• Sonuç bulunamadı

Medya ve demokrasi: Türkiye'de siyasal iktidar- toplum ilişkisinde medyanın rolü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Medya ve demokrasi: Türkiye'de siyasal iktidar- toplum ilişkisinde medyanın rolü"

Copied!
382
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DOKUZ EYLÜL ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ KAMU YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI

DOKTORA PROGRAMI DOKTORA TEZĠ

MEDYA VE DEMOKRASĠ: TÜRKĠYE’DE SĠYASAL

ĠKTĠDAR-TOPLUM ĠLĠġKĠSĠNDE MEDYANIN ROLÜ

Nigâr DEĞĠRMENCĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN

(2)

Yemin Metni

Doktora Tezi olarak sunduğum “Medya ve Demokrasi: Türkiye’de Siyasal

İktidar-Toplum İlişkisinde Medyanın Rolü” adlı çalıĢmanın, tarafımdan, bilimsel

ahlak ve geleneklere aykırı düĢecek bir yardıma baĢvurmaksızın yazıldığını ve

yararlandığım eserlerin kaynakçada gösterilenlerden oluĢtuğunu, bunlara atıf

yapılarak yararlanılmıĢ olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

Tarih

..../..../...

(3)

DOKTORA TEZ SINAV TUTANAĞI

Öğrencinin

Adı ve Soyadı

: Nigar Değirmenci

Anabilim Dalı

: Kamu Yönetimi

Programı

: Doktora

Tez Konusu

: Medya ve Demokrasi: Türkiye’de Siyasal

İktidar-Toplum İlişkisinde Medyanın Rolü

Sınav Tarihi ve Saati

:

Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen öğrenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün

……….. tarih ve ………. Sayılı toplantısında oluĢturulan jürimiz

tarafından Lisansüstü Yönetmeliğinin 30.maddesi gereğince doktora tez sınavına

alınmıĢtır.

Adayın kiĢisel çalıĢmaya dayanan tezini …. dakikalık süre içinde

savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanağı olan

Anabilim dallarından sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin,

BAġARILI OLDUĞUNA Ο

OY BĠRLĠĞĠ

Ο

DÜZELTĠLMESĠNE

Ο*

OY ÇOKLUĞU

Ο

REDDĠNE

Ο**

ile karar verilmiĢtir.

Jüri teĢkil edilmediği için sınav yapılamamıĢtır.

Ο***

Öğrenci sınava gelmemiĢtir.

Ο**

* Bu halde adaya 6 ay süre verilir.

** Bu halde adayın kaydı silinir.

*** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.

Evet

Tez, burs, ödül veya teĢvik programlarına (Tüba, Fulbright vb.) aday olabilir.

Ο

Tez, mevcut hali ile basılabilir.

Ο

Tez, gözden geçirildikten sonra basılabilir.

Ο

Tezin, basımı gerekliliği yoktur.

Ο

JÜRĠ ÜYELERĠ

ĠMZA

……… □ BaĢarılı

□ Düzeltme □Red ………..

……… □ BaĢarılı

□ Düzeltme □Red ………...

……… □ BaĢarılı

□ Düzeltme □Red …. …………

……… □ BaĢarılı

□ Düzeltme □Red ………...

(4)

ÖZET

Doktora Tezi

Medya ve Demokrasi: Türkiye’de Siyasal Ġktidar-Toplum ĠliĢkisinde Medyanın Rolü

Nigâr Değirmenci

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı

Doktora Programı

Medyanın dördüncü güç olma sürecinin baĢlangıcından itibaren günümüze kadar analizinin ele alındığı bu çalıĢmadaki amaç; medyanın siyasal iktidar ve toplumun, iletiĢiminde belirleyici rolü ve siyasetin doğası üzerindeki etkinliğini araĢtırmaktır. Türkiye özelinde amaçlanan, siyasal iktidar–toplum iliĢkisi ve medyanın ekonomi-politiği çerçevesinde, siyasal hayat üzerindeki ölçülebilir etkisini belirlemektir. Bu tezin hipotezi; siyasal

iktidar-toplum ilişkisinde medya, siyasetin bizzat doğasını ve demokrasiyi değiştirecek güce sahiptir, Ģeklindedir.

Birinci bölüm, siyasal iktidar, demokrasi ve medya arasındaki iliĢkinin bir analizini sunmaktadır. Bu bölüm aynı zamanda medyanın, sistemin sürdürülebilir bir demokrasinin sağlıklı iĢleyiĢinde önemli rolünü göstermektedir. Ġkinci bölüm medyanın, siyasal hayatın unsurlarına etkilerini anlamak üzere genel bir teorik çerçeve sunar. Üçüncü bölüm Türkiye’deki medyanın yapısını hem ekonomik hem de hukuki açıdan resmeder. Dördüncü bölümün iki kısmı bulunmaktadır: Medya analizi ve alan çalıĢması. Tezin uygulamalı geçerliliği 5 Türkçe gazetenin ilk haberleri 2007 yılı parlamentodaki siyasal partiler ve liderleri, Genel Seçimler, CumhurbaĢkanlığı Seçimleri ve sosyal hareket bağlamında içerik analiziyle test edilmiĢtir. Sonuçla Ģunları ortaya çıkarmıĢtır: (a) medya içeriği, sahipliğine göre farklılaĢmaktadır, (b) medya sahipliği neyin haber olacağını belirlemektedir, (c) medya siyaseti, siyasal liderler üzerinde yüzeyselleĢtirmekte ve ne hakkında ve nasıl konuĢulacağını belirlemektedir. Alan çalıĢması uygulamaları olarak Ģunları ortaya çıkarmıĢtır:(a) medya temel bir siyasal kaynak olmasına rağmen en az güvenilir olanıdır, (b) sol ya da sağ söylemli medya, var olan siyasal tutumları güçlendirirken ana-akım medya oylar üzerinde etkili olmakta ve bunları manipüle etmektedir, bu, ana akım medyanın siyasal pazarlık gücünü kuvvetlendirmektedir, (c) okuyucuların siyasal eğilimleri ve tutumları, takip ettikleri medyanın haberlerinin söylemi ile uyum içindedir

Bu tez, kitle toplumlarında siyasal iktidar-toplum arasındaki medya aracılığıyla gerçekleĢen siyasal iletiĢimin, kapitalizm etkisiyle beraber, medya kartelleri ile karĢılıklı bir bağımlılık iliĢkisine ve güç dengesine yol açtığını; medyanın dördüncü bir güç olarak siyasal sistemi demokrasiden medyakrasiye doğru dönüĢtürmekte olduğunu ortaya koymuĢtur.

Anahtar Kelimeler: Medya ve Demokrasi, Medyakrasi, Siyasal ĠletiĢim, Siyasal Ġktidar, Kamuoyu, Siyasal Manipülasyon.

(5)

ABSTRACT

Doctoral Thesis

Media and Democracy: The Role of Media in the Relation between Political Power and Society in Turkey

Nigar Degirmenci

Dokuz Eylül University Institute of Social Sciences Department of Public Administration

Doctorate Program

This study deals with analysis of the process of media’s development

to be the fourth power from the beginning to present and aims to explore the determinative role of media in the communication of political power and society, efficiency on nature of politics. This study focuses primarily on Turkey, in the frame of the relation between political power and society and of the economy policy of media, to detect the quantifiable effect of media on political life. Our basic hypothesis is that media, in the relation between political power and society, has a strong power to change political life itself and democracy.

The first chapter presents an analysis of the relationships between political power, democracy and media. This chapter also shows the media is essential to keeping the system working as sustainable democracy. The second chapter presents a theoretical framework to understand the media affects on the components of political life. The third chapter provides a picture of the current media structure in Turkey, in regards to both economics and law. The fourth chapter has two parts: media analysis and the survey. The empirical validity of the claim was tested by subjecting 5 Turkish newspaper’s first page news to content analysis, on the consideration of political parties in the parliament and their leaders, political movements, General Elections and 2007 Presidential Elections. The results indicated that: (a) media contents differ due to ownership; (b) ownership defines which events are newsworthy; and (c) media makes superficial politics over political leaders, and determines what to talk about and how. The survey results revealed empirically: (a) media is the main political source, however, the least trust-able one; (b) the left or the right media strengthens settled political attitudes meanwhile mainstream media sways voters and so it enhances the media cartels' political bargaining power; and (c) readers' political tendencies and attitudes are congruent with media source(s) they follow.

This study concludes that political communication between political power and society throughout media in mass societies accompanied by capitalism effects leads to mutual dependency and power balance between media cartels. Media as fourth power puts the political system into the process of transforming democracy into mediacracy.

Key Words: Media and Democracy, Mediacracy, Political Communication, Political Power, Public Opinion, Political Manipulation.

