• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

3.4. Sosyal Yapı

Kurtkan’a göre, sosyoloji, hem sosyal yapıyı hem de bu yapıda meydana gelen sosyal değişmeyi inceleyen bir bilimdir. Sosyoloji, sosyal yapıyı incelerken, topluluğu, durgun ve hareketsizmiş gibi ele almaktadır. Böylece sosyal yapının karakteristik özelliklerini incelemektedir. Hiçbir topluluğun durgun halde olmayıp, devamlı değişme halinde olduğunun altını çizen Kurtkan, bu durumu, sosyolog ile otopsi uzmanı arasında

27 A.g.e., s. 9.

28 KURTKAN BİLGİSEVEN, Âmiran; “Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu'na Göre Hukuk, Ahlâk, Milli Terbiye ve Lider”, Türk Yurdu (iç.), Cilt: 22, Sayı: 177, Mayıs 2002, s. 11.

29 KURTKAN, “Taassubu Önleyen İslâmî Değer Hükümleri ve Sosyal Gelişme”, s. 11.

84

kurduğu benzerlikle izah etmiştir. Buna göre, otopsi uzmanının ölü bir vücudu kesip, hücre yapısını ve diğer yapı özelliklerini incelemesi gibi, sosyologların da topluluğu sosyal yapı özellikleri ile ele aldıklarında, topluluğu durgun ve hareketsiz bir halde ele alırlar. Kurtkan, sosyal yapı konusuna değinirken, bu minvalde hareket etmiştir.

Yerleşme tarzları, topluluğu meydana getiren nüfusun miktarı ve özellikleri, sosyal ilişkilerin tipleri ve buna göre ortaya çıkan standart kişilik tipi, gruplar ve çeşitleri ile gruplara uyumlu olan değer yargıları ve bütün kültür unsurlarının sosyal yapıyı meydana getirdiğini belirtmiştir.30

Kurtkan’a göre, toplum, nüfusun yerleşme tarzları, nüfusun miktarı ile özellikleri ve sosyal tabakalaşma durumu itibariyle ele alındığında, sosyal yapının en önemli unsurları incelenmiş olacaktır. Bu unsurların bir kısmı fizikî özelliklere sahipken, diğer bazıları ise kültürel özelliği ağır basan unsurlardır. Fizikî manada en önemli sosyal yapı unsurları, nüfusun yerleşme tarzları ile bireylerin bu yerleşme tarzlarına göre sosyal yaşayışın aldığı şekillerdir.31 Kurtkan, fizikî yapının unsurlarını ele alırken, öncelikle yerleşme tiplerini açıklamıştır. Yerleşme tiplerini ise köy öncesi dönem, köy, şehir ve şehir bloku şeklinde dört başlık altında incelemiştir.

Kurtkan’a göre, sosyal yapının fizikî unsurlardan başka kültürel unsurları da bulunmaktadır. Çeşitli meslek, cinsiyet ve sosyal sınıf farklarını gösteren bireylerin millî kültürü farklı suretlerde ve farklı derecelerde taşımaları sosyal yapının kültürel özelliğini yansıtmaktadır. Kurtkan, kültürel yapı unsurlarını ise, nüfus, sosyal tabakalaşma, orta sınıfın teşekkülünde vergi ve sosyal güvenlik sistemlerinin önemi şeklinde açıklamıştır.32

Kurtkan, toplum hayatında göze çarpan bütün maddî şeylerin, insanlar tarafından yapılmış veya değiştirilmiş şeyler olduklarını söylemiştir. Ona göre, binalar, yollar, fabrikalar insanların belirli amaçlarla meydana getirdikleri fizikî eserlerdir. İşlenmiş tarlalar, yetiştirilmiş ormanlar ve bitki örtüsü ise doğaya insan müdahalesini aksettiren görünüşlerdir. Fakat bunların hiçbirisi sosyal yapının bizzat kendisi değildir. Bunlar, sosyal yapının ancak dış görünüşünü oluşturmalarından dolayı sosyal yapının nelerden ibaret olduğu anlaşılmaz. Kurtkan’a göre, toplum, beşeri varlıklar tarafından meydana

