• Sonuç bulunamadı

1.2. MEDYA ÜZERĠNE

1.2.2. Fransız Devrimi Sonrası Fransa‟da Basın

Medya dönüĢümünü hızlandıran Fransız Devrimi incelendiğinde, bizzat devrimin kendisini etkileyen devrimsel düĢünceyi yayan dönemin medyası (kitaplar, baskı ve okuma evleri, broĢürler, gazeteler ve ansiklopediler vb.) oluĢu paradoksal bir sürece iĢaret eder. Basın, Fransız Devriminin “(…) sadece aynası değil, aynı

zamanda merkezi bir aktörüdür.”144.

Öncelikle, “Aydınlanma”nın hedef kitlesi seçkinlerken, Fransız Devriminin getirdiği değiĢen koĢullarla birlikte hedef artık geniĢ halk kitleleridir. Bu durum, gazetelerin içeriğinde ve sosyal hayattaki kullanımında değiĢiklikler gerektirmiĢtir. Bu değiĢim, “(…) dile, „birinci tekil şansın‟ sık kullanımı, daha saldırgan bir tarz olarak

ya da çocuksu anlatımlı resimler şeklinde yansır. Son kertede de yayınların amacı „işlevsel açıdan‟ artık entelektüel sohbetlere bilgi iletmek değil, aynı zamanda „taraf olunan partiyle ilgili‟ yorumları da aktarmak eklenir.” 145 1789‟dan itibaren toplu okumalar gündeme gelmiĢtir ve böylece vekillerin mektuplaĢmalarının bazı kent ana meydanlarında, kafelerde toplu okunmasıyla baĢlayan sürece bir süre sonra gazeteler de dâhil edilmiĢtir146. Gazetelerin sadece entelektüel ve okuryazar kesime değil, daha geniĢ kitlelere ulaĢmasını sağlanmıĢtır.

açmıĢtır. Örneğin 1703‟te, Robinson Crusoe‟nun yazarı Daniel Defoe, pilori ile teĢhir cezasını çekerken halkın alkıĢlarla yücelttiğine tanık olunmuĢtur. Ġngiliz halkının, yakılmak üzere toplanan gazeteleri kurtararak parlamentonun bir daha böyle bir karar almasını da engellemiĢtir. Jeanneney, ss.43, 44. 143 Jeanneney, s.44. 144 Jeanneney, s.62. 145 Barbier vd., s.58.

146 Devrimin önemli siyasetçisi, gazeteci Camille Desmoulins (1760-1794), Palais-Royal‟in bahçesinde gerçekleĢtirdiği bu türden bu konuĢmaları ile halkı devrime yüreklendiren kiĢilerden biri olmuĢtur. Ancak aynı türden konuĢmaları, kendisinin ve eĢinin hayatına mal olmuĢtur. Jeaneney, ss.71,72.

28 Ağustos 1789'da, Fransız Devriminden sonra, Etats-generaux147 tarafından kabul ve beyan olunan, Fransa Ġnsan ve YurttaĢ Hakları Bildirisi (La

Déclaration des droits de l'Homme et du citoyen)148, Madde 11‟de; “Düşüncelerin ve

inançların özgür iletimi insanın en değerli haklarındandır. Bu nedenle bu özgürlüğün yasada belirlenen kötüye kullanılması hallerine denk durumlar hariç, her yurttaş özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir.” denmektedir.

Devrimin ilk yıllarından itibaren basılı üretimin en hafif yayınların, tek parça kâğıtların, karikatürlerin, ince kitapların ve gazetelerin artıĢıyla katlanarak arttığı ve kökten bir yeniden yönelim yaĢadığı, buna karĢın birkaç yıl içerisinde kitap üretiminin büyük oranda düĢtüğü görülmektedir. Süreli yayınların ve bu vesilelerle çıkan ürünlerin tirajları ise artarak 80 bini bulmuĢtur. Süreli yayınların bazıları söylev ve raporlara ayrılmıĢtır, bazıları ise partizanları örgütlemeye yönelik yayınlardır.

Yukarıdaki geliĢmeler doğrultusunda, Fransız Ulusal Meclisi tarafından çıkarılmıĢ olan ilk Fransız Anayasası, 1791 tarihini taĢır ve Anayasa tarafından garantilenen temel haklar içerisinde, “(…) herkesin düşüncelerini, herhangi bir

sansüre ya da baskı öncesi soruşturmaya maruz kalmaksızın konuşma, yazma, basma ve yayınlama ve dileği şekilde ibadet etme özgürlüğü(…)”149 yer almaktadır.

