• Sonuç bulunamadı

1. MİLLİ İKTİSAT MODELİ UYGULAMALARINDA TRABZON (1923-1932) (1923-1932)

1.5. Sanayi ve Üretim

1.5.1. Fabrika ve İmalathaneler (1923-1932)

1.5.2.4. Çömlek Fabrikası

Kuruluş tarihini tam olarak tespit edemememize rağmen Cumhuriyetin ilk

yıllarında Trabzon’un Kavakmeydan Mahallesi’nde bir çömlek fabrikasının var olduğunu görüyoruz.395

Çömlek Fabrikası, tam olarak Ayasofya yolu üzerinde bulunuyordu ve aynı binada daha önce Mensucat Fabrikası hizmet veriyordu.396

Adı geçen fabrika ile alakalı olarak en geniş bilgileri 1949 yılında burayı ziyaret eden bir gazete muhabirinin verdiği bilgilerden elde ediyoruz. Muhabir, Kavakmeydan Mahallesi’ndeki Çömlek Fabrikasını şu şekilde tasvir etmişti:

“Geçen gün bir testi almak için Kavakmeydan’ın Ayasofya yolunda, enstitü binasının hemen karşısındaki çömlek fabrikasına gitmiştim. Fabrika maşallah türlü çeşit ve boydaki testilerle dolu idi. Bir usta bir testi yaptı ve fabrikanın sahibi izahat verdi. Alaka ile dinledim ve zevkle seyrettim. O sırada gözüme birkaç Marsilya kiremidi ilişti. Bunlar nedir diye sorduğumda fabrika sahibinin üzüntü ile içini çekti ve bir hemşerimizin Marsilya kiremidi yapmak üzere bu fabrikada ihzara yaptığını, fakat sermayesinin kâfi gelmediğini bu yüzden iyi bir makine tedarik edemediğini neticede yaptığı kiremitlerin matlup evsafta

olmadığını zararına sattığı ziyan ettiğini söyledi. Yüreğim parça parça oldu.”397

Muhabirin verdiği bilgilere göre fabrika sahipleri, üretim kapasitesini genişleterek Marsilya Kiremidi imal etmek için bazı teşebbüslerde bulunmuşlardı. Fakat ellerinde yeterli sermaye bulunmadığı için gerekli malzemeleri temin etmekte zorlanan girişimciler, bu amaçlarını gerçekleştirememişlerdir.

Çömlek Fabrikası’nın ne zaman faaliyetine son verdiği ve neden kapandığı hakkında her hangi bir bilgi elde edilememiştir.

394 Halk, 2 Mayıs 1949

395 Böyle bir fabrikanın Ayasofya Mahallesi’nde var olduğunu, o civarda yaşayan kişiler de ifade etmiştir. Mesela 1945 doğumlu Orhan Başkaya, bugünkü Fatih Devlet Hastanesi’nin bulunduğu yerin mezarlık olduğunu onun karşısında da bir çömlek fabrikasının bulunduğunu belirtmiştir. (Orhan Başkaya ile yapılan görüşme, 01.05.2013)

396 Nesip Yağmurdereli, “Eski Yıllarda Trabzon’da İçtimai ve İktisadi Hayat”, İnan Trabzon Halkevi

Mecmuası, Ağustos 1945, s. 10 397

1.5.2.5. Un Fabrikası

1923 sonrası faaliyete geçen fabrikalardan biri de Değirmendere mevkiinde

bulunan un fabrikasıdır. Halk arasında “Müftüzadelerin Un Fabrikası” adıyla tanınan bu işletmenin sahibi Hacı Müftüzade Mehmet Bey’di. 1927 yılında işletmeye açılan fabrika, elektrik yerine su tribünü ile çalışıyor ve bu tribünler sayesinde çalışan 2 çift değirmen taşı, günde 100 çuval un imal ediyordu.398

