• Sonuç bulunamadı

3.5. Türkiye’de siyasal partiler

3.5.2. İki partili dönem

1950’de yapılan seçimler sonucunda Demokrat Parti (DP)’nin mecliste çoğunluğu elde etmesi ile 1923’ten beri süre gelen tek parti dönemi fiilen son bulmuştur. DP’nin doğuşu ise genel olarak birbirini takip eden içsel ve dışsal süreçlerin bir ürünüdür. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde tüm dünyada demokratikleşme eğilimi Türkiye’de karşılık bulmuş ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü çok partili hayata geçildiğini açıklamıştır. İçerde ise CHP tek parti iktidarın politikaları ve ekonomik sıkıntılar toplumda ciddi huzursuzluklara sebebiyet vermiştir. Bu toplumsal taleplerin ilk siyasi refleksi ile CHP’li dört milletvekilinin (Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan) verdiği önerge ile ortaya çıkmıştır. Sonraki süreçte bu dört isim etrafında birleşen muhalifler DP’yi kurmuşlardır.

1950 seçimleri ile merkezci-seçkinci bürokrat elitin karşısında çevrenin yani tüccarlar, köylüler ve şehirsel alt-sınıfların önemli bir zafer kazanmıştır. Her ne kadar DP’nin üst kadrosu genel olarak seçkinci- bürokratik elitin içinden çıkmış olsa da söylem ve politika olarak toplumun çevre olarak görülen kısmına daha yakın bir çizgide siyaset yaparak kendisini muhafazakâr-liberal bir çizgide ve CHP’nin karşısında konumlandırmıştır. Böylece DP, CHP’nin modernleşme projesine tepki duyan muhafazakâr kesimin desteğini almıştır.452 Bu durumu Celal Bayar şu şekilde

450 Beriş, H. E. (2015). Siyasal Düzenin Sınırları. (Birinci baskı). İstanbul: Tezkire Yayınları, 71.

451 Özbudun, 2011, 96.

452 Aktaşlı, 2011, 152.

özetlemektedir; “Batılılaşma artık devletten millete doğru değil milletten devlete doğru olacaktır.”453

Özellikle Demokrat Parti (DP) ile birlikte Türkiye’de muhafazakârlar, ekonomi ağırlıklı liberalizm ile daha da yakınlaşmıştır. Çünkü DP, muhafazakâr yapısının yanında ekonomik olarak liberal politikalar uygulayan ve tek parti döneminin korporatizmini bu politikalarla ortadan kaldırmaya çalışan bir siyasal program uygulamaya çalışmıştır.

Aslında, muhafazakârlıkla liberalizm arasındaki bu beraberlik yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum değildir. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde liberal ekonomideki büyüme, muhafazakârlıkla liberalizmin birlikteliğine zemin hazırlamıştır.454 Özellikle muhafazakârlığın kendine ait bir ekonomik sisteminin olmayışı ve özel mülkiyete verdiği önem ile birlikte iki kutuplu dünyada sosyalizmin muhafazakârlıkla toplumsal nedenlerle çatışması, muhafazakâr grupları liberal düşüncelere yaklaştırmıştır.

İlk dönemde DP, her ne kadar CHP’den bıkmış ve onun devrimlerine karşı yabancılaşmış geniş halk kesimlerinin desteğiyle ve İslamcı tutumuyla iktidara gelse de özellikle 1954 seçimlerini kırsal kesimde yaptığı yatırımlar, 1957 seçimlerini de sanayileşme ve ulaşıma yaptığı yatırımlarla kazandığı söylenebilir. Ancak 50’li yılların sonuna gelindiğinde ekonomik yapısal veriler tersine yönde gitmeye başlamış, enflasyon ve işsizlik artmıştır. Bu durum DP’nin toplum nezdindeki meşruiyetini zayıflatmakla birlikte, DP’nin asıl problemi kentli kesimi, aydınları ve medyanın desteğini almadaki başarısızlığı olmuştur. Özellikle DP’nin popülist söylemi ve eğitim politikalarındaki isteksizliği bu grupları DP’den uzaklaştırmıştır. Yine özellikle son döneminde muhalif düşüncelere olan tahammülsüzlüğü DP’ye otoriter bir görünüm kazandırmıştır.455

Bu dönemde siyasal muhalefet kültürü ve siyaset yapma açısından ciddi sıkıntılarla karşılaşılmıştır. DP ile CHP arasında iktidar-muhalefet ilişkilerinde belirli bir denge kurulamamış ve parlamenter sistemin ilerleyişinde ciddi problemlerle karşılaşılmıştır.