(6)

ĠÇĠNDEKĠLER Yemin Metni ... II ÖZET ... IV ABSTRACT ... V ĠÇĠNDEKĠLER ... VI KISALTMALAR ... IX TABLOLAR LĠSTESĠ ... X ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... XII EKLER LĠSTESĠ ... XIII GĠRĠġ ...XIV

BĠRĠNCĠ BÖLÜM1

1. MEDYA ve DEMOKRASĠ 1

1.1.DEMOKRASĠ ve SĠYASAL HAYATIN UNSURLARI ... 1

1.1.1. Siyasal Ġktidar ve Demokrasi ... 1

1.1.2. Siyasal SosyalleĢme ve Siyasal DavranıĢ ... 11

1.1.2.1. Siyasal Katılma ... 14

1.1.2.2. Siyasal Katılımı Etkileyen Unsurlar ... 16

1.1.3. Siyasal Partiler ve Demokrasilerdeki Önemi ... 18

1.1.4. Siyasal Elitler ... 20

1.1.5. Seçim ve Demokrasilerdeki Önemi ... 22

1.1.6. Kamuoyu ... 24

1.2.MEDYA ÜZERĠNE ... 30

1.2.1. Matbaa Sonrası Basın ... 31

1.2.2. Fransız Devrimi Sonrası Fransa‟da Basın ... 35

1.2.3. 19. Yüzyılda Amerikan Basını ... 39

1.2.4. Basında SanayileĢme ve KartelleĢmeye Doğru ... 41

1.2.5. Ġktidar Medyası ... 47

1.2.6. 20. Yüzyılda “Basının Sosyal Sorumluluk Teorisi ... 48

1.3.MEDYA ve DEMOKRASĠ ÜZERĠNE GENEL DEĞERLENDĠRME ... 50

ĠKĠNCĠ BÖLÜM54 2. DEMOKRASĠLERDE MEDYANIN SĠYASAL HAYAT ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ 54 2.1.BĠREY VE MEDYA ... 54

2.1.1. Medyanın SiyasallaĢma ve Depolitizasyon Sürecine Etkisi ... 57

2.1.2. Medyanın Susturucu Etkisi ... 59

2.1.3. Oy Verme DavranıĢı Üzerinde Medya Etkisi ... 61

2.1.4. Medyanın BirleĢtirici/BütünleĢtirici ya da AyrıĢtırıcı/Bölücü Etkisi ... 63

2.1.5. Sosyal Hareketler Üzerine Medya Etkisi ... 65

2.1.6. Kamuoyu Yoklamalarının Etkisi ... 68

2.2.KAMUOYU VE MEDYA ... 74

2.2.1. Kamuoyu - Siyasetçiler ĠletiĢiminde Medyanın Yeri ... 77

2.2.2. Medya Demokrasisi ... 80

2.3.SĠYASAL ĠKTĠDAR VE MEDYA ... 83

2.3.1. Medyanın Rıza Üretici Rolü... 85

2.3.2. Medya Aracılığıyla Sosyal Denetim ... 88

2.3.3. Medya - Pazar Ekonomisi ĠliĢkisi ve Bu ĠliĢkinin Toplum Üzerindeki Etkisi ... 93

2.4.SEÇĠM, SĠYASAL PARTĠLER VE MEDYA ... 98

(7)

2.4.2. Siyasal Partiler ve Medya ... 102

2.5.DEMOKRASĠLERDE MEDYANIN SĠYASAL HAYATA ETKĠLERĠ ÜZERĠNE DEĞERLENDĠRME ... 107

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM109 3. TÜRKĠYE’DE MEDYANIN DÖNÜġÜMÜ109 3.1.CUMHURĠYET‟ĠN ĠLK YILLARINDA ve SONRASINDA MEDYA ... 110

3.1.1. 1931 Tarih ve 1881 Sayılı Matbuat Kanunu ... 111

3.1.2. 1950 Tarih ve 5680 Sayılı Basın Kanunu... 114

3.1.2.1. 1950–1960 Arası Basın ... 115

3.1.2.2. 27 Mayıs 1960 Darbesi-12 Mart 1971 Muhtırası süreci ... 119

3.1.2.3. 12 Mart 1971 Muhtırası-12 Eylül 1980 Darbesi arası dönem ... 122

3.1.3. 11 Kasım 1983 Tarih ve 2954 Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu 126 3.1.3.1. 1983–1990 Arası Dönem ... 128

3.1.3.2. 1990–1993 Arası Dönem ... 136

3.1.4. 13.04.1994 Tarih ve 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların KuruluĢ ve Yayınları Hakkında Kanun ... 139

3.1.4.1. 1994–1999 arası dönem ... 141

3.1.5. 26.04.2004 Tarih ve 5187 Sayılı Basın Kanunu ... 142

3.2.Günümüz TürkĠYESĠ‟NDE Medya ... 147

3.2.1. Türk Medyasının KartelleĢmesi Sorunu ... 147

3.2.2. Gündemi Belirleyen Türk Medya KuruluĢları... 151

3.2.2.1. Doğan Grubu- Doğan Yayın Holding ... 153

3.2.2.2. Çukurova Grup- Çukurova Holding ... 156

3.2.2.3. Vatan Gazetesi ... 157

3.2.2.4. Cumhuriyet Gazetesi ve Kanal Turk ... 157

3.2.2.5. Ciner Grubu (Park Grubu)- Merkez Yayın Holding ... 159

3.2.2.6. Çalık Grubu ... 160

3.2.2.7. “Gülen Grubu” ve Medya Yakınları ... 162

3.2.2.8. Yabancı Medya Kartellerinin Türkiye‟deki Yayıncılığı ... 164

3.2.3. Günümüz Türk Medyası ile Siyasal Ġktidar ĠliĢkisi ... 166

3.2.3.1. Ekonomik ĠliĢkiler Aracılığıyla KarĢılıklı Denetim ... 166

3.2.3.2. Medyanın Kurumsal Araçlarla Kontrolü: RTÜK ... 169

3.2.3.3. Bir Medya Yönetim Birimi Olarak TMSF ... 172

3.3.TÜRKĠYE‟DE MEDYANIN DÖNÜġÜMÜ ÜZERĠNE DEĞERLENDĠRME ... 179

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM182 4. CUMHURBAġKANLIĞI SEÇĠMĠ ve 2007 GENEL SEÇĠMLERĠ SÜRECĠNE YÖNELĠK ARAġTIRMA182 4.1.ARAġTIRMANIN KONUSU, PROBLEMĠ ve AMACI ... 183

4.2.MEDYA ANALĠZĠ ... 185

4.2.1. Analizin Hipotezi ... 185

4.2.2. Analizin DeğiĢkenleri ... 186

4.2.3. Medya Analizinin Evren ve Örneklemi ... 186

4.2.4. Medya Analizinin Çözümleme Birimleri ... 188

4.2.5. Medya Analizinin Sınırlılıkları ... 188

4.2.6. Medya Analizi Ġle Ġlgili Bulgular ... 189

4.2.6.1. Medya ve Siyasal Partilerin Sunumu ... 189

4.2.6.2. Medya ve Siyasal Liderlerin Sunumu ... 208

4.2.6.3. Liderler Haberlerinin Gazetelere Göre Ayrıntılı Analizi ... 216

(8)

4.2.6.5. Cumhuriyet Mitingleri ... 235

4.3.ALAN ARAġTIRMASI ... 249

4.3.1. AraĢtırmanın Hipotezi ... 249

4.3.2. AraĢtırmanın DeğiĢkenleri ... 250

4.3.3. AraĢtırmanın Evreni ve Örneklemi ... 250

4.3.4. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 253

4.3.5. Alan AraĢtırması Ġle Ġlgili Bulgular ... 254

4.3.5.1. Deneklerin Medya Kullanım AlıĢkanlıkları ... 254

4.3.5.2. Medya Güvenilirliği ve Bilgi Edinme ile Ġlgili Bulgular ... 256

4.3.5.3. Medya Hakkındaki Kanaatler ve Siyasal Bilgilere Dair Bulgular ... 259

4.3.5.4. Medyanın Siyasal Yargıları Üzerindeki Etkileriyle Ġlgili Bulgular ... 261

4.3.5.5. Medyanın ĠĢlevi ve Etkisi ile Ġlgili Algılara Dair Bulgular ... 262

4.3.5.6. Deneklerin Gazetelere Göre Siyasal Tutum ve DavranıĢları ... 263

4.3.5.7. Deneklerin CumhurbaĢkanlığı Seçim Süreci ile Ġlgili Değerlendirmeleri ... 286

4.3.5.8. Cumhuriyet Mitingleri ile ilgili Değerlendirmeleri Dair Bulgular ... 295

4.4. UYGULAMA ÜZERĠNE SONUÇ ve DEĞERLENDĠRME ... 303

SONUÇ ... 313

KAYNAKÇA ... 329

(9)

KISALTMALAR

AKDTYK: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu

AKP/AK PARTĠ: Adalet ve Kalkınma Partisi

AP: Associated Press

ASTS: Avrupa Sınırötesi Televizyon SözleĢmesi

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi

FCC: Federal Communication Commission (Federal ĠletiĢim Komisyonu)

DP: Demokrat Parti

MBK: Milli Birlik Komitesi

MGK: Milli Güvenlik Konseyi

MHP: Milliyetçi Hareket Partisi

RTÜK: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

RTYK: Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu

TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi

TDK: Türk Dil Kurumu

TMSF: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

TRT: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu

YÖK: Yüksek Öğretim Kurumu

(10)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: Siyasal Katılımı Etkileyen Unsurlardan Bazıları ... 16

Tablo 2: Peer‟in AraĢtırma Özeti ... 62

Tablo 3: 2954 Sayılı Yasa, Madde 6 Uyarınca RTYK ... 127

Tablo 4: 01.01.2007 - 07.01.2007 Arası Gazete Tirajları ve Sahipleri ... 151

Tablo 5: Kanal Bazında Ana Haber Programları Ġzlenme Ocak 2007 Oranları ... 153

Tablo 6: Medya Kartelleri Bazında Gündem Koyma ve Biçimlendirme Ocak 2007 Oranları ... 153

Tablo 7: TMSF Tarafından El Konulan Medya Araçlarının Bir Kısmı (2007 Yılı Ġtibarıyla) ... 172

Tablo 8: Medya Analizi, Alan ÇalıĢması ve Siyasal GeliĢmeler Tarihsel Süreci ... 182

Tablo 9: Gazetelerin Partilerle Ġlgili Tüm Gazetede ve Ġlk Sayfalarındaki Haberleri ... 190

Tablo 10: Cumhuriyet Gazetesi AKP ile Ġlgili Haberleri ... 193

Tablo 11: Cumhuriyet Gazetesi CHP ile Ġlgili Haberleri ... 194

Tablo 12: Cumhuriyet Gazetesi MHP ile Ġlgili Haberleri ... 195

Tablo 13: Vatan Gazetesi AKP ile Ġlgili Haberleri ... 196

Tablo 14: Vatan Gazetesi CHP ile Ġlgili Haberleri ... 197

Tablo 15: Vatan Gazetesi MHP ile Ġlgili Haberleri ... 198

Tablo 16: Hürriyet Gazetesi AKP/AK PARTĠ ile Ġlgili Haberleri ... 199

Tablo 17: Hürriyet Gazetesi CHP ile Ġlgili Haberleri ... 200

Tablo 18: Hürriyet Gazetesi MHP ile Ġlgili Haberleri ... 201

Tablo 19: Sabah Gazetesi AKP/AK PARTĠ ile Ġlgili Haberleri ... 202

Tablo 20: Sabah Gazetesi CHP ile Ġlgili Haberleri ... 203

Tablo 21: Sabah Gazetesi MHP ile Ġlgili Haberleri ... 204

Tablo 22: Zaman Gazetesi AKP/AK PARTĠ ile Ġlgili Haberleri ... 205

Tablo 23: Zaman Gazetesi CHP ile Ġlgili Haberleri ... 206

Tablo 24: Zaman Gazetesi MHP ile Ġlgili Haberleri ... 207

Tablo 25: Gazetelerin Liderlerle Ġlgili Ġlk Sayfa ve Tüm Gazete Haberleri ... 208

