• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

4.1. Köy Sosyolojisine İlişkin Görüşleri

4.1.3. Türkiye'de Köy

135

Kurtkan, yerleşim tarzı itibariyle ortaya çıkan köy tiplerini fayda ve sakıncaları ile birlikte değerlendirirken, bu yerleşme şekillerinin hiç bir zaman tek bir faktörün etkisine tabi olmadığını, çeşitli faktörlerin ortak etkisine göre ortaya çıktığını ifade etmiştir. Köy yerleşim tarzı, coğrafî faktörün geniş ölçüde etkisi altında olmakla beraber sadece coğrafî faktöre tabi değildir. Sosyal faktörler de köy tipine etki edebilmektedir.22

136

Türkiye’de toplu köy tipi köylerin hâkim olmasında önemli bir faktör olarak ön plana çıkmıştır.23

“Yer cemaati” şekline uygun özellikler taşıyan köylerde, bireyin kişiliği silik bir özellik taşımaktadır. Hemen herkes aynı işle, yani tarımla uğraşmaktadır. Bu nedenle, meslekî iş bölümü mevcut değildir. Türkiye’de, hatta bütün Orta Doğu ülkelerinde, çiftçilikten başka bir işle uğraşmayan köylüler sadece duvarcı, dülger, tarım ürünü bekçisi, mahsul bekçisi, ölü kaldırıcı ve berber gibi bir kaç kişiden ibarettir. Tarımsal faaliyetlerle uğraşan köylünün önemli bir kısmı ise, toprağın nüfusa göre kıt olması sebebiyle gerçek anlamda üretici değildir.24

Kurtkan, Türkiye nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan köylünün bilinçli bir sınıf kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Türkiye’de köylerin "yer cemaati" denilen toplumsal şeklin karakteristik özelliklerini taşıdığını söylemiştir. Ona göre, köy, aynı iktisadî faaliyetle, yani tarım ve hayvancılıkla uğraşan kimselerin yaşadığı ve iş bölümünün hemen hemen hiç yaşanmadığı kapalı bir idarî yapı özelliğine sahiptir.

Kasabalarla ve şehirlerle sıkı ve devamlı iletişim halinde olan köylerin sayısal olarak azlığına dikkat çekmiştir. Kendi içerisinde kapalı bir yapı olan köylerde, kollektif bir bilinç ortaya çıkmıştır. İklimin düzensizliği nedeniyle su baskını, kuraklık gibi doğal felaketlere alışkın olan bu köylüler, felaket anlarında yardımlaşarak ben şuurundan sıyrılıp, biz şuuruna kavuşmuşlardır. Fakat bu kollektif zihniyet, köylünün nazarında hiç bir zaman bütün Türk köylü sınıfını kapsayan bir anlam taşımamıştır. Kurtkan’a göre, köylü kavramı, Türk köylüsünü değil, kendi köyündeki komşularını ifade etmiştir.

Türkiye dediğimiz coğrafya parçası üzerine serpilmiş bulunan bu binlerce köy, toplumsal anlamda bir bütünü meydana getiren parçalar değil, ayrı ayrı bütünlerdir. Bu ayrı ayrı bütünler, ancak düşman istilasına maruz kalma gibi tehlike anlarında, daha büyük bir bütünün parçaları durumuna geçebilirler. Bundan dolayı, toplumsal anlamda köyler, birbirleriyle iletişimi olmayan noktalar haline gelmiştir.25 Kurtkan, köylü sınıfın hiç bir memlekette aynı ölçüde teşkilatlı ve bilinçli bir sınıf haline gelmediğinin altını

23 A.g.e., s. 67-71.

24 KURTKAN, Âmiran; “Türkiye'de Küçük Sanayiin Sosyolojik Ehemmiyeti”, İktisat Fakültesi Mecmuası (iç.), Cilt: 20, Sayı: 1-4, Ekim 1958-Temmuz 1959, s. 175.

25 KURTKAN, Amiran; "Türkiye'de İçtimai Sınıflar", Sosyoloji Konferansları Dergisi (iç.), Sayı: 1, 1960, s. 72-73.

137

çizmiştir. Ortaya çıkan bu tabloda, Türkiye için de geçerli bir durumun olduğu görülmektedir.

Gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde teknolojik ilerlemenin ve şehirleşmenin köy çevresi üzerinde son derece önemli etkileri olmuştur. Bu etkiler, aile yapısından köyün demografik yapısından iş bölümüne ve tarım, sanayi ve ticari faaliyetlerin bütünleşmesine varıncaya kadar çeşitli sosyal değişmelere kendiliğinden zemin hazırlamıştır. Sosyal değişmenin hızı bir toplumdan diğerine değişse de her zaman statik durumda kalan ve herhangi bir değişme göstermeyen hiç bir toplum yoktur.26 Türkiye’de köylü insanın, şehre göç etmesi ve şehirleşmeye yaptığı katkı, toplumsal değişme adına önemli bir durum olarak yaşanmıştır.

