• Sonuç bulunamadı

Petrol Piyasasında Ekonomik Kamu Düzeni ve Kamu Hizmeti Kavramları

bozulduğunda kamu yararını olumsuz yönde etkileyen ve bozulmasının önlenmesiyle kamu yararı gerçekleşen bir düzendir. Kamu düzeni, toplumun dış ve maddi düzenidir. Kamu düzeninin temel öğelerinden olan “kamu güvenliği”, kişilerin can ve mallarına zarar verebilecek tehlike ve tehditlerin yokluğu anlamında kullanılmakta iken diğer önemli bir öğesi olan “dirlik ve esenlik” ise, yaşamın normal seyrini olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü düzensizlik ve karışıklığın yokluğudur46. Anayasa hükümleri incelendiğinde kamu düzeninin tesisinde devlete bir takım görev ve yetkiler verildiği de açıkça anlaşılmaktadır.

Anayasanın 5. maddesine göre; “Devletin temel amaç ve görevleri; …….kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır”.

Anayasanın 48. maddesine göre; “Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır”.

Anayasanın, “Planlama” başlığını taşıyan 166. maddesine göre ise; “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayi ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak ve bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir”.

Anayasanın 167. maddesine göre; “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili

43

HARKS, s. 4. ; VILLAFUERTE-MURPHY-IMF WORKING PAPER, s. 5-6. 44

OPEC BULLETIN 2011, s. 32-33. 45

Kamu gücünü elinde tutan bütün kişi ve kuruluşların da karar ve eylemlerinde kamu yararına uygun ve kamu yararını gözeterek hareket etmeleri beklenir. Kamu yararının en azından asgari ölçütü kamu düzenine uygun, toplum düzenine uygun, bireysel çıkardan çok toplumun ortak yararını gözetiyor olması gerekliliğidir. Kuramsal olarak da kanuna uygun olanın otomatik olarak kamu yararına uygun olduğu varsayılır. MAZI- ARSLAN, s. 49.

46

veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme47 ve kartelleşmeyi önler. Planda, milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir, kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri bu planlara göre yapılır”.

Yukarıda sıralanan Anayasal ilkeler çerçevesinde ülke ekonomisi açısından birinci derecede önemli olan petrol piyasasını gözetim-denetim altında bulundurulabilmesini teminen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu kurulmuştur.

Anayasa Mahkemesi bir kararında, “Devletin; ekonomik hayatın işleyişini düzenlemek, gerektiğinde bu alana müdahale konusunda görevli kılındığını ortaya koymakta” olduğunu hüküm altına almıştır48. Ayrıca bu hükümlerden yola çıkılarak anayasa tarafından ekonomik bir kamu düzeninin de benimsendiği belirtilmektedir49. Devlet, ekonomi sektöründeki düzenleme ve denetleme görev ve yetkisini “ekonomik kolluk” aracılığıyla yürütmektedir50. BİO’lar eliyle ekonomik yaşamda düzenleyici, yasaklayıcı, izin verici, denetleyici ve gerektiğinde zorlayıcı işlemler yerine getirilmekte olup bu faaliyetlerin merkezi idare birimleri tarafından yürütülemeyeceği belirtilmektedir51.

Klasik idare hukuku anlayışı içerisinde kamu düzeni kavramı genellikle “kolluk” kavramı ile birlikte ve özellikle de polis ve jandarma alt başlıkları altında incelenmiştir. Ancak son yıllarda kamu düzeni kavramı içerisinde kişilerin malvarlıklarının da güvende olması ve ekonomik hayatın her türlü düzensizlik ve karışıklıktan arındırılmış şekilde dirlik ve esenlik içinde sürdürülmesi hususuna özel bir önem verilmekte ve “ekonomik kamu düzeni” kavramı ön plana çıkmaktadır. Bu bakımdan, ekonomik kamu düzenini sağlamak ve bu düzeni korumak amacıyla yapılan müdahalede bulunma yetkisi anayasamıza göre devletin tekelindedir. Devletin gerektiğinde piyasalara müdahale etme görevini yerine getirirken, kamu yararını gözetmesinin yanı sıra, rekabete dayalı sisteme işlerlik kazandırması, piyasalardaki egemen gücün kötüye kullanılmasını önlemesi beklenmektedir52.

