• Sonuç bulunamadı

İŞVEREN, İŞVEREN VEKİLİ VE ARACI KAVRAMI (m. 12)

Belgede SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU (sayfa 106-110)

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

İŞYERİ OLARAK KAPSAM VE İŞVEREN

5.3. İŞVEREN, İŞVEREN VEKİLİ VE ARACI KAVRAMI (m. 12)

Sosyal sigorta kanunlarının uygulanması bakımından bağımlı olarak çalışanların bütün sigortacılık işlemleri işverenleri tarafından yürütülür. 5510 sayılı Kanun, kısmi değişiklikler dışında esasen 506 sayılı Kanunda yer alan işveren tanımını benimsemiştir.

5.3.1.İŞVEREN

5510 sayılı Kanunun 12. maddesine göre; "4/1-a ve 4/1-c kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren" olarak tanımlanmıştır (m. 12/1). 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlar için işveren tanımı esasen 506 sayılı Kanun uygulaması ile aynı olduğundan 5510 sayılı Kanunun hayata geçirilmesi ile ilgili problem olmayacaktır. Ancak, 4/1-c kapsamında kamu idarelerinde çalışanlar için işveren tanımının yapılması belirli güçlükleri getirecektir. Kamu işyerleri ve işverenleri ilk defa bu tanım içinde yer alacak ve işverene getirilen yükümlülüklere tabi olacaklardır.

Yalnızca 4/1-a ve 4/1-c kapsamında bulunan sigortalıları değil, 5. madde kapsamında bulunan sigortalıları çalıştıranlar da bu Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılacaklardır. Nitekim, işçi sendika- lamım yönetim kurullarına seçilenlerin işveren tarafından yerine getirilmesi gereken yükümlülükler bunları çalıştıran işçi sendikası ve konfederasyonları tarafından yerine getirilecektir (m. 12/3). Aynı şekilde, m. 4/3 de belirtilen çalışan gruplarının (seçimle ve atama ile göreve gelen YÖK, BDDK vb kurum görevlileri, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Millet Meclisi üyeleri, memur

sendikalarının yöneticileri) sigortalılık işlemleri bunları çalıştıran kamu idareleri tarafından, harp okulları ile polis akademisi öğrencilerinin sigortalılık işlemleri de okulları tarafından yerine getirilecektir. İlgili kamu idareleri ve okullar bu Kanun bakımından işveren sayılacaktır.

5510 sayılı Kanuna göre,

4081 sayılı Kanun kapsamında koruma bekçisi olarak çalışanların işvereni bunları çalıştırmaya yetkili makam (m. 12/4),

Ceza infaz kurumlan ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni Ceza İnfaz Kurumlan ile Tutukevleri İş Yurtlan Kurumu (m. 12/5),

olarak tanımlanmıştır (m. 12).

5510 sayılı Kanun, 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işverenin, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerden dolayı asıl işverenle müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu (m. 12/2), belirterek uygulamada ortaya çıkabilecek sorunlar giderilmeye çalışılmıştır.

5.3.2.İŞVEREN VEKİLİ

5510 sayılı Kanun, 506 sayılı Kanun uygulamasında ortaya çıkan problemleri dikkate alarak, daha açık bir işveren tarifi yapmış ve "İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetimi görevini yapan kimse işveren vekilidir" (m. 12) denilmiştir.

Özellikle "işin bütününü yönetim görevini üstlenme" ifadesi işyeri düzeyinde işveren vekilinin tespitini kolaylaştıracaktır.

İşveren vekilinin önemi, 5510 sayılı Kanunda işverenler için belirtilen yükümlülükler bakımından işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim, "Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar"

(m. 12/2), denilmiştir. Kanun 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan "geçici iş ilişkisi kurulan işveren" ile işveren vekilini bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerden dolayı aynen işveren gibi sorumlu tutmuştur (m. 12/2). İşveren vekili sorumluluğuna bir örnek vermek gerekirse, ödenmeyen primler, gecikme cezaları ve idari para cezalarından işverenin yanı sıra işveren vekili de sorumludur.

İşyerinin büyüklüğüne göre bir işyerinde birden fazla işveren vekili bulunabilir. Bu noktada, kimin işveren vekili olduğu sorusunun cevabını işyeri bildirgesinde bulmak mümkündür. İşyeri adına Kurumla ilişkilerde imza yetkisine sahip olanlar işveren vekili olarak kabul edilirler.

5.3.3.ALT İŞVEREN (ARACI, TAŞERON)

Gerek idari ve teknolojik gelişmeler dolayısıyla işyeri kavramında meydana gelen değişiklikler, gerekse koruyucu sosyal hukukun getirdiği yükümlülüklerden kaçınma isteği alt işveren (aracı, taşeron) işverenliğin yaygınlaşmasına yol açmıştır. Alt işveren uygulaması, idari ve teknolojik zorunluluklardan ziyade sosyal hukukun getirdiği yükümlülüklerden kaçınma isteği ile başvurulan hallerde bazı problemleri de beraberinde getirmektedir.

5510 sayılı Kanun, bu problemlerden kaçınmak için alt işveren tanımını yaptıktan sonra asıl işvereni, alt işverenin Kuruma karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu işlerden birlikte sorumlu tutmuştur. Nitekim, Kanun alt işvereni; "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir" (m. 12/6) olarak tanımlamıştır. Kanun alt işveren uygulaması ile ilgili olarak asıl işverenin sorumluluğunu vurgulamak üzere aynı fıkranın sonunda, "Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, Bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerinden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur" (m. 12/6), denilmiştir.