Kurtkan’a göre, 1935-1950 yılları arasında Türkiye’de şehirleşme hareketi zayıf da olsa gerçekleşmiştir. Bu hareket, köylerden gelen nüfus akınının büyük veya küçük şehirlerden ziyade nüfusu yirmi beş bin ile yüz bin arasında bulunan orta çaptaki şehirlere yönelik bir yön takip etmesi şeklinde olmuştur. Kurtkan, genel olarak kabul edilen bir fikre göre Türkiye’de şehirlerin nüfusundaki artışın, belediye sınırlarının genişlemesi ve etraftaki köylerin sınırlarına girmesinin veya uluslararası göçlerden şehirlere isabet eden payın pek büyük bir rolü olmadığına iddia etmiştir. Çünkü şehir nüfusunun doğumlarla kaydettiği artış zayıftır. Kurtkan, şehir nüfusundaki artışa yönelik iddiasını, köyden gelen akınla ve şehirdeki köylü nüfusun çoğalması ile desteklemeye çalışmıştır. Köy nüfusundaki artışta ise sadece doğumların çokluğu değil, aynı zamanda vefatın azalmış olması da rol oynamaktadır.27

Köyden şehre gerçekleşen göçler, köylü nüfusu için bir takım olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Kurtkan’a göre, köylü, sanayide normal bir ücretle istihdam edilmeye müsait bir işçi özelliğine sahip değildir. Çünkü köy, hiçbir işin yerine getirilmesi için aceleye gerek hissettirmeyen çok küçük bir yerdir. Bundan ötürü köylü, hızlı hareket yeteneğini geliştirememiştir. Diğer taraftan, toprağı kazmak, tohumu serpmek ve hasat gibi tarımsal faaliyetlerin ihtiyaç gösterdiği dikkat ve yetenek, bir fabrikadaki en vasıfsız işçinin bile sahip olmak zorunda bulunduğu yeteneğin karşısında önemsizdir. Bu nedenle, hızlı ve dikkatli bir şekilde çalışmayan köyden getirilen işçi,

26 KURTKAN BİLGİSEVEN, Köy Sosyolojisi, s. 215-216.

27 KURTKAN, Âmiran; “Türkiye'de Şehirleşme ve İktisadi Neticeleri 2”, İş ve Düşünce Dergisi (iç.), Cilt: 25, Sayı: 219-220, Kasım-Aralık 1959, S. 6.

138

fabrikada hamal olarak dahi istihdam edilse kırılma, dökülme, çatlama gibi bir çok zararlara neden olacağından ancak çok ucuza çalıştırılmak şartıyla istihdama müsait bir işçi anlayışı kabul edilmektedir. Böylece, düşük ücretle çalışmaya mecbur olan köylü, ailesini ve çocuklarını şehre getirememektedir. Ailesinden sürekli olarak ayrı kalamayacağı için de şehirdeki ikametini kısa tutarak köyüne dönmektedir.28 Köyden şehre göç eden köylüler, şehirleşme ve sanayileşmenin gerektirdiği sosyal değişmeye ayak uyduramayarak bir süre sonra köylerine geri dönüş gerçekleştirmek zorunda kalmaktadırlar. Bu bağlamdan hareketle, sosyal değişmenin gerçekleşmesi amacına uygun tedbirlerin alınması önemlidir.

Kurtkan, sosyal değişmeye bağlı olarak sosyal değiştirme konusuna değinerek köylerimiz üzerine bir takım değerlendirmelerde bulunmuştur. Sosyal gelişmenin gerçekleşmesi için sosyal değişme ve sosyal değiştirmenin önemi üzerinde durmuştur.

Türk köylerinin sosyal bakımdan değiştirilmesiyle ilgili neler yapılabileceğini ele almıştır. Köy yapısının sosyal bakımdan değiştirilmesi amacıyla alınacak tedbiri tespit ederken ve bu tedbirlerin nasıl uygulanacağını ortaya koyarken, bu tedbirlerin millî ekonomiye yüklediği külfetlerin, getireceği faydaların ve gerektireceği ön şartların da bütüncü bir görüşle hesaba katılması gerekeceğinin altını çizmiştir. Kurtkan’a göre, köylerimizin sosyal yapısını değiştirici tedbirler şunlardır: Ziraat sektörüne yapılan yatırımların arttırılması, köylerde küçük sanayinin geliştirilmesi, öğretim ve yetiştirme tedbirlerinin alınması, sağlık planlaması, barınma ve beslenme problemlerinin halledilmesi, ulaştırma problemlerinin giderilmesi, toprak reformu ve gerektireceği zarurî tedbirler, ziraat reformu ve gerektireceği zarurî tedbirler.29

Kurtkan’a göre, Türkiye’de köyün sosyal bakımdan değiştirilmesi ile ilgili olmak üzere belirttiği tedbirlerin içeriğindeki ana fikirler iki noktada ele alınabilir.

Bunlardan birincisi, sosyal yapının bir bütünlük oluşturması, ikincisi sosyal değişme tedbirlerinin bir bütünlük teşkil etmesidir. Köyün sosyal yapısının tanınması amacıyla yapılacak araştırmaların planlanması esnasında sosyal yapının bir bütün teşkil ettiği hususu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Kurtkan’a göre, her toplumda, şehir yapısı ile köy yapısı arasında önemi küçümsenemeyecek bir ilişki vardır. Köylerdeki tarımsal nüfus yoğunluğunun yüksekliği sadece tarım sektörü üzerinde değil, aynı

28 KURTKAN, Âmiran; “Türkiye'de Sanayileşme”, Türk Yurdu (iç.), Sayı: 281, Şubat 1960, s. 23.

29 KURTKAN BİLGİSEVEN, Köy Sosyolojisi, s. 236-264.

139

zamanda sanayi sektörü üzerinde de büyük bir yük oluşturmaktadır. Buna göre, sanayinin iş gücü kapasitesinin genişlememiş olduğu şehirlerde, çevre köylerden gerçekleşen nüfus akımı, bu şehirlerin sosyal sınıf düzeninde ve iktisadî durumunda düzensizliğe neden olacaktır.30 Kurtkan, sosyal yapının bütünlük teşkil etmesi ile ilgili olarak köy ve şehir arasında bir ayrım yapılmaması gerektiğine dikkat çekmiştir.

Buradan hareketle, sadece köyün sosyal yapısı ya da şehrin sosyal yapısı üzerinden hareketle yapılacak gözlemler ve çalışmaların yeterli olmayacağı sonucu ortaya çıkmıştır.

Kurtkan, sosyal yapının bir bütün olarak ele alınmasının yanı sıra, sosyal değişme tedbirlerinin de bir bütün olarak değerlendirilmesinin önemine dikkat çekmiştir. Çünkü, sosyal değişme, sadece köyün sosyal yapısını dikkate alarak bir takım tedbirlere dayandırılacak olursa, başarılı sonuçlar vermesi mümkün olmayacaktır.

Örneğin, toprak reformunun ve ziraat reformunun dayandığı şehirleşme ve sanayileşme şartları, ziraat sektöründe yapılacak değişiklikler için büyük önem arz etmektedir.

Düzenli bir şehirleşme düşüncesinin gerekli kıldığı asgari eğitim seviyesinin aynı zamanda tarım ve sanayi sektörlerinin gelişebilmesi için gereklidir.31 Buna göre, sosyal bünyeyi değiştirmeye yönelik planlanan tedbirlerin, sadece köyün yapısı veya sadece şehrin yapısının göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmesi mümkün görünmemektedir. Sosyal yapının bir bütün teşkil etmesi gibi, sosyal yapıyı değiştirecek tedbirler de bir bütün halinde ele alınması zorunlu bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kısacası, Kurtkan, çalışmaları arasında köy sosyolojisine önem vermiştir.

Kurtkan’a göre, köy sosyolojisi, Türkiye gibi, tarımsal yapıya sahip olan ülkelerde daha fazla önem taşımaktadır. Kurtkan, köy sosyolojisi alanında, sadece doğal ve coğrafi özellikleri açısından köyün üzerinde durmamıştır. Sosyal ve kültürel unsurların varlığına da parantez açmıştır. Kurtkan, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde, sosyal gelişme ve iktisadî büyüme ilişkisi bağlamında köy sosyolojisine önem atfetmiştir. Kurtkan, köylü nüfusun, toplam nüfus içerisinde daha fazla olduğu bir ülkede, sanayileşmenin gelişmesi ve büyük sanayinin kurulması için gerekli iş gücünün köylerden temin edileceğini öne sürmüştür. Bu nedenle, başlıca köy tiplerini ve bu köy

30 A.g.e., s. 296.

31 A.g.e., s. 297.

140

tiplerinin fayda ve sakıncalarını incelemiştir. Türkiye’de hâkim olan köy tipinin ise, toplu köy tipi olduğunu dile getirmiştir. Kurtkan, Türk köylerinin yer cemaati şeklinde uygun özellikler taşıdığını ortaya koymuştur. Köy nüfusunun büyük çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraştığını, neredeyse hiçbir şekilde iş bölümünün yaşanmadığını belirtmiştir. Türkiye’de şehirleşme hareketinin zayıf olduğunu söyleyen Kurtkan, şehirlerin nüfusundaki artışın köylerden şehirlere göç edenlerden sağlandığını ifade etmiştir. Fakat bu durumun devamlılık göstermediğini, geçici süreyle yapılmış bir göç hareketi olduğuna dikkat çekmiştir. Özellikle ailesini şehre getiremeyen köylü, kısa bir süre sonra köyüne dönmek zorunda kalmıştır.