• Sonuç bulunamadı

2.2. İngiltere

2.2.1. İngiliz siyasal sistemi

Başta demokratik değer ve kurumlar olmak üzere çok sayıda siyasal kurum ve geleneğin doğup geliştiği yer olan İngiltere, devlet geleneği açısından kendine özgü özelliklere sahip bir ülkedir. Hem bu özelliği hem de sömürgeci siyasal tarihi nedeniyle İngiltere birçok konuda model ülke olarak kabul edilmiştir. Eroğul'a göre, diğer iki demokratik ülke örneği olan Amerika ve Fransa'ya örneklik etmiş olması nedeniyle İngiltere, örneklerin örneğidir ve dünyada siyasal kurumları en çok taklit edilmiş olan ülke İngiltere'dir”261 İngiltere, parlamenter demokrasiyle yönetilen anayasal bir krallık, diğer bir değişle parlamenter bir monarşidir. Ancak anayasal açıdan yasa yapma konusunda tek ve mutlak yetkili organ olan parlamentodur. İngiltere'nin siyasal gelenekleri, kendine özgü bir güçler ayrılığı anlayışını doğurmuştur. Bu güçler ayrılığı anlayışının odağında ise parlamento egemenliği ilkesi vardır.

Kıta Avrupa’sında kabul edilen yaygın anlayışa göre devlet, hukuksal biçime sokulmuş örgütlü bir kurumdur. Ancak İngilizlere göre devletin hukuksal varlığı yoktur.

İngiltere’de Taç(kraliyet), hükümet, taşra otoriteleri, kamu kuruluşları vardır ve her birinin ayrı hukuksal kişiliği bulunmaktadır. İngiltere'de, Kıta Avrupası ülkelerinden farklı olarak devlet kavramına değil, kraliyet ve parlamento kavramları ön plandadır.262 Meşruiyet kavramı açısından bakıldığında ise Avrupa’nın diğer ülkelerinde, devlet organları meşruiyetlerini anayasadan almalarına rağmen, İngiliz devlet sisteminin ana unsuru parlamento egemenliğidir. İngiltere’de parlamentonun tarihten gelen egemenlik prensibi, diğer tüm yasal prensiplerin üzerindedir. İngiltere'deki güçler ayrılığı anlayışının da Kıta Avrupası’nda olduğundan farklı olduğu söylenebilir. Kıta Avrupası ülkelerinden farklı olarak yargının, yürütme üzerindeki etkisi daha sınırlıdır. 17. yüzyıldan itibaren mahkemelerin ve yargıçların devlet idaresini doğrudan sınırlandırıcı bir etkisi olmamaktadır. Ancak Avrupa Birliği hukukunun etkisiyle mahkemelerin, yürütmenin eylem ve işlemleri üzerindeki yargısal denetimi giderek artırmıştır. Özellikle yasaların

260 Göze, 2011, 470.

261 Eroğul C. (2015). Anatüzeye Giriş. (On beşinci baskı). Ankara: İmaj Yayınları,36.

262 Karasu, K. (2013). Kamu Yönetimi Ülke İncelemeleri. K. Karasu (Derleyen). (Üçüncü baskı). Ankara:

İmge Yayınevi, 148.

Avrupa hukukuna uygunluğunu denetleme işlevi ile birlikte yargının etkinliği daha da artmıştır.263

İngiltere'de anayasa olarak tanımlanabilecek yazılı bir belge bulunmamaktadır. Bu yönüyle İngiltere, İsrail ile birlikte dünyada yazılı anayasası olmayan iki ülkeden biridir.

