• Sonuç bulunamadı

Sosyal Gelişme ve İktisadî Kalkınma

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

4.2. İktisat Sosyolojisine İlişkin Görüşleri

4.2.2. Sosyal Gelişme ve İktisadî Kalkınma

Sosyal gelişme, insanı, toplumu ve kültürü her yönüyle ele alan bir kavramdır.

Sosyal gelişme, bir toplumun madde ve mana hedeflerini dengeleyen ideal kültüre yönelmesidir. İdeal kültüre ulaşmanın bireysel şartı ise, bireylerin zihniyetinde, maddî-ekonomik başarının, manevî yükseliş için ancak bir basamak olması gerektiği idrakinin yer etmiş olmasıdır. Kurtkan’a göre, sosyal gelişme, ekonomik büyümenin sağlam temelini oluşturur. Çünkü bireyleri, içinde yaşadıkları topluma, diğer insanlara ve kendilerine yabancılaştırmaktan kurtarır. Sosyal gelişmeye dayanmayan ekonomik büyüme hızı ne kadar büyük olsa da, o hızı sağlayan toplum, günün birinde mutlaka tarih sahnesinden silinip gitmeye mahkûmdur.35

Kurtkan’a göre, sosyal gelişme aşamalarını, iktisadî gelişme, iktisadî büyüme ve sosyal gelişme şeklinde sıralamıştır. Bu aşamalar içerisinde, sosyal gelişmeyi kronolojik

33 KURTKAN BİLGİSEVEN, Kadının Ülke Ekonomisindeki Yeri, s. 18-19.

34 KURTKAN, Âmiran; Sosyoloji, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1980, s. 149-150.

35 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; "Eğitimle İlgili Millî Hedeflerimiz ve Eğitim Stratejimiz", Kubbealtı Akademi Mecmuası (iç.), Yıl: 17, Sayı: 3, Temmuz 1988, s. 39-40.

142

olarak ilk sırada kabul etmiştir. Fakat unsur zenginliği bakımından, sosyal gelişmeyi üçüncü aşama olarak ele almıştır. Ona göre, unsur zenginliği en az olan ilk aşama olarak iktisadî gelişme aşaması, tamamen ekonomik nitelikte olup, nüfus başına millî gelirin büyümesini ve tasarruflar yoluyla kapital formasyonun da artmasını ifade eder. Unsur zenginliği bakımından ikinci aşama olarak iktisadî büyümeyi işaret etmiştir. Bu aşamayı, “nüfus başına isabet eden reel hâsıla’dan başka, cemiyetin teknolojik, iktisadî ve demografik vasıflarında da, reel hâsıla artışı ile atbaşı giden süratli ve destekleyici bir yükselişi” şeklinde açıklamıştır. Kurtkan, sadece refah artışıyla ilgili olmayan bazı manevî kültür unsurlarının da dikkate alınması gerektiğinin altını çizerek, üçüncü aşama olarak sosyal gelişmeyi belirtmiştir.36

Kurtkan’a göre, iktisadî büyüme, “nüfus başına isabet eden reel hâsılada, cemiyetin teknolojik, ekonomik ve demografik vasıflarındaki değişmelerle birlikte vuku bulan devamlı ve süratli bir yükseliş” anlamına gelir. Safî millî hâsılanın devamlı olarak artmasını sağlayacak şekilde teknolojide ortaya çıkacak değişiklikler daha az masrafla daha kaliteli ve daha çok mal elde etmemizi sağlayacak olan yeni ve mükemmel tekniklerdir. Ekonomik özelliklerde meydana gelen değişiklikler, tasarruf ve yatırım miktarında ekonomik büyümeyi destekleyecek artışlar, iktisadî zararları telafi edecek sigortacılık gibi faaliyetler ve kar artışını sağlayacak işbirliği teşebbüslerinin sayısındaki ve faaliyetlerindeki artış olarak izah edilebilir. Ekonomik büyümeyi desteklemek ve devamlı kılmak üzere demografik şartlarda meydana gelmesi icap eden değişiklikler ise, çalışabilir nüfusun kaliteli hale gelmesi, millî nüfusun ekonomik zihniyetinde karlılık gayesine yönelik bir rasyonelleşme eğiliminin mevcut olması gibi şartlardır.37

Kurtkan’a göre, sosyal gelişmeye ulaşabilmek için, toplumdaki bütün neden-sonuç ilişkilerinden hareketle bir takım prensiplerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu prensiplerin ilki, millî gelirin artmasıdır. Buna göre, üretim faktörleri arasında en uygun bileşimi sağlayan bir ekonomik işleyiş bütünleşmesi sağlanmalıdır.

İkinci prensip, artan millî gelirin adil bölüştürülmesidir. Yani, artan refah ile artan bir sosyal adalet durumu arasında işleyiş bütünleşmesinin gerçekleşmesidir. Üçüncü prensip ise, bu işleyişlerin devamlı olabilmesi için bireylerin, maddeyi mana

36 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; "Sağlıklı Sanayileşmenin Sosyal Temelleri", Sosyoloji Konferansları Dergisi (iç.), Sayı: 24, 1993, s. 2-3.

37 KURTKAN BİLGİSEVEN, “Eğitimle İlgili Millî Hedeflerimiz ve Eğitim Stratejimiz”, s. 39.

143

hedeflerine, bireysel tatminleri de bir noktadan sonra topluma ait hedeflere ulaştırabilmenin bir aracı olarak algılayabilmeleridir. Böylece, birey ile toplum ve aynı zamanda madde ile mana hedefleri arasında bir işleyiş bütünleşmesi gerçekleştirilecektir.38

Kurtkan’a göre, Türkiye’de tarım sektöründe yüksek bir nüfus yoğunluğu vardır.

İktisaden az gelişmiş, millî üretimi ve millî geliri bakımından daha çok tarıma dayanan, buna mukabil tarımsal faaliyet sahasında işsizliğin hüküm sürdüğü memleketlerin ise sadece tarım sektörünün geliştirilmesi suretiyle devamlı bir iktisadî gelişmeye mazhar olamayacakları malumdur. Söz konusu ülkelerde millî gelirin büyük bir kısmı tarım sektörüne aittir. Bundan dolayı, bireysel-tarımsal gelirlerde meydana gelecek en ufak bir artış millî gelirde büyük bir yükselmeye neden olur. Bu itibarla millî gelirin süratle yükseltilmesi ve bu şekilde tasarruf meyli ve haddi arttırılarak sanayileşme için gereken yatırım fonlarının tedariki isteniyorsa, yani sanayileşme nihai gaye olarak görülüyorsa, bu takdirde dahi başlangıçta tarıma önem verme zorunluluğu vardır. Ancak tarım sektörüne yapılacak her yatırımın ardından bazı ekonomik problemleri sürükleyip getireceği de inkâr edilemez. Bir defa bu sektördeki gelişme devamlı olamaz. Çünkü daha ileri tekniklere geçilmek ve böylece tarımdan elde edilen emeğin üretkenliğini yükseltilmek şeklinde üretimin arttırılması ancak belirli bir noktaya kadar mümkündür.

Tarımsal üretimin arttırılmasında karşımıza çıkan teknik sorun (azalan randımanlar) dikkate alınmasa bile, sırf tarıma bağlı kalmanın uluslararası ticaret sahasında millî ekonomiye yükleyeceği sanayi memleketler ekonomisine bağımlılık zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Tarımda daha ileri tekniklerin uygulanması halinde sadece ham madde üretimi olarak dahi bir iktisadî gelişmenin başarılması hususunda, sadece tarımsal sektörü geliştirmekle, dış ticaret konusundaki sorunlar giderilemeyecektir. Kurtkan’a göre, iktisadî gelişme, iktisaden geri kalmış, tarımsal nüfus yoğunluğu yüksek memleketlerde, tarımın tek başına geliştirilmesi suretiyle mümkün olabilir. Bu takdirde ise, sanayileşmenin zaruri bir neticesi olan şehirleşme hadisesinden doğacak iktisadî ve toplumsal sonuçlar üzerinde önemle durmak gerekmektedir.39 Kurtkan, her ne kadar tarım ile uğraşan köylünün, şehre göç sonucu köyünü terk etse bile geri döneceğini göz

38 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; "İlm-i Ledün Açısından Kavmiyet ve Ferdiyet", Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi (iç.), Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Sayı: 3, 1996, s. 88-89.

39 KURTKAN, Âmiran; “Türkiye'de Şehirleşme Temayülleri ve İktisadi Sebep ve Neticeleri”, İş ve Düşünce Dergisi (iç.), Cilt: 25, Sayı: 214-215, Haziran-Temmuz 1959, s. 7-8.

144

önünde bulundurarak, şehirleşme ve sanayileşme konularındaki gelişmelerin, tarımla uğraşan köylü üreticiyi etkileyeceğini düşünmektedir.