• Sonuç bulunamadı

1. SEMBOL HAKKINDA GENEL BİLGİ

4.1. Bireyleşim Süreci

4.1.2. Erginlenme/Sınavlar Dünyası

4.1.2.1. Kerem ile Aslı Hikȃyesinde Erginlenme/Sınavlar Dünyası

Mitolojik yolculuğa doğru ilk adımlarını atan kahramanı çeşitli sınavlar beklemektedir. Kahramanın “olgun insan” haline gelmesi için zorlu sınavları aşması gerekmektedir. Erginlenme sürecinin amacı, bu zorlu yolculukla simgesel ölüm yaşayan kahramanın “yeniden doğuş”unun gerçekleşmesidir.

Kerem’e erginlenme yolunu açan öncelikle Aslı Han’a duyduğu büyük sevdadır. “Müslümanlık telâkkilerine bağlı, kadere inanmış bir Hak âşıkı olan K., Aslı ve sıla

melânkolisi içinde, elinde sazı, yanında arkadaşı Sofu ile Aslı’yı bulmak için köy köy,

şehir şehir Anadolu’yu dolaşır.” (Elçin, 1997: 116). Aslı ile karşılaşıp aşk ateşi gönlüne

düştüğü andan itibaren Kerem, farklı bir kimliğe bürünmüş ve âşık sıfatıyla çok çetin bir yolculuğa çıkmaya karar vermiştir. Bu yolculukta Kerem’in hem Aslı’ya olan aşkı hem de Hak âşıklığı yani inancının sağlamlığı, birçok kişi ve tabiat güçleri tarafından defalarca sınanmıştır.

Kerem elinden sazını, dilinden sözünü hiç eksik etmeden yolculuk yapmaktadır. Bir saz şairi olan Kerem’in, saz şairliğinin iki önemli esası olan seyahat etme (gurbete çıkma) ve herhangi bir münasebetle şiir söyleme (Elçin, 1997: 116) gereklerini yerine getirmesi beklenmektedir. Bu nedenle Aslı’yı sorduğu her yerde “Âşık eger bize bir

türkü söylersen, sana haber virelim.” (Karabacak, 1970: 36) denilerek Kerem’den bir

türkü söylemesi istenmekte, türküden sonra kendisine istediği bilgi verilmektedir. Bütün bu türkü istekleri kahramanın âşıklığına yönelik sınamalardır. Kerem de kimsenin isteğini geri çevirmeden, türküleriyle yoluna devam etmektedir.

S3’te Kerem, kendisini ȃşıklık konusunda hor gören bir âşığa muamma söyleyerek ona kendi ustalığını kanıtlar.

Y1’de bir koca karının kıyafete göre türkü istemesine karşılık verir ve yolculuk sırasında karşılaştığı âşıklarla atışarak onlara da ustalığını kanıtlar.

Y2’de Kerem, karşılaştığı yedi âşık ile atışır. Y3’te de karşılaştığı âşıklarla atışarak onların sazlarını alır.

Kerem’in başka şairlerle karşılaşmaları ve kendisinden istenildiği her şekilde türkü söyleyebilmesi, onun âşıklığının ne denli kuvvetli olduğunu gösteren durumlardır. Kerem, ustalığını kanıtlarken asla kibirli değil, tam aksine her zaman alçakgönüllü davranmıştır. Bu davranış şekli, Kerem’in sazıyla ve türküleriyle birlikte nefsini de olgunlaştırdığını göstermektedir.

Kerem, âşıklığının yanı sıra Hak âşığı olduğunu gösteren veya göstermesi gereken çeşitli durumlarla karşılaşmıştır. S2, Y2, Y3 ve Azerbaycan varyantlarında Kerem, sağ bir adamın tabuta konması suretiyle sınanmak istenmiş, adamın sağ olduğunu bildirerek Hak âşığı olduğunu göstermiştir.

