• Sonuç bulunamadı

GÜNLÜK HAYAT

2.5. CUMA SELÂMLIKLAR

2.5.3. Halk-Hükümdar Münasebetler

Cuma selâmlıklarının hükümdar ile halk arasındaki münasebetler açısından oldukça işlevsel bir yeri vardı. Nitekim halk selamlıklar vasıtasıyla taleplerini ve şikayetlerini doğrudan hükümdara iletmesine fırsat bulurdu.823 Özellikle selamlık alayı

camiye doğru ilerlerken her kesimden insan yolun her iki tarafında dizilerek isteklerini veya şikayetlerini yazılı şekilde ulaştırmaya çalışırdı. Bununla birlikte zaman zaman devlet adamları, halkın arasına yerleştirdikleri adamları vasıtasıyla halkın padişaha ulaşmasına engel olmaya çalışırlardı. Bu durumda şikâyeti olan kişi bir bez veya hasır parçasını yakarak sopanın ucunda tutmak suretiyle şikayetçi olduğunu padişaha belli etmeye çalışırdı. Bu durumda direkt olarak padişaha bağlı görevliler o kişinin şikayetini alırdı.824

III. Mustafa’nın, Cuma selâmlığı sırasında kendisine sunulan arzuhalleri bizzat incelediği ve gerekli gördüğü işlemleri yaptığı anlaşılır. Nitekim Cuma selâmlığı için 4 Ağustos 1758’de (29 Zilkade 1171) deniz yolu ile Eyüp Sultan’a gittiğinde kendisine sunulan çeşitli arzuhallerde, vaktiyle babası ve kendisine hatt hocalığı da yapmış olan Rumeli Kazaskeri Veliyyüddin Efendi ile alakalı şikayetler üzerine onu görevden alarak Manisa’ya sürmüştür.825 Yine III. Mustafa göç ile Karaağaç’da bulunduğu bir dönemde,

823 Mehmet İpşirli, “Osmanlılar’da Cuma Selâmlığı (Halk-Hükümdar Münasebetleri Açısından Önemi)”,

Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1991, s. 459-471.

824 Alikılıç, İmparatorluk Seremonisi, s. 101-103.

825 III. Mustafa, saltanatı döneminde Anadolu Kazaskeri olan hatt hocası Veliyyüddin Efendi’yi Rumeli Kazaskeri Abdurrahim Efendi’nin vefat etmesi üzerine Nisan 1758’de (Şaban 1171) Rumeli Kazaskerliğine tayin etmişti. Ancak söz konusu bu Cuma selâmlığı sırasında Veliyyüddin Efendi aleyhinde verilen arzuhaller, onun Manisa’ya sürülmesine sebep oldu. Şemdanizade Fındıklılı Süleyman Efendi, Veliyyüddin Efendi’nin “şedid ve gazabla şöhreti şâyi” olduğunu fakat bu yönünün “eğri” kişilere karşı olduğunu ifade eder. Dahası yazılan arzuhallerin ekseriyetinin Sadrazam Ragıb Paşa’nın tahrikinden kaynakladığını belirtir. Zira Şemdanizade’ye göre Ragıb Paşa, III. Mustafa’ya şehzadeliği sırasında hatt meşk ettiren Veliyyüddin Efendi’yi kendisine karşı bir tehdit olarak görüyordu ve III. Mustafa’nın hocasının etkisinde kalabileceği endişesiyle bu arzuhalleri tertip ettirmişti. Şemdanizade, Mür’i’t-Tevârih, C. II. A, s. 18-19. Diğer taraftan dönemin vakanüvisi Seyyid Mehmed Hâkim Efendi, eserini daha sonraki süreçte ve resmi tarihçilik vazifesi olmadan kaleme alan Şemdanizade Süleyman Efendi’ye oranla kişisel kanaatini söylemekten oldukça uzaktır, hatta bu konuda “politik” bir tavır takındığı da söylenebilir. Zira Mayıs 1758 başlarında (Şaban 1171) Rumeli Kazaskeri Abdurrahim Efendi’nin yerine bu göreve tayin edilen Veliyyüddin Efendi’yi “yegâne-i rüzgâr ve me’ârif-intimâ, a’lem-i ‘ulemâ’-i mütebahhirîn ve efdal-i

fudalâ’, zevi’n-nühâ… zemânen a’lem ü ahrâ… akrân-ı ‘âlîleri ‘ulemâ’-i kirâm ve sudur-i zî-şân me’âlî- ittisâm miyânında nâdiru’l-vücûd, envâ’-i me’ârif ü ‘avârif ile mütehalli… sâir fukarâ’-i talebe-i ‘ulûma merhametleri mebzul ve sârî… tâ sıgar-ı sinnlerinden berü fünûn ve sunûf-i me’ârif ü ‘avârif tahsili ile sarf-ı ‘ömr-i girân-kadr eylemiş” olarak tavsif eden Hâkim Efendi, ardından bizzat kendisinin kaleme aldığı

“Cemâl-ı fazl ü ‘ilm ü mekremet-kân-ı semâhat kim. Ne mümkin hilye-i fazl ü kemâlin eylemek tavsif…” mısralarıyla başlayan övgü dolu dizeler serdetmiş; fakat ilerleyen süreçte Veliyyüddin Efendi’nin görevden alınması bahsine gelince ise, Şemdanizade’nin iddia ettiği üzere Sadrazam Ragıb Paşa’nın tertiplediği bir komplo ile azledildiği yönündeki şüphelere değinmek bir yana yapılan azlin haklı ve makul bir hareket olduğunu yansıtmıştır. Seyyid Mehmed Hâkim Efendi, Hâkim Tarihi, s. 649-650, 675-676.