Müftüzadeler’e ait un fabrikası ile ilgili elimizde bulunan en ayrıntılı ve üzücü bilgi, 1932 yılına aittir. Zira bu yıl fabrikaya Hacı Haşimzadeler de ortak olmuş, fabrikada elektrik kuvvetinden yararlanılmaya başlanmış ve makine aksamı da bu paralelde geliştirilmişti. Bu çalışmaları yürüten fabrika sahiplerinden Müftüzade Ali Bey, 28 Nisan 1932 günü feci bir kaza sonrası hayatını kaybetmiştir. Kaza şu şekilde meydana gelmiştir: Ali Bey, usta ve diğer muavinlerinden bulunmadığı sırada fabrikada bulunan makinelerin ayarlarını yapmak istemiş fakat bu sırada elbisesi makineye takılmak suretiyle makinelerin arasında kalarak feci bir şekilde can vermiştir.399

1934 yılına gelindiğinde Müftüzade Un Fabrikası’nın faaliyetine devam ettiği görülmektedir. Zira Trabzon Belediyesi, şehir içinde bulunan tabakhaneleri nakledecek uygun bir yer ararken, akla gelen mahallerden biri de Müftüzadeler’e ait un fabrikasının yan tarafıydı. Zira fabrikanın yan tarafında Değirmendere’den açılan bir hark vasıtasıyla fabrikaya su geliyordu. Belediye yetkilileri, uygun şartlara sahip olan bu mahalli tabakhanelerin çalışması için uygun görmüştü.400

1.5.3. İmalathaneler

Trabzon’da yukarıda zikredilen fabrikaların yanında şehrin muhtelif bölgelerinde küçük ve orta ölçekte birçok imalathane mevcuttu. Esasında bu imalathaneler Trabzon’un sanayi bakımından birer aynasıydı. Çünkü büyük çapta fabrika ve benzeri üretim merkezlerine sahip olmayan şehirde, daha çok eski usullerle faaliyet yapan küçük imalathaneler bulunuyordu Bu imalathanelerle ilgili verilecek ilk örnek oldukça eski bir maziye sahip olan tabakçılıktır.

398 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s. 988

399 Reklam, 2 Mayıs 1932

400

1.5.3.1. Tabakhaneler

Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’da yaşayan en önemli sanat dallarından biri de

tabakçılıktır. Esasında bu sanatın Türklerde ne kadar yaygın olduğunun ispatı, Karadeniz kıyılarında olduğu kadar İç Anadolu’nun her kasabasında, dere ve çay kenarlarında rastlanan tabakhanelerin sayısından bellidir. Bu kapsamda XVIII. Yüzyılda Trabzon’da dericilik mesleğinin önemli bir uğraş olduğu, debbağların diğer sınıflara göre çok daha üstün oldukları görülmektedir.401

Trabzon’da tabakçılığa verilen önemin diğer bir ispatı da, Tabakhane Mahallesi isminin hala bizimle yaşamasıdır. Osmanlı döneminde402 pek revaçta bulunan elvan, meşin ve sahtiyandan gıcırtılı mes, pabuç, yemeni, çapula ve terlikler, bu sanat erbabının elinden çıkan başlıca ürünlerdi.403

İmal ettikleri ürünlerle halkın ihtiyaçlarına cevap veren tabakhaneler, özellikle Birinci Dünya Savaşı’nda hem Trabzon’un hem de iç bölgelerin ihtiyacının karşılanmasında önemli görevler üstlenmiştir. Savaş yıllarında tabakhanelerin gördüğü işlevden söz eden bir yazar bu konuda şu ifadeleri kullanmıştır:

“…dericilik sanayimiz vardır ki, bildiğiniz gibi bundan sadece Trabzon değil bütün Karadeniz kıyılarımız ve arka illerimiz de geniş ölçüde faydalanır giderdi. Birinci Cihan Harbinde Trabzon’da işlenen derilerin geniş bir bölgenin ihtiyaçlarını nasıl karşılamış bulunduğunu ve harp boyunca, her sahada sağladığı faydaları elbette ki

unutmamışızdır.”404

Tabakçılık sanatının Trabzon için sağladığı faydalar, sadece savaş yıllarıyla sınırlı kalmamıştır. Zira bu sanat, şehrin ekonomisine katkı yapıyor, istihdam yaratıyor ve şehre para girmesini sağlıyordu. Bu konu hakkında Bekir Sükuti Kulaksızoğlu şu değerlendirmeyi yapıyordu:

“Tabaklık deyip de geçmeyelim. Trabzon’un öteden beri göğüs kabartan verimli bir sanatıdır. Görmek istersek önemi de meydandadır işte. Bu sanat sahiplerinin işlediği deri ve köseleler Zonguldak’a kadar Karadeniz kıyılarına ve arka illerimize gider, oraların ihtiyaçlarını karşılar, yabancı mallara karşı asığlı roller çevirir, paramızın yok yere dışarıya

çıkmasına engel olur. Bu suretle Trabzon’a hayli para girerdi.”405

401 Yücel Özkaya, 18. Yüzyılda Osmanlı Toplumu, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2007, s.153

402 Osmanlı ekonomisi üzerine yapılan araştırmalar, deri ürünlerinin büyük bir önem taşıdığını ortaya

koymuştur. Osmanlı Ordularının koşum takımları, ayakkabı, bot ve at takımı tezniyatı bu sanayi kolu tarafından üretiliyordu. Bu yüzden deri ürünleri ihracatı, yasaklanan stratejik bir mal grubu olarak değerlendiriliyordu. Suraıya Faroqhı, Osmanlı Dünyasında Üretmek, Pazarlamak, Yaşamak, Çev: Gül Çağalı Güven-Özgür Türesay, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003, s. 201

403 Kemal Peker, “Ticaret Merkezlerimizden Biri Trabzon”, İktisadi Yürüyüş, İstanbul 1951, s. 17

404 Yeniyol, 16 Şubat 1946

405

Cumhuriyetin ilanı sonrasında siyasal hayatta yaşanan değişim ve dönüşümün bir benzeri sosyal hayatta da görülmüştür. Hayatın hemen her alanında yaşanan bu hareketlilik, zamanla tabakçılık sanatını da etkilemiştir. Zira 1923 yılı sonuna doğru yerel basında çıkan bir haber, tabakçılar için zor günlerin başladığının habercisiydi. Adı geçen haberde şu ifadeler yer alıyordu:

“Tabakhaneler Hakkında; Ankara Gazetelerinde okuduğumuza göre mahalli cemiyet-i umumiye belediyesi sıhhat-i umumiye için bir tehlike teşkil eden tabakhanelerin seddiyle şehir haricine nakline suret-i katiyede karar vermiştir. Bu karar doğrusu bize çok cazip görünmüştür. Trabzon, tabakhanelerinin şehir haricine Değirmendere’ye nakli için şehrimizde zaman zaman teşebbüsler icra edilmemiş değildir. Fakat bu teşebbüslerin hiç biri maalesef başarılı olamamıştır. Hâlbuki sıhhat-i umumiye noktasından şehir içindeki

tabakhanelerin ne kadar muzır şeyler olduğunu söylemeye lüzum yoktur.”406

Haberden anlaşılacağı gibi artık tabakhanelerin şehir içlerinde bulunmaması için Ankara merkezli çalışma başlatılıyordu. Bu çalışmalar, zamanla Trabzon’da etkisini göstermiştir. Zira 1925 yılında Trabzon Belediyesi yetkilileri ile şehir dâhilinde faaliyet gösteren tabak esnafı bir araya gelerek taşınma meselesini görüşmüşlerdir. Görüşme sonrasında Trabzon’da şehir merkezinde bulunan Tabakhaneler, şehir dışına Değirmendere’ye taşınmaya razı olmuşlardı.407

1925 yılında Değirmendere’ye nakli kararlaştırılan tabak esnafının sayısı aynı tarihli Türk Ticaret Salnamesi’ne göre sadece 5’di. Burada verilen bilgilere göre şehirde tabak ve Deri imaliyle uğraşanlar: Hamuratzade Ahmet, Hacı Dervişzade Hamdi, Evliyazade Ahmed, Velizade Hasan, Hamzazade Ali adlı kişilerdi.408 1927 tarihli Türk Ticaret Salnamesi’ne göre şehirde bulunan tabakhane sayısı daha önceki yıllarda görüldüğü gibi 5 adetti. Burada verilen bilgilere göre tabakhaneler ve sahipleri şunlardı: Hacı Hakkızade Salih Zihni (Taş Han), Hamuratzade Hamdi (sahibi), Hacı Derviş Ağazade (sahibi), Serdarzade Hasbi (sahibi), Mutizade Ahmet (sahibi).409 Trabzon’da tabakçılık yapan kişiler ve bunların sayısı hakkında en ayrıntılı bilgiler 1928 yılı Devlet Salnamesi’nde verilmiştir. Burada ifade edilen bilgilere göre şehirde toplam 16 adet tabakhane olmasına rağmen bunlardan sadece 6 tanesi faal haldeydi. 1928 yılı itibarıyla aktif halde bulunan tabakhaneler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

