• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III. SOSYAL HİZMET VE SİNEMA

3.1. Eğitimde Filmlerin Kullanımı

Her sanat dalında olduğu gibi sinema sanatı da izleyicisinden bir çaba ve belirli ölçüde düşünsel ve duygusal yetkinlik bekler. Filmleri değerlendirmek film hakkında iyi ya da kötü bir yargıda bulunmak anlamına gelmememektedir. Bu anlamda izlenen filmin sayısının çok fazla olması da bu değerlendirmeyi film üzerine doğru bir analiz yapabilmeyi kolaylaştırmayacaktır. Bresson “bir sinematograf, kalemi hareketli resimler ve sesler olan bir yazardır” (Akt: Frodon, 2007:34) söylemiyle bunu en iyi şekilde ifade etmiştir. Sinemacı bir yazardır; çünkü yarattığı bir film sadece izlemek için değildir. Filmler kafa yormadan izlenip rahatlama ve zevk aracı olarak görüldüğü ölçüde bir sanat olmaktan uzak bir aktiviteye dönüşmektedir. Filmlerin yanıltıcı, cinsellik ve şiddet konusunda yıkıcı etkileri düşünüldüğünde ise, filmlere ilişkin incelikli bir bakış açısı geliştirmenin önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

Bir filmi doğru değerlendirebilmek etkin bir bakışa ihtiyaç duyar. Sadece öyküye ya da başrol oyuncusuna odaklanan bir bakış onu anlamada yetersiz kalacaktır. Birinci bölümde ayrıntılı olarak verilen 25. kare olarak bilinen gizli subliminal mesajların varlığı da düşünüldüğünde film izlerken dikkate çok fazla ihtiyacımızın olduğu görülecektir. Subliminal mesajlar, medyanın yol açtığı dezenformasyon, eğlence sektörünün konuları yüzeysel ele alış biçimi, sanata gerekli yer ve önemi vermediği için eleştiri konusunda geliştirici olmayan eğitim sistemi ve sanata getirilen türlü yaklaşımların sanat eserinin değerlendirilmesi konusunda yarattığı karışıklık düşünüldüğünde film değerlendirme konusu daha önemli bir hale gelmektedir.

Film değerlendirme konusunda dramaturjiden psikanalize kadar birçok farklı alandan edinilen bilgilerden ve teorik çerçevelerden yararlanmaktadır. Göstergebilimsel, yapısalcı, ruhbilimsel, ideolojik birçok farklı film çözümleme yöntemi geliştirilmiştir. Filmlerin ruhbilimsel çözümlemesinde psikoloji ve psikiyatrinin temel kavramlarından yararlanılırken feminist eleştiri yöntemi eril düşüncenin kadına yüklediği anlamın filmdeki kadın rollerine nasıl yansıdığına odaklanır. Bu değerlendirme biçimleri ise bir yapıt olarak filmin değerini ortaya koymaktan çok filmi bir yönüyle ele almak anlamına gelmektedir. Bundan dolayı film eleştirisine daha bütüncül yaklaşımlar getiren çalışmalar hala sürmektedir. Bu anlamda ‘Bir

125

Film Nasıl Okunur’ başlıklı kitap film analizi konusunda ele aldığı etki alanlarının genişliğinden dolayı oldukça aydınlatıcıdır.

Bu bölümde film değerlendirmesi konusunda en bütüncül yaklaşımı getirdiği düşünülen Savaş’ın (2012) film değerlendirme yöntemi ele alınacaktır. Çünkü bu çözümleme yöntemi, Kuçuradi’nin sanat eserinin değerlendirmesi için belirlediği aşamalarının, sinema sanatına uygulanmasıdır. Bu değerlendirme çerçevesinde bir filmin değerlendirilmesinde en önemli olan, değerlendirilecek filmi doğru anlamaktır. İlk aşama anlamadır.

