• Sonuç bulunamadı

2.1. İDEAL İMPARATORİÇE

2.1.1. İmparatoriçe Seçimi Ve Evlilik Töreni

Bizans İmparatorluğu, on bir asırlık varlığında, içerisinde bulunduğu siyasal durumun şartlarına göre, her daim kendisine en uygun politikayı belirlemeye çalışmıştır. Çoğu kez imparatoriçenin seçimi de bu minvalde gerçekleşmiştir. Erken ve orta dönemlerde imparatoriçe seçimlerinin daha kolay ve olağan şekilde olduğunu söylemekte mahzur yoktur. Ancak on birinci yüzyıla gelindiğinde iki türlü anlayış karşımıza çıkar. Birincisi dönemin en ünlü aristokrat aileleri bir araya gelerek evlilikler üzerinden siyasi ittifaklar yaparlar: Komnenos ve Dukas ile Palaiologos ve Kantakuzenos aileleri gibi. Bariz bir şekilde hiçbirinin bir diğerinden daha üstün olamaması, akrabalık ilişkileri sonrasında ortak bir kan bağına sahip namzetlerin tahta oturtulması düşüncesini doğurmuştur.60İkincisi ise artık eski askeri ve ekonomik

58 Joseph McCobe, The Empresses Of Constantinople, Richard G.Badger, Boston, 2011, s. 220. 59 Hill, s. 80.

60 Komnenos hanedanı, Aleksios Komnenos'dan itibaren tahttaki yerini sağlama almış ve II. Ioannes'in aile içindeki girişimleri engellemesi ile bunu perçinlemişti. Bu dönemde artık akrabalar arası evliliklere gerek duyulmadı. Döneminin büyük bölümünde hem kan hem de evlilik yoluyla kurulmuş akrabalıklarda ilk altı dereceden akrabalar arasında evlenmek yasaklanmıştı. Manuel Komnenos 1166'da durumu biraz değiştirerek, aynı kanı taşıyan akrabalardan yedi derece içindekilerin birbiriyle evlenmeyeceklerine ilişkin yasayı çıkardı. Ne var ki 1175' de evlilik yoluyla akraba olanlar arasında

48 gücüne sahip olamayan Bizans İmparatorluğu, özellikle Batı ile ilişkilerinde evlilik ittifakları üzerinden, düşmanlarını en aza indirgeme politikası gütmüştür. Buradan da anlaşılacağı üzere imparatoriçe seçimi bir çok kez siyasi kararların altında gerçekleşmiş ve gelin adayı istese de istemese de, bu karara boyun eğmek durumunda kalmıştır.

Anlatıların diğer kısmında, Bizans Sarayı'nda romantizm havası eser. Aktarılanlara göre ana imparatoriçe, imparator için ülkenin dört bir yanından en güzel kızları toplatır; sarayda bir araya gelen bu kızlar bir nevi geçit töreni gibi imparatorun huzuruna çıkartılırlar ve hangi gelin adayı imparatorun hoşuna gitmişse o seçilirdi.61 Benzer örnekler nadiren de olsa görülebilir; ancak bu anlatımın, Bizans imparatorluk evliliklerinin bir seremonisi olduğunu düşünmek yanıltıcı olur. Diğer taraftan uygun yaşta çekici bir kızı olan taşralı bir ailenin onurlandırılabilmesi de asılsız bir şey değildi.

Sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllarda imparatorluk gelinleri çoğu kez taşradaki oldukça seçkin ailelerden geliyordu: Irene Atina'dan, Amnialı Maria ve Theodora Paphlagonia'dan, rivayete göre Maria ve Theodora açık bir müsabaka sonucu seçilmişlerdi. "Güzellik belirleyici etken olmasa bile, düşünce sarayın canlılık ve açıklığına işaret eder. Zira imparatorluğun herhangi bir yerinden bir aileyi saray bünyesine alma olasılığı onun iyi talihi ile özdeşleşme yaratıyordu ve taşradaki aileler imparatorluk seremonisinin çemberi içine alınıyor ve saray hayatı hakkında bilgilendiriliyordu. Ödül, ilgili herkesin yararınaydı. Başarılı imparatorluk gelinlerinin kardeşleri de saraylılarla evlilikler yapabilirlerdi. Gerçekten de imparatoriçeye nedime olabilmek çok arzu edilen bir hedefti ve pek çok erkek, kızlarının bu yolla yükselmesini isterdi. Dolayısıyla genç çocuklar aileleri tarafından hadım ettirilip hadımlar arasında bir kariyer elde etmek için gönderilirlerken, genç kızlarda gelecekteki imparatorun ya da yüksek rütbeli bir görevlinin dikkatini çekmek üzere

altıncı ve daha düşük dereceden akrabaların birbiriyle evlenmesini 10. yüzyılın sonundan beri yasaklayan Sisinnios Kitabını az çok yürürlükten kaldıran bir başka yasa daha çıkardı. Bu sert yönetmelikler her zaman desteklenmiyordu, ama yasaklanan gruptan biriyle evlenmeyi isteyen kişinin izin almak için patriğe başvurması gerekiyordu; ricacının statüsüne göre söz konusu izin çoğunlukla veriliyordu. (Hill, s. 130.)