Ancak yazılı bir anayasa olmaması ülkenin bir anayasasının olmadığı, devlet idaresinde görev ve sorumluluk paylaşımının belirsiz olduğu anlamına gelmemektedir. İngiltere’de anayasa işlevi gören normlar; siyasal ve yönetsel gelenekler, parlamento kararları, mahkeme kararları, hukukun temel ilkeleri ve günümüzde bunlara ek olarak Avrupa Birliği'nin kararları vardır.264 İngiltere’nin anayasa işlevi gören normlarından siyasal, yönetsel ve anayasal gelenekler, yüzyıllardan beri yapılan uygulamalarla ortaya çıkan yazılı olmayan kurallardır. Bu gelenekleri hukuki bir norm haline getiren bağlayıcılık özelliğinin nereden geldiği konusuna Albert Venn Dicey 1885’te yazdığı “Introduction to the Study of the Law of the Constitution” isimli eserinde değinmektedir. Dicey şöyle açıklamaktadır; geleneklerin bağlayıcılığı, bizzat siyaset sahnesinin aktörleri tarafından kabul edilmektedir. Eğer böyle olmasaydı zaten gelenek olmazdı. Gelenek, belirli bir uygulama üzerinde oluşan bir genel anlaşmadan başka bir şey değildir. Genel anlaşmanın neden bağlayıcı olduğunu sormanın ise bir anlamı yoktur. Zira bağlayıcılık, “genel anlaşma”nın doğal bir sonucudur.”265

İngiltere’nin siyasi rejimini yazılı bir anayasaya dayandırmak mümkün değildir.

Ancak İngiliz siyasal düzeninin yalnızca örf ve âdet kurallarına dayandığını söylemek de doğru olmayacaktır. Bilindiği gibi Bill of Rights, Habeas Corpus Act, Parliament Act gibi yazılı kurallar da vardır266. İngiliz kamu hukukunun kurumları ve bunları düzenleyen kurallar uzun bir tarihsel evrim içinde ortaya çıkmıştır. Siyasal gelişmeler sonucu, sistemin muhtevası değişmiş ancak özü değişmeden kalabilmiştir. Bu da İngiliz kamu hukukuna karmaşık bir görünüm ve diğer ülkelerde rastlanmayan özellikler vermiştir. İngiltere özenle geçmişten gelen ve korunan kurumlara sahiptir ve bu eskimiş kurumlar işlevini kaybetse de yaşatılmaktadır. Bu bakımdan İngiltere geleneksel anayasal düzeni uygulamayan dünyadaki nadir ülkelerden biridir. Yazılı bir anayasanın bulunmadığı İngiliz siyasal

263 Karasu, 2013, 149.

264 Gürbüz, 1987,88.

265 Dicey, A. V. (2015). Introduction to The Study of The Law of The Constitution. United States: Forgotten Books, 8-10.

266 Göze, 2011, 437.

sisteminin üç ana kaynağa dayandığı söylenebilir; a) Yasalar. (Magna Carta, Petition of Rights, Habeas Corpus Act, Bill of Rights, Act of Settlement ), b) İçtihatlar. (Örneğin;

1611’de Lord Chief Justice Coke tarafından getirilen “Kral hata yapmaz” kuralı), c) Anayasal gelenekler. (Örneğin; parlamentonun yılda en az bir kez toplantıya çağrılması).267 2.2.2. İngiltere’de siyasal partiler

İngiliz sistemine işlerlik kazandıran gelenek ve teamüllerin yanı sıra parti sisteminin yapısı da önemli bir etmendir. Özellikle İngiliz sisteminin başarısı ve gücü disiplinli ve güçlü iki partinin birbiri ardına iktidarı devralmaları ve birbirleriyle olan süreçlerde müzakere edebilme ve uzlaşma yeteneğini geliştirmeleriyle yakından ilişkilidir.268 İngiltere’de geçmiş yıllara kadar sistem iki hakim partinin kontrolünde ilerlemiştir.

Parlamenter sistemlerde görülen koalisyon durumu İngiltere’de son zamanlara kadar istisnai olarak görülen bir durum olmuştur. Saf iki parti sisteminin önemli bir örneğini sunan İngiltere bu yönüyle, hem iktidarı hem de muhalefeti tek bir partiye vermekte ve sistem kendi içinde istikrarı desteklemektedir. Ayrıca tarihsel olarak var olan çatışma ve uzlaşma geleneği İngiltere’de sistemin tıkanmasını engelleyen ve parti sistemini destekleyen önemli unsurlardır.

