• Sonuç bulunamadı

Görmenin Zorunlulukla Açıklanması

2.2. GÖRMENİN GERÇEKLEŞME SÜRECİ

2.2.2. Görmenin Gerçekleşmesinin Zorunluluk ve Âdetle Açıklanması

2.2.2.1. Görmenin Zorunlulukla Açıklanması

Mu‘tezile’nin görme konusuna yaklaşımı, gerekli şartlar oluştuğunda görmenin zorunlu olarak gerçekleşeceği kabulünü içermektedir. Bu yaklaşımın benimsenmesinin duyu bilgisinin güvenilirliğini sağlama amacına yönelik olduğunu söylemek mümkün görünmektedir.

Mu‘tezile kelamcıları, ilk dönemlerden itibaren görme olgusunun gerçekleşme sürecini ağırlıklı olarak zorunluluk çerçevesinde açıklamıştır. Ka‘bî Mu‘tezile’nin genelinin, duyu organlarının var olması ve engellerin kalkmış olması halinde duyumun gerçekleşmemesini mümkün görmenin, sofistlerin yöntemini benimsemeye ve bilmezden gelmeye (tecahül) götüreceğini kabul ettiğini söylemektedir.162 Ka‘bî

sonrasında da aynı yaklaşımın sürdürüldüğü görülür. Mu‘tezile bu dönemde de görene, görülene ve ortama ilişkin şartların görmeyi sağlayacak şekilde meydana gelmesi durumunda görmenin gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu kabul etmiştir. Ebû Ali163

ve Ebû Hâşim,164 kişinin görülürü önünde olması ve görme şartlarının da gerçekleşmiş

olması durumunda görmemesinin imkansız olduğu kanaatini taşımaktadır. Kâdî Abdülcebbâr şartları gerçekleştiğinde görenin görülürü görmesinin zorunlu, şartlardan birinin gerçekleşmemesi halinde ise imkansız olduğunu kabul etmektedir. O, bu şartları, gören kişinin görülürleri görmesini mümkün kılan sıfata sahip olması, görülen şeyin gören tarafından görülmesini mümkün kılan sıfata sahip olması ve akledilen engellerin kalkması olarak açıklar.165 İbn Metteveyh ve Nîsâbûrî de, görmeye engel

162 Ka‘bî, Makâlât, 476:3-6.

163 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 9: 12:17-19. 164 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 40:17-20. 165 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 39:4-6, 57:18-19.

olan hususlardan herhangi biri bulunmadığında görmenin gerçekleşeceğini söyler.166

Görmenin gerçekleşmesinin zorunluluk içermesi, algının gerçekleşmesinin iradi olduğunu kabul eden birkaç isim167 varsa da, ağırlıklı görüşün algının

gerçekleşmesinin iradeden bağımsız olduğu kabulü olmasına yol açmıştır. Bu çerçevede Mu‘tezile’ye göre görmenin gerçekleşmesine Allah’ın müdahale ettiği de söylenemez.168

Cüveynî Mu‘tezile’nin şartları oluştuğunda görmenin zorunlu olacağı iddiasının sağlam bir temeli olmadığı kanaatindedir. Ona göre Mu‘tezile’nin tespit ettiği tüm ilişki biçimleri, görmenin belli durumlarda gerçekleşip belli durumlarda gerçekleşmemesi, Allah’ın iradesi doğrultusunda gerçekleşen âdetin tekrarına dayanmaktadır. Cüveynî, cârî âdetin bozulması durumunda çok uzağın ve çok yakının görülmesinin mümkün olduğunu,169 bu nedenle görme şartlarının zorunluluk değil

âdet bağlamında açıklanması gerektiğini düşünür.

Görmenin gerçekleşmesinin zorunluluk içerdiği iddiası, şartlar gerçekleştiğinde görmenin mutlaka gerçekleşmesi, şartlardan biri ya da ikisi gerçekleşmediğinde görmenin imkansız hale gelmesi ve görmezliğin bu şartların zorunlu olduğunu ortaya çıkaracak şekilde devam etmesinden kaynaklanmıştır. Durumun âdet olarak değerlendirilmesini kabul etmeyen İbn Metteveyh, bunun mümkün olması için konuya ilişkin bir anlaşmazlığın olmasını gerekli görür.170 Ancak

tecrübenin hep bu şartlarla cereyan etmesi, Mu‘tezile’nin bunları âdet olarak değerlendirmesini engellemektedir.

