• Sonuç bulunamadı

1.2. MEDYA ÜZERĠNE

1.2.1. Matbaa Sonrası Basın

Medyanın ilk evresi129, Gutenberg‟in takipçilerinden -1500‟lü yıllardan- baĢlayıp 19. yüzyıl baĢına kadar uzanmaktadır. Bu dönemde matbaa alanında çok da fazla bir yenilik geliĢtirilmemiĢtir ancak, Fransa‟da belli bir bölgedeki matbaa sayısının loncalarca sınırlandırılmıĢ, tekel ayrıcalığı tanınması gibi mevcut teknolojik olanaklar çerçevesinde basın üzerinde dolaylı bir kontrol geliĢtirildiği görülür.

Ġlerleyen yıllarda da basılan herhangi bir yayının sürekli bir denetime ve sansüre tabii olduğu görülmektedir. Örneğin, “(…) 1623‟te kurulan kraliyet

sansürcüleri, metinlerin kontrolü konusunda Kilisenin ve üniversitenin sahip olduğu

127 Mehmet Ali Kılıçbay, “Medya ve Ġktidar”, Siyasetsiz Siyaset, Ġmge Kit.1998:s.140. 128 Harold Innis, Ġmparatorluk ve ĠletiĢim Araçları, Ütopya Yay. Ġstanbul:2007, s.35 129

eski imtiyazı üstlenmişlerdir. İktidar, resmi matbaacıların vergileri yoluyla asgari de olsa belli bir düzeyde geliri garanti etmiştir.”130.

Böylece günümüz anlamındaki medyanın daha ilkel görünümlerine aracılık eden matbaalar, ironik bir Ģekilde sansür uygulamalarının da aracı haline gelmiĢlerdir. Siyasal iktidarın, medyanın geliĢimine paralel olarak daha ilk baĢından itibaren, kontrol etme yollarını geliĢtirdiği gözlemlenmektedir.

18. yüzyıl sonlarına doğru (ihtilal öncesinde) “(…) monarşik yönetim teorik

olarak yasak durumundaki eser ve yayınlara izin verir ve bu izin, kitapevi, kitap ve okuyucu sayısını katlamıştır.”131. Ancak bu izin, Fransız ekonomi politiği ile doğrudan

ilgilidir. Krallık, uyguladıkları merkantilist politika132 ile ihracata karĢı çıkmasına rağmen, yasakladığı yayınların diğer Avrupa ülkelerinden giriĢini engelleyememekte olduğunu fark etmiĢtir. Böylece yasal olarak içeride üretimine izin vermek ve bunlar üzerinden gelir kaydetmek çok daha mantıklı görünmüĢ olmalıdır.

Matbaa üzerindeki kitap yasağının kalkmasıyla beraber artan kitap sunumu aynı zamanda kendi arzını da yaratarak okuyucu kitlesini geliĢtirmiĢtir. Bu süreçte içerik olarak da dini konulardan bilimsel konulara doğru yoğunluklu bir dönüĢüm yaĢandığı görülmektedir133

. ĠĢte bu dönüĢüm, toplumdaki siyasal dönüĢümün de habercisidir.

130 Barbier vd., s.30. Öte yandan bu yayınların okuyucu kitlesi de son derece sınırlı sayıda ve dağınıktırlar. Ancak buna rağmen kitapların ve kütüphanelerin varlığı Parislilerin sahip olduğu ayrıcalıklı soyluluk belirtisidir ve buna rağmen gittikçe artan sayıda kitap basıldığı gözlemlenmiĢtir. (18. yüzyıl baĢlarında yılda 2000 kitap basılırken, yüzyılın sonlarında yılda 6000‟in üstüne çıkmıĢtır.) Bu artıĢta taĢrada basımevlerinin açılması ve yayılmasının ve aynı zamanda yasaklı yayınların baĢka yerlerde basılıp örneklerinin tüm Avrupa‟da ve özellikle de Fransa‟da dolaĢmasının etkili rolü vardır. Barbier vd., s.22 Siyasal iktisadi aydınlanma da bu süreçte gerçekleĢmiĢ Adam Smith‟in 1776 tarihli “Ulusların Zenginliği” kitabı 1777‟de Fransızca‟ya çevrilmiĢ ve 1777-1789 arası en az beĢ baskı yapmıĢtır. 1780‟ler boyunca aynı zamanda broĢürler ve gazete makaleleri aracılığıyla “siyasal iktisat”ın kamu tartıĢmalarının ana konusu olduğu gözlenmektedir. Bkz: Barbier vd., s.27.

