• Sonuç bulunamadı

A- Regülasyon Öncesi Türkiye’de Petrol Piyasasının Yapısı

2- Çevrenin Korunması

AB’nin hedefleri arasında 2050 yılında petrole olan bağımlılığın sone erdirilmesi ve özellikle trafikte çevre kirliliğinin de önlenebilmesini teminen elektrikli araçların artırılması amaçlanmaktadır. Aslında petrolün dünya ülkelerinde yaygınlaşmasında kömürden kaynaklanan hava kirliliğinin önlenmesi amacı büyük yer tutmaktaydı. Bu amaç petrol talebine yeni bir hız kazandırmıştır. 1965’te New York Belediye Başkanı, kömürün kentten tamamen atılıp yok edilmesini talep etmiştir. Amerika’da büyük şehirlerde kömür nedeniyle yaşanan hava kirliliğinden dolayı kömür kullanımı kısıtlanmış ve petrol kullanımı teşvik edilmiş, bu yıllarda Amerika’da çevreyle ilgili büyük projeler devreye sokulmuştur. Ancak 1970’li yılların başlarında dünyada ekonomik büyüme yaşanıyor, enflasyon yükseliyor, dünya çapında enerji kullanımı dramatik bir şekilde artıyor, nüfus, sanayileşme, hava kirliliği, enerji tüketimi gibi bu gelişmeler çevresel

140

KALDIRIMCI, s. 4. 141

Ölçek ekonomileri; üretim ölçeği, miktarı arttıkça ortalama maliyetin düşmesi durumu olarak ifade edilmektedir. Üretim miktarının artması ile birlikte ortalama sabit maliyetlerdeki sürekli düşüş ortalama maliyetin de azalmasına yol açmaktadır. Üretim arttıkça maliyetler azalıyorsa pozitif ölçek ekonomisi, tersi durum varsa negatif ölçek ekonomisi vardır. Özellikle doğal tekellerde pozitif ölçek ekonomileri vardır. REKABET SÖZLÜĞÜ, s. 72.; CAMADAN, s. 5.; PAŞAOĞLU, s. 7.

142

Ancak burada talebin fiyat esnekliğinin yüksek olması nedeniyle fiyat artışlarının toplam getiride azalmaya yol açması olasılığı vardır. O halde alt ve üst pazarlar bakımından kapatma davranışları önündeki diğer bir engel talebin esnek olması durumudur. Bu çerçevede rekabetçi piyasalarda üretilen yakın ikame mallarının bulunması rakipleri zora sokmaya yönelik pazar kapama eylemine başvurmayı anlamsız kılacak etkiler yaratabilecektir. REKABET KURULU. 17.08.2011 tarih ve 11-45/1044-357 sayılı karar.

143

bilinçlenmenin artmasını da beraberinde getiriyordu. Çevresel bilinçlenme ile Amerika ve Avrupa’da kömürden petrole geçiş hızlanıyor ve daha temiz enerji amacı çerçevesinde nükleer enerjinin de propagandası yapılıyordu144.

Sanayileşmeye bağlı olarak gerçekleşen üretim artışı birçok çevresel sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu durum sağlık harcamalarını artırmakta ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Doğal çevrenin bozulması, doğal dengeyi de bozmaktadır. Çevresel etki değerlendirmesi yapılarak üretim birimlerinin daha az negatif dışsallık sağlayacak biçimde (daha az kirlilik-daha az trafik-daha az stres-daha az kaynak kullanımı) örgütlenmesi için hukuki altyapı oluşturulması önem taşımaktadır145.

Anayasanın 56.maddesine göre; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Anayasanın 59. maddesinde de; “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır” denilmektedir146.

Anayasa’nın 35. maddesi mülkiyet hakkını düzenlemiştir. Mülkiyet hakkı toplum yararı ile sınırlandırılmıştır. Toplum yararından çevreye zarar verici şekilde mülkiyet hakkının kullanılamayacağı ve çevre için gerekirse mülkiyet hakkının sınırlandırılabileceği anlaşılmaktadır147.

Kimi çevre sorunlarının sınır tanımaz olması, çevreyi ulusların ortak konusu haline getirmiş ve “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı” uluslararası düzenlemelerden sonra, birçok ülke anayasasında temel hak ve hürriyetler arasında yerini almıştır. Ceza Hukuku, bu yöndeki eğilimin de artması ile çevre hakkının korunması hususunda aktif rol üstlenmiş ve pek çok ülke ceza kanununda olduğu gibi çevreyi kirleten bazı fiiller, ülkemizde de 5237 sayılı TCK’da “suç” olarak düzenlenmiştir148. Petrol piyasasında son zamanlarda yapılan pek çok düzenleme gelecek nesillere

144

YERGİN, s. 652-653. 145

DEMİR, s. 163-164.; Çevre Kanunu’nun 10. maddesine göre gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucunda çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin faaliyetlerinin çevreye yapabileceği tüm etkileri gösteren “çevresel etki raporu” nun planlanan yatırımlar öncesi alınması zorunlu tutulmaktadır. Bu raporda çevre kirlenmesine sebep olabilecek atık ve atıkların ne şekilde zararsız hale getirilebileceğinin ve bu konuda alınacak önlemlerin gösterilmesi zorunludur. Petrol, maden ve jeotermal arama faaliyetleri çevresel etki değerlendirme kapsamı dışında tutulmuştur. YILDIRIM, Sözlük, s. 84.

