• Sonuç bulunamadı

1.3. MEDYA ve DEMOKRASĠ ÜZERĠNE GENEL DEĞERLENDĠRME

2.1.5. Sosyal Hareketler Üzerine Medya Etkisi

Önceki bölümde ele alındığı üzere oy verme davranıĢı demokrasi teorisi bakımından en ilkel ama tabii ki olmazsa olmaz bir katılım biçimidir. Diğer siyasal katılma yolları arasında yer alan sosyal hareketlere katılım noktasında medyanın etkisinin varlığını sorgulamak, özellikle kitle toplumları açısından gereksiz bir uğraĢıdır. Ancak asıl soru bu etkinin boyutu ve yönü üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Birey, medyanın etkisi bağlamında sosyal hareketlere katılmakta mıdır, yoksa çekinmekte ve hatta vazgeçmekte midir?

Yukarıdaki sorulara akademisyenlerin verdiği yanıtlar, okuyucuları birbirinden farklı sonuçlara götürmektedir. Örneğin Castells, özellikle yeni medya teknolojilerinin alternatif katılım yolları yarattığını ileri sürmektedir. Ona göre, yeni medya teknolojileriyle örülmüĢ bu yeni dünyada, sosyal hareketler de parçalanmaya, yerelleĢmeye, tek-bir-konu odaklı ve kısa ömürlü, ya iç dünyalarıyla sınırlandırılmıĢ

234 B.K.L. Genova; Bradley S. Greenberg, “Interests in News and the Knowledge Gap”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 43, No. 1. (Spring, 1979), ss. 79-91.

235 Charles Tilly, “Changing Forms of Inequality”, Sociological Theory, Vol.21, No.1 (2003), s.35.. 236

ya da bir medya sembolüyle alevlendirilmiĢ olmaya meyillidir: “Kontrolsüz, kafa

karıştırıcı değişimin böylesi bir dünyasında insanlar da birincil kimlikler etrafında yeniden-gruplaşmaya meyillidirler. Bu kimlikler: dini, etnik, bölgesel, ulusaldır.”237 .

Öte yandan Tilly, sosyal hareketlerin, gücü elinde bulunduranlara karĢı sürekli bir meydan okuma biçimi olduğunu vurgulayarak, onların tekrarlanan kamu görünüĢleri olduğunu ileri sürer238. Bu çerçevede bireylerin siyasal organizasyon ve sosyal hareketlere katılıp katılmama kararını da ne yaptıkları üzerinden değil de neye inandıkları üzerinden vermektedir. Yeni medya teknolojileri de bu süreçte doğrudan katılma ya da katılmama yolunda etkilemekten ziyade zaten katılma kararı bulunan bireyler arasında daha etkin organizasyon olanağı yaratarak sürece etkide bulunmaktadır.

Smith vd.lerinin239 belirttiği üzere, sosyal hareketlerin amacı medyanın dikkatini çekerek belli problemlere yönelik, kamuoyunu ve siyasal iktidarı duyarlı hale getirmektir. Bu doğrultuda Lipsky, 1968 tarihli makalesinde240 protestocuların baĢarılı olabilmesi için belli hedefler sıralamıĢtır: Ġlk etapta benzer düĢüncülere sahip kiĢileri, grubun fikirleri ve eylemleri doğrultusunda bilgilendirerek kazanmalı, ikinci aĢamada, kamuya yönelik medya aracılığıyla açıklamalarını maksimize etmek için amaçlarını netleĢtirmeli, stratejiler geliĢtirmeli; siyasal çatıĢmalardaki, taraf dıĢı grupların etkinliğini maksimize etmeli; baĢarı Ģansını maksimize etmelidir

Lipsky, medyanın, protestoların amacını önemsemediği durumlarda ya da üstün körü geçildiği durumlarda, protestoların baĢarılı olması da mümkün olmadığını belirtir. “Ormanda bir ağacın düştüğünün duyulmadığı durumda olduğu gibi,

algılanmadığı ve yansıtılmadığı sürece ortada bir protesto da yoktur.”241 Öte yandan Lipsky, medya tarafından haber yapılmaya değer görülen protestoların sadece konu değil, doğrudan protestocular üzerinde de etkili olduğunu söyler. Siyasal alanda

237

Castells, s.3.

238 Charles Tilly, “Social Movements and (All Sorts of) Other Political Interactions - Local, National, and International - Including Identities”, Theory and Society, Vol. 27, No. 4, Special Issue on Interpreting Historical Change at the End of the Twentieth Century (Aug., 1998), Springer, s.469.

239 Jackie Smith, John McCarthy, Clark McPhail & Boguslaw Augustyn, “From Protest to Agenda Building: Description Bias in Media Coverage of Protest Events in Washington”, Social Force 79:4,, June 1, 2001 ss.1397-1423.

240

Michael Lipsky. "Protest as a Political Resource." American Political Science Review 62: 1968, ss.1144-11 58.

241

haber yapılmaya değer olmanın verdiği konfor ile medyayı Ģekillendiren bireylerin önyargıları ve istekleri, oldukça sert liderlik özellikleri ortaya koymaktadır.

