• Sonuç bulunamadı

İMPARATORLUĞUN SON YÜZYILLARI VE YABANCI İMPARATORİÇELER

3.2. LASKARİSLERİN YÜKSELİŞİ

Latinlerin, Konstantinopolis'i ele geçirmesiyle beraber başkent ahalisinin büyük bölümünün Anadolu ya da Balkan topraklarına kaçması bir olmuştur. Kaçan güruhun arasında aristokrat kesimle beraber sıradan halkın olduğu da göze çarpar. Bununla beraber kökenlerinin imparatorluk makamına dayandığını iddia eden yahut bir şekilde onlarla akrabalık bağı kurmuş olan bazıları, gittikleri yerlerde artık bir imparatorluk kurmuşlardır. Gerçekte hiçbiri resmi olarak Bizans İmparatorluğunun devamı ya da mirasçısı olarak görülmeyebilir. Çünkü hepsi birbirlerinden bağımsız topraklarda, birbirlerinden bağımsız bir vaziyette, basileus sıfatıyla taç giymekte ve hüküm sürmektedir. Hepsi halk tarafından onaylanmış, Patrik tarafından kutsanmış ve imparatorlara özgü erguvan rengi aksesuarlarını giyer vaziyette kendilerini Bizans İmparatoru olarak nitelendirirler. Tüm bu benzerliklerin yanı sıra ileride Konstantinopolis'i yeniden fethederek Bizans İmparatorluğu'nun devamı olduklarını kanıtlayacak hanedan, Nikaia Bölgesini kendisine yurt edinmiş olan Laskarislerdir.

3.2.1. Theodor Laskaris'in Nikaia'ya Geçişi

Laskaris hanedanının kurucusu ve aynı zamanda Latin işgalinden kaçarak Nikaia'ya ilk gelen kişi Theodor Laskaris'dir. Bununla beraber kendisinin kaçan tek kişi olmadığının altı çizilmiştir; bu minvalde her kaçanın kendisine adeta yeni bir beylik kurabildiğini söylemekte mümkün değildir. Bunun en büyük örneği devrik imparator III. Aleksios Angelos'un ta kendisidir. İmparator III. Aleksios, Konstantinopolis' den kaçtığında ilk durak olarak Filibe'ye varmış ama yerel halk onu kent surlarından dahi içeri almamıştır. Sonrasında ancak Gümülcine bölgesine gidebilmiş ve kendisine yer edinebilmiştir. III. Aleksios'un faydalı olarak nitelendirilebilecek nadir adımlarından biri kızlarını uygun insanlarla evlendirmesidir.

127 Birinci kızı Irene, Konstantinopolis'in işgal edilmesinden önce vefat etmiştir. Eudokia adlı kızını, yıllar önce Sırbistan Kralı ile evlendirmiş; ancak kızın uygunsuz bir iş yaparken suçüstü yakalanması üzerine Kral, kızın Bizans İmparatorluğuna geri gönderilmesine karar vermiştir. Diğer kızı Anna'yı, Theodor Laskaris ile evlendirmiştir; bu evlilik gerçekleştiğinde Theodor Laskaris henüz imparator olmuş yahut Nikaia'ya geçmiş değildir. Tabi bunun Theodor'un yararına olduğunu söylemekte yanlış olmayacaktır. Nitekim işgalden sonra Anadolu topraklarında yer edinebilmek ve kendi hükümdarlığını tanıtabilmek için, tahtla olan bu bağlantısını kullanmak durumunda kalmıştır.152

Theodor Laskaris ailesiyle birlikte Konstantinopolis' den ayrıldığında III. Aleksios tarafından despotes unvanı ile şereflendirilmiştir. Bu unvanın büyüklüğü düşünüldüğünde kendisine pek çok avantaj sağlayacağı açıktır. Nitekim bu amaçla Anna ile beraber Nikaia kapılarına vardıklarında, kendisini hükümdar olarak tanımalarını istemiş ancak olumlu bir cevap alamamıştır. Defalarca gerçekleşen konuşmalar ve yalvarmalardan sonra Theodor Laskaris, hiç değilse Anna'nın şehirde kalması için Nikaialıları ikna etmeyi başarmıştır. Eşinin şehre girmesiyle beraberde, Nikaia şehri civarında dolanmış ve buraları denetimi altına alabilmek amacıyla tüm gücünü kullanmıştır. Despotes unvanı ile III. Aleksios'un varisi olduğunu anlatmış ve sonunda amacına ulaşmıştır. Bu başarının arkasında kendisiyle beraber biri daha bulunmaktadır. Yıllar önce III. Aleksios'un ve kendisinin sıkı iletişim içerisinde olduğu ve Bizans İmparatorluğuna sığındığı malum olan Gıyaseddin Keyhüsrev, Latin işgali döneminde Anadoluya gitmiş ve ölen abisinin yerine tahta el koymayı başarmıştır. Zamanında gördüğü iyi muamelenin karşılığı olsa gerek, I. Gıyaseddin tahta giden yolda Theodor Laskaris'e yardım etmiştir.

