• Sonuç bulunamadı

Genel Kurulun Görevleri

Belgede SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU (sayfa 42-46)

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

3.5. İDARİ YAPISI VE ORGANLARI

3.5.1. GENEL KURUL

3.5.1.2. Genel Kurulun Görevleri

Kurum Genel Kurulu, diğer tüzel kişiliklerin genel kurullarından farklı olarak bir karar ve denetim organı değildir. SSK ve Bağ-Kur'da olduğu gibi Kurum Genel Kurulu da bir tür görüş bildirme ve istişare organı olarak düşünülmüş, sınırlı bir seçim yetkisi verilmiştir.

Kurulun bir karar ve denetim organı olmaması görev alanlarını ve yetkilerini büyük ölçüde sınırlandırmıştır. Bu yapısı ile Genel Kurulun en dikkate değer görevini, Yönetim Kurulunda yer alan sosyal taraf temsilcilerinin seçimi oluşturmaktadır. 5502 sayılı Kanunda, Genel Kurulun görevleri (m. 5);

Sosyal güvenlik politikaları ve uygulamaları hakkında görüş ve önerilerde bulunmak,

Kurumun bütçe ve bilançoları, faaliyet raporları, performans programları ve sigorta kolları ile ilgili aktüeryal hesap sonuçlarını değerlendirmek ve görüş oluşturmak,

Kurumun performans programlarında yer alan hedefleri ile sonuçlarını değerlendirmek ve bir sonraki dönemin performans hedefleri için görüş oluşturmak,

Yönetim Kurulunun seçimle gelen asil ve yedek üyelerini belirlemek,

olarak sıralanmıştır. 5502 sayılı Kanunda Genel Kurul için tanımlanan görevler sınırlı olmakla birlikte bu durum Genel Kurulun idari yapı içinde etkin olmayacağı anlamına da gelmez. Kurum yönetimi ve özellikle sosyal taraflar, Genel Kurul toplantıları süresince ortaya koyacakları tavır ve performansları ile sosyal güvenlik sistemi içinde Kurum Yönetimini ve kararlarını etkileyen, sözlü olarak denetleyen ve hesap verilen etkin bir organ haline dönüşebilir. Bu bakımdan Genel Kurul toplantılarında sosyal tarafların tavırları, yazılı kuralların ötesinde Kurulun etkinliğini ve sistem içindeki fonksiyonunu belirleyici olacaktır.

3.5.1.2.YÖNETİM KURULU

3.5.1.2.1.Yönetim Kurulunun Oluşumu

Kurumun en yüksek karar, yetki ve sorumluluğunu taşıyan organ olarak tarif edilen Yönetim Kurulu, sosyal güvenlik sistemi ile tarafların temsiline imkân veren "çok taraflı

temsil" esasına göre teşekkül etmiştir. Yönetim Kurulu, Başkan dâhil 12 üyeden oluşmaktadır (m.6). Bunlar;

• Kurum Başkanı (Yönetim Kurulu Başkanı, ÇSG Bakaranın teklifi ile müşterek kararname ile atanır (m.29).

• 2 Kurum Başkan Yardımcısı (Başkanın teklifi ile müşterek kararname ile atanır)

• ÇSGB temsilcisi (Bakanın teklifi ile müşterek kararname ile atanır)

• Maliye Bakanlığı temsilcisi (Bakanın teklifi ile müşterek kararname ile atanır)

• Hazine Müsteşarlığı temsilcisi (Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi ile müşterek kararname ile atanır),

• İşveren Temsilcisi, (Genel Kurulda seçilir)

• İşçi Temsilcisi, (Genel Kurulda seçilir)

• Kamu görevlileri temsilcisi, (Genel Kurulda seçilir)

• Tarımda Kendi nam ve hesabına çalışanlar temsilcisi (Genel Kurulda Seçilir)

• Tarım dışında kendi nam ve hesabına çalışanlar temsilcisi, (Genel Kurulda seçilir)

