• Sonuç bulunamadı

Din ve İnanç Kavramları

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

4.5. Din Sosyolojisi Konusundaki Görüşleri

4.5.2. Din ve İnanç Kavramları

Kurtkan, dinin özünün ne olduğunu tartışabilmek için öncelikle din kavramı üzerinde durmak gerektiğinin önemine dikkat çekmiştir. Çünkü Kurtkan, İslâmiyet dışı çevrelerde ve İslâmiyet’i kabul eden toplumlarda, din kavramının ifade ettiği anlamın farklılaştığını ileri sürmüştür. İslâm dışı çevrelerde, din kavramı daha çok inanç ve inanca uygun yaşam şeklinde bir anlama sahiptir. İslâmiyet dininde ve İslâm kültüründe inancın farklı seviyeleri dikkate alınır. Söz konusu farklı inanç seviyeleri içerisinde en üst inanç seviyesini içermeyen inançlar din sayılmazlar. Kur’an-ı Kerim’e göre, en üst seviyedeki inancı içeren tek bir din vardır. Bu din, İslâmiyet’tir. Diğer kitaplı dinler de, Kur’an-ı Kerim’e göre, başlangıçta İslâm esasını, yani tevhit inancını getiren dinler olduğu halde, kitapların içeriğinin bozulması nedeniyle din olma özelliğini kaybederek alelâde inanç seviyesine düşmüşlerdir.122

Kurtkan’a göre, din sosyolojisi açısından İslâmiyet’in taşıdığı değeri anlayabilmek için öncelikle yapılması gereken, dinin tarifini ortaya koymak ve özelliklerini açıklamaktır. Söz konusu tarif ve özellikler açısından İslâmiyet’in dinler tarihi içindeki benzersiz ve seçkin yerinin kabul edilmesi için de inanç tarihinin kısaca gözden geçirilmesi faydalı olacaktır. Kurtkan, dinî, en basitinden en ayrıntılı nitelik taşıyanlarına varıncaya kadar pek çok tarifle tanıtılmaya çalışılan bir sosyal kurum olarak ifade etmiştir. Fakat bazen en basit tariflerin bile çok fazla karmaşıklaştığı bir kavram olarak dinin, sahip olduğu tariflerdeki bazı özelliklerinden dolayı, herkes tarafından kolaylıkla kabul edilebilecek nitelikler taşıdığını belirtmiştir.123 Nihayetinde din, insana özgü olmak gibi bir özelliğe sahiptir. Bazı insanlar dinî ilgiden yoksun görünseler de, bir bütün olarak insan, dinî bir niteliğe sahiptir.

Kurtkan, en yüksek inanç tabakasındaki gerçek dinin tarifi ve özelliklerini açıklarken, İslâmiyet’i kendisine rehber olarak kabul etmiştir. Ona göre, din, inanılan ilahi varlığın iman edilen o türlü bir mesajıdır ki, insanları, insan-ı kâmil olmak üzere inanç ve amele davet eder. Din, insanları, kendi doğalarında zaten var olan insan-ı kâmillik ve tevhitçi davranış kabiliyetini kuvveden fiile geçirmeye çağırır. Çünkü din, tekâmülcü ve tevhitçi özelliğe sahiptir. Bunun yanı sıra, dinin uygulamaları ve âdetleri, kültürün de önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Yani âdetler ve dinî törenler gibi

122 KURTKAN BİLGİSEVEN, İslâmiyet'in Kültürel Özellikleri ve İslâmî Kavramlar, s. 26.

123 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; Din Sosyolojisi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1985, s. 1.

182

uygulamaları ile din, kültürün bir parçasıdır. Fakat inanç yönüyle din, bütün kültür unsurlarının temelinde yer almaktadır. Kurtkan’a göre, gerçek din, insanı, kendi ayetlerinin temelini oluşturan tevhit inancından hareketle, bilim yoluyla ispata davet etmektedir. Böylelikle gerçek din, bilim ve din arasında bir bütünleşme olduğunu ortaya koyar ve bu konuda bilimi teşvik eder.124

Kurtkan’a göre, sosyologların üzerinde durdukları konulardan biri, din-toplum ilişkisidir. Bu ilişkinin niteliği ve kapsamı hakkında farklı görüşler iler sürülmüştür.

Başlangıçta içinden çıktığı sosyolojik çevrenin etkisi altında kalmakla birlikte teoride toplum hayatını düzenleyici normlar koyan din, uygulamada öteden beri var olan toplumun içine nüfuz etmek suretiyle onu bir dereceye kadar yeniden inşa eder. Çünkü bütün dinler, şartlara göre son derece kapsamlı bir şekilde sistemleştirilebilen ve bireyler arasında dayanışma duygusunu geliştiren manevî değerler ortaya koyar.125

Kurtkan, din kavramı hakkında doğru bir anlayışa ulaşabilmek için dinin, alelâde inançtan farkını ortaya koymak gerektiğinin önemine değinmiştir. Bu konuda özellikle, Kur’an-ı Kerim’de Al-i İmran Suresi’nin 19. ayetinde “Allah katında din İslâm’dır”

ifadesini dikkate almıştır. Bundan ötürü, din bilimi anlamına gelen teolojiyi veya ilm-i ledünü, sadece İslâmiyet olarak kabul etmiştir. Çünkü sadece Kur’an bizi, alelâde inanca değil, anlayarak ulaşılmış inanca davet etmektedir. Gerçeği görmek ise bilimle mümkündür. Kurtkan, hakikati bilimle görüyorsak, Kur’an-ı Kerim de bize bazı hükümleri gerçek olarak tanıttığına göre, hakikatin ifadesi bilim midir, din midir?