146

DEVRAN, s. 41. 147

DEVRAN, s. 41. 148

5237 sayılı TCK’nın “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlığını taşıyan 181.maddesine göre; (1) İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza iki katı kadar artırılır. (4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi hâlinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (5) Bu maddenin iki, üç ve dördüncü fıkrasındaki fiillerden dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

TCK’nın “Çevrenin taksirle kirletilmesi” başlığını taşıyan 182.maddesine göre; (1) Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır.

karşı sorumluluk ve çevresel hassasiyetler göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Petrol piyasasında süper benzin ve daha sonra da kırsal motorinin yasaklanması, biodizel ve bioetanol kullanımına ilişkin düzenlemeler149, teknik kriterlere uygun olmayan akaryakıta karşı alınan önlemler ve ulusal marker yoluyla kaçak petrolün takibi, zorunlu sigorta yöntemi ile çevreye verilebilecek zararların teminat altına alınması düşüncesi gibi uygulamalar, diğer kamusal amaçlar yanında çevrenin korunması ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının sosyal regülasyona yönelik somut uygulamaları olarak sayılabilir.

2872 sayılı Çevre Kanununda, Anayasa’nın 56.maddesine paralel olarak çevre hakkının hem sahibi hem de yükümlüsü olarak devlete ve kişilere pek çok görev ve sorumluluklar yüklenmiş, çevreye zarar vermesi muhtemel pek çok fiile karşı idari nitelikte yaptırımlar belirlenmiştir. Çevre Kanunu’nda idari para cezalarının düzenlendiği 20.maddenin sonunda, bu maddenin uygulamasını gerektiren fiilin, ayrıca TCK ile diğer kanunlara göre suç oluşturması haline ilişkin hükümlerinin saklı olduğu ve 27.maddede ise Çevre Kanunu’nda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezaların, bu fiiller için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmayacağı bildirilmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda çevreye zarar verebilecek bazı fiiller ise “kabahat” olarak belirlenmiştir. Ayrıca somut olayda çevreye karşı bir fiilin hem kabahat hem de suç olması halinde, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceği belirtilmiştir150.

Çevreyi kirletenlerin kişilere ve çevreye verdiği zararlardan sorumluluğu Çevre Kanunu’nun 28.maddesine belirlenmiş olup buna göre; çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar. Kirletenin, meydana gelen zararlardan ötürü genel hükümlere göre de tazminat sorumluluğu saklıdır151.

5491 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle gemilerin çevreyi kirletmesi halinde uygulanacak idari yaptırım hususu daha kazuistik bir yöntemle düzenlenmiş, gemilere verilecek cezalar değişiklikten önce sadece her türlü atık kavramı ve kirli balans tahliyesi yapan tankerler diye bir ayrım varken değişiklikle birlikte petrol ve türevleri kirli balans tahliyesi yapan gemi ve diğer deniz araçları ve katı atık bırakan veya evsel atık su deşarjı yapan tanker, gemi ve diğer deniz araçları şeklinde bir ayrıma gidilmiştir152.

Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması hâlinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. KAYAN, s. 1.

149

Gelişmiş ülkelerde çevreye karşı duyarlı üretim için yeni teknolojiler kullanılmakta, firmalara bu teknolojilerle üretim yapma zorunluluğu getirilmektedir.Bu çevreye duyarlı üretim anlayışı gelişmekte olan ülkeleri de içine alacak biçimde hızla yaygınlaşmaktadır. DEMİR, s. 71.

150

Kabahatler Kanunu, m. 15/3.; KAYAN, s. 27-28. 151

Çevre Kanunu’nda kirletenin sorumluluğu; “kusursuz sorumluluk” ve “ağırlaştırılmış objektif sorumluluk” olarak değerlendirilebilir. PARLAR/HATİPOĞLU, s. 894-895.

