• Sonuç bulunamadı

İMPARATORLUĞUN SON YÜZYILLARI VE YABANCI İMPARATORİÇELER

3.4. ANDRONIKOSLAR VE BİRİNCİ İÇ SAVAŞ

3.4.7. Torun Andronikos ve Birinci İç Savaş

Katalan felaketinden sonra imparatorun artık sinirleri boşanmış ve yaratıcılık yeteneği kurumuştur. Felaketler ardı ardına gelmektedir ve Avrupa cephesinde kendini gösteren ek bir sıkıcı gelişmede Bulgar gücünün canlanmasıdır. Bulgaristan üzerindeki Moğol boyunduruğu 1299'da Altınorda Hanı Nogay'ın tahttan indirilmesiyle gevşer. Georgi Terter'in oğlu 1300' de Bulgar tahtına çıkan Todor Svetoslav, görece hareket özgürlüğünden ve Bizans İmparatorluğunun güçsüzlüğünden olabildiğince yararlanır: Kuzey Trakya'ya saldırıp Karadeniz kıyısındaki Bizans liman kentlerini işgal eder. Bunları Ceneviz gemilerinin yararlanmasına kapatır ve Konstantinopolis'e buğday dışsatımını yasaklar. Bu esnada kent zaten çaresiz bir yiyecek kıtlığı içerisindedir; ancak II. Andronikos'un, Bulgarları öç almakla tehdit edecek cesareti yoktur. 1307'de uysal bir şekilde, onların yeni zapt ettikleri bütün yerleri ellerinde tutmalarına izin veren bir anlaşmayı imzalar ve IX. Mikhael'in kızı Theodora'yı, Svetoslav'a eş olarak verir.185

IX. Mikhail'in Ermeni eşinden iki erkek iki kız dört çocuğu olmuştur: Theodora, Anna, Manuel ve Andronikos. En büyükleri olan Andronikos oldukça zeki ve atik olmakla beraber Bizans İmparatorluğunu karmaşaya götürecek olan, vurdumduymaz ve serkeş bir çocuktur. On dokuz yaşına geldiğinde, yani 1316 yılında ortak imparator olarak taç giyer ve böylece imparatorluktaki üçüncü yönetici olur. Hanedanın geleceği teknik olarak garanti altına alınmıştır; fakat asıl soru hanedanın nasıl bir geleceği olacaktır ? Çünkü Andronikos'un ne kadar dengesiz bir insan olduğu çok geçmeden ortaya çıkar. Sürekli alemlerde takılmakta, içkili ortamlarda gününü gün etmekte ve kumara bayılmaktadır. Kadınlara olan düşkünlüğü zaten ayyuka çıkmıştır; bir de Galata' daki Cenevizlilere borç taktığında, III. Andronikos'a olan sempati azalır. Bir nebze durması ümidiyle taç giymesinden bir yıl sonra Alman asilzadesi Adelheid von Braunschweig - Grubenhagen ile evlendirilir. Yakışıklılığı bir yana, oldukça hovarda olan bu III. Andronikos çok geçmeden eşini aldatmaya başlar ve çokta geride kalmayan eski hayatına geri döner. Onun, imparatorlara yakışmayan bu hayat tarzı, IX. Mikhail ve II. Andronikos'u oldukça tedirgin etmektedir. Ancak kıvılcımın patlaması oldukça tuhaf bir konu üzerinden başlar: 1320 yılında

185 Nicol, (Son), s. 149.

155 metreslerinden birinin kendisini aldattığını düşünen III. Andronikos, gizli aşığı yakalamak amacıyla kızın evinin önünde pusu kurar. Çok geçmeden evinin önünden geçen adama saldırır ve nihayetinde onu öldürür. Olayın şoke eden tarafı, öldürdüğü kişinin kardeşi Manuel olmasıdır. Manuel gerçekten metresinin gizli aşkı mıdır yoksa sadece oradan geçen biri midir bilinmez; ancak gerçek olan şey kardeşi artık ölmüştür. Manuel'in öldüğü vakit, babası IX. Mikhail kızı Anna'nın yasını tutmaktadır. Anna'nın ilk kocası Epir Despotu olan Thomas, 1318 yılında yeğeni Kephalonia Kontu İtalyan Nikola Orsini tarafından öldürülür. Nikola derhal Ortodoks inancını kabul ederek amcasının tahtına oturur ve Thomas'ın dul karısı ile evlenir. Anna ise sadece iki yıl sonra hayata veda eder. Kızının matemi bitmeden, şimdi Manuel'in matemini kaldıramayan IX. Mikhail iyide iyiye çöker ve 12 Ekim 1320 tarihinde ölür. İki torununu ve oğlunu kaybeden II. Andronikos, oldukça hiddetlidir ve bu sinirle torunu III. Andronikos'u varislikten reddeder. Bu hareketiyle de ilk iç savaş dönemi başlamış olur.186

