• Sonuç bulunamadı

2 KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1 Eleştirel Yansıtma

2.1.2 Eleştirel Yansıtma Nedir?

Eleştirel yansıtmanın birçok alanda (sağlık ve sosyal alan meslekleri) kullanılmasına rağmen eğitim alanında bu kavramın özümsenmesinin zor olabileceği düşünülmektedir. Karmaşık bir anlamsal yapıya sahip olması, benzer terminolojinin farklı bağlamlarda farklı kullanıma sahip olması ve farklı nüanslar taşıması nedeniyle eleştirel yansıtmanın eğitim alanından anlaşılması ve özümsenmesinin zor olacağı ifade edilmektedir. Kavram eleştirel düşünme (Kemmis 1985), eleştirel çözümleme (Boud, Keogh ve Walker 1985), yansıtıcı uygulama (Johns, 2004; Schön 1996) ve araştırma gibi alanlara ait literatüre dağılmıştır ve eğitim alanında bilgiye ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla kavramın açıklanmasında ufak farklılıklar ya da örtüşmeler söz konusu olabilmektedir. Örneğin eleştirel yansıtma daha çok öğrencinin kendi çalışmasıyla (kişisel uygulamalar ve beceriler beraberinde yansıtıcı düşünme) meydana gelen öğrenme konusuna odaklanırken eleştirel çözümleme kavramı daha çok akademik bir süreç olarak (akademik makaleleri dikkatle incelemek ve elde edilen bulguların niteliği konusunda) ifade edilmektedir (Smith G. T., 2009). Göze çarpan diğer bir konu da eleştirel yansıtmanın zorlukları, uygulanabilirliği ve yöntemleri (Finlay ve Gough 2003; Hsiung 2008) veya teoriyi öğretme ve eleştirel yansıtmayı akademik bağlamlarda uygulayabilme (Brockbank ve McGill 1998; Larivee 2000) gibi konularda sınırlı bir bilgiye sahip olunmasıdır.

Eleştirel yansıtmanın ne anlama geldiği birçok düşünür, sosyal kuramcılar, araştırmacılar, eğitimciler ve terapistler tarafından kapsamlı şekilde tartışılmıştır. Mezirow’a (1998); göre eleştirel yansıtmanın temeli varsayımların değerlendirilmesi veya yeniden değerlendirilmesine dayanmaktadır. Brookfield (1995) eleştirel yansıtmayı doğrudan eylemler sonucu gerçekleşen öğrenme süreci olarak tanımlamaktadır. Eleştirel yansıtma önceden bilinenlerin dışında farklı ihtimalleri düşünmeyi, alternatifleri dikkate almayı ve araştırmayı içermektedir. Bu nedenle eleştirel yansıtma zaten var olan varsayımların ve inançların sorgulanmasının ötesine geçer ve yenilerinin oluşmasına neden olur (Wolf, 2007). Eleştirel yansıtma geliştirilmiş düşünce, öğrenme ve öz ve sosyal sistemlerin değerlendirilmesini de içeren çeşitli sonuçlarla ilişkilendirilen bir kavramdır (Smith G. T., 2009).

34

Düşünceyle ilişkili olarak Dewey (1933) eleştirel yansıtmayı bir endişe süreciyle ortaya çıkan sorun çözme veya araştırma olarak tanımlar. Eleştirel yansıtma öğretmenlerin okullarda çözümler bulmasını sağlayacak olan bir düşünme ve sorun çözme aracıdır (Yost, Forlenza-Bailey, & Shaw, 1999). Eleştirel yansıtmanın ‘birinin yaptığı şeylerin şartları ve etkileri üzerine düşünme’ (Steier 1991) süreci olarak düşünülebilir. Eleştirel yansıtma, düşüncenin ve davranışın etkilerini ve sonuçlarını ortaya çıkarmak için önemli olarak algılanabilir (Birch ve Miller 2000). Psikolojide, Mezirow (1981) yansıtmanın önyargılara ulaşma ve onları değerlendirme noktası olabileceğini öne sürer. Eleştirel yansıtma aynı zamanda kim olduğumuz, kimliklerimiz, inançlarımız ve benzeri ile ilgili kendi öznel düşüncelerimizi sorgulamanın bir yolu olarak da görülmektedir (Wilson 2002). Öz yansıtma kendini anlamayla ilişkilendirilmenin yanı sıra psikanalizin terapötik faaliyetlerinin de temeli olarak algılanmaktadır (Lewis 2000).

