• Sonuç bulunamadı

1.2. MEDYA ÜZERĠNE

1.2.4. Basında SanayileĢme ve KartelleĢmeye Doğru

Kitle haberleĢmesini sağlayan araçların iĢleyiĢ mantığı temelde tek yönlüdür. Medya, sahibi kiĢilerin kontrolünde geniĢ bir kitleye doğru ifade ve düĢünce aktarımında bulunurken, bunlardan gelecek mesajlara -çoğunlukla– kapalıdır. Basında sanayileĢme, tek yönlü iletiĢimin etkide bulunduğu kapsamı geniĢletmiĢ ve kartelleĢme ile medya kaynaklarının belli kesimlerde toplanmasına yol açmıĢtır.

1850-1950 yılları arasında iletiĢimin, posta, telefon, telgraf, radyo ile dünyaya yayılması ve aynı zamanda yine bu araçlar sayesinde sürat kazanması hem enformasyon akıĢında hem de ekonomisinde büyük bir değiĢime yol açmıĢtır. Basının ölçülü fiyatlarla daha geniĢ kitlelere dağıtılması, modern temsili demokrasilerinin bir parçasını oluĢturur ve seçmen vatandaĢın hak ve ödevlerine, bilgi alma Ģeklindeki somut bir içeriğini kazandırmıĢtır. BaĢlarda, posta yoluyla hükümet yayınlarının dağıtımı gerçekleĢtirilirken, 1890‟larda Fransa‟da basına ayrıcalıklı dağıtım tarifeleri sağlamak konusunda tüm siyasal oluĢumlar arasında anlaĢma sağlanmıĢtır167.

Enformasyon akıĢının, posta dıĢında da kontrolünün, demokratik hükümetler için gittikçe artan bir önem arz etmesi sonucunda, bilgi toplanması ve yayılması süreci bizzat bu hükümetler tarafından desteklendiği görülmektedir ki bu durum günümüz medya kartellerine uzanan yolun baĢlangıcı sayılabilir. Öte yandan basılı yayınların üretim sürecindeki giderek artan mekanikleĢme, makinelere yönelik yatırım ve makineleri kârlı hale getirme sorunlarını ortaya çıkarmıĢtır. Gazeteyi makinelerle basmak için, önemli miktarlarda sermayeye sahip olmak gerekmiĢ ve

166 Henry Watterson & Marse Henry, An Autobiography, 2.cilt, New York, 1919, s.224‟ten aktaran Yasemin Giritli Ġnceoğlu, Uluslararası Medya, Medya EleĢtirileri, Der Yay., Ġstanbul, 2004, s.11

167

böylece süreli basın Fransa‟da en azından Ġkinci imparatorluk yıllarından itibaren en önemli yatırım araçlarından biri haline gelmiĢtir168.

Tek elde toplanmanın ivmesini arttıran unsurlar, sanayiye dayalı süreli basının gerektirdiği yatırımların yanı sıra, buradan elde edilen kâr maksimizasyonu ile kartel olmayan yayıncılar karĢısında sağlanan avantajlı satıĢ üstünlüğüdür. Bu yolla toplamda, 19. yüzyılın sonundan itibaren ABD‟de, sonra da Ġngiltere‟de Harmsworth, Beavebrooke ve Berry adındaki üç grup (Press Lords), iki dünya savaĢı arasındaki süreçte önemli yayınların neredeyse tümünü kontrol altına alır ki 1929 ekonomik buhranı da bu süreci desteklemiĢtir. Ekonomik daralmayla beraber, reklâmın maliyet paylaĢıcı etkisi zayıflamıĢtır, bu durum da fiyat artıĢına yol açmıĢtır. Sonuçta kapanmalar artmıĢ ve sadece en güçlülerin hayatta kaldığı bir medya örüntüsü ortaya çıkmıĢtır169.

