• Sonuç bulunamadı

İstanbul Kültür Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

ÖZET

Felsefeden hemen tüm alanlara yayılan ve kullanımı günden güne artan metafor terimi Türk edebiyatı alanındaki değerlendirilmesi ile farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar zaman içinde geleneksel edebi sanatlarımızın çehresini örter hatta yerini alır duruma gelmektedir. Metaforun yanlış konumlandırılması yalnızca edebi sanatlara değil doğrudan terimin kendi kavramsal alanından mahrum bırakarak kendisine de zarar vermektedir. Metaforun doğru yere oturtulması hem yüzyıllardır ördüğümüz edebi sanatlar alanını daha iyi değerlendirmemizi hem de bu kavram ile yeni metin incelemeleri yapabilme şansımızı yükseltecektir. Bildirimizde farklı kullanım örnekleri, sonuçları ve kavramın savruk kullanımının verebileceği zararlar üzerinde durduk.

Metafor kavramı, yunanca meta (over, cross) ve pherein (to carry, bear) kelimelerinin birleşmesinden, “metapherein”den türemiştir. ingilizce etimoloji sözlüğünde “transfer, özellikle de bir kelimenin anlamının (duyu, duygu, yön, eğilim) bir başka kelimeye trasferi” şeklinde tanımlanır.1 Collins English Dictionary’de ise “Bir kelime ya da sözcük grubunun, deyişin; gerçeğe uygun bir benzerliği ima etmek için kullanılmadan bir obje ya da eylem ile ifade edilmesi”2

şeklinde tarif edilir. Yine bir başka sözlükte “bir terim ya da ifadenin, bir benzerlik akla getirmek için birebir tatbik edilemez bir şeyle ifade edilmesi”3 tanımı ortaya konulur.Cultural Literacy sözlüğünde de kavram “Bir şeyin “like” ve “as” kullanılmadan başka bir şeye benzetilmesi”4 tanımıyla karşılanır.Son alıntılamamızı yapacağımız sözlükte ise “Bir şeyin “like” ve “as” kelimeleri kullanılmadan, bir başka şeyin niteliklerine sahip olduğunu söylemek yoluyla tarif edilmesi”5 şeklindeki açıklamayı buluruz.

“he is a lion in battle” O savaşta bir aslandı.

Collins English Dictionary - Complete & Unabridged 10th Edition 2009

“A mighty fortress is our god.” Yüce bir hisardır bizim Tanrımız

Random House Dictionary, Random House, Inc. 2010.

“A man is but a weak reed” Adam ama zayıf bir düdük (gibi) “The road was a ribbon of moonlight.” Yol ayışığının kurdelesiydi.

New Dictionary of Cultural Literacy, Third Edition, 2005.

“the sunshine of her smile” onun gülümsemesinin ışıltıları (güneş ışığı) “What a toad that man is!” Ne kurbağa (gibi) adam şu!

Dictionary of English, Longman House, 1991.

Alıntıladığımız tanımlar ve örnekler Metafor kavramını ne tam olarak açıkladıkları ne de doğru örneklere ulaştığımız için gösterildi. Aslında bu tanım ve örneklerin kendi aralarında çeliştikleri noktalar bile

1http://www.etymonline.com/index.php?term=metaphor

2Collins English Dictionary - Complete & Unabridged 10th Edition, HarperCollins Publishers, (2009). 3Random House Dictionary, Random House, Inc.,(2010).

4 New Dictionary of Cultural Literacy, Third Edition, by Houghton Mifflin Company, (2005). 5Dictionary of English, Longman House, (1991).

vardır. Bu tip kısıtlı alanlarda Metafor gibi bir kavramı açıklamak ve örneklemek mümkün değildir. Dolayısıyla kavramın anlam yönü genelde ihmal edilmiş ve şekil ön plana çıkmıştır. Örneklerini yansıttığımız bu şeklen yapılan konumlandırmalar metaforun Türk Edebiyatı sahasına girişini de bulanıklaştırmıştır. Müstakil, detaylı yabancı kaynakların ve felsefi, anlamsal zeminin de ihmal edilmesi kavram üzerinde kargaşa yaratmıştır.

