• Sonuç bulunamadı

1. SEMBOL HAKKINDA GENEL BİLGİ

4.1. Bireyleşim Süreci

4.1.2. Erginlenme/Sınavlar Dünyası

4.1.2.3. Anima/Animus Arketipi

4.1.2.3.1. Kerem ile Aslı HikâyesindeAnima/Animus Arketipi

Anima/Animus, dışa dönük kişilikle ruhsal dünyanın bağlantı içinde olmasını sağlar. Bu arketipler, bilincin derinliklerinden gelen karşıt seslerdir ve kişileştirilmeyi, somut bir hale gelebilmeyi isterler. Onların sesine kulak verenler yaşamlarında belli bir dengeye ulaştıkları için başarılı olabilirler. Aynı durum bireyleşme yolculuğuna giren kahraman için de geçerlidir. Bireyleşme yolculuğunu en somut haliyle halk anlatmalarında görmek mümkündür.

Halk hikâyelerinden önce var olan destan metinlerinde kahramanın yanındaki unsurlar göçebe ve savaşçı yapının etkisiyle şekillenmektedir. Bu anlatmalarda kahramanın en büyük yardımcısı, her daim yanında olan ve yolculuğun ilerlemesinde çok büyük katkı sağlayan atıdır. Yaşam koşullarının değişimiyle anlatmaların konuları da değişmeye başlamış, kahramanlık özellikleriyle öne çıkan kişiler, zamanla bu özelliklerini büyük ölçüde yitirerek sevgiliyi arayan âşıklara dönüşmüşlerdir. Bu anlamda aşk konulu halk hikâyelerinde kahramanın en büyük yardımcısı olan atın da işlevinin değiştiği ve azaldığı görülmektedir.

Kerem ile Aslı hikâyesinde S2, Y1, Horasan, Türkmen ve Azerbaycan varyantlarında Kerem ile Sofu, gurbete atlarıyla çıkarlar. Ancak hikâye boyunca atın, kahramanların binek hayvanı olması dışında herhangi bir işlevi bulunmamaktadır. Bu anlamda destan metinlerinde kahramanın Animası’nı temsil eden atın, Kerem ile Aslı hikâyesinde etkisini kaybettiği söylenebilir.

Erkeğin dişil yönlerinin yansıması olan Anima, Kerem ile Aslı hikâyesinde Kerem’in sazı ve Aslı ile somutlaşmıştır. Kerem, Aslı’ya ulaşmak için çıktığı yolculukta bir âşığın diliyle ve sazının nağmeleriyle konuşmuştur. Derdini dil ile söylemek ona ağır geldiği için tel ile titreşmeyi ve bu şekilde hem kendini anlatıp hem de gönlünün acılarını -bir parça bile olsa- dindirebilmeyi istemiştir. Saz, Kerem için kendini ifade edebilme vasıtası olduğu kadar yolculuğunun zor şartlarına katlanabilmesi ve önüne çıkan engelleri aşabilmesi için bir kurtarıcı da olmuştur. Ayrıca Kerem, Aslı’yı aramak için çıktığı yolculukta, kendisinden türkü söylemesini isteyen hiç kimsenin bu isteğini geri çevirmemiş ve merakla yerini öğrenmek istediği Aslı’nın yerini, türkülerini sabırla söyledikten sonra öğrenebilmiştir.

Kerem, yolculuğu sırasında dağları, ırmakları ve bilmediği uzun yolları aşmak zorunda kalmıştır. Kerem, yolunu şaşırdığında, ırmaklar köpürüp ona yol vermediğinde, dağı duman kapladığında veya dağa kar kış bastırdığında sazına sığınmıştır. Onun söylediği türküler; dağların, taşların ve ırmakların kendisine -çoğu zaman- yol vermesini sağlamış ve Kerem ilerlemeyi sürdürebilmiştir. Saz, sadece Kerem’in yola devam etmesini değil, yolculuk sırasında başka varlıklara yardım etmesini de sağlamıştır. Y1’de avcıların vurduğu bir ceylanın durumuna çok üzülen Kerem, ceylanın tekrar yakalanmaması için türkü söyleyerek onu avcılardan korumaya çalışmıştır. Azerbaycan varyantında Kerem, yaralı ceylanın yaralarını iyileştirmeye çalışır ve ceylanı bir mağaraya taşıyarak onu avcılardan kurtarır. Kerem’in ceylana yaklaşımları, bir annenin yavrusuna yaklaşması kadar şefkatli ve koruyucudur.

S4 varyantında Kerem, Niğde’de bir kızı Aslı’ya benzettiği için ona türkü söylemiş ve bu hareketi sonucunda zindana atılmıştır. Kerem zindanda sorgusuz sualsiz yatarken saz çalmış ve söylediği türküyü dinleyen nüfuzlu biri aracılığıyla sorgulanarak zindandan çıkmıştır. Kerem’in zindandan çıkmasında saz ve söylediği türkünün merhametli bir yüreği harekete geçirmesi etkili olmuştur.

