• Sonuç bulunamadı

Sadakat Yükümlülüğü

Belgede Akaryakıt bayilik sözleşmesi (sayfa 109-114)

2.2 Tarafların Hak ve Yükümlülükleri

2.2.2 Dağıtıcının Hak ve Yükümlülükleri

2.2.2.2 Sadakat Yükümlülüğü

Akaryakıt bayilik sözleşmesi unsurları bakımından incelendiğinde taraflar arasında güven ilişkisinin yoğun olduğu gözlemlenmektedir. Sürekli nitelikteki bayilik sözleşmesinde taraflar, sözleşme süresince sadakat ve birbirlerinin menfaatlerini korumakla yükümlüdürler396

.

Akaryakıt bayisi ve dağıtıcı arasındaki ilişki, diğer sürekli sözleşmelerden hatta bayilik sözleşmelerinden çok daha sıkıdır. Çünkü akaryakıt bayilik sözleşmelerinde dağıtıma ilişkin sınırlamalar, akaryakıt piyasasına özgü diğer düzenlemeler ve bayilik yatırımlarının

393İşgüzar, s. 89. 394

“Ülkemizde mahkemeler eski tarihli, özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarındaki kararlarında öngörülmezlik unsurunu genelde sert biçimde yorumlamışlardır. Ancak bazı kararlarında ise savaş yıllarında yapılan sözleşmeler için bile öngörülmezlik unsurunun gerçekleştiğini kabul etmişlerdir”; Arat, Ayşe; Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanması, Ankara 2006, s. 115; “olağanüstü haller dolayısıyla malzeme, akaryakıt, amele, usta ve makinist ücretleri, kısa zamanda her türlü tahmin ve tasavvurun fevkinde yükselmiştir.” DGK 15.2.1943, 43/48, Feyzioğlu, Turhan; İdare Hukukunda Emprevizyon Nazariyesi, Ankara 1947, s. 41. 395 Bkz. 2. 2. 3. 3. 2.

maliyetleri dikkate alındığında, daha sıkı bir menfaat ilişkisini gerekli kılar. Bayinin yükümlülükleri kapsamında değerlendirilen birtakım davranışların “sadakat yükümlülüğü mü” yoksa “destekleme yükümlülüğü mü” olarak kabul edileceği doktrinde tartışmalıdır397

. Akaryakıt bayileri, dağıtım şirketlerinin bayilik ağıyla bütünleşmesi bakımından diğer bayilerden ayrılmaktadır. Akaryakıt dağıtım şirketleri kendi ticarî kimliğine ve markasına ait kurumsal kimlik çalışmaları398

(logolar, giydirmeler, personel kıyafetleri), sunulacak hizmetlerin içeriği ve eğitimler de dâhil olmak üzere bayilerle sıkı bir bütünleşme içerisindedir. Bu kadar yoğun bütünleşmenin olduğu bayilik sözleşmesinde sadakat yükümlülüğü daha ön plandadır. İşte bu sebeple akaryakıt bayilik sözleşmesinde sadakat yükümlülüğü aslî edim yükümlülüğü niteliğindedir399. Akaryakıt dağıtıcısı için sadakat

yükümlüğünün aslî edim yükümlülüğü niteliğinde olması, dağıtıcıya bayinin menfaatlerini

397DemirGökyayla, s. 60 vd.’da sadakat yükümlülüğünü, tek satıcının destekleme yükümlülüğünü de içerek şekilde üst başlık olarak incelemiştir. İşgüzar, s. 89 vd. ve Topçuoğlu, s. 66’da üreticinin veya dağıtıcının bu tür yükümlülüklerinden ve sadakat borcundan doğan yükümlülüklerinden sadece destek yükümlülüğü başlığı altında bahsetmişler ayrıca sadakat yükümlülüğünü incelememişlerdir. Yavuz, s. 39’da destekleme yükümlüğünden doğduğunu belirtmiş ve ancak bu yükümlüğünün önemine binaen “sadakat ve özellikle tek satıcıyı destekleme yükümlüğü” olarak incelenmiştir.

398 Kurumsal kimlik, bir şirketin pazarlamada diğer şirketlerden kendini ayırt etmesine ve şirketin kendini tanımlamasına ve ifade etmesine yarayan özelliklerin (logolar, giydirmeler, işaretler, tanıtımlar) bütünüdür. Bkz. Melewar, Tengku C./ Jenkins, Elizabeth; Defining The Corporate İdentity Construct, Corporate Reputation Review, Vol. 5.1, Rotterdam 2002, s. 76.