S1, Y1, Y2 ve Azerbaycan varyantlarında Kerem, Aslı’nın evinin etrafında türkü söylerken yakalanır ve idam edilmek istenir. Ancak Kerem’in sorgulanmasını isteyen kişiler onun bazı sınavlardan geçmesini, eğer Hak âşığı ise sevdiğine kavuşturulmasını talep ederler. Bunun üzerine Kerem, kırk kızın içinde Aslı’yı tanımak, kırk kızın adını saymak, Aslı’nın yerini bilmek, gözleri bağlı olduğu halde altı kızın işaretlerini ve adlarını saymak ve Aslı’nın yüzündeki işaretleri saymak suretiyle sınanır. Tüm bu sınavları başarıyla geçen Kerem’in Hak âşığı olduğuna kanaat getirilir ve Aslı ile evlendirilmesi onaylanır.

S3’te bir koca karı, yanındaki altı kızın adını sayarsa Kerem’e istediği bilgiyi verebileceğini söyler. Kızların adını bilince Kerem, diş çekicinin (Aslı’nın annesi) yerini öğrenmiştir.

Türkmen ve Horasan varyantlarında sorgu sonrası cellatlara başının vurdurulması emredildiği zaman Kerem turnalara türkü söyler. Türkü sonunda turnalar, cellatları yaralayarak (Horasan varyantı) veya cellatların gözlerini oyarak (Türkmen varyantı) Kerem’in öldürülmesine engel olur. Yine bu varyantlarda Kerem dağda kaldığında karşılaştığı insanlar, ondan Hak âşığı olduğunu kanıtlaması için dağlardaki karı eritmesini isterler. Kerem, söylediği türkü ile dağlardaki karı eritip dağda yol açılmasını sağlayarak onlara Hak âşığı olduğunu kanıtlamış olur.

Azerbaycan varyantında Kerem, yolculuk sırasında bir şehre yaklaştıklarında içine doğan bir sezgiyle Aslı’nın o şehirde olmadığını söyler. Sofu şehre gidip baktığında gerçekten de Aslı’nın o şehirde olmadığını öğrenir.

Y2’de Kerem, bir kahvede “ah” çekince oradaki meclis, Kerem’in Hak âşığı olduğunu anlar. Kerem, Revan’a doğru giderken önüne kırk harami çıkıp yolunu kesmiştir ki bu da hikâyede yer alan masal unsurlarından biridir. Kerem:

“Yarab sen sakla gönlümi ğamdan, Aldırdım aklımi can çıkmaz tenden, Öldürürler beni yâr giden elden,

Benim halim sana malûm Yârabbi.” (Karabacak, 1970: 45) şeklinde niyaz

sözlerinden ve niyaz etmesinden onun Hak âşığı olduğunu anlayan haramiler, ona zarar vermeden yollarına devam ederler.

Yolculuk süresince sınanan sadece Kerem olmamıştır. Kerem’in karşılaşıp keşişi sorduğu birçok kişi de aslında bir imtihan içerisindedir. Çünkü karşılarında duran kişi sadece bir gönül âşığı değil aynı zamanda Hak katında da makbul bir yeri olan Hak âşığıdır. Duası da bedduası da kabul olan bu âşığa nasıl yaklaşıldığı önemlidir. Nitekim Uzunahmet’te, gece soğuğunda Kerem ile Sofu’yu kimse misafir etmeyince Kerem, köye inkisar etmiş ve sonunda köy yanmıştır.

Kerem’in Hak âşığı olduğunu gösteren bir diğer unsur da tabiat kuvvetleridir. Tabiat unsurları; hikâyelerde dağ, ağaç, su, toprak vb. olarak karşımıza çıkmaktadır. Destan anlatmalarında çok önemli bir yere sahip olan tabiat unsurları halk hikâyelerinde de belirleyici bir role sahiptir. Çünkü halk hikâyelerinin temel unsurlarından olan “gurbete çıkma” olgusu, aynı zamanda doğa ile karşılaşmayı zorunlu kılmaktadır. Doğa kimi zaman kahramana engeller çıkarırken kimi zaman yardımcı olmakta kimi zaman da sevgiliden haber getiren bir rüzgâr olup yolculuk sürecinde kahramanı ilerlemeye teşvik etmektedir. Bu nedenle tabiatın kahramanın sınanma sürecinde önemli etkileri bulunduğu söylenebilir.

