• Sonuç bulunamadı

1.3. MEDYA ve DEMOKRASĠ ÜZERĠNE GENEL DEĞERLENDĠRME

2.1.6. Kamuoyu Yoklamalarının Etkisi

Kamuoyu yoklamaları, kamuyu oluĢturan bireylerin belli bir konuyla ilgili anket, mülakat gibi teknikler aracılığıyla görüĢlerinin alınarak, istatistik teknikleri yardımıyla matematiksel ifadelere dönüĢtürülmesi sürecidir. Kamuoyu yoklamaları

sonuçlarının medya aracılığıyla kitlelere ulaĢtırılmasının, bizzat kamuoyunun kendisini değiĢtirdiği iddiası, bu yoklamalara manipülasyon gücü kazandırmaktadır. Kamuoyu yoklamaları, kitlelerin fikrini matematiksel ifadelerle medya aracılığıyla yaymakta ve farklı düĢünceleri tek tipleĢtirmektedir. Bu süreçte Bando-vagonu olgusu ayrı bir öneme sahiptir. “Bando-vagonu”246 un, çoğu kiĢinin düĢündüğünün doğru ya da geçerli olduğunu ileri sürülmesi Ģeklinde gerçekleĢen bir yanıltmaca olan olduğu yukarıdaki bölümde değinilmiĢtir.

“Bando-vagonu” kavramı, sirkte bando taĢıyan bir karavanın gösteri amaçlı siyasal kampanyalarda boy göstermesi suretiyle siyasal hayata ve teoriye giriĢ yapmıĢtır. Daha sonra, insanların kazanan ya da güçlü olduğu için baĢarılı olan partiyle iliĢki kurmak istediklerinde bu durum, o kiĢi ya da partinin “Bando-vagonuna” katılmak istemeleri Ģeklinde sembolize edilmiĢtir. Bando-vagonu etkisi çoğunluğun fikri ya da kazanma ihtimali olan kiĢi/parti hakkındaki bilginin, aslında aynı Ģekilde düĢünmeyen insanlar tarafından kabul edilmesi olarak tanımlanmaktadır247.

Bando-vagonu etkisinin siyasal hayattaki pratiği, bireylerin siyasal

parti/adaylarla ilgili genel kanıya, kamuoyuna ait fikrinin doğruluğuna (kamuoyu o Ģekilde düĢündüğü için) inanması ve aynı doğrultuda oy vermesi Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. ĠĢte bu noktada kamuoyu yoklamaları önem kazanmaktadır. “Eğer

bireyler kazanmasını bekledikleri bir aday için, kaybetmelerini bekledikleri bir adaydan daha çok oy vermeye daha meyilli iseler „Bando-vagonu‟ etkisinden, tersi durumda da “Mazlum etkisinden” (Underdog effect)248 bahsedilmektedir.”249

Bando-

vagonu etkisi, manipülasyon güden kamuoyu anketlerinin amacı iken, Mazlum etkisi

beklenmeyen sonucu olarak değerlendirilmelidir. “Ne kadar çok kamuoyu yoklaması

246 Diğer bir yanıltmaca tipi olan “Snob Appeal, “Birey ve Medya” baĢlığı altına ele alınmıĢtır. Lander University, “Introduction to Logic”, EriĢim: http://philosophy.lander.edu/logic/popular.html, (10.07.2007) 247 Ayrıca bkz: Catherine Marsh, “Back On The Bandwagon: The Effect Of Opinion Polls On Public Opinion”, British Journal Of Political Science, Vol. 15, No. 1. (Jan., 1985), ss 51-74.

248 Underdog kelimesi Ġngilizce‟de, mazlum, haksızlığa uğrayan, bir müsabakada kaybedeceği düĢünülen kimse/grup anlamına gelmektedir. “Mazlum” tarafını destekleme, bireyler kaybetmesini bekledikleri bir aday için, kazanmasını bekledikleri bir adaydan daha çok oy vermeye daha meyilli olmaları durumudur. Ayrıca bkz. Stephen J. Ceci & Edward L. Kain; “Jumping on the Bandwagon With the Underdog: The Impact of Attitude Polls on Polling Behavior “, The Public Opinion Quarterly, Vol.46, No.2 (Summer, 1982), ss.228-242.

