• Sonuç bulunamadı

YABIZ-YABLAK KAVRAM İŞARETLERİ ÜZERİNE

2.TÜRKÇENİN TARİHİ DÖNEMLERİNDE “YAVUZ”

2.1 ESKİ TÜRKÇE DÖNEMİ

Eski Türkçe döneminin eserlerini incelediğimizde yavuz sözcüğünün “yavuz, yavız, yabız, yawuz” gibi faklı şekillerde karşımıza çıktığını görmekteyiz. Bu kullanımların hepsi bu dönem eserlerinde aynı anlamı (fena, kötü) karşılar.

2.1.1 KÖKTÜRK DÖNEMİ

Türkçenin en eski temel kaynaklarından biri olan Orhun yazıtlarında sözcük şöyle geçmektedir: (BK D32) Yadağ yabız boltı. ((türklerin) piyadesi bozuldu.)

(BK D32) Biz az ertimiz, yabız ertimiz.(biz az durumda idik, kötü durumda idik)

Yazıtlarda “yabız” şekliyle kullanılan sözcük sadece Bilge Kağan yazıtının doğu yüzünün 32. satırında geçmektedir. Burada kötü, kötüleşmek, bozulmak anlamlarında kullanılan sözcük Köl Tigin ve Tonyukuk yazıtlarında geçmemektedir.

Yavuz sözcüğü ayrıca Yenisey yazıtlarından olan Kejeelig-Hovu(Malov E45) yazıtında da geçmektedir: Yabız! Ig! Kümülümin bädük kıltım. Äsizim ä! Bökm[ädim…].

Ne kötü(fena)! Halkımı çoğalttım(yücelttim, büyüttüm) (ancak) ne yazık! Doymadım. Burada da “yabız” şekliyle kullanılan sözcük kötü, fena anlamına gelmektedir.

Ongin, küli çor (ihe Hüşötü), toryat (Terhin), Moyun Çor (Şine Us), Suci, Uyuk-Torlok (Molov E1), Uyuk-Turan (Molov E3), Barık III. (Molov E7), I.Elegest (Molov E10), Berge (Molov E11), Çaa-Höl I. (Molov E13), Çaa-Höl IV. (Molov E16), Çaa-Höl V. (Molov E17), Oznaçannaye (Molov E25), Açura (Molov E26), I.Atınköl (Molov E28), II.Altınköl (Molov E29), Kızıl-Çıraa II. (Molov E44), Abakan (Molov E48), II.Bay-Bulun (I. Tuva, Molov E49) yazıtlarında yavuz sözcüğüne rastlanmamaktadır.

2.1.2 UYGUR DÖNEMİ

Eski Uygurcada “yavız” şeklinde kullanılan sözcük yazıtlardaki anlamına paralel olarak burada da fena, kötü anlamlarında kullanılmıştır.

Uygur döneminde Bögü Kağan’ın Maniheizm’i devletin ve milletin resmi dini olarak kabul etmesinden sonra bu dinin tesirinde ortaya çıkan ve gelişen Manici\Burkancı Uygur edebiyatının en önemli mensur eserleri Çatikler ve Sudurlardır.

2.1.2.1 ÇATİKLERDE “YAVUZ”

Çatikler(Hintçe: Jâtaka), daha ziyade Budalar’ın hayat hikayelerini ve Budalık’taki mertebeleri konu alır. Budizmin tesirinde ortaya çıkan ve gelişen Budacı/Burkancı(Budist) Uygur edebiyatının önemli çatiklerinden(jâtaka) biri olan Maytrısimit adlı eserde ise yavuz sözcüğü “yavız ve yavaz” şekliyle şu şekilde kullanılmıştır:

Yavaz ögretig- -leringe inçe (kötü işleri ve davranışları sebebiyle şöyle düşünürler.) -ḳı yavaz ed tavarlarıġ satıġḳa(kötü malları satılsın)

Yavaz iş işlep yazısar.. kim yime(kötü iş işleyip günahkar olsalar) (bizing) yavaz ḳılınçımıznı uḳzun((bizim) kötü amellerimizi bilsin)

Bulġuluġ erdi..antaġ yavız ḳılınçlar(ulaşacak idi. (fakat) bunca kötü ameller) Tınlıġlar ilki- (-t)eki yavız(yaratıklar evvel zamandaki kötü)

Maytrısimit’te yukarıdaki şekillerde geçen yavuz sözcüğü burada da “fena, kötü” anlamlarına gelmektedir.

