• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

3.7. Sosyal Değiştirme

101

102

ancak dış ülkelerin tahrikleri ve yardımları ile gerçekleşebilir. Dış yardımı yapan memleketin yardım yapmakla güttüğü gaye, zafere kavuşan grubun geleceği bakımından önem taşır. Dıştan yardım yapan milletle, ondan yardım gören ihtilâlci grubun hiç bir ortak noktası bulunmuyorsa, yani din, dil, tarih, gelenek ve töre beraberliği mevcut değilse, üstelik yardımcı millet, kendi siyasî sınırları içinde birçok azınlık grubunu zaten ezen ve onların topraklarını sömüren bir milletse, bu yardım, ideolojik sempati ile aldatma ve yeni bir sömürge kazanma gayelerine dayalı olabilir.80

Kurtkan’a göre, ister sınıf çıkarlarına, ister siyasî zafer elde etme gayesine yönelmiş bulunsun, herhangi bir ihtilâlin yapılabilmesi ve başarılı olabilmesi, bir takım şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartlardan birincisi, ihtilâli yapacak olan grubun veya sosyal sınıfın iktisadî ya da mâlî bakımdan ezilen bir kitle teşkil etmesidir. İkinci olarak, bu ezilen grubun, ya memleket içindeki diğer bazı sosyal sınıflar ve gruplarca veya dış ülkeler tarafından ihtilâl yapmak üzere, iktisadî güç ile desteklenmesidir.

Üçüncü olarak, ezilen grubun, dikey sosyal hareketlilik imkânlarının kaldırılmış olması ve sosyal yükselişi engelleyen bu ayırımın, sosyal tabakalar arası geçit imkânlarını kapatmış bulunması gerekmektedir. Son olarak, ihtilâl denilen hareketin fikre dayanan bir cephesinin bulunması ve bunun da bir felsefî temelle desteklenmiş olması lazımdır.81

Sosyal değiştirmenin ikinci şekli, inkılâp hareketidir. Kurtkan’a göre, inkılâp kelimesi, bir halden bir hale kalb olmak, bir durumdan başka bir duruma geçmek anlamına gelmektedir. Her ne kadar Türkçe’de son zamanlarda inkılâp yerine devrim kelimesi kullanılıyor olsa da, bu kelime devirmek kökünden geldiği için bir halden başka bir hale geçişi ifade eden inkılâbın yerini tutmayacağını ileri sürmüştür.

Kurtkan’a göre, inkılâp, bir sosyal yapının yorumlanmaya müsait değer hükümlerinin ihtiva ettiği zamana ve şartlara uyma gücünün açığa çıkarılmasıdır. Bu durum, bir toplumun kültüründe zaten mevcut değilse, o toplumda inkılâp yapabilmek güçtür.

Böyle bir toplumda inkılâbın meydana gelebilmesi için, öncelikle zamana göre yorumlanma kabiliyeti olmayan sert değer hükümlerinin terk edilmesi ve bunun için belki bir ihtilâlin gerçekleştirilmesi lazımdır.82

80 A.g.e., s. 139.

81 A.g.e., s. 139.

82 A.g.e., s. 141-142.

103

Kurtkan’a göre, inkılâp, her yüzyılın şartlarına göre yeni yorumlara açık değer hükümlerine sahip kültürlerde, kültürü bozmadan meydana gelir. Bu tip değer hükümlerine sahip olmayan kültürlerde ise, önemli yıkıntıları takiben yeni bazı değerlerin kültüre eklenmesi ile gerçekleştirilir. Bu ikinci halde, yani inkılâbın yeni değer hükümleri benimsenerek gerçekleştirilmesi halinde inkılâpçı safhayı, reaksiyoner safha, yani karşı koyma safhası takip edecektir. Kurtkan, bu tip toplumlarda, halkın, kendiliğinden benimsemiş olmadığı yeni değer hükümlerini kabul etmeye zorlanmasını, inkılâbın topluma mal edilmesini güçleştireceğini ve karşı koymalara yol açacağını söylemiştir.83

Kurtkan’a göre, bir sosyal değiştirme hareketinin inkılâp olabilmesi için birtakım şartların sağlanması gerekmektedir. Bunlardan birincisi, inkılâbın, zamanın şartlarına göre yoruma müsait olan ve halkın benimsediği bir değer hükmüne veya yaygın bir millî felsefeye dayanması ve böylece halk tarafından desteklenmesidir. İkinci olarak, bireysel ve toplumsal çıkarları dengeli olarak hedef alması gerekmektedir.

Üçüncü olarak da, yine halkın desteklediği bir tabii liderin (liderlerin) öncülüğü ile gerçekleştirilmelidir. Kurtkan’a göre, Cumhuriyet devrinde gerçekleştirilen Türk inkılâpları bu şartları yerine getirmiştir. Çünkü Türk inkılâplarının, Türk-İslâm kültürünün özünü teşkil eden bazı değer hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir.84

Kurtkan’a göre, sosyal değiştirmenin son şekli ise, planlamadır. Herhangi bir topluluğun sosyal yapı unsurlarında meydana gelebilecek değişmeleri tesadüfe bırakmaksızın, tipi, devamlılığı, hızı ve yönü bakımından kontrol altına alma faaliyetine planlama denir. Planlama, aile, ticari işletme, devlet gibi bütün grupların uygulayabileceği bir faaliyettir. Özellikle devletlerin iktisadî kalkınma hedefine erişebilmeleri ancak planlama ile mümkündür. Çünkü sosyal değiştirme, planlı bir şekilde yürütülmediği takdirde, bir toplumda alınan tedbirler, o toplum için çok faydalı olsa da, onun başka toplumlarda meydana getirdiği yan etkiler son derece zararlı olabilir.85

83 A.g.e., s. 142.

84 A.g.e., s. 143.

85 A.g.e., s. 146.

104

Kurtkan’a göre, planlama, bir toplumun yapısında meydana gelen sosyo-kültürel değişiklikleri kendi haline bırakmaksızın devamı, tipi, hızı ve yönü itibariyle kontrol altına alma faaliyetidir. Planlama, işletmelerden devlete varıncaya kadar bütün organizasyon tiplerinde göze çarpan bir faaliyettir ve bu karakteri ile genel bir durum olma özelliği arz etmektedir. Planlamayı, tek bir topluma has bir faaliyet olarak vasıflandırılmasının mümkün olmayacağını söylemiştir. Ancak işletmelerin, okulların, ailelerin kendi iç bünyelerini ilgilendiren planlama faaliyetleri bir millî topluluğun bütününe has planlama işlemlerinden farklı olup, daha dar çerçeveli ve sınırlı faaliyetler olabileceğini belirtmiştir.86

İhtilal ve inkılâp hareketlerinde olduğu gibi, planlama hareketinin de bir takım özellikleri bulunmaktadır. Planlamanın ilk özelliği, sosyal yapıyı ve kültürü bir bütün halinde ele alan bir faaliyet olmasıdır. Kurtkan’a göre, planlama faaliyetleri böyle bir bütüncü görüşle yürütülmediği takdirde, planlamadan beklenen neticeler elde edilemez.

Planlamanın ikinci özelliği, planlama faaliyetinin ölçülü ve dikkatli bir zaman ayarlamasına dayandırılmasıdır. Yapılacak yatırımların ve alınacak tedbirlerin zamanı sosyal değişmenin aralıksız olarak devamını temin edecek şekilde ayarlanmalıdır.

Planlama faaliyetinin bir diğer özelliği, planlama faaliyetinin faktör ayarlaması prensibine dayandırılmış olmasıdır. Bu prensip, planlamanın bilhassa iktisadî yönü için söz konusudur. İktisadî planlama, üretimin arttırılmasına yöneliktir. Planlama faaliyetinin son özelliği ise, bir önceki özelliğe bağlı olarak, faktör ayarlamasına moral unsurların da katılmasıdır. Planlamanın bu son özelliği, maddî ve manevî kültür unsurlarının en uygun tertibini sağlamaktan ibarettir. İnsan faktörünü de göz önünde bulunduran Kurtkan, bir ülkede sadece maddî unsurların en uygun tertibini sağlamak suretiyle kalkınma hedefine ulaşılamayacağını öne sürmüştür.87

Kısacası, Kurtkan’a göre, sosyal değişmenin arzu edildiği şekilde gerçekleşmediği zamanlarda başvurulan eylemlerden birisi sosyal değiştirme eylemidir.

Kurtkan, sosyal değiştirmeyi, bilinçli olarak gerçekleşen bir durum olarak açıklamıştır.

Başlıca sosyal değiştirme şekillerini ihtilâl, inkılâp ve planlama olarak sıralamıştır.

Buna göre, bozulma anlamına gelen ihtilâl kavramıyla toplumda bozulan düzenin sağlanması amaçlanmıştır. Kurtkan’a göre, bir düzeltme gayesine sahip olan ihtilâl,

86 KURTKAN, Genel Sosyoloji, s. 330-331.

87 KURTKAN, Sosyoloji, s. 146-148.

105

bozuk olan düzenin sağlanması amacıyla, yeniden bozularak, ihtiyaca uygun hale getirilmesidir. Kurtkan, sosyal değiştirme şekillerinden ikincisi olan inkılâbı, bir iyileştirme hareketi olarak değerlendirmiştir. Kurtkan’a göre, inkılâp, devrim kelimesi ile aynı anlama sahip değildir. Kurtkan, inkılâba örnek olarak, cumhuriyet sonrası Atatürk inkılâplarını göstermiştir. Kurtkan’a göre, sosyal değiştirmenin üçüncü şekli olan planlama, diğerlerine göre daha olumlu bir harekettir. Çünkü planlama hareketinin, bütüncü görüş açısından yürütüldüğünü ifade etmiştir. Kurtkan’a göre, planlamada, yapılması planlanan değişimlerin türü, devamlılığı, hızı ve yönü daha fazla kontrol altında tutulmaktadır ve tesadüfe bırakılmaz.