İngiltere’de parlamento içindeki ilk ciddi hizipler kralı tutanlar ve krala karşı olanlar olarak 1679’da ortaya çıkmıştır. Bir tarafta düzenin değiştirilmeden devamını savunan Tory’ler, diğer tarafta ise liberal politikaları savunan ve bu yüzden de kralın yetkilerinin kısıtlanması savunan Whig’ler yer almaktaydı. Zamanla parlamento içindeki bu bölünme daha da belirginleşmiş ve Sir Robert Peel ilk kez bir seçim bildirgesi hazırlayarak siyasetin görevinin iyi olan her şeyi “korumak” olduğunu iddia etmiştir. Böylece Tory’ler Muhafakar (Conservative) Partiye dönüşmüştür. Ancak bu partileşme kısa süre içinde İngiltere’de ortaya çıkan buğday sıkıntısı yüzünden bir bölünmeyle karşı karşıya kalmıştır (korumacılar ve serbest ticaretçiler). Peel’in içinde bulunduğu serbest ticaretçiler Whig ile yakınlaşmıştır. Bu yakınlaşma da Liberal Demokrat Partinin temellerini atmıştır.

İngiltere’de parlamento dışından doğan ve sistemin iki büyük partisinden biri olan İşçi Partisi ise çeşitli örgütlü yapıların bir araya gelerek oluşturduğu İşçi Temsilcileri Komitesi

267 Eroğul, 2010, 4.

268 Yıldız, 2012, 79.

ile kuruluş aşmasını başlatmıştır.269 1906 yılında başlayan bu süreç 1922’de İşçi Partisinin Liberal Demokrat Parti’yi geride bırakması ve Muhafazakar Parti ile birlikte sistemi domine etmesi ile sonuçlanmıştır.

İngiltere’deki parti sistemi ülkenin iki büyük partisi olan Muhafazakâr Parti ile İşçi Partisi’nin 20. yüzyılın başlarından itibaren seçim ve parlamento siyasetine hâkim olmasından dolayı iki-partili sistemi olarak tanımlanmıştır. İngiliz parti sistemi, iki büyük partinin sayısal varlığına ilişkin olarak Duverger’in parti sınıflamasına uygun olduğu gibi, Sartori’nin iki partili sistemler için önerdiği iktidarın iki parti arasında değişmesine yönelik beklenti ölçütünü de genel olarak karşılamaktadır. Ancak 1990’lardan bu yana İngiltere’de iki partili sistem zayıflamaktadır. Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi’nin güçlerinin azalmasına Liberal Demokrat Parti ve bazı küçük bölgesel partilerin güçlerinin artışı eşlik etmektedir. Bunun sonucunda, daha önceki seçimlerin aksine, 2010 seçiminde ülkenin en büyük iki partisinden biri parlamentoda çoğunluğu sağlayamamıştır ve Seçimden sonra Muhafazakârlar ile Liberal Demokratlar arasında bir koalisyon hükümeti kurulmuştur. Bu aynı zamanda İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gördüğü ilk koalisyon hükümeti olma özelliğine sahiptir.270 Bu açıdan hali hazırda İngiliz parti sisteminin saf iki parti sisteminden destekli iki parti sistemine kaydığını söyleyebiliriz.

Her ne kadar Liberal Demokrat Parti son dönemde iktidarı etkileyebilecek oy oranına sahip olsa da İngiltere’deki mevcut seçim sistemi iki büyük parti lehine işlemektedir. İngiltere’de seçimler tek turlu dar bölge sistemine göre düzenlenmektedir.

680 seçim bölgesinden her biri o seçim bölgesinde en çok oy alan adayı temsilcisi olarak parlamentoya göndermektedir. Seçim sistemi mutlak oy oranlarından çok daha fazla sandalye kazanmalarını olanak tanıyarak iki büyük partiyi öne çıkartmaktadır. Tek turlu dar bölge sistemi Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisi’ni güçlendirirken, Liberal Demokrat Parti’nin parlamentodaki gücünü artırma çabaları karşısında büyük bir engel olmaktadır.

Bu yüzden de Liberal Demokrat Parti uzun süre İngiliz seçim sisteminde reform yapılması gerektiğini savunmuştur.271

269 Eroğul, 2010, 66-67.

270 Sayarı ve Bilgin, 2015, 140.

271 Ancak 2011’de yapılan referandumda, İngiliz seçmenler seçim sisteminin nisbi temsil sistemi yönünde değiştirilmesini reddetmiştir.