Bir film izlerken filmle ilk kurulan bağ özneldir. Kendi yaşam deneyimlerimize ilişkin ne kadar çok ortak yan bulursak o kadar haz alırız. Ancak Savaş’a göre bir filmi anlamak bu tür bir öznellik değildir; “çünkü aldığımız haz filme, filmin sanatsal değerine ilişkin bilgi vermez, olsa olsa bize, kendimize ilişkin bilgi verir” (2012:186). Bu nedenle film eleştirisinde öznelliğimizin bilincinde olduğumuz ve denetleyebildiğimiz ölçüde nesnel olabiliriz. Bu öznellik aşılmadıkça film izleyen için sadece özel çıkar ve ilgi bağlamında değerlendirilecek yani filme değer atfedilecektir. Bunun için de filmin bizim üzerimizdeki ilk etkilerinden, ilk izlenimlerinden kaynaklanan coşkuyu, duygusal yoğunlaşmaları kontrol edebilmemiz ve film yalnızca duygusal değil düşünsel olarak kavrayabilmemiz gerekir.

Yenilik sorunuyla ilgili olan ikinci aşamada ise filmin değişen dünya koşullarında insanın değişmeyen yapısını yeni bir biçimde anlatma olanaklarına bakılır. Sanatçı yarattığı karakterleri çağının sorunlarının içine yerleştirir. Bu şekilde yeni eylem olanakları ortaya çıkar. Yenilik sorunu sanatçının değişmez etik değerleri, çağın değişen koşullarında yeni yollarla dile getirebilme yetisiyle ilgilidir. Her sanatçı kendi çağının gösterdiği özellikleri, genel kabulleri, değerleri ya da sorunları kavramak ve göstermek ister. Bu kavrayışa neyin insani olduğu ya da olması gerektiği eklenince yeni bir yaşantı olanağı bilgisi ortaya çıkar.

Üçüncü aşama da o filmde gösterilen yaşantı ve eylem olanaklarının değerini, anlamını sorgulamayı gerektirir. Bu soruyu sormanın nedeni böyle bir filmin yapılmış olmasının, insan için, insanlık için, dünyamız için ne anlam ifade ettiğini göstermeye çalışmaktır. Başka bir deyişle, filmin ne ölçüde evrensel ve değerli olduğuna bir karar vermektir.

Etiğin sanat alanındaki bu önemi yaşama yön veren etik değerlerin eğitiminin erken yaşlarda verilmesinin de önemini ve gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Yaşamı

126

biçimlendirmek için zamanla geliştirilecek bir değer bilinci yaşamın değerli kılınmasını sağlamakla birlikte sanatın ve sanat yapıtlarının da değerinin ortaya konabilmesinin koşulu olarak görülmektedir. Bir yapıtın insanın değerine ilişkin sorgulama konusu olabilecek eylemleri konu ediniyor olması filmlerin etik alanında değer bilincinin geliştirilmesi açısından bir sorgu ve eğitim aracına dönüşmesine de neden olmaktadır.

Filmlerin ve genel olarak sanat eserlerinin eğitim amaçlı kullanımı “Pedagojik Sanat Eleştirisi” yönteminin gelişmesini ve eğitimde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Feldman’ın pedagojik sanat eleştirisi yöntemi sistematik bir çözümleme yöntemi sunmaktadır. Bu, öğrencilere yaratıcı ve eleştirel düşünme yetisi kazandırmak, onların estetik değer yargılarında bulunma kapasitelerini geliştirmek gibi özgün bir katkı sağlamak üzere geliştirilmiş bir yöntemdir. Feldman’ın bu yöntemi kullanılarak yapılan bir örnek olay uygulamasında44 öğrencilerin derse motivasyonlarının arttığı ve derse katılımın olumlu yönde arttığı gözlemlenmiştir.

Yıldırım (2011) korku filmlerini pedagojik açıdan ele aldığı “Pedagojik Korku Sineması” adlı bir çalışma yapmıştır. Pedagojik korku sineması ile “çocuk gelişiminin zorlu basamaklarına ve bu basamaklardaki zorlanmaya sembolik olarak gönderme yapan korku filmlerini” kastettiğini belirten Yıldırım (2011), korku filmlerinde sıkça rastlanan iki sembol olan vampir ve kurt adamı, insanın gelişim aşamaları olan oral, fallik ve ergenlik dönemiyle ilişkisinde ele almıştır.

Filmlerin tarih açısından birer kaynak niteliği taşıdığını düşünen Borgo ve Meyniac (2013) filmlerden eğitim alanında 4 farklı amaçla kullanıldığını dile getirmişlerdir.