406 İstikbal 24 Eylül 1339

407 Yeniyol, 13 Teşrin-i Sâni 1341

408 Türk Ticaret Salnamesi 1340-1341, s.478

409

Tablo 31: 1928 Yılı İtibarıyla Trabzon’da Tabakhaneler

Sahipleri Kuruluş tarihi Kuvve-i

muharrike

Bir sene zarfında istihsalat yekunu

Hacı Derviş Ağazade Hamdi

Bey 335 senesi Yoktur 10000

Serdarzade Hasbi Efendi 320 senesi 6000

Beşirzade Ali Efendi 310 senesi 5000

Kazazzade Ahmet Efendi 325 senesi 6000 Vanlı Bayraktarzade Ahmet

Efendi 330 senesi 4000

Pirzade Mehmet 320 senesi 7000

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s. 988

1925 yılında alınan kararla Trabzon’da bulunan tabakhanelerin şehir dışına çıkarılması kabul edilmişse de 1934 yılına gelindiğinde bu konuda bir ilerleme kaydedilememişti. Buradaki temel problem, tabakhane sahiplerinin Değirmendere’ye taşınmak istememelerinden ileri geliyordu. Nihayet bu konu üzerinde son kararı vermekle mükellef olan Trabzon Belediye Meclisi, bu problemi değerlendirmek amacıyla 24 Kasım 1934 tarihinde bir toplantı yaparak tabakhanelerin durumunu masaya yatırmıştır. Bu toplantıda Sağlık Encümenliği tarafından tabakhanelerin taşınması mevzusu ile ilgili hazırlanan rapor okunmuştur. Söz konusu raporda verilen bilgilere göre tabakhane sahipleri, sanatlarının icrası için kendilerine münasip ve müsait bir yer gösterilmesi hakkında belediyeye müracaat etmişti. Bu müracaat üzerine Belediye Sağlık Encümenliğince oluşturulan bir heyet tarafından şehrin muhtelif mıntıkaları gezilerek tabakhaneler için uygun yer aranmaya başlanmıştır. İlk olarak şehre 2,5-3 km mesafede bulunan Kuzgun Deresi’ne gidilmiş, genel vaziyeti itibarıyla şehre uzak ve etrafının tepelerle çevrili bulunması dolayısıyla oluşan pis kokulardan şehir halkının rahatsız olmayacağı anlaşılmıştır. Fakat şehre fazla uzak oluşu, su kenarında münasip bir düz saha bulunmaması ve tesis edilecek iş mahalleri ile şehir merkezi arasındaki nakliyatın mevcut yolların durumu dikkate alınırsa pek zor yapılabileceği anlaşıldığından buradan vazgeçilmiştir. İkinci olarak şehrin şark mıntıkası Değirmendere ve mezbaha civarı gezilmiştir. Burada yapılan incelemeler sonucunda sahilde balıkyağı fabrikası ile mezbaha binası hizasında ve Müftüzade Un Fabrikasından gelen su harkının batısındaki saha münasip ve muvafık görülmüştür.410

410

Belediye’nin aldığı bu son ve kesin kararın ardından şehirdeki tabakhaneler birer birer Değirmendere mevkiine taşınmaya başlamışlardır. Aslında bu durum, tabak esnafını memnun etmemiş hatta büyük tepkisini çekmişti. Bu kargaşa ortamı etrafında zaten can çekişmekte olan bu sanat dalı gittikçe gerilemeye başlamıştır. Zira 1920’li yılların ilk yarısında en az 1 milyon kilo muhtelif deri işleyen ve bunun yarısını iç ve dış vilayetlere ihraç eden bu sanat kolu, gelinen süreçte ihraç kabiliyetini neredeyse kaybetmişti.411

