• Sonuç bulunamadı

1. SEMBOL HAKKINDA GENEL BİLGİ

4.1. Bireyleşim Süreci

4.1.1. İlk Çağrı ve Yola Çıkış

İnsanın içinde harekete geçen güçlerin ilk dışavurumu olan habercinin belirmesinden sonra yaşanan kriz “maceraya çağrı”dır. Verilen haber “yaşamak, ölmek, dinsel bir aydınlanmanın şafağı, tarihsel bir olaya çağrı vs.” ile ilgili olsa da ortaya çıkan durum, “benliğin uyanması”nı sağlayacak niteliktedir. Bu anlamda çağrı, ruhsal bir dönüşümün ilk hamlesidir. Bu hamle o kadar önemlidir ki, genellikle karanlık orman, büyük ağaç, çağıldayan kaynak gibi özel alanlarda veya kaderin gücünün taşıyıcısının beklenmedik, tasarlanmamış ortaya çıkışlarında (Campbell, 2013: 65-66) kendini gösterir.

Çağrı, kahramanın kabuğundan çıkıp, yeni deneyimlerden geçerek değişmesi gerektiğini belirten içsel bir dürtüdür. Başka bir ifadeyle, bilincin dikkatini çekmeye çalışan bilinç dışı ögelerin yani arketiplerin sesidir (Gökeri, 1979: 66). Bu sese kulak veren kahraman, kendini bilinç dışı yolculuğun eşiğinde bulur.

Genellikle rüyalar aracılığıyla maceraya davet edilen kahramanlar, uyandıklarında o düşün peşinden gitme arzusunu duyarlar. Düşlemek, beyin üzerinde “ölçülebilir” bir etki yaratarak düşlenen şeyin yaşanmış gibi algılanmasını (Geçtan, 2013: 85) sağlar ve bu yönde oluşan bir beyin aktivitesiyle kişinin harekete geçmesine zemin hazırlar.

Yolculuk yapma ihtiyacı insan türünün doğasında vardır. Yaşamamaya karşı yaşamı seçen ve kendisini daha derin bir biçimde keşfeden kahraman, içsel çağrının sesine uyarak yola çıktığında kendine, toplumuna ve kültürüne yeni bir yaşam getirir. Eğer bu yolculuk göze alınmazsa, önceden belirlenmiş toplumsal rollere uymak zorunda kalan kahraman, hissizleşip içinde bir yabancılaşma ve boşluk duyabilir (Pearson, 2003: 25-26). Bu nedenle doğasının gereğini yerine getiren insan, hem doğayla mücadele ederek hem de doğanın yardımlarından yararlanarak kazandığı yeni kimliğinin zaferini bütünlüğe ulaşmanın hazzıyla paylaşır.

Kahraman, ad almak, kendini kanıtlamak, mutlu olmak, sevdiğine kavuşmak ya da düşmanı yenmek vs. gibi hangi amaçla yola çıkmış olursa olsun sonunda mutlaka bir farkındalık kazanarak dönüşüm yaşar. Yaşanan dönüşümün karşısında ün, şan, şeref, vuslata erme gibi ödüller ya da tam tersi ölüm olabilir. Ancak kahraman, ölümle yüzleşse bile o ilk çağrının sesine kulak verdiği için pişman olmaz ve uyanan benliğinin ışığı eşliğinde yeni başlangıcına doğru yürümeye devam eder.

4.1.1.1. Kerem ile Aslı Hikâyesinde İlk Çağrı ve Yola Çıkış

Her yolculuk bir amaç uğruna yapılır. Ancak yola çıkmadan önce hissedilen içsel bir dürtü, harekete geçme güdüsü yaratarak hayatın akış yönünü değiştirebilir. Söz konusu yolculuk, arketipsel bağlamda da gerçekleşiyorsa o zaman bilinçten bilinç dışına uzanan bir ilerlemeden de söz edilebilir. Bu ilerlemenin başlangıç aşamasını, kahramanın bir yolla (rüya, aşk vs.) aldığı çağrıya uyarak yola çıkması oluşturmaktadır. Aşk konulu halk hikâyelerinde kahramanların aldıkları çağrılar, genellikle rüyada aşk dolusu içmelerinin ardından ya da farklı şekillerde âşık olduktan sonra kendilerine gösterilen sevgiliyi bulmak amacıyla yola çıkmalarını sağlamaktadır.

Kerem ile Aslı hikâyesinde Kerem’in maceraya çağrılması ve yola çıkması, onun âşık olması neticesinde gerçekleşmiştir. Kerem, Aslı’nın peşinden gitmek ve ona kavuşabilmek için gurbete çıkma kararı alırken onun içindeki itici güç daima -sonunda kendisini de yakacak olan- aşk ateşi olmuştur. Bu ateş hiç sönmemiş, bazı zamanlar Kerem’i vazgeçirecek kadar yakıcı olsa bile Kerem, vuslata erme hayalinden asla vazgeçmemiştir.

S1 ve S2’de Kerem, avlanmaya çıktığı bir vakit, kaçan kuşunu bulmak maksadıyla baktığı bahçede Aslı’yla karşılaşır ve ona âşık olur. Şah’ın bu durumdan haberi olunca Keşiş’i çağırtıp kızını oğluna nişanlar. Kızını nişanlamak zorunda kalan Keşiş, evine dönünce sözünden cayar ve ailesiyle birlikte kaçar. Kerem, ilk çağrıyı Aslı’nın gittiğini öğrendiği anda duyumsamaya başlar ve babasının ısrarlarına rağmen Sofu’nun da desteğiyle yola çıkmaya karar verir.