Eleştirel yansıtma düşünme ve sorun çözmeyi içerir (Copeland, Birmingham, De La Cruz ve Lewin, 1993; Dieker ve Monda-Amaya, 1997). Sorun çözme, yetkin bireylerin zorlu bir durumu anlamlandırmaya, araştırma gerektiren uygulama alanlarını belirlemeye, gelişim için amaçlar tanımlamaya ve bu amaçları başarmak için eylemlerde bulunmaya çalıştığı bir süreçtir. Yansıtıcı pratisyenler bu süreci profesyonel uygulama anlayışlarını değiştirmek ve geliştirmek için kullanırlar. Sorun çözme sürecinin sonucu bilginin yeniden oluşturulmasıdır. Ginsburg (1988) eleştirel yansıtmanın düşünme için bilgi tabanının yanı sıra deneyim sahibi olmayı da içerdiğini dikkate almaktadır: Eleştirel davranış (praxis), eleştirel düşünme ile eleştirel uygulamayı birleştirme işlemidir. Buradaki sorun eylem için, politik, ekonomik ve ideolojik alanlarda yer almak için stratejiler geliştirip düzenlerken topluma, eğitime ve öğretmen eğitimine karşı eleştirel bir duruş sergilemektir. Kuram bilgilendiren bir uygulama olmanın yanı sıra uygulama bilgilendiren bir kuramdır.

Eleştirel yansıtmaya uygun bir sosyal teori perspektifi de toplumsal sistemler içerisindeki kişisel ‘konumumuzun’ benzersizliğini incelememizi sağlamasıdır (Foucault 1982; Giddens 1976). Bu, belirli kimlikleri (anne, baba, doktor, hemşire, hasta vb.) nasıl özümsediğimize veya bu kimliklerin bizi nasıl belirli şekillerde davranmaya yönelttiğine bakmak anlamına gelir. Habermas’a (1978) göre eleştirel yansıtıcı bilgi ne davranışsal ne de tekniktir, ne gerçek saptayıcıdır ne de bir disiplinin

35

esiridir. Tüm diğer bilgi türlerini eleştirir ve bu şekilde sadece olanı yeniden üreterek ilerler.

Boyd & Fales (1983) ise eleştirel yansıtma sürecini genellikle kişisel deneyimlere dayanan bir süreç olarak ifade etmektedir. Deneyimlerin sorgulanması ve incelenmesiyle bireyler durumları anlamlandırırlar. Böylece herhangi bir durumda var olan inançlara ve varsayımlara özel bir anlam verilmektedir. Mezirow’a (1998) göre bireylerin anlam oluşturma yollarının anlaşılması eleştirel yansıtmanın en önemli parçasıdır. Bireylerin deneyimlerini yorumlamak üzere kullandıkları örtülü kurallar “anlam şemaları” olarak ifade edilir. Geçmiş deneyimlerin, yeni bilginin özümsenmesi ve uyumsanmasını nasıl şekillendirdiği ise “anlam perspektifleri” olarak ifade edilmiştir. Eleştirel yansıtma algıların çarpıtılmasına neden olan, karar verme sürecini etkileyen geçmiş deneyimlerin, varsayımların neden olduğu sınırlılıkları ortadan kaldırmak anlamına gelmektedir.

Eğitim bağlamında eleştirel yansıtma sadece profesyonel bilgiyi yeniden yaratmaktan ziyade profesyonel uygulamayı geliştirme yolu olarak algılanmaktadır (Barnett 1994). Kolb’un (1984) öğrenme süreci modeli yansıtmanın aynı zamanda planlama, eylem ve değerlendirme de içeren öğrenme döngüsü içerisinde aşamalı bir süreç olduğunu varsaymaktadır. Bu modelde, yansıtma öğrenmenin dışında veya öğrenmeden bağımsız olmaktan ziyade öğrenmenin bir parçası olarak algılanmaktadır. Kolb’un anlayışı öğrenme kavramını alınan bilgiyi yeniden üretmekten öteye taşır. Ancak, bu anlayış yansıtmanın öğrenme içerisinde gerçekleştiğini varsaydığından öğrenci yansıtmasının öğrenme, eğitim veya yansıtıcılığın kendisiyle ilgili daha bütüncül bir yansıtma eleştirisi olduğundan ziyade kişisel eylemlerle sınırlı olduğu anlamına gelebilir (Bleakley 1999).

Yansıtıcı uygulama öğretilebilir mi? Öğretilebilirse nasıl? Ortak amaçlar içeren programların ortak bir görüşü öğretmen adaylarına yanstımanın daha kolay öğretilebileceğine yöneliktir (Wideen, Mayer-Smith & Moon, 1998). Eleştirel yansıtma için gerekli iki önemli unsur vardır. İlki; öğretmen adayları yansıtmaları için zemin oluşturacak deneyimi edinmiş olmalıdır. İkincisi; pedagoji, öğrenme yöntemleriyle ilgili anlamlı bilgi tabanına ve deneyimleriyle ilişkilendirebilecekleri sosyal, politik ve tarihi zemine sahip olmaları gerekir.

36

Benzer olarak bazı eğitim kuramcıları da eleştirel olarak daha yansıtıcı olmak veya daha iyi yansıtmak için öğrenmenin mümkün olduğunu öne sürmüşlerdir. Taylor’a (1987) göre, bu anlamda özyönlendirmeye geçiş dört aşamada gerçekleşir: yönelim bozukluğu, araştırma, yeniden yönlendirme ve denge. Larivee’nin (2008) anlayışına göre eğitimde yansıtıcı uygulama dört hiyerarşik yansıtma düzeyi içermektedir: Önyansıtma, yüzeysel yansıtma, pedagojik yansıtma ve eleştirel yansıtmadır. Bu sınıflamanın amacı ileriye dönük veya uygulayıcı bir öğretmenin daha iyi düzeyde yansıtma yapmasını sağlamak için bir uygulayıcı olarak nasıl ilerlediğini fark etmektir. Düzeyleri birbirinden ayıran temel unsurlar sistematik olarak kişisel ve durumsal faktörlerin öğrencilerle iletişimi nasıl etkilediğini ve öğrencinin kişisel ve durumsal faktörlerinin öğrenmeyi nasıl etkilediğini değerlendirmektir. Bu kavramlaştırmaların kısıtlamalarından biri yansıtıcı eylem dizgisinin ardından öngörülen nihai bir yansıtıcı yeterlilik hedefine ulaşılabileceğine işaret etmesidir (Smith G. T., 2009).

Eleştirel yansıtma profesyonel gelişim ve yetişkin eğimi literatüründe önemli bir rol oynamaktadır (Brookfield 1987; Mezirow 1981). Buradaki yaklaşım bireyleri kendi çalışmalarına karşı eleştirel bir tutum sergilemeye ve önlerine çıkan fikirler ve uygulamalar karşısında yerlerini belirlemeye teşvik etmektir (Leach, Neutze & Zepke 2001). Sağlık eğitiminde, eleştirel yansıtma özellikle öğrencilerin öz performans değerlendirmesi yapması için bir yöntem olarak kullanılmaktadır (Smith G. T., 2009). Schön’ün (1996) eleştirel yansıtmayı ‘eylemi yansıtmayı’ (eylemden sonra) ve ‘eylemde yansıtmayı’ (eylem içi) da içerebilen bir ‘profesyonel beceri’ olarak tanımlamadığı ifade edilmişti. Bu perspektifler eleştirel yansıtmanın mesleki yeterliliği ve mesleki gelişimi ilerletebileceği görüşlerini desteklemektedir. Bu anlamda, öz eleştirici bir yansıtma türü kendi düşüncelerinin ve davranışlarının içyüzünü anlamak ve değerlendirmek üzere kullanılabilir.

Bazı alan araştırmalarında ise, eleştirel yansıtma bilgi oluşturma sırasındaki önyargıları değerlendirme ve aşma yöntemi olarak görülmüştür. Pozitivist bir yaklaşıma göre ise, kendi önyargılarımızın farkında olarak nesnel olmayı amaçlayabiliriz. (Denzin & Lincoln 2005). Geleneksel olarak fenomenolojide ‘etiketleme’ önyargıları veya varsayımları bir kenara koymayı amaçlar (Paley 2005; Wall vd. 2004). Benzer şekilde, gömülü teoride (grounded theory) eleştirel yansıtma elde edilen veri türleriyle ilgili

37

notlar yazarak veya çözümlemeden ortaya çıkan temalar ile uygulamaya konulmaktadır (Cutliffe, 2003).

Yapılandırmacı yaklaşımda ise önyargı konusu farklı bir açıdan ele alınmaktadır. Yapılandırmacı yaklaşım bilginin her zaman sosyal olarak oluşturulduğunu sosyal ve içerisinde yaratıldığı sosyal bağlamlarla ve insanlarla ilişkili olduğu için bilginin öznel olduğu öne sürülmektedir (Foucault 1006; Hsiung 2008). Bu bağlamda, eleştirel yansıtma ‘yansıyabilirlik’ (reflexivity) ile uygulanmaktadır. Yansıyabilirlik kavramı genelde araştırma süreçlerinde öz ve bilgi oluşturma arasındaki karşılıklı ilişkiye dikkat etmek anlamında kullanılmaktadır. Bu yüzden, bu eleştirel yansıtma türü büyük olasılıkla araştırma yöntemi derslerinin bir parçası olarak öğretilmektedir (Finlay & Gough 2003). Yansıyabilirlik ile, eleştirel yansıma bilgi oluşturma sürecini sorgulamak ve araştırma ile kişisel ve epistemolojik etkilerin nasıl iç içe olduğunu incelemek için kullanılmaktadır.

Özel Yansıtıcı Yorumlama yönteminde (Alvesson ve Sköldberg 2000), eleştirel yansıtma şu şekilde ele alınmaktadır: Araştırma boyunca söyleneni ve yapılanı veya

söylenmeyeni ve yapılmayanı etkileyen kişisel, kişilerarası ve bağlamsal faktörlere sistematik şekilde dikkat eden eleştirel ve dikkatli bir süreç. Araştırmada yansıyabilirlik,

bilginin neden oluşturulduğu ve kimin bilgilenme talebinde bulunabileceği konularına dikkat çeker (Burawoy 1998). Bir eleştirel kuramcı araştırma yaklaşımına göre eleştirel yansıtma bilgi oluşturmanın nasıl politik veya etik amaçlara yönelik olduğunu incelemek için esastır. Feminist ve özgürlükçü araştırma geleneklerinde ise, yansıtma birinin kendi hayatını öğrenme ve kendi durumunu nasıl geliştireceğiyle ilgili fikir sahibi olma yolu olarak görülmektedir (Dowling 2006).

Eleştirel yansıtma, öğretmenlerin kendi uygulamalarını kişiselleştirmeleri ve yerleşmiş uygulamalar haline getirmelerini sağlamaktadır. Bu durum öğretmenleri yerleşmiş eğitimsel uygulamaları daha az bürokratik hale getirmeye ve örgütsel değişimi gerçekleştirmeye yönlendirmektedir. Genellikle örgütler kendi üyelerinin yaşamlarından bağımsız bir örgütsel yaşamı benimsemiş gibi görünmektedir (Osterman & Kottkamp, 1993). Yaygın bir görüşe göre okulların çoğunda izole edilmiş bir öğretim söz konusu olabilmektedir. Öğretmen kapısını kapatır ve günün birçoğunu öğrencileriyle ilgilenerek geçirmektedir. Ancak akran dönütü almak üzere sınıfa

38

yaşıtları davet etmek gibi yansıtıcı uygulamalarla bu izolasyon kırılabilir. Böylece öğretim süreci daha işbirlikli hale gelecek ve eğitimsel uygulamalar üzerine öğretmen tartışmaları ile öğrenme ve öğretme daha nitelikli hale gelecektir (Krim, 2009) .

Sonuç olarak, eleştirel yansıtmanın hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim sürecinde bir mesleki gelişim uygulaması olarak ele alındığı ifade edilebilir. Eleştirel yansıtma daha kişisel nitelikte bir sürece imkan tanımakla birlikte eğitimsel konularla ilgili olarak öğretmeni kendi kişisel teorilerini belirlemeye yönlendirir. Eleştirel yansıtma becerisine sahip öğretmenler öğretimde ve diğerleri ile olan ilişkilerinde ilerleme gösterirler.