Bu çerçevede Mu‘tezile mezhebinde duyu algısının âdet ile gerçekleşmesi reddedilmiş171 ve zorunlulukla gerçekleşmesi, varlık düşüncesindeki en temel kabuller

kadar kesin bir durum olarak algılanmıştır. Kâdî Abdülcebbâr şartları gerçekleştiğinde görmenin zorunlu olmasını, cevherin var olduğunda mütehayyiz ve araz taşıyan olmasının zorunlu, yok olduğunda ise bu sıfatlara sahip olmasının imkansız olmasına

166 Kâdî Abdülcebbâr, el-Mecmû‘, 1: 209:17-18; Nîsâbûrî, el-Mesâil, 46:12-13. 167 Ka‘bî, Makâlât, 478:11-16.

168 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 144:4-7. 169 Cüveynî, el-İrşâd, 172:9-13.

170 Kâdî Abdülcebbâr, el-Mecmû‘, 1: 208:8-12. 171 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 97:19-21.

benzetmektedir. Ona göre cevherin bu ikisi arasında üçüncü ve farklı bir hali yoktur.172

Bu örnek, görmenin şartlarının da gri bir alan içermediği kabulünü ima etmektedir. Görmenin zorunlu oluşu tevlîd düşüncesi çerçevesinde de ifade edilmiştir. Bu açıdan şartları gerçekleştiğinde görme, canlı varlığa vurulduğunda acı hissetmesinin, vurma bittiğinde acının da bitmesinin zorunlu olmasına benzetilmektedir.173 Ancak

bakma ve görmenin tevlîd ile açıklanması, yeme ve içmenin ardından tokluk ve suya kanmışlığın oluşmasının zorunluluk içermemesi bağlamında eleştirilmiştir.174

Görmenin zorunluluk içermesi, duyu bilgisine güvenin ancak bu çerçevede mümkün olacağı kabulünden ortaya çıkmıştır. Kâdî Abdülcebbâr şartlar gerçekleştiğinde görmenin zorunlu olduğunu iddia etme sebebini, zorunluluğun kabul edilmemesinin, bakılan yönde görülmemesine rağmen büyük cisimlerin olduğundan emin olunamamasına neden olacağı ile açıklamaktadır. Ona göre böyle bir durumun mümkün olduğunu kabul etmek idraklere güvenin ortadan kalkmasına yol açar. O, idraklere güven yitirildiğinde insanın büyükle küçük, uzunla kısa, boş mekan ile dolu mekan arasını ayırt edemez olacağını ifade eder. Ona göre bu düşünce tarzı arazları ispat yolunu çürütmektedir. Çünkü arazlar, cisimlerin halleri konusundaki bilgilerle kanıtlanır. Böylece ona göre cisimlerin hüdûsunu ispat yolları da kapanmış olur. Bu durumun kişinin övgü ve yergiye hak kazanmasının doğru bir şekilde bilinememesine yol açacağını düşünen Kâdî Abdülcebbâr, böyle bir duruma yol açan düşüncenin kabul edilemez olduğunu ifade eder.175 Görüldüğü üzere Kâdî Abdülcebbâr bu yaklaşımın

dinin temellerini sarsacağını ve dini kanıtlanabilir bir inanç biçimi olmaktan çıkaracağını düşünmektedir.

Mu‘tezile’de varlığına rağmen görülmemesi mümkün kabul edilen şeyler, benimsenen görme teorisi çerçevesinde açıklanabilmektedir. Kâdî Abdülcebbâr, bakılan yönde ince (dakîk) ve küçük (latîf) cisimler olabileceğini, bunlar görülmese de yokluklarına dair bilginin oluşmayacağını söylemektedir. Bu çerçevede melekler ve cinler gibi ince ve küçük varlıkların bakılan yönde olup görülmemeleri mümkün kabul

172 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 39:7-9. 173 Kâdî Abdülcebbâr, el-Muğnî, 4: 142:20-143:1. 174 Cüveynî, el-İrşâd, 172:9-13.

edilmiştir.176 Mu‘tezile’ye göre kör önünde bir cisim olmadığına ya da gören kişi

önünde latîf bir cisim olmadığına dair kesin bilgiye sahip olmaz ama problemler ortadan kalktığında, yani kör görür olduğunda, gören de latîf cisimleri görür olduğunda bu kişilerde önündeki şeye dair bilginin oluşmaması mümkün değildir.177

Bu çerçevede Mu‘tezile’nin şartları oluştuğunda görmenin gerçekleşmesini zorunlulukla açıkladığı ve bu kabulün hem bilginin hem de dini bilginin güvenilirliği için zorunlu olduğunu düşündüğü anlaşılmaktadır. Ancak Eş‘arîler ve Mâtürîdîler bu kanaati benimsemez. Şimdi onların konuya yaklaşımını ele almak istiyoruz.