399Şenol, s. 59’a göre; münhasır satış hakkı bulunan bayilik sözleşmesi (tek satıcılık sözleşmesi) için sadakat yükümlülüğünün aslî edim yükümlülük olarak kabul edilmesi gerekirken; münhasır satış hakkı bulunmayan bayilik sözleşmelerinde ise dürüstlük kuralından ve tarafların arasındaki güven ilişkisinden kaynaklanan yan bir yükümlülük niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

Tek satıcılık sözleşmesinde yer alan münhasır bölgede satış hakkı ve üreticinin/sağlayıcının bu bölgede tek satıcının haklarına riayet etme yükümlülüğü şüphesiz ki sadakat yükümlülüğü daha önemli hale getirir. Ancak akaryakıt bayilik sözleşmesinde de benzer diğer bayilik sözleşmelerinden farklı olarak hem piyasa yapısından hem de emredici kanuni düzenlemelerden (denetleme, bilgi alma, inceleme yükümlülükleri vb.) kaynaklanan bayi, dağıtıcı bütünleşmesinin daha sıkı olmasından dolayı sadakat yükümlülüğü şüphesiz daha ön plandadır.

Değerlendirilmesi gereken bir başka bir durum ise dağıtım şirketlerinin başka dağıtıcılarının bayilerine akaryakıt tedarik edemeyeceğine ilişkin kanuni zorunluluktur. Dağıtıcının kendi dağıtım ağında olmayan bayiye ürün tedarik etmesi halinde bu davranışın sadakat yükümlülüğü ihlâli olarak değerlendirilip değerlendiremeyeceği konusunda toplanmaktadır. Şüphesiz ilerde daha ayrıntılı bahsedileceği üzere tersi durumda, bayi tek elden satın alma yükümlülüğünü ihlâl etmiş olacak ve bu davranış haklı bir fesih nedeni olarak değerlendirilebilecektir. Ancak dağıtım şirketleri için aynı sonuca ulaşılacağını söylemek mümkün değildir. Çünkü dağıtıcı, asgarî mesafe sınırlandırmalarına uymak şartıyla bayinin istasyonuna yakın bölgede başka bayilerle anlaşabileceği gibi bunun için bayiden izin almak zorunda da değildir. Bayilik sözleşmelerinde genelde bu husus ayrıca düzenlenmektedir. Bu durumda dağıtıcının sadakat yükümlülüğünün ihlâli olarak değerlendirilemese bile hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilecektir (Kıl, s. 89-90). Çünkü bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan asgarî alım yükümlülüklerinin yerine getirilememesinin sebebinin dağıtıcının faaliyetlerinden kaynaklanması halinde başka bir deyişle dağıtım şirketinin aynı bölgede sonradan kendi kurduğu istasyonların veya bayilerin yaptığı satışlar sebebiyle olması halinde bayi için ağır sonuçlar doğacaktır. Bu durumda dağıtım şirketi sözleşmeyi feshedebileceği gibi bayiden tazminat, cezai şart gibi taleplerde bulunabilecektir (Kıl, s. 90). Dolayısıyla dağıtım şirketinin bu tür davranışı hakkın kötüye kullanılması kapsamında sayılmalıdır.

Dağıtım şirketinin kendi bayisinden başka bayilere akaryakıt tedarik etmesi halinde idari bir yaptırım söz konusu olacaktır. PPK. m. 19/c’de, söz konusu kanun m. 9’da düzenlenen “faaliyetlerinin kısıtlanması”na ilişkin hükümlerin ihlâli sebebiyle sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiştir.

koruma ve talimat verme yetkisinin sınırlanması sonucu doğurur400. Bayi ile güçlü konumda

olan dağıtıcı arasındaki ilişki, sadakat yükümlülüğü sonucunda dengelenmektedir401

. Bu denge akaryakıt dağıtım şirketinin kendi istek ve talimatları ile bayinin menfaatleri arasında kurulmaktadır402

.