3.2.2. Batı Politikası Olarak Evlilik Münasebetleri

1204 yılına gelindiğinde hem çevresindeki pek çok aristokratında kendisini tanıması hem de despotes unvanının verdiği meşru zemin ile Theodor Laskaris kendisini yeni yönetici olarak atamayı başarmıştır. Yeni bir patriğin göreve atanması

152 Georgios Akropolites, Vekayiname, çev. Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2008, s. 22.

128 ve Theodor'un kutsanmasıyla beraber resmen imparator olmuştur. Diğer taraftan çok uzun süreli olmayan evliliği Anna'nın ölümüyle beraber sona erer. İlk eşi olan Anna'dan üç çocuğu olmuştur: Irene, Maria ve Eudokia. En büyükleri olan Irene'yi despot unvanıyla onurlandırdığı Andronikos Palaiologos'la evlendirir. Ancak bu kişi anlatılanlara göre çok geçmeden cinsel münasebet yoluyla geçmiş bir hastalık nedeniyle ölür ve bunun üzerine Theodor Laskaris, Ioannes Dukas'ı damat edinir. Vatatzes lakabı ile nam salan Ioannes Dukas, Dimetoka'dan idi ve esvapçı başı unvanını taşıyordu.153

Anna'nın ölümüyle beraber Theodor Laskaris kendisine Ermeni asıllı bir hanımı eş olarak alır; fakat bu evlilik jet hızıyla sona erer. Kendisinden hiçte hoşnut kalmayan Theodor, onu Kilikya bölgesine geri gönderir ve üçüncü izdivacı Latin bir hanımla gerçekleştirir. Bu noktada zamanın çarklarını Theodor Laskaris için oynattığı belli olur. Latin İmparator Henri de Hainault çocuğu olmadan öldüğünde Konstantinopolis' deki baronlar onun yerine kız kardeşi Yolanda'nın kocası Pierre de Courtenay'ı seçerler. Pierre o sırada Fransa'da bulunmaktadır ve önce taç giyme töreni için büyük bir hayakırıklığı yaşayacağı Roma'ya gider, sonrasında Durazzo'yu Epir Despotluğundan kurtarmak için yola çıkan Venedik donanmasına katılır ve neticesinde ikinci şoku yaşayarak esir sıfatıyla zindana atılır. Öbür taraftan Yolanda vakit kaybetmeden Doğu yolculuğunu tamamlar ve şehre varır varmaz Boudin adında bir oğlan çocuğu doğurur. Büyük oğlu Namur Markisi Philip, ailesiyle birlikte Doğuya gitmeyi kesinlikle reddettiğinden kral naibesi sıfatıyla Yolanda işleri yürütmeye başlar. Kardeşinin Nikaia'ya karşı uyguladığı ılımlı politikaları devam ettirir ve kızı Maria'yı üçüncü eşi olmak üzere Theodor Laskaris'e gönderir. Doğru bağlantıları kuran ve hedefine kararlı adımlarla yaklaşan Laskaris'in bu adımı Epir Despotluğunu daha da kızdırmış ve Theodor Dukas, Laskaris'i meşru baileus olarak tanımamaya meyletmiştir.154

Theodor Laskaris'in ölmeden evvel bir evlilik planı daha vardır; fakat bunu gerçekleştirmeye ömrü yetmemiştir. Bu evlilik kendisi için ayarlanmamıştır; dördüncü kez evliliğin Bizans dünyasındaki sakıncaları herkesçe bilinmektedir, fakat yinede bazılarının tepkisini çekmiştir. Konstantinopolis İmparatoru Robert henüz evlenmiş

153 Akropolites, s. 37.

129 olmadığı için, İmparator Theodor Laskaris töreye uymayan bir iş yapmayı, yani onu kızı; dolayısıyla, Robert'in kız kardeşi olan şimdiki eşi Maria'nın üvey kızı, Eudokia ile evlendirmeyi düşünür. Bu sebeple, Bizans törelerine aykırı evliliğe razı olmayan Patrik Manouel ile İmparator arasında çekişme çıkar. Ancak bu durumda 1222 yılında Theodor Laskaris'in ölmesi sebebiyle uzun soluklu olmaz. Theodor Laskaris öldüğünde yetişkin yaşa gelmiş bir oğlan çocuğuna sahip değildir. Evlendiği Ermeni hanımdan doğmuş oğlu, babası öldüğü sırada ancak sekiz yaşındadır. Böylece onun yerine geçecek gençlik yaşında bir oğul bulunmadığından, ona kızının kocası, yani Ioannes Vatatzes ardıl olur.155