Öte yandan Tocqueville‟in de Amerika‟da tespit etmiĢ olduğu, sermayedarın bu alandan uzak durmasına neden olan, gazetelerin merkezi olmama durumu ile çok sayıda dağınık halde olma özelliklerinin sonucu olarak “zenginlik kaynağı olamama durumu” ortadan kalktığı için, günümüzde özellikle televizyon kuruluĢları aracılığıyla genel olarak medya çok ciddi reklâm gelirleri elde etmektedirler. Günümüz medyasının 19. yüzyıl Amerikan medyası ile ortak yanı, sayıca çeĢitliliği ve reklâmlara ayrılan kısmın geniĢliğidir ki bu durum günümüz medyasını aslında ticari bir iĢletme haline dönüĢtürmüĢtür. Ticari iĢletmelerin, gündemi belirleme ve

yönlendirme işlevi ile kâr pastasındaki paylarını belirleyen gazete tirajları ve

izlenme/dinlenme oranlarıdır. Dolayısıyla daha çok satıĢ demek daha çok reklam geliri, daha güçlü kartel ve kamuoyu üzerinde daha çok güç anlamına gelmektedir. Böylece bir kartel grubu içinde yer alan farklı gazete ve televizyonlar da toplamda, pazarın daha büyük bir oranına hâkim olmaktadırlar. Öte yandan sayıca çeĢitlilik içerik olarak da çeĢitlilik anlamına gelmemektedir.

Yukarıda örneği verilen ve diğer medya tiranlarının da benzer süreçlerden geçtiği, tiraj olgusunun baĢrolü oynadığı bu süreci kitle medyası olarak adlandıran Bennett, 1930-1990 yılları arasındaki dönemin, günümüzde büyük oranda

168 Örneğin tekstil alanında aktif bir aileden gelen Jean Prouvost, 1924‟te Paris-Midi, 1930‟da Paris- Soir‟i, 1938‟de Match‟ı satın alır. Tek bir matbaada basılan bu yayınların hedef kitleleri ve dolayısıyla içerikleri de birbirinden ayrıdır. Barbier vd.ss.165 (Ġkinci Ġmparatorluk Dönemi: 1852-1870)

169

kiĢiselleĢmiĢ medya çağı tarafından saf dıĢı bırakıldığını ileri sürmektedir: “Yeni

çağda, insanlar sayısız kablolu kanal, bilgisayar araştırma servisleri ve özel yayınlar arasında tercihte bulunabiliyorlar (…) Aslında, en kötüsü insanların sosyal açıdan geleneksel kitle medyası ortamından çok daha yalıtılmış bir ortamda çeşitliliği çok daha sınırlı bilgi alıyor olmalarıdır.”170.

Tocqueville, o dönemde henüz medya kartellerinin var olabileceğinden habersiz ve basının tek sesliliği ile ilgili olarak Ģu yorumu yapmıĢtır: “Basında birçok

gazete ve dergi aynı davranışı benimserse, uzun vadede etkileri karşı konulmaz bir durum alır. Kamuoyu aynı yönden saldırıya uğrayınca da sonunda buna boyun eğmek zorunda kalır.”171. Günümüzde medyanın kartellerinin üretimleri, kamuoyunu kuĢatmakta ve onu, söylemlerine tabi hale getirmektedir.

Yine kartelleĢme sonucu çıkan haberleri, “(…) farklı ambalajda çıkan aynı

ürünler” olarak değerlendiren Bennett‟e göre, “(…) aynı ürünleri üretmek ve farklı etiketler altında farklı imajlarla satmak, pahalı başarısızlık riski taşıyan farklı ürünler üretmekten çok daha karlıdır (…) Haberlerdeki ayrıntı miktarı ve ele alınan konular açısından basın kuruluşları arasında farklılıklar vardır. Ancak farklı kanalların haber programları arasında belli kritik meseleler hakkında göze çarpan bir uzlaşma vardır.”172. Ġnsanların bu kadar çok haber kaynağından asıl olarak elde edebildikleri tek Ģey, dünyaya, ülkelerine ve kendi yörelerine dair birbirlerine oldukça benzer politik bakıĢlardır. Ancak bu bakıĢlar tüketicilerin hayat tarzlarına, öz imajlarına, çalıĢma programlarına, sosyal statülerine, eğitim seviyelerine ve hatta yaĢlarına uyacak Ģekilde ambalajlanmıĢlardır. Farklı medya kartellerinin ortaklığı, iktidarla olan çıkar iliĢkileri az önce aktarılan süreci pekiĢtiren diğer unsurlardır. Chomsky, Ģirket birleĢmeleri Ģeklindeki medya modelinin kapitalist demokrasinin doğal bir sonucu olarak görür. Dolayısıyla bu sistem, en üst biçimine en ileri kapitalist toplumlarda, medyadaki yoğunlaĢmanın ileri boyutlara vardığı Amerika‟dan baĢlayıp, kapitalizmin küreselleĢmesiyle medya kartelleri de küresel bir görünüm kazanmıĢtır173.