Bir çok farklı kaynakta farklı tanım ve örneklendirmelerini görebileceğimiz metafor üzerindeki anlaşmazlıklardan yalnız birkaç tanesini örnek olarak vermek istiyoruz. Konunun batıda üzerinde durulan felsefi boyutunun ıskalanması ve yeni terminoloji oluşturma aşamasında türetilen kavramlar ile bazen bunların eski terimler ile karşılanma çabası bugün konunun gitgide içinden çıkılmaz bir hal almasını getirmektedir.

Metaforu, Deyim Aktarması olarak adlandıran Prof. Dr. Doğan Aksan bu terim için iğretilemeyi de kullanır. Verdiği dipnotta da “Türk yazınında, çeşitlerinin genel adı olarak istiare terimi çok uzun süre kullanılmıştır”6 der.

“Bir genç kızın fidan gibi ince, narin yapılı ve çekici olduğunu belirtmek üzere, onun için fidan gibi ya da ceylan gibi benzetmeleri yapılır. Ancak benzetme ilgeci kaldırılarak bu genç kız fidan ya da ceylan göstergeleriyle anlatılırsa burada artık birer deyim aktarması söz konusudur. Halk türküsünde geçen ‘İpek bürük bürünmüş / Niksar’ın fidanları’ dizeleri bunun güzel bir örneğini oluşturur.”7

Doğan Aksan’ın deyim aktarması şeklindeki adlandırmasını doğru bulmayan Nizamettin Uğur eğretileme ve istiare terimlerini daha uygun bulmaktadır. Doğan Aksan’ın yukarıdaki tanımı üzerine verdiği o ne keçidir ve inatçı keçi örneklerini de haklı olarak eleştirir çünkü ilk örnekte benzeyen ikincisinde ise benzetme yönü bulunmaktadır. Bir makalesinde Batının metafor görüşlerini üçe ayıran Nizamettin Uğur, bunlardan ikincisi olarak benzetme yönünün yokluğunu metafor sayan anlayıştan bahseder. Örnek olarak da “Sözgelimi, ‘ölüm bir gün gibidir’, ‘sünger gibi içmek’ vb. sözlerinde eğretileme yapılmaktadır bu anlayışa göre.”8

der. Uğur Anlambilim isimli kitabında eğretileme-metafor örneği olarak da “aslanlar düşmanı bozguna uğrattılar.” ifadesini kullanır. Aslanları eğretilik, bozguna uğrattıları ise eğretilemede başka

anlamlara kaymayı engelleyici ipucu olarak gösterir. Oysa spor basınında “aslanlar Avrupayı bozguna

uğrattı” cümlesini duyduğumuzda aslan bir spor takımına eğretileme olur. Yani bu örnekte eğer bir engelleyici varsa o da düşmandır.

Tanımlar ile örneklendirmeler arasındaki aksaklıklardan daha önemlisi, bu noktada başkaca dikkat gerektiren durum, bildirimin başında verdiğimiz örneklerle de bu örnek yada tanımların paralellik göstermediğidir. Daha da önemlisi bütün terminoloji baştan aşağı değiştirildikten sonra karşımıza çıkan yine klasik edebiyat sanatlarından birinin bilindik tarifi ve tasnifi olmaktadır. Peki, bu anlaşmazlıklar ve kapsamlı bir inceleme ve tartışma ortamının oluşmaması bizi nereye taşır? sunuya yansıtacağımız ilk örnek Türk Dil Kurumu’nun 2005 yılında yapılan 10. baskısından: “metaforis. Fr. Metaphore ed.İstiare.” İkinci alıntımız şu an Türk Dil Kurumu’nun internet üzerinde yayında olan Büyük Türkçe Sözlüğü’nden: “metaforis. Fr.

Metaphore a. ed. Mecaz.” Üçüncü alıntı Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü’nden:

“Metaphor: Deyim aktarımı. Aralarında uzaktan veya yakından ilgi bulunan iki şey arasında bir benzetme ilişkisi kurarak, bunlardan birinin adını, geçici olarak kendisine benzetilen diğer şeyin adı ile karşılama olayı: Şu karşımızdaki mahşer kudursa çıldırsa / Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa /Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz / Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz. (M. Akif Ersoy’dan); Haydi arslanım göster kendini vb. Verilen örneklerde, insan kalabalığı bir «mahşer»e, cesur bir delikanlı «arslan»a benzetilmiştir. Bel-bayın (izmir), Karaburun (izmir), Sırtdüzü (Malazgirt-Muş) gibi yer adları da deyim aktarımı ile ilgilidir. Bir söz sanatı olarak edebiyattaki karşılığı istiare'dir. «Açık istiare» (Osm. istiare-i musarraha) ve «kapalı istiare» (Osm. istiare-i mekniye) olmak üzere iki türü vardır. Bu olayı, istiare türlerine paralel olarak dil biliminde açık iğretileme, kapalı iğretileme terimleri ile karşılayanlar da vardır. T : istiare İng.: metaphore Fr.: métaphore Alm.: Metaphor”