Tablo 26:Gazetelerin Liderlerle Ġlgili Haberlerinde Dönemlere Göre Güçlülük Vurgusu ... 211

Tablo 27: Gazetelerin Liderlerle Ġlgili Haberlerinde Mağdurluk Vurgusu ... 214

Tablo 28: Cumhuriyet Gazetesindeki Liderlerle Ġlgili Göreceli Üstünlük Tablosu ... 216

Tablo 29: Vatan Gazetesi Liderlerle Ġlgili “Göreceli Üstünlük” Haberlerinin Tablosu ... 217

Tablo 30: Hürriyet Gazetesi Liderlerle Ġlgili “Göreceli Üstünlük” Haberlerinin Tablosu ... 219

Tablo 31: Sabah Gazetesi Liderlerle Ġlgili “Göreceli Üstünlük” Haberlerinin Tablosu... 220

Tablo 32: Zaman Gazetesi Liderlerle Ġlgili “Göreceli Üstünlük” Haberlerinin Tablosu ... 220

Tablo 33: CumhurbaĢkanlığı Adaylığı ile Ġlgili Haberlerin Aylara Dağılımı ... 221

Tablo 34: Erdoğan‟ın Adaylığı ile Ġlgili Haberlerin Ġçerik Dağılımı ... 221

Tablo 35: Erdoğan‟ın Adaylığı Ġle Ġlgili Haberlerinin Gazetelerde Dağılımı ... 222

Tablo 36: Cumhuriyet Gazetesinde Erdoğan‟ın Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 223

Tablo 37: Vatan Gazetesinde Erdoğan‟ın Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 224

Tablo 38: Hürriyet Gazetesinde Erdoğan‟ın Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 225

Tablo 39: Sabah Gazetesinde Erdoğan‟ın Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri... 226

Tablo 40: Zaman Gazetesinde Erdoğan‟ın Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 228

Tablo 41: Gül ile Ġlgili Haberlerin Ġçerik Dağılımı... 229

Tablo 42: Gül‟ün Adaylığı ile Ġlgili Haberlerin Gazetelere Göre Dağılımı ... 229

Tablo 43: Cumhuriyet Gazetesinde Gül‟ün Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 230

Tablo 44: Vatan Gazetesinde Gül‟ün Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 231

Tablo 45: Hürriyet Gazetesinde Gül‟ün Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 232

Tablo 46: Sabah Gazetesinde Gül‟ün Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 233

Tablo 47: Zaman Gazetesinde Gül‟ün Adaylığı Ġle Ġlgili Ġlk Sayfa Haberleri ... 234

Tablo 48: Gazetelerin Ġlk Sayfada Çıkan Miting Haberlerinin Dağılımı ... 235

Tablo 49: Gazetelere Göre Miting Haberleri ... 236

Tablo 50: Cumhuriyet Gazetesi Cumhuriyet Mitingleri ile Ġlgili Haberleri ... 240

Tablo 51: Vatan Gazetesi Cumhuriyet Mitingleri ile Ġlgili Haberleri ... 242

Tablo 52: Hürriyet Gazetesi Cumhuriyet Mitingleri ile Ġlgili Haberleri... 244

Tablo 53: Sabah Gazetesi Cumhuriyet Mitingleri Ġle Ġlgili Haberleri ... 246

Tablo 54: Zaman Gazetesi Miting Haberleri... 248

Tablo 55: 1. ve 4. Sınıf Öğrenci Deneklerin Sayısal Dağılım Tablosu ... 251

Tablo 56: Her Üç Uygulamaya Katılan Deneklerin Niteliği, Cinsiyeti ve Uygulama Ġçi Oranları ... 252

Tablo 57: Deneklerin Gazete ve Televizyon Kullanım AlıĢkanlıkları ... 255

(11)

Tablo 59: Denek Gruplarının Siyasal Bilgi Edinme Kaynaklarının Dağılımı ... 257

Tablo 60: Deneklerin Siyasal Bilgi Edinme Kaynakları ... 257

Tablo 61: Denek Gruplarının Siyasal Kaynak Sıralama Ortalamaları ... 258

Tablo 62: Medya Kanaati ile Medya Kullanım KarĢılaĢtırması ... 259

Tablo 63: Gazete ve Televizyon Kullanımı ile Siyasal Bilgi ... 260

Tablo 64: Medya Kanaatleri ile Medyanın Siyasal Yargılar Üzerindeki Etkisi ... 261

Tablo 65: Deneklerin Ġdeal ve Gerçek Medya Algılamaları ... 262

Tablo 66: Medya Etkisi Frekans Tablosu ... 263

Tablo 67: Birinci Uygulamada Denek Gruplarının Gazete Tercihleri & Siyasal Bilgi Seviyeleri ... 264

Tablo 68: Gazete Okurlarının Ġlk Üç Parti Ġçinde Dönemlere Göre Seçmen Tercihleri ... 267

Tablo 69: Gazete Okurlarının Dönemlere Göre Diğer Siyasal Tercihleri ... 269

Tablo 70: Cumhuriyet Gazetesi Okuyucuları (1. Uygulama) Algı ve Tutumları ... 271

Tablo 71: Cumhuriyet Okurlarının Dönemlere Göre Oy Vereceği Parti DeğiĢimi ... 272

Tablo 72: Vatan Okurlarının (1. Uygulama) Seçim Sonucu Algıları ve Oy Verecekleri Parti ... 273

Tablo 73 Vatan Gazetesi Okurlarının Dönemlere Göre Oy Vereceği Parti DeğiĢimi ... 274

Tablo 74: Doğan Okurlarının (1. Uygulama) Seçim Sonucu Algıları ve Oy Verecekleri Parti ... 275

Tablo 75: Doğan Okurlarının Dönemlere Göre Oy Vereceği Parti DeğiĢimi ... 277

Tablo 76: Sabah Okurlarının (1. Uygulama) Seçim Sonucu Algıları ve Oy Verecekleri Parti ... 280

Tablo 77: Sabah Okurlarının Dönemlere Göre Oy Vereceği Parti DeğiĢimi ... 282

Tablo 78: Zaman Okurlarının (1. Uygulama) Seçim Sonucu Algıları ve Oy Verecekleri Parti ... 283

Tablo 79: Zaman Okurlarının Dönemlere Göre Oy Vereceği Parti DeğiĢimi ... 285

Tablo 80: Cumhuriyet Okurlarının CumhurbaĢkanı Seçim Değerlendirmesi ve Gelecek Oyu ... 287

Tablo 81: Vatan Okurlarının CumhurbaĢkanı Seçim Değerlendirmesi ve Gelecek Oyu ... 288

Tablo 82:Doğan Okurlarının CumhurbaĢkanı Seçim Değerlendirmesi ve Gelecek Oyu ... 290

Tablo 83:Sabah Okurlarının CumhurbaĢkanı Seçim Değerlendirmesi ve Gelecek Oyu ... 292

Tablo 84:Zaman Okurlarının CumhurbaĢkanı Seçim Değerlendirmesi ve Gelecek Oyu ... 294

Tablo 85: Cumhuriyet Okurlarının Gelecek Oyu ve Medyada Miting Değerlendirmesi ... 296

Tablo 86: Vatan Okurlarının Gelecek Oyu ve Medyada Miting Değerlendirmesi ... 297

Tablo 87: Doğan Okurlarının Gelecek Oyu ve Medyada Miting Değerlendirmesi ... 299

Tablo 88: Sabah Okurlarının Gelecek Oyu ve Medyada Miting Değerlendirmesi ... 300

Tablo 89: Zaman Okurlarının Gelecek Oyu ve Medyada Miting Değerlendirmesi ... 302

Tablo 90:Üçüncü Uygulamada Okuyucuların Kararsız Oran Dağılımı ... 310

Tablo 91: 2009 Yılı KarĢılaĢtırmalı Medya ÇalıĢması, Sosyal Kurumlara Güven Endeksi... 359

Tablo 92: Medya ÇalıĢanlarının ĠĢi Üzerindeki DıĢ Etkileri Endeksi ... 361

Tablo 93: Medya ÇalıĢanlarının ĠĢi Üzerindeki Ġç Etkiler Endeksi ... 362

(12)

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1: Lasswell'in iletiĢim akıĢ Ģeması ... 77

ġekil 2: AĢağıdan Yukarı Gündem Koyma ... 78

ġekil 3: Yukarıdan AĢağı Gündem Koyma ... 79

ġekil 4: Medyakrasi ... 79

ġekil 5: Medyanın Seçim Üzerindeki Etkisi ... 101

(13)

EKLER LĠSTESĠ

EK I : 1. Uygulama Öğrenci Anketi Örneği EK II: : 2. Uygulama Personel Anketi Örneği EK III: 3. Uygulama Personel Anketi Örneği

(14)

GĠRĠġ

Antik Yunan döneminde retorik konuĢmalarda ya da 17. ve 18. yüzyılda kahvelerde yükselen kamusal tartıĢmaların yerine, günümüz demokrasilerinde, kitle toplumunun birbirinden kopuk, yalnızlaĢtırılmıĢ ve vatandaĢlık statüsünden tüketiciliğe indirilmiĢ bireyleri, medya aracılığı ile iletiĢim kurarken, kamusal iyiliğin, siyasal geliĢmelerin ve siyasal iktidarın rolü hakkına, medyanın çizdiği çerçevede bilgilenmektedir. Medyanın iletiĢimsel çerçevesinin dıĢına çıkabilen bireyler ya bizzat kanaat önderleri olmakta ya da kanaat önderinin izinden gitmekte veyahut medyanın teĢhir direğinde damgalanarak daha da yalnızlaĢtırılmaktadırlar1

. Ancak toplumun büyük bir çoğunluğu, yine medya tarafından dile getirilen “çoğunluğun sesine” uyma eğilimindedirler. “Çoğunluğun sesinin” içeriği neye göre ve nasıl bir süreçte belirlenmektedir? Siyasal iktidarın bu süreçteki rolü nedir?

Siyasal iktidar ve toplum arasındaki iletiĢim sürecinin tersten okunduğu durumda ortaya çıkan yukarıdaki sorular, iletiĢim sürecinin kapsamına ve demokrasi açısından eksik yanlarına iĢaret etmesine rağmen, toplum tarafından dikkat edilebilir nitelikte olmamakta, aynı anda aynı Ģeyleri konuĢan farklı medyalar aracılığıyla yönetilmeye hazır bireyler, rıza göstermeye devam etmektedir.

Rousseau‟nun “toplum sözleĢmesi”2 adını verdiği dolaylı bir tür konsensüs ile bir araya gelen bireyler üzerinde siyasal kararları uygulayıcı en büyük otorite olarak siyasal iktidarın, yerleĢik kurallara uygun bir Ģekilde yönetimine devam etmesini sağlayan, toplumun rızasıdır. Medya da siyasal iktidarın meĢruluğunu her gün yeniden üreten bir araç ya da araçlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır.

Siyasal iktidar, demokrasiyle yönetilen toplumlarda, en kaba hatlarıyla genel iradenin yasal bir çerçevede sayılara dönüĢmesiyle ortaya çıkmıĢ bir güç olmakla beraber, toplumun kendisini yönetebilmesinin araçlarından sadece biri ve pratikte en ön planda olanıdır ki, bunun anayasal karĢılığı yürütme olup yürütmenin de

1 Alexis De Tocqueville, Amerika‟da Demokrasi, Çev.Taner Timur, Türk Siyasi Ġlimler Derneği Yay. Siyasi Ġlimler Serisi-4, Ġstanbul:1962, s.129, Elisabeth Noelle-Neumann, Suskunluk Sarmalının KeĢfi, Dost Kitabevi, Ankara: 1993, s.179.

(15)

tamamını oluĢturmamaktadır. Ancak siyasal iktidarın yönetim iĢini kolaylaĢtırmasından dolayı, seçim sonucu ortaya çıkmıĢ genel irade ile egemenlik birbirlerine kasten karıĢtırılan kavramlar haline gelmiĢtir.

Yasama ve Yargı kuvvetlerinin, seçim sonucu ortaya çıkan Yürütme organının bir kısmı olan siyasal iktidarın emir komuta zinciri altına girmesi gerektiği gibi ve siyasal sürece katılım açısından da oy vermenin zorunlu bir tür yetki devri anlamına geldiği gibi yanlıĢ bir kanı yaratılmaktadır. Abraham Lincoln‟un demokrasiyi tanımlarken kullandığı ünlü tanımlamasından (halkın, halk tarafından

halk için yönetimi) güç alan bu yaklaĢıma ortam hazırlayan da günümüz kitle

toplumlarının doğrudan demokrasi ile fiziksel uyumsuzluğu ile halkın seçtiği temsilciler, halk adına halk için halkın yönetimini gerçekleĢtirdikleri iddiasıdır.

Demokratik toplumların anayasalarında değiĢen ağırlıklarla üç iradeye (Yasama, Yürütme, Yargı) yer verilmekte, demokratik toplumların anayasaları da bu kuvvetler ayrılığı ilkesince biçimlendirilmektedir. Günümüzde medyanın, dördüncü bir güç olarak, Yürütme, Yasama ve Yargı güçlerinin yanında yer edindiği pek çok akademisyen tarafından dile getirilmektedir.3 Medya, siyasal iktidarın kullandığı terminolojiyi kullanarak kendisini “halkın sesi” olarak pazarlamaya çalıĢtığı iddia edilebilir.

Siyasal iktidarın toplumla iletiĢiminde, medyanın ilkel formlarından günümüzdeki en geliĢmiĢ olanlarına kadar her zaman için bir bağımlılık iliĢkisi söz konusu olmuĢtur. Toplumların siyasal iktidarın karar ve eylemleri hakkında bilgi edinmelerine aracılık etmek suretiyle medyanın, demokrasiye katkı yapacağı varsayımında bulunulmuĢtur. Ancak aynı süreçte yine bazı demokrasilerde siyasal

3 Konuyla ilgili çalıĢmalar için bkz: Bogdan Stanciu, "The Fourth Power: Mass Media and Campaign Finance in South Eastern Europe" Paper presented at the annual meeting of the Midwest Political Science Association, 25.05.2009, Palmer House Hilton, Chicago, Illinois; Katrin Voltmer, Mass Media And Political Communication In New Democracies, Routledge, New york:2006; Michael Barnett, Raymond Duvall, “Power in International Politics”, International Organization, Vol. 59, No. 1 (Winter, 2005), ss. 39-75; Simeon Djankov, Tatiana Nenova, Caralee McLiesh, Andrei Shleifer “Who Owns the Media?”, Journal of Law and Economics, Vol. 46, No. 2 (Oct., 2003), ss. 341-381; Hassan Robert, Media, Politics And The Network Society, McGraw-Hill House, Berkshire:2004.

(16)

iktidarın ekonomi-politik manevralarına takılan medyanın bekçi köpeği (watch-dog)4 konumundan süs köpeğine (lapdog)5 dönüĢtüğü iddia edilmektedir.

17. ve 18. yüzyıllarda kafelerde küçük el broĢürleri, gazetelerin ilk formları aracılığıyla yükselen tartıĢmalar, kamusal insanın sesini dile getiriyorken, zaman içinde iletiĢimin ticari bir meta olarak kârla satılabilir hale gelmesiyle basılı ve yayılmıĢ aracın kamusal insanın yerini aldığı görülmektedir. Basındaki tekelleĢmeyle birlikte, artık siyasal iktidarı eleĢtirmekten çok, onunla sürekli yenilenen bir tür konsensüs peĢinde olan ve aynı zamanda -konsensüse bağlı bir çerçevede- siyasal konuları tartıĢabilecek kamusal insanın da yerini aldığı yeni bir forma dönüĢmüĢtür. ÇalıĢmanın çıkıĢ noktasını oluĢturan bu iddia, medyanın, siyasal iktidar-toplum iliĢkisindeki rolüne odaklanarak ele alınmıĢtır.

ÇalıĢmada genel hatlarıyla betimsel bir yöntem izlenmiĢ olup birinci bölümde, medya ve demokrasi iliĢkisi, demokratik siyasal hayatın temel unsurları ve güç kavramından yola çıkılarak tartıĢılmaktadır. Birinci bölümde, Eski Mısır‟da otokratik monarĢinin iĢlemez hale gelmesiyle birlikte, rahiplerin kontrolündeki papirüsün demokratikleĢme aracı olarak kullanılmasından, Roma imparatorluğundaki resmi gazete örneği taĢ levhalara, Fransız Devrimi öncesinde siyasal liberalizmin yükseliĢini sağlayan basılı kitaplardan ve özellikle Ġkinci Dünya SavaĢı‟nda güçlü bir propaganda aracı olarak görev yapan radyolara ve yine bir baĢka savaĢın küresel ölçekte propagandasını yapan televizyondan, yer yer doğrudan demokrasi örneklerinin elektronik ortamda doğrudan bilgisayarlar aracılığıyla uygulanmasına olanak yaratan internete devam eden medyanın yolculuğu özetlenirken, bu yolculuktaki diğer taraf, siyasal iktidarla olan iliĢkisi incelenmektedir.

ÇalıĢmanın ikinci bölümünde, medyanın genel hatlarıyla demokrasilerdeki etkileri, Ģimdiye kadar ortaya koyulmuĢ teoriler çerçevesinde sistematikleĢtirilerek tartıĢılmaktadır. Medya, çoğunlukla tek yönlü bir iletiĢim aracıdır ve aynı zamanda tek bir kaynaktan birçok kiĢiye, kitleye aynı anda yayılan toplu mesajlar içerir.

4 Paul E. Steiger, “Going Online With Watchdog Journalism”, Nieman Reports, Harvard Univ., Spring 2008, EriĢim: http://www.nieman.harvard.edu/reportsitem.aspx?id=100064 (12.11.2009)

5 Jenifer Whitten-Woodring; “Watchdog or Lapdog? Media Freedom, Regime Type and Government Respect for Human Rights” International Studies Quarterly., 2009. (53), ss.595-625.

(17)

Böylece birey, bir kitle içerisinde -çoğunlukla geri bildirim kanalının kapalı olduğu iletiĢim sürecinde- yalnız ve çaresiz durumda bulunur. Diğer bir deyiĢle birey, medya ile iletiĢim sürecinde çoğunlukla sadece alıcı konumundadır ve bu Ģekliyle kazandığı siyasal bakıĢ açısının çoğu kez farkında bile olmayabilmektedir. Bu çerçevede, medyanın bireyden sistemin diğer unsurlarına kadar etkileme yolları incelenecektir.

ÇalıĢmanın üçüncü ve dördüncü bölümleri, sorunun Türkiye özeline inilerek Lasswell‟in klasikleĢen “kim, neyi, nasıl, kime ve hangi etkiyle” ilettiği sorularının cevaplarını araĢtırmaktadır. Öncelikle üçüncü bölümde, Türkiye‟de medyanın 21. yüzyıldaki yapısal ortamını hazırlayan hukuksal ve sosyo-ekonomik tarihine yer verilmiĢtir. Medyanın, baĢat aktörlerinin ve medya gruplarının el değiĢtirme operasyonlarından sonra, araĢtırmanın uygulamasının yapıldığı (2007 yılının ilk 6 ayını kapsayan) dönemdeki durumu ele alınmıĢtır.

