• Sonuç bulunamadı

İngiliz ve Türk Gelir Vergisi Sisteminin Karşılaştırılması

2. BÖLÜM: ÂMİRAN KURTKAN BİLGİSEVEN'İN METODOLOJİSİ

4.3. Mâlî Sosyolojiye İlişkin Düşünceleri

4.3.4. İngiliz ve Türk Gelir Vergisi Sisteminin Karşılaştırılması

162

ağalarının yanında karın tokluğuna çalışmaktan kurtararak piyasa ekonomisine bağlanması tedbirine yer vermiştir. Kurtkan’a göre, aile mülkiyetinin fazla küçülmesini önleyecek bir veraset sistemi ile birlikte uygulanabilecek bir toprak reformu gibi tedbirler de, alınabilecek tedbirler içerisinde yer almaktadır. Böylece para sirkülâsyonunun ve millî ekonomi anlayışının gerçekleşmesi, orta sınıfın, gelir vergisi yardımıyla ve halen gelir elde etmekte olan grupları itibariyle değil, fakat bununla birlikte iktisadî sahada alınmış diğer reform tedbirlerinin nüfusun bütün gruplarına yayılması suretiyle kuvvetlenmesini sağlayacaktır. Kurtkan, böyle bir bütüncü davranışın, sadece maddî, iktisadî tedbirlere dayandırıldığı takdirde eksik kalacağını ileri sürmüştür. İktisadî kalkınmanın yeterli bir satın alma gücüne sahip kalabalık bir orta sınıfın varlığına ihtiyaç göstermektedir. Kurtkan, orta sınıfın genişlemesinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nun yardımıyla kanalize edilebilecek bir reformun büyük rol oynayacağını ileri sürmüştür.80

163

çizmiştir.81 Sosyolojinin, diğer yöntemler yanında, tarihî yönteme verdiği öneme dikkat çekmiştir.

Kurtkan, sosyal sınıflar ve gelir vergisi bakımından Türkiye ve İngiltere arasında yapmaya çalıştığı karşılaştırmada iki konuyu ön plana çıkarmıştır. İlk olarak organik ve mekanik sosyal değişmelerin neticesi olarak gelir vergisi sistemini ele almıştır. Gelir vergisi, İngiltere’de organik bir değişme halinde ortaya çıkarken, Türkiye’de ortaya çıkışı ise mekanik bir değişmenin sonucunda gerçekleşmiştir. Söz konusu organik değişme, kendinden önce meydana gelen ve birbirini zorunlu olarak takip etmiş olan sosyal değişmelerin bir sonucu olarak zincirin son halkalarından birisi olmuştur.

Kurtkan, İngiltere’de 14. yüzyılda millî birliğin var olduğunu ve modern anlamda sosyal sınıfların ortaya çıktığını belirtmiştir. Daha önce orta sınıf ve gelir vergisi arasındaki ilişkiden hareketle ifade edilen faktörler, İngiltere tarihinin hemen her devrinde görülen ve orta sınıf, üst ve alt tabakalar arasında bir denge unsuru rolünü oynayarak birbirini takip eden yüzyıllar boyunca alt tabakaların sırasıyla sivil, siyasî ve sosyal haklara kavuşmalarında etkili olmuştur.82

Kurtkan’a göre, Türkiye’de, sadece “eski orta sınıf”, yani esnaf ve küçük sanatkârlarla idareci zümrenin oluşturduğu sınırlı hacimli bir orta sınıf bulunmaktadır.