Filmlerin öykü ve resimlerinden yararlanmak için kullanımı: Bu kullanımda filmlerin analizine girişilmeksizin filmlerin anlatı ve resimlerinden yararlanılır. Bu kullanımda filmlerden sadece öğrencilerin hayalgücünün gelişmesi için yararlanılır.

Analitik kullanım: Filmlerden bir kavramı, düşünceyi ortaya koymak için yararlanmayı kapsar. Örnek olarak Soğuk savaşın yarattığı paranoya Kubrick’in ‘Doktor Folamour’, savaş ve propaganda Blitz Wolf ‘un ‘Tex Avery’ filmi,

44 Görsel İletişim Tasarımı Eğitiminde Pedagojik Sanat Eleştirisi Yöntemine İlişkin Bir Örnek Olay Çalışması. Özge

Mazlum ve Hasan Ekmekçi. Mart 2016<http://docplayer.biz.tr/14240928-Gorsel-iletisim-tasarimi-egitiminde- pedagojik-sanat-elestirisi-yontemine-iliskin-bir-ornek-olay-calismasi.html>

127

Hindistandaki sosyal eşitsizlik ise Dany Boyle’un ‘Slumdog Millionnaire’ filmi üzerinden incelenebilir.

Betimleyici ve tanıtıcı unsurlar içeren üçüncü kullanım ise, filmlerden bir sorunsalı ortaya koymak için öğrencilerle birlikte analize dayanan kullanımıdır. Örneğin ‘Mondovino’ (2004) filmi üzerinden küreselleşme üzerine bir tartışma ortamı yaratılabilir.

Bütünsel kullanımda ise film öyküsü, anlatı yapısı ve resimleriyle bir bütün olarak ele alınır. Örneğin ‘Gülün Adı’ filmiyle Ortaçağ da ki inanç ve sapkınlığın izleri sürülebilir.

Le GFA (Groupe de Formation Action- Eğitim Hareketi Grubu) Fransadaki Lise eğitiminde sinemanın yerini araştırmak amacıyla ‘Sinema ile Öğrenmek 2002-2005’ adlı bir çalışma yapmıştır. Araştırma GFA üyesi olan farklı branşlardaki lise eğitmenleriyle gerçekleştirilmiştir. GFA sinema ile öğrenimin bir sinema kültürü oluşturmaya katkı sağlayacağı gibi hipotezlere dayanan bir çalışma başlatmıştır. Brau ve diğerlerinin (2005) tarih ve coğrafya öğretmenlerinin filmlerden nasıl yararlandığına ilişkin bir çalışması da bulunmaktadır. Araştırmaya farklı liselerden 5 branştan (Fransızca, tarih ve coğrafya, ekonomi ve sosyal bilimler, İngilizce, İspanyolca) toplam 186 öğretmen katılmıştır. Öğretmenlerden yarısından fazlasının 94 kişi (%50,5) son üç yıl ki kariyerleri boyunca sınıfta 5 den fazla film kullandıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin film kullanımıyla neyi amaçladıkları ise sayısal verilerle45 şu şekildedir: 46’sı (%88,5) bir sinema kültürü geliştirmek, 43’ü (%82,7) öğrencileri görüntüleri okuma konusunda eğitmek, 36’sı (%69,2) eleştirel düşünceyi geliştirmek, 33’ü (%63,5) öğrencilere sinemaya gitme isteği vermek,17’si (%32,7) eğitimin değerini zenginleştirmek için derslerde filmlerden yararlandıklarını belirtmişlerdir. Öğrencileri sinemaya yönlendirmekteki amaçlarının ne olduğu sorusuna verilen yanıtlar ise şu şekildedir. Genel kültür zenginleştirmek (47 kişi, %84,6) , öğrencilere farklı bir öğrenme materyali sunmak (35 kişi, %67,3) , sinema diline alıştırmak (20 kişi, %38,5), sonrasında sınıfta konuyu tartışabilmek için (17 kişi, %32,7) . Çalışmada öğretmenlerin öğrencilerine izlemelerini önerdikleri filmlerin başında ‘Goodbye Lenin’ (%14,7), ‘Elephant’ (%10,5) ve ‘Bowling for Columbine’ (%9) gelmektedir. Öğretmenlerden 22 si (%3,5) ‘Modern Zamanları’, 21 i (%3,3) ‘İnsan Kaynankları’ (Ressoruces Humaines) , 14ü (%2,2) ise ‘Tarafsız Bölge’ (No Man’s Land) filmini

128

sınıflarında kullanmışlardır. Ekonomi ve sosyal bilimler öğretmenlerinin en çok izlettiği filmler ise ‘İnsan Kaynakları’ (Ressources Humaines), ‘Modern Zamanlar’ (Times Modern) ve ‘Yaşam Sakin Uzun Bir Irmaktır’ (La vie est un long fleuve tranquille) filmleri olmuştur.