Ġfade özgürlüğünün, “Yargının Gücü” baĢlığı altında tekrar güvence altına alındığı görülür:

Hiç kimse, kanunlara kasten itaatsizlik göstermedikçe, kurumsal otoriteleri kötülemedikçe ve onların eylemlerine direnmedikçe ya da kanun tarafından suç ya da kabahat olarak tanımlanan eylemlerde bulunmadıkça, bastırdığı ya da yayındıklarındaki yazıları nedeniyle neyle ilgili olursa olsunlar sorgulanamaz ya da dava edilemez. (…) Kurumsal otoritelerin sansür hakkı izin verilmiştir ancak kamu görevlilerinin

147

Etats–Generaux: (BirleĢmiĢ Devletler) 1301 yılında Fransız Kralı IV.Philip tarafından, Papa VIII.Boniface‟e karĢı, krallığın tüm bölgelerinden toplanmıĢ din adamları, soylular ve halkın oluĢturduğu (üç devletin temsilcilerinden oluĢan) Fransız Ulusal Meclisinin adıdır. Encyclopædia Britannica, Academic Edition, ”Etats–Generaux”, EriĢim: http://search.eb.com/eb/article-9033071 (12.05.2007). Yasa, iki turlu seçime dayalı yasama organı oluĢturmuĢ, oy hakkını vergiyle sınırlandırmıĢtır. Yürütmeyi Krala, yargıyı mahkemelere vererek Monstesquieu‟nun kuvvetler ayrılığı ilkesini yaĢama geçirmiĢlerdir. 148 Orijinal metin için bkz: “Déclaration des Droits de l'homme et du citoyen du 26 août 1789” Fransız Anayasa Komisyonu, EriĢim:http://www.conseil-constitutionnel.fr/textes/d1789.htm,(12.05.2007), Metnin Ġngilizcesi için bkz: http://www.conseil-constitutionnel.fr/langues/anglais/cst2.pdf (12.05.2007) 149 1791 Fransız Anayasası, “The Constitution of 1791, 3 September 1791,” EriĢim: http://sourcebook.fsc.edu/history/constitutionof1791.html,(12.05.2007). Bu anayasa doğrultusunda 1 Ekim 1971-20 Eylül 1792 tarihleri arasında Konvansiyonun yerini almasına kadar varlığını sürdürecek birinci “Assemblée Législative” oluĢturulmuĢtur. Encyclopædia Britannica, Academic Edition, “Assemblée Législative”, EriĢim: http://search.eb.com/eb/article-9047642, (12.05.2007)

dürüstlüğüne ve onların görevlerinde performanslarının amaçlarındaki dürüstlüğe karşı kasti yazılar, bunların sansür eylemlerine konu olabilir.(...)

Böylece devrim öncesi dönemde Kral tarafından çıkarılan sansür eylemleri, hukuksal bir zeminde sınırlandırılmıĢtır. Bu düzenleme, bir yandan basın üzerindeki kontrolün siyasal sistem üzerindeki etkisinin ne kadar önemli olduğunun ayrımına varıldığına iĢaret ederken, diğer yandan da Fransız Devrimi‟nin siyasal ve düĢünce sistemini demokratikleĢtirme ve Kral‟dan bağımsızlaĢtırma ruhunu yansıtmaktadır.

Konvansiyondaki Girondenlerin sayısal üstünlüğüne rağmen Jakobenler150 tarafından çıkarılmıĢ olan 1793 tarihli Fransız Anayasası da basına özgürlük tanır: “Hakların Garantililiği Üzerine” baĢlığı altında ele alınan haklardan biri “sınırlandırılmamış basın özgürlüğü”dür. Madde 7: “Basın yoluyla ya da diğer

yollarla düşünce ve fikirleri açıklama hakkı, barış içinde toplanma hakkı, ibadet özgürlüğü yasaklanamaz.”151

. Bu kanunun en önemli özelliklerinden biri de seçme ve seçilme hakkının kullanımı için vergi barajını kaldırmıĢ olmasıdır.