249 Herbert A. Simon, “Bandwagon and Underdog Effects and the Possibility of Election Predictions”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 18, No. 3. (Autumn, 1954), ds.245-246, Bando-vagonu ve Mazlum etkileri için ayrıca bakınız: Richard Henshel & William Johnston, “The Emerge Of Bandwagon Effects: A Theory”, The Sociological Quarterly, Volume 28, No:4, 1987.

olursa, etkinin de o kadar güçlü olması beklenir.”250 Bugün Amerikan seçim gerçeğine bakıldığında, çok sayıda parti olmasına rağmen asıl yarıĢ iki parti arasında gerçekleĢmektedir ki bunun geliĢiminde yaklaĢık bir asırdır bilimsel temellere dayanarak gerçekleĢtirilen kamuoyu yoklamalarının etkisi olduğu düĢünülmektedir. “Daha çok Bando-vagonu etkisi oldukça, kamuoyu yoklamalarının

kazanan-kaybeden dengesi daha çok doğruya yaklaşmaktadır. Belli bir süreçte, kamuoyu yoklama organizasyonunun doğruluğu arttıkça, bir sonraki seçim için prestiji ve güvenilirliği artmaktadır. Güvenilirlik arttıkça da bir sonraki daha büyük Bando-vagonu etkisi ortaya çıkmaktadır.”251 Henshel‟in burada tespit ettiği durum kartopu etkisine benzetilebilir. Öyle ki, giderek büyüyen etkiyle beraber kamuoyu yoklaması sonucunda zayıf gösterilen diğer bütün görüĢler, güçlü görünen görüĢler arasında eriyip yok olmaktadır. Bu durum bir sonraki kamuoyu yoklaması ve seçim sonucunda daha da etkili bir Ģekilde gerçekleĢmektedir. “Bando-vagonu etkisinin, bir seçmenin, bir partizanın kazanma ihtimali olan bir adayı desteklemesinden farklı olduğunu da belirtmek gerekmektedir. Bando-vagonu etkisi, “(…) sadece ve basitçe,

bir adayın/partinin kazanma potansiyelinden dolayı oy kazanmasıdır.”252 Doğal olarak bu durum kararsız ve merkez seçmenleri253 üzerinde daha etkilidir. Buna karĢın teorinin geçerliliği için milyonlarca kiĢiler üzerinde uygulama yapılması gerektiğini vurgularken, daha yakın tarihli çalıĢmalar “Bando-vagonu” ve “Mazlum” etkilerinin ölçülebilir olduğunu göstermiĢtir254.

Kamuoyu yoklamalarının etkisinin temelinde insanların baĢkaları gibi davranmaya da ya da baĢkalarının kendileri gibi davrandığını görmeye ihtiyacı yer almaktadır. Böyle olduğunda da seslerini daha güçlü çıkarmaktadırlar. Bu tespit, “Suskunluk Sarmalı” kuramıyla uyum içerisindedir. Kamuoyu yoklamaları da bireylerin kendilerini çoğunlukta görmeleri durumunda seslerini yükseltmeleri

250 Daniel Katz & Hadley Cantril, “Public Opinion Polls”, Sociometry, Vol. 1, No. 1/2. (Jul. - Oct., 1937), ss.155-156 Ayrıca Pierce, kamu hayatında 50 yılı aĢkın bir deneyimin sonucu olarak, en güçlü argümanın “kazanacağıma eminim” olduğunu belirtmektedir. “Onu yenemezsin” düĢüncesi, daha çok oy, daha çok destek kazandırmaktadır. Nitekim Pierce‟e göre seçmenlerin beĢte biri kazanana oy vermeye çalıĢmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Walter M. Pierce; “Climbing On The Bandwagon”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 4, No. 2. (Jun., 1940), ss.241-245.