Le reseau de creation et d’accompagnement pedagogiques (Canope) ilkokulda eğitim amaçlı gösterilmek üzere 3-4 dakikalık 500 den fazla animasyon filmi önermiştir. Bu filmler aracılığıyla videoları izlemenin bir oyuna dönüşeceği ve motivasyon yaratacağı, sonrasında ise oyunun ötesinde temel bazı kavramları filmlerde gören öğrencilerin öğrenmenin farklı yollarının olduğunu fark etmeleri sağlanacaktır46.

Fransa’nın Louis Cazeaux de Soufflenheim ilkokulu eğitmenlerinden Mélanie Chast ve Mothern ilkokulu eğitmenlerinden Nathalie Lehmann’ın hazırlamış olduğu “Okul ve Sinema Wissembourg” (2011) dosyası filmlerin pedagojik kullanıma ilişkin önemli bir çalışmadır. Çalışma, filme ilişkin bilgilerle birlikte öğrencilere filmle ilgili yöneltilecek soruları da içermektedir.

Chast ve Lehmann (2011) ‘Wes Anderson’ın Fantastic Mr Fox’ isimli stop-motion animasyon filmini pedagojik açıdan ele almışlardır. Bunun öncesinde filmin teknik özellikleri, oyuncu kadrosu, seslendirme, stop-motion tekniği, filmin sinopsisi, yönetmeni, film hakkında basında çıkan yayınlar, analizler, eleştiriler hakkında bilgi verilmiştir. Filmin seansları özet olarak verilmiştir. Film Charli’nin ‘Çikolata Fabrikası’ kitabının yazarı Roald Dahl’ın ‘Fantastic Maitre Renard’ kitabından uyarlama olduğu için filmin literatürle bağlantısı ortaya konmuştur. Dahl’ın kitabının dayanağı olan ve 13. Yüzyıl Avrupasına kadar giden kültürel değişim süreci de araştırılmıştır. Yönetmenin kitap hakkındaki düşüncelerinin yer aldığı bölümden Fantastic Mr.Fox’un Wes Anderson’un okuduğu ilk çocuk kitabı olduğunu da öğreniyoruz.

Filmin pedagojik olarak incelendiği bölüm öncelikle film karakterlerinin incelenmesiyle başlıyor. Sonrasında öğrencilerden filmin karakterlerinin resimlerinin altına isimlerinin ve rollerinin yazılması isteniyor. Sonrasında öğrencilerden filmden alınan repliklerle kişileri eşleştirmeleri isteniyor. Filmde baba ve oğlu arasındaki ilişkiye filmden mizansenler alınarak ayrıntılı olarak yer veriliyor ve öğrencilerden bu ilişkinin niteliğini

46 Des Films d’Animation pour Pratiquer la Pédagogie Inversée. Temmuz 2016<

http://www.vousnousils.fr/2015/05/26/les-fondamentaux-des-films-danimation-pour-pratiquer-la-pedagogie-inversee- 569698>

129

sorgulamaları bekleniyor. Sonrasında film ve roman arasında geçtiği yer, kişiler, olaylar, aile içi çatışmalar bakımından benzerlik ve farklılıkların ortaya konacağı bir karşılaştırma yapılıyor. Dahl’ın romanıyla ilgili de bir çalışma yapılıyor. Dahl, kitapları ve Fox kitabı künyesi hakkında bilgi veriliyor. Bu bölümde öğretmenlere, kapak resmi üzerinden öğrencilerle kitabın içeriğinin ne olabileceğinin konuşularak öğrencilerin hayal güçlerini kullanmalarını sağlamaları gibi tavsiyelerde bulunuluyor. Ayrıca kitabın her bir bölümüyle ilgili öğrencilere yöneltilecek sorular yer almaktadır. Sonrasında animasyon film yapımından senaryo yazımı ve ses mühendisliğine kadar birçok konuda bilgi verilerek, ilkokuldan başlayarak öğrencilerin meslekler hakkında bilgi sahibi olması da sağlanmaktadır.

