• Sonuç bulunamadı

Zeliha TUĞUZ

Mersin Üniversitesi , Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

ÖZET

Bu çalışmada Türkiye Türkçesindeki “evet, hayır” sözcüklerinin işlevleri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın amacı bu sözcüklerin Türkiye Türkçesine ne gibi anlam zenginliği kazandırdığını ortaya koymaktır. Verileri oluşturma aşamasında konuyla ilgili dil bilgisi eserleri ve makaleler de taranmıştır. Konuyla ilgili değerlendirmeleri incelerken yazı dilinde işlevleri açıklanan “evet, hayır” sözcüklerinin konuşma dilindeki anlam çeşitliliğini ortaya koymak için farklı yaş gruplarındaki farklı meslek gruplarına mensup kişilerin konuyla ilgili görüşlerine de yer verilmiştir.

ABSTRACT

This paper studies the functions of “yes, no” words in modern Turkish. The paper tries to exhibit the variety of meaning that these words bring in to Modern Turkish. While gathering data grammar works and essays where searched. In order to show the varieties of the meaning that these words show in daily language, the views of people in different ages who has differet jobs were put forward.

Evet, hayır sözcüklerinin türüyle ilgili çalışmalara pek rastlanılmamakla beraber kaynaklarda bu

sözcükler zarf, edat ya da ünlem başlığı altında sınıflandırılmıştır. Ayrıca yapılan araştırmalarda bu sözcük türlerinin işlevleriyle ilgili herhangi bir çalışmaya ulaşılamamıştır.

Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlük’ündeevet ile ilgili olarak şu bilgiler verilmiştir:1. “Öyledir” anlamında kullanılan bir doğrulama veya onaylama sözü, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he: “Evet, bu

bahsin en canlı noktası buradadır.” (Y. K. Beyatlı) 2. Olumlu cümlelerde anlamı pekiştiren bir söz. 3. Sözü

açan veya bağlayan bir söz: Evet, işverenlik görevini hiç de başarıyla yerine getiremiyordum. İlk tekdiri

almıştım.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’ünde “acele, çabuk”, Divanü Lügati’t-Türk’te “(Kıpçak, Tuhsı, Oğuz, Yağma) evet, peki”, BSTS / Kılıçoyunu Terimleri Sözlüğü’nde “Karşılaşmaya hazır olan yarışmacıların, dürtüş ya da vuruşu gören yan yargıcının yönelttiği soruya verdikleri olumlu yanıt.”, Tarama Sözlüğü (1967)’nde “ancak, fakat, lâkin, amma” bilgileri verilmiştir.

Hayır ile ilgili olarak da Güncel Türkçe Sözlük’te 1. “Yok, öyle değil, olmaz” anlamlarında onamama, inkâr bildiren bir söz: Para var mı? -Hayır.-Yorgun musunuz? -Hayır. 2. Olumsuz cümlelerde anlamı pekiştiren bir söz: “Hayır, zaferimiz bir masal olmayacak.” (F. R. Atay), Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’ünde “hayır, olmaz”, BSTS / Kılıçoyunu Terimleri Sözlüğü’nde Hazır olmayan yarışmacılarla, dürtüş ya da vuruşu görmeyen yan yargıcıların, başyargıcının yönelttiği soruya verdikleri olumsuz yanıt.” bilgileri verilmiştir.

Dil Bilgisi Kitaplarında “Evet, Hayır” Sözcüklerinin İşlevleri

Zeynep Korkmaz “evet, hayır” sözcüklerini ünlem başlığı altında ele almış, “Cevap verme, onaylama, kabullenme, red, inkar, gizleme” bildiren ünlemler başlığı altında vermiştir.1

Süer Eker2, Recep Toparlı3; “evet, hayır” sözcüklerini onay veya ret ifade eden cevap edatları başlığı altında vermeyi uygun bulmuş, incelenen diğer dil bilgisi kitaplarında olduğu gibi bu sözcüklerin işlevlerine değinmemiştir.