251

Henshel & Johnston ss.493-511 252

Bernard C Hennessy, Public Opinion, Wadsworth Publishing Co, California:1965, s 141.

253 Duverger “merkez partileri” ile ilgili olarak “sağ” ve “sol” ideolojilerden içerik olarak farklı bir merkez düĢüncesinin, bir merkez eğiliminin, bir merkez doktrinin mevcut olmadığını, bunun sağ ve sol ideolojilerin zayıflatılmıĢ, ılımlılaĢtırılmıĢ bir Ģekilden ibaret olduğunu” belirtmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz: Maurice Duverger, Siyasal Partiler, Çev.E. Özbudun, 4.b., Bilgi Yay. Ġstanbul:1993, s.305

254 Simon, & Fleitas. Mazlum ve Bando-vagonu etkileri ve siyasal partiler sistemi arasındaki iliĢki için bkz: McAllister, Ian & D.T Studlar, “Bandwagon, Underdog, Or Projection? Opinion Polls And Electoral Choice In Britain, 1979-1987”, The Journal Of Politics, Vol. 53, No. 3. (Aug., 1991), ss.720-741.

konusunda bireyleri cesaretlendirmektedir255. Kamuoyu yoklamalarının aracılığıyla, kamuoyunun tamamen farklı oranlarda sunumu ile bireylerin kendilerini, aslında azınlıkken çoğunlukta; çoğunluktayken de azınlıkta algılamaları böylece mümkün olabilmektedir. “KarĢılıklı cehalet”256 olarak adlandırılan bu durumda bireyler, karĢı görüĢte bir direncin yokluğundan ya da ifade edilmemiĢ olmasından dolayı yanlıĢ bir sosyal dünyada hareket etmektedirler257. Sınırlı ve özel bir alandan elde edilmiĢ olmasına karĢın, çoğunluğun fikri olarak sunulan fikir, kamuoyunun mutlak bir Ģekilde uzlaĢtığı fikir Ģekilde bir görünüm kazanabilmektedir.

Kamuoyu araĢtırmalarıyla ilgili bir baĢka sorun da “(…) aslında araştırmaların

sadece bir konuyla ilgili ne düşündüğünü sorması ancak o konuyla ilgili bir şey bilip bilmediğini netleştirmemesidir.”258 ve Sartori, sorunun esas kısmının bu olduğunu

belirtir. Diğer bir deyiĢle, denekler o konuda fikri olmasa da o anlık uydurma ya da “olması gerekene en yakın” yanıtlar verebilmektedir. Oysa kamuoyu, daha önce de ifade edildiği üzere kitle içerisindeki dağınık halde olup belirli konularla ilgili fikri bulunan, farklı zamanlardaki aynı ya da farklı bireylerin durumunu ifade etmektedir.

1970‟lerde Gallup‟tan kamuoyu yoklamalarını satın alıp haber yapmaya baĢlayan medya, bu izleyen yıllarda kendi kamuoyu araĢtırmalarını yapıp haber üretme yoluna gittiği görülmektedir259. Yoklamalarının etkinliğinin, medya tarafından kamunun bilgisine sunulması durumunda söz konusu olabildiği gerçeği yanında medyanın haber ihtiyacını karĢılayacak bir kaynak olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu bağlamda karĢılıklı bir varoluĢ bağımlılığından söz edilebilir.

Ancak 1980‟ler baĢında seçim dıĢı dönemde siyasetin ilginçleĢtirilmesi, değerli bir haber malzemesi haline getirilmesi noktasında kamuoyu yoklamaları için daha da önemli bir iĢlev bulunmuĢtur; siyasetin kamuoyu yoklamaları aracılığıyla, seçim dıĢı dönemde de konuĢulabilir hale getirilmesi. Bu noktada kamuoyu

255 Allport bu durumu, sosyal psikolojideki temel Ģu iki prensibe dayandırmaktadır; “uymacı tutum”- (attitude conformity) ve “sosyal kolaylık” (social facilitation). Allport, Floyd H. “Polls And The Science Of Public Opinion”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 4, No. 2. Jun., 1940, s. 250.

