• Sonuç bulunamadı

1.3. KADINEFENDİLERİ

1.3.4. Rif’at Kadınefend

Kayıtlarda dördüncü kadın olarak geçen Rif’at Kadın’ın ne zaman ve nerede doğduğu kesin olarak bilinmemektedir.181 Literatürde III. Mustafa’nın kadınları ve

onlarla münasebetlerine dair en enteresan bilgiler genellikle Rif’at Kadın üzerinden anlatılır.

III. Mustafa’nın hatt-ı hümayunlarından Rif’at Kadın’ın Harem’e sonradan alındığı, bu konuda sadrazamın ve onun eşiyle kızının da yardımcı oldukları anlaşılır. Nitekim Çağatay Uluçay tarafından da yayımlanan belgelerde, Sadrazamın sarayında bekletilen ve oradan Harem’e nakledilmesinin uygun yolları aranan Rif’at Kadın ve beş altı adet cariyenin durumu ele alınıp bu geçişin olabildiğince gizli bir şekilde yapılması üzerinde durulur. III. Mustafa, özellikle Şimşirlik tarafından Harem’e girmelerini isteyerek şunları yazar; “Benim vezirim, kerimeniz ve valideleri tarafına tenbih idesiz, bizim avrat için filanındır dimesünler, keyfiyet bilinmesün, bir hanımdır kimin kızıdır bilmeziz disünler; zira biz sakladık şimdi sual iderler inayet idüp cevarilerine tenbih itsünler. Hem bizim cariyemiz emanet olan kızı bile getürsünler, bugün mü yarın mı gelürler? Ve hem çimşirlik tarafından geleler, tenhadır, öbür kapı daima esvedinler ile doludur. Taraflarından … çimşirlik tenha, kimse yoktur, daima kapanmıştır. Misafir geldik de açılır.” Bu hatt-ı hümayununun hemen altına bu sefer dikey şekilde şunları yazmayı gerekli görmüştür: “Bizim avrat için kız mıdır, seyyibe midir deyu sualleri odur, bilmeziz disünler, canım tenbih edesiz, bunu bilmektir, rica ederim.”182

Başka bir belgede ise Sadrazam Paşa, Harem-i Hümayun’a göndereceği cariyelerin durumunu sorarak, Rif’at Kadın ile alakalı bilgilere sahip olmaları sebebiyle, cariyelerin kendilerine sorulduğunda bu konuda bildiklerini söylemelerinden çekiniyor, konunun gizliliğine ciddi ihtimam gösteriyordu: “… Mübarek hatt-ı hümayun inayet-

179 TS.MA.d 2409.0002.004.

180 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani, C. 1, s. 6; Sakaoğlu, Bu Mülkün Kadın Sultanları, s. 338.

181 Kiraz Hamdi Paşa, 1720/1721’de (1133) doğduğunu kaydetmişken Öztuna, 1744’te İstanbul’da doğma ihtimalini belirtir. Ayrıca onun ikinci kadınlığa kadar yükseldiğini kaydeder. Kiraz Hamdi Paşa, Âl-i

Osman…, s. 65; Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, s. 239. Benzer şekilde Sakaoğlu da Rif’at Kadın’ın

İstanbul doğumlu olup ailesinin İstanbul’da bulunduğunu ifade eder. Sakaoğlu, Bu Mülkün Kadın

Sultanları, s. 337.

46 makrunlarında emr-i ferman-ı mülûkâneleri üzere her bir husus gereği gibi tenbih ve te’kid olunmada. Serimû kusur olunmayacağı inşallah-ı teâlâ mâlûm-ı padişahaneleridir. Ve gidecek cariyeleri beş altı adede bâliğ olurlar. Bir sürç-i lisan itmeleri hususu bir an hâtır-ı çâkerânemden dûr ve zâil olmamayla şu veçhile hatırıma hutur ider ki; cariye kullarının illet-i mizaçları sebebiyle bu defa yarınki günü bir aded cariye ile yalnız kerimem cariyeleri gitmesi kendüsi ile bir aded cariyenin tenbih ve te’kid ile sürç-i lisan itmemeleri me’mul idüğü ve emânet olan bendelerinin dahi bîmuhâbâ tekellüm üzere oldığını haber verdikleri mâlûm-ı hümayunları buyurulduk da doğru bu esnada Enderun- ı Hümayun ve Harem-i ismet-makrûnlarına gitmesi hususu ne veçhile irâde-i aliyyeleri buyurulur? İsmetlü iffetlü Rif’at Kadın hazretlerinin … ve hânesini velhasıl her keyfiyetleri öteden berü malumı ve sual olunduk da cevap vireceği mâlûm-ı padişahaneleri buyurulduk da ne veçhile ferman-ı hümayunları buyurulur ise ol veçhile hareket olunacağı mâlûm-ı … buyurulduk da emr-i ferman şevketli ….”