30 KURTKAN, Âmiran; Sosyoloji, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1980, s. 52.

31 KURTKAN, Sosyoloji, s. 52.

32 A.g.e., s. 62-72.

85

getirilip, değiştirilen ve değiştirilmesine rağmen devam ettirilen bireyler arası ilişkiler organizasyonudur. Sosyal yapı, toplumun hem büyük bir grup olarak hem de tâli grupları bakımından karakteristik özelliklerini, bir taraftan grupların birbiriyle, diğer taraftan bireylerin grup içinde ve dışında birbiriyle ve aynı zamanda gruplarla olan ilişkilerini ve bu ilişkileri düzenleyen organizasyon tiplerini ve bununla ilgili olarak ortaya çıkan grup hayatının fizikî çevre şartları ile de karşılıklı etkileşimini gösteren şekillenmelerini ifade eder. Kurtkan, sosyal yapıyı incelemenin yolu olarak, öncelikle grup hayatı ile karşılıklı etkileşim halinde olan fizikî çevre şartlarını ve grup üyelerini bir arada tutan kültürel çevrenin özelliklerini, bundan sonra ilişki halinde bulunan bireylerin sosyal statü ve rollerini ve nihayet ilişkilerin organize ediliş şeklini tayin eden örgütlenme biçimlerinin incelenmesi gerektiğini göstermiştir.33 Kurtkan, sosyal yapıyı ele alırken, fizikî yapı ve kültürel yapı olarak bir ayrıma gitmiştir.

Fizikî yapı şartlarına bakıldığında, her topluluk mutlaka fizikî bir yer üzerinde bulunduğu görülmektedir. Toplulukların bu yerleşme tarzları ve çevre şartları, sosyal yapının başlıca dış özelliğini teşkil etmektedir. Bu özellik, sosyal yapı ile karşılıklı ilişki halindedir. Fizikî veya coğrafî çevre, toplulukların şu veya bu yönde ve belirli bir ölçüde gelişebilmeleri için bazı potansiyel ve işlenmeye elverişli şartları içermektedir.

Madenler, ovalar, toprağın verimlilik derecesi gibi doğal kaynaklar, bu potansiyel çevrenin unsurlarıdır. Kurtkan, bu unsurlardan ibaret olan doğal çevreyi, dış çevre olarak adlandırmıştır. Bireyin, dış çevrenin bazı unsurlarını kendi teknik bilgisi ile ıslah edeceğini, ona belirli bir şekil ve karakter kazandıracağını belirtmiştir. Üretim yöntemleri, teknik bilgi, yerleşme tarzları gibi çeşitli uygulamalarla ıslah edilen çevreye ise teknikle ıslah edilmiş çevre ismini vermiştir. Kurtkan’a göre, her topluluk, bu fizikî çevreden ayrı olarak, bireyleri için tamamen sosyal karakter taşıyan bir iç çevre temin etmektedir. Örflerden, adetlerden, kurumlardan ibaret olan bu çevre, o toplumun manevî kültürü olarak vasıflandırılabilir.34

Kurtkan’a göre, bir kültürü taşıyan nüfus, kültürün maddî ve manevî unsurlarını benimsemiş olması bakımından toplumun sosyal yapı unsurlarından birisidir. Nüfusun, toplumu meydana getirme karakteri, sadece fizikî varlığı olarak düşünülemez. Yani bireyler, fizikî olarak vücutları ile değil, taşıdıkları ortak kültürün imkân verdiği sosyal