Ekonomik kamu düzeni o kadar önemli bir kavramdır ki Türkiye sınırları içerisinde olağanüstü hal ilan edilmesinde anayasal sebeplerden birisi olarak sayılmıştır. Anayasanın 119. maddesinde; “Tabii afet, tehlikeli salgın hastalık ve ağır ekonomik bunalım hallerinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nun, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebileceği”

47

Tekelleşme (monopolization); hakim durumdaki bir teşebbüsün veya önde gelen birkaç teşebbüsün rekabete aykırı uygulamalarla piyasada pazar güçlerini artırma çabasıdır. Tekelleşme Amerikan literatüründe; hakim durumun kötüye kullanılması kavramının karşılığı olarak kullanılmaktadır. REKABET SÖZLÜĞÜ, s. 91.; Bir başka tanıma göre ise tekelleşme; “Üstün ürün, iş aklı, tarihi olaylar sonucunda ortaya çıkan büyüme ve gelişmeden farklı olarak tekel gücünün bilerek ve isteyerek elde edilmesi ya da korunması” dır. MADAN, s. 5.

48

04.03.1986 tarih ve 1985/16 E., 1986/5 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı. 49 TAN, s. 164-165.; ÖZKAN, s. 82. 50 ODYAKMAZ, s. 83. 51 AZRAK, s. 26. 52 ORDU, s. 39.

düzenleme altına alınmıştır. Anayasada yer alan bu hükümler “Ekonomi Hukuku” nun temel kaynağı olup, ekonomi-hukuk arasındaki ilişkinin de belirleyici unsurlarını oluşturmaktadır53.

Enerji arzı ve güvenliği konusunda yaşanan gelişmeler ülkelerin milli güvenlik algılarında da yeni anlayışlara sahne olmaktadır. Milli güvenlik, kamu güvenliğinden ve kamu düzeninden farklı bir kavramdır. 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliği Kanunu’nun 2. maddesi milli güvenlik kavramının tanımına yer vermiştir. Buna göre: “Devletin anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü iç ve dış tehditlere karşı korunması ve kollanması..” anlamına gelmektedir54.

Milli Güvenliğin bir unsuru olan ekonominin güvenliği, günümüz şartlarında hayati önem taşımaktadır. Ekonomik güvenlik açısından önemli olan unsur, girdi ve çıktıların dengelenebilmesi ve karşılıklı bağımlık esasına dayalı ilişkiler içerisinde ekonomik faaliyetlerini devam ettirmesidir. Ekonomide oluşacak riskler ve tehditler ekonominin güvenliğinin sağlanması açısından önem taşımaktadır55.

Stratejik güvenliğin askeri, siyasi ve ekonomik olarak üç temel sacayağı bulunmaktadır. Ekonomik güvenlik tüm çalışmaların en iyi seviyede yapılmasını sağlayan ekonomik imkan ve kabiliyetlerin geliştirilmesi ve korunması konusundaki stratejik seviyedeki çalışmalarını sürdüren bir yapıdır. Küreselleşme ve sonucunda gelişen sermaye hareketleri; borçlanma, dış ticaret, ekonomik göstergeler, kayıtdışı ekonomi, enerji güvenliği kavramları ekonomik güvenliği etkileyen en önemli unsurlardır56. Petrol fiyatları Türkiye’nin ekonomik güvenliği açısından çeşitli risk ve tehditler oluşturmaktadır. Uluslar arası petrol fiyatları yanında ülkemizin vergi gelirleri açısından önemli bir konumda bulunan akaryakıt piyasası ekonomik kamu düzeninin sürdürülmesinde büyük önem taşımaktadır.

EPDK, 5015 sayılı Kanun çerçevesinde sorumlu olduğu petrol piyasasında denetim yetkisini, uyguladığı yaptırımlarla “ex post” kullandığı gibi, verdiği lisanslar ve onayladığı tarifelerle “ex ante” olarak da kullanmaktadır. EPDK, teknik uzmanlık gerektiren alanlarda düzenleme ve denetleme yaparak “teknik kolluk” faaliyeti yürütmektedir57. Danıştay, “düzenleme ve denetleme yetkilerini”, bağımsız idari otoritelerin faaliyetleri arasında yer alan bir “kamu hizmeti” olarak kabul etmektedir58.

53

Ekonomi Hukuku konusunda daha geniş bilgi için bknz. BAYKAL, s. 76-87. 54

Milli Güvenlik ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi Hakkında Bknz. GÖZLER, s. 151. 55 AYDIN, s. 11, 16. 56 AYDIN, s. 11, 16. 57 ÖZCAN, s. 109. 58

Anayasa Mahkemesi’ne göre; devlet ya da diğer kamu tüzel kişiler tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında genel ve ortak gereksinimleri karşılamak, kamu yararı ya da çıkarını59 sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir60.