6Aksan, D., Anlambilim, Engin Yayınevi, Ankara, 2.B., s. 62. 7Aksan, D., Anlambilim, Engin Yayınevi, Ankara, 2.B., s. 63.

Son alıntımız Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’nden: metafor Fr. métaphore

Mecaz: § "ufff... Çok sarsıcı bir metafor bu!" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 228; § "Haklı bir tedirginlikle değerlendirdi onları Bülent:

metafor yükü çeşitli dillere çevrilecek bir paragrafı andırmayan dilsel kılıfı beni yeniden masa başına götürdü" -Enis Batur. Başkalaşımlar. 324; § "Güzelim metafor: Pandora 'nın kutusunda kalan tek dayanak sahiden de o mudur? " -Enis

Batur, Başkalaşımlar IX, 195; § "Bu resimlerde hiçbir Öykü anlatılmaz, hiçbir

metafor yoktur, hiçbir simgeyle karşılaşılmaz." -Ferit Edgü, Avni Arbaş, 25.

Bir başka örneklemeyi ise Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde ulaşabildiğimiz Yüksek lisans ve Doktora tezlerinin isimlerinde metafora karşılık kullanılan bir kaç terimden yapacağız. Tezlerin isimlerini kaynak göstermeden alıntılıyorum:

1 teşbih 2 metafor 3 mecaz 4 mecaz 5 eğretileme 6 istiare 7 metafor 8 eğretileme

9 mecaz (metaphore, trope) 10 teşbih

Metafor kavramı batıda felsefi bir konudur ve üzerine yazılmış binlerce teorik doküman bulunmaktadır. özellikle “art as technique” isimli makalesinde Victor Shklovsky’nin yaptığı gibi metafor, metonimi, simge gibi terimlerin neden gerektiğinin ve nasıl kullanıldığının biçimci kuramını çalışan formalistler var. Belki bizde yapılan çalışmalarda da benzer bir tavır görülebilir ancak henüz bir tanım ve tasnif yapılamadığı için dağınık görüntüdedir.

Jacques Derrida, Roland Barthes, Michel Fouchalt, Jean Baudrillard gibi yapısalcı, postyapısalcı, simge bilimciler ise dilin tamamını metafor olarak değerlendirirler. Aynı düşünceden hareketle Hayden White, Keith Jenkins gibi Tarih Teorisyenleri de tarihin metinselliğine vurgu ile romandan ayrılmasının güç olduğunu söylerler. anlatıyı özü gereği metaforik kabul ederler.

Burada önemli gördüğümüz nokta dilin bir metafor olması güzel, narin bir kızın fidana, askerlerin aslana eğretilemesi(!) ya da dağ başı ifadesinde bir insan uzvunun doğaya aktarılması(!) değildir. Nietzche’den yapacağımız alıntının açıklayıcı olacağını düşünüyoruz:

“Her kavram, aynı olmayanların aynılas tırılmasıyla olus ur. Hiçbir yaprag ın bas ka bir yaprakla tamamen aynı olmaması nasıl kesinse, yaprak kavramı da bu bireysel farklılıkların rasgele ihmal edilmesi ile, farklılıkların bir unutulus uyla biçimlendirilir ve sanki dog ada yaprakların dıs ında “yaprak” diye bir s ey varmıs , bütün yaprakların ona göre dokundug u, çizildig i, biçimlendig i, boyandıg ı, burus turuldug u, renklendig i bir ilk biçim varmıs gibi tasarlanır; ama beceriksiz ellerde, ilk s ekle sadık bir resim yapılamadıg ından, hiçbir örnek dog ru ve güvenilir deg ildir.”9

