• Sonuç bulunamadı

III. Ahmed, katıldığı pek çok faaliyete şehzadelerini de dahil etmek konusunda istekliydi. O’nun haremi ve çocuklarını yanına aldığı dönemlik gezilerinin ve eğlence türünden çeşitli aktivitelerinin şehzadeleri için de keyifli anlar olduğu muhakkaktır.

53 Râşid Mehmed Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 2, s. 1236. 54 Râşid Mehmed Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 2, s. 1236.

55 Müstakimzâde Süleymân Sa’deddîn Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, Haz. Mustafa Koç, Klasik Yayınları, İstanbul 2014, s. 73-76.

56 Müstakimzâde Süleymân Sa’deddîn Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, s. 76.

57 Müstakimzâde Süleymân Sa’deddîn Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, s. 691; Tahsin Özcan, “Veliyyüddin Efendi”, DİA, C. 43, İstanbul 2013, s. 40-42; Şemdanizade, Mür’i’t-Tevârih, C. II.A, s. 37; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, Haz. Nuri Akbayar, C. 5, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1996, s. 1660-1661; Seyyid Mehmed Hâkim Efendi, Vak’a-nüvîs Hâkim Efendi Tarihi, Haz. Tahir Güngör, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensititüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2014, s. 649 (Bundan sonra “Hâkim Efendi, Tarih” şeklinde verilecektir.)

58 Veliyyüddin Efendi, şeyhülislamlığa atandığı sırada hasta olduğu için şeyhülislamların padişah huzurunda giymeleri âdet olan şeyhülislamlık kürkü (ferve-i beyzâ) ilk defa olarak konağına gönderilmişti. Bu durum bir yanıyla III. Mustafa’nın hatt meşk ettiği hocasına gösterdiği hürmeti de yansıtır. Hâkim Efendi, Tarih, s. 880; Şemdanizade, Mür’i’t-Tevârih, C. II.A, s. 37; Özcan, “Veliyyüddin Efendi”, s. 40. 59 Kemal Beydilli, “Mustafa III”, DİA, C. 31, İstanbul 2006, s. 282.

18 Şehzade Mustafa da artık büyümeye ve okuma-yazma eğitimi almaya başladığı evrede, kardeşleriyle birlikte babasının pek çok faaliyetine dahil edildi. Şehzadeliğindeki bu tür faaliyetlerin O’nun hem kişiliği hem de gelişimi üzerinde ciddi bir etkiye sahip olması kuvvetle muhtemeldir.

Söz konusu süreçte Şehzade Mustafa’nın babası Sultan III. Ahmed’in haremini de yanına almasıyla dahil olduğu faaliyetlerden birisi 5 Mayıs 1721’de (8 Receb 1133) lale donanmasını izlemek için Beşiktaş’taki Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın yalısına gitmesidir. Padişah gündüzleri tertip edilen çeşitli eğlencelerle vakit geçirirken geceleri lale donanmasının keyfini çıkarıyordu. Bu arada İbrahim Paşa da gündüzleri İstanbul’daki sarayında devlet işleri ile meşgul olurken geceleri yakındaki diğer bir yalısında ikamet ediyordu. III. Ahmed, on gün kadar harem halkıyla kaldığı yalıdan ayrılırken, İbrahim Paşa, padişahın kız kardeşlerine ve kızlarına, şehzadeler Süleyman, Mehmed, Mustafa ve Bayezid ile diğer harem halkına hem nakdi hem de çeşitli mücevher ve kumaşlardan müteşekkil aynî hediyeler verdi.60

III. Ahmed, katıldığı pek çok faaliyete şehzadelerini de dahil ediyordu. Bunlardan başlıcası kış aylarında yapılan helva sohbetleriydi. “Hadd ü pâyânı bulunmayan leyâlî-i hengâm-ı şitâya mahsus olan” ifadeleriyle uzun kış gecelerine mahsus olduğu söylenen helva sohbetlerinin “çâşnî ve lezzeti evkât-ı sâirede bulunmadığı” belirtilir. Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın sarayında tertip ettiği bu sohbetlere Ocak/Şubat 1723’te (Rebiülahir 1135) başlandı ve bu ilk yıldaki sohbetlere Sultan III. Ahmed de şehzadeleri ve bazı hanım sultanlarla birlikte katıldı. Padişah ve şehzadeleri bir hafta kadar kaldıkları Sadrazam sarayında gece ve gündüzleri bu şekilde keyifli vakitler geçirdiler.61