Tahsin Banguoğlu, diğer dil bilgisi kitaplarından farklı olarak bu sözcükleri “Gerçekleme Zarfları” olarak incelemeyi doğru bulmuştur. Doğrudan doğruya sıfatın varlığı-yokluğu, fiilin olup bitmesi ile ilgili

1Korkmaz, Z., (2007), Türkiye Türkçesi Grameri Şekil Bilgisi, Ankara, TDK Yay. , s.1183 2Eker, S., (2006), Çağdaş Türk Dili, Ankara, Grafiker Yayınları, s. 361.

zarflara gerçekleme zarfları (adverbe de verification) demiş, bu zarfların “Gerçek mi? Olur mu?” sorularını karşıladığını belirtmiştir.4

Nurettin Koç5 ve Muhittin Bilgin Banguoğlu gibi bu sözcükleri zarf olarak kabul etmiş, sorulara karşılık olarak kullanılan “Yanıt Belirteci” başlığı altında incelemeyi uygun görmüştür. Ayrıca bu sözcüklerin birer cümle değerinde olan belirteçler olduğunu da belirtmiştir.

Tufan Demir, “evet, hayır” ve soru cümlelerinin yerine geçen sözleri “Cevap Belirteci” olarak adlandırmış, bu sözcüklerin işlevlerine değinmemiştir. 6

Muharrem Ergin, tasdik veya ret ifade eden “ evet, hayır”ı “Cevap edatları” başlığı altında vermiş; bunların başlı başına kullanılan ve ifade taşıyan, yanındaki kelimelere bağlanmayan edatlar olduğunu söylemiştir.7

Tuncer Gülensoy, “evet, hayır”ı Ünlem Edatlarının kabul veya ret ifade eden “Cevap Edatları” başlığı altında göstermiştir. İşleviyle ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştır.8

Nurettin Demir- Emine Yılmaz, cevap işlevli ünlemlere “evet, hayır”ı örnek göstermiştir. Bu bilgi dışında herhangi bir vermemiştir.9

Necmettin Hacıeminoğlu, “Türk Dilinde Edatlar” adlı kitabında “Bağlama Edatları” bölümünde Kaşgarlı’dan beri rastlanan “evet” sözcüğünün aslında bir cevap edatı olduğunu, Batı Türkçesinin Eski Anadolu ve Osmanlıca devrelerinde “bağlama edatı” Türkiye Türkçesinde ise “cümle başı edatı” olarak da kullanıldığını belirtmiştir. Türkiye Türkçesinde “evet” fakat ancak anlamını ve bağlama edatı işlevini yitirmiş, sadece cümle başı ve cevap edatı olarak peki anlamında kullanılmakta olduğunu belirtmiştir. Kuvvetlendirme edatları başlığı altında “evet”in elbette, muhakkak anlamında tekit görevi de gördüğünü söylemiştir. “Hayır” sözcüğünün Arapça olduğunu ve “Cevap Edatları” başlığı altında ret ve inkar edatı olduğunu vurgulamıştır. 10

Feyza Hepçilingirler, Tahir Nejat Gencan, Muhittin Bilgin, Neşe Atabay- Sevgi Özel- İbrahim Kutluk, Mehmet Hemgirmen, Atilla Özkırımlı gibi dilbilimciler “evet, hayır” sözcüklerine değinmemişlerdir.

Taranan Metinlerde Evet Hayır Sözcüklerinin İşlevleri Cevap verme

Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt. - Yaşamınızda başka biri yok değil mi?

- Sizin için üzgünüm ama var. Kendinizi çok mu yalnız hissediyorsunuz? - Evet. 11

- İşitiyor musun? - Hayır.

- İşitiyorsun biliyorum. Beni bekliyor muydun? - Evet. Geleceğini biliyordum.

