• Sonuç bulunamadı

A- Rafinerici Lisansı

2- Rafinerici Lisansı Sahiplerinin Yükümlülükleri

Rafinerici lisansı sahiplerinin en başta gelen yükümlülüğü; lisansı kapsamındaki rafineri tesislerinin işletilmesidir. Rafinerici lisansı sahibi açısından bu tesislerin işletilmesi hem hak olduğu gibi hem de ülke ekonomisi ve ekonomik kamu düzeni açısından bir yükümlülüktür. Petrol piyasasında rafineri-iletim-depolama gibi faaliyetler piyasada rekabet ortamının sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi, haksız rekabet, yıkıcı fiyatlamanın ve hakim durumun kötüye kullanılmasının önlenmesi açısından çok önemli piyasa faaliyetlerdir ve bu nedenle rafinerici lisansı sahibi, regülasyon kurumunun bilgisi olmadan piyasa faaliyetini terk edemez, lisansı kapsamındaki faaliyeti durduramaz, faaliyetini sonlandıramaz.

Rafinerici lisansı sahipleri piyasada teknik düzenlemelere uygun ürün üretilmesi278 ve teslimi ve yurt içinde pazarlayacakları akaryakıta, rafineri çıkışında veya gümrük girişinde Kurumun belirleyeceği şart ve özellikte ulusal marker eklenmesi ile de yükümlüdürler. Zira ilgili piyasada ticarete konu olacak akaryakıtın ham petrol halinden piyasaya sunuma elverişli hale dönüştürüldüğü en önemli yer rafineri tesisleri olup bu nedenle teknik düzenlemelere uygun üretim

276

EPDK 2011 Sektör Raporu, s. 19. 277

EPDK 2011 Sektör Raporu, s. 19. 278

EPDK tarafından akaryakıt bayilerine; teknik düzenlemelere uygun olmayan akaryakıt satışı nedeniyle tesis ettirilen idari para cezalarında bayiler tarafından açılan davalarda genellikle, söz konusu akaryakıtın TÜPRAŞ Rafinerisinden alındığı ve teknik düzenlemelere aykırılık tespit edilse dahi bu aykırılığın rafinericiden kaynaklandığı şeklinde iddialar ileri sürülmektedir. Danıştay ise, sözkonusu akaryakıtın gerçekten rafinericiden teslim alınıp alınmadığını faturaların incelenmesi suretiyle araştırarak bir karar vermektedir. Aşağıda bu şekilde tesis edilen işlemlerle ilgili Danıştay tarafından verilen emsal kararlara yer verilmektedir.

Her ne kadar davacı şirket tarafından, yukarıda bahse konu akaryakıtın bayisi oldukları dağıtım şirketi aracılığıyla Batman Tüpraş Rafinerisi'nden temin edildiği, Batman Rafinerisi'nden çıkan yakıtın kükürt oranının standartlara aykırı olduğu ileri sürülmekte ise de; akaryakıtın Batman Tüpraş Rafinerisi'nden elde edildiğine dair fatura ibraz edilmediğinden, ayrıca yapılan denetim sonucu alınan akaryakıt numulerinin analizi sonucunda düzenlenen raporlarda, parlama noktası ve soğuk filtre tıkanma noktası parametreleri yönünden sınır değerlere uygun olmadığı dikkate alındığında davacı şirketin bu iddiasına itibar edilmemiştir. DANIŞTAY 13. Dairesi, 2009/4905 E., 2011/3933 K. Sayılı ilamı.

veya rafineri çıkışı veya gümrük girişinde ulusal marker ekleme konusunda da ana aktör rafinerici lisansı sahipleri olmaktadır.

Rafinerici lisansı sahiplerine petrol üretimi yapan firmalar açısından da bazı yükümlülükler getirilmiştir. Rafinericiler; ham petrolün temininde, yerli ham petrole öncelik tanınması ve üretim şirketlerinin aleyhine olacak teslim yeri ve şartlarında maddi talep ve teklifte bulunulmaması, ham petrol üreticilerinin teklifi halinde oluşan asgari fiyatlardan yerli ham petrolün alınması veya asgari fiyat üzerindeki tekliflere onbeş gün içinde yazılı olarak yanıt verilmesi yükümlülüğü altındadır. Böylece yerli ham petrol üreticilerine ürünlerini satın alma (alım garantisi279) ve ilgili pazarlara ulaştırma garantisi getirilmekte ve faaliyetleri teşvik edilmektedir. Kanaatimce bu yükümlülük Anayasa’nın 167.maddesindeki devletin; “yerli tasarrufun ve üretimin teşvik edilmesi” yönündeki sorumluluğuna paralel bir düzenlemedir.