EleĢtirel okul bağlamında cevabı aranılan sorular Ģunlardır: "Türkiye‟de kitle iletiĢimini kim kontrol ediyor?" "Türkiye‟deki medya, sermaye bakımından hangi grupların elindedir, bunların siyasal iktidara göre konumu nedir?” “Türkiye‟deki medyayı düzenleyen hukuksal yapının siyasal hayata etkileri nelerdir?” Son kertede, “Türkiye‟deki medyanın, Türk siyasal hayatına etkisi, dördüncü kuvvet tanımlaması içinde değerlendirilebilir mi, nasıl ve ne boyutta?” Türkiye‟de medyanın yapısına yönelik olarak gerçekleĢtirilen çalıĢmanın bu kısmındaki soruların cevapları, medya analizi ve alan çalıĢmasının sonuçlarıyla tamamlanabilecek niteliktedir.

Dördüncü bölümde, bir önceki bölümde Türk Medyasının ekonomi-politiği çerçevesinde verilen yanıtların ardından Lasswell‟in diğer sorularının yanıtları, medya analizi ve alan çalıĢması aracılığıyla sınırlı bir çerçevede de olsa verilmiĢ, Türkiye‟deki siyasal iktidar-toplum iliĢkisinde medyanın iletiĢim rolü araĢtırılmıĢtır. Lasswell ile Lazarsfeld‟in temelini attıkları ve Lazarsfeld ile Berelson‟un geliĢtirdiği, Berelson‟un deyimiyle de “(…)haberleşmenin görünen içeriğini nesnel, düzenli ve

nicesel olarak belirten bir araştırma tekniği(…)”6 olan içerik analizinden

yararlanılmıĢtır. Bu bağlamda çalıĢmanın bu kısmının amacı diğer içerik analizleri

6 B. Berelson, “Content Anaylsis”, Communication Research, New York, s.1952, s.16‟dan aktaran Orhan Gökçe, “Ġçerik Çözümlemesinin Sosyal Bilimlerdeki Yeri ve Önemi”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,cilt 7, Sayı 1-2, Kasım 1990, s.88

(18)

gibi, görünen haberleĢme süreçlerinin analizi sayesinde habercilerin niyetleri, içeriklerin okuyucu kitlesi üzerine etkileri ve haberlerin içeriğinden diğer siyasal değiĢkenler arasındaki iliĢkiler hakkında sonuç almaktır7

.

ÇalıĢmanın bu kısmında, Üçüncü bölümde elde edilen veriler doğrultusunda, değerlendirilmeye alınacak gazeteler, sahipliğe ve tirajlara göre gruplandırılarak seçilmiĢtir. 5 ulusal gazetede, 1 Ocak 2007-30 Haziran 2007 tarihleri arasında, 6 ay boyunca çıkan ilk sayfa haberleri üzerinde, inceleme alanı olarak belirlenmiĢ “CumhurbaĢkanlığı seçimleri”, “Cumhuriyet Mitingleri” ve “22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri” ile doğrudan ilintili 15 anahtar kelime taraması yapılmıĢ ve bulunan haberler, nitelik ve nicelik bakımından analiz edilmiĢtir. Tarama sonucu elde edilen haberler; kapladığı alan, resimli olup olmaması, tarafsızlığı, lider haberlerinde göreceli üstünlüğün bulunup bulunmaması ölçütlerine göre çapraz tablolarda değerlendirilmiĢtir.

Medya analizinde, siyasal söylemleri doğrultusunda farklılaĢan medya organlarının, ilk sayfalarında yer alan analizine yer verilmiĢ ve bu analizler iktidar ve muhalefetin söylemleri ile iliĢkilendirilmiĢtir. ÇalıĢma kapsamında, medya sahipliği, siyasal iktidarın medyayı kontrol olanakları, siyasal geliĢmelere dair haberler ve kültürleme yer alırken, siyasal reklamcılık ve reklam okuyuculuğu kapsam dıĢında tutulmuĢtur.

Alan çalıĢmasında amaçlanan, medyanın bireylerin siyasal tutum ve algılayıĢlarındaki rolünü saptamak ve toplumun siyasal süreçlerini ne yönde ve nasıl etkilediğini tespit etmektir. ÇalıĢmanın bu kısmında, McLuhan‟ın8 görüĢleri doğrultusunda ĢekillenmiĢ olan Teknolojik Belirlenimcilik kuramından da yararlanılarak deneklerin hangi medya aracını ne sıklıkta kullandığı ve birincil siyasal kaynak olarak neyi gördükleri araĢtırılmıĢtır. Bu sorunun yanıtı, çalıĢmanın uygulama kısmının “gazete okuyucusu denekler” üzerine odaklanmıĢ olması nedeniyle önemlidir. Bu çalıĢmada yöntem olarak Lazarsfeld‟in "ampirik okul"unun getirdiği iletiĢimin nicel bir yöntemle ölçülebilir verilere dönüĢtürülmesi benimsenmiĢtir. Ayrıca, Noelle-Neumann‟ın “suskunluk sarmalı” adı ile bilinen,

7 Gökçe, s.92

(19)

medyanın kamuoyu üzerindeki uzun sureli rolünü çözümlemekte kullanılan yaklaĢımdan da yararlanılmıĢtır.

Yukarıdaki çerçevede, tezin temel hipotezi Ģu Ģekilde geliĢtirilmiĢtir. Siyasal iktidar-toplum ilişkisinde medya, siyasetin bizzat doğasını ve demokrasiyi değiştirecek güce sahiptir. Hipotez doğrultusunda geliĢtirilen tezin kapsayıcılığı, çalıĢmayı bazı noktalarda zorlamıĢ olmasına rağmen, Türkiye‟de siyasal iktidar-toplum iliĢkisinde medyanın rolüne dair makro düzeyden mikro düzeye inen ve bütünle birlikte parçaları görmeye olanak veren bir resim ortaya koymak açısından önemlidir.

(20)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1. MEDYA ve DEMOKRASĠ

Bir insanın kendi yaşamını nasıl sürdüreceği ve diğer insanlarla birlikte nasıl iyi bir yaşam sürdüreceği, felsefenin temel sorunudur. Bu, aynı zamanda politikadır. Bu, Yunan felsefesinde ele alınan sorundur.

Başlangıçtan beri, felsefe ve politika iç içe geçmiştir. Bizler yaşamı değiştirecek bir güce sahi olduğumuza inanıyoruz… Felsefe şu soruyu ortaya koyar: Olanaklı en iyi yaşam elde etmek için ne yapmalıyız?

Antik Yunan‟da retorik tartıĢmalardan günümüzün parlamento konuĢmalarına kadar bu sorunun cevabı aranmaktayken Derrida Ģu yanıtı verir: "(…) korkarım ki bu

sorunun yanıtına ulaşmada yeterince ilerleme kaydedemedik.”9 Binlerce yıldır üretilen çözüm önerileri, ideal ile gerçek demokrasi arasındaki farkı ortaya çıkarırken, kitle toplumlarında iletiĢimin ve medyanın rolü gün geçtikçe daha çok önem kazanmıĢtır. Medya, demokrasi teorisi bağlamında siyasal hayata katkıları yanında tehdit edici ve yönlendirici etkilerde de bulunmaktadır. Bu bölümde medya ve demokrasi arasındaki iliĢkinin analizi yer alacak ve "siyasal hayatın unsurları üzerinden nasıl yaĢamalıyız?" sorusunun cevabı aranacaktır.

1.1. DEMOKRASĠ ve SĠYASAL HAYATIN UNSURLARI

1.1.1. Siyasal Ġktidar ve Demokrasi

Ġktidar kavramının anlamsal temeline inildiğinde “güç” ile karĢılaĢılmasına rağmen güç ve iktidar aynı anlamda kullanılmamaktadır. Güç ile yalın bir fiziki kuvvet anlatılmak istenirken, iktidar ile bu kuvveti kullanma yetkisine sahip, ancak bireyler üzerinde dolaylı yaptırımları bulunan bir durum ifade edilir. Aralarındaki iliĢki ise Ģu Ģekilde açıklanabilir: “Güç kendisine zaman tanındığında iktidar haline gelir ama kriz

anı, geri dönüşsüz karar anı gelince güç, çıplak güç haline geri döner. İktidar daha geneldir ve güçten daha geniş bir uzam üzerine işler; iktidar daha fazlasını içerir

9 Kristine McKenna “The Three Ages of Jacques Derrida”, LA Weekly, 6 Kasım 2002‟den aktaran, Ertuğrul Turan, “Küskün Tanrılar Uykusuz Ozanlar, Ġsimsiz Acılar”, Doğu Batı, 10, Sayı:40, 2007, s.13.

(21)

ama daha az dinamiktir. İktidar daha törenseldir, hatta belirli bir sabır ölçüsü vardır.”10.

Gücün iktidara dönüĢümü, bir takım yeni özellikler kazanmasıyla gerçekleĢmektedir. Bu özellikler ise gücün yalın halde kullanılmadığı durumlarda, bireyler üzerinde diğer bir takım etkileri ve araçları dolayısıyla belirmektedir. Dijk‟in anlatımıyla, “(…) bedensel güç kullanımı durumu hariç tutulduğunda, bir kişi ya da

grubun bir başka kişi ya da grup üzerinde fiili ya da muhtemel eylemleri üzerindeki iktidarının oluşabilmesi için, iktidara sahip olacak kişi ya da grubun, diğer grubun eylemlerinin arzular, istekler, planlar ve inançlar gibi bilişsel koşulları üzerinde denetime sahip olması ön koşulu vardır.”11.

Ġtaati kabul eden bireylerin tamamen güçsüz olmadığı gerçeği de göz önüne alındığında, iktidarın sonuçta sosyal bir etkileĢimden doğduğu12 ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan durumun formülle ifadesi ise “İktidar=Kuvvet+Rıza”13 Ģeklindedir. Böylece bedensel güç, bireyin bedenini denetim altına alırken, iktidar, kendisine yönelik rızayı üretmek üzere doğrudan bireylerin beyinleri ve denetimleri aracılığı ile iĢlemektedir. Ġktidar içindeki fiziki güç (kuvvet) ise beynin ve beynin denetiminin yetersiz kaldığı durumlarda bir yaptırım gücü olarak ek unsur niteliği ile sınırlandırılır.