170W. Lance Bennett, Politik Ġllüzyon ve Medya, Çev. Seyfi Say, Nehir Yay., Ġstanbul:2000,.ss.46-47. 171

Tocqueville, s.83.

172 Bennet‟e göre bu uzlaĢmalar Ģunlardır: “Belli bir günde haber nedir? Baş öyküler nedir? Kimin sesi ve politik fikirleri duyurulmalı?” Alternatif bilgi kaynakları dıĢında, merkezi medyadaki politik gündemin

ve kamuoyunu Ģekillendiren konu ve perspektifleri yukarıdaki sorulara verilen yanıtlarında hemfikirdirler. Bennett, s.55.

Medyanın kartelleĢmesini sağlayan unsurlardan haber medyasında profesyonelleĢme ve aĢırı uzmanlaĢmanın sonuçlarından biri olarak muhabir tarafından üretilen haber materyalinin farklı mecralara farklı sunumlarla taĢınabilir hale gelmesi, üreticisinden bağımsızlaĢmasıdır. “Muhabir tarafından yayına hazır

hale getirilmiş, başlığı atılmış haberler, editöryal süreçte muhtelif süzgeçlerden geçirilmek suretiyle çekirdek üretimin öznesine yabancılaşmaktadır.”174

Haber medyasında profesyonelleĢme ve aĢırı uzmanlaĢmanın sonuçlarından biri olarak muhabir tarafından üretilen haber materyalinin farklı mecralara farklı sunumlarla taĢınabilir hale gelmesi, dolayısıyla üreticisinden bağımsızlaĢmasıdır: “Muhabir tarafından yayına hazır hale getirilmiş, başlığı atılmış haberler, editöryal

süreçte muhtelif süzgeçlerden geçirilmek suretiyle çekirdek üretimin öznesine yabancılaşmaktadır.”175. Kapitalizmin günümüzdeki görünümü, uzmanlaĢma yanında devlet yardımıyla kartelleri geliĢtirici yönde iĢlemektedir. Örneğin Amerika‟da 2003 yılında (dönemin DıĢiĢleri Bakanı Colin Powell‟in oğlu, Michael Powell‟in baĢkanlık ettiği, üç Cumhuriyetçi üyenin kabul, iki Demokrat üyenin de red oyu verdiği Federal ĠletiĢim Komisyonu [FCC] toplantısında) yapılan değiĢiklikle medya patronlarının yeni TV kanalları kurmalarına veya satın almalarına olanak tanınmıĢ, yürürlükte olan %35 oranında ulusal piyasa payı tavanı %45'e çıkarılmıĢtır176.

Kartellerin süreç içerisindeki dönüĢümünü görmek açısından Murdoch incelemesi gerekli bir önek olaydır. Günümüzdeki en büyük medya kartellerinden biri olan bu kartel, 1937 doğumlu Avustralyalı Rupert Murdoch‟a aittir. Babasının 1953‟te yönetimini devraldığı bir gazeteyi, bulvar formatına177 sokarak dağıtımını önemli

ölçüde arttırmıĢ, 1960lar‟da Ġngiltere‟deki News of the World ile Sun gazetelerini; 1980‟lerde altı tematik kanal yayını yapan Sky‟ı; Amerika‟da New York Times Post gazetesini, 20th Century Fox‟un stüdyolarını ve 2000 filmden oluĢan stoklarını almıĢtır. FoxTV ile bulvar gazetesi uygulamalarını (haber programları yerine, reality- show programlarının sistemli halde yayılması vb.) televizyona aktarmıĢtır. Sinema aktörü olan ABD eski BaĢkanı Ronald Reagan‟ın döneminde destekçisi olmuĢtur. Murdoch‟un, 1980‟lerde Ġngiltere‟de de Margaret Thatcher‟ı desteklediği, halen ĠĢçi Parti ve Tony Blair ile yakınlığı bilinmektedir. Yakın zamanda Almanya‟da,

