• Sonuç bulunamadı

2.3. SOSYAL YAPI ve ETNİK KİMLİK İLİŞKİSİ

2.3.1. Kürt Kimliğinin Tasarımında Sosyal Yapı Bileşenlerinin Rolü

2.3.1.1. Mirlikler

Mirlikler (bazı kaynaklarda emirlikler) Kürtler arasında en geniş kapsamlı ve güçlü örgütlenme biçimi olup, Mir, Melik veya Bey adı verilen bir yönetici tarafından yönetilen büyük ölçekli yapılardır*. Kürtler hakkında dışarıdan bakışta çok da

sıklıkla bilinmemelerinin nedeni Ulus-Devlet'in ve merkezileşmenin ortaya çıkışı ile birlikte 19.yy itibariyle son bulmuş olmalarıdır. Çokça bilinen Kürt Mir'likleri; Ardahan, Baban, Bitlis, Botan, Hakkari ve Hasankeyf Mirlik'leridir (Gunter, 2009: 49).

Mirlik'leri dikkate almamızın temel nedeni, büyük ölçüde okuma yazma bilen, kültürel olarak gelişkin, devlet işleriyle haşır neşir olmuş olmalarıdır. Büyük ölçüde bir aile içerisinden başa gelen liderler aracılığı ile yürütülen Mirlik'lerin en temel görevi özellikle Osmanlı İmpratorluğu'nda devlet ile halk arasındaki ilişkileri düzenlemek, devlete aktarılacak vergileri iletmek veya savaş zamanı asker göndermektir (Bruinessen, 2011, 245). Ancak daha önemli bir icraatı ise bölgede aşiretlerden oluşan yapı içerisindeki dengeyi koruyabilmek ve aşiretlerin birbirine baskın gelme ya da güç oluşturarak daha fazla kaynağa ulaşma konusundaki taleplerini dengelemektir. Bu nedenle aşiretler ile mirleri arasında adı konulmamış bir toplumsal sözleşme vardır (Bruinessen, 2011, 248) ve bu sözleşme kendi içlerindeki huzur bozulmada ve aşiretler birbirini kıyıma uğratmadan toplumsal huzurun korunmasına yöneliktir. Bu çerçevede aşiretlerin reisleri çok yakınları olan bir akrabalarını ekseriyetle kardeş veya oğullarını biatlarının bir tür sigortası olarak Mir'e verir ve buna "hizmete mir", mirin hizmetinde adı verilirdi (Bruinessen, 2011, 249).

* Kürt mirlikleri ile ilişkili olarak detaylı bilgi için Muhammed Emin Zeki Beg'in "Kürtler ve

Kürdistan Tarihi" isimli eserinin II. Cilt 2. bölümüne bakılabilir. Zeki Beg bu bölümde uzunca bir dönemsellik ile etkili olan Kürt Mirlikleri'ni sıralamış ve haklarında bilgi vermiştir.

155

Bu vasıfları ile oldukça yükselen mirler kendileri ile toplumun diğer tabakaları arasına bir mesafe koyarak önemli bir gelenek oluşturmakta, Tan'a göre Kürt Aristokrasi'si niteliğini teşkil etmekteydiler (Tan, 2010:50). Bu bağlamda değerlendirildiğinde Smith'in "yanal ethnie" ismini verdiği geleneği büyük olan ve uzun yıllar boyunca korunabilen ancak sıradan halkla buluşturulmayan/buluşturulamayan devamlılığı yüksek etnik kimliğe sahiptiler ve bu kimliğin taşıyıcısı aristokratlardı (Smith 2002: 111). Smith'in yaklaşımına göre aristokratik etnik kültür, kimlikleri statülerinin bir parçası olarak biçimlendiği için ayakta kalır (Smith, 2002:113) okur yazarlığın, gelişkin bir kültürün ve soy bilincinin bir uzantısı olarak ortak köken anlayışları kolay kolay zarar görmez ve soy duygusunu da kaybetmezler. Bu noktada bir kimliğe ait olma kuşaklar boyunca taşınarak aktarılabilir, teritoryal olarak yerleşikliğin ve buna bağlı olarak adı geçen yurtla kurulan bağın önemi de yadsınamaz. Bunun bir örneğini ifade edercesine dönemin Kürtlerini tanımlarken sıradan halka inmeksizin, Kürt Mirlerinin bir şeceresini ve birbirleri arasındaki ilişkileri serimleyen Şerefhan Bitlis-i, Kürtlüğe dair bir durumsallığın ve kendini Kürt olarak tanımlama noktasında adı geçen mirlerin başvurabileceği bir kaynağın temellerini koymuştur.