131

Barbier vd., s.26.

132 Merkantilizm: 16-18. yüzyıllar arasında Amerika‟daki altın vb. maden rezervlerinin Avrupa‟ya (özellikle Ġngiltere, Ġspanya, Fransa‟ya) akıĢı ile zenginliğin, bir ülkenin maden stokunun miktarıyla karĢılaĢtırılması sonucu uygulanmıĢ olan devletin ihracatı attırıp ithalatı azaltmaya yönelik ve aynı zamanda ticari tekelleĢmeyi sağlayan ekonomik tedbirlerini gerektiren ekonomi anlayıĢıdır.18. yüzyıl sonlarına doğru Adam Smith, Ulusların Zenginliği (Wealth of Nations) adlı eserinde bu ekonomik anlayıĢı eleĢtirmiĢ ve isim babalığını yapmıĢtır. Ayrıntılı bilgi için bkz: D. C. Coleman, “Mercantilism Revisited”, The Historical Journal, Vol. 23, No. 4, (Dec., 1980), pp. 773-791

133 “1723-1727 arası üretilen kitapların üçte biri, 1750-1754 arası dörtte biri” dinsel içeriktedir. 1784- 1788 arası (Fransız Devriminin hemen öncesinde) ise dinsel yayınların oranı, toplam üretimin sadece %10‟u kadardır.” Sanatların ve bilimsel yayınların oranı ise tam tersi yönde geliĢme kaydederek %40‟lara çıkmıĢtır. Barbier vd., s.26-27.

Fransa Lille‟de, Aydınlanma döneminde çalıĢmaya baĢlayan bir kitapçının oğlu ve Voltaire‟in kiĢisel dostu olan Charles-Joseph Panckoucke‟un basın imparatorluğuna dönüĢümü de bu dönemde (1736-1739) gerçekleĢmiĢtir. “Panckoucke, siyasal iktidarla olan yakın ilişkileri sayesinde aldığı ayrıcalıklarla

Paris‟e gelir. Panckoucke, hem liberal hem de muhafazakâr duyarlılığa sahip, Temmuz Monarşisi134 için gerekli olacak büyük kapitalist yayıncıların prototipini teşkil etmektedir.”135 Bu haliyle Panckoucke, o dönemin Murdoch‟u gibi düĢünülebilir.

Görüldüğü üzere, aslında medyanın ilk evresinde (15. yüzyıl-19. yüzyıl arası) yine o döneme özgü bir tür kartelden söz etmek olasıdır. Daha önce de belirtildiği üzere Fransa‟da belli bölgelerde belli ayrıcalıklar ve az sayılabilecek bir vergi karĢılığında belli bir matbaanın basım ve satım kuruluĢu olarak çalıĢmasına izin veriliyordu ki bu, kitapevi sahibinin oto-sansür uygulamasına aracı olmuĢtur.

Lilleli Jean-Baptise Joseph Henry, 1770‟te kendisine yasaklanmıĢ kitaplar öneren Ġsviçreli arkadaĢına Ģöyle yazmaktadır: “Belli bir türde makale kabul etmek

benim için mümkün değildir. Zaten, itiraf edeyim baylar, bazı kitapların sorumluluğunun üstlenilmesiyle göze alınan bazı tehlikeler, kayıplar ve sıkıntılar, benim düşünme biçimime uysa da beni bu ticaretten soğutuyor. Fakat belli bir noktaya gelmiş bir kitabevi, huzuru, tehlikeli kararlara tercih etmelidir.”136.