Sadakat yükümlülüğü ile birlikte güçlü konumda olan dağıtıcıya sözleşmeyle verilen geniş yetkilerin önüne geçilir. Özellikle sözleşmeyle tek taraflı ve haklı olmayan fesih yetkileri önüne bu yükümlülük ile geçilebilmektedir. Bağımsız tacir niteliğindeki akaryakıt bayisi, bu sözleşme ile dağıtım şirketinin markasına, ticarî işletmesini ve sermayesini bağlamaktadır. Bu sebeple, dağıtıcının marka değeri ve imajı bayinin elde edeceği kazanca doğrudan etki etmektedir. Özellikle akaryakıt sektöründe nihai kullanıcıların tercihlerini dağıtım şirketlerinin isimleri doğrudan etkilemektedir. Dağıtım şirketleri ile bayiler arasındaki sürekli nitelikteki akaryakıt bayilik sözleşmelerinde, bayi için kararlaştırılmış asgarî alım yükümlülüklerinin ve buna bağlı cezai şartların sözleşme süresince bayi tarafından yerine getirilebilmesi için dağıtım şirketinin markası ve ticarî kimliği oldukça önem taşımaktadır. Bu gibi durumlarda dağıtım şirketleri, bayilerin bu sözleşme ile hedeflediği gelir için gerekli araştırmaları yapmak, önlemleri almakla yükümlüdür403

.

Uygulamada akaryakıt bayileri, mülkiyetleri kendilerine veya başkalarına ait taşınmazlar üzerinde dağıtım şirketleri lehine intifa hakkı veya tapuda kira sözleşmesi şerhi tesis ederler404. İntifa veya kira hakkı sahibi olan dağıtım şirketleri, taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletme hakkını bayiye verir. Bu sebeple, akaryakıt bayilik sözleşmeleri ile ilgili olarak uygulamada iki ayrı sözleşme bulunmaktadır. Dolayısıyla yapılan ilk sözleşmede kira veya intifa sözleşmesi yer alırken, ikinci sözleşmede dağıtım şirketi ile bayi arasındaki ilişkiye dair haklar, borçlar ve yükümlülükler düzenlenmektedir. Bazı intifa veya kira sözleşmelerinde bayiye işletme hakkının tanınacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır405. Kanaatimizce, böyle bir durumda dağıtım şirketinin bayiye işletme hakkı

tanıması, tarafların arasındaki güven ilişkisi sonucunda ve dağıtıcının sadakat yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu sebeple sözleşmede bu hak tanınmasa bile, bayi 400 Ulmer, s. 410; Demir-Gökyayla, s. 61. 401Ulmer, s. 412; Demir-Gökyayla, s. 63. 402Ulmer, s. 412. 403DemirGökyayla, s. 63; Şenol, s. 60. 404

Genelde bayiler kendi mülkiyetindeki araziler üzerinde dağıtıcı ile intifa veya kira sözleşmesi yaparlar. Ancak istisnai de olsa başkasının arazisi üzerinde bu hakları verdikleri görülmektedir.

İntifa hakkı dışında dağıtım şirketlerinin yapmış oldukları masrafları geri almak için teminat mektubu, üst hakkı, ipotek veya kambiyo senetlerinin verildiği de görülmektedir. Alan, Murat; İntifa Hakkı ve Akaryakıt Sektöründe İntifa-Rekabet İlişkisi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Mersin 2009, s. 103.

405 “Bir kişinin, mülkiyetinde olan bir yerin üzerinde, kira veya intifa yoluyla hak tesis edip, bu hakka dayanarak yine kendisini geri kiralamak veya işletme hakkı tanımak çok mutat yol gibi görünmemektedir”; Aslan, Enerji, s. 200.

dağıtıcıdan sadakat yükümlülüğüne dayanarak kendisine işletme hakkının verilmesini talep edebilir.

2.2.2.2.2 Teknik Düzenlenmelere Uygun Akaryakıt Sağlama Yükümlülüğü

Akaryakıt sektöründe müşterinin ürün tercihini belirleyen en önemli etkenlerden biri de akaryakıtın kalitesidir. Müşteri akaryakıt satın alırken, dağıtım şirketinin markasına duyulan güven ön plandadır. Dolayısıyla dağıtım şirketi teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağladığını garanti etme yükümlülüğü altındadır. Bu sebeple, teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlama yükümlüğünün sadakat yükümlülüğünden kaynaklandığı söylenebilir. Çünkü akaryakıt kalitesindeki düşüklük veya ürünlerdeki bozukluk müşteri taleplerini doğrudan etkilediği için dağıtıcı, sadakat yükümlülüğü kapsamında bayinin menfaatlerini de dikkate almak zorunda olduğu için sürekli olarak markasının değerini korumak, araştırmak ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü olacaktır. Bu sebeple, akaryakıt mevzuatında denetim ve kontrol yükümlülüğüne ilişkin oldukça ağır emredici hükümler getirilmiştir.

