• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

3.5. Sosyal Tabakalaşma

88

mahiyetine göre şehirleri tiplere ayıran Max Weber’in görüşlerini esas alarak şehirleri tüketici şehir, üretici şehir ve ticaret şehri olarak üçe ayırmıştır.39

Tarihte teknolojik ilerleme, ulaşım tekniğinin gelişmesiyle ve ulaştırma, haberleşme imkânlarının artmasıyla merkezi devletlerin kurulmasına da imkân vermiştir. Kurtkan’a göre, mahalli felaketlerle yok olma tehlikesinden kurtulan ve merkezi otoritenin yardımları ile uzun ömür kazanan şehirler sadece ticaret ve sanayi merkezleri olarak değil, aynı zamanda kültürel ilerlemenin de merkezleri olarak parlamışlardır. İş bölümüne ve kültürel gelişmeye imkân veren şehir hayatında bilimin, sanayinin ve ticaretin gelişmesi ise, şehirlerin saçaklar halinde yayılmasını gerektirmiştir. Kurtkan, 20. yüzyılda meydana gelen bu gelişmeyi, şehir bloklarının oluşumuna sebep olarak yorumlamıştır. Kurtkan, çevrelerindeki bölgelerin merkezi olarak gelişen ve nüfusu en az elli bin olan şehirleri, merkezi şehir olarak adlandırmıştır.

Bu merkezi şehirlerin sahalarını gittikçe genişletmeleri ile bu şehirleşmiş sahaların birleşmesinden meydana gelen büyük alana şehir blokları adını vermiştir.40

Kısacası, Kurtkan’a göre, sosyoloji, sosyal yapıyı inceleyen bir bilimdir.

Sosyologlar ise, toplumu, sosyal yapı özellikleri bağlamında inceler. Kurtkan’a göre, sosyal yapı, fizikî ve kültürel yapı olarak ikiye ayrılmıştır. Kurtkan, sosyal yapı konusunda akla gelen fizikî unsurları, yerleşme tarzları, nüfus miktarı, sosyal ilişkiler ağı ve değer yargıları şeklinde açıklamıştır. Bu unsurları kapsayan bütün kültür unsurlarının sosyal yapıyı oluşturduğunu öne sürmüştür. Kurtkan, sosyal yapıyı oluşturan fizikî unsurların başında gelen yerleşim tiplerini köy öncesi dönem, köy, şehir ve şehir blokları şeklinde sıralamıştır. Bir diğer unsur olan nüfusu, sadece bir miktar olarak kabul etmemiştir. Kurtkan, nüfusu, sosyal yapı içerisinde sosyal ilişkileri ortaya çıkaran bireyler anlamında yorumlamıştır.

89

kavramını da içine aldığını ileri sürmüştür. Çünkü alt ve üst tabakalar arasındaki mesafenin, coğrafî ve fizikî bir mesafe olmayıp, tam anlamıyla sosyal bir anlam taşıdığını ifade etmiştir. Örnek vererek durumu açıklamaya çalışan Kurtkan’a göre, birbirine benzer anlamda çok yakın bulunan iki kişi, mesela bir mağaza sahibi ile yanında çalıştırdığı tezgâhtar, aslında sosyal anlamda aralarında büyük mesafe bulunan iki kişidir. Buna bağlı olarak, birbirinden çok uzak iki şehirde yaşayan iki kişinin, mesela iki tüccarın, sosyal mesafe bakımından birbirleri ile yan yanadır. Kurtkan, sosyal mesafeyi, belirli bir sosyal sınıfa mensup olan herhangi bir bireyin diğer sınıflarla ve o sınıflara mensup bulunan gruplar ve bireylerle olan hiyerarşik ilişkilerini, bir nüfus içerisindeki sınıfların birbirleriyle olan ilişkilerini ve belirli nüfusların aralarındaki sosyal farklılık ilişkilerini gösteren bir kavram olarak açıklamıştır.41

