• Sonuç bulunamadı

4. Alan: eleştirel (politik, etik ve sosyal

3.1. Araştırmanın Model

Araştırma sürecinde nicel ve nitel yaklaşımların birlikte ele alındığı karma yöntem benimsenmiştir. Karma yöntemin kullanıldığı araştırmalar nicel ve nitel veri toplama ve analiz tekniklerinin eş zamanlı olarak ya da birbirini bütünler şekilde farklı zamanlarda kullanıldığı çalışmalardır (Tashakkori & Teddlie, 2003; Creswell, 2009). Kaynaklarda nicel ve nitel verilerin birbirlerini destekler nitelikte kullanılmasının araştırmanın geçerliliğini artırdığı, her bir yöntemin diğerinin zayıf kaldığı noktaları desteklediği, daha kapsamlı verilerin elde edildiği ve her bir yöntemden elde edilen verilerin birbirlerinin sonuçlarını açıkladığı ifade edilmektedir (Spratt, Walker & Robinson, 2004; Creswell, 2009; Büyüköztürk, 2010). Karma yöntem nicel ve nitel araştırmalarla elde edilenleri işe yarar çözümlerde bir araya getirmektedir (Spratt, Walker ve Robinson, 2004). Bununla birlikte bu araştırmada karma yöntem tasarımlarından açıklayıcı tasarım modeli kullanılmıştır. Açıklayıcı tasarım; nicel verileri destekleme, açıklama ve yeniden yorumlama amacıyla nitel verilerin kullanıl- masını gerektirmektedir (Patton, 2002).

Araştırmada ön test – son test eşlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel model benimsenmiştir. Gerçek yaşam durumlarında davranış bilimciler ve eğitim araştırmacıları bazen verilerini tam kontrol sağlayarak toplayamayabilir, denekleri istedikleri gibi seçemeyebilirler. Böyle deneysel desenlere benzeyen ancak daha sınırlı kontrolün var olduğu türden araştırmalara yarı deneysel araştırmalar denir (Mason & Bramble, 1978).

Eşlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel desen gerçek deneysel desenlerdeki ön test son test kontrol gruplu desene benzer. Ancak bu desende seçkisiz yolla deney ve kontrol gruplarının denkliği sağlanmaz. Araştırma ulaşılabilen iki grup üzerinde yürütülür. İki sınıftan birinin deney birinin ise kontrol grubu kabul edildiği bir araştırma bu desene örnek olabilir. Bu desende her iki grup da ön test ve son test alır, deney

108

grubu, kontrol grubundan farklı olarak işlem görür (Gliner & Morgan, 2000). Cook & Campbell (1979), deseni sembolik olarak şöyle göstermiştir;

G1 O1.1 X O1.2 - - -

G2 O2.2 O2.1

Araştırmanın nitel boyutunda ise, eleştirel yansıtma yaklaşımı benimsenmiştir. Eleştirel yansıtma, araştırma sürecinin bir parçası olarak da görülmektedir (Winter & Munn Giddings, 2001, Bolton, 2001). Bolton’a (2001) göre araştırmanın ruhunu (sorgulamanın ruhu) oluşturmak için öğrencilerin deneyimlerinden yansıtma yapmaya cesaretlendirilmeleri gerekmektedir.

Eleştirel yansıtma araştırmanın anlaşılması ve değerlendirmesinde kullanılabilecek bir yöntem olarak ifade edilmektedir. Gardner (2003, akt; Redmond, 2004) toplum temelli araştırmaların eleştirel olarak yansıtılıp yansıtılamayacağına ilişkin olarak bir takım kriterlerden bahsetmektedir. Bu kriterler uygulama sürecinde, süreçle uyumlu bir araştırmanın nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği ile ilgili kriterlerdir. Bunlar;

- Farklı bakış açılarının temsil gücünü artırması nedeniyle farklı birey ve grupları önemseme

- Araştırma sürecinde; araştırmacının kendisi de dahil olmak üzere, bireylerin değer ve inançlarının farkına varma

- Çıktılar kadar sürece önem verme

- Bireyler ve sosyal konular arasında bağlantılar kurma

- Araştırma sürecinde katılımcıları değişim sürecinin bir parçası olarak görme - Araştırma sürecinin farklı disiplinlerle bağlantılı bir şekilde gerçekleştirme.