Ġktidar, aile içinden uluslararası topluma kadar çok geniĢ bir yelpazede değerlendirilebilecek bir kavramdır. AraĢtırmanın konusu kapsamında değerlendirilen iktidar ise siyasal iktidar olgusudur. Siyasal iktidar, kendisinden yerine getirmesi beklenen iĢlevlerinin niteliklerine bağlı olarak, diğer iktidar tiplerinden ayrılmakta ve bir toplum içerisinde göreceli olarak en üstün iktidar konumuna taĢınmaktadır. Ġktidarı açıklayan “kuvvet” ve “rıza”14 olguları, siyasal iktidar bağlamında ele alındığında, toplum bazında ayrıca değerlendirilmelidir. “Bir

toplumdaki maddi kuvvet ve zor kullanma gücüne (…)”15 sahip olan siyasal iktidar, o toplumun rızasını koruduğu oranda meĢru bir iktidardır.

10 Elias Canetti, Kitle ve Ġktidar, 2.b., Ġstanbul: Ayrıntı Yay. 2003,s.283-284

11 Teun A.van Dijk, “Söylemin Yapıları ve Ġktidarın Yapıları”, Medya, Ġktidar, Ġdeoloji, Der. ve Çev. Mehmet Küçük, 3.b. Ankara: Bilim ve Sanat, 2005, s.317

12

Dijk, s.318

13 Münci Kapani, Politika Bilimine GiriĢ, Bilgi Yay. 2003, s.50

14 Kapani‟nin “Rıza” ile ifade ettiği olguyu Sartori, (Consensus) “oybirliği/onay”; Easton (Support), “Destek” ile ifade etmiĢtir. Alıntılarda orijinal ifadelendirme korunmuĢtur.

15

(22)

Ġktidara meĢruluk kazandıran rıza, üç aĢamada gerçekleĢmektedir: Toplum düzeyinde (temel) onay; rejim düzeyinde (yönteme iliĢkin) onay; siyasa düzeyinde onay. Easton, yönteme yani rejime iliĢkin onayı, demokrasi için gerekli ön koĢul olarak görmekte iken; toplum düzeyinde ideolojik açıdan ortaya çıkan onaya ve siyasa düzeyinde liderlere yönelik ortaya çıkan onaya, demokrasiyi güçlendirici rol biçmektedir16.

Klasik demokrasi uygulamaları, kendilerine yönelik rızanın ortadan kalkma riskinin belirdiği, diğer bir deyiĢle siyasal iktidarın meĢruluğunu yitirdiği dönemlerde kendi aksaklıklarını gidermeye yolunda çeĢitli önlemler geliĢtirmiĢ olmasına karĢın döneminin çağdaĢlarınca yoğun eleĢtirilere maruz kalmıĢtır. Solon‟un, Atina‟daki mevcut düzeni koruyup Areios Pagos kuruluyla oligarĢik, üyelerinin yarısının tüm yurttaĢlarca, yarısının da ileri gelenler ve varlıklı kimseler arasından kurayla seçilmesiyle oluĢan “mahkemeleri” kurarak, var olan düzeni Atina demokrasisi Ģekline dönüĢtürmüĢtür. Solon‟un uygulamaları, “(…) mutlak ve su katılmamış

oligarşiyi kırması; halkın köleleştirilmesine son vermesi; anayasayı bunların bir karması şeklinde hazırlaması” açılarından olumlu eleĢtiriler alırken, “(…) bu mahkemeler[in] güç kazanınca hemen tıpkı bir tirana yaltaklanıyormuşçasına halkı hoşnut edecek her şeyi yapmaya başlamaları (…)” da olumsuz eleĢtirilerin sebebi

olmuĢtur17. Aktarılan aksaklığına rağmen “(…) vatandaşlar, klan kimliği olmayan on

yeni topluluk (demos) şeklinde örgütlendikten sonra yapılan anayasaya, doğrudan doğruya ve temsili demokrasi biçiminde cesur bir deneme gözüyle(…)”18 bakılabileceği de ifade edilmektedir.

Demokrasinin, klasik formunun doğrudan demokrasiye olanak vermesini sağlayan; kadınların, 20 yaĢından küçüklerin, yabancıların ve kölelerin seçmen dıĢı bırakılmıĢ olmasıdır. 320 bin kiĢilik nüfustan çıkarılan 20 bin kiĢilik seçmen kitlesi19 eliyle temsilcilerini seçen ve doğrudan demokrasiyi iĢleten bir rejim ortaya çıkmıĢtır. Ancak, özellikle genel ve eĢit oy ilkesinin yokluğu nedeniyle halen günümüz anlamında bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

16

David Easton, A Systems Analysis of Political Life. pp. xvi, 507. New York: John Wiley & Sons, 1965, s.278-310‟dan aktaran, Giovanni Sartori, Demokrasi Teorisine Geri DönüĢ, Yetkin Yay.:Ankara, 1996., s.99-101 ve Kapani, s.89-90

17 Aristoteles, Politika, Çev. Mete Tunçay, Orijinal Yazım M.Ö.350, Remzi K., 9.b., Ġstanbul:2006, s.65. 18 C. Northcote Parkinson, Siyasal DüĢüncenin Evrimi, 2.b., Remzi K., Ġstanbul:1986, s.159.

19

(23)

Atina demokrasisine benzer bir Ģekilde, Roma Ġmparatorluğu‟nda da baĢlarda oy hakkı pek çok bakımdan sınırlı kiĢilere tanınan bir haktır. Yine de Roma tarihi boyunca yapılan düzenlemeler çoğu kez “özgürlük adına” gerçekleĢtirilirken, dönemin tarihçisi Polybios (M.Ö. 204-120), “(…) Roma Anayasası‟nı, aristokratik

(senato), monarşik (konsüller) ve halk (meclisler) unsurları arasındaki dengeyi korumasından ötürü övmüştür.”20. Roma Ġmparatorluğu‟nda genel olarak, rejim düzeyinde mümkün olan en geniĢ tabanda bir onay yaratacak (rıza üretecek) en uygun sistemin geliĢtirilme amacı olduğu gözlemlenmektedir. Aynı amaç çerçevesinde geliĢtirilen çözümler de kimi zaman demokratik, kimi zaman aristokratik kimi zaman da monarĢik ve hatta teokratik niteliklerdedir21.

Doğu Roma Ġmparatorluğu‟nda Hıristiyanlığın imparatorluk içinde yayılmasıyla güçlenen kiliseye karĢı, halkın itaatini sağlamak için devlet yönetiminin de teokratik bir nitelik kazandığı görülmektedir: Ġmparator, Tanrının yeryüzündeki temsilcisidir. Ġmparatorun bir tür kamuoyu ya da güvenoyu yoklaması olarak düzenlediği yarıĢları, Freeman Ģu Ģekilde aktarmaktadır: Bu yarıĢlarda “(…) halka

görünür ve kent halkı [bugünkü Ġstanbul] tarafından ya alkışlanır ya alay edilirdi (…) Pek çok imparator, kent halkının ruh halini yanlış değerlendirdiklerinde, kendilerini büyük bir kargaşanın odağında buldular.”22.

Ancak halkın siyaseti ve dini böylesine özdeĢleĢtirerek yaĢaması sonucu, piskoposlar, zamanla eski elitlerin yerini almıĢ ve imparatorluk da din adamlarının denetimleri altında hareket etmek durumunda kalmıĢtır23. Bu etkinin Ortaçağ boyunca ortaya çıkan Krallıklar üzerinde de devam ettiği ve Rönesans‟la birlikte,

20 Charles Freeman, Mısır, Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları, Çev.S.Kemal Angı, Dost Yay. Ankara:2005, s.395.

21 Caesar‟ın tanrısal bir nitelik kazanması ama aynı anda da Senato‟nun varlığını devam ettirmesi de böylece mümkün olabilmiĢtir. Caesar‟ın, aristokratların dıĢında ve hatta onlardan çok, halkın desteğini (onayını) kazanması gerektiğinin ayrımında olduğunu gösteren uygulamalarına rastlanmaktadır. Freeman, s.422, Parkinson, s.172 “Her vatandaşa tahıl ve yağın yanı sıra para dağıttırması…

Eyaletlerde yaşayan sadık yabancılara vatandaş hakkını vermesi (…) Kente bahçelerini, her vatandaşa da bir miktar para bırakması,” bu tip uygulamalarına örnek olarak verilebilir. Caesar‟ın karĢısına aldığı

(popülaritesini kaybetmiĢ olan) soylular ve bürokrat sınıfı tarafından “özgürlük” adına öldürülmesi sırasında, halktan bu “özgürlük hareketine” destek gelmediği görülmesi, Caesar‟ın aslında bir diktatör olmasına rağmen kamuoyu desteğini almayı baĢarabildiği görülmektedir. Bkz. Freeman, ss. 431-432. 22

Freeman, s,621.

23 “Orta Çağ düzeni Roma İmparatorluğunun yıkılışıyla (Batı ve Doğu Roma İmparatorluğu şeklinde ayrımıyla) oluşan otoritelerin kendi alanlarında hâkim olduğu, kilisece tanımlanmış uhrevi ve hemen hemen dünyevi alanlarda, nüfuzunu rakipsizce gerçekleştirdiği ve kilisenin kutsadığı imparatorun diğer otoritelerce tanındığı bir düzendir. Bu düzen, papa, imparator ve lokal güçlerin karşılıklı bağımlılığına dayanır. Kil ise diğerlerinin otorite ve iktidarlarının meşruiyet kaynağı olarak dinsel ilkeler sunan aşkın güçtür. Dinsel meşruiyet bu dönem iktidar söylemlerinin temelidir.” Halis Çetin, “Liberalizmin Tarihsel

(24)

demokrasi ve cumhuriyetin klasik uygulamalarının, düĢünürlere ve siyasetçilere, güdülen amaca göre ilham verdiği gözlemlenmektedir24.