Petrol piyasasından devletin elde ettiği vergi gelirlerinin bütçe içerisinde en önemli gelir kalemleri arasında yer alması, ülkemizin coğrafi konumundan kaynaklanan petrol kaçakçılığı yöntemlerinin çeşitliliği, petrol kaçakçılığından elde edilen kazançların terör örgütüne finansman sağlaması, sosyal, çevresel ve sağlık gibi daha pek çok sebep petrol piyasasının gözetim ve denetim altında bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır.

Petrolün dünya ülkelerin olan etkisi sadece ekonomik düzen ve makroekonomik dengelerle de sınırlı değildir. Bölgesel ve küresel pek çok savaş-iç karışıklık ve krizin de aynı zamanda ana kaynağıdır. Ülkemizin de dahil olduğu pek çok uluslararası sorunda61 petrol stratejik bir araç62 ve hatta yeri geldiğinde silah olarak kullanılmıştır63.

Bu gün bir yandan Hazar ve Orta Asya petrollerinin batı pazarlarına ulaştırılmasında boğazların ve Bakü-Ceyhan hattının rolü64, diğer yandan Türkiye’den geçmekte olan ve inşası devam eden/planlanan petrol boru hattı projeleri hem ülke ekonomisine olan katkısı hem de ülkemizin dünyadaki stratejik konumunun giderek artması yolunda ölçülemez bir değere sahiptir65.

59

Bir hizmetin kamu hizmeti olarak değerlendirilebilmesi için faaliyetin yürütülmesinde toplumun çıkarının, yani kamu yararının bulunması gerekir. Toplum için genel ve ortak olan, sürekli karşılanması gereken hizmetlerde kamu yararı vardır. KALENDER, s. 7.

60

Anayasa Mahkemesinin 09.12.1994 tarih ve 1994/43 E., 1994/42-2 K. Sayılı kararı. Doktrinde benzer tanımlar için bknz. ÖZAY, s. 319.; GİRİTLİ/BİLGEN/AKGÜNER, s. 773.

61

1974 Kıbrıs Barış Harekatında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu, bu gün müttefikimiz olan pek çok ülke tarafından Türkiye’ye yönelik Petrol Ambargosu uygulanmıştır. Bu Harekatta Pakistan ve Libya Türkiye’nin yanında yer almış, Türkiye ancak Libya’dan-Muammer Kaddafi’den aldığı petrolle Barış Harekatını gerçekleştirebilmiş, uçaklarını, gemilerini hareket ettirebilmiştir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında bütün dünya ülkelerinin ambargosuna karşı Türkiye’yi destekleyen Muammer Kaddafi’nin 2011 Temmuz ayında İstanbul’da yapılan ve Amerika/Avrupa ülkelerince alınan ortak bir kararla yönetimi bırakmaya çağrılması ilginç ve hazin bir tesadüf olarak Türk Dış Politikasında yerini almıştır. Kıbrıs Barış Harekâtında Türkiye’ye uygulanan ve Türk Ekonomisini derinden etkileyen Ambargolar Konusunda bknz. AÇIKGÖZ, s. 85.; İZGİ, s. 48.vd.;

62

Arap/İsrail Savaşlarında Arap ülkeleri petrolü, Amerika ve Avrupa ülkelerine karşı bir silah olarak kullanmışlar ve sonuçta küresel planda petrol krizleri yaşanmış, dünya ekonomik düzeni temelinden sarsılmıştır. AYHAN, s. 133, 136-152.; ÖZEV, s. 115-116.

63

FATTOUH - (OIL EXPORT RESTRICTIONS:OIL WEAPON), s. 13. 64

SOLIGO-JAFFE, s. 6., BİÇİCİ, s. 64. 65

Dünya petrol rezervinin yüzde 67'sine ve dünya doğal gaz rezervinin yüzde 40’ına sahip olan Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri ile Avrupa arasında cografi köprü olan Türkiye’den geçen ve geçecek boru hatları, uluslararası önem taşımaktadır. Türkiye bir yandan enerji köprüsü durumuna gelirken stratejik geçis ülkesi olarak aynı zamanda büyük bir enerji pazarı olma yolundadır. Coğrafi konum, siyasi istikrar, yükselen tüketim düzeyi ve işletme güvencesi gibi faktörler, özellikle Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’da üretilen petrol ve doğalgazın taşınması, depolanması, kullanımı ve Avrupa’ya ihracı açısından Türkiye’yi en güvenilir ve en uygun çekim merkezi haline getirmiştir. Türkiye’nin uluslararası petrol bağlantıları açısından petrol boru hatları, petrol ithalatına güvence getirdiği gibi, petrol taşımacılığından Türkiye’ye ekonomik çıkar da sağlamaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı, Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı Türkiye’nin stratejik önemini giderek artırmaktadır. BİÇİCİ, s. 60-63.; VERDİYEV, s.68 vd. Gaz Rezervlerinin Avrupa’ya Taşınmasında Türkiye’nin Önemi hakkında bknz. ÖZEL, s. 77.vd.; BTC Hakkında bknz. UĞURLU, s. 9.vd.