Helva sohbetlerine ilerleyen yıllarda da devam edildi. Nitekim 3 Ocak 1724’te (6 Rebiülahir 1136) Sultan III. Ahmed yine şehzadelerini ve bazı hanım sultanları da yanına alarak İbrahim Paşa’nın sarayına gitmiş ve altı gün kadar burada kalarak hem sohbetler hem de türlü eğlencelerle vakit geçirmişlerdi.62 Benzer şekilde bir sonraki yıl yine aynı

günlerde III. Ahmed şehzadeler ve bazı hanım sultanlarla Sadrazamı ve damadı İbrahim Paşa’nın sarayına gitmişti. 25 Aralık 1724’teki (8 Rebiülahir 1137) bu ziyaret önceki yıllardaki gibi bir hafta kadar sürmüştü.63

60 Râşid Mehmed Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 2, s. 1221-1222. 61 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1312. 62 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1344. 63 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1417.

19 Müteakip senelerde helva sohbetlerinin ilgi ve beğeni toplamaya devam ettiği görülür. Nitekim “Nev-bahârın gerçi seyr-i gülşen ve sahrâsı var. Fasl-ı sermânın ve lâkin sohbet-i helvâsı var.” beytiyle anlatılan ve kış mevsiminin bir güzelliği olarak görülen sohbetler, artan kişi sayısıyla önemli bir eğlence faaliyeti olmuş ve rağbet görmüştü. 18 Ocak 1726’da (14 Cemaziyelevvel 1138) damadı Sadrazam İbrahim Paşa’nın sarayına geçen yıllardaki gibi şehzadeleri ve haremiyle giden Sultan III. Ahmed on üç gün burada ikamet etmişti. Bu süre zarfında sohbetlere Sadrazam İbrahim Paşa’nın damadı Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa, Sadrazam damadı ve Kethüdası Mehmed Paşa, Sadrazam İbrahim Paşa’nın yeğeni ve padişah damadı Tevkiî Ali Paşa ve yine padişah damadı Küçük Osman Paşazade Ahmed Paşa da katılmıştı. Hepsi padişah huzurunda usta saz sanatçıları ve oyuncularıyla vakit geçirmişler ve eğlencelerin mutluluğunu doyasıya yaşamışlardı. Bu sırada dokuz yaşına giren Şehzade Mustafa da yine kardeşleriyle babasının eşliğinde sohbetlere katılmış ve geniş bir eğlence topluluğunun parçası olmuştu.64 Muhtemeldir ki bu keyif dolu günler O’nun hep mutluluk ve özlemle

hatırladığı dönemlerdi.

Helva sohbetleri devlet erkanı tarafından da beğenilen bir meclis haline gelmişti. Artık kışın sadrazam sarayı dışında da helva sohbetleri icra ediliyor ve pek çok ileri gelen devlet adamı bu meclislere katılıyordu. Nitekim 8 Aralık 1726’da (13 Rebiülahir 1139) bu defa Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa’nın ev sahipliğinde; Sadrazam Damad İbrahim Paşa, Rumeli Kazaskeri Feyzullah Efendi, Sabık İstanbul Kadısı ve İmam-ı Evvel-i Şehriyârî Abdurrahman Efendi, Defterdar Hacı İbrahim Efendi, Reisülküttab Mehmed Efendi, Defter Emini Hacı Mustafa Efendi, Râşid Mehmed Efendi, Pirizade Sahib Mehmed Efendi gibi gerek askeri gerekse ilmiye ve kalemiye mensubu farklı görevlerden üst düzey idareciler toplanmıştı. Burada bazı meclis üyeleri mevsime uygun güzel şiirler okumuşlar ve bu yolla caizeler almışlardır. Yemekler yenip, sazlarla güzel şiirler okunduktan sonra meclis dağılmış, Sadrazam ise eşiyle birlikte damadının evinde kalmıştı. Ardından benzer bir helva sohbeti Sadrazam İbrahim Paşa’nın damadı Kethüda Mehmed Paşa’nın Uzunçarşı yakınlarındaki hanesinde yapılmıştı. 15 Aralık 1726’da (20 Rebiülahir 1139) ise bu sefer Sultan III. Ahmed şehzadelerini de yanına alarak, Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın hanesine gitmişti. Birkaç gün sonra da (23 Aralık / 28