Asıl işverenle alt işveren kendi aralarında yaptıkları sözleşmelere bu Kanundan doğan yükümlülükleri ortadan kaldıran, azaltan veya başkasına devreden hükümler koyamazlar. Eğer var ise, bu yöndeki maddeler geçersizdir.

5.3.4.BAZI İŞYERLERİNDE İŞVERENLİK

5510 sayılı Kanunun uygulanması bakımından işveren, işveren vekili ve alt işverenin tespiti her zaman kolaylıkla mümkün olamamaktadır. 506 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak SSK tarafından yapılan açıklamalar 5510 sayılı Kanun bakımından da geçerlilik arz edecektir. Buna göre, bir kısım işyerleri için işveren tanımını aşağıdaki esaslara göre belirlenecektir.

İnşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işleri ile ilgili olarak:

• Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait bina ve diğer inşaatlarda yaptırılan işler, iş bizzat bina sahibi tarafından sigortalı çalıştırılarak yapılıyorsa mülk sahibi işverendir. İşin ruhsatsız yapılması işveren sıfatını ortadan kaldırmaz.

• Tamirat, tadilat ve tesisat işleri, sahipleri tarafından sigortalı çalıştırmaksızın üçüncü

kişilere yaptırılırsa, aralarındaki ilişki istisna akdine dayanacağından işlerin yapımını üstlenen kişiler müteahhit sıfatı ile işveren sayılacaklardır.

• İnşaatların tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin bir kısmı sahibi veya müteahhit tarafından başkalarına yaptırılırsa, işin kısımlarını yapan bu kişiler aracı işveren sayılacaktır.

• Kamu kuramlarından ihale suretiyle iş alan kişiler, aldıkları işler için sigortalı çalıştırıyorlarsa, 5510 sayılı Kanun bakımından işveren sayılırlar.

• Emanet komisyonlarına yaptırılan işlerde, emanet usulü ile iş alanlar işin tamamını sigortalı çalıştırarak gerçekleştiriyorlar ise işveren olarak kabul edileceklerdir. Emanet komisyonu, hiç sigortalı çalıştırmaksızın, işi ihale suretiyle bir başkasına vermiş ise, işi alan kişi müteahhit sıfatıyla işveren sayılacaktır.

Konutlar, hanlar ve pasajlar bakımından:

• Tek mesken olarak kullanılan evlerde, işveren, bu yerdeki kişileri çalıştıranlardır.

• Tamamı bir kişiye ait olan ve kiracıların ikamet ettiği apartmanlarda çalıştırılan kapıcı, kaloriferci ve diğer görevlilerin işvereni binanın sahibi değil, kiracılardır.

• Kat malikleri kurulunun tüzel kişiliği olmadığı için her bir kat sahibi işveren sıfatına sahiptir.

• Han ve pasajların sahibi gerçek ve tüzel kişiler, bu yerlerde çalıştırılan kapıcı, kaloriferci ve bekçi gibi çalışanların işverenidir.

• Tamamı bir kişiye ait olan ve kiracı bulunan han ve pasajlarda mülk sahibi değil, kiracılar işveren kabul edilecektir.

• İş hanı veya pasajların işlerinin yürütümü için bir yönetici atanması halinde bu yönetici işveren vekili sayılacaktır.

Taşıt işyerleri bakımından:

• Kara taşıtlarının hukuken sahibi olan kişi sigortalı çalıştırdığı takdirde kendisi, aracı sahibinden kiralayan kişinin sigortalı çalıştırması halinde kiralayan kişi işveren sayılacaktır.

• Deniz taşıtlarında, gemi sahibi hizmet akdine tabi olarak sigortalı çalıştırırsa kendisi, geminin kiraya verilmesi halinde, kiralayan kendi adına sigortalı çalıştırıyorsa kiralayan işveren sayılacak, gemiyi sevk ve idare eden kaptan ise işveren vekili olarak kabul edilecektir.

Maden işyerleri bakımından:

• Maden kanununda belirtilen esaslara uygun olarak ruhsat alan ve sigortalı çalıştıranlar işveren sayılacaklardır.

• Maden kanunundaki şartları yerine getirerek işyerini ve işletme hakkını devir alan ve sigortalı çalıştıranlar işveren sayılacaktır.

• Maden işletmesini, herhangi bir sigortalı çalıştırmaksızın devreden ruhsat sahipleri işveren sayılmayacak, işyerini devrettikleri ve fiilen çalıştıran kişiler işveren sayılacaktır.

• Maden işletmesini devretmekle beraber, işletmenin teknik faaliyetini tanzim ve kontrol eden, bu amaçla sigortalı çalıştıran kişiler asıl işveren, işletmeyi fiilen çalıştıranlar ise aracı işveren kabul edileceklerdir.

Köylerde, köy bekçisi, korucusu, imamı gibi statüde çalıştırılanların, köy bütçesinden ücret almaları halinde Köy Muhtarlığı tüzel kişiliği işveren kabul edilecektir.

Ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanları istihdam edenler, Türk veya yabancı uyruklu olmalarına bakılmaksızın işveren sayılacaklardır.

Sigortalı sayılmayan yed-i emin ve tasfiye memurları işveren adına hareket ettikleri için işveren vekili olarak kabul edileceklerdir.

6. BÖLÜM

Belgede SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU (sayfa 106-110)