Kerem’in söylediği türkülerin çoğunda Türk köylüsünün günlük hayatta karşılaştığı ağaç, toprak, ot, bitki, su vb. gibi tabiat unsurlarının Kerem’e telkin ettiği hüzünlü duygular bulunmaktadır. Çünkü Kerem ile Aslı’nın arasına çeşitli unsurlarıyla tabiat girmektedir. “Bundan dolayı âşığın duyguları hemen karşısına çıkan bir tabiat

unsuruna sarılır, onu duygu ve düşüncelerini ifade eden bir sembol haline getirir.”

(Kaplan, 2014: 154-157). Tabiatla mücadele eden kahramanın, duygularını ifade etmede yine tabiattan yararlandığı görülmektedir.

Hikâyede Kerem, çeşitli memleketlerde Aslı’nın izini sürmektedir. Kerem’in yolculukları sırasında doğa varlıklarının da kahramanı sınadığı görülür. Bu varlıklar içerisinde kahramanın en fazla karşılaştığı doğa unsurları öncelikle dağlar sonra ırmaklar olmuştur.

S1’de Kerem ve Sofu, Erciyes Dağı’nda, S2 ve S3’te Laleli Dağı’nda karla mücadele etmek zorunda kalırlar.

Y1’de Ağrı Dağı’nı ve Karadağ’ı duman kaplar. Kerem, Karadağ’a beddua edince dağ yanmaya başlar.

Y2’de Kerem ile Sofu, sırasıyla Sultan Dağı’nda, Nemrut Dağı’nda, Lale Dağı’nda ve son olarak Karadağ’da ya kar kış ya da duman altında kalırlar.

Türkmen ve Horasan varyantlarında Kerem, Erzurum’da bir dağda kalır. Türkmen varyantında dağda kar bastırır ve yol ikiye ayrılır. Horasan varyantında ise Kerem, karın altında kalır.

Azerbaycan varyantında da Kerem, dağlar nedeniyle büyük zorluklar yaşamıştır. Bu varyantta Kerem Sultan Dağı’nda yolunu kaybeder, karlı bir dağda kalır, Yıldız Dağı’nda ilerleyemez ve Erzurum yakınlarındaki bir dağda kalıp ilerleyemez.

Kerem, dağda kaldığı çoğu zaman, dağlara söylediği türküler sayesinde Hakk’ın da yardımıyla bu büyük engelleri aşıp yoluna devam etmeyi başarabilmiştir. Ancak bazı zamanlar, Kerem’in söylediği türküler de ilerlemesine yardımcı olmamaktadır. Bu durumlarda Kerem’i ya Hızır (a.s)’ın ya da yoldan geçen bir bezirgânın kurtardığı görülmektedir. Tüm zorluklara rağmen doğa kuvvetleri, kahramanın yola devam etmesi için bir şekilde onu desteklemektedir. Kerem’in yolculuğunda en büyük tabiat engelini dağlar oluşturmakla birlikte ırmakların ve yolların da kahramana engel teşkil ettiği durumların olduğu görülmektedir.

S1’de bir ırmak, Y1’de Murat Irmağı ve Kızılırmak Kerem’e yol vermiştir. Kerem’in Kızılırmak’a söylediği türkü neticesinde ırmak üzerinde bir hayalet köprüsü oluşmuş ve Kerem böylece yoluna devam edebilmiştir.

Y2’de Kerem ile Sofu Murat Irmağı ile karşılaşırlar. Kerem birkaç hane türkü söyleyerek ırmağı geçmek ister. Sofu, türkü ile ırmağın yol vereceğine pek inanmaz. Ancak Kerem ırmağa,

“Eglen Murad eglen haber sorayım,

Akub gitme dur egleni egleni, Alemde dertli kim imiş göreyim, Akub gidersin bekleni bekleni. Sen Murad’sın cümle sular başları, Didem döker kanlı yaşları,

Söylesem başıma gele işleri,

Kızar mısın befleni befleni?” (Karabacak, 1970: 55) ile devam eden

türküyü söyledikten sonra Allah’ın emri ile su durulur ve ırmağı sağ salim geçerler. Bu olaydan sonra Sofu, Kerem’e gönülden bağlanır ve ona daha fazla hürmet etmeye

başlar. Murat Irmağı’ndan sonra Kerem ile Sofu Kızılırmak ile karşılaşırlar. Yine Kerem’in söylediği türküden sonra Kızılırmak onlara yol verir.

Y3’te Kerem, Murat Suyu ile karşılaştığında gönlündeki derdin derinliğiyle ağlayarak bir türkü söyler ve Kerem’in gözyaşı ile Murat Suyu’nda bir geçit oluşur.

Hikâyede su kültünün sakral (kutsal, manevi) mahiyeti ön plana çıkarılmıştır. Kerem’in ırmaklarla haberleşmesi, suya kült olarak yaklaşımı daha belirgin hale getirmiştir (Alizade, 2013: 37). Kerem’in ırmaklara karşı söylediği türküler, onun suya canlı bir varlık olarak yaklaştığını göstermektedir. Bu yaklaşım, suyun bir taraftan Hak seviyeli bir nesne mertebesine yükseltildiğini diğer yandan doğrudan kozmosla, müspet kutsal başlangıçla ilgili olduğunu; ırmakların coşkun akması, kan köpürmesi, uçan kuşu kapmaları gibi olumsuz yöndeki tasvirler ise Kerem’in suları hetonik yani şer güçlerle ilişkilendirdiğini düşündürmektedir (Alizade, 2013: 38). Kerem’in suya karşı tasvir ve sözlerinde zıt güçlerin iç içe geçtiği görülmektedir.

Türk mitolojisinde her şeyin başı ve anası konumunda olan suyun bir iyesi olduğuna ayrıca yeraltı ruhlarının da pınar veya benzeri kaynaklardan çıktığına inanılmaktadır.Kutsal kabul edilen suya saygı duyularak suların sahibi veya iyelerinin kızdırılmamasına özen gösterilmektedir (Çobanoğlu, 2013: 71). Hikâyede Kerem’in ırmaklara türkü söyleyerek yani “söz” ile yaklaşması ve ırmaklardan yol istemesi, su iyelerine saygı göstermesiyle ilişkilendirilebilir.

Kerem’in neredeyse bütün macerası yollarda geçmiştir. Bu yollarda Kerem’in karşısına, çoğu zaman Aslı’ya benzettiği güzel kızlar, kimi zamansa ceylanlar, köprüler, kahvehaneler, viraneler, ağaçlar, hatta kuru kafa gibi birçok farklı unsur çıkmıştır. Kerem, karşılaştığı herkese ve her şeye türkülerin diliyle Aslı’yı sormuş, aldığı cevaplar doğrultusunda yollara akmaya devam etmiştir.

Yollar, Kerem’in sınanmasında rol oynayan unsurlardan biridir. Y1’de Erzurum’da giderken yolu duman kaplar ve Kerem ile Sofu ne yapacaklarını şaşırırlar. Bir kayaya yaslanıp feryat eden kahramanlara Hakk’ın inayetiyle bir mağara gösterilir ve Hızır (a.s)’ın da yardımıyla Kerem ile Sofu oradan kurtulurlar. Ancak ilerlerken gittikleri yol üçe ayrılır. O zaman da Sofu’nun verdiği fikirle yolun işlek olan tarafına giderler ve arayışlarına devam ederler.

Y2’de Kerem ile Sofu, Erzurum’dan çıktıktan sonra karşılarına çıkan yol üçe ayrılır. Hikâyedeki bu unsurlar, masallardaki üç yol motifini hatırlatmaktadır. Kahramanın seçtiği yol, onu ulaşmak istediği yere götürmelidir. Yol karşısında tereddüt

yaşarken Kerem’e Yüce Birey vasfındaki Sofu yardımcı olur. Sofu, orta yolu seçmelerini sağlar ve kahramanlar yollarına devam ederler. Daha sonra Hacıbeli denen yerde yolu duman kaplar. Kerem, yola türkü söylemeye karar verir. Kerem,

“Gel bulut gel benlik eyleme,

Esen bad-ı saba yârin pusıdır; Her kime söylersem yanar derdime, Benim çekdiceğim yârin yasıdır. Karşıda görünür yürimek yoli, Lütfeyle efendim unud pusuyi, Dost elinden içtim cami,

Benim çekdigim yârin tasıdır.” (Karabacak, 1970: 83) ile başlayan

türküsünü bitirdikten sonra Hakk’ın hikmetiyle yoldan duman kalkar ve Kerem ile Sofu ilerlemeye devam ederler. Kerem, söylediği bu türküde Hak âşığı olduğunu ve aynı zamanda sevdiği için yola düştüğünü ifade ederek bu tabiat unsurundan da halini anlamasını beklemekte ve bu bekleyişin karşılığını da almaktadır.

Azerbaycan varyantında da Erzurum’da yol üçe ayrılır. Kerem yola bir türkü söyledikten sonra ilerlemeye devam eder.

Kerem yolu şaşırdığı veya duman kapladığı zaman onu bu durumdan kurtaran, Sofu’nun desteği veya söylediği türküler olmuştur. Kerem’in gezdiği tüm yollar, somut olmakla birlikte kahramanı içsel yolculuğunda da erginleşmeye götüren bir aşama vazifesi görmektedir.

Kerem, yolculuğu boyunca hastalıkla, korkuyla ve Aslı’ya olan sadakati ile de sınanmıştır. S1, S2, Y2 ve Y3 varyantlarında Kerem aylarca hasta yatmış ancak hastalığı biter bitmez Aslı’yı aramaya kaldığı yerden devam etmiştir.

Türkmen varyantında kethüdanın kız kardeşini, Horasan varyantında da yedi erkek, tek kız kardeşlerini Kerem’e vermek isterler. Kerem, ne kadar güzel olursa olsun hiçbir kıza gönül vermez ve insanların bu tekliflerini kibar bir biçimde reddeder. Kerem, bu durumlarda nefsi ile sınanmış ancak Aslı’ya olan sadakatini hiçbir şekilde bozmayarak aşkının büyüklüğünü kendisine ve çevresindekilere kanıtlamıştır.

Y2 varyantında Kerem, kırk haramiler ile karşılaştığında büyük bir korku yaşar. Bu, Aslı’ya kavuşamadan ölecek olduğunu düşünmenin korkusudur. Kerem, bu durumda da cesur davranarak türküsünü söyler. Haramiler, Kerem’in Hak âşığı

olduğunu anlayınca ona bir zarar vermezler. Böylece korkularıyla da yüzleşen Kerem, erginlenme aşamasında bir adım daha ilerlemiş olmaktadır.

Kerem, dağ ve ırmakların yanı sıra tabiattaki diğer unsurlarla da karşı karşıya gelmiştir. Bu unsurlar, erginlenme yolculuğunda daha çok olumlu şekillerde kahramanı etkilemiştir. Tabiat, bir yandan kahramanı sınarken diğer yandan yardımcı motifler ve unsurlarla teşvik etmektedir.

Kerem, turnalarla özlem duyduğu sılasına haber veya selam gönderir. Yollardaki izlerden, köprülerden, ceylanlardan Aslı’yı sorar. Kayalarla, meşelerle, ırmaklarla, vb. söyleşen Kerem, karşılaştığı birçok şeyle dertleşip içini döker. Tabiat unsurlarıyla yapılan bu konuşmalar kahramanı rahatlatıp içindeki aşkı perçinleyerek onun yola devam etmesini sağlamaktadır. Rüzgârla sevdiğinin kokusunu alan ve seher yeliyle sevdiğine selam gönderen âşık, yola devam edebilme gücünü bulmakta ve geriye dönmeyi hiç düşünmemektedir.

Halk anlatılarında kahramanların başından geçen her zorlu olay, onların biraz daha olgunlaşmasını ve böylece halk nazarında da üstün bir seviyeye ulaşmasını sağlamaktadır. Çünkü kahramanların toplum nazarında temsil ettikleri önemli misyonları bulunmaktadır. Kerem ile Aslı hikâyesinde kahramanın âşıklığının çeşitli unsurlar tarafından sınandığı görülmektedir. Hikâyede bir şahın oğlu olarak dünyaya gelen Kerem ise mal, mülk, unvan sahibi biri olarak yaşamak yerine aşkın çağrısına uyarak vücudunu ve ruhunu fakirleştirme, yıllar boyunca gurbet dolambacında garip olma yoluna girmiştir. Kerem, yolculuğu boyunca hem gönül hem de Hak âşığı kimliğinin bütün gereklerini yapmış ve bu şekilde toplum nazarında da Hak nazarında da aşkın beşerî ve ilahî hallerinin katmanlarını somut hale getirmeyi başarabilmiştir.