20 Rebiülahir) Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa’nın hanesine gidip gece saraya dönmüştü.65

Dahası yine aynı kış helva sohbeti maksadıyla Sultan III. Ahmed, şehzadeleri ve haremiyle Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın sarayına gitmiş, burada kaldığı birkaç gün boyunca hem helva sohbetlerinde bulunmuş hem de süregiden İran harpleriyle ilgili konuları konuşmuşlardı.66

Ertesi yılda da helva sohbetleri devlet erkanının ve sanat erbabının katılımıyla farklı mekanlarda yapılmıştı ve bu vesileyle Şehzade Mustafa kış mevsiminin bu keyifli ortamını yaşama imkânı bulmuştu. 3 Kasım 1727’de (18 Rebiülevvel 1140) Sadrazam İbrahim Paşa’nın kethüdası Mehmed Efendi, Sadrazam Paşa başta olmak üzere diğer meclis ehli devlet erkanını ve ulemadan belirli kimseleri çağırmıştı. Sohbetlerde sanat erbabı hünerlerini göstermiş ve Sadrazam tarafından verilen çeşitli maddi ihsanları almışlardı. Sonrasında yemekler yenmiş ve kâh saz ustalarıyla kâh efsane anlatanların konuşmalarıyla helvalar yenip sohbetler edilmişti. Ertesi gün de aynı meclise Sultan III. Ahmed şehzadelerini de alarak katılmış ve gece geç saatlere kadar mecliste keyifli vakitler geçirmişlerdi.67 Yaklaşık bir buçuk ay sonra yılın en uzun gecelerinde de helva

sohbetleri yapılıyordu. Bu sefer Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa, konağına Sadrazam İbrahim Paşa ve diğer devlet erkanını davet etmişti. Eşiyle birlikte gelen Sadrazam Paşa, meclis ahalisinin kendisine sunduğu nadide gazel ve kasidelere nazar etmiş, sohbet ve müzikle vakit geçirerek geceyi orada geçirmişti. Ertesi gün Sultan III. Ahmed, şehzadelerini de yanına alarak meclise katıldı. Hatta 26 Aralık’ta (12 Cemaziyelevvel) Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın geçen yıllardaki gibi daveti üzerine yine şehzadeleri ve haremini de yanına katarak sadrazam sarayına gitmiş ve on beş gün burada ikamet etmişti.68 Yaklaşık on bir yaşındayken bu eğlenceli faaliyetlere katılan Şehzade Mustafa,

bu vesilelerle hem çokça mekân değiştirme fırsatı buluyor hem de buralardaki sanat ve sohbet iklimini yaşama ve farklı kişileri müşahede etme fırsatı bulmuş olmalıdır.

Şehzade Mustafa, babası III. Ahmed’in hükümdarlığı sürecinde çeşitli kutlama, tören ve ziyaretlere de katılma imkânı da buluyordu. Zira III. Ahmed bu gibi faaliyetlere şehzadelerini de genelde dahil ederdi. Bunlardan birisi 10 Ekim 1726’da (13 Safer 1139) şehzadeleriyle Eski Saray’a (Saray-ı Atik) yaptığı ziyaretti. Buna göre 2 Haziran 1726’da

65 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1521-1522. 66 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1529. 67 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1577. 68 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1578.

21 (1 Şevval 1138) Eski Saray’daki Teberdârân Odası yanmış ve yeniden inşasını padişahın izniyle Sadrazam Damad İbrahim Paşa üstlenmişti.69 Binanın inşası tamamlanınca

İbrahim Paşa, padişahtan yenilenmiş halini görmesini, bir nevi yaptırdığı eseri takdir etmesini istemişti. III. Ahmed de şehzadeleriyle birlikte söz konusu tarihte Saray-ı Atik’e giderek yenilenen Teberdârân Odası’nı ziyaret etti. Buhurların yakıldığı mekânda kahveler ve şerbetler içildikten sonra yenilenmiş hali gezildi. Ardından sarayda tertip edilen cirid oyunu izlenip Sadrazam İbrahim Paşa tarafından padişah ve şehzadelere hediyeler sunulmasıyla ziyaret sona erdi.70

