• Sonuç bulunamadı

1. MİLLİ İKTİSAT MODELİ UYGULAMALARINDA TRABZON (1923-1932) (1923-1932)

1.6. Ticari Faaliyetler

1.6.1. Banka ve Bankerler (1923-1933)

1.6.1.2. Osmanlı Bankası

Ziraat Bankası, kredi veya ticari işlemlerin yanı sıra şehrin en önemli ihtiyaçlarından olan mısır ve suni gübre gibi maddelerin dışarıdan temin edilmesini de sağlıyordu. Özellikle suni gübre satışlarında Hoştraser Firması’nın uyguladığı tekelci politikalardan rahatsız olan Trabzonlular, Ziraat Bankası’nın bu işe el atması gerektiğini ifade ediyordu. Bu konuda verilen bir gazete haberinde şu ifadeler kullanılmıştı:

“Alman fabrikasını tekel yapan Hoştraser ve Şürekâsı vadeli satışlarda yüzde %50 kar ile satış yapıyormuş. Eğer böyle ise her zaman köylünün yardımcısı olan Ziraat Bankası

köylüye hizmet, yol ve bakımından bu işi yapamaz mı?463

Aynı günlerde, Trabzon’un en temel ihtiyaçlarından biri olan mısırın şehre getirilip, halka dağıtılması işinin de banka tarafından yapılması yönünde bir kamuoyu oluşmuştu. Hatta bazı çevreler, bankanın bu işi kâr amacı gözetmeksizin bedavaya yapması gerektiğini ifade ediyordu.464 Neticede her iki meselede de baskılara dayanamayan Ziraat Bankası, 1937 yılından itibaren mısır dağıtımı işini üzerine almıştır.465

Banka, özellikle II Dünya Savaşı yıllarında şehrin iaşe ihtiyacının temininde önemli görevler üstlenmiştir. Bankanın bu dönemdeki faaliyetleri üçüncü bölümde ele alınacaktır.

1.6.1.2. Osmanlı Bankası

1856 Islahat Fermanı’nın getirdiği düzenlemelerle kuruluş süreci başlayan Osmanlı Bankası 1863 yılında resmen faaliyete başlamıştır.466

1891 yılında Samsun ve Trabzon’da

462 Cumhuriyet, 14 Kânun-ı Evvel 1929

463

Yeniyol, 22 Nisan 1935

464 Yeniyol, 14 Eylül 1935

465 Yeniyol, 13 Mayıs 1937

466 18 Şubat 1856 tarihinde ilan edilen Islahat Fermanı’nda, banka benzeri kurumların oluşturulacağı ifade ediliyordu. İşte bu tarihten sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda ulusal bir banka kurulması projelerinde belirgin

şubeler açan Osmanlı Bankası, kentin kredi gereksinimi ve özel tefeciye uyguladığı yüksek faizler yüzünden hızla kurumsallaşmayı başarmıştır. Bankanın faaliyetlerinden büyük bir bölümü başta Rum ve Ermeni ithalat ve ihracatçılar olmak üzere büyük çaplı tüccarlarla gerçekleştiği için burada çalışanlar da genelde Rum ve Ermenilerden oluşuyordu. Örneğin XIX yüzyılın sonunda Trabzon şubesinin çalışanları, Müdür Hanımoğlu Marios, Denetçi Paul Hristo, Veznedar Honore Ponapace, Muhasebeci Agop Zariff, Katip İbrahim Kavuksuyan, Yardımcı Muhasebeciler Konstantin Artilaris ve Sylvio Lemi’den oluşuyordu.467

Bankanın Gayr-i Müslimleri istihdam eden tavrına rağmen Trabzon’da bulunan tüccar ve ihracatçılar Ziraat Bankası’na nispetle Osmanlı Bankası’yla çalışıyordu. Mesela Trabzon’un önde gelen firmalarından biri olan Narmanzadeler 30 Ağustos 1920 günü İstanbul’a 2000 liralık bir havale yapmıştır. Hacı Alizade Mehmed Bey tarafından İstanbul’da bulunan Narmanzade Mustafa Efendi’ye yapılan bu havaleden 75 lira masraf bedeli alınmıştır.468

Hacı Alizade Mehmed Bey, 16 Ocak 1923 günü yine Osmanlı Bankası aracılığıyla İstanbul’a 3000 liralık bir havale daha göndermiştir.469