İktidarının devamı için soya ve ortak kökene ilişkin bilgiye ek olarak, yönetici zümrenin hükümranlıktan elde ettiği kaynaklar ile kültürel aktarımı da önemli ölçüde geliştirmeye vakıf olmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde özellikle Avrupa'ya gidip eğitim gören ve sıklıkla mevki ve makam sahibi olan Kürtlerin, İstanbul'da 19.yy da gerçekleşen cemiyetleşme ve Kürt varlığını-dilini ortaya koyma çabaları içinde olmaları kimliğin taşınması adına önem taşımaktadır. Bedirhaniler ve Babanlar gibi Mir'lik yapmış olan Kürt aileleri, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti (Emin Ali Bedirhan Paşa, Babanzade Zihni Paşa), Kürt Talebe Hev-i Cemiyeti gibi derneklerin hem kuruluşunda hem de siyasallaşma süreçlerinde rol almışlardır (bkz: Kutlay, 2014).

Smith'çi bir perspektiften bakıldığında bu aristokratların etnik çekirdeği koruyarak, bir taraftan da Ulus-devlet çağı içerisinde, milliyetçilik çabası yürütmeleri son derece sık rastlanılan bir durumdur. Ancak, bu dönüşümün ikinci aşaması, aritokrasinin sahip olduğu milli farkındalığı, toplumun diğer gruplarına aktararak

156

uluslaşma sürecine devam etmesidir (Çoban, 2012). Mikdat Mithat Bedirhan Bey'in "Kürdistan" gazetesini çıkartması ve diğer Bedirhani'lerin adı geçen derneklerde politize oluşu bu duruma örnek niteliği teşkil etmektedir. Süreç, dönemin en etkili kitle iletişim aracı olan gazete aracılığıyla başlatılmış ancak daha önce saydığımız, ulaştırma ve okuma yazma oranındaki düşüklükler gibi faktörler nedeniyle Avrupa'lı örneklerinde görünen etkinliği yakalayamamıştır.

Bunun yanısıra yine daha önce bahsettiğimiz üzere Kürdistan gazetesi gibi erken dönem Kürt gazetelerinde bir Ulus-devlet kurmaya yönelik vurgu oldukça azdır ya da rastlanılamaz bu durum bir ölçüde hakimiyetleri Osmanlı İmparatorluğu'nun varlığı ile yıllarca içiçe geçmiş olan bu seçkinlerin kendi konumlarıyla da ilişkilidir. Brass'ın ifade etmiş olduğu seçkinler arası mücadele ortamını oluşturacak koşullar (Brass, 1991) oluşmamıştır ve Kürt seçkinleri bağımsızlıklarını karşıt olarak konumlandırmak isteyecekleri Osmanlı İmparatorluğu ile çıkar ayrımlarını keskinleştirmemiştir. Zira bu süreç içerisinde (19.yy) imparatorlukta da özgürleşme ve değişim rüzgarları esmektedir. Bu değişime öncülük eden Jön Türk hareketi ile Kürt seçkinleri arasında güçlü bağlar bulunmakta, bu bağların temelinde ise meşrutiyet gibi hamlelerin ülkede yaşayan farklı unsurlara getireceği faydalar üzerinden bir oydaşım bulunmaktadır. Bu nedenle Jön Türk hareketinin içerisinde kurucu düzeyde dahi bir çok Kürt bulunmaktadır (Jwaideh, 2012:210)

Bunun yanısıra Mirlerin sıklıkla şair ve yazarları himaye altına alarak korumaları, sanat hayatına devam edebilmelerini sağlamaları da etnik kimliğin devamı için oldukça önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.*

Mir'likler ve onların liderleri vergi toplama yetkisinin ellerinden alınması ve devletin gittikçe merkezileşmesi sebebiyle seçkinliklerine ait hakları kaybetmeleri sonucundan, Kürt hareketi içerisinde görünen ilk politik hareketleri ve isyanları başlatmış olsalar dahi (Tan, 2010:87-109). 19. yy sonunda artık yetki ve güçlerini kaybetmişlerdir. Bunun sonucunda hareketin dinamik unsurları uzunca bir süreliğine

* Bu yazarlardan bazıları hakkında ayrıntılı bilgi için Michael Gunter (2009) The A to Z of the Kurds

157

dini liderlere geçmiştir. Bu çerçevede mirliklerin milli bilinci neden sıradan halka aktaramadıklarını anlayabilmek adına Kürtlerdeki daha alt örgütlenme kategorilerine bakmak yerinde olacaktır.