174 Adaklı, ss. 304–305.

175 Adaklı, ss. 304–305.

176 “Medyada Tekelleme Ġzni”, Cumhuriyet, 4.6.2003, “BirleĢmelerin Önü Açıldı”, Hürriyet, 4.6.2003. 177 Bulvar formatındaki gazeteler, hareketli, renkli, büyük ve kalın baĢlıklara ve az yazıya dayanan fotoğraflı sayfa düzenine sahip gazetelerdir.

Bertelsmann ve VoxTV ile birleĢmiĢ, Güneydoğu Asya ülkelerine 50 kadar program yayınlayabileceği uydu kanalı satın almıĢtır. Türkiye‟de TGRT kanalını satın alarak FoxTV (Türkiye) adı altında yayına baĢlatmıĢtır. Son olarak Amerika‟nın en köklü gazetelerinden 1889 tarihli The Wall Street Journal‟ı çıkaran Dow Jones‟u da satın alarak, toplamda dünyanın üçte birine televizyon programları sağlayan ve her gün 60 milyon gazete nüshası satan, dünyanın 73. zengini bir medya tiranı haline dönüĢmüĢtür178. Halen Cumhuriyetçi Parti yanlısı yayınlar yapmaktadır.

Medya kartellerinden önemli bir örneğinin kısa geçmiĢi, sağ orijinli siyasal güçlerin medya kartelleri ile daha uyumlu olduklarını ve kartellerin de her zaman için daha çok güce, daha çok medya kanalına sahip olmak yolunda gerektiğinde destek veren siyasal iktidarlarla beraber hareket ettiklerini aktarmaktadır.

Basında kartelleĢmenin bir diğer boyutu da haber kaynağında yer almaktadır. Uluslararası arenada en önde gelen kuruluĢ AP yani Associated Press‟tir. Ġnceoğlu, Amerika‟da haber ajanslarının kuruluĢu 19. yüzyılın ortalarına rastladığını, Boston gazetelerinin 1846‟da kurulan AP‟ye katılmasından sonra, tek tek ve bölgesel halinde katılımlar sürdüğünü belirtmektedir179. Bölge temsilcilikleri haline dönüĢtürülen bu katılımlar, New York AP‟den, (ajans tarafından önemli ve öncelikli bulunan) haberleri yere düzeyde dağıtmaya baĢlamıĢlardır. 1960‟larda günlük gazetelerin haberlerini %40‟dan fazla bir bölümünün AP‟den sağlamıĢtır180. Günümüze gelindiğinde ise AP, dünya çapında 97 ülkedeki 243 bürosu ve 3000‟i gazeteci olmak üzere 4100 çalıĢanıyla, 121 farklı ülkede 1700 gazete ile 5000 radyo ve televizyona 4 ana dilde haber satmaktadır181. Bu haberler alıcılar tarafından diğer dillere çevrilmekte ve yayılmaktadır. Ajans, ABD çapında rakipsiz olup uluslararası alanda Ġngilizce yayın yapan Reuters ve Fransızca yayın yapan Fransız Haber Ajansı ile rekabet etmektedir. Ancak bu iki ajans da AP‟nin ulaĢmıĢ olduğu küreselleĢme ve yerelleĢme boyutundan uzaktır.