Medya ve sosyal arasındaki iliĢkiyi irdeleyen Smith ve arkadaĢlarının çalıĢmaları sonucunda elde ettikleri veriler, sosyal hareketlerin medyada yer bulma amacına ulaĢtıkları durumlarda bile, medyanın bu hareketlerin etkisini nötrleĢtirdiğini ve hareketlerin gündemini küçümseyerek haber yaptığı yolundaki iddiayı desteklemektedir242. Medyanın ve sosyal hareketin konusu ve amacı arasındaki çıkar çatıĢması, medyanın bu konuya yer vermesini ya da veriĢ Ģeklini doğrudan etkileyebilmektedir. Smith vd., bu konuya örnek olarak 60‟lı yıllarda öğrenci hareketlerin doğrudan ekonomik sisteme yönelmesine karĢın, bu hareketleri topluma duyuracak olan medya araçlarının, yine mevcut ekonomik sistemden beslenen Ģirketlere ait olması nedeniyle ortaya çıkan çıkar çatıĢmasını örnek vermektedir243. Öte yandan medya ve sosyal hareketler ile bu hareketlerin siyasal liderler arasından “gündemi belirleme” ve “gündemi oluĢturma” amaçları birbiriyle çakıĢmaktadır. Diğer bir deyiĢle, her iki grup da kamuoyunun sadece “ne” hakkında değil, aynı zamanda “nasıl” düĢünmesi gerektiğini belirlemeyi amaçlamaktadır. ÖrtüĢen söylemlerin hareketleri daha geniĢ haber alanı bulurken, çakıĢan söylemlerin hareketleri, habere değer bulunmamakta ya da belli bir editöryal çerçevede küçümsenerek, etkisi azımsanarak haber yapılmaktadır. Bu noktada Smith vd. Ģu tespitte bulunmuĢlardır: “Bir protesto eylemi medya dikkati çektiğinde, protestocular, sosyal hareketi

bekledikleri şekilde haber yapmadığı için medyayı sıklıkla suçlamaktadır.”244 .

Yakın zamanda yapılan bir araĢtırma245, medyanın kamusal alandaki sosyal hareketleri hızlandırdığı durumlar ile bu hareketleri görmezden geldiği durumlar üzerine gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu araĢtırmaya göre, medya, bu hareketleri haber yapmasıyla beraber, sosyal hareketin daha çok katılımcıya ulaĢmasını sağlaması açısından can alıcı bir öneme sahiptir. Ancak çalıĢma göstermiĢ ki medya, bazı sosyal hareketlere fazlasıyla yer veriyorken bazı sosyal hareketlere de hiç yer vermeyebilmektedir. AraĢtırmayı yürüten Barker, bu farklılıkla ilgili varsayımlar geliĢtirmiĢtir. Bunlardan en önemlisi medya holdingleri ile ilgilidir. Neo-liberal

242 Smith vd., s.1398. 243 Smith vd., s.1399. 244 Smith vd., s.1401.

245 Michael Barker, “Mass Media and Social Movements; A Critical Examination of the Relation Between the Mainstream Media and Social Movements”, Global Research, Nisan 2008, EriĢim: http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=8761 (11.12.2009)

ekonomi politikaları, medya kartellerinin gücünün artıĢını kolaylaĢtırmaktadır ve bu da aynı zamanda toplumun çoğunluğunun anlamlı medya politikalarının oluĢturulması sürecinde tecrit edilmelerine hizmet etmektedir. Medya kartelleri de konuyla olan mesafelerine göre haber yapmakta ya da yapmamaktadır. Hatta Barker, sosyal hareketin meydan okuduğu gruplar arasında medyanın da bulunabileceği gerekçesiyle de haber yapılmadığını ileri sürmektedir.

Sosyal hareketler ile medya arasında bir tür iĢlev paylaĢımı üzerine çıkar çatıĢması yaĢar. Sosyal hareketler, ilgili kamuoyunu temsil etmektedir ve kamunun sözcülüğünü yapar. Ancak medya söylemi de “halk, …„bunu konuĢuyor‟, …„bunu istiyor‟, …„bunu düĢünüyor” kanıtları üzerine kuruludur. Medyanın sosyal hareketlerle karĢı karĢıya kaldığı durumda, “kendi söylemi ile uyum “içinde olanlar doğal olarak kendilerine sütunlarda yer bulabilecektir. Ancak medyanın söyleminin dıĢına çıkanlar ise yer bulamadıkları gibi, bu kiĢiler gibi düĢünebilecek bireylere ulaĢma ve hareketin büyümesi Ģansını da yitirecektir.

Sosyal hareketlerin medyaya üç noktada ihtiyacı olduğu belirtilmektedir. Bunlardan biri harekete geçirme, diğeri geçerlilik ve son olarak da kapsam geniĢletilmesidir. Wolsfield‟e göre medyada yer alacak bir sosyal hareket, bireylerin seslerini yeterince yükseltebileceği ve bir Ģeyleri değiĢtirebileceği inancı vererek harekete geçirmektedir. Virilio‟nun da belirttiği gibi, medyada yer almayan bir siyasal geliĢmenin, aktörün hareketi olmamıĢ gibi farz edilebilinir. Medyada yer alan bir sosyal hareket statü ve haber niteliği ile önemli bir siyasal aktör niteliği ile geçerlilik kazanır. Bu hareketlerin önemli bir güç olabilmesi için sayısal olarak da güçlü olması gerekir ki bunu medyanın iletiĢimsel gücünden yararlanarak yapabilir.

Sosyal hareketlerin medya ile ilgili bağımlılıkları doğrultusunda, medyanın önemli bir avantajı elinde tuttuğu görülmektedir. Bu da bireylerin alternatif katılma yollarının hangisinin açık, hangisinin geçerli, hangisinin gereksiz olduğu noktasında göreceli olarak da olsa yönlendirebilme yetisidir.