Kurtkan’a göre, sosyal tabakalar, sosyal anlamda üst üste, yani alt ve üst anlayışına imkân verecek tarzda bir topluluğun nüfusu içinde yer almış bulunan sosyal sınıfların meydana getirdiği farklılaşma durumudur. Sosyal sınıf ise, bireylerin, belirli kriterlere göre, dâhil oldukları sosyal kategorilerdir.42 Her birey toplumda birçok statü işgal edebileceği için, bireyin aynı anda işgal ettiği statülerin toplamı, onun toplumdaki yerini meydana getirmektedir. Aşağı yukarı aynı sosyal statüyü işgal eden bireyler, diğerlerine göre seviye farkı arz eden bir yatay tabaka içinde yer alırlar. Kurtkan, toplumu meydana getiren bireylerin, farklı tabakalar teşkil etmelerini sosyal tabakalaşma olarak tanımlamıştır.43

Kurtkan’a göre, bir toplumun sosyal sınıfları itibariyle tabakalaşması, nüfusunun dikey istikamette tabakalaşmasıdır. Toplum bir piramitle gösterildiğinde üst, orta ve alt tabakaları teşkil eden sınıfları birbirinden ayıran sınırların yatay çizgiler halinde olması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra, nüfusu en alttan en üste kadar bölmelere ayırmak suretiyle nüfusun aşağıdan yukarıya doğru bir bölünüşü ortaya çıkacaktır.

Sosyal sınıfın, aynı sosyal hayat tarzını paylaşan bireylerin meydana getirdiği bir sosyal kategori veya grup olduğunu kabul etmiştir.44 Kurtkan, hangi memleket olursa olsun, nüfusun sosyal tabakalaşmasından bahsedilirken, tabakalaşma piramidi ifadesi

41 A.g.e., s. 149-150.

42 A.g.e., s. 150.

43 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; Köy Sosyolojisi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1988, s. 201.

44 KURTKAN, Genel Sosyoloji, s. 152.

90

kullanılması gerektiğinin altını çizmiştir. Tabakalaşma piramidi ifadesinin tabakalaşmayı belirtmek üzere kullanılmasının sebebini, nüfusun fakir tabakasının tıpkı bir piramidin tabanı gibi kalabalık, orta tabakanın daha tenha ve üst tabakanın ise piramidin tepe kısmı ile temsil edilecek kadar az olması şeklinde ortaya koymuştur.45

Kurtkan’a göre, bütün topluluklarda, orta tabakanın varlığı görülmektedir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise, orta tabaka zayıf olabileceğini ve genellikle zayıf olduğunu, fakat yine de var olduğunu ileri sürmüştür. Az gelişmiş ülkelerin tabakalaşma piramidini, tabanı geniş, orta kısmını dar bir sürahi şeklinde tasavvur etmiştir. Piramit kelimesinin kullanılmasını, bu kelimenin sosyal piramit ibaresi halinde kullanılmasına alışılmış olmanın sonucu olarak görmüştür. Nitekim gelişmiş ülkelerin sahip olduğu sosyal piramidin, piramit olmaktan çıktığını, alt ve üst kısmının bir topacın sivri ucuna benzediğini, ortasının ise şişkin bir şekil aldığını belirtmiştir. Çünkü bu ülkelerde çok zengin ve çok fakir bireylerin nispeti azdır ve nüfusun hemen hemen tamamına yakın bir kısmı orta derecede gelir sahibidir. Fakat tabakalaşmayı ifade ederken yine de gelişmiş ülkelerin sosyal piramidi olarak isimlendirilmiştir.46

Bir memleketin sosyal piramidi alt, orta ve üst olmak üzere üç tabakayı oluşturmakla beraber, her tabaka kendi içinde bir takım sosyal sınıflardan meydana gelmektedir. Kurtkan, bir sosyal sınıfı, bir meslek kategorisi olarak kabul etmemiştir.

Hatta aynı mesleğe sahip insanların içerisinde, farklı sosyal sınıflara girenler olduğunu ilave etmiştir. Örneğin, bir hastabakıcı ile uzman doktorun tıp mesleğini seçmiş kişiler olmalarına rağmen sosyal sınıflarının farklı olduğunu öne sürmüştür.47 Kurtkan, sosyal sınıf nedir? sorusunu dile getirmiş ve sosyal tabakalaşma konusunda sınıf kavramını izah etmiştir.