Erkekteki dişil yönler Anima’da sezgisel güçler, merhamet, şefkat ve doğa sevgisi ile kendini gösterebilmektedir. Bir saz şâiri ve Hak âşığı olan Kerem, taşıdığı

kimliğin bir gereği olarak karşılaştığı tüm insanlara, tabiat unsurlarına ve kendisine karşı yapılan kötülüklere bile sevgi ve merhametle yaklaşmış, hiçbir canlıyı incitmemiştir.

Kerem’in Anima’ya has olan sezgisel gücü, karşılaştığı bazı olaylarla ortaya çıkmıştır. S2, Y2, Y3 ve Azerbaycan varyantlarında Kerem, sağ bir adamın tabuta konması suretiyle sınanmak istenmiştir. Kerem, tabuttaki adamın cenaze namazını kıldırması istendiğinde “ölü niyetine mi, diri niyetine mi” diye sorarak tabuttaki adamın ölü olmadığını bildiğini ifade eder. S2’de Kerem, kendisini sınamak isteyen adamların niyetini bilmesine rağmen onların istediklerini yapar. Adamlar Kerem’i dövseler de Kerem onlara öfkelenip tepki göstermez. Onun bu mütavazı hareketi Hak tarafından karşılıksız bırakılmaz. Adamların oyunlarına pişman olması ve Kerem’in bu adamlar karşısında utanmaması için Hakk’ın isteğiyle tabuttaki adam gerçekten ölür. Kerem, daha sonra adamları affeder. Kerem’in tabuttaki adamın diri olduğunu sezmesi, affediciliği, merhameti ve adamlara karşı gösterdiği sabır, Anima’nın kuvvetli yansımalarıdır.

Azerbaycan varyantında Kerem, Aslı ile nişanlanmasına rağmen tereddüt ve endişe içindedir. Kerem’in söylediği bir şiirin

“Şah gelip fethetti bu Kerem Han’ı,

Kerem’in âşığı maşuğu hani? Korkarım kaçırsın Aslı cananı,

İzin verme başka el gelsin gitsin!” (Öztürk, 2014: 177) dörtlüğünde onun

bu endişesini görmek mümkündür. Kerem, daha sonra bir rüyada da Aslı’yı sel alıp götürdüğünü ve bahçenin harabeye döndüğünü görmüştür. Nitekim Kerem’in rüya aracılığıyla da bilinç yüzeyine çıkan endişelerinin sebepsiz olmadığı Keşiş’in Aslı’yı alıp kaçtığı anlaşıldığı zaman ortaya çıkmıştır.

Kerem ile Sofu, Aslı’yı ararken bir şehre yaklaşırlar ancak Kerem, Aslı’nın bu şehirde olmadığını sezerek ilerlemek istemez. Sofu, şehre gidip bakınca gerçekten de Aslı’nın orada olmadığını öğrenir. Bu olaylarda Kerem’in sezgisel kuvveti görülmektedir.

S4’te Keşiş, Kerem’den Aslı’nın sihirli düğmelerini açarsa Aslı’yı ona vereceğini vaat eder. Kerem, babasının ve halkın önünde Aslı’ya el uzatmaktan çekineceğini bildirir ve Aslı ile baş başa kalmayı talep eder. Kerem, babasına ve çevredekilere karşı büyük bir saygı duymaktadır. Aslı’nın kendisine verileceği vaat

edilmesine rağmen topluluk önünde Aslı’ya dokunamayacağını bildirmesi, onun utanma duygusunun bir kadın hassasiyetinde olduğunun göstergesidir.

Kerem, Aslı’yı ararken içindeki aşkın etkisiyle birçok güzel kızı Aslı’ya benzetir, her düğünü Aslı için yapılıyor zannederek ağlamaya başlar. Tüm bu durumlarda Kerem’in içine düştüğü yanılgı, çaresizlik ve duygusallık, Anima’nın Kerem’e yüklediği yoğun duygulardan ve hassasiyetten kaynaklanmaktadır.

İçe dönük olduğunda bilinç dışıyla bir bütünleşme sağlayan Anima, dışa dönük olduğu zamanlarda aşırı duygusal, rekabetçi, huysuz vs. görünümlerine bürünebilmektedir. Bu durum, az da olsa Kerem’de de görülmektedir. S3 varyantında Kerem, Erzurum’da bir kahvede kendisini âşıklık konusunda küçük gören bir âşığa gücenir ve bir muamma söyleyerek o âşığa kendi ustalığını kanıtlar. Kerem’in âşığa önce rekabet duyguları besleyip sonra kendini kanıtlaması, onun dışa dönük Animası’nın bir görünümüdür.