61Judith Herrin, Unrivalled Influence; Women and Empire In Byzantium, Princeton University Press, New Jersey, 2013, s. 87.,Ahmet Refik Altınay, Bizans İmparatoriçeleri, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2012, s. 16.

49 gelinliğe hazırlanırlardı. İmparatorluk sarayı sosyal ve böylelikle parasal yükselmenin merkezi oldu.62

“İmparatorluk düğünlerinde çok resmi, zengin ve görkemli bir tören yapılıyordu. Böyle bir olayda herkes en iyi giysilerini ve resmi kıyafetlerini giyerdi. İmparatorluk ailesinin evlenecek olan çifti, imparatorluk tacının üstüne bugün bile hala Ortodoks düğünlerinde takılan evlilik tacını takardı. Fakat bugün düğün taçları gelin ve damadın başlarının üzerinde tutulurken, Bizans' daki dinsel tören boyunca imparatorluk ailesinden evlenen çiftin başları üzerinde erguvan rengi göz alıcı bir kumaş tutulurdu. Evlilik törenini patrik yerine getirirdi; bundan sonra düğün törenine katılan herkesin, patricilerin ve ileri gelen görevlilerin evli çiftin önünde eğilmeleri beklenilirdi. Bu kimseler daha sonra bir alay oluşturur ve yeni evlenen hükümdara yeşil hizbe ait bir orgun eşliğinde mavi ve yeşil hiziplerin oluşturduğu koronun şarkı söyleyerek karşılamak üzere beklediği Magnaura Sarayı'na kadar eşlik ederlerdi. Bundan sonra yeni evli çift taçları başlarında olarak zifaf odasına doğru ilerlerdi. Orada konuklarını kabul eder ve onların huzurunda taçlarını çıkararak zifaf yatağının üzerine koyarlardı. Akabinde herkes On dokuz klineli yemek salonuna geçer ve giysilerini değiştirerek daha sadelerini giymiş olan imparatorla imparatoriçe burada konuklarıyla birlikte düğün kahvaltısına otururlardı. Bu gibi olaylarda kadınlarda partiye alınırlardı, ama saçlarını soyluların modeli olan propoloma biçiminde taramalarına izin verilmezdi. Fakat bir çoğu büyük servete sahip olan ve emirlerinde sayısız nedime ve hizmetkar bulunan imparatoriçeler, Bizans'ın ileri gelen kadınlarını çoğunlukla kendi dairelerinde büyük harcamalarla düzenledikleri şölenlerle eğlendirirlerdi.”63

Her ne kadar imparatorluğun bir numaralı kadını olsa da imparatoriçe olan her eş, "augusta" ya da "basilissa" unvanlarına kavuşamamıştır. Birçok imparator ancak eşinin çocuk doğurmasından sonra imparatoriçeye bu unvanı bahşetmiştir. Bununla beraber zikredilen bu unvanları almanın tek yolu imparatorun eşi olmaktan geçmiyordu. İmparatoriçenin kız kardeşi, ablası, kızı yahut annesi olmakta bu unvanı alabilmek için yeterli olabiliyordu. Nitekim Bizans dünyasındaki en yerinde örnek Büyük Konstantinus'un annesi olan Helena'dır. O, oğlunun imparatorluk döneminde,

62 Herrin, s. 239. (Yaşam)

50 Büyük Konstantinus'un güvendiği tek kadındır ve Augusta Helena olarak tarihe adı kazınmıştır. Keza, II. Theodosius'un ablası Pulcheria, augusta sıfatı ile imparatorluğu yönetmiş, kardeşi Augustus Theodosius'u domine etmiş ve görümcesi Eudokia, augusta sıfatına nail olduğunda, ne yapıp edip onu saf dışı bırakmıştır. Bununla beraber ne kadar güçlü olursa olsun, imparatoriçelerinde uygulamak zorunda olduğu geleneksel ritüeller vardı. Bunlardan en önemlisi eğer bir imparatoriçe, eşi imparator ile aynı anda tahta çıkıyorsa, imparatorluk ritüeli ve taç giyme seremonisi kilisede yapılıyordu. Diğer taraftan imparator tahtta iken bir imparatoriçe adayı seçilmişse, onun seremonisi Bizans sarayında yapılmaktaydı.