• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

3.11. Kültür

120

nitelikteki iç siyasetine de tam anlamıyla uygun görmüştür.131 Kurtkan, Atatürk’ün laiklik anlayışını üç noktada açıklamıştır. İlk olarak Atatürk’e göre, laikliğin dinsizlik olmadığını belirtmiştir. İkinci olarak, Atatürk’ün din ve dünyayı birbirinden tamamen ayrı olarak düşünmediği hususuna dikkat çekmiştir. Son olarak Atatürk’ün laikliği gerek dinî gerek dünyevi gelişmenin şartı olarak düşünmüştür.132

Kısacası, Kurtkan’a göre, laiklik kavramı, Türk toplumu tarafından doğru bir şekilde anlaşılmamıştır. Kurtkan, laiklik kavramının Batı’da ve Türk-İslâm düşüncesinde aynı anlama gelmediğine dikkat çekmiştir. Kurtkan, laikliğin iki şekilde tanımlandığını söylemiştir. Bir taraftan din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması, diğer taraftan din ve inanç özgürlüğünün devlet tarafından korunmasıdır. Kurtkan, laikliğin, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak yapılan tanımı kabul etmemiştir. Çünkü laikliğin İslâmiyet’te önemli bir kavram olduğunu ileri sürmüştür.

Kurtkan, İslâmiyet’in özünden bir uzaklaşma yaşandığını iddia etmiştir. Ona göre, laiklik, sadece bir ibadet serbestliği ya da yaptırım gücünün devlete bırakılması zannedilmiştir. Kurtkan için ihtiyaç olan şey, Atatürk’ün laiklik anlayışının tekrar Türkiye’de canlılık kazanmasıdır. Kurtkan’a göre, Atatürk’ün laiklik anlayışı, bir taraftan İslâmiyet’in tevhitçi felsefesine, diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti’nin birliği ve bütünlüğünü sağlamasına uygun bir anlayıştır.

121

gerektiğini ileri sürmüştür. Ona göre, kültür, zaman içinde Türk toplumunun kendi tecrübelerinden elde ettiği ve İslâmiyet’in bazı hallerde bu tecrübelere lüzum bırakmaksızın bize verdiği manevî değerlerle, maddî değerlerin bir bütünüdür.133 Batı sosyolojisindeki kültür tanımına Türk-İslâm düşüncesini de dâhil eden Kurtkan, maddeci Batı kültüründen farklı bir yönü olan maneviyatçı Türk-İslâm kültürüne dikkat çekmiştir.

Kurtkan, kültür konusunda Sorokin’in açıklamalarından etkilenmiştir. Kültür hakkında pek çok tarif yapılmış olmasına rağmen, Kurtkan’ın vardığı tarife göre kültür, insanın insanlar tarafından yaratılmış çevresidir. Bu tarif, kültürün üç özelliğini ortaya koymuştur. Bu özelliklerden ilki, kültürün sonradan öğrenilmiş olma özelliğidir. İkinci özelliği, tek tek bireylere değil, toplumun bütününe ait olma özelliğidir. Üçüncü özelliği ise, bazı bireylerin kültürün değer hükümlerini zamanın şartlarına göre yeniden yorumlayıp, kültüre bazı ilaveler yapabilme özelliğidir. Kurtkan için önemli olan konu, milletçe kültürel geleceğin kaybedilmesine ve bir kültür emperyalizmine maruz kalınmasına meydan verilmemesidir.134 Kurtkan’a göre, kültür, maddî ve manevî olmak üzere iki yönden meydana gelir. Başka milletlerden maddî kültür unsurlarını alırken fazla hassasiyet ve titizlik göstermemize gerek olmadığı halde manevî kültür için bu titizliğin gösterilmesi gereklidir. Kurtkan, Türk-İslâm kültürüne mensup ve onun orijinal değer hükümlerini yeniden en saf hali ile teşhis ve benimseme idrakine sahip toplumların, madde-mana uyumuna etki edebilmekten aciz bulunan yabancı kültürlerin etkilerine karşı böyle bir titizlik göstermelerini gerekli görmüştür.135

Kurtkan, kültür kavramının tarifinde bile Batılı sosyologlarla anlaşamadığımızı ifade etmiştir. Batılı sosyologlar, kültür kavramının, sırf insan yapısı olduğunu söyledikleri halde, kültürün Allah yapısı olan bir özelliğinin de olması gerektiğini savunduğunu ifade etmiştir. Kurtkan’a göre, bu durumda şöyle bir soru akla gelebilir:

Acaba Batılı sosyologlarla aramızdaki bu farklılık, dikkate aldığımız kültürlerin farklı türden kültürler olması gerçeğinden mi kaynaklanmaktadır? Bu sorunun cevabını olumlu yönde değerlendirmiştir. Batı sosyoloji dünyasının, genellikle kültür

133 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; “Manevî Kültürümüz ve Batı Kültürü-I”, Türk Edebiyatı Dergisi (iç.), Nisan 1989, s. 31.