Son bölümde de öğrencilere oyun hamurundan bir animasyon filmi yapmaları için atölye çalışması önerilmektedir. Benzer animasyon film örnekleri verilerek öğrencilerin gelişimi pekiştiriliyor. Ayrıca kurt sembolünün sanattaki kullanımının 16.yüzyıla varan geçmişinin araştırıldığı bir çalışmaya da bu bölümde yer veriliyor.

Bu çalışma gösteriyor ki; bir film, insan ilişkilerinden, mesleklere, sanattaki sembollerden, yazarların örnek oluşturabilecek yaşam öykülerine kadar birçok konuda eğitici bir işleve sahip olabilmektedir.

Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri fakültesinin müfredatında, fakültedeki her bölüm için zorunlu olan “eğitim filmleri” adlı bir ders bulunmaktadır. Doç.Dr. Ahmet Şimsek koordinatörlüğünde verilen dersin içeriği ve amacı üniversitenin internet sitesinde şu şekilde ifade edilmiştir:

Dersin içeriği: Eğitim kavramının sadece sınıf duvarlarına hapsedilemeyen geniş anlamını kavrayarak, pedagojik değerler çerçevesinde eğitimsel filmlerin yapısını analiz eder.

Dersin amacı: Eğitim ile ilgili sinema filmlerini tanıtmak, onların üzerinde eğitimsel çalışma yapabilecek analizleri gerçekleştirecek bilgi ve beceri kazandırmak.47

Bu amaç çerçevesinde Antik dönem eğitimi için ‘Agora’ filmi, klasik eğitimin analizi için ‘Ölü Ozanlar Derneği’, ortaçağ eğitimi analizi için ‘Gülün Adı’ filmi, engellilerin

130

eğitimi açısından ‘Black’ filmi, Güneydoğuda çok kültürlü eğitimin analizi açısından ‘İki Dil Bir Bavul’ filmi, eğitim sorunlarının analizi açısından ‘Blackboards’ (Kara Tahta) filminin analizi yapılmaktadır. Öğrenciler filmleri dersten önce izleyerek ön hazırlık yapmaktadırlar.

Çatal da (tarihsiz) üç farklı eğitmenin tarih derslerinde kullandığı filmlerden verdiği örneklerle tarihsel film kullanımını somutlaştırmıştır. Bu eğitmenler 1. Dünya Savaşı ile ilgili olarak ‘Batı Cephesinde Yeni Bir şey Yok’ (Lewis Milestone,1930) , Sanayi devrimiyle ilgili olarak ‘Modern Zamanlar’ (Charlie Chaplin, 1936), Fransız Devrimiyle ilgili olarak ‘Danton’ (Andrzej Wajda,1983) filmlerinden yararlanmışlardır.

Bektaş Öztaşkın’ın (2013) yapmış olduğu çalışmada sosyal bilgiler derslerinde belgesel filmlerden yararlanmanın başarı düzeylerini arttığı tespit edilmiştir. Ortaokul altıncı sınıftaki 139 öğrenci ile yapılan çalışmada, sosyal bilgiler dersinin tarih içerikli bir ünitesi olan ‘Yeryüzünde Yaşam’ ünitesi film izletilerek işlenmiştir. Belgesel film destekli öğrenim gören öğrencilerin geleneksel yollarla eğitim gören öğrenciler arasında farkındalık ve akademik başarı düzeylerinde bakımından anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür.

Öztaş (2008) 48 129 lise üçüncü sınıf öğrencisiyle yaptığı çalışmada tarih öğretimini desteklemede film kullanımının etkisini araştırmıştır. Araştırma sonucuna göre filmlerle eğitim gören öğrencilerin başarı seviyelerinde geleneksel yöntemlerle eğitim görenlere oranla anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Ayrıca Öztaş (2008) eğitimde filmlerden yararlanırken popüler film ve televizyon yapımlarının tarihi gerçekleri nasıl manipüle edebileceği, önem derecesini nasıl azaltabileceği konusunda öğrencilerin bilinçlendirilmesi ve öğrencilere filmlerdeki görüntüleri nasıl sorgulayacağının gösterilmesi gerektiğini de vurgulamaktadır.