256 “KarĢılıklı Cahillik”: (Pluristic Ignorance) Terim, ilk kez Ogburn ve Goldenweiser tarafından 1927‟de daha sonra da Krech ve Crutchfield tarafından 1948‟de kullanılmıĢ olup toplumdaki bir konu ile ilgili olarak bireylerin kamuoyunun fikrinin dağılımıyla ilgili olarak bir tahmin yürüttüklerinde, bu tahminin yanlıĢ olduğu durumlar anlamına gelmektedir. Ayrıca bkz: Richard S. Crutchfield & David Krech Theory and Problems of Social Psychology, McGraw-Hill, New York:1948.

257 James M. Fields & Howard Schuman, “Public Beliefs About the Beliefs of the Public”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 40, No. 4. (Winter, 1976-1977), ss. 427-448.

258 Sartori, Görmenin… s.60.

259 Nicholas von Hoffman, “Public Opinion Polls: Newspapers Making Their Own News?”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 44, No. 4, Polls and the News Media: A Symposium. (Winter, 1980), s.572.

yoklamaları bir tür sahte-olay (pseudoevent)260 olup bu yoklamaları sipariĢ verenler, oluĢturanlar bile bu gerçeği unutup, onun aslında kamuoyunun gerçek sesi olduğuna inanmaktadırlar. Hoffman‟a göre kamuoyu yoklamalarının bu yeni iĢlevi, sadece korkunç bir eğlence yolu değil aynı zamanda haber Ģirketlerine her günü, seçim günü yapma gücünü verecek tehlikeli bir durumdur261.

Medya-editör-kamuoyu yoklamaları üçgeninde ele alındığında konunun önemi daha çok ortaya çıkmaktadır; “Medya ve kamuoyu yoklamaları etkileşimin

odak noktası editördür. Editörün, kamuoyu yoklamasının bütçesinin ne olacağı, sonuçların ne kadarının yayınlanacağı ve konunun ne olacağı üzerine çok kesin bir rolü vardır.”262

. Medyada yayınlanan kamuoyu yoklamalarının sonuçları, örneğin siyasal adaylar için, çoğunlukla araçsal bir anlam taĢımakla birlikte, bunların temel amaçları asıl çıkarların kamuoyu tarafından yansıtılan yanlarını “haber” olarak sunmaktır. Editöryal açıdan bazen kamuoyu yoklaması sonucu “çıkarları” yansıtmaz ve bu durumda medya tarafından haber değeri taĢımazlar.

Kamuoyu yoklamalarının etkileri konusunda farklı görüĢler vardır. Miljan‟ın yaptığı araĢtırmaya göre kamuoyu yoklamalarının sunulmasının, kamunun öğrenme sürecinde önemli bir faktör olmasına rağmen, onun medya raporları ya da en azından kamuoyu yoklamaları tarafından kolayca yönlendirilebileceği korkusunun gereksiz olduğunu vurgulamaktadır. “Bireyin oyu üzerinde tamamen etkili olmasa

bile, toplumdaki daha önce partilerinin kazanmasını ümit etmeyen referans gruplarının görüşlerini katılaştırmasına ve kendilerine cesaret vermesine yardım eder.”263 Jeanneney, kamuoyu yoklamalarını “Prokrustes‟in Yatağı”264 ile

260 Pseudoevents (Pseudo Events): (Sözde-olaylar): Ġlk kez 1962‟de Daniel J. Boorstin tarafından, “The Image: A guide to Pseudo-events in America” adlı kitabında kullanılmıĢ bir deyimdir. Bir “pseudoevent”, halkın dikkatini medya yoluyla bir yöne çekip toplamaktan baĢka gerçek hayatta herhangi bir fonksiyonu olmayan olaydır. Buna yol açan durumsa insanoğlunun beklentilerinin karĢılanamaz boyutta yükseltilmesi ve bunun basın yoluyla -basın için yeniden üretimler yaparak- bir Ģekilde karĢılanmaya çalıĢılmasıdır. Ralph H. Gabriel, “Review of Daniel J. Boorstin, The Image: Or What Happened to the American Dream”, The American Historical Review, Vol.68, No.4. (Jul., 1963), ss.1076-1078.