Bu geliĢmelere rağmen, merkantilist prensler için nüfusun okuryazar olması ve asgari bir eğitim düzeyine sahip olması gerekir, ancak bu düzeyi geçmesi gereksiz, hatta tehlikelidir. Örneğin “(…) dinsel ve siyasal çıkarların/ilişkilerin

örtüştüğü (Prensin aynı zamanda kilisenin baĢı olduğu) Germen bölgesinde okuma ya ahlaki bir ödevi yerine getirmede ya da kullanımcı bir işleve sahip olmalıdır.”137 ve

134 Temmuz MonarĢisi, (1830-1848) Fransız Ġhtilâli'ni izleyen 50 yıllık dönemde, 1830‟da gerçekleĢtirilen Temmuz Devrimi ile aĢırı kralcı X.Charles‟ın devrilerek, baĢa geçen ve liberal tutumu nedeniyle burjuva kral olarak adlandırılan Louis-Philippe‟nin monarĢi dönemidir. Ġktidarı, mali sermaye ve büyük burjuvazi tarafından destekleniyordu.

135 Kaldığı oteli ve “Planches de Encyclopédie”yi, satın alır; yazarlar ve redaktörler kadrosunu iyi bir Ģekilde ücretlendirir, 1772‟den itibaren tirajını 8300‟e ulaĢtırdığı “Journal de Genevé”yi, sonra da “Journal de Bruxelles”i çıkarmaya baĢlar. Bu gazete kısa zaman sonra 20 bin tiraja ulaĢtırdığı “Mercure de France” ile birleĢir. Sonra da 1782-1832 yılları arasında sürecek olan 206 cilt, 125 bin sayfalık “Encyclopédie Méthodique”i çıkarmaya baĢlamıĢtır.Barbier vd., ss.40-41.

136 Revue du Nord, “La Circulation du Livre dans la Région de Nord a la Véille de la Révolution” LXXXI, 1989, s.959‟dan aktaran Barbier vd. s.21. Bu ifade 18.yüzyıla ait olup aynı mantığın ulaĢılan kitlelerin büyüklüğü oranında girilen riskler ve artan kazançlarla halen geçerliliğini koruduğu görülmektedir. 137

Barbier vd., s.42 “Eğlence amaçlı okuma, popüler edebiyat ve onun öncelikli türü romansa ortalama

basit ve sıradan konulara yönelik bir ürün olarak görülür ve küçümsenir.” Bu yayınlar içerisinde Mavi

Kütüphane (Colportage) yayınları özel bir öneme sahiptir. 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar, kırsal alanda, Fransa‟da (ama buna benzer kitaplar diğer ülkelerde de vardı (Ġngiltere‟de chapbooks,

özü itibarıyla ya siyasal ya dinseldir. Sonuçta her iki durumda da okumanın bir amacı olduğu ve bunun da Prense itaat üretmekten ibaret olduğu görülecektir.

Almanya‟da Leipzig merkezli kitap basım ve dağıtım iĢlemleri Fransa‟ya göre çok daha organizedir ve bu profesyonellik, sisteme bir tür kültürel ve ticari emperyalizmin öncüsü olma gücü verir. O dönemde Ġskandinav ülkelerinin basılan kitaplarının dili de Almanca olmuĢtur. Ayrıca ülkenin dört bir yanıyla kurulan örgüt ağı, özellikle 18. yüzyıldan itibaren kültürel dönüĢüm, hukuk ve düĢünce alanında ilerlemenin Almanya orijinli gerçekleĢmesini sağlamıĢtır138. Avrupa‟da medyaların sanayi mantığına geçiĢi, “(…) ileri düzeyde şehirleşme, gelişmiş hayat düzeyi ve

sosyal-siyasal yapılarla ve son aşamada hayli yoğun ilişkilerle gerçekleşir.”139.