Havaların ısınmaya başlaması ve artan nemle birlikte III. Ahmed havası daha ferah yerlere göçe gider ve genellikle şehzadelerini ve haremini de yanına alırdı. Nitekim 27 Haziran 1727’de (8 Zilkade 1139) Sadrazam İbrahim Paşa’nın Beşiktaş’taki Sahilsarayı’na gittiğinde de şehzadelerini yanına almıştı. Bu ikameti sırasında, Sadrazam İbrahim Paşa’nın tavsiyesi üzerine Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa tarafından bir ziyafet için davet edildi. Nitekim Kaptan Paşa’ya, ceddi Sadrazam Kara Mustafa Paşa’dan Kuruçeşme’deki Tırnakçı Yalısı’nın arkasında bulunan ve Boğaz’ı yukarıdan gören oldukça güzel bir tepelik alan intikal etmişti. Sadrazam Paşa, bu mahalde bir kasır inşa ettirmesini ve Beşiktaş’ta olan padişahı çağırarak bu mekânda bir ziyafet vermesini Kaptan Paşa’ya işaret etmiş, Kaptan Paşa da derhal kasır inşaatını başlatarak 16 Temmuz’da (27 Zilkade) padişahı davet etmişti. Sadrazam ve sair vezirlerin hazır olduğu mahalle Sultan III. Ahmed şehzadelerini de yanına alarak gitti. Havası ve manzarası gayet hoş olan mekânda yemekler yenilip keyifli vakit geçirildikten sonra III. Ahmed şehzadeleriyle beraber Beşiktaş’taki Sahilsaray’a geri döndü.71

III. Ahmed’in şehzadeleriyle beraber yaptığı ziyaretlere verebileceğimiz bir diğer örnek de, 1 Ocak 1728 (18 Cemaziyelevvel 1140) tarihinde Sadrazam İbrahim Paşa’nın inşa ettirdiği kasra yapılan ziyaretti. Buna göre İbrahim Paşa, Topkapı yakınındaki bir metrukatı satın almış ve burasını genişleterek kendisi için bir kasır inşa ettirmişti. İçerisinde türlü meyve ağaçları bulunan ve şehirde bir benzerinin olmadığı belirtilen kasra “Vezirbahçesi” denilmişti. Bu oldukça gösterişli olduğu tahmin edilecek kasrı ve

69 Dönemin vakanüvisi Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, İbrahim Paşa’nın Teberdârân Odası’nı eskisinden daha geniş ve güzel yaptırdığını, hamamı olmayan bu mekâna hamam yaptırdığını, kendilerine mahsus bir yeri olmayan zabitler için ayrı bir mekân yaptırdığını ve bir mutfağı da genişlettiğini belirtir. Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1514.

70 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1514-1515. 71 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1551-1552.

22 bahçesini “seyr ü temâşâ” maksadıyla III. Ahmed söz konusu tarihte, şehzadelerini de yanına alarak bir ziyaret gerçekleştirdi. Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa, Musahip Mehmed Paşa, Tevkiî Ali Paşa ve Küçük Osman Paşazade Ahmed Paşa’nın da bulunduğu mekânda III. Ahmed ikindiye dek vakit geçirip dinlenmişti.72

Şehzade Mustafa, kardeşi Numan’ın bed-i besmele töreninde de diğer kardeşleri Süleyman, Mehmed ve Bayezid ile hazır bulunmuştu. 22 Ekim 1727 (6 Rebiülevvel 1140) Çarşamba günü başta Sadrazam ve Şeyhülislam olmak üzere diğer vezirler, Rumeli ve Anadolu Kazaskerleri, Nakibüleşraf Seyyid Zeynelabidin Efendi, Ayasofya Şeyhi İspirîzade Efendi, Yeniçeri Ağası, Defterdar Efendi ve Reisülküttab Mehmed Efendi gibi ileri gelen erkan-ı devlet, sabah namazını Ayasofya Camii’nde eda ettikten sonra Topkapı Sarayı’na geçmişler ve şehzadeler Mustafa, Bayezid ve Süleyman’ı karşılaşmışlardı. Bu sırada şehzadeler ferâce ve samur kürkler giymiş, başlarına sorguçlu destar sarmışlardı. Arkalarından şehzade Numan’ın lalasıyla beraber gelmesiyle törenin yapılacağı İncili Köşkü’ne geçildi. Şehzadeler köşk önüne varınca, Sadrazam İbrahim Paşa kiminin koluna girmiş kimisini de kucağına alarak atlarından inmelerine yardım etti. Ardından İncili Köşkü’nde Şeyhülislam ve Şehzade Numan, padişah huzurunda ders talimi yapıp, akabinde de Ayasofya şeyhinin dua etmesiyle ders tamamlandı. Şehzade Numan’a ders talim ettirmek üzere namzed kılınan Abdurrahman ve Sahib Mehmed Efendilere samur kürkler giydirilmesinden sonra kurulan çadırlarda yemekler yendi. Ardından şehzadeler, peykler ve solaklar eşliğinde saraya dönerken Hazineden Ağa da çevreye gümüş saçıyordu. Sarayda ise pilav ve zerde ikramlarının yapılmasıyla tören de tamamlanmış oldu.73

III. Mustafa’nın şehzadeliği döneminde gemilerin denize indiriliş törenlerine katıldığı da olmuştu. Bu amaçla 30 Ağustos 1728’de (24 Muharrem 1141) tertip edilen bir tören Tersane-i Amire’de gerçekleştirilmişti. Sultan III. Ahmed, şehzadeleriyle seher vaktinde Tersane-i Amire’ye geçmiş ve burada inşa edilen üç ambarlı kalyonun denize indirilişini izlemişti. Bu sırada Sadrazam, Şeyhülislam ve diğer vezirler eski üç ambarlı kalyondan töreni izliyordu. Söz konusu kalyonun denize indirilmesiyle Kaptan Paşa’ya samur kürk giydirilirken diğer tersane çalışanlarına da hilatler giydirildi.74

72 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1579. 73 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1560-1561. 74 Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli, C. 3, s. 1606.

23 Şehzade Mustafa’nın bu süreçte katıldığı törenlerden birisi de, vaktiyle vakanüvis olarak da hizmet veren Râşid Mehmed Efendi’nin Afgan Şahı Eşref Şah’a elçi olarak gönderilmesi vesilesiyle tertip edilen törendi. Buna göre İran’la varılan anlaşma sonrasında iki taraf birbirilerine elçiler gönderiyor, bu amaçla Osmanlı Devleti’nin elçiliği de Sadrazam İbrahim Paşa’ya yakın olan Râşid Mehmed Efendi’ye veriliyordu. Bu amaçla Râşid Mehmed Efendi’ye Mekke-i mükerreme rütbesi ile elçilerin seyfiyeden olması âdetine binaen Rumeli Beylerbeyliği payesi tevcih edildi. Tertip edilen elçi alayı ise 3 Ağustos 1729’da (8 Muharrem 1729) yapıldı. Sultan III. Ahmed, İran’a gönderilen Râşid Mehmed Efendi’nin üç yüz kişiden fazlaca alayını izlemek için şehzadeleriyle Dolmabahçe’deki kasra gitti. Burada Sadrazam ve sair devlet erkanı hazır bulunmuş ve kendisi de şehzadeleriyle alayı izlemişti. Râşid Mehmed Efendi, padişah huzuruna yaklaşınca atından inerek yer öptü ve kendisine hilat giydirildi. Ardından Sadrazam İbrahim Paşa’nın padişahın name-i hümayununu Râşid Efendi’nin eline vermesiyle Üsküdar’a yollandı.75

Babasının saltanatında rahat ve hareketli bir şehzadelik süreci geçiren III. Mustafa, bu süreçte kardeşleriyle birlikte pek çok aktiviteye katılıyor, farklı mekanlarda birçok kişi ve olayı müşahede imkânı buluyordu. Geçirdiği bu rahat ve faal şehzadelik sürecinde şüphesiz ki babası III. Ahmed’in katkısı büyüktü. O’nun oldukça faal bir padişah olması ve şehzadelerini çeşitli aktivite, tören ve kutlamalara dahil etmedeki isteği, III. Mustafa’nın şimşirliğe kapalı bir şehzadelik yerine yukarıda bahsettiğimiz şekilde aktif bir süreç geçirmesine imkân tanımıştı. Ancak babası III. Ahmed’in 1730’daki Patrona Halil isyanıyla tahttan indirilmesi Şehzade Mustafa için oldukça zorlu bir dönemi de başlatmış oldu.