Burkancı Uygur edebiyatının en önemli çatiklerinden bir diğeri olan Çaştani Bey hikayesinde ise sözcük “yavız” şeklinde tek bir yerde geçmekte ve Maytrısimit’te olduğu gibi burada da “kötü” anlamına gelmektedir:

……..balıḳdaḳı yavız irü blgü.(……şehirdeki kötü alamet(ler) işaret-)

Bu dönem edebiyatı içerisinde yer alan ve Burkancı Uygur edebiyatının önemli Çatiklerinden olan; Prens Kalyanamkara ve Papamkara, Dantipali Bey, Maymunlar Beyi Hikayesi, Mukaddes Tavşan Hikayesi, Huastuanıft ve Manighaika(Türkische Turfantexte VI) adlı eserlerde “yavuz” sözcüğü geçmemektedir.

2.1.2.2 SUDURLAR(SUTRALAR)DA “YAVUZ”

Burkancı Uygur edebiyatının diğer mensur eserlerini ise Sudurlar(sutralar) oluşturmaktadır. Budizmin esaslarını ve kaidelerini anlatan bu eserlerin en bilinenlerinden birisi Altun Yaruk adlı eserdir.

Altun Yaruk’ta yavuz sözcüğü şöyle geçmektedir: eşitelim tip tiyişdiler. ançaġınça anası

uόıyur erken, ertingü yavız tül tüşedi. emigi tübüre bıçılur bolur, azıġ tişleri aġızınta ḳongurulup

(işidelim deyip konuştular; bu esnada anası hatun şehirde yüksek bir kulede yatıp uyurken gayet fena bir düş gördü. -güya- göksu dibine kadar biçiliyor.)

Bu dönem edebiyatının önemli Sudurlarından bir diğeri olan “Kuanşi İm Pusar” adlı eserde ise “yavuz” sözcüğüne rastlanmamaktadır.

Uygur edebiyatının en önemli eserlerinden bir başkası ise; 9.yy. başlarına ait olduğu tahmin edilen, eski Türk runik yazısı ile kitap biçiminde yazılmış ve bize kadar gelebilmiş tek eski Türkçe yapıt olan “Irk Bitig” adlı eserdir. Uygur diyalekti ile yazılan bu eser 65 falın kısa yorumları ile kısa bir hatimeden oluşmaktadır.

Irk Bitig’i incelediğimizde ise “yavuz” sözcüğünün bu eserde “yabız” şekliyle 4 yerde kullanıldığını görürüz:

Er abka barmiş. Tagda kamilmiş. Tengride Erklig tir. Ança bilingler: Yabız ol.

(Adam(ın biri) ava gitmiş. Dağda (yürürken) düşmüş. Kudretli (Tanrı) göklerde, der. Öylece biliniz: (bu fal) kötüdür.)

“Yavuz” sözcüğü eserde geçtiği 4 yerin tümünde de “Yabız ol-“ şekliyle “kötü” anlamında kullanılmıştır.

2.1.3 KARAHANLI DÖNEMİ

Bu dönemin en önemli temel eserleri şunlardır: Kaşgarlı Mahmud’un Divan ü Lügati’t-Türk adlı eseri Yusuf Hashacib’in Kutadgu Bilig adlı eseri

Edip Ahmet Yükneki’nin Atebetü’l-Hakayık adlı eseri

2.1.3.1. DİVAN Ü LÜGATİ’T-TÜRK’TE “YAVUZ”

Türkçenin en temel kaynaklarından biri olan Divan ü Lügati’t-Türk(DLT)’ ü incelediğimizde ise “yavuz” sözcüğü karşımıza aşağıdaki şekil ve anlamlarıyla çıkar:

Yawuz: herhangi bir şeyin kötü, rezil olanı

Yawuzladı: ol yawuzladı neng (o, bir şeyin kötü olduğunu düşündü.)

Yawuzlandı: ol atıg yawuzlandı (o, atı(başka bir şeyi de olabilir) kötü buldu.) Yawuzlar, Yawuzlanür, Yawuzlanmaq

2.1.3.2. KUTADGU BİLİG’DE “YAVUZ”

Türkçenin ve Karahanlı döneminin temel kaynaklarından bir diğeri olan Kutadgu Bilig’de ise sözcük “yavuz” şeklinde şu yerlerde geçmektedir:

(321) biliglike bilgi tükel ton aş ol Biligsiz kılınçı yavuz koldaş ol

(bilgili insan için onun bilgisi kafi bir yiyecek ve giyecektir; bilgisizin hareketi onun kötü arkadaşıdır)

(332) buşaklık bile erke övke yavuz Bu iki bile tutçı emger et öz

(hiddet ve öfke insan için fenadır; bu ikisinin yüzünden vücut daima eziyet çeker) (704) özini küdezse ayı ertmese

Yavuz yunçığ işke yakın turmasa

(kendisini gözetmeli ve hiçbir zaman ifrata gitmemeli; kötü ve çirkin işlere yaklaşmamalıdır.) (1668) biri arkuk erse bu kılkı yavuz

Takı biri yalgan tüzer erse söz

(biri kötü tabiatlı ve inatçı olmak, biri yalan söylemektir) (2241) vezir bolsa ilke yaragsız yavuz

Ol il budnı buzlur çıgay bayı tüz

(işe yaramayan, fena biri memlekete vezir olursa; o memleket halkı, fakiri ve zengini hepsi bozulur)

(2639) yalavaç yavuz bolsa kıvçak kavı Siziksiz Türker anda begler suvı

(elçi kötü; kof ve boş olursa, onun gittiği yerde şüphesiz beylerin itibarı kaybolur.) (3417) ked erke bolur kör yagı belgülüg

(iyi insanın düşmanı belli olur; kötünün düşmanı yoktur kötü adam zaten ölüdür) (3599) bu yavlak asuglug turur bu et öz

Semiz tutsa artuk bolur bu yavuz

(Bu vücut böyle tıynettedir. Onu kuvvetlendirirsen daha çok kötüleşir.)

Kutadgu Bilig’de 13 beyitte geçen sözcük tüm beyitlerde yukarıdaki anlamlarıyla(kötü, fena, kötüleşme, bozulma) aynı olarak kullanılmıştır.

2.1.3.3. ATEBETÜ’L-HAKAYIK’TA “YAVUZ”

Atebetü’l Hakayık’ta “yavuz” sözcüğü “yavuz” şeklinde iki yerde kullanılmıştır. Eski Türkçe dönemi eserlerinin büyük çoğunluğunda olduğu gibi sözcük, Atebetü’l Hakayık’ta da “fena, kötü” anlamlarında kullanılmıştır.

(215) yılan yumşak erken yavuz fi’l iter

(yılan yumuşak olduğu halde kötülük yapar) (301) harislık ma erke yavuz haslet ol

(harislikte insan için kötü bir huydur.)

Yukarıdaki bilgilerin ışığında şunu söyleyebiliriz ki: “yavuz” sözcüğü eski Türkçe döneminde halk arasında ve bu dönem eserlerinde yaygın olarak kullanılan bir sözcüktür. Bu dönemde kelime her ne kadar “yavuz, yavız, yabız, yawuz, yavaz” gibi farklı şekilleriyle karşımıza çıksa da bu şekillerin tümünde “fena, kötü, çirkin” anlamlarına karşılık gelmektedir ve bu dönemin tüm eserlerinde bu anlamlarıyla kullanılmıştır.

2.2 ORTA TÜRKÇE DÖNEMİ