Ġngiltere‟ye bakıldığında matbaa sonrasında basın üzerinde kontrol amaçlı, önceden izin almayı düzenleyen Licensing Act‟ın140 getirildiği görülür. 1695‟de bu yasanın kaldırılmasından itibaren Ġngiltere‟de basın özgürlüğünün ivmesinin gittikçe arttığına Ģahit olunmuĢtur. Ancak bu değiĢimde, okuryazar oranlarının yüksekliği, gazeteleri yüksek sesle okuyup kahvelerde yorumlamak alıĢkanlığı ile halkın gazetesine ve gazetecilere sahip çıkıyor oluĢu önemli bir etkendir. Jeanneney, basın özgürlüğünün önemli bir rol kaydediĢinde bir diğer faktör olarak Whigler (Kral‟ın iktidarını sınırlandırılmasını isteyen liberaller) ile Toryler (Kralcı muhafazakârlar) arasında bir rekabet ortamının varlığı ve siyasal çekiĢmeleri görmektedir141. Muhalefet geçen grup, ifade özgürlüğünün Ģiddetli savunucusu haline gelirken, iktidara geçen de onu, özellikle basın aracılığıyla kontrol altına alma çabası göstermiĢtir142.

Kastilya‟da pliegos, Katalan bölgesinde plecs). Seyyar satıcılar tarafından yayılan, mavi kapaklı, ucuz, kötü kâğıda basılmıĢ kitaplar dolaĢımdaydı. Ġçerikleri incelendiğinde de bu kitapların aslında Kilise‟nin misyonerleri gibi çalıĢtığı ve bu anlamda kültürün karĢı devriminin aracıları olarak rol aldıkları gözlemlenir. Ayrınca bkz. Roger Chartier, “Libraries without Walls”, Representations, No. 42, Special Issue: Future Libraries. (Spring, 1993), ss. 38-52.

138 Barbier vd., s.46 Amerika‟da ise durum biraz daha farklıdır. Philadelphia gibi kuzey yerleĢimlerinde 1642‟den itibaren ilköğretim zorunlu tutulmuĢ ve daha 17. yüzyıl sonlarında okuma yazma oranı %95‟i bulmuĢtur. (Güneyde, örneğin Virginia‟da bu oran %55‟lerdedir.) Bu durumun doğal sonucunda da baskı ve kitapevlerinin sayısının artıĢıdır. Tocqueville, s. 45.

139

Barbier vd., s.58. 140

Primary Sources on Copyright (1450-1900), Licensing Act (parchment copy) (1662), eds L. Bently & M. Kretschmer, EriĢim: www.copyrighthistory.org (16.04.2007) 1695‟te kaldırılan düzenleme, Statute Law Revision Act 1863 ile gözden geçirilerek geri getirilmiĢtir.

141 Jean-Noel Jeanneney, BaĢlangıçtan Günümüze Medya Tarihi, Çev. Esra Atuk, YKY, 2.b.,Ġstanbul:2006, s.39.

142 Basın üzerindeki kontrol mekanizmalarından en önemlisi, cezalardır. Hapis ve para cezalarının yanında pylori (suçluların halka gösterilmek için bağlandıkları değnek) gibi küçük düĢürücü tekniklerin de kullanıldığı görülür. Ancak siyasal sistemin iki kutuplu yapısı, bu tip cezaların geri tepmesine yol

Licensing Act‟ın kaldırılmasının yanında önemli bir geliĢme, mahkemelerde

jüriye, gazetecinin o haberi yapıp yapmadığından daha fazlası olarak, o haberin doğru olup olmadığı konusunda da takdir hakkının verilmiĢ olmasıdır. Ancak basın özgürlüğün önündeki önemli engellerden biri de parayla satın alınabilen yazarlar olmuĢtur. Jeanneney, Whiglerden BaĢbakan Walpole‟un iktidarının son on yılında sadece hakkında olumlu yazılar çıkmasını sağlamak için 50.000 sterlin harcadığı ortaya çıktığını belirtmektedir. Basın özgürlüğü önündeki diğer önemli engel de 1712‟de çıkarılıp 1724, 1756 ve 1775‟te ağırlaĢtırılan damga vergileri olmuĢtur143.