Kurtkan’a göre, toplum, sosyal bakımdan çeşitli kriterlere göre sınıflara ayrılmaktadır. Örnek olarak, ilkel toplumlarda insanların yaş grupları itibariyle sınıflara ayrıldığını dile getirmiştir. Modern toplumlarda ise, dindarların, sosyalistlerin, milliyetçilerin, belirli fikirleri benimsemiş sınıfları veya kategorileri oluşturduklarını ileri sürmüştür. Kurtkan, bu şekilde ifadelendirilen grupların, sosyolojik olarak birer sınıf oluşturmadıklarını, aynı faaliyet dalına üye bulunan kimselerin de sosyolojik

45 KURTKAN, Sosyoloji, s. 64.

46 A.g.e., s. 64-65.

47 A.g.e., s. 65.

91

olarak sınıf oluşturmadıklarını iddia etmiştir. Çünkü aynı meslek kategorisi içinde üst ve alt mevkileri işgal eden kimselerin bulunduğunu, mesleki bakımdan veya faaliyet sahalarına göre tespit edilen bir bölünmenin, nüfusun yatay tabakalaşmasını göstereceğini kabul etmiştir.48

Kurtkan, toplumsal sınıfı, aşağı yukarı aynı iktisadî güce sahip olan, yaşam tarzları birbirine uygun, kültür ve terbiyeleri aynı ve ekonomik çıkarları ortak olan ve bütün bu hususlarda aynı durumda olmanın bilincine sahip bulunan bireylerin oluşturduğu topluluk şeklinde tanımlamıştır. Bu tanımdan hareketle, toplumsal sınıfın özelliklerini, ekonomik güç, yaşam tarzı, kültür ve terbiye, ekonomik çıkar ve sınıf bilinci olmak üzere beş kritere göre tespit etmek mümkündür.49 Aynı geliri elde eden, aynı yaşam tarzına sahip, aşağı yukarı aynı eğitim ve terbiyeyi almış ve bütün bu hususlarda birbirlerine yakın olmanın bilincine sahip bulunan kimseler sosyal sınıfı meydana getirirler. Kurtkan, toplumsal sınıfı tayin eden kriterleri; gelir, yaşam tarzı, eğitim-terbiye ve sınıf bilinci kriterleri olarak kabul etmiştir. Ona göre, bunlardan sınıf bilinci kriteri, sosyal sınıfa üye olan bireyin düşünce ve anlama yeteneği durumu ile ilgili sübjektif kriterdir. Diğerleri ise, sosyal sınıfın dışarıdan, başka bireyler tarafından gözlemlenmesi mümkün olan objektif kriterlerdir.50

Kurtkan, sınıf konusunda Fındıkoğlu’nun görüşlerini önemsemiştir.

Fındıkoğlu’na göre, ekonomik güç, hayat tarzı, eğitim seviyesi ve ekonomik çıkarlar gibi ölçüler bakımından yaklaşık aynı durumda olanların oluşturduğu topluluğa sosyal sınıf denmektedir. Üst, orta ve alt tabakaların her biri içerisinde çeşitli sosyal sınıfların yer aldığını belirten Fındıkoğlu, örneğin, tarım sektöründeki sosyal sınıflardan büyük arazi sahiplerinin üst tabakada, orta derecedeki büyük arazi sahiplerinin orta tabakada ve cüce arazi sahipleri ile topraksızların da alt tabakada yer aldıklarını söylemiştir.51

Kurtkan’a göre, bir ülkede mevcut toplumsal sınıfların sınırlarını net bir şekilde tayin edebilmenin bütün güçlüğü, sınıfın, birden fazla kritere göre ortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır. Eğer zengin yukarı sınıflara üye kimselerin yaşam tarzları

48 KURTKAN, Genel Sosyoloji, s. 151-152.

49 KURTKAN, Âmiran; "Türkiye'de İçtimai Sınıflar", Sosyoloji Konferansları Dergisi (iç.) Sayı: 1, 1960, s. 63.

50 KURTKAN, Sosyoloji, s. 65-66.

51 KAZMAZOĞLU, H. Bayram; Türk Sosyoloji Tarihi Üzerine Araştırmalar: Öncüleri ve Temelleri Çerçevesinde Yaklaşımlar, Birey Yayıcılık, İstanbul, 1999, s. 144.