3.2.3. Ioannes Vatatzes ve Ivan Asen

Vatatzes, gerek Latin Krallığı ile gerekse Avrupa devletleriyle olan ittifakları Theodor Laskaris döneminden daha elverişli hale getirerek, Nikaia İmparatorluğunun en büyük hükümdarı olduğunu kanıtlamıştır. Devraldığından daha istikrarlı, daha nüfuzlu ve daha sıkı temeller üzerine kurulu olan bir devlet bırakması neticesinde Nikaia İmparatorluğu, onun ölümünden sonra Konstantinopolis'i geri alabilmiştir. Gerek siyasal hamleleri gerekse yerinde ve zamanında uyguladığı evlilik politikaları meyvesini çok geçmeden vermiştir.

Dönemin en önemli ismi Vatatzes ile beraber Bulgar Kralı Ivan Asen'dir. Balkan bölgesinde güçlü bir sistem oturtan Ivan Asen gerek Bizans'ın ardılları olan Epir Despotluğu ve Nikaia İmparatorluğu ile gerekse Konstantinopolis' deki Latin İmparatorluğu ile ilişkiler içerisindeydi. Bir süre Latinlerle olan ilişkilerini ön planda tuttuysa da sonrasında politikalarında Nikaia İmparatorluğunu ön plana çektiği görülür. Zira kendisi Roma Kilisesine bağlı olmaları konusunda tereddütlere sahipti. Her ne kadar Kaloyan mezhebini değiştirmiş olsa da, Batı Hıristiyanlığı Bulgarlar arasında asla kök salmamış ve daima eski Bizans gelenekleri tercih edilmiştir. 1232 yılında Papa Gregorius'la tutuştuğu kavga, ona uzun zamandır beklediği fırsatı tanır. İznik Patrikliği ise dünden hazırdır; Kudüs, İskenderiye ve Antakya patrikliklerinin yanısıra merkezi Tvorno olmak üzere Bulgar Ortodoks Patrikliği bir kez daha kurulur. Üç yıl sonra Ivan Asen'in Kallipolis' de (Gelibolu) Nikaia ile imzaladığı barış

155 Akropolites, s. 41.

130 antlaşması, Lapseki'de kızı Helene'nin, Ioannes Vatatzes'in oğlu II. Theodoros Laskaris ile evlenmesiyle pekiştirilir. 1235 yazı sonunda birleşik Ortodoks gücü Konstantinopolis surlarına dayanarak, şehri karadan ve denizden kuşatma altına alır.156

Vatatzes ve Ivan Asen'in ittifakı pek uzun soluklu olmamıştır. Kuşatma bir netice vermemiştir ve daha da kötüsü Ivan Asen verdiği karardan pişmanlık duymaktadır. Kızını kocasından, yani Vatatzes'in oğlu II. Theodor Laskeris' den ayırmak ve onu bir başkasıyla evlendirmek için çare aramaya koyulur. Bizanslıların gücünün artması onu çok tedirgin ediyordu, çünkü kendisi vaktiyle Bizans İmparatorluğu'nun erki altında bulunmuş bir halkı yönetmekteydi. Bu nedenle haklı gibi görünen bir bahane bulur ve Ioannes Vatatzes'e bir elçi grubu gönderir. Gönderdiği habere göre kendisi Edirne bölgesine yakın bir menzile yolculuk yapacaktır ve bu esnada kızını görmek istediğini söyler. Genç imparatoriçe anne ve babası ile hasret giderdikten sonra geri gönderilecektir diye de ekler. Ancak Ioannes Vatatzes her şeyin farkındadır. Kızı göndereceğini ancak böyle bir ortamın oluşması dahilinde her şeyi gören Tanrının varlığından korkması gerektiğini belirtir. Nitekim Tanrı, Ioannes Vatatzes'i utandırmayacak ve söylediği şeyleri haklı çıkartacaktır. Ivan Asen, kızını kaçırdıktan sonra giriştiği bir kuşatma esnasında ardı ardına felaket haberleri alır. Önce Macar asıllı karısının daha sonra, onun çocuklarından biri ile Trinovo Piskoposunun da öldüğü haberini alır. Tüm bunların yaşanmasını Tanrının sopası olarak gören Ivan Asen derhal Vatatzes'e bir mektup yazarak yaptıklarından özür diler ve daha önce içtikleri andı yenileme ve ona sımsıkı bağlı kalma sözü verir. Böylece kızı Helene'yi geri göndermesi akabinde antlaşma yerini bulur.157