Tedarik zincirinin her aşamasındaki lisans sahipleri, piyasa faaliyetlerinde, kurulun belirleyeceği teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlamak (PPK. m. 4/ı) mecburiyetindedir. Bu nedenle dağıtıcılar, bayilere standartlara uygun ürün sağlama yükümlülüğü altındadır.

Türkiye’de piyasaya sunulacak akaryakıtın yasal olduğunu işaretletmek amacıyla ulusal marker uygulaması söz konusudur. Bu uygulamaya göre akaryakıta, rafineri çıkışında, gümrük girişinde, sanayide yan ürün olarak veya diğer şekillerde üretilen veya tasfiye edilmiş kaçak akaryakıttan teknik düzenlemelere uygun olan akaryakıta veya benzin türlerine harmanlanacak etanole ticarî faaliyete konu edilmeden önce eklenecek ve akaryakıtın özelliklerini bozmayacak niteliği haiz kimyevî ürün eklenmektedir. PPK. m. 18’e göre ulusal marker, rafineri çıkışında veya serbest dolaşıma girişinde rafinericilerce ve dağıtım şirketlerince EPDK’nın belirleyeceği şart ve özellikte eklenilmesi suretiyle oluşur. Ayrıca ulusal marker ekleme işlemleri Kurumca yetki verilen bağımsız gözetim firmalarının nezaretinde Kurumun belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılmaktadır406

. Ulusal marker ekleme işlemlerinde meydana gelecek usulsüzlüklerden lisans sahibi ile bağımsız gözetim firmaları müştereken sorumludur407. Numunelerde yapılacak testlerde ulusal markerin

406 26137 sayılı ve 12.04.2006 tarihli RG Yayınlanan “Petrol Piyasasında Ulusal Marker Uygulamasına İlişkin Yönetmelik”.

407 Bağımsız gözetim firmaları ile lisans sahiplerinin müştereken sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Bu sorumluluk hukukî sorumluluktur. Bu sorumluluğa göre Mesela bayiye sağlanan akaryakıtın ulusal marker uygulamasını ihlâl etmesi halinde dağıtıcı ve bağımsız gözetim firması müşterek olarak sorumlu olacaktır.

gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı laboratuar analizi ile tespit edildiğinde, idari para cezası uygulanır408

.

Genelde tip sözleşme ve eklerinde, akaryakıtın teknik düzenlemelere uygun olmayan şekilde bayiye teslim edilmesine ilişkin hükümler de yer almaktadır. Bu konuda, Yargıtay’a konu olan uyuşmazlık şu şekildedir: Bayi, standartlara aykırı çıkan akaryakıtın dağıtıcı tarafından geri alınmasını talep etmiştir. Ancak dağıtıcı, akaryakıtın kullanıldığı iddiası ile bu talebi reddetmiştir. Ayrıca söz konusu dağıtıcı, bayiden akaryakıtın bedelini de istemiştir. Ancak taraflar arasındaki sözleşmesinin 35. maddesinde “…muayene sonucunda uygun çıkmayan malların idarenin deposundan 5 gün içerisinde geri alınacaktır”… hükmünün bulunduğu, geri alma konusunda davalının tebliğ edilen ihtarına rağmen, davacının geri alma konusundaki iradesini kullandığı, dolayısı ile sözleşmede kendisine tanınan süreyi fazlasıyla geçirdiği anlaşılmıştır. Yine taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğindeki tip idari şartnamenin 53.3 maddesi ise “….Teslim edilen yakıt numuneleri tahlil neticesinde bozuk çıkarsa parası ödenmeyecektir..” hükmü yer almaktadır. Yargıtay bu konuya ilişkin değerlendirmesinde, “her iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, davacının standartlara aykırı akaryakıtı sözleşme sürelerine uyarak iade almadığından sözleşme gereğince teslim ettiği dava konusu akaryakıtın bedelini isteyemez” şeklinde karar vermiştir409. Bu karara göre

bayi, sözleşme hükümlerine istinaden standartlara aykırı çıkan akaryakıtı dağıtıcıya iade edebilir ve dağıtıcı söz konusu akaryakıtın bedelini isteyemez.