33 KURTKAN, Genel Sosyoloji, s. 103.

34 A.g.e., s. 104.

86

ilişkiler ve teşkilatlarla toplumu meydana getirirler. Yoksa hiçbir ortak kültürün, hiçbir sosyal ilişki ve teşkilatın mevcut olmadığı yerde nüfus mevcut olabilse dahi, toplum hayatı bulunmamaktadır. Kurtkan, insanların yaşamadığı bir yerde bir maden yatağının keşfedildiği ve oraya maden kuyuları açılıp işletme binaları ve lojmanlar kurulduğuna yönelik bir örnek vermiştir. Bu lojmanlara yerleşen ailelerin aralarında, yerleşmeden sonra hiçbir iş ilişkisi, hiçbir komşuluk ilişkisi ve hiçbir alışverişin olmadan geçirdikleri birkaç gün zarfında söz konusu edilen yerde bir nüfus olduğunu, fakat toplum hayatının olmadığını iddia etmiştir. Çünkü toplumun, insanların fizikî ve maddî vücutlarının bir araya gelmesiyle teşekkül etmeyeceğini, toplumun değişen bir sosyal teşkilatlar ve ilişkiler ağı olduğunu, sosyal teşkilat ve ilişkinin olmadığı yerde, belki bir insan yığını olabileceği, fakat toplumun olamayacağını açıklamıştır. Kurtkan’a göre, nüfus denildiğinde, insanların maddî vücutlarının bir araya toplanışı değil, sosyal ilişkiler ve teşkilatlar kurmuş olan insanların yani bir toplumun üyeleri anlaşılmalıdır.35

Kurtkan’a göre, fizikî olarak en önemli sosyal yapı unsurları nüfusun yerleşme tarzları ile insanların bu yerleşme tarzlarına göre sosyal yaşayışın ele aldığı şekillerdir.

Bir uçakla herhangi bir şehrin semalarında uçarken aşağıda görünen köyleri, şehirleri ve şehir bloklarını gözle görülür derecede fizikî bir varlığı olan sosyal yapı unsurları olarak ele almıştır. Ona göre, köylerin tipleri, yoğun veya yaygın şehir tiplerinin mevcut oluşu, şehirlerin çok büyüyerek birbirleriyle bitişip, bloklaşmış olup olmamaları gibi gözle görülen özellikler, bir topluluğun fizikî yapısının önemli özellikleridir ve bunlar sosyal yapı özellikleri ile karşılıklı ilişki halindedir.36

Buraya kadar ele alınan fizikî yapı şartları, sosyal yapının fizikî dış çevre şartları olarak kabul edilmektedir. Kurtkan’a göre, bir toplumun sosyal yapı şartları ele alınırken, onun bizzat kendisinin bir nüfus grubu olarak taşıdığı bazı özelliklerin de kültürel yapı şartları olarak ele alınması gerekmektedir. Çünkü şehirler, köyler ve şehir blokları nasıl bir toplumun dıştan bakıldığı zaman hemen göze çarpan fizikî dış çevre şartlarını meydana getirmekte ise, yine doğal ve fizikî bir varlık gösteren, fakat aynı zamanda bir kültürü taşımakta olan nüfusu da o toplumun kültürel manada iç çevre

35 KURTKAN, Sosyoloji, s. 62-63.

36 A.g.e., s. 52-53.

87

şartlarının malzemesini temin etmektedir. Kurtkan bu şartları, nüfusun birlik şuuru, terkibi ve miktarı şeklinde sıralamıştır.37

Kurtkan, köy öncesi dönemde, insanların fizikî bir görünüşe sahip olan yerleşme tiplerine sahip olmadıklarını belirtmiştir. Köy hayatının başlamasından önceki dönemlerde sadece köpeğin ehlileştirildiğini, kendiliğinden yetişen bitkilerin toplandığını, hayvanları avlamakla geçinen ve bu sebeple, mevsimlere göre gıda kaynaklarının bulunduğu yerlere giderek göçebe hayatı yaşayan insanların olduğunu dile getirmiştir. Köy öncesi dönemde yaşayanların, ziraatın ne olduğunu bildikleri halde ziraat yapmadıklarını söylemiştir. Kurtkan’a göre, insanların, doğanın kendiliğinden hazır ettiği bitki ve hayvan kaynaklarını, toplama ve avlama ile geçinilemeyecek kadar nüfus artışına maruz kaldıkları zaman yerleşik köy hayatına geçmek ve tarımsal faaliyetlere girişmek mecburiyetinde kalmalarıyla birlikte köy anlayışı ortaya çıkmıştır.