- Haydi yaz bir satır da gönder beni. - Gitmek istiyor musun?

- Hayır. 12

Onaylama

Kişinin dile getirilen yargıyı olumlaması ya da ilgili görüşe katılması, tasdik. - Doğru!.. Ne önemi olabilir. Tutuklandık işte.

- Evet! Doğru merkeze göndermem istendi.13

“Demek senin yüzünden ben o manifestoyu yazdım vapurda?” Hırs Nefs Hanım volta atarak devam ediyor anlatmaya:

4Banguoğlu, T., (2007), Türkçenin Grameri, Ankara TDK Yayınları, s. 372. 5Koç, N., (1990), Yeni Dilbilgisi, İstanbul, İnkilap Kitabevi, s. 132. 6Demir, T., (2006), Türkçe Dilbilgisi, Ankara, Kurmay Yayınevi, s. 246. 7Ergin, M., (1993), Türk Dil Bilgisi, İstanbul, Bayrak Yayınları, s. 351.

8Gülensoy, T., (1995), Türkçe El Kitabı, Kayseri, Bizim Gençlik Yayınları, s. 200. 9Demir, N., Yılmaz E., (2003), Türk Dili El Kitabı, Ankara, Grafiker Yayıncılık, s.200.

10Hacıeminoğlu, N., (1984), Türk Dilinde Edatlar, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, s. 146, 240, 243, 291. 11Öngören,M.,T., (1996), Senaryo ve Yapım, İstanbul, Alan Yayıncılık,s. 78.

12Ayvaz, Ü., (1995), Toplu Oyunları 1, , İstanbul, Mitos Boyut Tiyatro Oyun Dizisi 43, s. 155. 13Toy, E., (2009), Toplu Oyunları 1, İstanbul: Mitos Boyut Yayınları, s.100.

“Evet benim yüzümden. Sandım ki böylece kapatırım bu meseleyi. 14

Kabullenme

Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak, istemeyerek kendine mal etmek.

Yitirmek güzeldi… Yitirdikten sonra anlamak ve bulmak daha güzeldi. Evet, ben suçluyum. Aşkı küçümseyen benim. 15

Bacanak bana kalsa… Ben seni bu işe hiç karıştırmazdım ya… Cemil gözlerini kıstı:

- Korkar diye mi? Sesi birden değişmişti. Yoksa, “Yüzüne gözüne bulaştırır” diye mi? - Halt etmişsin… karıştırmazdım. Çünkü herifi kaçırırken sana danışmadık…

- Delirdin mi alık Arap?

- Danışmadık, evet… 16

Durumu Geçiştirme

Söz konusu olan durumu ya da olayı uzatmamak, olay çözülmeden yeni bir konuya geçmek. - Tüh yahu tiyatro metnini unuttum, olmamalıydı ama oldu.

- Biz böyle bir şey yapsaydık ne olurdu, sayın yönetmenim? - Evet evet, hadi başlayalım. 17

Kabul Etme

Öneriyi uygun bulmak, benimsemek.

- …Bana kalsa, çok sevinirim… Demek istiyorum ki… Neriman bilmem ki ne der? - Siz “evet” diyorsanız, Neriman’ın ne dediğini anlamak kolay. 18

… O kadar büyük ki, şimdi düşünürken kendisi bile şaşırıyordu. Evet, büyük bir cesaret göstermiş, Babıali’de, daha herkes korkuyla şüpheden uyuşuk dururken, “Yaşasın hürriyet!..” diye haykırmıştı.19

Farkına varma

Değişmek, başkalaşmak, anlamak, sezmek, - Atlar yakında mı?

- Bahçenin arkasında. Nasıl anladın? - Solumalarını işitiyorum.

- Solumuyorlar ki! - Yum gözlerini, dinle. - Eveeeeeet!20

-Tanıştırayım sizi… Maksut Bey… Tanırsınız belki… Mutlaka duymuşsunuzdur adını… “Dayı” derleri “Sipahi” derler.

Münir bıyık altından gülerek yol verdi. Köşke doğru yürürlerken Maksut’a yan gözle baktı: - Evet, gözüm ısırıyor gibi…21

Fark Etmek

Ayırt etmek, birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak. - Beyaz tarak orada, bak ana.

- Evet, büyükannen vermişti, düğünde.22

Birden Necib’in: “ Hep kabahat daima aynı hayatı sürmekte…” sözü kulaklarını yırttı. Evet, değişmek lazım değil mi idi?23

14Şafak, E., (2007), Siyah Süt, İstanbul, Doğan Egmont Yayıncılık, s.172. 15Ersöz, C., (2002), Yine Seninle Geldi Hayat, İstanbul, Gendaş Kültür Yay., s.64. 16Tahir, K., (2008), Yorgun Savaşçı, İstanbul, İthaki Yayınları, s. 53.

17Arslan, C., (2003), Mahpusluk Zor Zanaat, İstanbul, Mitos Boyut Yayınları, s. 14. 18Tahir, K., (2008), s. 43.

19Seyfettin, Ö., (1998), Seçilmiş Hikayeler, İstanbul, Cem Yayınevi, s. 62. 20Ayvaz, Ü., (1995), s. 148.

21Tahir, K., (2008), s. 67. 22Ayvaz, Ü., (1995), s. 132.

İnkar

Yaptığı bir işi veya söylediği bir sözü kabul etmemekte direnmek. - Hasta imişsiniz diye haber aldım.

- Hayır! Söyleyiniz bakalım sizin amurét blond ile nasıl gidiyorsunuz?24

- Anneler çocuğunu görmese de durumlarından haber alırlar. Bana kimse bir şey söylemedi, ben kendim anladım. Oturuşundan, kalkışından, yemenden, içmenden, her halinden öyle anlaşılıyor.

- Hayır. Hayır. Sıkılmıyorum.25

Başlangıç Söylemi

Dinleyici ya da okuyucuların ilgisini uyandıracak sözlerle konuya girmeye uygun söz.

“Evet beyler, cumartesi sabahı ala şafakta atımı çalıp da getirmeyen hırsızların başları kalenin burcunda bütün Osmanlı tebalarının gözleri önünde vurulacaktır… ilan etsinler.”26

Evet, kelimelerin altındaki kelimeyi, yüzlerin altındaki yüzü biliyorum ama, ben seni içimde hissederken, sana inanmışken şehrin her tarafında yanan bir ışık vardı.27

Pekiştirme

Etkiyi güçlendirmek, sağlamlaştırmak, kuvvetlendirmek, sıkılaştırmak, etkinin yinelenmesi olasılığını artırmak.

İçimizdeki o katili ortaya çıkardı… Mahvolmamak için mahvetmek zorunda olduğumuz… evet… İçimizdeki katil…28

Evet, böyle konuşurlar. Hep konuşurlar. Yıllardır tanıyor onları. Susarak, gözlerini kapayarak otursalar bile, duyar konuşmalarını. 29

Haykırma

Telaşla ve yüksek sesle bağırmak. Böyle giyinmeyince vermezler miymiş? - Bana gizliden verecekler. Yattı mı aklın? - Hayır! Yalan söylüyorsunuz!30

İtiraz

Bir düşünce ya da kararın karşıtını ileri sürmek.

- Bildiğin tulumbacı reislerinden değil canım… Ben şaka etmek için öyle diyorum. Deniz itfaiye taburunda Yüzbaşı İsmail Hakkı… Tanırsın!

- Hayır, tanımam.31

- Bu kadar kişiyi içine alacak bir ahır Sulukule’de değil İstanbul’da bile yok. Sakın rakamlarda bir yanlışlık olmasın…

- Hayır, hayır… 32

Karşı çıkma

Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkmak. - O çok mutsuz. Bırakalım uçup gitsin.