Halk açısından, özellikle Roma Ġmparatorluğu deneyimi ve hemen arkasından gelen Ortaçağ krallıkları deneyimi, istedikleri özgür ortamın, yönetime katılmadan -yani demokratik bir karakteri bulunmayan bir yönetimle- elde edilemeyeceğini göstermiĢtir. Ancak bu durumun halkın bilinç düzeyine yansıdığına dair bir hareket görülmemektedir. Yine de aynı süreçte Papa, Kral ve Baronlar arasında imzalanmıĢ olan Manga Carta Libertatum‟un25 -daha ilk maddesinde Kilise ve Papa‟nın statüsünü garantiye alıp Tanrıya bağlılığı dile getirmesine ve aslında Baronların statüsünü korumasına rağmen- bütününde hukukun üstünlüğü ve halkın özgürlüğü için önemli bir adımdır.

Rönesans ve arkasından gelen 17. yüzyıl idealleri doğrultusunda ortaya çıkan Ġnsan Hakları Bildirgesi de bu düĢünsel çabaların ve özgürlük mücadelesinin ürünü olarak değerlendirilmelidir. Bildirgede yer alan, “Parlamento üyelerinin seçimi

serbest olmalıdır. İfade hürriyeti özgürlüğü, Parlamento‟daki tartışmalar ve görüşmeler, Parlamento‟dan başka hiçbir yerde ya da mahkemede suçlama ya da soruşturma konusu yapılmamalıdır (…)

26 ifadesi, özgürlüğün hukuksal güvenceye alınarak siyasal iktidarın meĢruluğunun demokratik bir zemine oturtulmaya baĢlandığının iĢaretlerini vermektedir.

Aydınlanma Çağı (18. yüzyıl felsefesi), teokratik yönelimleri geriletirken, akla ve ilerlemeye dayalı düĢünsel ilkeleri ortaya çıkarmıĢtır. Söz konusu ilkelerin, yayınlanan kitaplar aracılığıyla oluĢan kamuoyu ile bir yandan Fransız Ġhtilâli‟nin alt yapısı oluĢurken, diğer yandan da ideal yönetim biçiminin koĢullarını belirlediği görülmektedir. Artık amaç sadece halkın onayını sağlayarak hükümdarları ayakta tutmak ya da devirmek değil, aynı zamanda halkın akılcı iyiliğini ve ilerlemesini sağlayacak bir yönetim biçimin ilkelerini saptamaktır. Bu çerçevede, demokrasi ve cumhuriyetin eski formları da masaya yatırılmıĢtır.

24 Örneğin, “(…) klasik modeller, mutlak hükümdarları ayakta tutmak için kullanılırken, aynı zamanda kralların devrilmesini haklı göstermek için de kullanılabiliyordu”, Freeman, s.645.

25

Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlükler SözleĢmesi) (1215) Tam metni için eriĢim: British Library, http://www.bl.uk/treasures/magnacarta/index.html, (18.07.2007).

26

English Bill Of The Rights (Ġngiliz Ġnsan Hakları Bildirisi) (1689), Tam metin için eriĢim; Yale Üniversitesi, http://avalon.law.yale.edu/17th_century/england.asp, (18.07. 2007).

(25)

Dönemin düĢünürlerinden Rousseau (1712–1778) için gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmamıĢtır ve olmayacaktır da. “Çoğunluğun yönetmesi ve

azınlığın yönetilmesi, doğal düzene aykırıdır. Halkın kamu işleriyle uğraşmak için sürekli toplantı durumunda olması düşünülemez; ayrıca da bu işler için komisyonlar kurmanın da yönetim biçimi değişmediği sürece, olanaksız olduğu kolayca anlaşılır.”27

Rousseau demokrasiye eleĢtirisini yöneltirken, aslında onu yüceleĢtirmektedir de. Nitekim ona göre, “Eğer tanrılardan oluşan bir halk olsaydı,

demokrasi ile yönetilirdi; böylesine yetkin bir yönetim insanlara göre değildir.”28. Diğer bir deyiĢle Rousseau, insanların demokrasiyi etkin ve doğru bir Ģekilde kullanabilme kapasitelerinden Ģüphelidir29. Dolayısıyla Rousseau, halkın uyanık olmadığı ya da pasif kaldığı durumlarda demokrasinin kolayca bir baĢka yönetim biçimine dönüĢebileceğini vurgulamaktadır. GeçiĢin aslında ne zaman gerçekleĢtiğini tam olarak bilememek, durumu daha da tehlikeli kılmaktadır, çünkü o yönetim artık aslında demokratik bir yönetim biçimi Ģeklinde görünen ama aslında otokratik bir yönetim olabilir.

Montesquieu da (1689–1755) “Kanunların Ruhu” eserinde, bir cumhuriyette30 bulunabilecek aristokrasi ile demokrasi arasındaki ayrıma atıf yaparken, yönetim yetkisinin tüm millette olması durumunda buna demokrasi, milletin bir kısmının elinde olursa buna da aristokrasi adı verileceğini belirtmiĢtir. Her devlette üç çeĢit yetki olduğunu belirten düĢünür, bunlardan ilkinin yasama yetkisi, ikincisinin devletler hukukuna bağlı olan Ģeyleri uygulama yetkisi (yürütme), üçüncüsünün de medeni hukuka bağlı Ģeyleri uygulama yetkisi (yargı) Ģeklinde sıralamıĢtır31.

27

Rousseau, s.113. 28

Rousseau, s.114.

29 “Hiçbir yönetim, demokrasi ya da halk yönetimleri ölçüsünde iç savaşlara ve karışıklıklara açık değildir; çünkü hiçbir yönetim, ısrarla ve sürekli olarak biçim değiştirmeye onlar gibi yatkın değildir ve bu yüzden de varlığını korumak için onlardan daha çok uyanıklık ve yüreklilik isteyen hiçbir yönetim yoktur”. Rousseau, s.114

30

Montesquieu‟ya göre üç çeĢit hükümet vardır; Cumhuriyet, Saltanat ve Ġstibdat; “Cumhuriyetle

yönetim, milletin tümünün birden ya da milletin bir parçasının yönetimi elinde bulundurmasıdır. Saltanat, bir kişinin ama sabit ve yerleşmiş kanunlarla yönetimidir. İstibdatla yönetim ise hiçbir kanun ya da kurala bağlı olmadan kendi istek ve heveslerine göre yönetimidir.” Charles-Louis Montesquieu,

Kanunların Ruhu Üzerine, Orj. Basım: 1748, Çev. Fehmi BaldaĢ, Ġstanbul: Seç Yay.Dağ., 2004, s.33. 31 Günümüzde yargının kapsamı medeni hukuktan çok daha geniĢtir Montesquieu, s.156.

(26)

DüĢünür, kuvvetler ayrılığı ilkesi adı verilen bu sıralamasını yapmasının verdiği kolaylıkla hangi durumlarda özgürlüğün ortadan kalktığını açıkça belirtmiĢtir32.

Roma Ġmparatorluğunun özgürlükçü niteliğini değerlendiren Montesquieu, Roma Ģehrini ve Ġmparatorluğun diğer yönetim birimlerini ayrı ele alır. Roma Ģehri, imparatorluğun merkezi olarak Ġtalya üzerinde yasama (senato ve halk meclisleri) yürütme (Kral) ve yargı (senato ve halk meclisleri, yüksek rütbeli memurlar, bazı hâkimler–prateorler) aracılığıyla özgür bir ortam sağlamıĢtır. Ancak imparatorluğun eyaletlerine gönderilenlere, “(…) merkez yönetim örgütündeki yüksek memurlara

verilen yetkilerin tümü birden verilirdi; üstelik senato ile halk meclislerinin yetkileri de bu kişilerde bulunurdu. Bunlar gönderildikleri yerlerin uzaklığına uygun düşecek derecede zorba kişilerdi. Üç yetkiyi birden kişiliklerinde toplarlardı.”33. DüĢünür, eyalet yöneticilerin sahip olduğu ölçüsüz gücün, toplanan vergilerin ağırlaĢmasına yol açtığını ve sonunda eyaletlerin “Roma‟nın özgürlüğünü yitirdiği anı, kendi

özgürlüklerinin başladığı an olarak (…)” 34 gördüklerini belirtmektedir.

Yukarıda en önemli sayılabilecek iki örneği verilen siyasal tartıĢmalar çerçevesinde ortaya çıkan Fransız Ġhtilâli‟nin arkasında esas olarak siyasal liberalizm ideolojisi yer almaktadır. Liberalizm perspektifine göre siyasal iktidarı, “(…) doğa durumunda eşit halde bulunan bireylerin mülkiyetini düzenlemek ve

korumak için ölüm cezaları da dâhil diğer bütün hafif cezaları da içeren yasa yapma hakkı ve toplumun gücünü, bu yasaların uygulanması ve devletin dışarıdan gelecek zararlara karşı savunulması yönünde kullanma hakkı olarak(…)”35 algılamak gerekir. Ancak yukarıda ifade edilen doğal hukuk kaynaklı liberal düĢünce perspektifinde siyasal iktidar yetkilerinin, bireyin yararıyla birlikte yine kamu yararı için olması gerektiğini ön plana almaktadır.

Bireylerin bir araya gelerek oluĢturdukları toplumla yine toplum ve bireyin kendi faydasını korumak üzere siyasal iktidarı araç olarak değerlendirdiği

32 “Yasama yetkisiyle yürütme yetkisi aynı kişiye ya da memurlar topluluğuna verilirse, ortada özgürlük diye bir şey kalmaz; çünkü aynı hükümdarın ya da senatonun, şiddet kullanarak uygulamak için ağır kanunlar yapmasından korkulur(… )Yargılama yetkisi, yasama yetkisiyle yürütme yetkisinden ayrılmazsa ortada yine özgürlük diye bir şey kalmaz(…) (İlkinde) hâkim kanunun yapıcı olurdu, (ikincisinde) hâkimin elinde yargı yetkisinden başka bir de baskı kuvveti bulunurdu.” Montesquieu,

Osmanlı‟nın PadiĢah yönetimini bu üç yetkiyi de toplaması nedeniyle bir istibdat yönetimi olarak değerlendirmektedir.