III. Mustafa üzerine şu hatt-ı hümayunu yazarak cevap vermişti: “Benim vezirim, hem kadınân mütekellimi kangısı ise bizim Rif’at Kadın’a nizam veren kadını tenbih dahi edip gereği gibi nasihat ide: öbürlerine bakma, yanından ayrılma, rızasında ol, bu senin kocandır, sokul ayrılmaya gece gündüz avratcasına gereği gibi müntehasında Rif’at’a nasihat ede, mülayim söylemeye, anlar pek bilürler, beynimizde tekellüf yoktur. Taşra umurunu da siz görürsüz, ehlinizde haremimizde görsün, inayet ve kerem olur.” Bu hattının hemen karşısına da şunları yazmıştı: “Kocunmayasınız cümlesi gelsin, istiyorlar, vilâdet inşallah olduk da yine gelirler, lakin şimdi gelseler has ederler idi, istiyorlar, bağçe(yi)? gösterecekler, yeri beynlerinde, sizin saraya gider diye te’min eylediler, ya mâbeynde otururlar, mahzun olmasunlar, bizim cariye dursun, Zeynep Sultan Sarayı’na gidersem götürtürüm.” III. Mustafa, sadrazam arzının üst tarafına yazdığı bu iki hatt-ı hümayunun yanında son olarak alt tarafa birkaç satır daha yazmış ve Rif’at Kadın’ın nereden alınıp nereden geldiğini söylememeleri hususunda cariyelerin özellikle tembihlenmesini istemişti : “Matlubumuz Rif’at Kadın’ın kimden alınduğun ve kimin olduğun söylemeyeler, Elhamdülillah-i teala kimlerdir bilmezüz deyu cevap edeler, dahi haber almadan paşadan gayrı bizim birimiz bilmez, paşa söylemedi, çok sual eyledik söyletemedik disünler, tamam. Anlar bindikleriyle Karakulak çimşirliği açsunlar deyu … gele”.183

47 Söz konusu belgelerin kesin tarihlendirilmesi yoktur. Bu sebeple Rif’at Kadın’ın saraya tam olarak ne zaman geldiğini tespit edemiyoruz. Buna rağmen kayıtlarda dördüncü kadın olarak geçen Rif’at Kadın, eğer saraya ilk geldiği vakitten itibaren dördüncü kadın olmak gibi bir durumu varsa, o halde Haziran/Temmuz 1758’de (Şevval 1171) saraya gelmiş olmalıdır. Zira yukarıda da ifade edildiği üzere III. Mustafa’nın bu tarihten itibaren dört kadını olduğu görülür ve bu durum kadın sayısının beşe çıktığı Haziran 1767’ye (Şevval 1181) kadar devam eder.184

Elimizdeki bu kısıtlı yazışmalar dışında III. Mustafa ile Rif’at Kadın’ın ilişkisinin ne zaman ya da nerede ve ne şekilde başladığına dair net bir bilgi yoktur. Buna rağmen literatürde III. Mustafa ile Rif’at Kadın arasındaki ilişki daha renkli bir şekilde anlatılmış ve III. Mustafa’nın çeşitli gezileri sırasında onu görerek etkilendiği ve çeşitli vesilelerle onunla buluştuğu belirtilmiştir.185 Ancak şu aşamada ve elimizdeki kaynaklar

çerçevesinde III. Mustafa’nın önceleri saray dışında Rif’at Kadın’la buluştuğunu belirtmekle iktifa etmek daha doğru olur.186

Öte yandan literatürde bir aşk hikayesi veya kaçamağı olarak anlatılan III. Mustafa-Rif’at Kadın ilişkisinde ilerleyen süreçte nelerin yaşandığı, özellikle III. Mustafa’nın vefatından sonra Rif’at Kadın’ın Eski Saray’a mı yoksa ailesinin yanına mı gittiği veya evlenip evlenmediği gibi konuların bilinmediği, III. Mustafa’nın diğer kadınlarının aksine Rif’at Kadın’ın Haydarpaşa’da ayrı bir mezarlıkta medfun bulunması sebebiyle hayatının ilerleyen yıllarını saray dışında geçirmiş olabileceği üzerinde durulur.187 Bu noktada tahmini olarak 31 Mayıs 1839 (17 Rebiülevvel 1255) tarihi verilen bir belge, Rif’at Kadın’ın III. Mustafa’nın vefatından sonra evlendiğini ve Mecnune Adile adında bir kız ve Çayırzade Ahmed Bey adında da bir erkek çocuğunun olduğunu gösterir. Söz konusu belgede Çayırzade Ahmed Bey’in oğlu ve Adile Mecnune Hanım’ın varisi Mustafa Faik Bey, Mecnune Adile Hanım’ın sekiz yüz keselik mücevheratının olduğunu iddia ederek, mücevheratın Mecnune Adile’nin vasisi el-Hac Hayrullah Efendi’de bulunduğunu, Hayrullah Efendi’den de sonraki vasisi Mehmed Efendi’ye geçtiğini

184 TS.MA.d 2402.0056.003; TS.MA.d 2412.0044.003. Diğer taraftan Rif’at Kadın’ın dördüncü kadın olma sürecinde farklı ihtimaller de vardır. Nitekim Rif’at Kadın eğer geç bir tarihte Harem’e alındıysa, onun 1767’de dahil olan beşinci kadın olması ve sonradan beşinci kadınlıktan dördüncü kadınlığa yükselerek kayıtlarda bu en yüksek konumuyla yer etmesi de ihtimal dahilindedir. Eldeki kısıtlı bilgiyle yapılabilecek bu gibi tahminler, ancak bu konudaki yeni kayıtlara ulaşılmasıyla netleştirilebilir.

185 Uluçay, Harem II, s. 22-24; Sakaoğlu, Bu Mülkün Kadın Sultanları, s. 337. 186 Beydilli, “Mustafa III”, s. 282.

48 söyleyerek arzuhalinde konunun araştırılmasını ve mücevheratın bulunmasını istemiştir. Ancak yapılan tetkikatta sözü edilen mücevherat bulunamamıştır.188 Bu arzuhal ve tedkikat neticesinde Rif’at Kadın’ın saray dışında bir hayat kurduğu ve en az iki çocuğu ve bir de torununun olduğu anlaşılır.

Rif’at Kadın, dördüncü kadın olarak Haydarpaşa’da ayrı bir mezarlıkta medfundur. Bu mezarlıkta ayrıca III. Osman’ın başkadını olduğu söylenen Leylâ Kadın ile Halil Hamid Paşa ve ailesinin kabirleri de bulunmaktadır.189