Petrol piyasası, Türk kamu maliyesi, Türkiye’nin makroekonomik dengeleri, dış borç oranları, cari açığı, enflasyon ve büyüme hedefleri ile doğrudan orantılı bir yapıya sahip olup66 bu piyasa üzerinde yapılacak denetimler ekonomik kamu düzeninin67 sağlanmasında son derece önemlidir.

Ekonomik kamu düzenini sağlamak ve bu düzeni korumak amacıyla yapılan müdahalede bulunma yetkisi anayasamıza göre devletin tekelindedir. Devletin gerektiğinde piyasalara müdahale etme görevini yerine getirirken, kamu yararını gözetmesinin yanı sıra, rekabete dayalı sisteme işlerlik kazandırması, piyasalardaki egemen gücün kötüye kullanılmasını önlemesi beklenmektedir68.

Cari açığın artması ve ödemeler dengesinin bozulmasında petrol fiyatlarındaki artışın önemli rolü bulunmaktadır69. Petrol fiyatlarında varil başına yaşanan her on dolarlık artışın, ayda ortalama iki milyon ton ham petrol ithal eden Türkiye’ye milyarlarca dolar ek maliyet getirdiği göz önünde bulundurulduğunda, yüksek fiyatların sürekliliği, önemli bir uzun dönemli risk olarak algılanmalıdır70. Petrol arzında sıkıntı yaşandığı, petrol fiyatlarının arttığı dönemlerde ülkemiz ve dünya ekonomisindeki büyüme (economic growth) oranları düşmüştür71. Yükselen fiyatlar sonucu zarara uğrayan petrol ithalatçısı ülkelerdeki tüketim eğilimi, petrol ihracatçısı ülkelere göre daha fazladır. Petrol ihraç eden ülkelerdeki talep, fiyatların ve dolayısıyla da ihraç gelirlerinin artması ile yükselmektedir. Yüksek petrol fiyatları petrol ithalatçısı ülkelerin reel milli gelirlerinin azalmasına yol açmaktadır. Petrol tüketiminin petrol fiyatlarının artış oranı doğrultusunda azaltılması mümkün olamadığından, toplam petrol harcamaları artmakta, dolayısıyla diğer harcamalara ayrılan milli gelir miktarı düşmektedir72.

Aşağıda Şekil 4’te gösterildiği üzere ham petrol fiyatlarındaki artış zincirleme etki ile ithalatçı ülkelerde ithalat değerlerini ve miktarlarını artırmakta, cari hesap dengesinin bozulmasına yol açmakta, rafinerilerde üretilen petrol ürün fiyatlarının artması ile birlikte petrole bağımlı tüm sanayi, endüstri ve diğer ticari alanlarda fiyat artışları görülmekte ve tüm bu sonuçlar enflasyonun artmasına da sebep olmaktadır. Zincirleme olarak meydana gelen bu gelişmeler Türk ekonomisinin makroekonomik dengeleri üzerinde bozulmalara sebebiyet vermektedir.

66

CUNADO/GRACIA, s. 17.; OECD 2011, s. 2. ; Ancak makroekonomik dengeler üzerindeki etki, dünyadaki tüm ülkelerde eşit şekilde hissedilmemektedir. Avrupa, Japonya, Amerika gibi ülkelerle gelişmekte olan ülkeler karşılaştırıldığında enflasyon üzerinde petrol fiyatlarının etkisi farklılık gösterebilmektedir. LeBLANC/CHINN, s. 21-22. 67 Bu konuda Bknz. ORDU, s. 38-39. 68 ORDU, s. 39. 69 SAÇIK, s. 109. 70 ÖZDEMİR, s. 89. 71

TÜRKÖLMEZ, s. 81,93,147; AKDAĞ, s. 38; İPEK, s. 1-2; 37.vd. Petrolün sadece arz aşamasında değil iletim- taşıma-nakil aşamalarında yaşanan karışıklıklar dahi dünya ticareti ve ekonomisindeki büyümeyi etkilemektedir. KOMISS-HUNTZINGER, s. 5.