172 15 Temmuz 1763’te (4 Muharrem 1177) ve 26 Ağustos 1763’te (16 Safer 1177) Eyüp Camii’ne Cuma namazını eda için gitmiş ve bu sırada verilen arzuhallere namaz sonrası bizzat “nazar-ı hümayun” ettiği kaydedilmiştir. Buna göre Sultan III. Mustafa, Cuma namazından sonra Valide Yalısı ve Eyüp Yalısı gibi çevre yalılara giderek buralarda kahve içiyor ve verilen arzuhalleri okuyordu.826

Öte yandan zaman zaman arzuhal sahiplerinin maddi birtakım taleplerde bulundukları da oluyordu. Nitekim Regaip Kandiline denk gelen 17 Mart 1758 (7 Recep 1171) cuma günü, III. Mustafa Cuma selâmlığı için Mahmud Paşa Camiine gittiğinde burada kendisine sunulan arzuhallere mukabil olarak çeşitli miktarlarda “ihsan-ı hümayun” da bulundu.827 Yine 29 Nisan 1758’de (20 Şaban 1171) Cuma namazı için

Şehzade Camii’ne gittiğinde sadaka talebiyle verilen arzuhaller için “fukara arzuhallerine Silahdar Ağa kulları yediyle vaz’ olunan 56 adet zer-i mahbub-ı tam” verdiği kayıtlıdır.828 Ayrıca 1172 yılı Ramazan ayına ait Ceyb-i Hümayun defterinde

Cuma selâmlıklarına dair herhangi bir kayıt olmadığı halde 21. günü (18 Mayıs 1759) “sadaka arzuhallerine vaz’ olunmak için Silahdar Ağa kullarına teslim olunan” verilen 20 adet zer-i mahbub nısfiyesinin829 bu tarihte Ayasofya Camii’ne gerçekleştirdiği Cuma selâmlığında kendisine sunulan arzuhaller sebebiyle olduğu anlaşılmaktadır.830 Yine 7

Haziran 1760’da (22 Şevval 1173) Cuma selâmlığı için Eyüp Camii’ne gitti sırada arzuhal sunan bir kişiye 40 kuruş ihsanda bulunmuştur.831

Cuma selâmlıklarında halkın şikâyet ve taleplerini hükümdara iletme fırsatı bulmasının haricinde tebaa ile padişahın yakınlaşmasını sağlayan başka vesileler de oluyordu. Bu cümleden olarak III. Mustafa özellikle Cuma selâmlıklarında camiye gidiş- dönüşleri sırasında fukaraya zaman zaman farklı miktarlarda ihsanda bulunurdu. Nitekim III. Mustafa, 9 Aralık 1757’de (27 Rebiülevvel 1171) Cuma selâmlığı için Süleymaniye Camii’ne gitmiş ve “gidip-gelirken fukaraya ve Yeniçeri oğullarına” toplam 68 adet zer-

826 Irmak, III. Mustafa Ruznâmesi, s. 116, 121.

827 Buna göre; “Soğuk Çeşme haricinde bıçak ile vefat eden Seyyid Ahmed validesi Hatice Hatun arzuhaline

250 Kuruş, el-Hac Emine Hatun arzuhaline vaz’ olunan 10 Kuruş, Himmet nam arzuhal sahibine dört nısfiye ceyb-i hümayundan ihsan olunup, yirmi kuruş tekmiline mevcut hazineden 14 buçuk kuruş”

verilmiştir. TS.MA.d 2402.0053.002; Görür, “Sultan III. Mustafa’nın…”, s. 151.

828 TS.MA.d 2402.0054.003. III. Mustafa’nın bu türden ihsanlarına dair örnekleri arttırmak mümkündür. Bu konuda bkz. Görür, “Sultan III. Mustafa’nın…”, s. 151.

829 TS.MA.d 2403.0057.003.

830 Irmak, III. Mustafa Ruznâmesi, s. 44. 831 TS.MA.d 2404.0014.003.

173 i mahbub nısfiyesi832; 17 Şubat 1758’de (8 Cemaziyelahir 1171) Nur-ı Osmaniye Camiine

gittiğinde fukaraya için 9 adet zer-i mahbub nısfiyesi;833 27 Mayıs 1758’de (19 Ramazan

1171) Mahmud Paşa Camiine gittiğinde ise “fukara ve zuafâna” 13 adet zer-i mahbub nısfiyesi ihsan etmiştir.834 Aynı yıl içerisinde 24 Haziran (17 Şevval 1171) ve 1

Temmuz’da da (24 Şevval) yine Cuma selâmlıklarında fukaraya verilmek üzere farklı miktarlarda ihsanda bulunmuştu.835 Son olarak 8 Kasım 1758 (7 Rebiülevvel 1172)

tarihinde de Süleymaniye Camii’ne gittiğinde fukaraya 2 adet zer-i mahbub nısfiyesi vermiştir.836 Bunların haricinde III. Mustafa, 19 Temmuz 1760’ta (5 Zilhicce 1173) Eyüp

Camii’ndeki Cuma namazı sonrası “gelirken İslam ile müşerref olan Mustafa” adlı kişiye 60 kuruş verdiği gibi kendi hazinesinden satın alınan pek çok kıyafeti de yine Mustafa’ya ihsan etmiştir.837 Bu tarihten sonra bu türlü bir ihsanın verildiğine dair Ceyb-i Hümayun

defterlerinde herhangi bir bilgi yoktur.