Anima’nın bu olumsuz görünümleri arasında öfke ile söylenen sözler, beddualar da sayılabilir. Y1’de Kerem, Karadağ yol vermediği için ona beddua eder ve dağ cayır cayır yanmaya başlar. Ancak o sırada Kerem, Aslı’nın kokusunu duyar ve tekrar dua ederek ateşin sönmesini sağlar. Kerem’in öfkeyle karışan duyguları çoğalsa bile ardından hemen gönlünün yumuşayabilmesi ve merhametli olabilmesi, karışık ruh hallerinin olduğunu göstermektedir.

Y2 varyantında Kerem, Uzunahmet Köyü’ne, Karacadağ’a ve ceylanı yaralayan avcılara beddua etmiştir. Beddua, olumsuz duyguların neticesinde söylenen kötü sözdür. Bu noktada Anima’nın karanlık ve öfkeli görüntüsü, kahramanın olumsuz duygularında varlığını hissettirmektedir.

Animus, kendini girişimcilik, cesaret, ruhsal berraklık ve nesnellik gibi durumlarla göstermektedir. Bu noktada Aslı’nın bu özellikleri gösterdiği zamanlar, onun eril niteliklerini de ortaya koymaktadır. Varyantların birçoğunda Aslı, Kerem’in duası neticesinde ona âşık olmuştur. Kerem’e olan duygularını kesin bir biçimde içinde hissettikten sonra Aslı’nın davranışları değişmeye başlamıştır. Kerem ile kaçmayı planlaması, Aslı’nın bu değişiminin en cesur göstergesidir. Ancak bu, çok tehlikeli bir plandır. Yine de aşkı bütünüyle sahiplenmesi sonucunda Aslı, Kerem’i korumaya, onu - bazı varyantlarda- öldürülmekten kurtarmaya ve kendisini takip edebilmesi için nişanlar bırakmaya yönelmiştir.

Türkmen varyantında Aslı, gizlice Kerem ile buluşur. Ancak vakit geç olunca anne babasının korkusuyla gitmek ister. Kerem, Aslı’nın gitmesine izin vermez. Aslı ancak onun rızasını aldıktan sonra evine gider. Eve gittikten sonra anne babası Aslı’yı çok kötü bir biçimde döverler. Başına gelecekleri bildiği halde Aslı’nın Kerem’in yanında kalması hem aşkının büyüklüğünü hem de onun korkusuzluğunu ve acı sonuçlara dahi meydan okuyuşunu göstermektedir.

Azerbaycan varyantında Aslı, bir kâğıda Kerem ile birbirlerini sevdiklerini ancak Keşiş babasının bu aşka engel olduğunu yazar ve Kerem’e zor durumda kalırsa bunu vezire vermesini söyler.

Y3, Horasan ve Türkmen varyantlarında Aslı, Kerem’in onu takip edebilmesi için nişan (mendil) bırakır veya nereye gideceklerini söyler. Yine Horasan ve Türkmen varyantlarında bir mağarada kalan Kerem’i rüyasında görüp onu öldürtmek isteyen Meryem’in (Aslı’nın annesi) bu planına Aslı engel olur. Aslı, Kerem’i öldürmeye gidecek olan kişilere para vererek onları engellemeye çalışır. Tüm bu davranışlardaki akılla hareket etme, cesaret ve ruhsal açıklık Aslı’nın Animusu’nun somut görüntüleridir.

Kerem, Aslı’nın Animusu’nun; Aslı da Kerem’in Animası’nın kişisel düzlemdeki görünümleridir. Bu iki âşık, birbirini tamamlamak, “bir” olmak için dünyaya gelmişlerdir. Âşıkların birleştirilmesi gerektiği bir dervişin (ihtiyar/pir) diliyle söyletilmiştir. Din ayrılığının mazeret gösterilerek bu birleşmenin engellenmesi, kahramanlarda eksik bırakılan Anima ve Animus’un da tamamlanma mücadelesine dönüşmüştür.

Aslı Kerem’in; Kerem de Aslı’nın birbirini bütünleyen yarılarıdır. Âşıkların kavuşamadığı varyantlarda maddi âlemde bu bütünlük sağlanamamıştır. Bütünlüğe erişmenin ve birleşmenin gerçekleşmesi ancak iki aşığın küllerinin birbirine kavuşmasında görülmektedir.

Âşıkların kavuştuğu Y1, Horasan ve Türkmen varyantlarında ise kahramanların Anima ve Animuslarının da bir bütünlüğe ulaştığını, uzun yolculuğun ve yıllarca süren sabrın sonunda âşıkların ödüllendirildiğini söylemek mümkündür.