Bununla birlikte eleştirel yansıtma yaklaşımının araştırma yaklaşımları açısından bir çerçeve oluşturabileceği bir diğer birçok yaklaşımı tamamlamak üzere kullanılabileceği de ifade edilmektedir (Fook & Gardner, 2007). Araştırma ve değerlendirme sürecinin bir parçası olarak kullanılabilen eleştirel yansıtma sürecinde, verilerin toplanması noktasında öğrenme dakikaları (Crawford, 2006), hikayelerin kullanımı (McDrury & Alterio, 2002), nutuk veya hikaye anlatımları (Finlay & Gough, 2003) gibi

109

yöntemlerden de bu noktada bahsedilmektedir. Bu süreçlerde ortak olan nokta özel bir deneyimde yer almak ve eleştirel yansıtma süreciyle onu keşfetmektir.

Diğer bir süreç eleştirel yansıtıcı günlükler veya eleştirel yansıtıcı sorulardır. Stuart ve Whitmore (2006) belirli bir konunun öğretiminin etkisini araştırmak üzere odak grupları ve yansıtıcı günlüklerin eleştirel yansıtma uygulamasında kullanılabileceğini ifade etmektedir. Bu nitelikteki uygulamalar anket ve görüşme gibi diğer araştırma süreçlerine benzer şekilde uygulanabilmekte ve bir veri toplama yöntemi olarak düşünülebilmektedir.

Eleştirel yansıtma uygulaması araştırmanın amacı ve kapsamına bağlı olarak gruplarla, ailelerle veya bireylerle birlikte gerçekleştirilebilir. Bu süreç araştırma süreçlerini desteklemek üzere diğer yöntemlerle birlikte de kullanılabilir. Örneğin bir araştırmacı; araştırma sürecinde biyografik metotları (bir kişinin geçmişini onunla birlikte incelemek) kullanmayı tercih edebileceği gibi süreci desteklemek üzere eleştirel yansıtma yaklaşımını kullanarak yaşadıkları zamandan hareketle de biyografiye odaklanabilmektedir (Chamberlyne, Barnat, & Apitzch, 2004). Örneğin anne çocuk sağlığı hizmetleri üzerine çalışacak olan bir araştırmacı, araştırma sürecinde eleştirel yansıtma uygulamasına yer verebilir. Bu yaklaşımı benimseyen araştırmacı sağlık hizmetin etkililiğini analiz etmek üzere anne ve babadan yansıtıcı günlükler tutmasını isteyebilir. Bununla birlikte velilerin dışında bu sağlık hizmetini kullanan diğer bireylerle ve özellikle bu konuda çeşitli yaşantılara sahip olan bireylerle görüşmelerde yapılabilir. Bu süreçte katılımcıların aşağıda ifade edilen süreçleri gerçekleştirmelerinin eleştirel yansıtma uygulaması açısından önemli olduğu ifade edilmektedir (Fook & Gardner, 2007).

i) Varsayımları açık olarak ifade etme ve sorgulamanın önemi; katılımcılar,

araştırmanın bağlamı ve içeriği hakkında olduğu kadar, araştırmanın amaçları hakkında da oldukça farklı varsayımlara sahip olabilir. Dolayısıyla bunların net olarak ifade edilmesi karmaşık konuların daha anlaşılır hale getirilmesine ve katılımcıların varsayımlarını daha etkili bir şekilde sorgulayabilmelerine imkan tanıyacaktır. ii)

Duyguların ve düşüncelerin kabulü; bu süreç sarsıcı ve rahatsız edici bir süreç olabilmektedir: Katılımcıların düşündükleri ve inandıkları şeylerin farkında olmaları zor

110

kendi düşüncelerini etkileyen unsurların farkında olmalarını kolaylaştıracaktır. iii)

Öznelliğin farkında olma; bireylerin sahip oldukları varsayımları etkileyen kişisel

özelliklerinin farkında olmasıdır. iv) Süreçle birlikte farklı görüşlerin farkında olmak ve

bunlara değer vermek. vi) Kendinde olumlu anlamda bir değişim meydana getirmeye açıklık

Sonuç olarak, araştırmacıların araştırma sürecini uygulama sürecinden bağımsız düşünme eğiliminde oldukları ifade edilmektedir (Darlington & Scott, 2002). Aksine araştırma sürecinin uygulama süreci içerisinde gelişip şekillenmesinin daha ideal olduğundan bahsedilmektedir. Araştırmacıların bu süreçte kendi deneyimleri ve reaksiyonları üzerinden değerlendirmeler yapabilmesinin önemli olduğu ifade edilmektedir (Dadds & Hart, 2001). Nitel araştırma konusunda Fook (2001) uygulayıcının kendi varsayımlarına dönük bilgisinin önemli olduğunu ifade etmektedir. Eğer araştırmacı öze dönüşlü ise (self reflexive) araştırmacı gördüğü dünyanın kendisinin büyütülmüşü olduğunu fark edecektir. Böylece kendisini araştırma sürecinin enstrümanı ama aynı zamanda datası olarak görebilmeye başlayacaktır.