72

Şekil- 4 Petrol Fiyatlarındaki Artışın Ekonomi Üzerindeki Zincirleme Etkisi73

Ülkeler, petrol fiyatlarındaki artışlar karşısında daha fazla döviz ödemek zorunda kalmakta, bu durum ise, ülke döviz rezervlerinin azalması anlamına gelmektedir. Döviz arz ve talebi arasındaki farklılık döviz kurlarının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Petrol ithal eden ülkelerin ödemeler dengesi kötüleşirken, döviz kurları üzerinde baskı oluşmakta, bunun sonucu olarak, ithal mallar pahalılaşırken ihraç mallarının değeri düşmektedir74.

Petrol fiyatında meydana gelecek artışlar, petrol ürünlerini girdi olarak kullanan sektörlerin maliyetlerini artırarak enflasyonun artmasına sebep olmaktadır75. Bir ekonomi içerisinde enerji kaynakları kullanımı ne kadar önemli ise petrol fiyatlarındaki artış karşısındaki enflasyonist baskı da o denli yüksek olacaktır76.

Petrol fiyatlarındaki artış ithalat giderlerini yüksek oranda artırdığından ülkenin dış ticaret açığını da artırmakta ve net petrol ithalatçısı bir ülke olan Türkiye’nin ödemeler dengesi daha da kötüleşmekte ve döviz kurları bu durumdan etkilenmektedir. Sonuçta, ithalat daha pahalı ve ihracat daha az değerli bir hale gelmektedir77. Petrol fiyatlarındaki artışlar, ülkenin döviz rezervlerinin

73

Bu diyagram petrol fiyatlarının makroekonomik dengeler üzerinde oynadığı rolü göstemek üzere yukarıda anlatılan metin sonucunda oluşturulmuştur.

74

HARKS, s. 4.; ÖZDEMİR, s. 123-124. 75

GÜRBÜZ, s.6,33-36. 76

Türkiye’de petrol ürünlerinde meydana gelen fiyat artışı öncelikle elektrik sektöründeki fiyatlarda, daha sonra karayolu taşımacılığı fiyatlarında, daha sonra perakende ticaret, sonra metal yapı malzemeleri ve rafine edilmiş petrol ürünleri fiyatında bir artışa neden olmaktadır. Bu ilk artışlar, izleyen safhalarda ilgili sektörlerde ürünlerin fiyatlarında dolaylı fiyat artışlarına yol açacaktır. Türkiye’de ham petrol fiyatlarında meydana gelecek % 1’lik bir değişim; enflasyon oranlarında, döviz fiyatlarında, ihracat ve ithalat oranlarında değişim meydana getirmektedir. ÖZDEMİR, s. 171.; BROOK, PRİCE, SUTHERLAND, WESTERLUND, ANDRÉ, Oil Price Developments, s. 4, 6, 36.

77

azalmasına neden olmakta ve enerjide dışa bağımlılığın sonucu olarak dış ödemeler dengesi petrol ithalatı nedeniyle sürekli açık vermektedir78.

Petrol fiyatlarındaki artışlar karşısında döviz arz ve talebi arasındaki farklılık döviz kurlarının artışı sonucunu doğurmaktadır79. Bunun yanında uluslararası petrol fiyatlarından ziyade Türkiye’nin petrol maliyeti olan petrol ithalat tutarının İMKB-100 endeksi üzerinde daha etkili olduğu da hesaplanmıştır80.

Kamu maliyesi, büyüme, enflasyon, cari açık, dış borç gibi Türkiye’nin makroekonomik dengeleri üzerinde birinci derecede etkisi bulunan petrol piyasası, bu önemi nedeniyle başta düzenleyici kurum EPDK olmak üzere pek çok kamu kurumu ile özel hukuk tüzel kişileri tarafından yakın takip ve denetim altında bulundurulmaktadır. Kolluk kuvvetlerinin de içinde bulunduğu pek çok paydaş, piyasanın rekabet kuralları çerçevesinde işlemesini sağlamak üzere çaba sarf etmektedir. Müdahaleci devlet anlayışından vazgeçilmesi, liberal ekonomi düzeninin gerekleri, İdari-ekonomik ve sosyal regülasyon ihtiyacı petrol piyasasın bir bağımsız idari otorite gözetim ve denetiminde bulundurulması zorunluluğunu doğurmuş, petrol piyasasında kamu gücüne/doğal devlet tekeline dayanan yapıdan81 rekabetçi bir piyasa yapısına geçiş süreci ülkemizde yaşanmıştır82.