152

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde, artan nüfus ve refah seviyesi, enerji tüketimini de artırmıştır. Bu yoğun enerji kullanımı; enerji tedariğinde önemli sorunlara yol açmakta ve kullanım ile üretim arasındaki denge açığı gün çektikçe artmaktadır. Enerji açığının bilinen en uygun tanımıyla “tüm düzenleme, iş ve işlemlerin toplum yararı gözetilerek yapılması” olan “kamu yararı” kavramına ve “çevre mevzuatı”na uygun bir faaliyet olarak yürütülmesi zorunluluğu kuşkusuzdur. Bütün medeni dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çevre ve enerji hem uygulanan üretim teknolojileri hem de mevzuat açısından adeta birbirinin mütemmim cüz’ü (ayrılmaz parçası) halini almıştır153.

Petrol ürünleri günümüzde yer altı ve yerüstü su kaynakları yanında toprak ve hava gibi temel yaşamsal kaynakları ve bitki ve hayvan yaşamını da tehdit etmektedir. Ülkemizde petrol faaliyetlerinin yoğunlaştığı illerde petrolden kaynaklanan çevresel sorunların zaman zaman ön plana çıktığı görülmektedir. Petrolün çıkarılması, depolanması, iletilmesi, rafine edilmesi ve pazarlanması ile ilgili tesislerin bulunduğu bölgelerde su kaynaklarında yaşanan petrol kaynaklı kirlilik insan yaşamını yakından tehdit etmektedir. Yer altı suyu kirliliği genellikle petrol depolama tankları ve iletim borularından sızan petrolün yer altı suyuna karışması neticesinde oluşmaktadır. Genellikle yeraltında konumlanan petrol depolama tanklarından kaynaklanan olası petrol sızıntısı yer altı suyu için kirlilik kaynağıdır154.

Ülkelerin enerji arzını etkileyen çok önemli bir faktör çevredir. Enerji üretimi, tüketimi, dağıtımı ve enerji ile ilgili diğer tüm işlemler; hava kirliliği ve global iklim değişikliği gibi ekolojik sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle enerji yatırımları ile ilgili kararlar alınırken çevre faktörü dikkate alınmaktadır. Enerji kullanımından dolayı çevre sorunları kaçınılmazsa, enerji üretimi için kullanılan enerji kaynaklarının çevreye, asgari düzeyde zarar vermelerini sağlamak gerekmektedir155.

ÇED’in en önemli amacı önerilen projenin çevre üzerinde yapabileceği etkileri proje gerçekleştirilmeden önce kestirmek, söz konusu etkilerin önem ve şiddetini belirlemek ve olası etkilerin sakıncalarını tümüyle ortadan kaldıran ya da en aza indiren teknik ve teknolojik önlemleri belirlemek ve önermektir. ÇED’in amacı, ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.156 Bu

153

TANDOĞAN, s.41-43. 154

KARA, s. 9; 13 Nisan 2005, ülkemizde meydana gelen ve kentin içme suyunun karşılandığı, balık ve kaplumbağa üretimi yapılan Atatürk Barajı Göleti'ne binlerce ton petrol sızmış, gölete sızan ham petrol su üzerinde geniş bir alanda 4 santim kalınlığında bir tabaka oluşturmuştur. Batman- Yumurtalık BOTAŞ Petrol Boru Hattı’nın Bozova ilçesine bağlı Yığınak Köyü Akyakı Mezrası yakınlarında ki bir borusunun yırtılması ile meydana gelen sızma ve ardından başlayan yangın dünyada yalnızca Fırat Nehri'nde bulunan Refetus Kaplumbağalarının yaşamını da tehdit etmiştir. TEMELTAŞ, s. 3;

155

BİÇİCİ, s. 31. 156

SEYHANLI, s. 8-9., Ekonomik büyümenin ve gelişmenin sosyal maliyeti çevre kirliliğidir. Çevresel etki değerlendirmesinde fiziksel ve biyolojik tüm değerlerin yanı sıra ekonomik-toplumsal çevrenin hesaba katılması,

gün rafineri, depolama, iletim, gibi petrol piyasasını ilgilendiren enerji yatırımlarında ÇED, vazgeçilmez bir idari ön şart olarak mevzuatımızda düzenleme altına alınmıştır.

Çevresel kaygılar AB’nin petrol politikalarına da yön vermektedir. AB, tükettiği petrolün büyük bir bölümünü deniz yolu ile ithal etmektedir. Ancak, gelecekte AB’nin petrolü de boru hatları ile almayı tercih edeceği (enerjinin arz güvenliğinin sürdürülmesi ve çevrenin korunması amacıyla) düşünülmektedir. AB’nin petrolün taşınmasında kullanılan tankerlerin yarattığı çevre kirliliği ve muhtemel deniz kazalarından duyulan endişelerle boru hatlarının kullanımını artırmak isteği, 2001 yılında AB’nin resmi yayını olan Yeşil Kitap’ta açıkça ifade edilmiştir. AB, petrolün tankerlerle özellikle Orta Doğu’dan ithalinde uluslararası suların kontrolünün öneminin farkındadır157.