Bu kapsamda rafinericiler için özellikle ham petrol üreticilerini korumayı amaçlayan; yerli ham petrol alım ve sözleşme yapma yükümü, üretici şirketler aleyhine teslim yeri ve şartlarında maddi talep ve teklifte bulunulmaması yükümü getirildiği görülmektedir. Bunun aksine bir davranış, petrol üretim firmalarının faaliyetlerini sürdürebilmeleri açısından zorunlu unsur olan ürünlerin piyasaya arz aşamasına erişimlerinin engellenmesi anlamına gelecektir. Rekabet Kurulu daha önce vermiş olduğu bir kararda TÜPRAŞ’ın mal alımını durdurma kararının, rafinerinin emniyet ve güvenliği ile ortaya çıkabilecek riskler nedeniyle yapıldığı gerekçesiyle hakim durumun kötüye kullanılarak 4054 sayılı Yasanın 6.maddesinin ihlal edildiği yönündeki şikayeti kabul etmemiş ve soruşturma açılmasına gerek olmadığı kararı vermiştir280.

279

“Alım garantisi” uygulaması esas olarak elektrik enerjisi sektöründe varolan bir uygulamadır. 1993–1997 yılları arasında, küreselleşme özelleştirme rüzgarlarının tüm dünyayı sardığı bir dönemde, özel sektörü (batık maliyetlerin yüksek olduğu) elektrik sektöründe yatırım yapmaya teşvik edebilmek amacıyla geliştirilen modeller çerçevesinde gerçekleştirilmişlerdir. Söz konusu modelde, yatırımcı firmalara bir taraftan ürettikleri elektriği uzun dönemli alım garantisi verilmiş, diğer taraftan kullanacakları doğalgazla ilgili BOTAŞ tarafından “al ya da öde” anlaşmaları yapılmıştır. TAMZOK, s. 231.; 3096 sayılı Kanun çerçevesinde Türkiye’de toplam yirmi üç adet YİD modeli çerçevesinde üretim projesi hayata geçirilmiştir. YİD projeleri kapsamındaki doğal gaz santrallerinin üretimlerinin tamamı TETAŞ’ın alım garantisi içerisindedir. “Alım Garantisi” konusunda bknz.; SARISOY, s. 255.; KAVAK, s. 101, CAMADAN, s. 51.; BÖRÜ, s. 92-93.;

280

Petrol Kanunu'nun 13. maddesi birinci fıkrasına göre, yerli petrol üreticileri, 1980 tarihinden önce keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrolün tamamını ve 1980’den sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri petrolün % 65’ini yurt içindeki rafinerilere satmak zorundadırlar. Bu madde ile yerli üreticilerin mallarını TÜPRAŞ'a satmak zorunda bırakıldıkları, dolayısıyla TÜPRAŞ'ın alıcı olarak hakim durumda bulunduğu yorumu yapılabilir. Ancak, yerli ham petrol fiyatının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Tebliğleri yoluyla dünya petrol fiyatlarına göre belirlendiği (TÜPRAŞ daha kaliteli ham petrolü daha ucuza ithal edebilmektedir.) dikkate alındığında, söz konusu yasanın TÜPRAŞ'ı hukuksal olarak hakim duruma getirmekten çok, yerli ham petrol üreticilerini TÜPRAŞ aracılığıyla korumayı ve teşvik etmeyi amaçladığı düşünülmektedir. Merkezi ABD'de bulunan ALADDİN, 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerince iktisap etmiş olduğu işletme ruhsatnamesi nedeniyle "petrol hakkı" sahibi olup, 1961 yılından itibaren ülkemizde petrol arama ve üretim faaliyetleriyle iştigal etmektedir. Şirket, 1.10.1994 tarihinde yürürlüğe giren “Yerli Ham Petrol Satış Anlaşması” uyarınca ürettiği ham petrolü TÜPRAŞ’ın Batman Rafinerisi’ne 7 yıl süresince teslim etmiş, ancak anlaşma TÜPRAŞ’ın 28.8.2001 tarihli yazısıyla 1.10.2001 tarihi itibarıyla ve tek taraflı olarak feshedilmiştir. TÜPRAŞ, ALADDİN’den yeniden mal almaya başlamak için, anılan şirkete yeni yükümlülükler getiren bir anlaşmayı şart koşmuştur. Batman Rafinerisi, ağırlıklı olarak bölgede üretilen ham petrolü işlemekte olan bir rafineri konumundadır. Türkiye'de ham petrol üretimi ve ithalatı yapan başlıca kuruluş TPAO olmakla birlikte, ALADDİN, Mobil/Dorchester, Perenco gibi firmalar da faaliyet göstermektedir. TPAO, ürünü boru hattı aracılığıyla teslim almakta, diğer firmalar ise genellikle

Yerli üretici açısından rafinerici ve iletim lisansı sahipleri zorunlu unsur (essential facility) niteliğindedir ve erişim haklarının güvence altına alınması gerekir281.