İngiliz parti sistemi diğer Avrupa ülkelerinin aksine, tek bir büyük toplumsal sınıf çatışması üzerinden bir mücadele ve gelişim izlemiştir. Bu mücadele ise mülk sahipleri ile işçiler arasında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, sınıf seçmen gruplaşmasını belirleyen esas etken bu çatışma olmuştur. Muhafazakâr Parti büyük ölçüde üst sınıflar tarafından destek-lenirken, İşçi Partisi ise, oylarının çoğunu işçi sınıfından almaktadır. Ancak mülk sahibi-işçi çatışmasının kuvveti büyük 1960’lardan itibaren düşüşe geçmiştir. Bunun sonucunda, sınıf temelli siyaset İngiliz parti sistemini şekillendirmedeki eski gücünü kısmen kaybetmiştir.272

Aralarındaki sınıfsal çatışma geçmişe kıyasla azalmış olmakla birlikte, Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisi’nin programları ve politikaları ciddi şekilde birbirinden farklıdır.

Muhafazakâr Parti girişimcilere daha fazla serbestlik öngören ve devletin ekonomik ve toplumsal yaşamdaki rolünü kısıtlamayı hedefleyen politikaları desteklemektedir. İşçi Partisi sınıfsız toplum, devlet müdahalesi ve işçi hakları gibi konularda ciddi şekilde Muhafazakar Partiden ayrılmaktadır. Liberal Demokrat Parti ise diğer iki partinin sistemin sağ ve sol taraflarına savrulmaları ve tutucu pozisyonlarında ısrara etmesi kararsız seçmeni bu partiye yönlendirmiştir. Daha ılımlı olan bu parti demokratik ilkeler ile liberal değerlere bağlı bir devlet öngörmektedir.273

İngiltere’de parti imajı ve parti kimliği yeterince içselleştirilmiştir. Çoğu İngiltere vatandaşı siyasal partilerin neyi savunduğunu ve programlarını bilmektedir. Bu yüzden de İşçi Partisi ve Muhafazakâr Partili seçmenler açısından kime oy verileceği noktasında ekseriyetle bir fikir birliği ve bloklaşma mevcuttu ve sarkaç oy274 kimin iktidara geleceği tayin etmekteydi. Ancak son dönemde özellikle İşçi Partisi’nin sol politikalardan uzaklaşması ve Muhafazakâr Parti’nin Thatcher Dönemi’nin aşırı sağ politikaları Liberal Demokrat Partiyi güçlendirmiştir.275 Her ne kadar tek üyeli bölge seçim sistemi liberal demokratların yükselişini engellese de iktidar artık iki partili bir oyun olmaktan uzaktır.

272 Sayarı ve Bilgin, 2015, 140-141.

273 Gürbüz, 1987, 53-54.

274 Parti kimliğinin güçlü olmaması veya partilerin imajlarındaki değişiklik nedeniyle ya da her ikisi yüzünden partiler arasında gerçekleşen oy geçişgenliği.

275 Roskin, 2014,71-74.

2.2.3. İngiliz parlamenter sisteminde Yasama

İngiliz parlamentosu uzun tarihi geçmişi ile dünyanın en eski parlamentosudur. Bu tarihsel birikimin bir sonucu olarak da son derecede kurumsallaşmış bir yapıya sahiptir. Bu niteliğinden ötürü de dünyadaki birçok ülkenin parlamentosuna model teşkil etmiştir.

İngiliz parlamentosu tarihsel deneyiminin bir sonucu olarak ikili bir görünüme sahiptir. Bir tarafta seçilmişlerden oluşan Avam Kamarası diğer yanda ise geleneksel olarak seçilen Lordlar Kamarası vardır. Ancak süreç içerisinde Lordlar Kaması gücünü kaybetmiş ve tüm yetki (yasa yapımı dâhil) Avam Kamarasına geçmiştir. Bu yüzdendir ki Avam Kamarası isterse Lordlar Kamarasına ve monarşiye dahi son verme yetkisine sahiptir.276

2.2.3.1. Avam Kamarası

Avam Kamarası, beş yıl süreyle halk tarafından seçilen 650 üyeden oluşur. Avam Kamarası parlamenterleri, tek isimli ve tek turlu çoğunluk sistemine göre seçilirler.277 İngiltere’de Avam Kamarası üyeliği için seçimler, prensip itibariyle beş yılda bir yapılır.