Tabak esnafının düşürüldüğü bu durum Trabzon’un yerel basınına da konu olmuştur. Zira en başından beri tabakçıların Değirmendere’ye nakline karşı çıkan Yeniyol Gazetesi başyazarı Bekir Sükuti Kulaksızoğlu, bu konuda Trabzon Belediyesi’ne sert eleştiriler getirmiştir. Bu tutumuyla tabak esnafının yanında yer aldığını belirten yazar, onların Değirmendere’ye nakillerinin son derece gereksiz olduğunu bunun, zaten sönmek üzere olan tabakçılığa büyük bir darbe indireceğinden söz ediyordu.412

Trabzon’un gündelik hayatı ve ekonomisi için büyük faydalar sağlayan tabakçılar 1935 yılından itibaren Değirmendere’ye taşınmaya başlamıştır. Fakat bu durum yeni sıkıntıları da gündeme getirmiştir. Bunlardan ilki, Değirmendere’deki yerin fiziki olarak deri üretimine elverişsiz olduğu iddiasıydı. Diğeri ise tabak esnafının yaşadığı bu kriz ortamından çıkabilmesi için devletten ucuz kredi talebiydi. Zira tabakhane sahipleri, devlet eliyle yer değiştirdiklerini düşünüyor ve bu durumda devletten himaye bekliyordu. Onlar,

411 Cumhuriyetin Onuncu Yılında İktisat Meyanında …., s. 14

412 Bekir Sükuti Bey, “Can Çekişen Bir Sanat” adı altında yazdığı başyazısında bu konudaki eleştirilerini şu

şekilde dile getiriyordu: “Yakın yıllara kadar Trabzon’dan başka Karadeniz şehirlerinin ve iç illerimizin de

ihtiyaçlarına cevap veren de debbağlık, kentimizin en ileri gelen bereketli sanatlarından biriydi. Ekonomik bakımdan ileri götürülmesi, korunması ve yardım görmesi gereken bu sanat ne yazık ki, bugün yerlerde can çekişiyor. Gördüğümüzden sandığımızdan daha verimli olan bu öz sanatı, durup duruyorken niçin körledik, niçin o sayede memleket iktisadiyatına hizmet eden ve çoluk çocuklarını geçindiren sanat sahiplerini berbat ve perişan ettik. Yedi sekiz yıl önce yarı esenlik bakımından, yarı sosyal bakımdan, şehrin ortasında ve göz önünde bulunan debbağları bir kararla işlemekten men ettik. Şehir dışına ta Değirmendere’ye attık, buna bir şey demiyoruz. Ancak yedi sekiz yıldan beri Değirmendere’de çalışan, tutunmak ve sanatı ilerletmek isteyen zavallı debbağları, tamamen usulsüz ve kanunsuz olarak oradan da dağıttık, perişan ettik, bütün ağlamalarına, yalvarmalarına, feryatlarına kulak tıkadık. Yedi sekiz yıl önce hükümetin gösterdiği Değirmendere’de yer tutan ve o zamandan beri orada çalışıp çabalayan sanat sahiplerini işten men etmek, sanat yuvalarını, fabrikalarını kapatmak hangi kanunun hangi maddesine uyar ki, kalbimiz sızlamadan bu yaptık. Ne imiş, Değirmendere belediye hududu içinde imiş. Anladık ama belediye hududu içinde hatta şehrin içinde ve göbeğinde debbağlıktan bin kat halkın esenliğini bozan şeyler varken, şehirle arasında kilometrelerce mesafe bulunan ta Değirmendere’deki zavallı sanat erbabından ne istedik. Fabrika açmak isteyenleri teşvik lazım gelirken cebren ve kanunen fabrikalarını kapatmak, özlü verimli bir sanatı dağıtmaya yeltenmek, memleket iktisadiyatını öldürmek demek olmaz mı? Değirmendere’de bir balık yağı fabrikası var ki, çıkardığı fena koku meydanlara kadar gelmektedir. Ona ses çıkaran olmadı. Debbağların kullandıkları kireç, palamut vesair maddeler zaten bu işte koku bile bırakmadı. Debbağları, çalışmaktan men ettiğimiz şu altı yedi aydan beri, köylünün ve kalabalık halk kütlesinin kullandığı ayakkabılarının beher çifti elli kuruş daha yükselmiş öte taraftan usta, kalfa, çırak yine kalabalık bir zümre elleri böğürlerinde aç, sefil, perişan bir hale sokulmuşlardır. Yazık ve günahtır. Acıyalım bu sanata bu yurttaşlara. Yeniyol, 30 Mayıs 1935