Bir hermeneutics uzmanı (yorumbilimci) olan Hans Georg Gadamer “ufukların kaynaşması” şeklinde ifade ettiği anlaşılırlık, anlama konusunu metnin oluşturduğu kendi ufku ile okuyucu, yorumcunun kendi ufkunun birleştiği yeni bir ufuk olarak değerlendirir. ancak bu iki ufku içinde barındıran bir üçüncü ufuktan değil, metinle girilen diyalog devam ettikçe varılan bir ufuktan bahsetmektedir. gerek tarihsel bağlamda gerekse metin bağlamında tüm dilin metafor olması ve bunların yeniden inşaası değil, anlaşılması noktasında gerçek (presentation) ile kurguyu (representation) ters düz eder Gadamer ve sınır gitgide silikleşir.10

9 Nietzsche, F., (1999),Philosophy and Truth : Selections from Nietsche's Notebooks of the Early 1870s., Edited and translated by Daniel Breazeale. Amherst: Humanity Books, p. 83.

İster şiir ister nesir olsun metnin içine yerleştirilen bilinçli yapılmış, sizi kendi ufkuna çekmek isteyen metafor üçüncül durumdadır. yani metafor, kaynak olarak gösterilen bir sözcüğün başka bir hedefteki sözcüğün birinci metaforunu kullanmasıdır. Anlama, anlamlandırma çabasındaki yorumcu ilk metafora ulaşmaya çalışacaktır. birinci metafor, üçüncü metaforun yani anlam sandığının içindedir. bu sandığın anahtarı ise hedef ile kaynak arasındaki ontolojik, epistemik, tarihi, psikolojik, nedensellik bağlarının incelenmesi ile ele geçecektir. Metaforların tespiti metinle diyaloğa girmek, onu sorgulamak, doğruluk kavramını tamamen uzak tutmak kaydıyla gerçeğe, üçüncü ufka ulaşmak olacaktır. Metaforun getirdiği anlam tüm metin üzerinde hatta belki yazarın diğer eserleri üzerinde dahi bağlayıcılığa sahiptir. Aynı oranda metnin bütünü de metaforun doğru incelenmesinde bağlayıcıdır.

Aslında basit gibi görünen ancak kavramın özüyle doğrudan ilişkili bir örnek daha vermek istiyoruz. hemen her çeviri yazı yada metaforun teşbih, istiare, mecaz, eğretileme, iğretileme, deyim aktarması olduğu yazılarda ki böylece geleneğin tüm mirasını tek bir kelimeye devredip ortada kalmaktır bu, “dead metaphor- ölü metafor” tabiri kullanılır. ölü metafor metaforu(!) artık kullanılmayan, dilden düşmüş, eski anlamında kullanılmaz. Tam tersine günlük dilde kullanılan, basit ya da çok işlerlik kazanmış ifadelere dönüşmüşlerdir. Ancak artık aralarındaki orijinal bağa dair bize bir şey söyleyemezler ve biz bu ifadelerle diyalog kuramayız, sorgulayamayız. ölü metafor metaforunun kabul gördüğü bir yerde bir sanatçının kaleminden çıkmış kendi ufkunda rastlantısallığa mahal vermeyecek metaforların hedef ve kaynakları arasındaki bağ benzerliğe mahkum edilmemelidir.

Sonuç olarak, öncelikle batıda uzun yıllardır tartışılan, yeniden üretilen kavramlar bizde de tartışmaya açılmalı ve detaylı incelemeleri yapılmalıdır. Sanat dallarının hemen hepsinde ve birçok bilim dalında işlerlik kazanan bu kavramlar, bizde de stilistiğin ülkesinden anlambilimin dünyasına taşınmalıdır.

Bu tip çalışmaların yapılmaması, kavramların tartışılıp netleştirilmemesi hem klasik dönem edebiyatımıza hem modern edebiyatımıza zarar vermektedir. Metafor kavramını kullanabilmek adına klasik edebiyat sanatlarımızdan birkaç tanesi birden feda edilmekte ve geleneğe, arkamızdaki büyük güce darbe vurulmaktadır. Elimizdeki yeni anahtarın ne işe yarayacağını bilemeyerek evdeki eski, büyük kapıya yüklenerek zarar veriyoruz. Ve elbette bu arada evdeki modern edebiyatın anlam sandıkları kilitli kalıyor.

MODERN İNSANIN KENDİNE YOLCULUĞU: