• Sonuç bulunamadı

Zoe ve Theodora'nın Müşterek Yönetimi; Hanedanının Sonu

2.2. ZOE VE THEODORA KARDEŞLER

2.2.4. Zoe ve Theodora'nın Müşterek Yönetimi; Hanedanının Sonu

Mikhail'in kaderine yenik düştüğü akşam, kardeşine güveni olmayan İmparatoriçe Theodora hala Ayasofya'dadır. Geleli yirmi dört saat olmasına rağmen kız kardeşinin sözü olmaksızın saraya girmeyi reddetmektedir. Gururunu çiğneyen Zoe, ancak ertesi sabah beklenen daveti gönderir. Theodora'nın gelişinden sonra asiller ve senatörler bir araya gelen topluluk önünde, tekrar kavuşmalarını soğuk bir kucaklaşmayla pekiştiren iki yaşlı kadın, Roma İmparatorluğu'nu yönetmeye koyulurlar. Mikhail'in tüm aile üyeleri ve en ateşli destekçileri sürgüne gönderilir. Ancak bunlardan sivil ve askeri alanda üst rütbelerde bulunanlar görevlerinde bırakılırlar. Başlangıçtan itibaren yaşça büyük olan Zoe'ye öncelik tanınır ve tahtı da Theodora'nınkinin biraz önüne yerleştirilir. Ancak çok geçmeden iki kız kardeşin geçinemeyeceğini tüm imparatorluk görür. Hiçbir şekilde birbirini çekemeyen bu kadınlara karşı yapacak bir şeyleri olmayan memurlarda mecburen taraf tutmaya başlarlar. Ancak senato başta bir erkek olmadıkça, yönetim işlerinin düzene girmeyeceğini kavrar. Tekrardan evlilik yoluna başvurmak gerektir.

Elli yıldır bakire hayatı yaşayan Theodora bu teklifi kesin bir dille reddeder; Zoe içinse umulmadık ancak sevgi dolu bir sürprizdir. Yıllardır yaşadıklarından bıkmıştır ve yeni bir kocaya hayır demeyi düşünmez bile. Bizans kanunları ve Ortodoks Kilisesinin üçüncü evlilikleri kesinkes reddetmesine rağmen Zoe, bunu asla dert etmemiştir. İlk olarak son dönemde hapisten salıverilen ve hatırlanacağı üzere 1028 yılında babasının ölmeden önce aday olarak seçtiği, ancak bürokratların kesin bir dille reddettikleri, yakışıklı Konstantin Dalassenos'a göz koyar. Fakat saraya çağırıldığında üzerindeki sivil kıyafetiyle önce herkesi şoka uğratan Dalassenos, Zoe'ye karşıda son derece soğuk ve kibirli bir havaya bürününce imparatoriçe

95 Attaleiates, s. 29., Norwich, (II), s. 238.

78 tarafından kovulur. Bir sonraki aday Konstantinos Artoklines adında, Zoe'nin her zaman hayranlık duyduğu yakışıklı bir saray memurudur. Hatta on üç yıl önce daha Romanos Argyros döneminde aşk yaşadıkları hakkında rivayetler ortaya atılmıştır. Ancak düğünün yapılmasına birkaç gün kala Artoklines gizemli bir şekilde yaşamını yitirir. Romanos Argyros ve eşinin tecrübesini duymuş olan karısının, onu zehirlediğine dair dedikodularda bulunmaktadır.

Artoklines'in ardından Zoe, gözünü çapkınlığıyla ün salan yakışıklı ve asil bir soydan gelme olan Konstantinos Monomakhos'a çevirmiştir. İlk karısının zamansız ölümünden sonra Romanos Argyros'un tahta geçişinden çok önce onun yeğeniyle evlenmiştir, ancak sadece Romanos'un kısa egemenlik döneminde sarayda hoş karşılanmıştır. Babasının bir defasında küçük bir komploya karışmış olması nedeniyle II. Basileios ve VIII. Konstantinos dönemlerinde sadakatinden şüphe edilmiştir. IV. Mikhail ve Ioannes Orphanotrophos, Zoe ile olan yakınlaşmasından huzursuz olup onu Lesbos Adası'na sürmüşlerdir. Sürgünde yedi yıl kaldıktan sonra şimdi saraya çağırılmaktadır. Niteki Haziran ayında Konstantinopolis'e vardığında imparatorluk alametleri olan aksesuarlarını alır ve Nea Şapeli'nde Zoe ile evlenir. Üçüncü evlilik olmasından ötürü Patrik nikahı kıymayı reddetse de, törene gölge düşürülmesini istemeyen imparatorluk çifti orada bulunan bir şapel papazının araya girmesiyle sorun çözülür ve ertesi gün nikah kıyılır. Ancak kaderine bahtsızlık işlenmiş olan Zoe, aradığını yine bulamaz. Momomakhos son derece geniş ve savurgan biridir; devlet işleriyle pek alakadar olduğunu söylemek zordur ve aklı hala eski ilişkisindedir. Bu sebeple ne yapıp edip ilk önce kadını Konstantinopolis'e daha sonra saraya kadar getirmiştir. Zoe'nin yıllar önce yaptığını; eşinin de bulunduğu sarayda gayrimeşru bir ilişki içerisinde olmayı, şimdi Monomakhos yapmaktaydı.96Ne var ki inanılması güç

96"Beriki (Monomakhos) Zoe ile evlenip ortak hükümdar sıfatıyla tahta çıktığında, İmparator kendisinin gönençli günlerinde bu kadını unutmayıp, onun hesabına (onu konu edinerek ve onun yararına bir durum yaratmak isteyerek) İmparatoriçe ile konuştu ve ona bir miktar keyifli yaşam sürme durumu sağlamak için onu saraya çağırmasına İmparatoriçenin razı olmasını istedi. İmparatoriçe bu lütfu ondan esirgemedi, çünkü zaman onun kıskanma duygusunu neredeyse söndürmüştü. Böylece kadın hala orada bulunduğu Midilli'den (Mytilene) çağırıldı ve bir eve (küçük saray görünümlü) yerleştirildi. İmparator sözde inşaat çalışmalarını görüp denetlemek vesilesiyle onunla sık sık buluşmak için, kadının konutunu kendisinin kişisel mülkü (devlet parasıyla değil) olarak yaptırmakta bulunduğunu bahane etti. Böylece bir süre boyunca sevdasını sakladı ve güya yüzü kızarıyormuş gibi yaptı; sonraları utancı ve bahaneleri bir yana bırakarak bu kadına karşı sanki yasal eşiymiş gibi davrandı. Hatta onun uzağında yaşamaya katlanamayarak bu kadını önce onun hakkında İmparatoriçeyi bilgilendirip bir engel çıkarmamaya onu razı ettikten sonra, saraya getirdi. Ancak sevgilisi birdenbire hastalandı ve İmparatoru derin bir yas içinde bırakarak öldü."(Zonaras, s. 78.)

79 olsa da Zoe, artık cinsel tutkularından vazgeçmiş durumdadır ve tek istediği önceki çileli yaşamından uzakta, kimsenin karışmadığı huzurlu bir saray hayatıdır. Bu isteğinde samimi olduğu, imparatoriçeyi aldatan imparatora karşı saray önünde ayaklanan grubu teskin etmesinden anlaşılabilir. Nitekim eski yaşamının aksine daha münzevi bir yaşamı seçen imparatoriçe birkaç yıl aradığı huzuru bulacak ve artık sarayda daha fazla skandala imza atmayacaktır. İmparatorluğa yirmi seneyi aşkın bir süre yön veren Zoe, 1050 yılında hayata veda etmiştir. Ancak Makedon hanedanın son bir temsilcisi kalmıştır: Theodora.97

Zoe'nin ölümü ile dul kalan Monomakhos, eşinden beş yıl sonra gözlerini yummuştur. Öldüğünde arkasında bir veliaht bırakmamıştır ve Bizans İmparatorluğu'nun boşta kalan tahtına oturabilecek tek kişi Theodora'dır. Eski yaşantısına olduğu gibi devam etme niyetinde olan Theodora, evlenmeyi düşünmez ve ideal olanın tek başına hükmetmek olduğu fikrine varır. Kadın yöneticilerin genelde Bizans coğrafyasına felaketler getirdiği anımsandığında, Theodora'nın iyi bir yönetici olduğu anlaşılır. Adalet dağıtmış, kanunlar çıkarmış, büyükelçiler kabul etmiş ve patriğin, gücü eline geçirmek için yaptığı girişimlere kararlılıkla karşı koymuştur. Oldukça başarılı bir performans sergilediği ortadadır; ancak hala cevaplanması gereken bir soru vardır: Yerine kim geçecektir ? Yönetimi eline aldığında ne fiziksel ne de ruhsal olarak bir zayıflık ibaresi göstermez; ne var ki artık yetmişli yaşlarının sonunda ve kendisine bir halef bulmak zorundadır.

1056 yılının Ağustosunda Theodora aniden şiddetli karın ağrısı çekmeye başlar. Uzun zamandır gündemden düşmeyen zehirleme tartışmaları bu sefer yaşanmaz, ancak imparatoriçenin durumu da pek iç açıcı değildir. Danışmanları endişe içinde toplanarak, ölmeden önce Theodora'nın onayını almak için olası imparator isimleri üzerinde tartışmaya başlarlar. Sonunda, önceden askeri idare ile ilgili bir sivil devlet memuru mevkii olan stratiotikos görevini sürdürmüş, Mikhail Bringas adında yaşlı bir patrikios üzerinde karar kılarlar. 31 Ağustos tarihinde senatörler, Theodora'nın ölüm döşeğindeyken, Bringas önerisine zar zor kafa sallayarak onay verdiğini söylerler. Patrik ise Mikhail'in gerçekten Theodora'nın danışmanları değil de bizzat kendisi tarafından seçildiğine emin olmak istediği için, kısa bir gecikme daha yaşanır. Ancak daha sonra Patrik tatmin edildikten sonra, kutsama töreni yapılır ve

80 Mikhail Bringas resmen imparator olur. Zoe'nin ardından Theodora'nın ölmesiyle de birlikte Bizans İmparatorluğu'nun en büyüklerinden biri olan Makedon hanedanı son bulur.98