S3’te Kerem ile Aslı babalarından duyduklarıyla birbirlerini görmeden âşık olurlar ve aralarında nişan alıp verirler. Ancak Keşiş, sözünden dönerek kaçar. Onların kaçtığını öğrenen Kerem de kendisini çağıran sese kulak vererek yola çıkmaya karar verir.

S4’te Kerem ile Aslı aynı okula giderler ve bir süre sonra birbirlerine âşık olurlar. Keşiş, kızını Kerem ile nişanlamak zorunda kalınca kaçmaya karar verir. Kerem de Aslı’nın ardından gitmek üzere duyduğu çağrının etkisiyle anne ve babasının engellemelerine rağmen yola çıkar.

Y1’de Keşiş, dervişin Şah’a verdiği elmadan ister ve kızı olursa Şah’ın oğluna vereceğini vaat eder. Daha sonra Keşiş’in bir kızı olur ve çocuklar büyüyüp aralarında sözleşmelerine ve kendi vaadine rağmen Keşiş, sözünden cayar, karısının da ısrarıyla kaçmaya karar verir. Onların kaçtığını öğrenen Kerem de peşlerinden gitmeye karar verir. Babasının ısrarlarına rağmen Sofu ile birlikte yola çıkar.

Y2’de Kerem, Kara Sultan’ı (Aslı) rüyasında görür ve âşık olur. Avlanmaya çıktığı bir sırada Keşiş’in bahçesinde Aslı ile karşılaşınca onun âşık olduğu kişi olduğunu anlar. Şah, oğlunun durumundan haberdar olunca Keşiş’i çağırtıp kızını oğluna nişanlar ancak Keşiş ve karısı buna razı olmayıp kaçmaya karar verirler. Onların kaçtığını öğrenen Kerem de babasının ısrarlarına rağmen Sofu ile birlikte yola çıkar.

Y3’te ava çıktığı bir gün Gülşen’in (Kerem) ağaca konan şahinini indirmek için attığı taş yedi kat camı delerek Meryem’in (Aslı) kucağındaki gergefe düşer. Pencereden bakan Meryem’i gören Gülşen bayılır. Gülşen’e rüyasında kırklar

tarafından dolu içirilir ve Gülşen, Meryem’e âşık olur. Kerem derdini babasına açınca Şah, Keşiş’in kızını Kerem’e nişanlar. Keşiş, kardeşi Manuk’un teşvik etmesi ile kaçar. Keşiş ve ailesinin kaçtığını öğrenen Kerem’in yolculuk süreci de başlamış olur.

Türkmen ve Horasan varyantlarında Mahmut Han’ın şahini av sırasında bir bahçeye girer. Bahçede Zühre (Aslı) ile Mahmut Han karşılaşınca birbirlerine âşık olurlar. Kerem’in âşık olduğu anlaşılınca babası Aslı’yı Kara Melik’ten ister ve âşıklar nişanlanırlar. Ancak Kara Melik bir süre sonra pişman olup ailesiyle birlikte kaçar. Bunu öğrenen Kerem de babasının ısrarlarına rağmen lalası (kılavuz/Sofu) ile birlikte aşkın çağrısına uyarak Aslı’nın peşinden gider.

Azerbaycan varyantında Kerem, ava çıktığı bir gün Aslı ile karşılaşır ve ona âşık olur. Bir süre sonra durumdan haberi olan Ziyad Han, Keşiş’i çağırtarak kızını ister. Keşiş, kızını Kerem ile nişanlamak zorunda kalınca kaçmaya karar verir. Kerem bir gün rüyasında tufan koptuğunu, Aslı’yı suların alıp götürdüğünü ve bahçenin harabeye döndüğünü görür. Kerem, gördüğü bu rüyayı, Keşiş’in Aslı’yı alıp kaçtığı şeklinde yorumlar ve ertesi gün Aslı’nın evine gittiğinde gerçekten de onların gitmiş olduğunu görür. O anda gönlüne ayrılık ateşi düşen Kerem, anne ve babasının rızasını alarak Sofu ile birlikte yola çıkar.

Yola çıkma kararı vermek Kerem için de zordur. Çünkü gurbetin meşakkatli ve belirsiz bir yol olduğunu Kerem de içten içe sezmektedir. Ancak diğer yandan aşkla gelen çağrının sesine uymak zorunda olduğunu da bilmektedir. Bu nedenle dönüşünün bile olmama ihtimalinin olduğu bu yolculuğa ilk adımını atarken,

“Yeni bir sevdadır geldi başıma,

Gelin helallaşın, ben gider oldum. Ya gelir, ya gelmem, sizleri görmem,

Gelin helallaşın, ben gider oldum.” (Öztürk, 2014: 190) diyerek

yolculuğun uzun süreceğini ve adeta kendi sonuna doğru gittiğini de hissettirmektedir. Sonuç olarak çağrı, Aslı’ya âşık olup da onun gittiğini öğrendiği anda Kerem’in zihninde ve yüreğinde büyümeye başlar. Kerem, bu sese kulak vererek uzun ve zorlu bir yolculuğa ilk adımını atmış olur. Ancak Kerem, bu süreçte yalnız değildir. Ona yolculuk boyunca rehber konumundaki Sofu (Lala/Kılavuz), benliğinin gölgesi Keşiş ve Keşiş’in karısı (Y3’te Manuk) ile dişil yanları olan saz ve Aslı da bilinç dışı etkileriyle eşlik etmektedir.