92

bakımından sadece manevî zevklere değer veren, yüksek kültür ve terbiye almış kimseler oldukları, iktisadî ideolojileri itibariyle de mevcut ekonomik düzenin rekabet yeteneği üstün unsurlar lehine kendiliğinden gelişimine eğilimli bulundukları; vasat gelir sahibi orta sınıf üyelerinin hem maddî, hem de manevî zevklere eşit ölçüde güven veren, orta derecede kültür ve terbiye almış, iktisadî ideolojileri ne koyu müdahaleci ve ne de tam liberal olmayan unsurlar olduğu ve nihayet fakir alt tabakaya dâhil bireylerin ise mutlak surette basit maddî zevklere düşkün, kültür ve terbiyeleri eksik, mevcut düzenin radikal bir şekilde değiştirilmesine taraftar bireyler oldukları söylenebilseydi, toplumsal sınıf sınırlarını çizebilmek daha kolay olabilirdi. Kurtkan, tek bir kritere, örneğin ekonomik güç kriterine göre hareket edilirse, herhangi bir ülkedeki zengin fakir ve orta halli bireylerin sayılarının tespit edilebileceğini öne sürmüştür. Böylece, o ülkenin toplumsal sınıflar piramidinin, sınıf sınırlarının da belirtilerek çizilebileceğini söylemiştir.52

Kurtkan’a göre, bir toplumun sahip olduğu gerçekliğin, sınıf kriterlerinden sadece birisine göre yeterli sayılması mümkün değildir. Meselâ, sadece ekonomik güç kriterine göre hareket edilirse, kazançları eşit olan bir bakkal ile bir profesörü aynı sınıfa yerleştirmek gerekmektedir. Hâlbuki bunlar kültür, terbiye ve yaşam tarzları itibariyle birbirlerinden farklı bireylerdir. Diğer taraftan hiçbir yaşam tarzı da, herhangi bir sınıfın üyelerine mal edilemez. Basit, maddî zevklerden ziyade kültürel ve manevî zevklere eğilimli olmak, sadece orta ve daha yüksek sınıflara has bir yaşam tarzını temsil etseydi, sanat ve bilim adamlarından şöhret kazanmış birçok fakir aile çocuklarının kırık dökük kulübelerde geçen çocukluk ve ilk gençlik hayatlarında düşünme, çalışma ve yaratma zevkine nasıl olup da eğilimli olduklarının izahı kolay olmazdı.53

Kurtkan, Türkiye’de tabakalaşma konusunun önemine iki durum üzerinden değinmiştir. Bunlardan birincisi, Türkiye’de burjuva sınıfının olmayışı ve tarihi rolünü yerine getirememesidir. İkincisi ise, Türkiye’de orta sınıfların gerektiği kadar gelişmemiş olmasıdır. Türkiye’de orta sınıf kavramının gelişmediğini ifade eden Kurtkan, gelişmekte olan birçok ülkede orta sınıflar konusunun önem taşıdığını ve

52 KURTKAN, "Türkiye'de İçtimai Sınıflar", s. 63.

53 A.g.m., s. 63-64.

93

Türkiye’de böyle bir durumun yaşanmadığını öne sürmüştür.54 Genel olarak orta sınıflar konusu bilhassa az gelişmiş ülkelerde sosyologların, iktisatçıların ve yöneticilerin olduğu kadar her meslekten bireylerin de ilgisini çeken bir konu haline gelmiştir.

Çünkü, iktisadî gelişme, millî gelirin sadece toplamı değil, aynı zamanda sınıf farkları ortadan kaldırılarak alt tabakalara mensup bireylerin orta seviyeli bir hayata kavuşturulmasını temin edecek şekilde artmasını gerektirmektedir. Alt ve üst tabakalar arasında aşırı gelir farklarının bulunması, az gelişmiş ülkelerin karakteristik bir özelliğidir. Sosyal gelişmenin gerçekleşmesi, tarımsal üretime ilaveten, sanayi üretiminin güvenli bir artış gerçekleştirmesini, yani iç pazarın ve üretim hacminin artmasını zorunlu kılmaktadır. Bu sonuncu şartın gerçekleşmesi ise düşük ölçüde satın alma gücüne sahip kalabalık bir orta sınıfın varlığı gereklidir. Şu halde, iktisadî gelişme problemi ne kadar güvenilir ise, sosyal sınıflar arasındaki gelir farklılığının hafifletilmesi ve kalabalık bir orta sınıfın oluşumu konusu da o kadar önemlidir.55

Kurtkan, orta sınıf kavramının güvenilir olması noktasında bir diğer hususu, sağcı ve solcu ideoloji hareketlerine ve bunlar arasındaki çekişmelerin geniş ölçüde etkisinde kalan az gelişmiş ülkelerin sosyal sınıfları oturmuş, istikrar kazanmış ve orta sınıfları güçlü bir hale gelmiş ve böylece kültür birliği halinin sağlanmış olduğu bir sosyal yapıya kavuşmaları zorunluluğunu şiddetle hissetmekte olmalarıdır. Kurtkan’a göre, orta sınıflar problemi, iktisadî ve sosyal nedenlerden dolayı güvenilirliği küçümsenemeyecek bir problem halinde görünmektedir. Çünkü gelişmiş ülkelerdeki tabakalaşma piramidinin karakteristik özelliklerinin Türkiye’de gözlemlenen durumla karşılaştırılmasından elde edilecek sonuçların ilgi çekici bir konu olduğunu dile getirmiştir.56

Mahmut Tezcan’a göre, toplumsal sınıf farklarının azaltılması ve toplumsal hareketliliğin gerçekleştirilmesinde eğitimin önemli bir yeri bulunmaktadır. Eğitime ayrılan kaynaklar arttırıldığı zaman, toplumda gelir dağılışındaki eşitsizliklerin bir dereceye kadar azalacağını öne sürmüştür. Kurtkan’a göre, eğitime yapılacak yatırımlar sonucunda, alt tabakalardan hareketlilik yoluyla yukarı çıkan bireylerin toplumda örnek olarak diğerlerini de aynı duruma gelmek için özendirerek başarı isteğini

54 KURTKAN, Genel Sosyoloji, s. 150.

55 A.g.e., s. 151.

56 A.g.e., s. 151.

94

kamçılayacaktır. Böylelikle Kurtkan, toplumda değişmeye doğru bir yönelim ve hareketin başlayacağını ifade etmiştir. Böylece orta sınıfın oluşumu ve güçlenmesinin yollarından birisinin eğitim olduğuna dikkat çekmiştir.57 Kurtkan’a göre, modern toplumlarda, alt sınıflardan üst sınıflara geçmeyi ve toplum içerisinde elde edilen pozisyonları, eğitime dayalı meslek belirlemektedir. Sosyal hareketliliğin arttığı toplum yapısında meslek faktörü, servet ve soyluluğun yerini almıştır. Bu yapı özelliği eğitim imkânlarından faydalanmaya bağlıdır.58

Kısacası, Kurtkan’a göre, tabakalaşma, toplumda sınıflar halinde farklılaşma anlamına gelmektedir. Kurtkan, sosyal tabakaları, toplum içerisinde yer alan sosyal sınıfların ortaya çıkardığı farklılaşma hali olarak açıklamıştır. Hangi memleket olursa olsun, nüfusun sosyal tabakalaşmasından bahsedilirken, tabakalaşma piramidi ifadesinin kullanılmasının önemine dikkat çekmiştir. Çünkü bir toplumda sosyal tabakalaşmanın, sosyal sınıflar itibariyle gerçekleşeceğini iddia etmiştir. Kurtkan’a göre, her toplum, bir takım kriterlere göre sosyal sınıflara ayrılırlar. Kurtkan, sosyal sınıfları, bireylerin dâhil oldukları sosyal kategoriler olarak izah etmiştir. Kurtkan’a göre, sosyal sınıf, aynı iktisadi güce sahip ve benzer yaşam tarzına sahip bireylerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur.