bundan sonraki yaşamını huzurevinde geçirmek zorunda kalan bir yaşlının ruh halini anlamasını sağlayacak sahneler bulunmaktadır. Örneğin yaşlı adam huzurevine girer ve hemen arkasından 6-7 yaşlarında okula başladığı ilk gün sınıfa girişi ekrana gelir. Bu şekilde huzurevine girdiği an bir yaşlı ne hisseder? sorusunun cevabı çocukken herkesin deneyimlediği bir yaşantıyla özdeşleştirilerek verilir.

Çağan Irmak’ın ‘Tamam mıyız?’ filminde ise engelli bir genç olan İhsan’ın dünyasına gireriz.“Babam benden nefret ediyor. Annem çile çekiyor. Bir kıza sarılıp öpemiyorum. Gezemiyorum. Traş olamıyorum. Tuvalete gidemiyorum”. Film boyunca İhsan’ın yaşamının, ona ölümü tercih ettiren zorluklarına tanıklık ederiz.

Benzer bir şekilde ‘İçimdeki Deniz’ (Mar Adentro, 2004) filmi ile engelli bir bireyin ötenazi hakkı için verdiği mücadeleyle yaşamın onun için ifade ettiği anlamı görürüz.

3.3.6. Sosyal Politikaları Etkilemek

Adanır’a göre “sinema toplumsal yaşamı değiştirmez ama insanlara değişik ve düşsel toplumsal yaşam örnekleri sunabilir. Bu da dünyanın değişmesine kendince bir katkıda bulunma anlamına gelebilir” (2014:6). Sinemanın sunduğu bu katkı ve sinemanın toplumsal olayları değiştirme, ona yön verme işlevi ise Dardennes kardeşlerin sineması üzerinden değerlendirilebilir. Dardennes kardeşlerin yapmış oldukları film çalışmaları içerik olarak sosyal sorunlara yoğun olarak yer vermiştir. Bu filmler devletin politikalarını etkilemiş ve ele alınan sorunlara ilişkin müdahale planlarının geliştirilmesine neden olmuştur.

Dardennes Kardeşlerin ‘Rosetta’ (1999) isimli filmi içinde bulunduğu yoksullukla mücadele eden, çaresiz ve yaşadığı bölgede istihdam olanakları bulunmadığı için işsiz, alkolik bir anneye sahip 17 yaşındaki Rosetta’nın yaşamını anlatmaktadır. Sevdiği gencin

139

işini almak amacıyla, işten atılması için onu ispiyonlayan ve hatta onun ölmesine bile göz yumabilecek bir noktaya gelen Rosetta, kısa sürede Belçika’daki yoksul insanların hayatta kalma mücadelesini temsil eden bir simge haline gelmiştir. Filmin hemen ardından Belçika Hükümetince 24 Aralık 1999 tarihinde “Rosetta Planı” hazırlanmıştır. Ayrıca Türkiye’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 31 Ekim 2016’da “Rosetta Planı-Gençler İçin Başlama Vuruşu” Projesi Yaygınlaştırma53 başlığı altında bir seminer düzenlenmiş ve Rosetta Planı temel alınarak Türkiye’de işsizlik sorununa ilişkin bir rapor hazırlanmıştır. Rosetta Planı Türkiye Değerlendirme Raporu’na54 göre Belçika’da işverenlerle iş anlaşması uygulaması Nisan 2000’de başlatılmış ve bu çerçevede 2001 yılında 50 binden fazla iş sözleşmesi imzalanmış; bu kapsamda kadınların yüzde 42’si ve nitelik düzeyi düşük gençlerin yüzde 40’ı istihdam edilmiştir.

Görüldüğü gibi sosyal sorunlara ilişkin bir film insanın değerinin harcanmasına neden olan hükümet politikalarını dile getirerek bu politikaların değişmesine katkı sağlayabilmektedir. Sosyal hizmetin makro düzey uygulamalarında karşımıza çıkan yasal ve düzenleyici yapıları etkilemek anlamındaki lobicilik faaliyetleri de bunu hedeflemektedir. Dardennes kardeşler işsizlik sorununu ele alış biçimleri, gerçekçi bakış açıları ile sorunun önemini gözler önüne sermiş ve hükümetin dikkatini bu soruna çekmeyi başarmıştır.

3.4. Sosyal Hizmet Teorilerine İlişkin Filmler