Fakat çoğu kez bu süre dolmadan, parlamentonun feshi suretiyle seçimler yenilenir. Bazı olağanüstü durumlarda veya savaş halinde ise seçim süresi uzatılabilmektedir. Seçimler sonucunda seçilen yeni parlamento ilk olarak Avam Kamarası Başkanını seçmektedir.

Avam Kamarası Başkanı Sözcü (Speaker)’dür.278 Avam Kamarası’nın çalışmaları Speaker tarafından düzenlenmektedir. Bu yönüyle Speaker Avam Kamarası içinde önemli bir siyasi figürdür. Speaker tam bir tarafsızlık içinde meclisin çalışmalarını koordine etmektedir.279

Avam Kamarası’nda oylamalar “division” adı verilen parlamenterlerin oy vermek için koridorlara çıktığı bir yöntemle yapılmaktadır. Bu yönteme göre koridorlar boşaltılır ve oylama zili çalınır. Komisyon odalarında ya da başka herhangi bir yerde bulunan milletvekillerinin oylamaya yetişmek için sekiz dakikaları bulunmaktadır. Süre dolunca genel kurulun dış kapıları kilitlenir. Evet, oyu vermek isteyenler başkanın sağındaki kapıdan, hayır oyu vermek isteyenler ise soldaki kapıdan geçerek koridorlara çıkarlar.

Çekimserler ise toplantı salonunda kalırlar. Sonunda her iki koridora çıkmış olan üyeler sayılarak karar belirlenir. Eşitlik halinde başkanın oyu sonucu belirler. Avam

276 Aslan, 2010, 51.

277 Göze, 2011, 439.

278 Gürbüz, 1987, 68–69.

279 Çam, 2005, 559.

Kamarası’nda belirli konular için daha yüksek karar yeter sayıları kabul edilebilse de karar alınabilmesi için başkan dâhil en az kırk üyenin oy kullanmış olması yeterlidir.280 Avam Kamarası’nda görüşmeler 1845 yılına kadar kamuya kapalı olarak yapmıştır; günümüzde ise az sayıda da olsa dinleyici kabul edilmektedir. Ancak tüm görüşmeler tutanak dergisinde yayınlanmaktadır. Ayrıca 150’ye yakın meclis gazetecisi görüşme ve oylamaları takip edebilmektedir. Ayrıca 1978’den itibaren meclis çalışmalarıyla ilgili özet biçiminde radyo yayımı ve 1989’dan itibaren televizyon yayımı da yapılmaktadır. Ancak bu yayınlar parlamentonun saygınlığının korunması için katı kurallara bağlanmış bulunmaktadır. 281

Avam Kamarasının toplantı yılı geleneksel olarak Kasımdan ertesi yılın Kasımına kadar sürmekteyken yakın zamandaki bir yasayla toplantı yılları artık mayıstan diğer mayısa kadar yapılmaktadır.282 Yılda ortalama 160 civarında birleşim yapılan mecliste cuma birleşimleri genellikle milletvekillerinin teklif ettiği yasa önerilerinin görüşüldüğü birleşimlerdir ve ortalama bir yılda 70 civarında tasarı (bill) mecliste görüşülmektedir.283 İngiltere’de yasa yapma süreci, kanun tasarıları veya kanun tekliflerinin Avam Kamarası’na veya Lordlar Kamarası’na sunulmasıyla başlamaktadır. Sunulan teklif veya tasarılara genel kanun tasarıları denmektedir. Tasarılar veya teklifler kanunlaştığında “Act”

adını almaktadır. Kanun tasarıları, özel kanunlar (private bills) ve genel kanunlar (public bills) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:

a) Private Bills: Vatandaşlar tarafından Avam Kamarasına sunulan tekliflerdir. Bu teklifi sunan kişiye Promoter adı verilmektedir. Bu tür tekliflere Avam Kamarasında çok az görüşme süresi ayrılmakta ve istisnalar hariç bu öneriler yasalaşamamaktadır.

b) Public Bills: Parlamento üyeleri ve hükümet tarafından gönderilen yasa tasarıları ve önerileridir. Eğer yasa teklifi hükümet tarafından gönderilmişse “Goverment Bill”;

parlamento üyeleri tarafından hazırlanmışsa “Private Member’s Bill” adını almaktadır.