261

Hoffman, s.573

262 Irving Crespi, “Polls as Journalism”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 44, No. 4, Polls and the News Media: A Symposium. (Winter, 1980), ss. 462-476.

263 Kanada federal seçimleri sırasında yerel düzeyde gerçekleĢtirdiği araĢtırmada Miljan, bir adayla ilgili olarak bu tür bir kamuoyu algı değiĢimi etkisi tespit etmiĢtir. Ancak araĢtırma sonucunda, insanların medya tarafından kolaylıkla istedikleri yöne yöneltilebileceği korkusunun en azından kamuoyu yoklamaları açısından geçerli olmadığını bulmuĢtur. Miljan‟a göre halk kamuoyundaki küçük değiĢikliklerle kendi çıkarlarını kimin temsil edebileceğine dair inancı arasında ayrım yapabilmektedir. Lydia Miljan, “Reporting of Public Opinion Polls: Results of Local Polling published in the Windsor Star”, Paper prepared for the ACPSA Conference, June 2-5, 2005, London Ontario.

264 Procrustes:(Damastes) Haydut ve iĢkenceci, demirden bir yatağı olan Yunan Mitolojisi karakteridir Gelen geçene, yatağının boyutuna göre iĢkence ederdi. Eğer kiĢi çok uzunsa, ayaklarından keserek

karĢılaĢtıracak kadar ileri gitmektedir: Kamuoyu araĢtırmaları, “(…) duyguların ve

beklentilerin karmaşıklığını basitleştirirler ve onları zorla önceden belirlenen kafeslere yerleştirirler.(…) Bu olgunun en rahatsızlık verici olduğu durum, bir seçimin hemen öncesinde yapılan anketlerdir.”265. Bir diğer görüĢe göre de kamuoyu yoklamaları, seçim yarıĢının çok yakın değil ancak biraz yakın olduğu durumlarda önemli bir etkisi bulunabilir, çünkü ancak böyle bir durumdayken etki ulaĢabilir durumdadır, diğer türlü ise bireye kamuoyu yoklamaları belirsiz ya da karıĢık gelebilir. Adayların birbirinden çok uzak olduğu durumlarda ise kamuoyu yoklamaları ancak kararsız birkaç kiĢi üzerinde etkili olabilecektir266

.

Kamuoyu yoklamalarının hepsi doğru olarak gerçekleĢtirilmiĢ, görüĢülmüĢ olmadığı belirtilmesine rağmen halkın, bir sadakatle onları gözden geçirmekte ve anket formunda yer alan sorulara çoğunluk tarafından verilen karara inandığı ileri süren araĢtırmalar bulunmaktadır267. AraĢtırmalar aynı sorunun farklı düzenlenmesi, hedef kitlenin yanıtlarını %20 oranında değiĢtirebildiğini göstermektedir268. Siyasetçilerin, seçim öncesi kamuoyu yoklamalarını kullanarak karĢı tarafı “kaybeden” kendisini “kazanan” ilan edip, seçmenleri yönlendirmeye çalıĢmakta olduğunu belirtilse de Gallup bu teorinin geçerliliğinden kuĢkuludur. Ona göre “(…)

kamuoyu yoklamalarının seçim öncesi tahminlerde bir tekeli yoktur. Gazete yorumcularınca, parti lider ve adaylarınca zaten tahminler yapılmaktadır. Ayrıca seçmen her türlü bilgiye ulaşabilir.” 269. Dolayısıyla kendisi de bir kamuoyu araĢtırma Ģirketi sahibi olan Gallup, 1940‟ların Amerikasının kararsız seçmeni için bu etkinin geçerli olmadığına, en azından geçerli olduğu yolunda yeterli bir kanıta ulaĢılmadığına inanmaktadır.

