• Sonuç bulunamadı

Hz Muhammed’in (sav.) Rabbini Görmediği

1.3. ALLAH’IN GÖRÜLEMEZ OLDUĞU İDDİASI

1.3.3. Allah’ın Görülemezliğinin Sem‘î Delilleri

1.3.3.2. Hz Muhammed’in (sav.) Rabbini Görmediği

Kâdî Abdülcebbâr, Ka‘b el-Ahbâr’ın (ö. 32/652-53 [?]) “Allah konuşma ve görülmesini Musa ile Muhammed arasında paylaştırdı, Musa ile iki kere konuştu, Muhammed onu iki kere gördü” dediğini, bunun üzerine Mesrûk’un (ö. 63/683 [?]) Âişe’ye (ra) giderek konuyu sorduğunu aktarır.225 Kâdî Abdülcebbâr’ın rü’yetullahın

gerçekleşmeyeceği konusunda rivayet edilen hadisler arasında zikrettiği ve buna delil olarak kullandığı hadisin ne Buhârî’de226 (ö. 256/870) ne de Müslim’de227 (ö. 261/875)

221 Tâhâ, 20/110.

222 Mâtürîdî, Kitâbü’t-tevhîd, 141:15-17; a.mlf., Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 5: 165:15-166:8. 223 Nesefî, et-Temhîd, 220:6-11.

224 Mâtürîdî, Kitâbü’t-tevhîd, 145:13; Nesefî, et-Temhîd, 221:1-3.

225 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 228:12-229:3; a.mlf., Fazlü’l-i‘tizâl, 159:1-3. 226 Buhârî, “Tefsîr”, 53.

rivayet edilen metninde Ka‘b’ın sözünü duyan Mesrûk’un bilgi almak için Âişe’ye (ra) gitmesi iddiasına ilişkin bir açıklama geçmektedir. Müslim metninde Âişe’nin (ra) Mesrûk yanında oturuyorken Allah’ın görülmesi meselesini gündeme getirdiği, Buhârî rivayetinde ise Mesrûk’un bu konuyu sorduğu ifade edilmektedir. Kâdî Abdülcebbâr’ın olaya ilişkin geri kalan aktarımı, Âişe’nin (ra) tepkisini daha güçlü tasvir etmesi dışında bu hadis kaynaklarındaki rivayetlerle örtüşmektedir. Rivayet edildiğine göre Mesrûk “Ey müminlerin annesi, Muhammed rabbini gördü mü?” diye sormuş, o da üç kere “Sübhanallah! Söylediğin şeyden dolayı tüylerim diken diken oldu. Sana bunu söyleyen kesinlikle yalan söylemiştir. Sana kim Muhammed rabbini gördü derse, kesinlikle yalan söylemiştir. Allah ‘gözler onu idrak edemez, halbuki o gözleri idrak eder’,228 ‘herhangi bir beşer ile Allah’ın konuşması ancak vahiy ile

olabilir’229 buyurmuştur…” diyerek cevap vermiştir. Bunun üzerine Mesrûk, “Allah

kitabında ‘onu iniş esnasında bir daha gördü’230 demiyor mu?” diye sorunca Âişe (ra)

“Ben bu ümmetin ilkiyim, Resûlullah’a bunu sordum, o Cibrîl’dir, onu Allah’ın yarattığı sûret üzere iki defa gördüm dedi” şeklinde cevap vermiştir.231 Mu‘tezile bu

hadisin rü’yetullahın imkansız olduğunu kanıtladığını iddia etmektedir.

Öte yandan Eş‘arîler ve Mâtürîdîler, Âişe’nin (ra) Hz. Peygamber’in Allah’ı görmediğini söylemekle rü’yetullahın imkansız olduğunu kastetmediğini iddia etmektedirler. Onlara göre kasıt, miraçta görmenin gerçekleşmediğidir. Eş‘arî rivayette geçen “kim Muhammed’in rabbini gördüğünü iddia ederse Allah’a büyük bir iftira atmıştır” ifadesindeki görme fiilinin geçmiş zaman kipinde olmasından hareketle, kastın dünyada görmenin gerçekleşmediği olduğunu söyler.232 Pezdevî de,

Âişe’nin (ra) Hz. Peygamber’in miraç gecesi Allah’ı görmediğini vurguladığını ve hadisin Allah’ın yalnızca dünyada görülmeyeceğine işaret ettiğini aktarır.233 Bu

çerçevede Eş‘arîler ve Mâtürîdîler’in rivayete ilişkin genel kanaatinin, Âişe’nin (ra) Allah’ın dünyada görülmesi iddiasına itiraz etmesi olduğu anlaşılmaktadır. Eş‘arî, onun müminlerin kıyamet günü Allah’ı göreceklerini ifade eden hadisin ravilerinden 228 el-En‘âm, 6/103. 229 eş-Şûrâ, 42/51. 230 en-Necm, 53/13. 231 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 228:12-229:3. 232 İbn Fûrek, Mücerred, 81:17-21. 233 Pezdevî, Usûlü’d-dîn, 83:13-15.

biri olmasının bu görüşünü desteklediğini söyler.234 Nitekim bu mezheplerin

rivayetteki olumsuzlamanın dünyada görme ile sınırlı olduğu iddiası metne uygundur. Bununla birlikte miraçta Hz. Peygamber’in Allah’ı gördüğü de iddia edilmiştir. Bâkıllânî Âişe’nin (ra) miraç gecesi Hz. Peygamber’in Allah’ı kalbiyle gördüğünü, İbn Abbâs ve başka bazı sahabenin ise baş gözü ile gördüğünü kabul ettiklerini söyler.235 Ancak Kâdî Abdülcebbâr İbn Abbâs’ın (ö. 68/687-88) Hz. Peygamber’in