İngiltere içinde kullanılan en etkin yöntem hükümet tarafından gönderilen “Goverment Bill”dir.284

İngiltere’de bir yasa tasarısı (her iki mecliste de) beş aşamalı bir sürecin sonunda yasalaşabilmektedir.

280 Eroğul, 2010,10.

281 Eroğul, 2010, 14.

282İnternet: http://www.yasader.org/web/yasama_dergisi/2012/sayi21/7-50.pdf// adresinden 03/12/2016’da alınmıştır.

283 Eroğul, 2010,14-15.

284 Aslan, 2010, 63–64.

1) First Reading: Herhangi bir görüşme oylamanın olmadığı ilk okuma sürecidir. Yasa tasarısı sadece meclisin bilgisine sunulmaktadır.

2) Second Reading: Ciddi tartışmaların olduğu ve sonunda oylamanın olduğu aşamadır.

Bu süreçte tasarı meclisin ilke olarak onayını almışsa izleyen aşamaya geçilir.

3) Committee Stage: Bu aşamada tasarı ilgili komisyonda ayrıntılı olarak tartışılır. Kimi tasarılar için farklı komisyonlar da oluşabilir (karma komisyon, kamaranın tümünün komisyon olarak toplanması, geçici komisyon vs.)

4) Report Stage: Komisyon başkana bir rapor sunulur. Komisyon görüşü ve değişiklik önerileri ayrıntılı olarak tartışılır.

5) Third Reading: Üçüncü okumada biçimsel küçük değişiklilere izin verilir. Meclis ikna olmamışsa yeniden üçüncü aşamaya dönülebilmektedir.285

Avam Kamarasının diğer temel görevi ise hükümeti seçmektir. Seçimlerden sonra kraliyet tarafından görevlendirilen başbakan kabinesini oluşturduktan sonra Avam Kamarası’nda güvenoyu istemektedir (İngiltere’de 1835’den beri hükümetler güvenoyu almak zorundadır). Hükümetin resmen göreve başlayabilmesi için Avam Kamarası’ndan güvenoyu almış olması şarttır. Yani hükümet, Avam Kamarası’nın onayına muhtaçtır.286 Avam Kamarası’nın sahip olduğu önemli bir diğer yetkide hükümeti denetlemektir.

Hükümete karşı Avam Kamarası’nda verilecek bir güvensizlik önergesi iki türlü sonuç doğurabilmektedir. Buna göre ya hükümet istifa eder ya da parlamento feshedilerek yeni seçime gidilir. Kabinenin sorumluluğu burada sadece Avam Kamarası’na karşıdır.

Ancak İngiltere’de iki parti düzeninin bir sonucu olarak güvensizlik önergesi genellikle teoride kalmaktadır. Şöyle ki; tek başına iktidara ve Avam Kamarası’nda çoğunluğa sahip bir partinin, güvensizlik önergesiyle iktidardan uzaklaştırılma olasılığı yoktur. Bu olasılık ancak bir koalisyon kabinesi kurulması ve koalisyonda bir çözülme baş göstermesi veya iktidardaki partinin bölünmesi durumunda ortaya çıkabilir.287 Avam Kamarası’nın yürütme üzerindeki bir diğer dolaylı denetleme aracı da, 1967 yılından bu yana başlatılmış olan Ombudsmanlık uygulamasıdır. Bu yapıya uygulamada kamu denetçisi adı da verilmektedir. Ombudsman, başbakanın önerisi üzerine Taç tarafından atanmaktadır, ancak görevden alınabilmesi için yasama organının iki kanadının bu yönde karar alması gerekmektedir. Genel olarak Ombudsman’ın görevi vatandaşların haklarını

285 Eroğul, 2010, 12-13.

286 Aslan, 2010, 62.

287 Gürbüz, 1987,70.

hükümete karşı korumaktır. Burada düzenlenen raporlar avam kamarasıyla paylaşılmakta ve hükümete iletilmektedir.288

