• Sonuç bulunamadı

2.3. SOSYAL YAPI ve ETNİK KİMLİK İLİŞKİSİ

2.3.1. Kürt Kimliğinin Tasarımında Sosyal Yapı Bileşenlerinin Rolü

2.3.1.2. Ağalar

Ağa kavramı Türkiye'de sıklıkla konuşulmakla beraber, Kürtler adına ağalıktan bahsettiğimizde çoğunlukla bir aşiretin lideri olmaktan bahsettiğimiz netleştirilmelidir. Ağalık kavramının netliğe ulaştırılması için bu gereklidir zira Anadolu'da işçi çalıştıran büyük toprak sahipleri de (Çukurovalı pamuk tüccarları gibi) ağa olarak anılmaktadır. Bu ayrım şu sebepten önemlidir aşiret Kürtlerde sıklıkla, toplumsal yapının en küçük birimi olan ailenin genişletilmiş hali olarak görülmektedir (Minorsky, 2008:145). Dolayısı ile bu noktada aşiretin yöneticisi konumunda olan ağaya bağlılık yalnızca toprak sahibi olmak üzerinden değil belli bir aidiyetler sistematiği üzerinden de şekillenir. Bu aidiyet şekillenmesi Nikitine'e göre ailenin kan birliği sınırlarından aşarak daha geniş çerçeveye ulaşması ile oluşur (Nikitine, 2010:237), bu oluşumda aileyi oluşturan kan bağı faktörü zayıfladıkça devreye gelenek, din ve ortak çıkar bağları girmeye başlar.

Bu noktada aşiret ve onun yöneticisi olan ağanın konumunu değerlendirmek önemlidir, öncelikli olarak ağalar bir üst kademelerinde bulunan mirler kadar iyi eğitimli veya aristokratik değildirler ve genellikle kaba güç kullanarak iktidara sahip olurlar. Bu noktada, genel olarak geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan (Barth, 2001b:21-24) Aşiretine bağlı Kürtlerin güvenliğini sağlaması ağanın temel göreviyken; zaman zaman davalara bakmak, gibi görevleri de üstlenebilirdi. Batılı anlamdaki feodalite ile karşılaştırılması doğru olmamakla birlikte bir tür feodal bey gibi hareket etmekteydiler. Bir ağa tek bir köye hakim olarak lokal bir güce sahip olabildiği gibi, birkaç köye birden daha sahip olarak bir tür konfederasyonun lideri olarak da hareket edebilmektedir. Tüm bu durum içerisinde ağanın konumu Weberyen anlamda bakacak olursak "otorite" ve "iktidar" kavramları çerçevesinde anlam bulabilir. Zira ağanın konumu makamına veya rol statüsüne atfedilmiş az veya çok meşru güçler ile birey olarak sahip olduğu toplam statü ile kişisel karizmasına işaret eder (Barth, 2001:65). Weber'in ifadesi ile "geleneksel otorite"(karizma)den

158

gücünü ve statüsünü kazanırken legal veya rasyonel bir durumdan statüsünü kazanmaz, statüsünün kaynağı gelenektir. Weber bu statüyü sağlayan geleneğin değişmesinin neredeyse imkansız olduğunu ifade eder (Marshall,1999: 368,387-388). Konumuz itibariyle geleneği belirginleştiren ise kır yaşamının, toprağa bağlı veya hayvancılığa bağlı üretim anlayışı içerisinde korunmaya duyulan gereksinimin, çoğunlukla kıt kaynaklar içerisindeki çatışma ortamının getirisiyle şekillenmiştir. Bu noktada takipçileri için ağanın varolan liderliğini takip etme onun "yüksek statüsünden faydalanarak varlığını devam ettirme veya başka gruplara karşı onun otoritesi üzerinden statü kazanabilme gayretidir. Koşullara tersinden bakacak olursak ise ağanın konumu ve statüsü de kendisini takip eden ve yine gelenek üzerinden statüsüne meşruluk kazandıran aşiretin diğer bireylerin varlığı ile mümkündür. Dolayısıyla ağa kendine bağlı olan nüfusu barındırmak ve kaynak mücadelesi içerisinde şekillenmiş olan güç savaşında insan kaynağını korumak tercihindedir. Zira aşiretler arası kan davaları ve silahlı çatışmalar sıklıkla yaşanan bir durumdur (bkz. Van Bruinessen, 2011:251-254)

Bu durumun milliyetçilik ile olan ilişkisi şu noktada belirginleşir aşirete duyulan bağlılığın daha bütüncül ve kapsayıcı bir bağlılığı engellediği sıklıkla görülmüştür. Kır-köy yaşamı içerisinde kendisine statü bulan grupların şehirleşmesi, şehre yerleşerek eşraf konumuna gelmesi, eğitim olanaklarından faydalanarak kamu görevlerini alması veya ticarette ehilleşerek burjuvalaşması oldukça güçleşmektedir. Bir burjuva ideolojisi olan, başka bir deyişle bir burjuva devrimi olan Fransız Devrimi sonrası hayat bulan milliyetçilik olgusunun bu tür bir bağlılık ve geleneksellik dizgesi içerisinde vücut bulması oldukça güçtür.

Bu durum Kürt hareketi içerisinde öncelikli olarak ağaların harekete geçerek aşiretleri aracılığı ve ittifaka girdiği diğer aşiretler ile Kürtlük bilincini birleştirerek gerçekleştirilen ayaklanmalarda tespit edilebilir. Aşiret ağaları; örneğin Koçgiri aşireti gibi bağımsızlık veya daha geniş feodal haklar şeklindeki taleplerini, Kürtlük bilinci ile meczederek ve/veya aşirete bağlılık ile birlikte Kürtlük çerçevesinde harekete geçirerek isyanlara girişmiş ancak sıklıkla etnik köken açısından benzerlikler taşıyan diğer aşiretler ve ağalarca engellenmişlerdir. Adı geçen ağalar, ayaklanmalara destek olmak yerine, dönemi ne olursa olsun hükümetlerle işbirliği

159

yapmayı ve bölgelerinden kendilerinden daha güçlü bir ağayı barındırmamayı tercih etmişlerdir. Bölgede seçkinlerin mücadelesi (Brass:1991) içerisinde kendi statülerini kaybetmemek, kimlikleri aracılığı ile edinecekleri statünün önüne geçmiştir. Millilik bilincinin oluşmaması muhakkak ki bu davranış biçemlerinde etkindir ancak görünür gerçeklik seçkinler mücadelesi içerisinde kıt kaynakların kontrolünde daha fazla söz sahibi olma ve kendi yüksek statülerini koruma çabası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Kürt isyanları içerisinde en belirgini olan PKK Marksist/Leninist bir paradigmayla kendini tanımlarken, Marx'ın öngördüğü anlamda bir sınıf mücadelesinin yaşanmamasından, yeterli oranda şehirleşmiş nüfus bulunmaması sebebiyle sınıfsallığın belirginleşmemiş olmasından ve buna bağlı olarak ancak şehirde ikamet eden ve sanayide çalışan bir proleteryanın olmamasından mütevellit Maoist hareketi kendi kavramsal çerçevesine dahil etmiş (Akyol 2006:135); Bir tür köylü devriminin ya da köylülerin de içine katılacağı bir tür sınıfsal mücadelenin örgütlenmesine girişmiştir. Bu doğrultuda ilk eylemleri, karşıt oldukları güçler arasında bölgesel feodal örgütlenmelere ve örgütün kaynaklarında "kompradorlaşmakta olan feodaller" (PKK Kuruluş Bildirisi, 1984:18) olarak geçen aşiretlere karşı gerçekleştirilmiştir. Milliyetçiliğin oluşması önünde bir engel olarak görülen geleneksel sistemin yerine rasyonel bağlılıklar oturtma çabası hareket içerisinde egemen olmuştur. Bucak aşireti gibi önde gelen Kürt aşiretlerinin bir kısmı Kürt hareketi içerisinde varlığını devam ettirirken, aşiretin bir başka kanadı devletle uzlaşma yoluna gitmiştir. Aşiretin devletle ortaklığa girişmiş ya da ana akım siyasetin içine girmiş bireylerine karşı yapılan müdahaleler bunun bir örneğini sergilerken, bu aşiretlerin isim ve sayılarını örneklendirerek arttırmak mümkündür (Bruinessen, 2002:173).

Ağalık bu nedenle zaman zaman Kürt Milliyetçi Hareketleri'nde tetikleyici unsur olarak göze çarparken, milliyetçiliğin benimsenerek pekişmesinde başat rol oynayan orta sınıfa inmesine de kanımızca engel olan öğelerden birisidir. Saikleri farklı olsa da ağaların çok defalar hareket başladığı görülse de fikri temelleri halka iletmekte aynı muvaffakiyeti gösterememiştir. Ağalar arası çekişme ve gittikçe merkezileşen devlet politikalarına ek olarak bölgedeki ekonomik koşullarda yaşanan dönüşüm ağaların bir kısmının gücünü arttırmasına neden olurken, bir kısmının da gücünü yitirerek kasaba/kentlerde ticaretle uğraşıp burjuvalaşmasına neden olmuştur.

160

Bu doğrultuda ağaların bazısı eşraf/tüccar konumuna geçerken bazı ağalar da eşraf/tüccarlar karşısında güç kaybetmiştir.