33

Montesquieu, s.180. 34

Montesquieu, s.181.

(27)

düĢüncesine göre, birey devlet için değil, devlet birey için vardır ve onun lehine sınırlandırılmalıdır. Doğal hukuk öğretisinin biçimlendirdiği bu düĢünce biçimi, demokrasiyi klasik halinden günümüzdeki haline doğru evirirken, genel ve eĢit oy, ifade özgürlüğü, bilgiye eriĢim, siyasaların yapımı sürecine etkin katılım gibi unsurlarıyla liberal bir nitelik kazandırmıĢtır.

Vurgusunu bireyden yana yapan siyasal liberalizm felsefesinin özü itibarıyla demokrasi ile uyuĢtuğu da bir gerçektir. “Liberalizm, her şeyden önce devlet

iktidarının sınırlandırılması iken, demokrasi de halkın iktidarını, devlet iktidarına ortak etmektedir.”36 Bu Ģekilde ortaya çıkan yönetim de demokratik felsefeye en

uygun olarak yaĢam alanı bulabilecektir. Ancak yine de liberal felsefe içerisinde bile farklı demokrasi görünümleri ve ideallerinin ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Liberal düĢünür ve Ġngiliz devlet adamı Mill (1806-1873) iyi bir yönetimin ilkelerini Ģu Ģekilde saptamıĢtır37

: Halkın demokratik tartıĢmalara katılmaya hazır ve ehil olması; Temsil Meclisinin kamusal tartıĢma ve müzakerelere yoğunlaĢması, yasama ve yürütme için meclis komisyonları kurması; temsil düzeninin potansiyel aksaklıklarına karĢı güvenlikler inĢa edilmesi; azınlıkların uygun Ģekilde temsil edilmediği saf çoğunluk hükümeti olan “sahte demokrasi” yerine, nispi temsil usulüne yer veren “doğru demokrasi”nin desteklenmesi; genel fakat (zekâ ve bilgiye dayalı) niteliklere göre derecelere ayrılmıĢ seçim hakkı; dolaylı seçimlerin olmaması; seçim mücadelesinin finansmanı ve milletvekili gelirlerinin harcamalarının kısıtlı olması; milletvekili görev sürelerinin sınırlı olması; emredici vekâletin olmaması; tek Meclisin olması; otorite ve kararların sorumluluğunun bireysel bir aktörde ya da bir kurulda toplanması; federal yerine merkezi bir yönetim biçimi seçilmesi.

Mill‟in yukarıda özetlenen ideal demokrasi özelliklerine bakıldığında, kendisinin genel ve eĢit oya karĢı olduğu görülmektedir. Bu durum Mill‟in demokrasiye Aristoteles‟dan esinlenerek ancak bir tür meritokrasi38 yoluyla ulaĢılabileceğini düĢündüğünü göstermektedir. Ancak yine de yukarıdaki ilk ilkesinde

belirtilen “halkın demokratik tartışmalara katılmaya hazır ve ehil olması” gerekliliği

özü itibarıyla “zekâ ve bilgi” bakımından üstün niteliklilere daha yoğunluklu oy

36 Sartori, Demokrasi…, s.416. 37

J.Stuart Mill, Representative Government, 1861, Chapter 5‟den aktaran Manfred G.Schmidt, Demokrasi Kuramlarına GiriĢ, Çev. M.Emin KöktaĢ, Vadi Yay., Ankara:2002, ss.94-98.

38 Meritokrasinin (Meritocracy) klasik formu, aristokrasinin bir türü olarak ele alınan liyakat ve yeteneğin, pozisyon ve ödül ile değerlendirildiği bir sosyal sınıf farklılaĢmasının yaĢatıldığı durumdur. Ayrıntılı bilgi ve meritokrasinin yeni formları için bakınız: Norman Daniels, “Merit and Meritocracy”, Philosophy and Public Affairs, Vol. 7, No.3, (Spring, 1978), ss. 206-223.

(28)

vermenin yeterli olmadığına, halkın da bilinçli tercihler yapacak düzeyde bilgili ve istekli olması gerektiğine iĢaret etmektedir.

Siyasal ve ekonomik liberalizmin yükseliĢ döneminin en iyi uygulama örneği olarak Amerikan tipi demokrasiyi aristokrasi ile karĢılaĢtıran Tocqueville (1805-1859), “Demokrasi çoğunluğun görüşlerini ifade etmesine karşılık, aristokrasi daima

bir azınlıktan oluşur.”39 demektedir. Demokrasiyi amaçları bakımından daha üstün tutan Tocqueville pratikte aristokrasinin üstünlüğünü vurgulamaktadır. Tocqueville‟e göre demokrasi çoğunluğun iradesi ile gerçekleĢtirilmesi sebebiyle er geç halkın lehine kararlara varacak bir yönetim biçimi iken, aristokrasi bir zümreyi temsil etmesi sebebiyle sonuçta o zümrenin çıkarlarını halkın çıkarlarından üstün tutacak bir sistemdir40. ĠĢte tam da bu nedenden ötürü, Aristokrasinin daha iyi organize olmuĢ olması onu daha iyi bir sistem yapmaya yeterli olmamaktadır.

Tocqueville‟in, aristokrasiyi överken belirttiği “geçici heyecanlara” kapılmama olgusunun demokrasilerdeki yokluğu, demokrasiler için önemli bir dezavantaj olarak ortaya çıkmaktadır. Heyecanlar aracılığıyla kamuoyu yanlıĢ manipüle edilebilmekte ve toplum, uzun vadede kendi aleyhine sonuçlar doğuracak kararlar alabilmektedir. Ancak söz konusu manipülasyonu gerçekleĢtirecek organize küçük grupların varlığına bağlı olarak aristokrasi, günümüz rejimlerinde görünüm ve Ģekil değiĢtirerek yeniden ortaya çıkmakta ancak rejimin adı halen “demokrasi” olarak anılmaya devam edebilmektedir41. Belki de demokrasinin en tehlikeli hali de bu olsa gerekir. Çünkü bir sistem demokratik olmadığında - ister faĢist ister komünist olsun -

39 Alexis De Tocqueville, Amerika‟da Demokrasi, Orijinal Basım: 1835, Çev.Taner Timur, Türk Siyasal Ġlimler Derneği Yay. Siyasal Ġlimler Serisi-4, Ġstanbul: 1962, s.88

40

Tocqueville, s.88-89

41 Demokrasinin totalitarizme geçiĢ için araçsallaĢtırıldığı yönünde görüĢler mevcuttur. Tibi, bunu Ġslam dünyası için sınırlandırmaktadır: “İslam'ın reforma yönelik yorumunda İslam ile demokrasi kesinlikle

bağdaştırılabilir. Fakat İslamcıların düşünceleri başkadır. Bunun için 'yeni totalitarizm' kavramını kullanıyorum. İslamcılar hem İslam dünyasında hem de küresel bazda farklı bir siyasal düzen istiyorlar. Demokrasiyi ise sadece taktik nedenlerle onaylıyorlar(...) “ Bassam Tibi, “ġeytanla Ġttifak“,

Financial Times Deutschland, 22.12.2003‟den aktaran BYEGM, “DıĢ Basında Türkiye AB ĠliĢkileri”, 23.12.203 EriĢim: http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/avrupabirligi/2003/12/23x12x03.htm, (25.12.2004). Ancak Özüerman‟a göre; “Yalnızca İslamcılara mal edilecek bir kavram olarak görülemez

günümüz totalitarizmi. Sosyal yaşamın tüm alanlarının kontrol edildiği, bireye kendine özgü alan bırakmayan, tüketimden tutun siyasal tercihlere kadar yönlendirmenin yanında kontrol eden, özgürlüklerin alanını giderek sınırlandırarak azınlıkta olanların çoğunluğu oluşturan üzerinde baskı kurduğu biçime dönüştüren tek tip bir yönetim anlayışının evrenselleştirilme çabalarından söz etmekteyim. Sanal demokrasiye tutunmuşlar, içinde yaşadıkları gerçekliğin totalitarizmle örtüştüğünün ve bu yeni totalitarizmin onların açtıkları başlıklarla beslendiğinin farkında değiller mi? Demokrasinin hızla geri çekilişini ve özgürlüklerin özgürlükleri yok etmek için kullanıldığını göremiyorlar mı gerçekten!.. “ diyerek “yeni totalitarizm” olgusunu daha geniĢ anlamda kullanmakta ve demokrasinin

tehlikeli gidiĢatını vurgulamaktadır.. Tülay Özüerman, “Yeni Totalitarizm”, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Mart 2007 . Ayrıca bkz: Bassam Tibi, Islam Between Culture and Politics, 2nd Ed. NewYork:Palgrave, 2005.

Referanslar

Benzer Belgeler

In this article, the purpose was to examine the spatial development processes in Inebolu starting from the modernization movements in the Ottoman State,

Buna mukabil ırkçılık Arendt’in totaliteryanizm analizinde önemli bir rol oynamaktadır. Nazi Almanya’sı ve Stalin Rusya’sının yayılmacı

Gerçekten de toplum ile siyasal iktidar arasındaki örgütler bütünü olarak sivil toplumun en temel işlevi siyasal iktidarın toplum tarafından etkin kontrolünü yani

Mehmed Emin Tokadi ile ilgili menakıpname içerisinde pek çok başlık bulunduğunu söyleyen KOÇAK, bunlardan bazılarının şunlar olduğunu söyledi:

Sekiz baş sığıra ve 2 baş koç'a ise brusellozis teşhisi konmuş, sığırla­ rın hepsine Balcı testi uygulanmış ve sonuçları pozitif olduğu

Uğursuz bir gecenin sonsuz karanlığını Birden kaplar ölümle doyan ifrit yığını Ayaklarında sezer, gezerken taze ruhlar Bıı ifrit kollarının sessiz

As seen in Figure 1, each output port of an operator instance defines a stream, which can then feed into input ports of other operator instances.. To address the full variety

Bu bağlamda merkezi değer sistemini oluşturan geleneksel çevrenin gerek iktidar pratiğinden gerekse de iktidarın anatomisinden hareketle merkezde yer aldığını