Petrol piyasasını, Kanun’da belirlenen amaçlar doğrultusunda gözetim ve denetim altında bulundurmak birinci derecede EPDK’nın yetki ve sorumluluğu altındadır. EPDK anayasal ekonomik düzenin korunabilmesi, Anayasa ve yasalarla belirlenen amaç ve hedeflere ulaşılabilmesini teminen ekonomik kolluk faaliyeti yürütmekte, pek çok yaptırım uygulama yetkisine sahip bulunmaktadır. Ekonomik faaliyetlerin toplum yaşamındaki önemi, sosyal devletin gerekleri, tüketicilerin korunması83, çevreye saygılı kalkınmanın gerçekleştirilmesi84 gibi hedefler

78

BAŞBOLAT, s. 107.; ÖZDEMİR, s. 174.; GÖK, s.; GÜRSOY, s. 87, 92. SEZER, s. 22, 26, 66-71.; BOZOK, s.45, 69, 84. 79 ÖZDEMİR, s. 179. ; DEMİRCAN, s. 48. 80 AKGÜN, s. 105. 81

Türkiye’de kamu girişimciliğine dayanan ve arama, üretim, taşıma, rafineri, işleme, dağıtım süreçlerinde entegre bir yapının oluşturulduğu TPAO-BOTAŞ-TÜPRAŞ-PETKİM-POAŞ-İPRAGAZ piyasa zinciri 2000’li yıllardan sonra yapılan özelleştirme uygulamaları sonucu ortadan kalkmış ve yerine liberal-serbest piyasa koşullarına dayanan bir petrol piyasası oluşturulmuştur. TÜPRAŞ, s. 5. ; KÜÇÜKAKSOY, s. 372 vd.; ÖZTÜRK, s. 99.vd. 82

TEPE/ARDIYOK, s. 115-116. 83

Petrol piyasası faaliyetleri nedeniyle tüketicilerin zarara uğratılması durumunda tüketiciler öncelikle dağıtım/bayi (parakende satış) lisansı sahiplerine başvuru hakkına sahip olup bu başvurularından sonuç alamamaları halinde ise EPDK’ya başvurma hakkına sahiptirler. DURGUN, s. 83.

84

Kesintisiz ve çevreye duyarlı bir enerji arzı konusundaki çalışmalar için bknz. KESEN, s. 34-35, 50 vd. ; Çevreye saygılı ve çevresel açıdan güvenli kalkınma, genellikle “sürdürülebilir kalkınma” kavramı ile bir arada kullanılmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma; bu günün gereksinimlerini, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılama olanaklarını tehlikeye atmaksızın karşılayan kalkınmadır. Nitekim Çevre Bakanlığı’nın kuruluşuna ilişkin Kararnamede (21.08.1991 tarih ve 20967 sayılı Resmi Gazete) de; “Dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesi……..” ilkesine vurgu yapılmakta aynı şekilde Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında da; “Çevre politikalarının ekonomik ve sosyal politikalarla entegrasyonu”, “çevre ve kalkınma politikalarının uyumlaştırılması”, “sürdürülebilir kalkınma” gibi ifadelerle çevre-ekonomik kalkınma kavramları arasındaki ilişki ifade edilmeye çalışılmaktadır. TURGUT, s. 160., 177.

devleti ekonomik hayatı kontrol altında tutmaya mecbur bırakmıştır85. İdarenin, kamu düzenini sağlamak ve korumak amacıyla yapmış olduğu faaliyetlere kolluk faaliyeti denilmektedir86. İdari yaptırımlara ise idari kolluk faaliyetlerinin kaynaklık ettiği idare hukukunun temel kabulleri arasında yer almaktadır87.

Petrol fiyatlarındaki artışlar küresel ve ülkesel düzeyde ekonomik sorunlara yol açmasının (açlık-cari açık-resesyon-enflasyon vb.) yanında sektörel bağlamda ticari sorunları beraberinde getirmektedir. Uluslararası ticarete konu olan malların değer itibarıyla yüzde 35'inin havayolu ile taşındığı bir sistemde petrol fiyatlarındaki artışın hava taşımacılığının en önemli sorunlarından birini oluşturmakta ve petrol fiyatlarındaki her bir dolarlık artış, sektöre 1,6 milyar dolarlık ek