Böylece, geçim kaynağı asıl olarak tarıma dayanan, bu yüzden yeterince iş bölümü göstermeyen küçük yerleşim yerleri olarak ortaya çıkan köyler yaygınlaşmaya başlamıştır. Kurtkan, köylerin, dağınık köy ve toplu köy olarak iki şekilde olduğunu ifade etmiştir. Dağınık köy tipinin, Amerika, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İtalya gibi ülkelerde rastlanıldığını; toplu köy tipinin ise özellikle Türkiye’de yaygın köy tipi olduğunu ileri sürmüştür.38

Kurtkan’a göre, şehrin bir yerleşme birimi olarak ortaya çıkışı ancak yerleşik ziraat hayatına geçilmesi ve köylerin kurulmasından sonra mümkün olmuştur.

Başlangıçta köylülerin alışverişi ile sürüm imkânlarını arttıran, fakat esas itibariyle derebeylerine ait şatoların ve kral ailesine ait sarayların etrafındaki pazar yerlerinde ürünlerini satan zanaat erbabının teşkil ettikleri pazar yeri topluluğu çok defa şehirlerin ilk örneğini oluşturmuştur. Böylece ortaya çıkan şehirleri, nüfus bakımından daima taşradan göç eden gruplarla geliştikleri bir gerçeklik olarak kabul etmiştir. Şehirlerin kuruluşuna ait teorilerin hemen hepsinin, bir kaç faktörün şehir kuruluşu bakımından rol oynadığı gerçeğine işaret ettiğini ifade etmiştir. Kurtkan, zaman ve mekân itibariyle çok geniş bir gözlem sahasını dikkate aldıktan sonra, kuruluşlarında ağır basan faktörün

37 KURTKAN, Genel Sosyoloji, s. 130.

38 KURTKAN, Sosyoloji, s. 54-56.

88

mahiyetine göre şehirleri tiplere ayıran Max Weber’in görüşlerini esas alarak şehirleri tüketici şehir, üretici şehir ve ticaret şehri olarak üçe ayırmıştır.39

Tarihte teknolojik ilerleme, ulaşım tekniğinin gelişmesiyle ve ulaştırma, haberleşme imkânlarının artmasıyla merkezi devletlerin kurulmasına da imkân vermiştir. Kurtkan’a göre, mahalli felaketlerle yok olma tehlikesinden kurtulan ve merkezi otoritenin yardımları ile uzun ömür kazanan şehirler sadece ticaret ve sanayi merkezleri olarak değil, aynı zamanda kültürel ilerlemenin de merkezleri olarak parlamışlardır. İş bölümüne ve kültürel gelişmeye imkân veren şehir hayatında bilimin, sanayinin ve ticaretin gelişmesi ise, şehirlerin saçaklar halinde yayılmasını gerektirmiştir. Kurtkan, 20. yüzyılda meydana gelen bu gelişmeyi, şehir bloklarının oluşumuna sebep olarak yorumlamıştır. Kurtkan, çevrelerindeki bölgelerin merkezi olarak gelişen ve nüfusu en az elli bin olan şehirleri, merkezi şehir olarak adlandırmıştır.

Bu merkezi şehirlerin sahalarını gittikçe genişletmeleri ile bu şehirleşmiş sahaların birleşmesinden meydana gelen büyük alana şehir blokları adını vermiştir.40

Kısacası, Kurtkan’a göre, sosyoloji, sosyal yapıyı inceleyen bir bilimdir.

Sosyologlar ise, toplumu, sosyal yapı özellikleri bağlamında inceler. Kurtkan’a göre, sosyal yapı, fizikî ve kültürel yapı olarak ikiye ayrılmıştır. Kurtkan, sosyal yapı konusunda akla gelen fizikî unsurları, yerleşme tarzları, nüfus miktarı, sosyal ilişkiler ağı ve değer yargıları şeklinde açıklamıştır. Bu unsurları kapsayan bütün kültür unsurlarının sosyal yapıyı oluşturduğunu öne sürmüştür. Kurtkan, sosyal yapıyı oluşturan fizikî unsurların başında gelen yerleşim tiplerini köy öncesi dönem, köy, şehir ve şehir blokları şeklinde sıralamıştır. Bir diğer unsur olan nüfusu, sadece bir miktar olarak kabul etmemiştir. Kurtkan, nüfusu, sosyal yapı içerisinde sosyal ilişkileri ortaya çıkaran bireyler anlamında yorumlamıştır.