Aslında dağıtım firmaları petrol ürünlerini aynı rafinerilerden almaktadır. Bu sebeple, kural olarak hepsi aynı kalitede ürünlere sahiplerdir. Ancak şirketler arasındaki kalite farkını belirleyen faktör, bu akaryakıta sonradan eklenen katkı maddeleridir. Bu katkı maddeleri

Ancak uygulanacak idari para cezası açısından farklı düzenleme yapılmıştır. İdari para cezası açısından lisans sahibine ulusal marker hükümlerini ihlâl etmesi halinde PPK m. 19/a-3’e göre bir milyon Türk Lirası idari para cezası verilirken; ulusal marker ekleme işlemlerine nezaret etmek üzere yetki verilen bağımsız gözetim firmalarının yükümlülüklerini yerine getirmemeleri bu idari para cezası için belirtilen miktarının dörtte biri iki yüz elli bin Türk Lirası verileceği (PPK m. 19/g) düzenlenmiştir.

408 İdari sorumluluğun yanı sıra ulusal marker içermeyen akaryakıtlar 21.3.2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca kaçak petrol olarak değerlendirilmekte ve cezai sorumluluk da söz konusu olacaktır. PPK m. 20/7-8’e göre; 5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez.

Kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda, geçici durdurma kararı akredite laboratuar analiz sonucuna göre verilir. Akredite laboratuar analiz sonucunun bildirilmesine kadar kaçak akaryakıt satışını engelleyecek idari tedbirler Kurum tarafından alınır.

Ulusal marker içermeyen akaryakıtlarla, olması gerekenden az içeren akaryakıtlar farklı bir idari yaptırım tabi tutulmuştur. Faaliyetlerin geçici olarak durdurulması veya lisansın iptali sözleşmeleri doğrudan etkilemektedir. Bu duruma sözleşmenin sona ermesi kısmında ayrıntılı olarak değinilecektir. Bkz. 3. 1. 5. 409 Yargıtay 13. HD, E. 2011/4291; K. 2011/10193; T. 27.06.2011; (KBİBB, 818/m. 182).

oktanı410

düzenleyen, donma noktasını değiştiren, performansı artıran, köpürmeyi ve korozyonu411 önleyen, aynı zamanda ürün kalitesini de artıran maddelerdir. Dağıtıcının ürün kalitesi iddiasını bu katkı maddeleri sağlamaktadır. Dağıtım şirketleri, reklâmlarında ve tanıtım faaliyetlerinde bu hususları vurgulamaktadırlar. Dağıtım şirketlerinin bu tanıtım faaliyetleri ve reklâmları haksız rekabet oluşturabilir. Gerçekten de, bu tür reklâmların dağıtım şirketleri arasında haksız rekabet oluşturduğu iddiasına ilişkin bir davada, Yüksek Mahkeme’ye intikal eden bir olayda; “BP’de yakıt mükemmel çünkü katık mükemmel”, “BP süper kalorifer”, “yepyeni kalorifer yakıtı” sloganları ile satış yapan dağıtım şirketinin bu reklamının haksız rekabet niteliğinde olduğu ve tüketiciyi aldattığı iddiasıyla, başka bir dağıtım şirketi tarafından dava açılmıştır. Davacı dağıtım şirketi, aynı rafineriden ürün almalarına rağmen sanki diğer firmaların pazarlandığı ürünlerden farklıymış izlenimi verecek şekilde tanıtım ve reklâmlarda bulunulduğunu belirtmiştir. Davalı dağıtım şirketi ise, rafinerilerden alınan ürünlere yüksek bedelle alınan katık maddeler eklendiğini; bu katıkların temizleyici, paslanmayı, köpüklenmeyi önleyici, tam yanmayı sağlayıcı özellikte olduğunu ve bunun bilimsel olarak ispatlandığını; bu sebeple haksız rekabet olmadığını iddia etmiştir.Yargıtay söz konusu davada, usulüne uygun alınmış numuneler, şayet yoksa davalının dosyaya sunduğu katkı maddeleri cinslerinin akaryakıt ürünlerine katılma oranlarını gösterir çizelgelere göre ve piyasada mevcut diğer ana dağıtım firmalarının da benzer ilanlarla tüketicilere reklâm yoluyla hitap ettiği gerçeği de göz önüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir412. Yüksek Mahkeme söz konusu kararında, eklenen katkı

maddelerinin sonuçlarının ve diğer dağıtım şirketlerinin reklamlarının birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerektiğini ifade etmiştir Dağıtıcı tanıtımı yaptığı ve bayiye satmayı taahhüt ettiği kalitede ürün sağlama yükümlülüğü altındadır. Bu gibi durumlarda sözleşmede aksine hüküm bulunmaması halinde dağıtıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğu söz konusu olacaktır413

.

Belgede Akaryakıt bayilik sözleşmesi (sayfa 109-114)