Trabzon’da bulunan Osmanlı Bankası, özellikle tütün ve fındık gibi ürünlerin ihraç dönemlerinde izlediği politikalar sebebiyle özellikle yerli firmaların tepkisini topluyordu. Aslında banka, her yıl bu ürünlerin ihraç mevsiminde bu işle meşgul olan tüccarlara özel krediler açıyordu. Fakat açılan kredilerin gerek faiz ve geri ödeme koşulları gerekse de kredilerin verilmesi sırasındaki bürokratik işlemler oldukça uzun ve yorucuydu. Mesela 1921 yılında fındık mahsulü bereketli olduğu için Osmanlı Bankası, İstanbul’da bulunan merkez şubeye başvuru yaparak açılacak olan kredinin ne tür şartlar içereceği hakkında bilgi talep etmiştir. Bankaya gelen cevapta, fındık mahsulünün bol olduğu göz önüne alınarak, tahsilâta öncelik verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu cevap, Trabzon tüccar ve esnafında büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Zira tüccarlara göre banka, alım satımı veya nakliyesi yapılmış malı değil depoda veya ambarlarda duran malı göz önüne alarak yalnızca kendi tahsilâtına öncelik veriyordu. Oysa depoda saklanan satılmamış mal, gerek

bir artış kaydedilmektedir. Galata Bankerleri ve yabancı sermayedarlar bu amaçla Osmanlı bürokratlarının önüne birçok banka projesi koymuşlardır. Ancak bu talepler Osmanlı yönetiminin yabancı sermayeye çekince koyması, yerli ve yabancı sermayedarların çıkar çatışmaları, bürokratlar arasındaki çekişmeler, uluslararası siyasal ve iktisadi konjonktürün dayatmaları vb. nedenlerle birbir sonuçsuz kalmıştır. Bu süreç nihayet 1863 yılında Osmanlı Bankası’nın kurulmasıyla neticelenmiştir. Kaya Bayraktar, “Osmanlı Bankasının Kuruluşu”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 3 (2), s.71.

467 Üner, a.g.m., s. 65

468 “Hacı Alizade Mehmed Bey Tarafından İstanbul’da Bulunan Narmanzade Mustafa Efendi’ye Yapılan

Havale Makbuzu”, Başkaya Özel Arşivi, Trabzon 1920

469

köylü ve gerekse de tüccar için bir mana ifade etmiyordu. Bankanın o günlerdeki tutumumu eleştiren yerel basın bu konuyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştır:

“Banka bu yolu seçerse memlekette fındık, tütün, vesaire üzerine hiç bir kimsenin muamele yapamayacağı, malımızın tüccar eline geçmeden köylünün elinde çürüyüp kalacağı tabiidir. Bu ise içimizdeki ecnebi bir müessesenin elinden memlekete bir suikastı mahiyetindedir.

Buna kimse müsaade edemez.”470

Özellikle fındık satış mevsiminde tüccara gerekli kredileri verme konusunda zorluklar çıkaran bankanın bu tavrı, zamanla dönemin yerel basınına da konu olmuştur. Örneğin 1924 yılında İstikbal Gazetesi’nde, Osmanlı Bankası ile ilgili verilen haber, bankaya karşı duyulan güvensizliği göstermesi bakımından dikkate değerdir. Söz konusu haberde şu ifadelere yer verilmiştir.

İdarehanemize vaki olan müracaatlardan Osmanlı Bankası’nın tüccara müşkülat ettiğinden

hali kalmayan usullerinden çok şikâyet edilmekte olduğunu anlıyoruz. Trabzon için iş mevsimi geliyor. Tüccarın en ziyade muamele yapacağı bir zamanda banka, kredi muamelatını pek ziyade kısarak piyasaya para çıkarmaktan âdem-i içtinap ediyor. Hiçbir tüccar bankadan kredisi nispetinde para alamıyor. Bu yüzden her hangi bir tüccar bankaya müracaat edip de çek, poliçe, bono vesair muamele yapmak istemediği zaman banka kendisine parası olmadığından piyasadan tahsilât yaptığı takdirde veresiyle hakkından mahsup ediyor. Bundan anlaşılıyor ki banka, Trabzon piyasasına kredi nispetinde para dökmüyor. Bankanın bu tarz hareketine mana vermek güçtür. Bahusus Trabzon için iş mevsiminde bu hareket, memleketin tüccarını pek ziyade müşkülata duçar edeceğinden

Ticaret Vekâletinden nazar-ı dikkatini faideli görüyoruz.”471

1925 yılına gelindiğinde Osmanlı Bankası472

hakkındaki şikâyetler gittikçe artmaktaydı. Üstelik 1925 yılı fındık mahsulü önceki yıllara oranla oldukça iyi seviyedeydi ve Trabzon tüccarı için bu durum, kaçırılmayacak bir fırsattı. Fakat bankadan kredi almak için müracaat eden tüccarlara yeterli miktarda kredi verilmiyordu. Bu durumdan oldukça rahatsız olan tüccarlar 16 Eylül 1925 günü Ticaret Kulübünde toplanarak bu konu hakkında görüş alış verişinde bulunmuşlardır. Toplantı sonucunda bankanın muameleleri ile ilgili Ankara’ya bir şikâyet telgrafı çekilmesine karar verilmiştir.473

Söz konusu telgrafta şu ifadelere yer verilmiştir:

Trabzon muhiti, harb-i umumiden beri ancak bu sene iktisaden yüzü gülecek feyiz ve bereketli ve en birinci ihracat emtiasından olan fındık vesair mahsulâtı ile karşılaştı. Bu mahsulâttan yalnız bu seneki fındığın bedel-i mühimi isarı 10 milyon liradır. Mahsulâtımızı kıymet-i hakikiyesiyle ile Avrupa’ya satabilmek için tüccarımızın sermaye-i şahsiyeleri gayr-ı kâfi olduğunu ve binaenaleyh bu seneki mahsulâtın bu noktadan hüsn-i idare

470

İstikbal, 3 Temmuz 1337

471 İstikbal, 23 Haziran 1340

472 1925 yılında daha önce Bank Osmanî Şahane adıyla faaliyetlerini yürüten bankanın adı 1 Teşrin-i Evvel

1925 tarihinden itibaren Osmanlı Bankası olarak değiştirilmiştir. Yeniyol, 26 Eylül 1341

473

edilemeyeceği endişesinden ve haricen muavenet-i nakliye taharrisinde hükümetimizin Osmanlı Bankası’yla ikinci ve kat’i itilafı temin ettiği haberini alınca şehrimiz, hükûmetimizin bu itilafı tüccara muavenet kast ve emeliyle yaptığı kanaatinden dolayı pek çok sevindik. Sermayemizin adm-i kifayesi yüzünden piyasayı muhafaza edemediğimizden fındığın ucuz fiyatla elimizden çıkmaya başlaması memleketimizin iktisadiyatını müşkül duruma düşüyordu. Burada bir Osmanlı Bankası şubesi direktörlüğünde İzmir’de doğmuş

ve büyümüş, Rum bozması Levanten Ruboli474 isminde birisi vardır. Bu adamın buradaki

vazifesi, İstanbul ve sair mahallerdeki bankalar ile tesisi münasebet etmek iktidarını henüz elde edemeyen birtakım tüccarı kambiyo muamelatında soymak ve ondan başka Müslüman ve Türk tüccara bankasının kasalarını kapayıp burada şubeleri bulunan birkaç ecnebi müessesesine açmak suretiyle henüz inkişaf edemeyen Müslüman ve Türk tüccarını soydurmaktır. Bu direktörün muamelesi bununla kalmayarak ve aynı zamanda bu memlekette ef’al ve harekâtıyla siyaseten şüpheli bir şahıs görünmekle beraber, ahvali hususiyesi dahi şayanı iştibahtır. Muayyen saatlerde erbab-ı müracaatı kabul etmeyerek hevesat-ı şahsiyesiyle meşul olmakta ve binnetice birçok tüccarı hakaretle reddetmektedir. Dest-i muavenetini daima erbab-ı iktisadın üzerinden eksik etmeyen Hükûmet-i Cumhuriyetimizin bu adamın tüccarlara yaptığı ve yapacağı hakaretlerin temadisine müsaade etmeyeceğine katiyen kani olduğumuza binaen arz-ı keyfiyet ediyoruz. Binaenaleyh çok rica ve istirham ediyoruz ki, evvela bu Direktör Ruboli’nin acilen tebdilini, saniyen bankanın vücudu erbab-ı ticaretin derecesine göre ikrazat maksadına matuf ise onun da bilamuhal temini esbabının istimali ve bu banka da hayat-ı iktisadiyemize muavenette bulunacağı memul değilse, az çok varlık göstermek suretiyle Ziraat Bankası’nın tevsi-i muamelatına delalet buyrulmasını ehemmiyet-i mahsusa ile rica ve her iki şık hakkındaki istirhamatımızın asar-ı fiiliyatına arzı intizar eyleriz efendim.475 Osmanlı Bankası476

hakkında yapılan bu şikâyet kısa zamanda etkisini göstermiştir. Zira banka yönetimi bu telgraf üzerine genel merkeze durumu bildirmiş, merkezden gelen cevapta, kredi muamelesinde yapılan işlemlerin kolaylaştırılacağı ifade edilmiştir.477 İstanbul Osmanlı Bankası’ndan gelen bu olumlu cevaba rağmen uzun vadede Bankanın, yerli üretici ve ihracatçılara karşı tavrında bir değişiklik yaşanmadığı görülmüştür. Bu durumun sürmesi üzerine Trabzon sermayedarları çeşitli arayışlar içersine girmiş ve 1928 yılında İş Bankası’nın Trabzon’da şube açmasının ardından tamamen kendi sermayeleri ile oluşturdukları Trabzon ve Karadeniz Bankaları kurulmuştur.