• Kurumdan gelir ve aylık almakta olanların temsilcisi, (Genel Kurulda seçilir) 5502 sayılı Kurum Kanunu tasan halinde iken Yönetim Kurulunun 11 temsilciden oluşması, bunlardan 6'sıran devlet, 5'inin sosyal taraf temsilcisi olması öngörülmüştü. Ancak, sosyal tarafların özerklik konusundaki talepleri ve şikâyetleri göz önüne alınarak devlet temsilcilerinin sayısı 5'e indirilmiş, Tasarıda yer alan ve Sağlık Bakanlığı için öngörülen temsilciden vazgeçilmiş ve 10 kişilik bir yönetim kurulu oluşturulmuştur. 6385 sayılı Kanunla Kurum Yönetim Kurulu üye sayısı 12'ye yükseltilirken eşitliğe özen gösterilmiş, üye sayısındaki artış bir sosyal taraf temsilcisi ve bir devlet temsilcisinin yönetime dahil edilmesi ile sağlanmıştır. Ancak, GSS dolayısıyla Kurumun faaliyetleri ile Sağlık Bakanlığı arasındaki yakın ilişki düşülürse, devlet temsilcisi olarak Yönetim Kurulunda yer alan 6. Kişinin bir diğer Kurum başkan yardımcısının yönetim kuruluna alınması yerine Sağlık Bakanlığını temsilen yeni bir üyenin seçilmesi daha isabetli olurdu. Çünkü yeni durumda SGK yönetim kurulunda Kurum, Başkan'ın yanısıra 2 başkan yardımcısı ile birlikte 3 kişi ile temsil edilmektedir.

Yönetim Kurulu'nda yer alan ve atama sureti ile gelen devlet temsilcilerinin sayısı ile diğer sosyal tarafların temsilcilerinin toplam sayısının eşit olmasının ötesinde Kurumun idari özerkliğini tartışmalı hale getiren diğer hususlar (m. 6);

• Kurum Başkanının aynı zamanda Yönetim Kurulu başkanı olması,

• Oylarda eşitlik olması halinde Başkanın tarafının çoğunluk sayılması,

• Başkanın olmadığı hallerde Başkana vekâlet eden kişinin Yönetim Kurulu

başkanı olarak toplantılara katılması,

• Başkan yardımcısının olmadığı toplantılarda Başkanın görevlendireceği yardımcının toplantılara katılması,

• Düzenli toplantılar dışında Yönetim Kurulunun 7 üyesinin talebi dışında Başkanın talebi ile Kurul toplantılarının yapılabilmesi,

Yönetim Kurulunda yer olan sosyal taraf temsilcileri, Genel Kurulda yer alan kendi temsilcileri tarafından asil ve yedek üye olarak seçilirler. Başkan ve başkan yardımcısı dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi 3 yıldır. Seçimle göreve gelen üyelerin herhangi bir sebeple dönemlerini tamamlamadan görevden ayrılmaları halinde yerleri yedek üyeler tarafından yerini aldıkları üyenin süresini tamamlamak üzere doldurulur. Atama sureti ile gelen Kurul üyelerinin herhangi bir sebeple görevden ayrılmaları halinde, yerine gelinen üyenin görev süresini tamamlamak üzere, en geç bir ay içinde, müşterek kararname ile yeni bir üye atanır. Kurum yönetiminin profesyonelliğine katkıda bulunmak üzere atama ile Kurum Yönetim Kurulunda görev alanların geldikleri kurumla ilişkileri (Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Maliye ve Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlık ile) kesilir.

5502 sayılı Kanunun Yönetim Kurulunun oluşumu ile ilgili düzenlemelerinin, daha önce SSK ve Bağ-Kur Yönetim Kurullarının işleyişi ile ilgili olarak karşılaşılan güçlükleri ortadan kaldırmaya yönelik olduğu bu sebeple; görevden ayrılan üyelerin yerine en geç bir ay içinde atama yapılacağı, arka arkaya 3 defa veya bir yıl içinde 6 defa toplantıya katılmayanların üyeliklerinin kendiliğinden sona ereceği, atama sureti ile göreve gelenlerin ayrılmaları halinde 30 gün içinde eski görevlerine uygun kadrolara atanacağı, üyelikleri dolayısı ile mali haklarında bir kayba uğramalarının önlenmesi ve üyelik görevleri dolayısıyla ücret ödenmesi ile ilgili hükümlere yer verildiği dikkat çekmektedir (m. 6).

3.5.1.2.2.Yönetim Kurulunun Görevleri

Kanun, Kurum Yönetim Kuruluna çok geniş bir görev alanı belirlemiştir (m. 7). Bunlar;

• Kurum bütçesini, bilançosunu ve gelir gider tablolarını karara bağlamak,

• Sigorta kolları ile ilgili aktüeryal hesapları değerlendirerek finansman dengesi ile ilgili gerçekleşmeleri izlemek,

• Başkanlık bünyesi içinde yer alan genel müdürlükler ve daire başkanlıklarının kurulmasına veya kapatılmasına karar vermek,

• Kurum alacaklarını takip etmek, prim tahsilatını artırmaya yönelik tedbirleri

uygulamak,

• Kurum personeline yönelik ücret ve çalışma şartları ile ilgili usul ve esasları belirlemek,

• Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak,

olarak belirtilmiştir. 5502 sayılı Kurum Kanunun ilk şeklinde, SSK ve Bağ-Kur uygulamalarından farklı olarak Kurumun özerkliğini güçlendirecek şekilde, Bakan onayına tabi olarak alınacak kararlar oldukça sınırlanmış, ayrıca Genel Müdürlükler başta olmak üzere Kurumun faaliyetleri bakımından hayati öneme sahip Strateji Geliştirme Başkanlığı bün-yesindeki Daire başkanları ve sosyal güvenlik il müdürlerinin atanması Başkanın önerisi üzerine Yönetim Kurulu tarafından yapılır hükmü yer almışken, 11/10/2011 tarih ve 665 sayılı KHK ile sosyal güvenlik il müdürlerinin atanmasında yönetim kurulu devre dışında bırakılmış ve il müdürlerinin atanması Başkanın önerisi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının onayına bırakılmıştır. 665 Sayılı KHK, Kurum yönetim kurulunun görev ve yetki alanının sınırlandırmış, Bakanlığın Kurum üzerindeki etkisini artırmıştır.

3.5.1.2.3.Sosyal Güvenlik Kurumu ve Özerklik

Gerek Genel Kurulun oluşumu ve görevleri, gerekse Yönetim Kurulunun oluşumu, tarafların temsili ve görevleri dolayısı ile sıklıkla gündeme getirilen idari özerklik, ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının ilk kuruluş yıllarından itibaren gündeme getirilen önemli tartışma alanlarından birini oluşturmaktadır. Bir yönetim tarzı ve anlayışı olarak sosyal güvenlik kurumlan için özerklik; sistemin karar ve yönetim sürecinde siyasi iktidarların etki alanını sınırlandıracak şekilde sosyal güvenlik sistemi ile ilgili tarafların temsil edilmesi ve karar sürecine katılmalarına imkân sağlanması anlamına gelmektedir. Bir başka ifade ile özerklik, diğer kamu kurumlarının yönetim yapılarından farklı olarak, yönetim yetkisinin devlet ve sosyal taraf temsilcileri arasında paylaşılmasıdır. Bu anlamda özerklik, sosyal taraf temsilcilerinin karar sürecinde yalnızca temsil ettikleri grubun menfaatlerini korumak için değil, bir bütün olarak sistemin ve Kurumun menfaatlerini koruyacak ve gözetecek bir davranış sergilemeleri anlamına gelmektedir. Özerklik, bir amaç değil, sosyal güvenlik sisteminin ve kurumlarının sağlıklı ve etkin şekilde yönetilmesi için bir araçtır. Bu aracın etkin kullanılabilmesi, sosyal tarafların sistem içindeki tavır ve tutumları ile yakından ilgilidir.

Sosyal güvenlik nüfusun tamamını ilgilendiren bir konu olmasının yanı sıra, GSYİH'nın

%11-15'i, Bütçenin de %40'ma yakın bir kaynağın kullanıldığı önemli bir alandır. Bu sistemde yönetimin amacı ülke nüfusunun taleplerine uygun bir işleyişi oluşturmak ve bu amaçla tahsis edilen kaynakların etkin kullanımını sağlamaktır. Özerklik bu amaçlar için bir araç olmalı ve

sosyal taraflar yönetim sürecinde bu amaçların gerçekleşmesine imkân verecek bir tutum içine girmelidirler. Bu çerçevede takınılması gereken ilk ve önemli tavır, Yönetim Kurulu temsilcileri seçilirken, seçilen kişilerin vasıf ve özelliklerinin Kurumun yukarıda belirtilen büyüklüklerine uygun yönetici davranışlarını sergileyebilecek kişiler olmasına özen gösterilmesi olacaktır. Benzer şekilde devletin atama sureti ile görevlendireceği kişilerde de aynı vasıf ve özelliklerin aranması gerekir. Yönetim Kurulu üyelerinin seçimi ile başlayacak bu tavır, sistemin işleyişine yönelik olarak gösterildiği zaman, özerklik tarafların temsilci sayısının ve oranının belirlenmesinin ötesinde, bir yönetim tarzı olarak tercih edilme sebebine uygun bir nitelik kazanmış olacaktır. Yaygın ve başarılı bir örnek olarak verilen Merkez Bankasının özerkliği konusunda gösterilen hassasiyetin sosyal güvenlik kurumlarının özerkliği için de gösterilmesi beklenmektedir.

Belgede SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU (sayfa 42-46)