II. Andronikos 1282 yılında tahta çıktığında, VIII. Mikhail'in politikalarını terk ettiği için halkın sempatisini kazanmıştır. On dördüncü yüzyıla gelindiğinde ise arkasında bıraktığı tek şey başarısızlıklarla dolu bir mazidir. Bir donanma ya da ticaret filosu yoktur; bu sebeple gıda ikmali, Venedik ve Cenevizlilerin elindedir. Her geçen gün Moğollar, Türkler, Bulgarlar ve Sırplar tarafından imparatorluk toprakları ele geçirilir ve onların karşısında aciz duruma düşen bir Bizans İmparatorluğu profili kendisini gösterir. Yükse vergi oranlarının halkı bunaltmasının yanısıra bu vergilerin Katalanlara ve Türklere verilmesi, Bizans ahalisini dehşete düşüren başka bir noktadır.Tüm bu doneler göz önünde tutularak, III. Andronikos' un, Adrianopolis' de isyan bayrağını açtığında, halkın büyük kısmını nasıl arkasına aldığı açıklanabilir. Torun Andronikos'un çevresinde kalabalık bir güruh vardır; bunların en önemlileri Kuman soyundan gelen Syrgiannes Palaiologos ve on dördüncü yüzyıl Bizans'ına damgasını vuracak olan Ioannes Kantakuzenos idi. Bu iki isim Trakya bölgesinde valileri satın alarak halkı arkalarına alırlar ve kısa sürede büyük bir isyanın başını çekerler. Bu kertede III. Andronikos arkadaşlarının yanına geldiğinde, isyan önü alınmayacak bir duruma gelir ve Syrgiannes, Konstantinopolis'e giderek II. Andronikos ile pazarlıklara girişir. İsyanın başkente de sıçramasından korkan II.

186 Norwich, (III), s. 242.

156 Andronikos, bundan böyle ikili yönetime geçildiğini ilan eder: II. Andronikos Konstantinopolis, III. Andronikos ise Adrianopolis hakimidir.

II. Andronikos, yıllar önce eşi Irene'nin teklif ettiği şeyi, şimdi daha fazlasını kaybetmemek için kendi isteğiyle kabul eder. Tabi bu ikili yönetim birbirlerinden tamamen farklı politikalar takip eden dede torun sayesinde uzun sürmez. Gelişen olaylar III. Andronikos'un lehine seyreder: Özellikle Venedik ve Ceneviz gemilerinin Boğazı kapatması sonrası kıtlık çeken Konstantinopolis'in II. Andronikos'a karşı olan tutumu doğal olarak torununun ekmeğine yağ sürer ve 1328 yılında III. Andronikos, imparatorluğun tek hükümdarı olur. Bu süreç içerisinde dedenin toruna yaptırta bildiği tek şey vardır: İlk karısı yeni öldüğünden III. Andronikos, dedesinin isteğine uyarak, ikinci iç savaş döneminde önemli rol oynayacak olan Savoylu Anna ile evlenmiştir.187

III. Andronikos, 1328 yılından 1341' e kadar tek başına hüküm sürmüştür. En yakın iki dostundan biri olan Syrgiannes Palaiologos, zaman içinde ona sırtını dönmüş olsa da Ioannes Kantakuzenos her daim imparatorun yanında olan yegane isimdir. Bununla beraber III. Andronikos'un saltanatı dedesininki gibi yenilgiler ve başarısızlıklarla doludur. Balkanlardaki karmaşa ortamı devam eder ve Anadolu iyice karışır: Henüz yeni yeni ortaya çıkmış olan Karamanoğulları Konya'yı işgal ederek Selçuklulara son verirken, Karesiler Ege kıyılarını ve en önemlisi Osmanlılar sırasıyla 1326'da Bursa, 1331'de Nikaia, 1337'de Nicomedia'yı alırlar. Dolayısıyla III. Andronikos hayalini kurduğu saltanatı sürememiştir. Artık kötü gidişat yıkılışa kadar devam edecektir ve sırasıyla tüm halefleri ondan daha sıkıntılı dönemleri yaşayacaktır. Ancak yakınlarda büyük bir taht problemi görülmektedir: Başlatıcısı olmakla beraber birinci iç savaştan galip olarak çıkan III. Andronikos, bu sefer yapmadıkları ile ikinci iç savaşı başlatan kişi olur.

187"Savona'dan başlayan yolculuğunda yanında özel rahibi, üç Fransisken keşişi, Savoia'lı şövalyeler, beyler ve nedimelerden oluşan maiyeti vardı. Çok etkilenen Bizanslılar 1326 Şubatında Konstantinopolis'e varan gelin ile maiyeti için muazzam bir karşılama töreni hazırladılar. Fakat kış ortasında zorlu bir yolculuk olmuştu ve Anna daha şehre ayak basar basmaz yatağa düştü. Düğünü ertelemek gerekiyordu. Anna'nın törene katılabilecek kadar iyileşmesi ekim ayını buldu. Düğün Konstantinopolis' de Bizans ayin usullerine göre yapılmıştı. Bu Papayı son derece rahatsız eden bir durum oldu. Ona bakılırsa Katolikler ile Ortodokslar arasında evlilik kilise kanunlarına aykırıydı ve ancak papalığın özel onayıyla mümkün olabilirdi. Papanın öfkeli bir mektup gönderdiği Savoia Kontu Eduardo pek yetersiz ve inandırıcılıktan da tamamen uzak bir üslupla yazdığı cevabında Anna'nın kocasına dinini değiştirtebileceğini söylüyordu. Ancak zaman içinde Anna hem kocasını mutlu etmiş hem dilini öğrenmiş hem de dinini benimsemiştir." (Nicol, Soylu, s. 92.), Norwich, (III), s. 245., Nicol,

157