- Hayır, o hep bizimle kalsın!33

- Korkarım öğrencim bir kadına tutulmuş olmalı. - Hayır, pek de öyle değil. 34

24Erkem, R. M., (1992), Araba Sevdası, İstanbul, Morpa Kültür Yayınları, s. 129. 25

Erkem, R. M, (1992), s. 162.

26Kemal, Y., (2001) Ağrıdağı Efsanesi, İstanbul, Adam Yayıncılık, s. 64.

27Ersöz, C., (2002), Yine Seninle Geldi Hayat, İstanbul, Gendaş Kültür Yay., arka kapak 28Ersöz, C., (2002), s. 68.

29Meriç, N., (1991), Bir Kara Derin Kuyu, İstanbul, Can Yayıncılık, s. 38. 30Tahir, K., (2008), s. 38.

31Tahir, K., (2008), s. 55. 32Seyfettin, Ö., (1998), s. 48.

33Maraşlı, S., (2003), Bana Bir Masal Anlat,İstanbul, Erdem Yayınları, s. 90. 34Erkem, R. M., (1992), s. 53.

Seslenme

Çağırmak, -e söz yöneltmek. Evet, ey hande-i ezel-perrȃn Ey kadınlık hayali, ey sevdȃ35

(Apartmanın kapıcısı başıyla tasdik işareti yapar.)

REİS BEY - Evet! Size ait olan bu ceket Londra malıdır. Tahsilinizi yarım bırakıp döndüğünüz yerin malı…36

Heyecan

Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu.

- Bin dokuz yüz otuz üç neyin nesi, demiştik biz az önce değil mi? - Evet!... Evet bildiniz. ……’den bir televizyon kazandınız!37

REİS BEY – Polise ifadenizde şöyle demişsiniz; Ben vakadan ir gece evvel, apartmandan, şimdi üzerimde gördüğünüz elbiseyle çıktım, şu ana kadar da eve uğramadım. İri siyah kareli ceketim gardıroptadır. Ararsanız bulursunuz.

MAHKUM – (Ayağa kalkar) Evet, evet! 38

Uyarı

İhtar, bir kimseye bir davranışta bulunmamasını söylemek. Yemek için meyvelere doğru ilerlemiş. Meyşa:

- Hayır onları yememeliyiz. Ne olduğunu bilmiyoruz, zararlı olabilirler.39

Sonuç, Sonuçlandırma

Sonuca ulaştırmak, bitirmek, neticelendirmek, intaç etmek.

Evet, bunlar benim eylemimin cezasıdır. Sizi gördüğüm zaman güzelliğinize bakmaya cesaret etmemeli, yüreğimi sevda pençenize yakalatmamalıydım. 40

“Ne büyük acılar ne de büyük sevinçler öldürür insanı, bu yüzden bu acı ve sevinçler, küçük küçük değersiz şeylerden oluşmuş muazzam bir sisle sarılı gözükürler. Evet, işte hayat dediğin bir sis olup olacağı.”41

Zaman Kazandırma

Konuya hakim olunmadığı ya da bilginin hemen hatırlanmadığı durumda kendisine zamn tanımak. Kağıt böylece elden ele döndüğü sürece, şu yolda bir konuşma yapılmıştı:

- Ben bir şey anlayamadım, şuna siz de bakınız.

- Evet, bersiye. İşitmediğim bir sözcük. Hüsnü Bey’e bir soralım, belki o bilir.42

- Karıyı ne yapacaksın? Niçin “sivil gelsin” diye bana haber yolladın? Niçin “sivil gelsin” diye bana haber yolladın? Neden “silahını alsın yanına” dedin?..

- Evet… Hele bir cigara yak ki… 43

Çaresizlik

Çıkar yol bulamayan bir biçimde, umarsızlık. - Bırakın Cemil Abi…

- Cemil bu sese ürpererek kırmızı dudaklı yarı açık ağza, menekşeye benzeyen kadın kokusuna eğildi. - Bırakın, hayır.

- Dur, bak ne diyeceğim…44

35Haşim, A., (2000), Eserlerinden Seçmeler, İstanbul, Morpa Kültür Yayınları, s. 18. 36Kısakürek, N. F., (1999), Reis Bey, İstanbul, b.d. Yayınları, s. 29.

37Toy, E., (2009), s. 16. 38Kısakürek, N. F., (1999), s. 47. 39 Maraşlı, S., (2003), s. 61. 40 Erkem, R. M., (1992), s. 63.

41 Altan, A., (2004), İçimizde Bir Yer, İstanbul, Alkım Yayınevi, s.50. 42 Erkem, R.M., (1992), s. 124.

43 Tahir, K., (2008), s. 53. 44 Tahir, K., (2008), s. 18.

Telaş

Herhangi bir endişeden ileri gelen acelecilik.

Süreyya gülerek “Gitmeye ihtimal kalmasın diye yapar.” diyordu; sonra soruyordu: -Annem niçin gelmiyor?

Suad, hep o anlatırken elindeki notlarla meşgul, başını kaldırdı: -Evet, evet hanımefendi gelecekti, söz vermişti. 45

Eylemin Devamlılığını Sağlama

Kesintiye uğratmadan eylemin (konuşmanın) sürdürülmesine destek olmak. - Baktın ki birini kovalıyorlar… Baktın ki vuruşma başladı… Tabancayı kaptın… - Evet…

- Kız bıraksaydı , koşacaktın…

- Kız bıraksa değil, tabanca boş olmasa…

- Hele bir filinta geçseydi eline pencereden girişecektin?.. - Evet… 46

- Doktor, “Evet” diyecek de… - Evet…

- Dedi diyelim… Hani karı? 47

Eylemi Sonlandırma

Eylemi (konuşmayı) uzatmadan bitirmek.

- İclȃl bu kış hep sizden bahsetti. Boğazda tek başına bir evde oturuyor diye…

- Evet, garip bir tesadüf oldu. Birkaç yaz evvel İhsan ağabeyim çok güzel bir ev bulmuştu. Kış gelince onlar taşındılar, ben kaldım. 48

“Metin! Hemen gönder mektubu. Bekliyorum.” “Olur Turgut. Burada rahat konuşamıyorum.” “Anladım. Unutma, her şeyi yazacaksın. Yazacak ne varsa hepsini. Onu bir parça sevmişsen…” “Evet Turgut anlıyorum.” “Hiçbir şey anladığın yok.”49

Sevinç

İstenen ya ad hoşa giden bir durumun, olayın olmasıyla duyulan coşku.

- Bahçede konuştunuz öyle mi?

- Evet efendim bahçede ah! - Havuz başında olacak

- Evet! Evet! Ah! Siz nereden biliyorsunuz? - Siz ona bir demet çiçek verdiniz galiba…

Ah! Evet! Bir çiçek, ma pourflör! (Benim zavallı çiçeğim)50

Hatırlama, hatırlatma

Anımsama, anımsatma, hatırına getirme.

- İsmi duyulunca şöhreti bir anda, telgraflarla dünyanın her köşesine yayılmayacak mıydı? - Fakat ismi?

- Evet, sabah olmadan ismini, asıl kendi ismini bulmalıydı.51

“Sahi güzel bir şey bulursak… Suad ne kadar sevinecek değil mi?” Evet, Suad… 52

Düşünceyi Destekleme

Birinin ya ad kendisinin düşüncesine katılarak ona güç vermek.