şeklinde bir soru sorar.126 Buna göre, gerçekliği bilimsel olarak ele alan ve Kur’an-ı Kerim’de geçen hükümler doğrultusunda, gerçek dinin İslâmiyet olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Fakat İslâmiyet dışında da inançlar vardır, ve bunların gerçek din olduğunu söylemek mümkün değildir. Kurtkan, bu soruya cevap verirken, bilimselliği göz önünde bulundururken, bilimsel yöntemle incelenecek bir din düşüncesine sahip olduğu söylenebilir.

Kurtkan, inancın dört tabakadan oluştuğunu açıklarken, ilk üç tabakanın sıradan inanç olduğunu, dördüncü tabakanın gerçek din olduğunu ileri sürmüştür. Kurtkan’a

124 KURTKAN BİLGİSEVEN, Din Sosyolojisi, s. 14.

125 KAYA, Kamil; "Âmiran Kurtkan'ın Düşünce Sisteminde Din ve Sosyal Bütünleşme", Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları (iç.), Sayı: 176, Ekim 2008,s. 58.

126 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; İlm-i Ledün (Genel Teoloji), Genç Sosyologlar Derneği Yayınları, İstanbul, 1998, s. 1.

183

göre, birbirine hiç benzemeyen, hatta bazen taban tabana zıt özelliklere sahip olan farklı türde düşünce, inanç ve uygulama sistemlerinin hepsini kapsayabilen bir tarif yapmanın mümkün olmamasından dolayı, inanç sistemlerinde gerçekten din niteliğine sahip olan ve olmayanları ayırıcı bir tasnifin yapılması gereklidir. Kurtkan, bu tasnifin yapılabilmesi için, John Hick’in inanç tabakaları tablosunun bir kriter olarak ele alınabileceğini ifade etmiştir. Buna göre, dinî inanç sayılabilecek bir inancın ve buna uygun olan uygulamanın din sayılabilmesi için, dört ayrı inanç tabakasının hepsini kapsama özelliğine sahip olması gerekmektedir. Söz konusu inanç tabakalarının ilki, bir ifadenin hafızada muhafaza edilmesi; ikincisi, daima hatırda tutulan bu fikrin doğru olarak kabul edilmesi; üçüncüsü, doğruluğu tasdik edilen fikir istikametinde hareket ve uygulamaya geçilmesi ve dördüncüsü, fikrin doğruluğuna yapılan itirazlara karşı çıkma temayülü ve imkânıdır.127 Kurtkan’a göre, inancın dördüncü tabakası, ancak bilimsel ispatla ulaşılabilecek bir tabakadır. Bu tabaka, gerçek olan dinin, yani İslâmiyet’in ulaşabildiği tabaka olarak görülmektedir.

Kurtkan’a göre, ilk üç tabaka bakımından, bütün inançlar aynı kategoriye girmektedir. Fakat, inancın dördüncü tabakası, ancak bilimler tarafından doğrulanacak bir mesaj getiren tevhit dinî için söz konusu edilebilir. Bu dördüncü safha, akılda tutulan, doğruluğuna inanılan ve buna göre hareket edilen dinî mesajın doğruluğunun aynı zamanda bilimle ispatı safhasıdır. Bu ispat, bilimle din arasına bir köprü kurar ve inancı, bilimin ikna etme gücü ile birleştirmek suretiyle bireyin basiret üzere imana ulaşmasını sağlar. Kurtkan’a göre, İslâmiyet’in özünü daha ayrıntılı bir şekilde ele alabilmek için bu dördüncü inanç tabakasının özelliklerini incelemek gerekir. Bir İslâm ülkesinde, İslâmiyet’in gerçekten özünü kaybetmeksizin, var olduğunu söyleyebilmek için iki şart yerine getirilmelidir. Birinci şart, İslâmiyet’in kendine özgü mesajının, yani tevhidin ne olduğu konusunun iyi anlaşılmış olmasıdır. İkinci şart, ne olduğu iyice anlaşılan bu mesajın doğruluğunun bilimsel araştırmalar tarafından tasdik edilmesi ve böylece bireylerin basiret üzere imana kavuşturulmuş olmalarıdır.128

127 KURTKAN BİLGİSEVEN, Din Sosyolojisi, s. 9.

128 KURTKAN BİLGİSEVEN, İslâmiyet'in Kültürel Özellikleri ve İslâmî Kavramlar, s. 27.

184