Batı’da sermayenin birikerek yatırım haline dönüşmesine neden olan ticari faaliyetler, bizde azınlık tüccarlarının yardımıyla Avrupa kapitalizmi tarafından sömürülmemiz için bir araç rolünü oynamıştır. Eğer Osmanlı İmparatorluğu, millî iktisat kademesine ulaşabilseydi, millî birliğin kuvvetli olduğu bir millî devlet özelliğine sahip olsaydı, Batı’daki gelişme seyrinin Türkiye’de de gerçekleşmesi mümkün olacaktı. Millî birlik, orta sınıfın kuvvetli olduğu toplumlarda gözlemlenir. Orta sınıf ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde duraklama ve gerileme döneminden itibaren kesinlikle bulunmadığına işaret ettiğimiz beş faktörün gerçekleşmesi ile güçlenebilirdi. Bizde böyle bir gelişme meydana gelmemiş ve orta sınıf, sosyal tabakalar arasında bir denge kurulmasını temin edemeyecek kadar zayıflığa mahkûm kalmıştır.83

Kurtkan, bütün mekanik sosyal değişme girişimlerinden, gelir vergisinden ve bu vergi yardımıyla gerçekleştirilecek reform hareketinden vazgeçilebilir miydi? sorusunu

81 A.g.e., s. 3.

82 A.g.e., s. 171.

83 A.g.e., s. 174.

164

sorarak, Türkiye’de orta sınıf ve gelir vergisi sistemi arasındaki ilişkinin önemine biraz daha açıklık getirmeye çalışmıştır. Böyle bir reformun, demokrasi ile ve bugünkü sosyal yapıyla bağdaştırılması konusunda çeşitli güçlüklerle karşılaşması durumunu, reform hamlelerinden vazgeçilmesi gerektiği anlamına gelmeyeceğini dile getirmiştir. Var olan güçlükleri görmezlikten gelerek, mekanik sosyal değişmelerin kolayca gerçekleştirilebileceğini zannetmek ne kadar hatalı ise, bu güçlükler karşısında hareketsiz kalmanın da o kadar tehlikeli olduğuna dikkat çekmiştir. Her alanda olduğu gibi vergi politikası alanında da mekanik bir sosyal değişme (veya değiştirme) girişiminin başarısı, birçok şartın ve birçok inkılâbın hep birden gerçekleştirilmesini gerekli kılmaktadır.84

Kurtkan, sosyal sınıflar ve gelir vergisi bakımından Türkiye ve İngiltere arasında yapmaya çalıştığı karşılaştırmada üzerinde durduğu ikinci konu, toplumsal bütünün bir unsuru olarak gelir vergisi sistemidir. Kurtkan’a göre, Türkiye’de gelir vergisi reformunun soyut bir mâlî olay olarak ele alınması mümkün değildir. Kurtkan’a göre, modern gelir vergisi, Batı’da hangi türden dönüşümlerin sonucunu ortaya çıkarmışsa ve birbirini takip eden ne gibi inkılâpların son safhası olarak meydana gelmişse, bu son duruma 20. yüzyıl Türkiye’sinde de hızla ulaşmaya arzu ettiğimiz takdirde bunu doğuran bütün inkılâpların sonuçlarını toptan benimsemeye ihtiyaç vardır. Bunun gerçekleşmesi için, toplumun bütün kurumlarını tek bir çatı altında gören bütüncü bir bakış açısından hareket etmek zorunludur.85

Kurtkan’a göre, Batı’da orta sınıfın içeriği, tarihin her döneminde değişim göstermiştir. Bununla beraber, Batı’da orta sınıfın sürekli kuvvetli kalmasını sağlayan şartların birçoğunu Türkiye’de gerçekleştirmeye imkân yoktur. Örneğin, sömürge politikası ve ticari kapitalizm aşamalarından geçerek "yeni orta sınıf" aşamasına ulaşabilmemiz mümkün değildir. Türkiye’de yeni orta sınıfın tenha oluşu, gelir vergisinin ilerlemiş oranlarla budadığı gelirlerin sosyal hizmetlere tahsisine ve asgari geçim sınırının da yüksek tutulmasına imkân vermek suretiyle orta tabakaya yükselecek olan alt sınıfın tasarruflarını anonim şirketlerin hisse senetlerini satın alarak aydın

84 A.g.e., s. 174-175.

85 A.g.e., s. 175.

165

sınıfın emrine vermelerini önlemektedir. Türkiye’de özel sektörün esasen yatırıma meyilli olmadığını da göz önünde bulundurmak gerekir.86

Kurtkan’a göre, Türkiye’de vergi tahsilâtının büyük bir kısmının dürüst mükelleften alınması, kaçakçılık ve suistimal yoluna sapan mükelleflerin ise adeta ödüllendirilmeleri şeklinde tecelli eden bir vergi tahsil uygulaması işlemektedir. Aynı zamanda az vergi tahsilâtı için çok masraf gerektiren faaliyetlere yöneltilmiş olan bu uygulamanın böylece devam etmesi, bazı resmi hizmet ve kontrol sistemlerinin yetersizliği dolayısıyla sosyal rollerin ve statülerin kanunlarla tespit edilen şekillerinden tamamen farklı olan fiili şekillere girmesine sebep olmaktadır.87 Kurtkan bu durumu, kaçakçılığın yaygınlık kazanmasına yol açacağını ve sosyal adaletsizliği de teşvik edeceğini öngörmektedir.

Kurtkan, konunun manevî yönünün de ihmâl edilmemesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Aksi takdirde, birbirlerini çok iyi tamamlayacak olan vergi mukavemeti ve kaçakçılığı ile rüşvet ve hile eğilimleri bütün mâlî tedbirleri verimsizliğe uğratabileceğini dile getirmiştir. Bu nedenle, para sirkülasyonunun yeterli olmadığı ve yatırım eğilimlerinden ziyade gösteriş tüketimi eğiliminin güçlü olduğu Türkiye’de verginin, devletin rehberliği ile millî sanayinin gelişimine hizmet etme rolü itibariyle vergiyi ödeyen özel sektör mensuplarının bizzat kendisinin lehine olduğunu izah etmek gerekliliğinin önemini ortaya koymuştur. Böyle bir toplumda vergileme, vücudun belirli bir yerinde pıhtılaşmış olan kanın dolaşıma katılmasını temine benzemektedir. Bu dolaşım ile bütün organizmanın canlanacağını düşünmüştür.88 Böylelikle Türkiye’de vergi sisteminin işlevsel olması ile bir taraftan para sirkulasyonu ve ekonominin canlılık kazanması gerçekleşirken, diğer taraftan sosyal adaletin sağlanması yolunda da olumlu adımlar atılmasını sağlamış olacaktır.

Kısacası, Kurtkan, mâlî sosyolojinin gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye açısından önemli bir alan olduğunu öne sürmüştür. İngiliz vergi sistemi üzerine incelemeler yapan Kurtkan, yaptığı incelemelerle Türkiye’deki vergi sistemi arasında bir karşılaştırma yapmıştır. Kurtkan’ın mâlî sosyolojiye verdiği önem, Türkiye’nin sosyal gelişme sürecinden kaynaklanmaktadır. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan

86 A.g.e., s. 175-176.

87 KURTKAN, “Türkiye'de Gelir Vergisinin Tahsil Tekniği Açısından Sosyal Adalet”, s. 15.

88 KURTKAN, Metodolojik Bir Deneme Olarak Mâlî Sosyoloji, s. 176.

166

ülkelerde, sosyal gelişme ve iktisadî kalkınma açısından vatandaşların vergisini ödemesi ve sosyal adaletin inşası, mâlî sosyolojinin önemini ortaya koymaktadır. Kurtkan, sosyal adaletin sağlanması ile sınıf farklılıklarının önüne geçilebileceğini fakat tek başına her zaman çözüm olamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle, bir an önce Türkiye’nin sosyal gelişmesi ve iktisadî kalkınması açısından sistematik bir vergi sisteminin gerekliliğine temas etmiştir. Çünkü Türkiye’deki vergi sisteminde bir takım olumsuzlukların ve aksaklıkların yaşandığını açıklamıştır.

Kurtkan’a göre, mâlî sosyoloji, bir taraftan mâlî olay ile sosyal olayların ilişkisini ortaya koyarken, diğer taraftan sosyal olayların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağını düşünmüştür. Bu açıdan Kurtkan, Türkiye’de sosyal gelişme ve iktisadî kalkınmayı sağlayacak tedbirlerin alınmasında, vergi politikasının ve mâlî sosyolojinin önemini vurgulamıştır.