“Bitişikteki mimarın karısı. Bu sitenin mimarlarından.” “Öyle mi! Çok genç bir kadın kocasına göre.” “Yok canım, tam tersi. Yaşını göstermiyor. Belki büyük bile kocasından.” “Boylu boslu, öyle bıyıkları, hali tavrı falan da, Ekrem Bey, yoksa genç daha. Aslan gibi maşallah.” “Evet evet. Karısı yaşını göstermiyor.53

45 Rauf, M., (2000), s. 99. 46 Tahir, K., (2008), s. 111. 47 Tahir, K., (2008), s. 58.

48 Tampınar, A. H., (2000), Huzur, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, s. 76. 49 Atay, O., (2000), Tutunamayanlar, İstanbul, İletişim Yayınları, s. 406. 50Ünlü, M., (2009), Türkçede Öykü Roman Seçki, İstanbul, İnkılap Yayınları, s. 33. 51 Seyfettin, Ö., (1998), s. 62.

Yarın’ın yüzü dünden bugüne gelip geçenler izinden gidilerek bulunacak değil mi? Evet, evet, ‘asıl olaylardır sonuçları belirleyecek olan’ 54

İstek

Yerine getirilmesi istenen şey, bir şeye duyulan arzu. - Gerçekten çok üzüldüm bu olanlara.

- Hayır, üzülme.55

Kesinlik

Değişmeyen, kuşkuya yer bırakmayan, geri dönülmeyen değişmez.

Zavallı kadın yanlışlık olmasın diye oğluna dikkatli dikkatli baktı. Hayır hiç şüphesi yoktu. İşte… Oydu! Tam kendisiydi.56

Düzeltme

Hatayı gidermek, onarmak, yanlışlıktan kurtarmak, doğrultmak. - Galiba biraz da yamyam

- Hayır, sadece katil, yahut telaşlı katil, yani müntehir!..57

Sanılır ki, Mecnun’un Leyla’ya “eğer ben bensem, sen kimsin” sorusunu sorması deliliktendir. Hayır, bu “emin” olmaktır.58

“Maalesef” Anlamında

“Üzülerek söylüyorum ki, ne yazık ki” anlamında.

- Kötü… Doktor Münir gazeteyi indirerek gözlüğünün üstünden baktı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson İzmir’le dolaylarının Yunanlılara verilmesini onaylamış…

- Yok canım!

- Evet… Kötü bu haber… 59

Evet, kimseye söylemeye, hatta düşünmeye bile cesaret edemiyordu. Oyun bittiği cihetle akşamdan sonra yine bohçasını koltuğuna alarak geldiği yoldan muhterizane evine avdet ediyordu. 60

Alay Etme

Eğlenmek, gır gır geçmek.

- Ooo! Saat bir, bu zamana kadar uyumak için insan miskin olmalı. Hele ben buranın asıl sabahını severim. Şehrin harıltısı içinde yaşadıkça insana biraz sükûn, biraz kır, bir iki kuş sesi pek hoş geliyor.

- Evet, burada geçici olduğunu bildiğin için sana öyle gelir. 61(E, 26)

Günlük Konuşmalarda Evet Hayır Sözcüklerinin İşlevleri Onaylama

Toplumca onaylanmayı sevdiğimiz, onay alırken de verirken de keyif duyduğumuz için rahat bir tonlamayla “Eveeeet.” Deriz. Bunu bir bakıma zevk almak için yaparız. (Emine Ataman, Eğitim Koordinatörü, 54)

Onaylamayı Güçlendirme

Meditasyon amaçlı yapılan bir söylem. Yaşça büyük öğretmenler jest ve mimiklerle kafasını sallayarak “Eveeet.” der. Bu şekilde söylemek onaylamayı güçlendirir. (Şerif Yıldız , Matematik Öğretmeni, 36)

Kabullenme

İnsan kötü bir olay yaşayıp bunun sebeplerini dününce, “Evet, evet… Kendim ettim kendim buldum.” der. (Bedia Merve Arıkan, Balerin, 18)

Reddetme

Hoşlandığınız bir kıza arkadaşlık teklif ettiğinizde size “Hayır.” diyebilir. Bu sadece bir cevap değil aynı zamanda sizi geri çevirdiğinin yani reddettiğinin göstergesidir. (Sinan Kalay, Müzisyen, 28)