134 KURTKAN, “Fert ve Topluluk İlişkileri Bakımından Şahsiyet ve Cemiyet Tipolojisi”, s. 150.

135 KURTKAN BİLGİSEVEN, Amiran; Türk-İslâm Kültüründe Fert ve Cemiyet İlişkisi ve İslâmî Kavramlar, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1995, s. 18-19.

122

kavramından, kendi kültürünü, yani maddeci kültürü anladığını söylemiştir. Kurtkan, Türk sosyologları olarak, eğer Batı’nın körü körüne takipçisi olmaya niyetli isek, Batı’nın içinde bulunduğu kendi durumuna göre yaptığı izahları ve kullandığı kavramları aynen alır, tamamen farklı olan kendi sosyal yapımıza uygulayacağımızı dile getirmiştir. Böyle bir uygulama ile de kendi öz değerlerimize uygun düşecek bir sosyal bilim içeriği ortaya koyamayacağımız gibi, kendi yapımızın özelliklerini değerlendirmemize yarayacak ölçüleri de asla elde edemeyeceğimizi açıklamıştır. O halde, yapacağımız iş nedir? diye soran Kurtkan’a göre, yapılması gereken iş, öncelikle Batı sosyolojisinin kullandığı kavramların hangilerinin işimize yarayacağını, hangilerinin bize yaramayacağını tespit etmek olmuştur.136 Kurtkan’ın öne sürdüğü bu düşüncesi, sosyolojinin her alanında dikkate alınması gereken bir durum olarak kabul edilebilir. Eğer buna dikkat edilerek hareket edilirse, Batı sosyolojisinden alınacak kavramların kullanılmasında herhangi bir engel ya da olumsuzluk görmemiştir.

Kurtkan’a göre, kan bağına rağmen, ortak amaçları ve devamlı ortak idealleri olmayan ve birbirleri ile mücadele edebilen grupların aynı milletin mensupları sayılmasına imkân yoktur. Fakat manevî kültürde beraberlik halinde olan bireyler ve gruplar, aynı büyük grubun mensupları sayılabilir. Zira kültür, bireyin mensup olduğu, millet denilen büyük grubun benimsediği, din, ahlâk, tarih, töre, anane ve sanat anlayışı gibi manevî unsurlarla, maddî mahiyetteki sosyal yapı unsurlarının bütününden meydana gelir.137 Bu durum Batı sosyolojisi için çok fazla geçerli kabul edilemez.

Çünkü Batı sosyolojisinde ve Batılı düşüncede hâkim olan anlayış maddeci bir yapıya sahiptir. Kültür konusunda da Batı, kültürün yalnızca maddî olan yönünü ön plana çıkartır. Bu da, Batı için ideal kültür anlamına gelmektedir.

Kurtkan’a göre, Sorokin ve diğer sosyologlar, ideal kültürün, maddeci kültürden de maneviyatçı kültürden de üstün olduğunu iddia etmiştir. Çünkü maneviyatçı kültürde resim, heykel, müzik manevî kimliğe bürünür. Resimler heykeller İsa ve Meryem’i konu edinir. Müzik ise kilise müziği kimliğine sahiptir. Manastır ahlâkını telkin eden bu kültür, dört duvar arasına kapanarak ancak böyle bir halvet durumunda Tanrı ile vuslat edilebileceğini belirtir. Bundan ötürü böyle bir insan modeli toplumun yaygın şahsiyet

136 KURTKAN BİLGİSEVEN, Sosyolojik Açıdan İslâmiyet ve İslâmî Kavramlar, s. 9.

137 KURTKAN, Amiran; Türk Milletinin Manevî Değerleri, Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi, İstanbul, 1977,s. 6.

123

tipi haline gelirse, o toplum batar. Maddeci kültürde ise, müzik, resim, heykel, edebiyat gibi manevî kültür unsurları dahi maddî zevklerin damgasını taşır, maddî zevkleri dile getirir. Yani bu kültürde madde ve maddî zevk adeta putlaştırılmıştır, ilahlaştırılmıştır.