3.2.4. Alman Konstanze

Ioannes Vatatzes'in en büyük müttefiki kuşkusuz Alman İmparatoru idi. İçerisinde bulundukları konjonktürde Almanların Papalığa, Nikaia'nın da Latin İmparatorluğuna düşman olması bu iki hükümdarı birbirine meylettirmişti. Bu yakınlık kendisini, Ioannes Vatatzes'in, Theodor Laskaris'in kızı olan eşi Irene'yi kaybetmesinden sonra daha iyi göstermiştir. II. Friedrich, Ioannes Vatatzes'e

156 Ostrogorsky, s. 404.

131 Konstantinopolis'i Latinlerden temizleme ve meşru hükümdarı için restore etme sözü verir. Karşılığı olarak Yunan İmparatoru ona kendisinin, Batı İmparatorunun vasalı olacağı ve iki kilisenin tekrardan birleşeceği temininde bulunur. Ioannes Vatatzes, II. Friedrich'in gayrimeşru kızı Konstanze ile evlenir. II. Friedrich uzaktan akraba olduğu İmparator Boudin ile daha önce hiç anlaşmazlık yaşamamıştır. Ancak çoğu Rumlardan oluşan Palermo sarayında büyüdüğü için onları tanımakta, dillerini mükemmelen konuşmakta ve meşru başkentlerinden uzakta, sürgünde yaşadıkları için hallerinden anlamaktadır. Bu nedenle bu evlilikten gayet memnundur. Ancak tekrar vaftiz edildikten sonra Bizans ismi olarak Anna'yı alan ve kendinden kırk yaş daha büyük bir adamla evlendirilen Konstanze için aynı şeyi söylemek pek de mümkün değildir.158

3.2.5. Epiros - Nikaia Yakınlaşması

Ioannes Vatatzes Almanlardan sonra, Epir Despotluğu ile de bir anlaşma yoluna gitmiştir. Epiros bölgesi Thessalonike'den ayrılmış ve kurucusu I. Mikhail'in gayrimeşru oğlu II. Mikhail idaresi altında tekrar bağımsız bir despotluk haline gelmiştir. Onlarda Bulgaristan'ın Moğollar tarafından istila edilmesinden faydalanmış ve 1230 yılında Ivan Asen'in fethettiği toprakların büyük kısmını geri almışlardır. Şimdi de Ohri ve Prilep arasında Nikaia İmparatorluğu ile ortak bir sınır paylaşmaktadırlar. Ioannes Vatatzes onlara saldırmamıştır; çünkü böylesine dağlık bir bölgede savaş yıllarca sürebilirdi. 1249 yılında Mikhail'le imzaladığı dostluk antlaşması ayarlamış, torunu Maria'yı, Mikhail'in oğlu Nikephoros ile nişanlayarak pekiştirmiştir. Bu anlaşmaya Mikhail'in uzun süre sadık kaldığı söylenemez. Çok geçmeden İznik İmparatorluğu'na ait bir çok yeri işgal eder. Fakat kendi davet etmiş olduğu silahlı çatışma aleyhinde bir cereyan aldığında Mikhail, imparatorluk elçilerinin Larissa'da kendisine barış şartlarını dikte etmesine boyun eğmek zorunda

158 The Cambridge Medieval History, (IV), s. 495., Charles Diehl, Byzatine Empresses adlı eserinde, Konstanz'ın uzun soluklu ve oldukça ızdıraplı geçen hayat hikayesini detaylı bir şekilde gözler önüne serer. En göze çarpıcı kısmı ise ömrünün sonunu Bizans İmparatorluğundan oldukça uzak bölgede geçirdiğidir. İlgili eserde şöyle yazmaktadır: "İspanya'nın Valencia eyaletinde Hospitalier St. John'un

küçük kilisesinde, St. Barbara'ya adanan şapelin içerisinde tahta bir sandukanın üzerine şunların kazındığı görülür: Burada Yunanlıların imparatoriçesi Lady Constance yatmaktadır. Yunanlıların bu az tanınmış hükümdarı kimdir ve nasıl tuhaf bir kader onu Doğudan bu kadar uzağa getirmiş ve İber göğünün altında yaşatıp öldürmüştür ? Onun kaderinde romantik ve melankolik bir hikaye ile 13. yüzyılın Doğu ile Batı arasındaki ilişkilerini içeren bölümler vardır." (Diehl, s. 259.)

132 kaldığı gibi, İznik imparatoruna sadece kısa bir süre önce işgal etmiş olduğu şehirleri değil, üstelik Arnavutluk' daki Kroya şehriyle birlikte Bulgarların elinden aldığı Batı Makedonya'yı da teslim eder ve oğlu Nikephoros'u rehin olarak Vatatzes'in yanına gönderir.159