53 Meriç, N., (1991), s. 37.

54 Ağaoğlu, A., (2004), Damla Damla, İstanbul, Adalet Alkım Yayınevi, s. 131. 55 Maraşlı, S., (2003), s. 117.

56 Seyfettin, Ö., (1998), s. 53. 57Haşim, A., (2000), s. 85.

58 Sadri, İ., (2007), Aşk 29 harftir, İstanbul, Timaş Yayınları, s. 33. 59 Tahir, K., (2008), s. 137.

60 Kaplan, M., (1997), Hikaye Tahlilleri, İstanbul, Dergah Yayınları, s. 19. 61 Rauf, M., (2000), s. 26.

Beğenme

Kızlar birlikte alışverişe gittiğinizde birçok kıyafet denersiniz. Eğer giydiğiniz kıyafeti arkadaşlarınız beğendiyse siz soru sormasanız bile onlar coşkuyla “Evet!” derler. Onaylamanın ötesinde bu giydiğiniz kıyafeti iyi, güzel ya da sevimli bulduklarını ifade eder. (Gizem Aktan, Ressam, 19)

Beğenmeme

Aynı durumda bazen de kötü bir ses tonuyla “Haayıııır…” derler. Yani o kıyafeti benzerleri arasında güzel ya da iyi bulmadıklarını söylemiş olurlar. (Gizem Aktan, Ressam, 19)

Dikkat Toplama

Ders esnasında öğrenciler ders dışında herhangi bir şeyle uğraştıklarında ya ad kendi aralarında konuştuklarında öğrencileri toparlamak, derse dikkatlerini çekmek için “Evet.” Deriz. (Merak Kızılaslan, Fizik Öğretmeni, 32)

Zaman Kazandırma

Yarışma programlarında eğer konuya hakim değilseniz, konuyla ilgili bilgi tasarlamadıysanız destek almak ve zaman kazanmak için acil durumlarda sık kullanılır.

Örnek: Evet sayın seyirciler! Şimdi kameralarımıza dönüyoruz.

Konuşmaya başlarken arkasından gelecek cümle için bize zaman kazandırır. Geçiş yerlerinde bağlaç gibi arkadan gelecek sözcüklere ve cümlelere zaman kazandırır. (Emine Ataman, Eğitim Koordinatörü, 54)

“Önemli Nokta” Söylemi

Önemli bir noktaya, önemli bir konuya başlarken kullanırız. Dağılmış olan ortamı toparlamak, “Artık senin için önemli bir noktaya başlıyoruz.” Mesajını vermek için bu söylem belirleyicini kullanırız.Örnek: Evet arkadaşlar, konumuz … (Ömer Ciğercioğlu, Matematik Öğretmeni , 28)

Başlangıç Söylemi

Giriş yapmaya uygun bir söylem. Biraz da alışkanlık. Başlangıç söylemi olarak kullanıyoruz. Örnek: Evet , arkadaşlar , …. (Emrah Yüce , Beden Eğitimi, 30)

Tehdit

Çocuk gözlerinizin içine baka baka istenmeyen bir davranış sergilediğinde yaptığı hareketten vazgeçmesi için “Evet, evet sen böyle davranmaya devam et.” deriz. (Ali Tan, Akademisyen, 38)

Seslenme

“Ey Türk Gençliği”ndeki “Ey” işlevinin yerine kullanırız. “Evet gençler” gibi. Bir bakıma seslenme amaçlı kullanırız. (Süleyman Açıl, Bilgisayar Koordinatörü, 35)

Kabullenme

“Yemeği yaktın mı?” sorusunu dört kez sorduktan sonra o eylem yapılmamışsa bile “Evet evet.” deriz karşıdakinin konuşmaması için. (Şükran Yıldız, Ev Hanımı, 37)