Özellikle denge ve fren mekanizmalarının kurumsal olarak 1924 Anayasası’nda inşa edilmemiş olması ve iktidarı denetim mekanizmalarındaki sınırlılık, bu duruma zemin hazırlamıştır. Tek parti döneminin ürünü olan 1924 Anayasası iktidar-muhalefet ilişkileri

453 Sarıbay,2001,53.

454 Özipek, B. B. (2005). Muhafazakârlık. Ankara: Kadim Yayınları,140.

455 Karpat, 2011,126.

açısından sağlıklı ve dengeli bir siyasal demokrasiyi işletecek kurum ve araçlardan yoksundu.456

Tek parti kültürünün mirası olan dayatmacı siyaset anlayışı, çoğunlukçu demokrasiye daha yatkındı ve bunun tersini işletecek anayasal bir temel hazırlanmamıştı.457 On yıl boyunca DP’nin temel siyaseti CHP’nin geçmiş uygulamalarını eleştirmek üzerine oturmuştur. Özellikle CHP’nin tek taraflı ve aşırı uygulamaları sürekli eleştirilmiştir.

Ancak tek parti-hâkim parti anlayışı kısa zamanda DP’nin pratiklerine de yansımaya başlamıştır.458 CHP’nin otoriter yapısının aksine, DP’nin otoriter yönetimi daha farklı pratiklere sahip olmuştur. CHP’nin otoriter iktidarı kendi aydın sınıfına dayanırken, DP bunun yerine orta ve üst sınıf kesimlere, tüccarlara ve köylülerden oluşan geniş halk yığınlarına dayanmak suretiyle kendi otoriter iktidarını oluşturmuştur. Ayrıca bu farklı kesimler arasında oluşabilecek çatışmaları ise daha fazla iş, gelir ve dini özgürlük vaatleriyle dengeleyebilmiştir.459

Bu dönemde hükümet sisteminde de fiilen bir değişiklik yaşanmıştır. 1950’ye kadar yürütmenin hâkim organı cumhurbaşkanı iken, Menderes’in başbakanlığıyla birlikte başbakanlık, parlamenter sisteme uygun bir şekilde sistemin hâkim ögesi haline gelmiştir.

Bu değişiklik anayasal sistemde bir değişiklik olmaksızın siyasal güç dengesinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca Celal Bayar’ın 1950 seçimleri sonrası cumhurbaşkanı seçildikten sonra DP başkanlığını bırakması da bu yapının oluşmasına zemin hazırlamıştır.460

Demokrat Parti iktidarı boyunca, toplumun çeperlerinin merkeze doğru hareketlenmesi merkez–çevre ilişkilerinde tersine bir etki meydana getirmiştir. Merkezin aydın memurları ve askeri bürokrasi zamanla eski güçlerini kaybetmeye başlamış ve çevre merkeze yaklaşmıştır. Merkezin çevreyle olan ilişkisindeki bir diğer kırılma da artan göç dalgasının bir sonucu olarak ortaya çıkan gecekondulaşma ve gecekondu kültürü olmuştur.

* Bu kavram tezin birinci bölümünde açıklanmıştır.

456 Tanör. B. (2013). İki Anayasa 1961-1982. (Beşinci baskı). İstanbul: XII. Levha Yayınları, 14-15.

457 Akartürk, 2010, 196.

458 Buna örnek olarak, Hüseyin Cahit Yalçın’ın dokunulmazlığının kaldırılması ve CHP’nin mallarına el konulması ile Millet Partisinin kapatılması olayları gösterilebilir. (Bknz. Eroğul, C. (2014). Demokrat Parti.

İstanbul: Yordam Kitapevi,112-117.).

459 İnternet: Erdem, H. (2007). Turkish Political History. Celal Bayar University Lecturer of International Relations. http://www.academia.edu/218928/Turkish_Political_History. adresinden 17/06/2016’da alınmıştır.

460 Akartürk, 2010, 195.

Siyasal tarihimizde melankolik bir dönemin de başlamasına zemin hazırlayan bu süreç zaman içerisinde artan hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak farklı partilerin doğmasına ve siyasetin bir aracı olarak gecekondu kültürünün kullanılmasına sebep olmuştur. Gecekondu kültürü aynı zamanda İslami tarikatların yeniden güç kazanmasına ve zaten gelişmemiş olan sivil toplum alanını işgal etmesine neden olmuştur.