Allah’ı gözüyle değil kalbiyle gördüğünü söylediğini236 aktarır.237 Bâkıllânî bu

rivayetlerin rü’yetullahın mümkün olduğunu gösterdiğini iddia etmektedir. Ona göre rü’yetullahın açık olarak imkansız olması herkesin aynı fikirde birleşmesini gerektirir. İhtilafın varlığı ise rü’yetullahın imkansız değil mümkün olduğunu göstermektedir.238

Bu açıdan bu kelamcıların aynı kişiden gelen rivayetler arasında kendi yaklaşımlarına uygun olanını benimseyip, diğerini görmezden geldiği söylenebilir.

Mu‘tezile’nin rü’yetullahın gerçekleşemeyeceğine delil olarak kullandığı bir hadis daha vardır. Ebû Zer’in (ö. 32/653) Hz. Peygamber’e “rabbini gördün mü” diye sorduğu, Hz. Peygamber’in cevaben “nurdur, onu nasıl göreyim” dediği rivayet edilmektedir.239 Kâdî Abdülcebbâr, bu cevap ile “onu göremem” anlamının

kastedildiğini belirtmekte ve hadisi rü’yetullahın gerçekleşmeyeceğine dair bir haber olarak aktarmaktadır.240

Eş‘arîler ve Mâtürîdîler, Mu‘tezile’nin bu hadise yaklaşımını eleştirmektedir. Eş‘arî Mu‘tezile’nin Allah’ın hakikatte nur olduğunu kabul etmediği için bu hadisi rü’yetullahın gerçekleşmeyeceği konusunda delil olarak kullanamayacağını söyler.241

Ona göre bu hadis, gözün bu dünyada yaratılmış nurları bile hakikati üzere idrak etmekten aciz olduğu, bu yüzden Allah güçlendirmedikçe Allah’a bakamayacağı

234 İbn Fûrek, Mücerred, 81:17-21. 235 Bâkıllânî, el-İnsâf, 170:11-16. 236 Müslim, “İman”, 284, 285. 237 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 229:4-5. 238 Bâkıllânî, el-İnsâf, 179:16-21. 239 Müslim, “İman”, 291. 240 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 228:9-12. 241 Eş‘arî, el-İbâne, 51:7-9.

bağlamında değerlendirilmelidir.242 Bu düşünce Eş‘arî’nin Allah’ın hakikatte nur

olduğu kabulüne dayanır.243

Mâtürîdî ise, Hz. Peygamber’in Ebû Zer’in sorusunu tenkit etmemesini delil olarak kullanmaktadır. O, Hz. Peygamber’in, kendisine sorulan soruda gözle görmenin kastedildiğini, soruyu soranın da kalbin rü’yetinin ilim olduğunu ve Hz. Peygamber’in soruyu sormaya sebep olan olaydan önce de bu ilme sahip olduğunu bildiğini söyler. Mâtürîdî buna rağmen Hz. Peygamber’in soruyu soranı ayıplamaması ve sorudan men etmemesinin rü’yetullaha delil olduğunu düşünmektedir. O, Hz. Peygamber’in bu tavrının yumuşak bir üslup olduğunu ve dolayısıyla sorulan görme biçiminin -yani baş gözüyle görmenin- gerçekleşmesinin uzak bir ihtimal olmadığına işaret ettiğini kabul etmektedir.244

Eş‘arî’nin Allah’ın nur olduğu kabul edilmeden hadisten Allah’ın görülemeyeceği hükmüne ulaşılamayacağını iddia etmesi ve Mâtürîdî’nin sorunun kınanmamasını ön plana çıkarması, Hz. Peygamber’in cevabını göz ardı etmektedir. Halbuki cevap oldukça açıktır ve onun Allah’ı görmediğini ifade etmektedir. Bununla birlikte hadisin ifade ettiği anlam, Mu‘tezile’nin de Ehl-i Sünnet’in de iddiasını desteklemeye müsait görünmektedir. Nitekim hadiste görememenin Allah’ın zâtı ile de Hz. Peygamber’in insan olarak durumu ile de ilişkilendirilmesi mümkündür. Birinci değerlendirmede Allah’ın nur olmasının zâtı ile ilgili bir görülemezliği ifade ettiği kabul edilirken, ikinci değerlendirmede nurun görülememesinin göz ile ilgili olduğu kabul edilir. Bu durumda hadisin anlamına ve rü’yetullah açısından doğuracağı sonuca ilişkin yorum, bu değerlendirmelerden hangisinin tercih edileceği ile ilgilidir. Ancak bu durum, hadisin gözün yapısındaki bir değişiklik ya da Eş‘arî’nin dediği gibi, gözün gücünün artması ile Allah’ın görülebileceği yorumuna müsait olduğunu göstermektedir. Bu nedenle Mu‘tezile’nin hadisi Allah’ın görülmesinin imkansızlığına yorumlaması tartışılmaz bir hüküm olarak görülmemelidir.

242 Eş‘arî, el-İbâne, 50:2-7. 243 Eş‘arî, el-İbâne, 51:7-8.

Mu‘tezile’nin rü’yetullahın imkansız olduğu iddiasının sem‘î delillerini böylece ele almış olduk. Şimdi, daha geniş bir toplumsal zemini olan Allah’ın görülebileceği kabulünü ele almak istiyoruz.