taşındıkları yerde yeni makine ve lazım olan diğer malzemeleri temin edebilmek için yetkililerden destek istiyordu. Trabzon’da bulunan tabakçıların yukarıda zikredilen sorunlarını en yalın şekilde ifade eden ve tabak esnafının durumunu gözler önüne seren Bekir Sükuti Kulaksızoğlu bu konu ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştır:

“Evvelce dabağhane tesmiye olunan şehrin ortasından geçmekte olan bir dere kenarında icrayı faaliyette oldukları halde bu sanatın belediyece şehir haricine nakledilmesi tespit edilmiş ve bu maksatla da kendilerine şehir dışında Değirmendere denilen yerde çalışabilecekleri bildirilmiştir. Yalnız bu kişiler çok küçük sermaye ve iptidai şartlar altında çalıştıkları için makineye güçlükle rekabet edebildiklerini ve ancak bedeni faaliyetlerinin karşılığı olan bir işçi yevmiyesi çıkarabilmekte olduklarını söylemektedirler. Bu itibarla kendilerine gösterilen yeni mahalde sanatlarının istilzam ettiği yeni bir teşkilat

kuramamışlardır.”413

Tabakhane sahiplerinin yaşadığı değişim ve buna paralel olarak ortaya çıkan sorunlar, yıllar geçse de bir türlü halledilemiyordu. Zira 1941 yılına gelindiğinde Trabzon’da bulunan tabakçıların mevcut durumları hakkında bir değerlendirme yapan Trabzon Valisi Naci Kıcıman, konuyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bu sanayi şubesinde elyevm 50 kadar debbağ çalışmakta olup bunların münferit çalışmalarının toplu bir hale ifrasında hâsıl olacak randıman pek büyük olacağından bir kooperatif teşkili düşünülmüş ve bunun için de iptidai hazırlıklar yapılmıştır. Ancak bu sanatın inkişafı için lazım gelen bina ve makineyi elde etmek bir miktar paraya mütevakkıf olduğundan kooperatif teşkil edilememiştir. Değirmendere denilen namı mahalde mevcut ve İsmail adlı bir şahsa ait olan bina bu işe elverişli ise de binanın satın alınması ve müteakiben bazı tadilat ile makinelerin celp ve yerleştirilmesi lazımdır.”414

Trabzon Valisi Naci Kıcıman’ın dile getirdiği kooperatifleşme fikri, bu dönemde ciddi ciddi tartışılmaya başlanmıştır. İlk kez İktisat Vekili Hüsnü Çakır’ın dillendirdiği bu fikir sayesinde tabakçılılara ucuz kredi imkânı sağlanarak, dericilik güçlü bir sanayi kolu haline getirilecekti.415 Bu fikirlerden oldukça etkilenen tabak esnafı, CHP Parti binasında bir araya gelerek kendi aralarında kooperatif kurma fikrini ilkesel olarak kabul etmiş416 ve kooperatif teşkili için 8 kişilik bir komisyon kurulmuştur.417 Fakat tüm bu gayretlere rağmen İkinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı ekonomik fatura, eski günlerine döndürülmeye çalışılan tabakçılık sanatının da sonunu getirmiştir. Zira savaş sonrasında bu işletmeler zamanla birer birer kepenk kapatmak zorunda kalmıştır.418

413 Yeniyol 19 Temmuz 1939 414 BCA, 030.10/184.272.7. 415 Yeniyol 29 Birinciteşrin 1940 416 BCA, 490.01/715.441.2 417 Yeniyol 15 Birinciteşrin 1940

418 Tabakçı esnafının Trabzon özelinde yaşadığı zorlukları ve bu sanatın zamanla yok olmasının halkın