2.2.3.2. Lordlar Kamarası

İngiltere yasama gücünün bir kanadını temsil eden ve bir zamanlar parlamentonun en güçlü organı olan Lordlar Kamarası ise, bugün artık önemini geniş ölçüde yitirmiş durumdadır. Lordlar Kamarası’nın sayısı yıldan yıla farklılık göstermekle birlikte şu an itibariyle 735 kişiden oluşmaktadır. Lordlar Kamarası’nın en kalabalık grubu 617 üye ile ömür boyu atanmış lordlardır. İkinci kalabalık grup 75 üye ile siyasi partilerce atanmış üyelerdir. Üçüncü grupta ise 26 üye ile ruhani lordlar vardır. Dördüncü ve son grupta ise Lordlar Kamarası’nca atanmış 15 lorddan oluşmaktadır.289 Kamaranın başkanı, aynı zamanda bakan olan ve iktidarı temsil eden “Lord Chancellor”dır. Kamaranın başkanı Speaker kadar geniş yetkileri bulunmamakta; yalnızca temsil bakımından görevini yürütmektedir. Avam Kamarası’nın aksine Lordlar Kamarası toplantılarında lordlar doğrudan birbirleriyle ilişki içine girebilmektedir. Yine Avam Kamarası’nda olduğu gibi Lordlar Kamarası’nda da herhangi bir çalışma tüzüğü yoktur.290 Cismani Lordların büyük çoğunluğu veraset yolu ile kamaraya katılan üyelerdir. Kamara üyesi lordun ölümü halinde üyelik en yakın erkek mirasçıya geçmektedir.291 Lordlar Kamarasının cismani lordları da kendi aralarında 5 gruba ayrılmaktadır.292

1) Kral Soyundan Gelen Prensler

2) Soydan Gelen Lordlar: Lordlar Kamarası üyelerinin büyük çoğunluğu bu gruptandır.

Bunlar arasında, atalarına kral tarafından lordluk verilmiş kişilerin soyundan gelenler olduğu gibi, bizzat kendilerine lordluk verilmiş kişiler de vardır. Dük, marki, kont, vikont ve baron gibi unvanları taşımaktadırlar. 1963 yasasıyla bu kimselere unvanlarından vazgeçme, dolayısıyla Avam Kamarası’nda milletvekili olabilme hakkı ve kadınlara üye olabilme hakkı tanınmıştır. İkisi kadın olmak üzere 90 civarında üye, bu usulle günümüzde kamarada bulunmaktadır.

3) İskoçya Temsilci Lordları: İskoçya Lordları tarafından seçilip Lordlar Kamarası’na gönderilen bu lordlar, kamarada İskoçya’yı temsil etmektedirler.

288 Karasu, 2013, 159.

289 Aslan, 2010, 72.

290 Parlak ve Caner, 2005, 116.

291 Göze, 2011, 481.

292 Gürbüz, 1987, 71.

4) İrlanda Temsilci Lordları: İrlanda temsilci lordları ömür boyu bu göreve getirilmektedir.

5) Hukuk Lordları (Law Lords): Ömür boyu kalmak üzere atanan hukuk lordları, yüksek yargıçlardan oluşur. Yetmiş beş yaşında istedikleri taktirde emekli olma hakları bulunmaktadır. Bu üyeler 2009’a kadar ülkenin en üst mahkemesi (temyiz mercii) olarak kamarada yargısal fonksiyonları yerine getirmekteyken, Ekim 2009’da Yüce Mahkemenin göreve başlaması ve Lordlar Kamarası’nın yargı yetkisinin son

5) Hukuk Lordları (Law Lords): Ömür boyu kalmak üzere atanan hukuk lordları, yüksek yargıçlardan oluşur. Yetmiş beş yaşında istedikleri taktirde emekli olma hakları bulunmaktadır. Bu üyeler 2009’a kadar ülkenin en üst mahkemesi (temyiz mercii) olarak kamarada yargısal fonksiyonları yerine getirmekteyken, Ekim 2009’da Yüce Mahkemenin göreve başlaması ve Lordlar Kamarası’nın yargı yetkisinin son