1795‟te plebisitle kabul edilen yeni Anayasa, bir yandan Direktuar dönemi152 baĢlatırken, diğer yandan da basınla ilgili olarak Ģu düzenlemeyi getirmiĢtir. Madde 355: “Basın özgürlüğünde ne ayrıcalık ne kontrol ne lonca ne de sınırlama

vardır.(…) Bu türdeki her türlü yasaklayıcı kanun, koşullar gerektirdiği zaman, temelde geçicidir ve resmi olarak yenilenmediği sürece ancak bir yıl etkisi vardır.”153. Barbier bu düzenlemelerin olumlu etkilerini Ģöyle yorumlamaktadır: “1795-1799 arası

Direktuar dönemde devrim, hem çok sayıda insanın yazı yoluyla doğrudan ya da

150

Jakobenler (Montanyarlar): Fransız Devrimi sonrasında önde gelen üyeleri Robespierre, Marat ve Mirbeau olan Fransız radikal partisidir. Ġktidarları boyunca birçok demokratik düzenlemelere yer vermiĢ olmalarına karĢın 300-400 bin kiĢinin giyotine gittiği bir “terör dönemi” yaĢatmıĢlardır. Tanilli, Jakobenlerin devrimci demokratik bir diktatörlük olduğunu belirtir. “Sert bir merkezileşmeyle tabanda – en güçlü biçimiyle- halk girişimini birbirine bağlıyordu.(…) Fransa‟daki bütün komünlerde, kent seksiyonlarında seçilmiş olan on iki üyeli devrimci komiteler, kitlelerin devlet oluşumuna katılımının en geniş biçimi oldu.(…)”. Ayrıntılı bilgi için bkz: Server Tanilli, Dünyayı DeğiĢtiren 10 Yıl, 4.b.,

Ġstanbul:Alkım Yay.2007, s.97. Rakipleri Girondenler ise karĢı-devrimci tutumları olan ve taĢra burjuvazisinin, tacir, sanayi ve toprak burjuvazisinin çıkarlarını temsil ediyorlardı. Jakobenler, orta ve küçük burjuvaziyi, köylüleri ve kentlerin yoksul halkını temsil ediyordu. Tanilli, s.87. Jakobenlerin iktidarı, Thermidorian Reaction Ġle son bulmuĢtur. Encyclopædia Britannica, Academic Edition, “Jacobeans”, EriĢim:: http://search.eb.com/eb/article-9072074 (15.05.2007)

151 La Constitution Du 24 Juin 1793, Fransız Anayasa Komisyonu, EriĢim:

http://www.conseil- constitutionnel.fr/textes/constitution/c1793.htm (15.05.2007)

152 Direktuar Dönem: Ekim 1795-Kasım 1799 arasında görev yapmıĢ yönetimdir. Direktuar yönetimi kuran 1795 Anayasası, 7 milyon seçmenden yaklaĢık 1 milyonu katılıp onayladığı, 40 bin kiĢinin hayır dediği bir plebisit ile kabul edilmiĢtir. Digithèque De Matériaux Juridiques Et Politiques, “Référendum sur la constitution de l'an III” (1795) EriĢim: http://mjp.univ-perp.fr/france/ref1795.htm, (16.05.2007). 153 “Constitution de 1795 Directoire 1ere République, III (22 Août 1795)”, EriĢim:

http://www.roi- president.com/bio/bio-fait-constitution+de+1795+directoire+1ere+republique+.html, (18.05.2007)

dolaylı olarak kültürleşme dünyasına girişine hem de geniş ölçekli okuma modelinin süratli yayılımına tanık olur.”154.

Basılı yayın, önceden zor bulunan, pahalı, okunan ve devamlı yeniden okunan niteliğini de bu süreçte kaybederek, içeriği de doğrudan ve süratli tüketime yönlendiren yaygın basılı yayının haline dönüĢmüĢtür. “19. yüzyılın ilk on yılı

itibarıyla basılı yayın üçe katlanmıştır. Yayın kontrolü 1810 reformlarından sonra tekrar geri döner ve yayın politikaları her ne kadar yüksek satış fiyatı/sınırlı tiraj doğrultusunda gerçekleşse de basılı üretimin aşamalı ama oldukça sınırlı büyümesi yönündeki eğilimi durduramamıştır.”155

Basılı yayın, bir kitle siyasallaĢması sürecinin temel dayanağı haline gelir ve pazardaki bu açılım en azından Fransa‟da sanayi kitapların ortaya çıkıĢına öncelik etmiĢtir. Nitekim 19. yüzyıl ortalarında Charpentier öncülüğünde maliyet fiyatının

altında ancak sürümden kazanım mantığı çerçevesinde bir anlayıĢ geliĢir bu ki aynı

zamanda bilgi akıĢının kitleselleĢmesi yolunda bir dönüm noktasıdır.

Ne var ki Napoleon Bonaparte tarafından, Direktuar yönetimine son verilmesi ve Fransız Ġhtilalinin sonunun getirilmesiyle çıkarılan 1799 Anayasası‟nda156, oy verme dıĢında kalan, basın özgürlüğü dâhil herhangi bir hakkın devlet güvencesi altına alınmadığı görülür. Ayrıca Ģu sözlerin kendisine ait olduğu rivayet olunmaktadır: “Dizginleri basına bırakırsam, iktidarda üç aydan fazla

kalamam.”157. Bu anlayıĢ, Napolyon‟un imparatorluğu süresince kendini, basının dizginlenmesi Ģeklinde göstermiĢtir. Bu dönemdeki Ġlk özgürlük dalgası 1814-15 yıllarında gelmiĢtir.

“Gazete, halkın ağzı, hükümetin kulağı olmalı” anlayıĢıyla çıkarılan Le

Mercure rhénan‟ın hemen kapatıldığı görülür158

. Almanya‟da otoriter eğilimlerin

154

Barbier vd., ss.102-127 155

Barbier vd., ss.17-45.

156 “Constitution of December 13, 1799 (23 Frimaire, Year VIII)” EriĢim:

http://www.napoleon-series.org/research/government/legislation/c_constitution8.html (18.05.2007) 157 Jeanneney, s.85. 1805‟de sansürcüler gazetelere kadrolu olarak yerleĢtirilirken, izin belgeleri yeniden gündeme gelmiĢtir. Bu arada Napolyon‟un Ģu emirleri de tarih sayfalarında yerini alır: “Gazeteleri biraz baskı altında tutun.Débats ve Publiciste‟in redaktörlerine, eğer yararlı olmadıklarını

fark edersem onları da diğerleriyle birlikte tasfiye edeceğim ve sadece bir tek gazeteye izin vereceğim günlerin uzak olmadığını anlatın.(…) Devrim zamanı bitti ve artık Fransa‟da tek bir parti var. Gazetelerin çıkarlarımıza aykırı düşecek herhangi bir şey söylemelerine ya da yapmalarına asla katlanamam.” Jeanneney‟in de belirttiği gibi, “bundan daha açık olunamazdı.”. Jeanneney, s.86. 158

yayıldığı ve Napolyon‟dan esinlenerek yeni katı yasaların çıkarıldığına tanık olunmaktadır. Örneğin 1832‟de Ren-ötesi basın tarihinin kara metni olarak kalan, uygulamada her türlü siyasal yayını yasaklayan altı madde onaylanmıĢtır. 1840- 45‟ten itibaren ise tekrar bir özgürlük dönemi yayılmıĢtı159.

Süreli basın, 18. yüzyılın sonundan itibaren ve 19. yüzyılda giderek artan bir Ģekilde basılı kitle iletiĢim araçlarının değiĢiminde itici öğe iĢlevini görmüĢtür. Ġngiltere‟de süreli yayınların yıllık dağıtımının 1780‟li yıllarda 9,5 milyondan 1830‟larda 30 milyon civarına geldiği görülmektedir. Almanya gibi kıta iktidarları da biraz gecikmeyle de olsa bunu takip etmiĢtir. Ancak basılı yayının asıl kitleselleĢmesi 1836‟da Girardin tarafından uygulamaya koyulan yeni bir mantığa dayalı olarak gerçekleĢmiĢtir. Girardin, kurduğu derginin yıllık abonmanlığından elde edeceği gelirin, masrafları karĢılamaktan uzak olmasıyla dergiye ilan almayı kararlaĢtırır. Ġlanın bedelinin de abonman sayısı ile doğru orantılı olarak artmasıyla tiraj/maliyet iliĢkisi, medyanın kitleselleĢmesi sürecinde bir baĢka boyutuyla eklemlenmiĢtir160.

1.2.3. 19. Yüzyılda Amerikan Basını

Tocqueville‟in, 19. yüzyılın baĢlarında yaptığı gözlemlerine göre Amerika‟da, “(…) Fransa‟da olduğu gibi yayınevlerine ruhsat verilmez, yayımcılardan teminat

istemezler. Ayrıca İngiltere ve Fransa‟da olduğu gibi pul vergisi de yoktur. Sonuç olarak, küçük bir okuyucu kitlesinin masrafını karşılamaya gücü yettiği için gazete çıkarmaktan daha kolay iş yoktur. Bu durumda Birleşik Devletler‟de inanılmayacak kadar yayın ve dergi vardır.”161. Bu geliĢmeler o dönemde, basın gücünün organize olamadan yayılmasına ve toplum üzerindeki etkisinin azalmasına yol açmıĢtır.

Amerika‟da, o dönemde basın gücünün etkisinin azalmasının bir diğer nedeni, gazetenin mali politik anlayıĢının, gazete içeriğine nasıl yansıdığı ile ilgilidir. Amerikan gazetelerinin kitlesel satıĢı, finansmanını reklâm yoluyla gerçekleĢtirmeyi mümkün kılabilmiĢtir. Oysa “Fransa‟da ticari reklâmlara ayrılan yer çok kısıtlıdır,

haberler fazla çeşitli değildir, gazetenin önemli bir bölümü günün politik yorumlarına ayrılmıştır. Amerika‟da ise gazetenin dörtte üçü reklâmlara ayrılmıştır, geri kalanı da

159 Jeanneney, s.88. 160 Barbier vd., ss.72,73. 161 Tocqueville, s.82

politik haberler ve küçük makalelerle doldurulmuştur.”162. Böylece dönemin Amerikan gazete tüketicisi de aslında Fransız çağdaĢlarından farklı olarak siyasal tartıĢmalardan çok, reklâm tüketicisi durumundadır.

Amerika 19. yüzyıla girerken, tamamen basılı kültür egemendir ve Kongre‟nin posta ücretlerini indirmesi sayesinde de basılı ürünler kolaylıkla temin edilir hale gelmiĢtir. Bununla birlikte “(…) Amerika‟da gazetelerin bu kadar çok

çoğalması, basının özgürlüğü ve ülkenin siyasal özgürlüğü değil, yönetim gücünün bölünmesi neden olmuştur.(…) Yerel yönetimler arttıkça, kanunun bu kuvvetleri kullanmaya davet ettikleri kimselerin sayısı da artmaktadır, bu da gazetelerin sayısının artışını getirmektedir.”163.

Tocqueville‟in gözlemlerine göre Amerikan gazeteleri, “(…) hükümeti farklı

yöntemlerle över ya da yererler. Ama ne var ki sağlam barajları yıkabilecek güçte olan o büyük fikrin akımlarını kıramazlar.”164

. Tocqueville‟in bu ifadeleri, günümüz Amerikan medyasından çok uzak bir tablo çizmektedir. Örneğin Tocqueville “kartelleĢme olgusu”ndan habersiz olarak Ģu yorumu yapacaktır: “(…) gazetelerin

kolaylıkla kurulabilmeleri sayılarının artmasına neden olur ama aralarındaki yarış, fazla kâr etmelerini engellediğinden önemli kişiler bu işi üstlenmez.”165

.

O dönemde gazete çıkarmanın merkezileĢememesinin yanında ucuz oluĢuyla beraber, içeriğinin çoğunlukla reklâmdan oluĢması, her yerel yönetim biriminde kendi çıkarları doğrultusunda çok sayıda gazete çıkarmasına olanak vermiĢtir. Bu durum, gazetelerin, çok farklı sesleri aynı anda duyan kamuoyu üzerindeki siyasal etkinliklerini azaltmıĢ, gazetelerin elde ettikleri kâr paylarını düĢürmüĢtür ve böylece sermayenin gazete sektörüne yatırım yapmasını engellemiĢ, günümüz anlamındaki gazete holdinglerinin ortaya çıkmasını geçici bir süre için de olsa ertelemiĢtir. Ġç savaĢ sonrasında gazeteler, sayfalarında daha çok

162

Tocqueville, s.81

163 Tocqueville, s.176. Buna karĢın Tocqueville, Fransa‟da ve Ġngiltere‟de gazete sayısını arttırmak için basın vergilerinin kaldırılmasını ise yetersiz bir giriĢim olarak görür. “Tiraj, gazeteler ucuz olduğundan

değil haberleşmek isteyen insan sayısının artmasıyla sağlanır. İnsanlar arası eşitlik arttıkça ve insanlar birey olarak güçsüzleştikçe çoğunluğun benimsediği bir fikri savunmak zorlaşır.” Bu ise idarenin

merkeziyetçiliği ile ters orantılıdır. Amerika‟daki küçük yerel yönetimlerin yukarıya doğru örgütlenmesinden oluĢan yapısı, merkezi iktidarın yönetim iĢlevini kolaylaĢtırmaktadır. AĢağıdan yukarı doğru bir çoğunluğa karĢı azınlık elemesi gerçekleĢir. Gazetelerdeki nicelik olarak az fakat kısmen de olsa farklı bakıĢ açılarından birbirlerinin önünü kesen çok sayıda gazetenin varlığı bu süreçte etkilidir. Fransız basınında ise sınırlı sayıdaki gazeteler ateĢli münakaĢalara ev sahipliği yapmaktadır.

164

Tocqueville, s.82 165

reklama yer vermeye baĢladılar. Ancak giderek merkezileĢen Federal Devletin sürekli artan sansürü yüzünden, gazeteler, haberlerden oluĢan bir ilan tahtası görünümüne bürünmüĢlerdir166.