kısaltır, eğer kısaysa yatağın öçlüsüne göre uzatırdı. Her Ģekilde kiĢiler ölürdü. Procrustes, Thesus tarafından yakalanıp kendi yöntemiyle öldürüldü. Encyclopædia Britannica Academic Edition, “Procrustes.", EriĢim: http://www.britannica.com/eb/article-9061475/Procrustes (20.03.2007)

265

Jeanneney, ss.9-10.

266 Andrew Skalaban. “Do the Polls Affect Elections? Some 1980 Evidence”, Political Behavior, Vol. 10, No. 2,1988, ss.148-149.

267 Bernays‟ın makalesini kaleme aldığı zamanlarda Amerika‟da halkın yüzde 51‟inin kamuoyu anketlerine inandığı ortaya çıkmıĢtır. Edward L. Bernays, “Attitude Polls-Servants or Masters?” The Public Opinion Quarterly, Vol. 9, No. 3. (Autumn, 1945), ss.264-268. Bir baĢka araĢtırmaya göre de Benzer sonuçlara ulaĢmıĢ baĢka bir çalıĢma için bakınız: Eric Goldman,” Poll on the Polls," The Public Opinion Quarterly, 8, 1944, ss.461-467.

268 Sartori,Görmenin…, s.58.

269 George Gallup & Saul Forbes Rae, “Is There a Bandwagon Effect?”, The Public Opinion Quarterly, Vol. 4, No. 2. (Jun., 1940), s. 244. 1965‟te, modern kamuoyu yoklamalarının 30. yıldönümü sebebiyle hazırladığı konuĢmasında da geçmiĢ çalıĢmalarda Bando-vagonu etkisini ölçecek yeterli kanıt bulunamadığını ancak teoriyi tamamen ortadan kaldırmak için de yeterli kanıtı olmadığını belirtmiĢtir. George Gallup, “Polls and the Political Process-Past, Present, and Future” The Public Opinion Quarterly, Vol. 29, No. 4. (Winter, 1965-1966), ss. 544-549.

Eğer seçmenler gerçekten de kampanyalar boyunca yayınlanan kamuoyu yoklamalarına göre oy veriyorlarsa, bu durumda kamuoyu yoklamalarının sonucunu kontrol altında tutan siyasal ve medya elitlerine büyük bir güç verdiğini de kabul etmek gerekir. West‟in bu yönde kaygıları bulunmaktadır: “Özellikle

referandumlarda, kamuoyu yoklamaları seçmen tercihleri üzerinde etkili olabilir ve siyasal ve medya elitleri bir yöne doğru büyük bir güç uygulayabilirler.” 270

.

Dahası seçmenlere direkt kamuoyu yoklamalarından etkilenip etkilenmedikleri sorulduğunda da çoğu seçmenin etkilenmediği belirtmesi, bu durumu daha tehlikeli kılmaktadır.

Sonuç olarak bireysel oy verme davranıĢı, medya söylemlerinden özel olarak da seçim tahminlerinden oldukça etkilenmektedir. Bu etkinin çoğunlukla kazanan taraf lehine olduğu da varsayılmaktadır271

. Ancak yukarıda da değinildiği üzere aksi önermeler de mevcuttur. Dolayısıyla kamuoyu yoklamalarının tüm bireylerin oy verme davranıĢı üzerinde doğrudan amaçlanan yönde manipülatif bir etkisi olduğu Ģeklinde genel geçer bir önerme kurmak mümkün görünmemektedir. Yine de bu konu araĢtırmalar doğrultusunda medya ve seçim dönemlerini kapsayan çalıĢmalarda süreci tamamlayıcı bir inceleme alanı olarak görünmektedir.