178 Forbes, "The World's Billionaires #73 Rupert Murdoch", 3.8.2007, EriĢim:

http://www.forbes.com/lists/2007/10/07billionaires_Rupert-Murdoch_639W.html (17.1.2008). Murdoch aynı zamanda Forbes‟in 2009 yılı Dünyanın En Güçlüleri listesinde 7. sırada yer almaktadır. Forbes, “The World‟s Most Powerful People”,11.11.2009, http://www.forbes.com/2009/11/11/worlds-most- powerful-leadership-power-09-people_land.html, (17.12.2009)

l179 Ġnceoğlu, s.81. AP‟yi, 1846‟da New York Sun‟un sahibi Moses Yale Beach (1800-1868) kurmuĢtur. 180

Singletary, Michael W. "Newspaper Use of Supplemental Services: 1960-73." Journalism Quarterly 52, 1975, s. 750‟den aktaran Ġnceoğlu, s.82

181 Associated Press, “About Us”,

Medya kartellerinin varlığı ve bunların iktidarla olan iliĢkileri, demokrasinin seçimle iliĢkisi bağlamında özellikle seçim öncesi dönemde önem kazanmaktadır. Örneğin Fransa‟da 2007 devlet baĢkanı seçimlerinde, Hachette gibi saygın bir ansiklopedi sahibine ait Journal du Dimanche, Sarkozy‟nin eĢinin oy kullanmayacağı haberine yer vermemiĢtir. Bu haberle ilgili olarak editörün azarlandığı ve seçim öncesinde Sarkozy ile ilgili her türlü olumlu sayılabilecek malzemeden de haber yapıldığı belirtilmektedir. Sarkozy‟nin “arkadaĢlarının” self-sansürünü Le Monde yazarı Schiffrin, medyanın yeni tür kontrolü olarak tanımlamaktadır182.

Medya kartellerinin oluĢumuna diğer adaylardan da bir itiraz gelmediği, eleĢtiri seslerinin yükselmediği olgusu baĢka dikkat çeken noktadır. Bunun arkasında ise kendilerinin iktidara gelmeleri durumunda medya kartellerinin kontrolünün daha kolay olabileceği inancı olsa gerekir. Medyanın iktidarla olan karĢılıklı çıkar iliĢkisi, iktidarın, medyanın kendi kendine sansür uygulatmasını sağlamaktadır. Medyanın, iktidarın mutlak kontrol aracı haline dönüĢmesini engellemek üzere, geliĢmiĢ ülkelerde farklı yasal uygulamalar görülmektedir.

Öte yandan 2009 yılı içinde sürdürülen Gazetecilik Dünyaları AraĢtırma projesinin183 verilerine göre, araĢtırmanın sürdürüldüğü 18 ülke içinde ilk beĢ ülkeden biri olarak Türkiye‟deki gazeteciler, “medya sahipliğinin”, günlük iĢleri üzerinde doğrudan etkili olduğu yolunda güçlü bir inanç geliĢtirdikleri görülmektedir. AraĢtırmaya göre gazeteciler, “editörlerin” ve “yönetimin” de gazetecilerin günlük iĢleri üzerinde benzer oranlarda etkisi olduğunu düĢündükleri anlaĢılmaktadır184. Dolayısıyla medya karteli olma durumuyla beraber, bu kartelin seçtiği yönetim ve editöryal bakıĢ açısı da gazetecilerin haberciliğini doğrudan etkilediği inancı bulunmaktadır. Bu araĢtırma sonuçları medya sahipliğinin, medyanın ne söylediği üzerinde doğrudan belirleyici etkisi olduğunu göstermektedir.

182 André Schiffrin, “Funds for a wider range of voices, France‟s new model of media control”, La Monde Diplomatique, 14.10.2007, EriĢim: http://mondediplo.com/2007/10/14france, (29.10.2007). 183 Söz konusu araĢtırmanın tabloları, EK-4‟te orijinal araĢtırmada yer aldığı Ģekilde verilmiĢtir. “ Worlds of Journalisms Project”, Institute of Mass Communication and Media Research University of Zurich, 2009, Kasım. EriĢim: http://.worldsofjournalisms.org, (16.11.2009).

184 Aynı araĢtırmaya göre, editöryal çerçevenin en çok etkilediğini düĢünen gazeteciler, ilk sırada Amerika‟dan, ikinci sırada Çin‟den çıkmaktadırlar. Bu durum, editöryal çerçevenin demokratik ve anti- demokratik ülkeler arasında, gazetecilik açısından pratikte demokrasilerde basın özgürlüğü açısından fark bırakmadığına bir örnek teĢkil etmektedir.