Fakat maddî zevklerde marjinal tatmin dozu gittikçe azalmaya mahkum olduğundan bu kültür, insanları eninde sonunda psikolojik bunalıma sevk eder ve toplum yıkılmaya mahkum olur.138

Kurtkan’a göre, İslâmiyet’in getirmek istediği kültür, ideal kültürdür. İdeal kültür, madde ve mana arasında ahenk kurar. İslâmiyet “La Hüve İlla Hüve”

anlamındaki tevhit anlayışı ile insana, sevdiği her varlığın, Allah’ın tecellisi olduğunu öğreterek, onun gelip geçici fani sevgilerden, sonsuz ve ebedi olan hakiki aşka yücelmesini sağlar. Böyle bir kültürde bilim, Allah’ın Hak vücudunu tanımaktır.139 Kurtkan, İslâmiyet’in getirmek istediği ideal kültürün sağlanması için bir takım İslâmî değerlerden bahsetmiştir. Bunlardan ilki, bilim ve din bütünleşmesi değer hükmü, ikincisi dünya ve ahiret bütünlüğü değer hükmü, üçüncüsü ise birey ve toplum bütünlüğü değer hükmüdür.140

Kurtkan’a göre, Türk-İslâm kültürü, tevhitçi bir kültürdür. Türk-İslâm kültürü, kadın-erkek, zengin-fakir, hür-köle, şu mezhep-bu mezhep, şu bölge-bu bölge farklarını temelde ortadan kaldırmak suretiyle halkı tevhit etmek (birleştirmek, bütünleştirmek) hedefine sahiptir. İslâmiyet’in, siyaset sosyolojisinin verileri ile uygun düşen tevhitçi değer hükümleri konusunda, muhafaza edilmesi gereken kültür, bütün Türkiye’de geçerli olması gereken Türk-İslâm kültürüdür. Sadece Türkiye’nin doğusundaki bölgelere değil, bütün bölgelere hayat verecektir. Bu konuda tam anlamıyla muhafazakâr olmamız lazımdır.141 Kurtkan, ileri sürdüğü muhafazakârlık konusunda var olan çekinme ve ortaya çıkacak eleştirilere karşı kendi açıklamasını da ortaya koymuştur. Muhafazakârlığın, gerilik anlamına geldiği hükmünün artık sosyoloji çevrelerinde inanılır bir hüküm olmaktan çıktığını ifade etmiştir.

138 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; “İslâmiyet ve Müzik II”, Türk Yurdu Dergisi (iç.), Cilt: 10, Sayı: 38, Ekim 1990, s. 9-10.

139 KURTKAN BİLGİSEVEN, “İslâmiyet ve Müzik II”, s. 10.

140 KURTKAN BİLGİSEVEN, Din Sosyolojisi, s. 424-429.

141 KURTKAN BİLGİSEVEN, Amiran; Türkiye’de Sosyal Çözülme Tehlikeleri, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1990, s. 115-116.

124

Sonuç olarak, Kurtkan, kültür kavramının, Türk-İslâm düşüncesine uygun bir şekilde açıklanması gerekliliğine dikkat çekmiştir. Kurtkan’a göre, kültür kavramı tanımlanırken Batılı sosyologlarla bir anlaşmazlık söz konusudur. Kurtkan, Batı sosyolojisinde kültür kavramının maddî boyutuna değinildiğini belirtmiş, Türk sosyologlarını Batılı kavramlara yaklaşımı konusunda uyarmıştır. Kurtkan’a göre, ideal kültür, İslâmiyet’in getirmek istediği kültürdür. Kurtkan, Türk-İslâm kültürünü, tevhitçi bir kültür olarak tanımlamıştır. İslâmiyet’in getirmek istediği ideal kültürün sağlanması için bir takım İslâmî değerlerin varlığından söz etmiştir. Kurtkan’a göre bu değerler, bilim-din bütünleşmesi, dünya-ahiret bütünleşmesi ve birey-toplum bütünleşmesidir.

125

4. BÖLÜM

ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN’İN SOSYOLOJİNİN ALT DALLARINA İLİŞKİN FİKİRLERİ

Kurtkan, sosyolojinin birçok alt dalı ile ilgili görüşler ortaya koymuştur.

Sosyolojinin farklı alt dallarına ilişkin çalışmalar yapmıştır. Kurtkan, sosyolojinin birçok alanında teorik ve pratik çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu alanlarda referans alınabilecek eserler üretmiştir. Bu başlık altında, Kurtkan’ın sosyolojinin alt dallarına ilişkin olarak köy sosyolojisi, iktisat sosyolojisi, mâlî sosyoloji, eğitim sosyolojisi ve din sosyolojisine yönelik görüşleri üzerinde durulmuştur.